yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

babanız hakkındaki acı gerçekler

her ne kadar ona hayranlık duymak istemesem de ondan daha iyisini yapamayacığımı biliyor olmam. yani bu onun değil benim acı gerçeğim.

kendi babası gibi esrarkeş ve sadist bir baba olmamayı başardı, hem dolu dolu bir hayat yaşadı hem de ailesini refah içinde yaşatıp bir arada tuttu. ona kızdığım hemen hemen her konuda da haklıydı. ben değildim. bu da onun acı gerçeği. hiç bir zaman istediği gibi bir oğlu olmadı ve olmayacak.

yaşlandıkça yakışıklı olan erkekler

saçı dökülmeyen ve kendini salmayan bütün erkekler

nil erkoçlar

röportajını okudum, resimlerini gördüm. muhteşem bir dönüşüm yaşamış, erkek olarak dünyaya gelen erkeklerin yüzde 90'nından daha yakışıklı olmuş. kadınken de güzelmiş, erkekken daha güzel olmuş. kardeşimi tebrik ediyorum, cesaretinden dolayı alnından öpüyorum. umarım bundan sonra hep mutlu olur. sosyal medyada, orada burada yazılanları da zerre kadar sikine takmasın. gerekirse onları siksin.

lezbiyen çiftin erkek çocukları kıza dönüşüyor

konu salt eşcinsel olmak yada cinsiyet değişimi değildir. konu ailenin örnek alınması da değildir. lezbiyen çift kötü ebeveyn anlamına gelmemelidir. ya da çok iyi. konunun özü çocuğun ne olduğu gün gibi ortadaysa sorunu geç olmadan çözmek için kör olmamaktır. yoksa burada ne eşcinsel olmak ne de cinsiyet değişimi sorgulanmaktadır. bu karar eninde sonunda kişinin kendisinin alması gerekmektedir. fakat tüm fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimini tamamlayıp, belirli bir erişkinliğe ve bilince ulaştıktan sonra erkek hatlarına ulaşmış birinin kadına dönüşmesi zordur ve yarı kadın yarı erkek görünümünde yaşamaya mahkum edilirler.

herneyse bu durum için suçlanacak kimse aranmamalıdır. zaten çocuğu kendinizin transeksüel ettiğini düşünmek de maymundan konuşmasını beklemek kadar saçma olur. ya hakikaten bir eşcinseldir bunu keşfederek öğrenir ya da değildir. bu yüzden ebeveynin ona zoraki bir rol model olmaya çalışması nafiledir. bu durum bilimsel bir gerçek ve gereklilik olarak ortaya konuluyorsa en doğrusudur.

sorun amerikada yaşandığı için asıl kızılca kıyamet ordan kopmaktadır. çünkü amerika dünyanın en muhafazakar ve en transfobik insanlarının bolca yaşadığı bir ülkedir. mesela eğer cinsiyet değiştirmek istiyorsanız öyle elinizi kolunuzu sallaya sallaya hastaneye gidemezsiniz. olayın vehameti asıl bundan kaynaklanmaktadır.

