fiddy

Durum: 387 - 0 - 0 - 0 - 07.02.2013 22:38

Puan: 7522 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

-
  • /
  • 20

akıl almaz şarkı sözleri

arabada 5, evde 15, hoşuma da giderse bendensin.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

asaf avidan & the mojos - her lies

annem duysa üzülüyor

ceylan ertem'in son albümü "ütopyalar güzeldir"in 11. parçasıdır. "dudağımı teninden alamam ki, onda ben hiç kusur bulamam ki" sözü ve söyleniş tarzıyla beni kendine aşık eden bir parçadır.

dinleyin, dinletin.

lezce.com

günlerce online admin peşinde koştuktan sonra bugün yine kabul edildim siteye. bir site hiç mi değişmez! ayrıca yine istanbul değil de adana'da yaşadığım için kendi hayatımdan nefret etmeye başladım, bir şehirdeki insanlar bu kadar mı güzel ve çekici olur ya! ya sabır...

sitenin keskin "butch/femme" ilişki sınırları beni rahatsız ediyor açıkçası, ben çünkü ikisi olarak da görmüyorum kendimi, arada bir yerdeyim işte. geçen sefer de, bu sefer de aynı şeyi sordular mesela "butch musun femme mi?". sevmiyorum.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

adana da yaşayan ayı sözlük yazarları

gösterin kendinizi! bir toplanalım, kebap yemeye falan gidelim, görüşelim!

dilara sakpınar

kazım büfe

türkiye'nin en iyi 8. büfesidir. * adanalı olup veya adana'da yaşayıp da bilmeyen az bulunur. eskiden gazipaşa parkı'nda küçük bir büfeyken, kısa süre önce toros caddesi üzerindeki yeni yerine geçmiştir. muzlu sütü bir efsanedir ve inanılmaz güzel yengen yapar. cebinde 10tl olmayan öğrencilerden, büfenin önüne mercedesle parkedenlere kadar her çeşit insanı burada görebilirsiniz. çalışanları çok sıcak kanlı insanlardır, oradan her ayrıldığınızda yüzünüzde bir gülümseme olması garantidir. sabah 5-6 gibi açılıp, geceyarısından sonra kapanır, bu süre zarfında her zaman kalabalıktır.

adana'ya her döndüğümde yaptığım ilk iş oraya gidip muzlu sütümü içmektir. kazım'a gitmeden bu şehre döndüğümü hissedemiyorum, o derece bağlıyım.

kardeşler

adana bir evse, kardeşler bu evin direğidir. * her sokakta en az 3 tane bulunur, hepsinin ismi "kardeşler" olsa da, farklı farklı zincirlerdir aslında. orjinal olanın "merkez: altıkat" olanlar olduğu söylenir, ne kadar doğrudur bilemem. "cankardeşler" , "özkardeşler" gibi varyasyonları da vardır. 7/24 açıktırlar ve yüksek kalitedeki unlu mamülleri düşük fiyatlara satarlar. öğrenci cennetidir, cebinde az para olduğunda ücretsiz seni doyurur, eline de bir paket poğaça verip öyle yollar seni çalışanları. * adana'ya taşındığımdan beri buranın en sevdiğim özelliklerinden biri olan insanların sıcaklığını en iyi şekilde görebileceğiniz yerlerdendir. bir arkadaşımın iddiasına göre eğer bir gün kardeşler kapanacak olursa adana halkı ayaklanacaktır.

adana'da aç kalınmaz sözünü destekleyen mekanlardandırlar.

jinekolojik şiddet

an itibariyle mesteklaşlarımdan utanmama sebep olan durumdur.

http://jinekolojiksiddet.wordpress.com/

tatilya

11 sene kadar önce gitmiştim, gittiğim ilk eğlence parkı olduğu için apayrı bir yeri vardır bende, yıkıldığını öğrenince çok üzülmüştüm.

hatun

hakan eşlerine verilen ünvandı zamanında, ayrıca benim çok sevdiğim, hem kullandığım hem de bana bu şekilde hitap edildiğinde hoşuma giden kelimedir.

zooey deschanel

(500) days of summer ve bridge to terabithia filmlerinde muhteşem performans sergileyen, aynı zamanda she & him adında çok tatlı bir müzik grubunun üyesi olan sevimli mi sevimli, ısırılası hatun!

