zordur kendi türünün tek temsilcisi olmak. erkeklerle dolu bir yerde kadın, gaylerle dolu bir yerde biseksüel olmak. tıpkı yazdığı yazıdaki gibi ötekinin ötekileştirdiği olursun.
bağlanmaktan korkar, sonra da bırakıp gidersin ve arkandan kimse anma yazısı yazmaz.
ninja yıldızına verilen isim. japonca'da el içinde gizli bıçak anlamındadır. ustalaşmak yılları alır. eğitimine shurikenjitsu denir. çelikten yapılır. havada kavis çizmemesi için ortasında delik bulunur. niyeyse insanlara saplanmadıklarından dolayı ninjalar zehire bulaştırarak kullanırlardı ki ten temasında enfeksiyon bulaşabilsin diye. filmlerde halen kullanıyor gibi gözükselerde ateşli silahların üretimiyle birlikte ninjalar tarafında kullanımı gereksiz ve işlevsiz bulunduğundan dolayı bırakılmıştır.
senarist olmak isterdim. senarist ve yönetmen de olabilir çünkü değer verdiğim bir hikayenin başkalarının elinde anlamını kaybetmesini istemezdim. başkasına küfredeceğime kendime edeyim mantığı.
marvel film serisini izlemeye başladım ve 7. filmde falan dayanamayıp kapattım, filmler iyi çekiliyor ve aksiyon da olduğundan sıkmıyor ama filmlerin hiçbirinde herhangi bir derinlik söz konusu değil, hepsi aynı formüla üzerine kurulu ve aynı şeyi farklı karakterlerle seyircinin önüne ısıtıp ısıtıp sunuyor
hayatımda bi daha bu kadar boş bir dönem yaşadığımda kaldığım yerden devam edeceğim
bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu başlığında ne yazdıysam tam tersini bu kurum için düşünebilirsiniz. ne şikayet ederseniz edin ya onları ilgilendirmeyen bir konudur, başka yere başvurmalısınızdır; ya da ellerindeki hazır şablonla dönüş yapıp "gereğini yapacaklarını" söylerler. tabii siz o gereği nedir, ne yapılmıştır bilemezsiniz, söylemezler!
sözlük sayesinde tanıdığım tatlı mı tatlı bir insan. her ne kadar kendisiyle facetime da konuşurken gülme krizine girsek de aşırı güzel bir sohbeti var.
sanırım artık sevdiğim tek yanı pek çok olanağa ulaşımın kolay olması ve biriktirdiğim bir avuç anı. bina denizi, yaz sıcağı, hala oturamamış yaya ve kaldırım kültürü, otobüs hatları, artan mülteciler vb... sokağa çıkınca strese giriyorum.
alttaki yazar: işleyeceğin herhangi bir suçun, bir defalık başkasının üstleneceğini ve asla problem yaşamayacağını bilsen suç işler miydin? bu suç ne olurdu?
zeki müren, bülent ersoy, yılmaz morgül gibi ünlüleri türkiye kanıksamış artık. o yüzden pek skandal olabilecek bir olay değil. "sanatçı toplumun aynasıdır" lafına çok güzel örnek olmuş. gay mi değil mi hiç düşünmeden dümdüz yürüyen çok gördüm. hatta güvenip face den bi süre arkadaş kaldığım adamın arkadaşlarıma istek atması geldi aklima. yılmaz morgüle sinirlerim bozulmadı değil. ifşa eden kezban daha oc olunmazdi.
lubuncada yalan, palavra.
aynı zamanda günlük hayatta en çok kullandığım kelimelerden biri, birkaç cishet arkadaşım da kullanıyor sayemde, buna biraz uyuz oluyorum tabii*
gay aleminin ne kadar sahtekar, yalancı ve kaypak oldugunu henüz anlayamayan yazara aglamak yerine alışmayı dene demek istiyorum. çünkü aynı şey benim de defalarca başıma gelmiştir. her defasında üzülüp, ağlayıp kahrolurken zamanla "ya ben sathekar bir yalancının, yavşak bir üçkağıtçının beni üzmesine izin verecek kadar salak olmamalıyım"a evrildim. ayrılırken yeniden buluşmak için sözleşmeler daha sırtınızı döner dönmez unutulur. bu ortamın ne kadar samimiyetsiz, yalan dolan dolu oldugunu ögrenmelisin.