lezbiyen çiftin erkek çocukları kıza dönüşüyor

amerikada yaşayan lezbiyen bir çift ile evlat edindikleri trans çocuğunun hikayesidir. diğer trans çocukların yaptığı gibi ailesini rol model almayan çocuk 8 yaşında kız olmak istediğini fark edince lezbiyen ebeveynleri bu durumu gerçekleştirmeye karar vermişler. hatta bunu ne kadar erken yaparsak o kadar iyi diye bir açıklamaları bile vardır. çocuk şu an 11 yaşındaymış. bu konu benim yüreğime su serpti. çünkü daha 18 yaşındayken, hatta şu yaşta bile yapmak istediklerimize ve yaşadığımız hayata başkaları karar veriyorken, bu çocuk seçtiği, bildiği, hissettiği şeyi özgürce yaşayabilecek. çoğumuz bir aile sahibi olmak yada çocuk sahibi olmak istiyoruz. bir kısmımızında belki vardır. ama gel gelelim çocuk yetiştirmek için ihtiyacımız olan tek şeyin sevgi ve bilinç ortamı olduğunu bilmiyoruz.. bu bağlamda her ne yaşanırsa yaşansın önemli olan çocuklarımızın mutluluğudur. çocuk sahibi olmak bu yaşamda başınıza gelebilecek mutluluğu tarifsiz bir duygudur ama bir o kadar da zor ve bilinçli olmayı gerektirir. çocuklu evliliklerde her ne olursanız olsun ailenin sevgi ve anlayışı olmazsa olmazlardandır. yoksa sevgi görmediği ve anlaşılmadığı bir ailede çocuk güveneceği kimseyi bulamaz ve bu konuda dışarıya yönelir.

bir çoğumuz bu konunun zorluğundan bir haber yaşar ve aile sahibi gayleri/ayıları hor görür. ama inanın başa gelmeden bilinmeyecek bir durumdur. aile sahibi soydaşlarımız (ayılar) için konuşurken, davranırken bir çok kez düşünmek gerekir. e haliyle bu kişiler de düşünmelidir ama böyle bir durumdaysalar düşünmemeleri düşünülemez. bu konularda gerek ailemize, gerekse soydaşlarımıza (ayılar/ eşcinseller) karşı sağlam bir empati geliştirmelidir. her alanda olduğundan biraz daha özenli.

gençlik dizilerinde lise öğrencisi rolünü büsbüyük adamların kadınların oynaması

lisede benim için büyük bir travma yaratmış olan durumdur. ortaokuldayken bir anda tırtıldan kelebeğe dönüşür gibi kaslı uzun boylu geniş omuzlu hatta yakışıklı bir piçe dönüşeceğimi sanıyordum ve herkesin öyle görüneceğini. çirkin de olsa herhangi bir şeye dönüşmüş olsam yine kabulümdü. ortaokuldaki görüntümün üzerine sadece bir santim konulmuş olması gerçekten de hiç beklediğim bir şey değildi. hep bu dawson's creek yüzünden.

apolitik fasist

istediği ilgiyi çekti sanırsam. bir cheer leader edasıyla popüleritesinin keyfini çıkarıp gece başını yastığa rahat koyacak öyle sanıyorum.

erkek adam dibine kadar alır

göt sik gösterip arkadaşlıktan sevgiden bahsetmek

götünü sikini gösteren insanların da arkadaşa ihtiyacı olabilir, hatta aşık olma yetisine de sahip olabilirler pek ala. hatta götünü sikini göstermek bunları elde edebilmek için kullanabileceği tek silahı olabilir, ya da buna inanabiliyor olabilir. hiçbirimiz götten sikten ibaret değiliz neticede. evet belki de bu adamlar için maneviyat öncelikli bir kriter değil ** ama bu doldurmaları gereken bir manevi boşlukları yok demek değil.

toparlamak gerekirse eşcinsellerin sevgi açlıkları ve yarrak açlıkları birbirinin içine geçmiş kavramlardır. hangi davranışı hangi dürtülerinden dolayı sergilediklerini kestirmek zor. biz eşcinsellerin manevi boşluğu ve onu kapamak için içine girdiğimiz maddi arayışlarımız, bize hep kendiyle çelişen şeyler yaptırır. bilmiyorum söz konusu eşcinseller olunca bana her şey normal gelmeye başladı artık. *

mutemadiyen bakiyorum

heyecanlı bir arkadaş...

bana dünyayı değiştireceğime inandığım idealisit, devrimci günlerimi hatırlatıyor.

spartacus

zeki müren'in hain düşmana attığı bombe gibi sezonu açmış dizidir.