(bkz: ben bunu yerim dediğiniz şey)

sevgilinin en sevimli hali

çorapları konusunda çok hassas bir sevgilim vardı, en sarhoş, en uyku sersemi, en yorgun hallerinde bile çorapların sağını solunu doğru ayağına geçirdiğinden emin olmak için 2 kere kontrol ederdi, inanılmaz sevimli gelirdi bana bu.

olafur arnalds

contemporary classical müzik yapan, günümüzün en iyi bestekarlarındandır. pek çok yetenekli genç müzisyen gibi björk , nils frahm izlandalıdır ve insanın aklında "izlanda'nın havası kafa mı yapıyor acaba?" sorusunu doğurur. ilk albümü olan eulogy for evolution'ı 2007'de çıkarmıştır ve bu albümde gönlümde taht kurmuştur. bu albümdeki parçaların hiçbirinin adı yoktur ve her biri bir sayıyla isimlendirilmiştir.

19:53 veya 1953 (
53 ) adlı parçası insanın içini titreten, burnunun direğini sızlatan bir parçadır. contemporary classical bu parçayı besteleyen adam, bir taraftan da til enda (
) gibi elektronik altyapıya sahip bir parçayı besteleyerek beni kendine tekrar tekrar aşık etmiştir.

2011 yılında çıkardığı living room songs albümü tam bir başyapıttır, albümde 7 parça vardır ve bir hafta boyunca her gün başka bir parçayı evinde çalıp kaydettiği mükemmel bir projesi olmuştur.

dinleyin, dinletin.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

lucia - silence

say, do you wanna play for love?

kendi saçını kesmek

hem maddi hem manevi açıdan rahatlatıcı bir durumdur. pek çok kişi gibi ben de canım sıkkın olduğu görüntümü değiştirmeyi seviyorum, ve bunu kendi evimde kendi başıma yapabilmem beni iyi hissettiriyor.

başlama sebebim kıbrıs'taki yüksek kuaför ücretleriydi *, ama türkiye'ye taşındıktan sonra da keyfinden dolayı devam ettim, şiddetle tavsiye ettiğim bir eylemdir.

afrodit

kıbrıs'taki baf sahillerinde köpükten doğduğu rivayet edilir, bu yüzden adanın kızlarının güzel olduğu söylenir. *

kulak kızarması

biraz utanınca kulakları pancar rengine dönen ve alev alev yanan biri olduğum için, sürekli yaşadığım durumdur. izleyenler için keyifli olsa da, benim için rahatsız edici olabilmektedir. şu an kulaklarımın renk değiştirdiğini hissedebiliyorum mesela. *

ayı sözlük fight club zirvesi

bunun dişi versiyonunu organize etsem nasıl olurdu acaba...

(bkz: suicide girls fight club)

ve
  • /
  • 20
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 387

hobisi gizli pasiflik olan heteroseksüel

benim yakın bir hetero arkadaşımla konuşmuştuk bunu, kendisi anal uyaranlardan zevk aldığını kabul ediyor, kız arkadaşlarıyla da çeşitli deneyimleri olmuş * henüz denememiş ama sevgilisine strap-onla pasif olabilirmiş dedi mesela, ama bu adam hetero yani. ben özellikle konuştum, beni de biliyor, açık görüşlü de bir arkadaş, gizlemezdi yani benden eğer eşcinsel olsaydı. sorduğumda söylediği şey:

"bana erkekler çekici gelmiyor, kadınlar beni tahrik ediyor, öyle erkekliği göt deliğiyle bağdaştıranlardan da değilim, zevk alacağım bir şeyse niye yapmayayım?" dedi bana, ki haklı. *

böyle de bir versiyonu var yani bunun.

lykke li

kleerup'la ortak çalışması olan until we bleed parçasına ölürüm!

