hestia

Durum: 676 - 0 - 0 - 0 - 03.04.2018 02:18

Puan: 13220 - Sözlük Kaşarı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Gereksiz bahar triplerinden hiç ama hiç hazetmiyorum
  • /
  • 34

aşkın cinsiyeti

naz,strateji,kapris, entrika,romantizm ... aşk bunlları barındıyorsa eğer kesinlikle bunlar erkek için çok detay şeyler yani erkek olmadığı kesin.

ömer faruk tekbilek

kötü bir gün,düşük bir mod veya mutsuz hissederken hiç farketmez huzur aradığınız anda 3 şarkı arka arkaya dinlediğinizde içinizde çok şeyin değiştiği hissedeceğiniz yegane sanatçılardan.

bülent ersoy show

bugüne kadar toplumda yarattığı diva imajını ayaklar altına alan performanslarıyla şahsımı hayretlere düşüren bir yapım(dı) show tv nin yayından kaldırmasına yönelik açıklaması abzürt sebepler içersede yerinde bir karar, yerinde olmasının tek sebebi ise senelerini musikiye adamış gerçek bir yıldızın kendini daha fazla küçük düşürmesine fırsat vermeyecek olmasıdır, konuk olarak davet edilen kişilere yorum bile yapamıyorum ki zaten son bölümdeki rezillik yeterli yorumların yapılmasına sebebiyet vermiştir.

putin'in eşcinsellik pedofiliden farksızdır demesi

gelecek ay yapılacak soçi olimpiyatları öncesi soruları yanıtlayan putin, eşcinsel sporcular ve taraftarlara yeni teminatlarda bulundu. putin, eşcinsellerle pedofilinin eşit olduğunu dile getirdi. bbc muhabirinin insanların eşcinsel doğduğu ya da eşcinsel olabileceği konusundaki sorusuna cevap vermeyi reddeden putin, “soçi’ye katılımcı yahut konuk olarak gelmeyi planlayan eşcinseller için bir endişe olmayacak” dedi.
rusya homoseksüellikten arinmali”
putin açıklamasında ayrıca ülkede doğum oranının artması için rusya’nın kendisini homoseksüellikten arındırması gerektiğini belirtti. çıkarılan yasanın eşcinsellik ve pedofili propagandasını engellemek amaçlı olduğunu da kaydeden putin, eşcinsellerde çocuk istismarı oranının daha yüksek olduğunu açıkladı. putin’in eşcinselliğe karşı bir diğer argümanı ise rusya’nın geçen yıl ilk kez doğum oranının ölüm oranından fazla olması. putin, ülkede nüfus oranının artmasının ülkenin kalkınması için hayati bir durum olduğunu belirtti.
rusya’da geçen yıl geleneksel olmayan cinsel ilişki propagandası yasaklanmış, bu durum ülkede küçük çaplı da olsa tepkilere neden olmuştu. rus kanunları çocukların homoseksüellik hakkında bilgi edinmesinin çocukların cinsel yönelimini etkileyebileceğini belirtiyor. eşcinsellerin soçi olimpiyatları sırasında tehdit edileceğine dair uluslararası endişeler sonrası rus ve olimpiyat yetkilileri herhangi bir ayrımcılığın olmayacağını söylemişti. putin de açıklamasında bu tutumu yeniledi.
aynak

kadınlarının erkek diye yanarak kendini öncelikli olarak türkiyeye attığı bildiğimiz bir milletten böyle maço tavırlar sergilemesi cidden komik oluyor... bizzat ruslar ile çalışan bir insan olarak biliyorum ki rus erkeklerinin büyük çoğunluğu iktidarsız ve kadınlar üzerinde yetersiz şimdi bu noktada putin sen ne ayaksın bebeğim? rus erkeklerinin profilene bakarsak çoğuluğu yumurta gibi çocukar * maşallah...

alice harikalar diyarında

yazıldığı zamana bakarsak kocaman bir taktiri hakeden roman, o dönemim imkanları ile araştırmak gezmek tozmak ne denli zor malum ama dar çevrede böyle bir fantezi dünyasına bakınca da kolay elde edilen bilgi görsel vs sanırım insanı tembel düşünemez ve kurgulayamaz dedirtiyor. 1930 yapımı sinema filmi dönemim teknoloji dekor ve makyajı ile izlenmeye değer bir başyapıttır... ne kadar teknoloji o kadar ucuzluk tezimi destekleyen bir kitap ve filmdir kendileri. *

marco marco

tasarımlarını çok beğendiğim ilk bahar/yaz koleksyonunun defilesi ile taptığım meslektaşım ve son işi ile idolüm. renklerin dansı diyerek özetlenecek bir işe imza atmış homofobik dünyaya karşı mizahi bir çizgi ile meydan okumuş ve belki dünya çapında pek çok eşcinsel için büyük bir adımın başlangıcı olmuştur.