--- spoiler ---

bu bölümde çok fazla konulu seks, beyaz totoş ya da sünnetsiz pipi görememiş olsak da yine de izlenmeye değer bir bölümdü. azıcık kan, balta, kılıç, sikiş falan bildiğiniz şeyler vardı.

--- spoiler ---

fringe

dizi iyi güzeldi de, ben çok bekledim peter'la olivia bir kez olsun hayvanlar gibi sikişsin. peter'ın güneş görmemiş götünü ben göreyim falan. ama kısmet değilmiş. ah spartacus ah, senin gibi dizi ne yapıldı ne de yapılacak.

türkiye'de gaylerin antimilitarist bile olamaması

türkiye koşullarında bir eşcinselin militarist takılması bir çok açıdan çelişkili ve hatta absürttür. bunun aksini iddia edenler ya konuya tam anlamıyla vakıf değillerdir ya da büyüme çağlarında kendilerine enjekte edilen militarist toksinleri henüz vücutlarından atamamışlardır *

ama eşcinsellerden topyekün olarak toplumsal konularda duyarlı davranan bilinçli aktivistlere dönüşmelerini beklemek nafile bir çaba, dayatmak ise kendi içinde çelişkili bir girişim olur. eşcinseller de diğer herkes gibi yetiştiği çevre, aldığı eğitim veya zeka kapasitesi gibi değişik faktörlerin etkisiyle farklı bilinç düzeylerine sahip olacaktır.

kaldıki eşcinselleri tektipleştirmek için tek bir dilek hakkım olsaydı sanırım şansımı antimilitarist olmalarından yana kullanmazdım.

çizgi filmden ders çıkarmak

adam olacak çocuk

şu videonun sonundaki 3 çocuk


ayı sözlük yazarlarının hiç öğrenemedikleri

adile naşit

bazı insanlar bazılarına sempatik gelir bazılarına antipatik gelir. ancak nedense bu kadını antipatik bulabilecek tek bir insan evladı görmedim, görebileceğimi de sanmıyorum. her insanın dilediği anlayışlı, neşeli, fedakar, kıvrak zekalı, anaç anne modelinin bu kadar iyi hakkını verdiği için heralde. acaba kamera arkasında da böyle biri miydi hep merak etmişimdir. ama ne olursa olsun sırf bu kadar insanın çocukluğuna bu kadar güzel anılar bıraktığı için cennete süresiz girişi kartını almış olmasını dilerim.

sevişmeden sevgili olunmaz

bir ibne söylemişti, kim olduğunu hatırlamıyorum. benim lafım değil yani alıntı yapıyorum: heteroseksüellerle bizim aramızdaki en büyük fark onların sevişmeden önce aşık olması bizimse seviştikten sonra aşık olmamız...

katılıyor muyum? sanırım evet. bunun nedeni eşcinsellerin tüm olayının seks olmasından kaynaklanıyor. ev bark kurmak gibi bir motivasyonla hareket etmediğimiz için her şeyin ölçütü seks oluyor. heteroseksüeller ise başka kriterleri de göz önünde bulunduruyor ve hatta başka kriterler bazen ağır bile basabiliyor. belki de aşık olmuyorlardır ama manevi temeller bu tip şekilsel temellerden çok daha sağlam bir ilişki inşa ediyor.

heyecan, gizem, bir bedeni keşfetme arzusu, merak, henüz elde edilmemiş olanın cazibesi... bunlar biz eşcinsellerin artık çok çok uzağında olan güzel şeyler. çünkü illa sikişmemiz gerekiyor. pizza siparişi verir gibi interneeten ısmarladığın adamlarla başka neyi paylaşabilirsinki hem? yatağını, sikini ve götünü... ha işte olur da adam seni yatakta havalara uçurdu, ayağını yerden kesti, ki muhtemelen bu arkadaşın büyük de bir penisi falan vardır. işte o zaman aşık oluruz. buna ne kadar aşk denir onu da bilmiyorum...