(bkz: ben bunu yerim dediğiniz şey)

the l word

bir kızla beraber bu dizinin herhangi bir bölümünü izlerseniz, o bölüm sırasında veya sonrasında sevişeceğiniz neredeyse garantidir, o kadar tahrik edici sahneleri vardır.

ilk sezonlarını çok sevmeme rağmen, sonlara doğru beni sinir hastası etmiştir, her bölümde "lanet olsun senin gibi kadina jenny! ölsen de kurtulsak!!" diye bağırmaya başlamıştım bir noktada.

--- spoiler ---

nitekim öldü de kurtulduk.

--- spoiler ---

müzikleri muhteşemdir ve pek çok inanılmaz grubu keşfetmemi sağlamıştır. dizide alice piezsecki karakterini canlandıran leisha hailey gerçek hayatta da lezbiyendir ve uh huh her adında muhteşem bir grupta müzik yapmaktadır. sadece müzikleri için bile iyi ki izlemişim şu diziyi diyorum.

ablaların kardeş sevgisi

iki küçük kardeşi olan bir abla olarak, onlar için ölebilirim bile. küçük olan 2 yaşında, büyük olan 8; bayağı yaş farkımız var yani, hele ufaklık çocuğum gibi.

ne zaman onları ziyarete gidecek olsam, üç gün aç gezmem gerekse bile mutlaka sevecekleri bir şeyler alıp götürürüm. gurur duyacakları, arkadaşlarına hava atacakları bir abla olmak için elimden ne geliyorsa yapıyorum yani. parkta saatlerce oynamaktan tut, enstrüman çalmayı öğretmeye, muhteşem kitaplar önermeye kadar aklıma ne geliyorsa yapıyorum.

cüzdanımda ikisinin de fotoğrafı var, hep yanımda taşıyorum. ikisine de ne kadar düşkün olduğumu anlatmam mümkün değil yani.

bir farklıdır kardeş sevgisi.

kıbrıs

memleketim. oradayken rahat edemediğim, orada değilken özlediğim, akdeniz'in 3. büyük adası.

fahiş fiyatlardan bahsedilmiş, haklısınız çok pahalı kıbrıs'taki fiyatlar, bunun sebebi de ticaret yapabildiğimiz tek yer olan tc'nin %50 gümrük vergisi alması. gazetelerde, dergilerde falan görmüşsünüzdür, kktc fiyatı neredeyse 2 kat daha pahalı her şeyin.

ingiliz hayranlığı konusuna gelince, böyle bir durum yok. varolan durum şu: kıbrıs'taki savaş ve politik belirsizlik sebebiyle yüzbinlerce kıbrıslı ingiltere'ye göç etti, kıbrıs'ta yaşayan kıbrıslı türk sayısı, ingiltere'de yaşayan kıbrıslı türk sayısından daha az. yurtdışında yaşayan bu insanların çoğu, gayet anlaşılabilir bir şekilde, bir süre sonra memleketlerine dönmek istediler, 20-30 sene ingiltere'de yaşadıktan sonra ister istemez ingiliz kültüründen alışkanlıklar kalıyor.
kıbrıs'taki eğitim sistemi zamanında ingilizlerin kıbrıslı rum ve türk öğrenciler için ortak olarak hazırladığı eğitim sistemiydi, kktc'nin en iyi okulları türk maarif kolejleri (eski adıyla, ingiliz koleji), 100% ingilizce eğitim veriliyor bu okullarda, üniversite başarı oranı da inanılmaz yüksek. doğal olarak, pek çok genç bu okulları kazanmak için çabalıyor ve ingiliz sisteminde eğitiliyor. ben öss öğrencisiydim, lisenin son 2 yılında farklı şekilde ders almaya başladım ve açıkça söyleyebilirim ki türkiye'nin sisteminden en az 4 kat daha iyiydi o sistem.
ada ingiliz sömürgesiyken ingilizler buraya kendi sistemlerini oturtmak için bayağı uğraşmışlar, hala daha devlet okulları dahil tüm okullarda 1. sınıftan itibaren ingilizce dersi veriliyor, turizm açısından da önemli bir yer olunca, aşağı yukarı herkes rahatça ingilizce konuşabiliyor.
bu tarz sebeplerden ingiliz kültürünün etkileri görülüyor kıbrıs'ta (trafik de soldan mesela) fakat bu hayranlıktan değil, yerleşmiş ve mantıklı sistemler olduğu için.

