allah hakkında merak edilenler
adının kaynağı "el lah" ise, conterpart'ı, kimilerine göre kabe eşi, bazılarına göre put, bazılarına göre idol, hatta tanrıça "el lat" neden kuran'a girmedi?
insana zevk veren basit şeyler
basit ola da aslında nedense hep zor elde edilen şeylerdir.
kolay gelen -basit olan- pek de mutlu etmez.
beyaz çorap giyen erkek
ben çoraba çorap demem ayak benim olmayınca.
ayu gibi bisey
onca erkek dururken neden bir kız
onca iki cins varken neden tek bir cins?
ne gelirse bahta amentü kabultü... iş ki gönlü hoş edebilsin, hoş edebileyim.
ayı sözlük'ün aslında bir sözlük olmaması
"didişilmediği için mi?" diye sordurmuştur.
burada hırs boşaltmak zor... belki de bu rahatsız etmiştir. bilemedim şinndi.
musa eroğlu
muhteşem gülümseyen gönül adamı. içinde her zaman neşe dolu, yaramaz bir çocuk da var bence...
türkiye dururken filistin için endişelenen yurdum insanı
"yurdum insanı" dır.
biz böyleyiz galiba, sanırsam birbirimizi de aslında böyle biliriz...
bir gün biz sinirden deliririz... başka bir gün bize deliren olur mu olur.
hala da hepimiz bu ülkede doğmuş, hemi de yüzlerce yıldır doğmuş, sırf bu yüzden bir diğerine benzemesi kaçınılmaz olan, yine bu yüzden birbirimize kızacağımıza bıyık altından gülüp "üffff... uzatma, al çayını, ya da biranı, gel be paşam" diyecek yüreği olan tipleriz.
bizim özümüz ahiliği yaratmış... çelebiliği... biz geniş adamlarız. bu kadar dır-dır bizi bozuyor.
kim üzülmüyor ki? kimi biraz ağırlıkla ona üzülür, diğer buna...
yakalım bir semeaver, açalım bir bira... ellerimizi birbirimizin omuzlarımıza koyalım; ya t-shirt, ya gömlek, belki de ceket kravat. hadi yüzlere de bir tebessüm.
yoksa buna benzeyeceğiz.
"paul mccartney - pipes of peace"
bize bizden -bu birbirini beğenmeyen bizden- başka yakın kim var?
barbaros şansal
ilginç bir adam. hedefine asılıyor. son moda "aktivistlerden". yine de -bana göre- gerçek anlamda güçlü değil...
"genel" tarafından kabul gören herhangi bir konuya ters düşmek gibi bir yüreklilik için adı kolay konamayan farklı bir enerjiye, "güce", sahip olmak gerekir. bu enerji daima denge, kararlılık, bir ölçüde ağırbaşlılık, sadece bir tutam sertlik, bolca sabır ve de direnç gerektirir. oysa ne acıdır ki savaşçı/aktivist vb. diye ortaya çıkan kimliklerde saydığım bu nosyonlardan çok saldırganlık görülür. belki de savaşmak ve direnmek için ayağa kalkanlar çokluk genç oldukları için? gençler bilmez... ihtiyarlar ise yapabilmez. barbaros şansal ise olgun yaşı ile aktivizm yapıyor. biraz daha "sakin" olmalı bence.
ihsanoğlu'nun oğuz haksever'e verdiği efsane ayar
vesayetin yıllardır gül'de olduğunun haksever'ce itirafıdır.
ilk eşcinsel ilişkiden sonra yapılanlar
balkona (oteldeydim) çırılçıplak çıkıp dans etmiştim. üstelik müzik filan yoktu!
hem genelgeçere ters düşen birşeyler yapıp baş kaldırmıştım baskıya... ama en önemlisi: süper bir orgazmdı. her noktam boşalmıştı. daha doğrusu her noktamdaki tutsaklar, birikmişler, boşalmıştı.
süper bir partnerim yoktu aslında. yaşadığım daha çok yıllarca çekilen duvarların gümlemesydi.
sanki leş gibi bir bedenle çivileme denize, ama gece denizine, dalmak gibiydi.
bir insan neden twitter hesabı açar sorunsalı
buz gibi bira
çıkarcı bir sevgili... sürekli özveri istiyor... "para, para" diyor yani.
bu sitede benim kadar yolsuz kalmış var mı bilemem, ama genelde evdeysem her gece birtek'ten "kanver" içerim, şişesi an itibarıyle 12 tl. (ev arkadaşımın -benden daha mangiz kokozu- bazooka'sından ihsanı ile cila çekerim.) oysa 3 şişe bira 15 tl.dir. yetmez ki... 5 e çıksam param yetmez.
rusya'da sıradan votka 1 dolar bedelinde... türkiye'de sıradan votka bazooka 44 tl.
buz gibi biraya uzaktan selam edip, köpek öldüren içmeyelim de ne yapalım ahbar?
filmlerdeki kızılderililerin konuşmalarının türkçeye çevrilişi
bazı "prospektüfs"lerin türkçeye korelilerce çevrilmesinden, ya da "russian travel guide" türkçesinden iyi değildir.
iyi ki bi sikiniz var hiç ağzınızdan düşmüyo amk
elizabeth
hala mı elizabeth? elizabethlerden bıktığımız için gay olduk, hala elizabeth. bendeki artıkın philip.
rammstein
her dinlediğimde damarlarımda akmaya başladığı için arabesk türü müziğe neden "damar" dendiğini bana anlatan grup.
damarda akmak şu demek: kalbi sıkıştırmak, sonra beyni dağıtmak, ardından ruhu obsede edip bedeni ele geçirmek ve sana garip şeyler (dansa benzemeyen bir şeyler) yaptırmak... en sonunda ölüme doğru yola çıkartmak...
ancak müzik hep hedefe varamadan bitiyor neyse ki.
kadınları çekici yapan detaylar
selamun aleyküm
"selam" aslında bir esma. kimilerine göre allah'ın adlarından, kimlerine göre ise islam öncesi kabe putlarından birinin adı. daha da derine inersek kenan tanrıçalarından venüs'ü sembolize eden bir tanrıça. akşam ve sabah yıldızı. ilginçtir: şeytanın adlarından "lucifer" de aynı adla anılır... yahudiliğin korkunç dişi şeytanı "lilith"de.
her neyse...
esma-ül hüsnada 6. isimdir. anlamı: "tehlikeden kurtaran. hiçbir şeyden zarar görmeyen."
bir de "mundane" hayattan bir anektod: bizim -çokluk telefon siparişi ile satış yapan- solcu patronun yıllarca yanıtlamamak adına direndiği, bir dolu müşteri kaybettiği, sonunda teslim bayrağını çektiği selamlama.
bi siktir git
küfürdür... kalp kırıcı bir sözdür... ama bazen nasıl da ferahlatır gönlü tıpkı beli getirmişcesine!