lezbiyen

kendimi bildim bileli hep bir lezbiyen panpam olsun istemişimdir. hatta sırf bunun için bir lezbiyen arkadaş arama sitesine bile üye olmuştum yıllar evvel. ama 2 saat sonra siteden atılmıştım.

lezbiyenlerin sayısı gaylerden daha az olduğu için mi yoksa gaydarım lezbiyenler üstünde işe yaramadığı için mi bilmiyorum ama bana hep sayıları gaylerin sayısının 100'de 1'inden bile daha az gelmiştir. üstelik "kadınlar erkeklere göre biseksüelliğe daha yakındır" efsanesine rağmen. sadece bir kere sugar cafe'de bir lezbiyenle tanışma şerefine nail olmuştum. onun da paçalarına yapışıp lütfen panpa olalım, sana modayı takip etmeyi öğretirim sen de bana bilardo oynamayı öğretirsin diye ağlamak istedim. ama bu biraz aşırı kaçar diye kendime engel oldum.

buradan tüm lezbiyenlere sesleniyorum. en şugarından gay panpanız burada hazır bekliyor.

biseksüellerin eşcinsellerden daha fazla olması

doğru olmadığı gün gibi ortada olan önermedir. şu ana kadar gerçek bir biseksüelle tanışmadım bile. biseksüel olduğunu iddia edenler vardı, ama hiç biri biseksüel değildi.

geçmişte kadınları sikmiş olmak ya da kadınları sikebiliyor olmak biseksüellik değildir. kadınlara da erkeklere olduğu gibi aşık oluyor, arzu ediyor veya fantazisini kuruyorsa ona biseksüel diyebilirim ancak. biseksüellere karşı bir düşmanlığım yok, bir biseksüelin sadece aktif takılmasıyla da ilgili bir problemim yok, biseksüellerin eninde sonunda karşı cinsle evlenip mutlu mesut hayatlarına devam etmeleriyle de ilgili bir problemim yok, hatta gerçek bir tanesiyle tanışsam eşcinselleri ve heteroseksüelleri sevdiğimden daha çok sevebileceğimi düşünüyorum. ama biseksüel olmadığı halde biseksüel olduğunu iddia eden tiplere giydirmenin bifobiyle bir ilgisi yok.

sırf fikren güzel diye biseksüel olunmuyor yani. *
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

eşcinsellik ve yalnızlık

söz konusu yalnızlık olunca eşcinseller sürekli dış etkenleri suçlama eğilimi gösteriyor. *

eşcinsellerin bu konudaki argümanlarını şöyle sıralayayım:
-heteroseksüel ilişki gibi uzun soluklu bir ilişki yaşama şansımız yok çünkü evlilik bağıyla bağlanamıyoruz.
-heteroseksüel ilişki gibi uzun soluklu bir ilişki yaşama şansımız yok çünkü aile toplum iş gibi etkenler eninde sonunda buna bir son verecek.
-eşcinseller tek gecelik ilişki arayan bireyler oldukları için sonuna kadar senle beraber olabilecek birini bulma ihtimali sıfıra yakın.
-erkekler çok eşli bir yaradılışa sahip olduğu için 2 erkeğin uzun süre tek eşliliği sürdürmesi zor.
...

vesaire liste böyle uzar gider, ama bu listeye asla müdahil etmediğimiz yegane şey var. o da kendimiz.