ayrıca, yavru vatan tanımını sevmiyorum, sevmeyeceğim.

eşcinsel olduğunu belirtmenin yolları

mekana beğendiğim bir kadın girince jim carrey'in maske filminde yaptığı gibi gözlerimi yuvalarından çıkarıp, dilimi yerlere serip, kurt gibi uluyorum, anlamayan kalmıyor.

görsel için bakınız:

kadın kadına seks

çok iyidir, güzeldir, dünyada daha çok olması gereken şeylerden biridir kesinlikle.

mitlerin aksine, "yapay bir girme çıkma" o kadar yaygın değildir, hatta oran olarak gayet azdır. penisimiz olmasa da çok şükür ellerimiz, bellerimiz, kollarımız, bacaklarımız mevcuttur, ve cinsellik - kadın erkek ayrımı olmadan - sadece tek bir organ temelli olmamalıdır zaten.

uzun tırnaklı lezbiyen olmaz, olmamalı, olmasın. travmatik deneyimlerim oldu.

oyuncak kullanmayı ben şahsen tercih etmem, fakat benim de bir strap-on'um var, adı recep, kendisi bir süredir dolabımda duruyor, fazla aksiyon görmedi. böyle "aksesuar" kullanan kadınlar tabii ki vardır, benim de arada bir canım çeker yani, ama bu tamamen roleplay şeklinde olur, en azından benim için. "yapay penis kullanacağına gerçeğini alsana işte!" diyen her adamı "benim yapay penisim 23cm ve ereksiyon problemi yok" diyerek itinayla morartıyorum. ayrıca, önemli olan genital organlar değil sadece.

en büyük bir diğer sıkıntı, lezbiyenlerdeki aktif - pasif dinamiğinin anlatılmasıdır. ben de bu konuda çok yardımcı olamayacağım.

cennetin ırmakları

ceyl'an ertem'in ütopyalar güzeldir albümün 5. parçasıdır. "mabel'in şarkısı" olarak da geçer. albümdeki en sevdiğim şarkıdır.

bir hayatın tükürüldüğü yerde,
aktı şol cennetin ırmakları
bir bezden gördüm ben orda
ahla boyalıydı tırnakları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

bir rüyanın büküldüğü yerde
yosun tuttu oyunun yorgun taşları
kapkara sürgüler çekildi sonra
çatıldı cennetin o şen körpe gül kaşları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

gay bar

bazen ortamının suyu çıkabilen, çoğu zaman eğlenceli olan mekandır. yurtdışında çok daha tatlıdırlar fakat ülkemizde genelde "acaba bu gece kiminle yatsam?" modunda takılan insanlar bulunur.

ayrıca bir gay barda dansederken beni erkek zannedip arkadan sarılan, ve elini kasığıma atınca orada penis bulamadığı için travma geçiren adamın yüz ifadesi asla aklımdan çıkmayacaktır.

