yunanistanın samos adasında dört bin yıl önce tarifi olduğunun kanıtları varmış. enerji verici ve düğün pastası olarak yapılırmış. tabi böyle oreolu frambuazlı değil daha basittir elbette. tarifi için gogıllayabilirsiniz çokbir çeşidi mevcuttur.
hiç içimden gelmedi yıllardır tek yaşarım hala iki yumurtayı zor kırarım. ama karantina da tatlı yapmaya başladım. ** özet olarak yemek yapan erkek candır.
evi her ortama müsaittir. rahattır özgürdür bir nevi. ilişkileri iyiyse çevresinde her etkinlik onun evinde olur. koli kesmek isteyen evi olmayanların bir numaralı dostudur. kötü bir yanı yoktur yani benim başıma gelmedi en azından.
eleştiriler illaki olacaktır muhtemelen ilk ingilizce çekilen yapımdır. vikinglerin ingilizcesinden kötü değil ve böyle olması gerekiyor sanki aksan olarak. genel olarak ben beğendim oyunculuklar olsun hikaye olsun çekimi de iyi bana göre. tükçe dublaj sevmeyenler fav.
harley quinn karekterine hayranlığımdan mı bilmem ama zevk aldığım ve tekrar izleyebileceğim filmlerden biri. o kafası tutkusu duygularını gösterişi çok bir mükemmel geliyor o kadının.
aslında ayrıştırmasak mı kendi kendimizi dedirten başlık. cinsel tercihimiz herhangi bir işi yapmamıza engel değil diye biliyorum tanıdığım bildiğim kadarıyla.
kendisine bu yıl altın küreyi getiren the loudest voice dizisindeki perfor ansı için aldığı kilolarla tam bir daddybeara dönüşmüş.zaten normal haliylede çok tatlıydı.
tavsiye iyi oldu. bir yandan da şu netflix filmlerinin daha doğru dürüst bir sona sahip olanına rastlamadım. adamlar bazı işleri güzel kotarsalar da, sonu hep bir hüsran.
günümüz için bunun bir avantaj olacağı kimin aklına gelirdi?
arkadaşım dr ve mesai sonrası evi yerine bir otele gidiyor. başka bir hemşire arkadaşım sevgili ile odalarını ayırdı ve neredeyse aynı evin içinde görüşmüyorlar uzaktan uzağa selam kelam sadece. yalnız yaşayanlar virüs konusunda biraz daha avantajlı ve aynu anda tehdit ettikleri başka birisi yok
gelen tepkiler üzerine olsa gerek yeni sezonun gelmeyeceği ve dizinin iptal edildiği açıklanmış.merak edilen adamın mesih olup olmadığıydı.zaten bunu da hiç net olarak açıklamayacaklardı ve muhtemelen sonunda çıkarımı bize bırakacaklardı.merak uyandırdığı konulara cevap bulmaktan da öte dini bir liderin ortaya çıkış hikayesini etkileyici ve gerçekçi bir biçimde işliyordu.iyi kurgulanmış ve rahat 4-5 sezon gidebilecek bir diziydi.yazık olmuş.
çekirdek aile veya fazlasını barındıran evlerin en atıl, en yaşanmışlıktan mahrum odası. örtülerle kapatılmış koltukların bulunduğu, ayak basılmasına müsaade edilmeyen el pençe divan olmanın adresi. hani şu x artı 1in artı 1i misali. mobilyalar da konuyla bağlantılı olarak klasik tarzda seçilir ki rahat edilemesin, kullanılmasın, o hep sağlanmaya çalışılan ciddiyeti korusun. buralarda yatsan yatılmaz, bu odayı kaldırıp atsan atılmaz. anne diye bir engel var sonuçta.
gayet normal bir durumdur tam tersinin de olabileceği gibi. ne baba şefkati ne hayat kaygısı ile alakalı değilidir en azından benim için. o zaman genç sevenler çocuk şefkati mi arıyor gibi saçma yerlere gider öyle düşüncelere girmeyin. tamamen beğeni ile alakalı. örnek olarak olgunlaşmış meyvelerden alınan haz olabilir. cennet hurması, kış armutu, kivi gibi biraz olgunu daha makuldür. tabi bu da zevk meselesi.
tanım:zevkler ve renkler tatışılmaz, tartışılsa da sonuç değişmez.
samimiyeti şaşkınlığı çok iyi geliyor insana.
seneler sonra aklımın almayacağı ve benzer durumlara düşüp ‘napıyosun bak sen kimin ne sen burdasın? kime geldin sen?’ gibi soruları sorabileceğimiz teknoloji robot hologramlar vs olması muhtemeldir.
binilen bir hayvandır sürat yapanlardandır. yavrusuna tay denir, dişisine kısrak, erkeğine aygır denir. genel olarak at da denir.* yarışları vardır en ünlüsü veli efendidir.
atmak fiilinin mastarsız hali. ali at la şu topu.
ingilizce de edattır. look at the pictures.
at gibi kadınlara denir.*
örnek davranışlının da birgün hata yapabileceğini ve bunu boş bir insanla eşdeğer tutmamanın gerektiğini anlatmak isteyen, anlatmakta zorlanan ve bence bu yüzden az kullanılan atasözüdür.
bağlanmayacaksın bir şeye öyle körü körüne. o olmazsa yaşayamam! demeyeceksin, demeyeceksin işte. yaşarsın çünkü. öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. çok sevmeyeceksin mesela. o daha az severse kırılırsın. ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin onu sevdiğinden. çok sevmezsen, çok acımazsın. çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. senin değillermiş gibi davranacaksın. hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. çok eşyan olmayacak mesela evinde. paldır küldür yürüyebileceksin. ille de bir şeyleri sahipleneceksen, çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. gökyüzünü sahipleneceksin, güneşi, ayı, yıldızları... mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. o benim! diyeceksin. mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin. mesela gökkuşağı senin olacak. ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. mesela turuncuya, ya da pembeye. ya da cennete ait olacaksın. çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. ilişik yaşayacaksın. ucundan tutarak..
kadıköyde pilavcı bir de gözlemeci var. istiklalde bir ara sokakta hamsi tava yapan bir yer vardı duruyor mu bilmiyorum sene olmuştur gitmeyeli vazgeçmiş de olabilirim bu durumda. maltepe çınaraltı dürümcü. içmeye gelince mekan yerine sahiller vazgeçilmezim.
alttaki yazar sonunu bildiğimiz filmi izleriz bazen defalarca. bundan duyulan hazzın açıklaması nedir beğeni dışında?
takiye allah yolunda adlı türk-almann filmini aklıma gtirdi. eğer izlemediyseniz kesinlikle izlemeyiniz gerek yok yani cidden bak bunu da okumamış böyle filmin varlığından haberiniz yokmuş gibi davranın.