tanıdığım nerdeyse bütün gaylerden "yalnız ölmek istemiyorum" hikayesi dinlemişimdir. en çok da garibime giden budur hatta. bu kadar çok ömür boyu sürecek ilişki arayan bir topluluk nasıl oluyor da ilişkilerini bu kadar hızlı tüketmeyi başarabilir? çünkü bütün bunların hepsi geyik! ne yardan vazgeçebiliyoruz ne de serden. sikiş çok tatlı geliyor, ondan vazgeçmek istemiyoruz ama öte yandan da korkuyoruz orta yaşlardan itibaren yorulacağız, beğenilmeyeceğiz ve yalnız öleceğiz diye. sonra da kader utansın edebiyatı yapıyoruz. ha tabi bir de şöyle bir şey var: herkes beyaz atlı prensini bekliyor, süper yakışıklı, süper seksi, süper zeki, süper başarılı, süper eğlenceli kısaca süper bir adam gelecek ve onu çekip bu leş hayattan kurtaracak. * o adam gelmdeiği için de çamura yatıp kaderime tüküreyim edebiyatı yapıyoruz. ben kendi adıma en azından drama yapmamayı ve hayatımda yanlış giden şeyler için kendimi suçlamayı öğrendim. **

kadınlarla çok sikişen heteroseksüel erkeğin zamanla eşcinsele dönüşmesi

teori bana ait değil, 2 farklı heteroseksüel erkekten duyduğum bir iddiadır. kadınlarla çok sikişen adam artık sıkılıp başka şeyler denemek istiyormuş falan. ayol biz niye sikiştikçe kadınlara kayamıyoruz o zaman diye bir cevap vermek istedim, veremedim içimde patladı.

zenci penisi

zenci kardeşlerimin acısını paylaşıyorum. zannedildiği gibi avantajlı bir durum değildir. hayatım boyunca neredeyse hiç anal seks yapmadım desem yalan olmaz. yaptığım anal seksler de hep yarım kaldı. insanlar ne kadarını alacaklarının pazarlığını seks yapmadan önce yapıyorlar, o yüzden şu ana kadar hiç ağız tadıyla seks yapamadım sırf bu durumdan dolayı. çok isterdim 18-19 boylarında ortalama bir penise sahip olmayı, gerçekten de ideal olanı ortalama bir şeye sahip olmak. bir avantaj olarak şundan bahsedebilirim ama, insanlar anal seksten köşe bucak kaçarken sakso çekmek konusunda oldukça hevesliler. koca koca adamların hayatı boyunca ilk defa şeker yiyen çocuk gibi heyecanlanmalarını ve gözlerinin ayrıldığını izlemek oldukça keyifli. gerçi bir tanesi oral seks yapmaktan da korkmuştu, ben senin yerinde olsaydım bununla afrikadaki açlığa son verirdim gibi bir şey diyip kaçmıştı. ama dediğim gibi yine de oldukça can sıkıcı bir durum. belki gavuristanda yaşıyor olsaydım fisting'e falan alışık birilerini bulabilirdim ama türkiye'de böyle ideal bir partner bulmak çok zor

*******

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

milli eğitim bakanlığının yeni kılık kıyafet yönetmeliği

çok fazla çarpıtmaya da gerek yok. okullarda sebest kıyafet "olumlu" bir uygulamadır. neden? çünkü okullar askeriye değildir, çocuklar bir birey olduklarının bilincine varmalı ve kendilerini istediği gibi ifade edebilmeliler. bu sayede üreten ve özgün düşünen birey olma yolunda büyük bir adım atmış olurlar. herkesin farklı kıyafet alacak gücü yok argümanı da oldukça gereksiz. artık çin malı döneminde yaşıyoruz.

ama tabiki akp'nin amacı bu değil o ayrı konu. yok kısa etek giyme yok kolsuz gömlek giyme ile alınan sonuç alınması gereken sonuç olmayacaktır. kısacası sebest kıyafetin yanındayım hatta türban takmak isteyen de taksın ona bile karşı değilim, ama bu uygulama gerçek anlamda adı gibi tam anlamıyla "serbest" olursa yanındayım.

1.74 boyunda kültürlü yakışıklı seksi zeki ayı

boydan kaybeden ayıdır. allah her şeyi aynı anda vermiyordur. ne yapsındır.
Henüz takip ettiği biri yok.