lezbiyen pornosu izleyemeyen lezbiyen

lezbiyen pornosu genelde hetero erkeklere yönelik yapıldığı için, sahte göğüslü, kırmızı stiletto giyen, silikonlu dudaklı, uzun tırkanlı kadınlar yer alıyor çoğu zaman, izleyemiyorum midem kaldırmıyor.

ayrıca uzun tırnaklı lezbiyen olmaz arkadaşım! olmaz yani! * ağrıyor yahu! *

bir de malum, sürekli araya katılan erkekler oluyor. *

düzgün lezbiyen pornosu nadirdir, ve hepsi ücretlidir. * suicide girls tavsiye edilir.

homofobik homoseksüel

kendileri de gayet eşcinsel * * * * * olmalarına rağmen, eşcinsel insanlar arasında sınıf ayrımı yapıp, kendileri kadar "üst seviyede" olduğunu düşünmedikleri kişileri (bkz: elit gay) küçümseyen kimselerdir.

günlük hayatta en çok gördüğüm, kendileri dışardan anlaşılmayacak kadar maskülen olan eşcinsel erkeklerin, daha feminen olanlara bu şekilde davranmalarıdır.

+ lan bu x de tam bir puşt.
- abi ne diyorsun, sen de eşcinselsin işte.
+ ben eşcinselim oğlum ama puşt değilim.

şahsen duyduğum bir konuşmadır kendisi.

bu gibi insanların hızlıca nesilleri tükenmelidir, zira heteroseksüellerden gelen baskılara bir de homoseksüellerden gelen baskılar eklenince olay biraz sıkıntılı oluyor.

mortal kombatta hangi karakter

scorpion, kesinlikle scorpion, ama sub-zero'yu da severdim.

diş hekimi

lisedeyken tıp isteyen pek çok gencin mottosu "tıp olmazsa diş yazarım"dır, bu sebepten ötürü asıl isteği hekim olmakken dişçi * olan pek çok kişi "dişçi değil, diş hekimi!" şeklinde düzeltmeler yaparak, "tüm derslerimiz aynı zaten, bir de bizde el becerisi çok önemli" diyerek kendilerini iyi hissetmeye çalışır. tıpçılar ise kendilerini onlardan üstün hissettiği için * onları küçümser.

tıpçılar ve dişçiler arasında gerek üniversite süresince, gerek iş hayatında bu gerilim sürer. tabi ki herkes böyle yaklaşmaz, fakat her tıpçı ve her dişçi bunun bilincindedir.

büyük hastanelerde dişçileri kimse adam yerine koymaz çünkü hastanelerde inanılmaz bir hiyerarşi mevcuttur, ve bu düzende dişçiler gerçek hekimler olmadığı için en altlarda yer alır, en üstlerde ise cerrahlar bulunmaktadır.


edit: bir tıpçı olarak dişçilerle bir alıp veremediğim yok, pek çok diş öğrencisi arkadaşım var ve onların işi de gerçekten zor, bir yere kadar eğitim yakın olsa da 2. sınıftan itibaren yollar ayrılıyor ve farklılaşıyor, hekim değiller ve öyle olduğunu iddia edenler beni geriyor.

ekonomi üniversitesi

aynı özellikte bir diğeri için (bkz: yakın doğu üniversitesi)



edit: lisede eşit ağırlık öğrencisi olan, benim şahsen tanıdığım gerizekalı adamın biri şu an tıp 3. sınıf ise, ben o okula okul demem. şu an ydü diploması sahibi olan, veya sahibi olacak olan en az 100 moron örnek verebilirim, hangi ydü öğrencisi yazdığıma alındı bilmiyorum ama kader kahpe kader, okulun hali bu.

dipnot: okulun sahibini şahsen tanıyorum, eski sevgilim de orada çalışıyor, parayı vereni okula kabul ediyorlar (özellikle yabancı öğrencileri) ve para ödendiği sürece o diploma alınıyor.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)
Henüz takip ettiği biri yok.