haşhaşi

1090 tarihinde kurulmuş tarikattır, yapılan eylemler ve hedefe ulaşmak için kullanılan yöntemler incelendiğinde modern terörizmin atası kabul edilebilecek bir topluluktur temelinde sunni düşmanlığı yatmaktadır.

severek ayrılmak

sanırım bir insnaın başına gelebilecek en kötü şey, birbirini sevdiğini bilmek ama bir araya gelememek bunun en acı kısmı ise asla unutmamak nasıl unutabilirki insan? yaşanmışın bitmiş gitmişin kenara konulup yoluna bakabilmek kolay ama ya içinde bu sevgi ve bu imkansızlık yanarken nasıl yeni birine bakabilirsin ki? bazen bu öyle bir bencilliğe dönüşürki içinde sevdiğinin ölmesini bile dilersin bilirsin çünkü o zaman o toprağın altında ve artık bir araya gelmek imkansız... ya da sen ölmeyi seçersin.... yaşanmıştan çok daha can acıtan yaşanamayanlardır havada asılı kalmış şeyler en çok acıtır içini konuştuğun planladığın yapmak istediklerin... benzer ne görsen tekrar tekrar dağlar içini o an aramak belki sövmek belki çılgınlar gibi hayrkırmak istersin belki o an o da senden bir telefon bekliyordur ama bunu asla bilemezsin sadece için için ağlarsın ona en yakın sevgilerde avunmaya çalışırsın ama imkansızdır bitmemiş bir ilişki üzerine hayat kurmak imkansızdır böyle biten bir ilişki sonrasında sadece seni sevenle yaşamak kalmıştır sana bir insanın hayatını alt üst etmek onu hiç bir zaman gerçekten mutlu etmemek için verilecek en büyük ceza gitmek ama giderken ben seni seviyorum demek olsa gerek

küvet

m.ö 500 yılına kadar dayanan il örnekleri antik yunan aristokratlarının ve zenginlerinin saraylarında bulunan içine su doldurularak yıkanılan arç, ilk örnekleri bugün kullandığımız form ile neredeyse aynıdır daha çok avrupanın benimsediği yıkanma adabına uygundur ama sıcak suda uzanıp gevşeminin insan bedenine ve zihnine kattığı fayda tartışılmaz bir gerçektir teknoloji ile birleşmesi ile ortaya çıkan jakuzi işi daha fantezik ve keyifli hale getirmiştir kişisel favorim fransız tipi ayaklı küvetlerdir.

taş

yer kabuğunu oluşturan iki temel maddeden biridir, diğeri topraktır. insanlığın varoluşundan bu zamana adem oğlunun sığınmadan savaşa kadar pek çok şeyin yapımında taştan istifade ettiği bilinir birde "taş gibi adam" vardır ki yine bundan çok güzel istifade edilebilir.

tantum verde

aftlar veya boğaz efneksyonlarında kullanılan gargara ilaç, yeşil renkli ve mentol aromalıdır, aftlar üzerinde tedavi edici özelliği olmasada acı hissini alır.

tela

kumaş deri veya başka materyallerin esneme veya dikimde toplama yapmaması için kullanılan elyaf bazlı içinde lif dokulu materyal kumaşa veya deriye ütü yolu ile transfer edilerek kullanılır çeşitli kalınlıkları mevcuttur.

bearların kıyafet sorunu

mavi jeans ciddi bir bear dostu koleksyonlarında büyük bedene ciddi yer veriyor üstelik pek çok marka aksine orta yaş memur modasından öte tasarım çizgisini büyük bedene bozmadan taşıyor, ayıcanlara tavsiye edilir... birde kilolu olmak tamam giysi bulmada sorun olabilir ama yine herşey kişinin tarzında bitiyor bunu unutmayın bulduğunuzu almayın kendi çizginizi bozmayın ve arayın kombinleri kafanızda bitirmeden tekleme parça kıyafet almayın*

cia free caller id

android tabanlı versiyonu olan "kim arıyor?" ile kıyaslanınca yetersiz kalan bir uygulama, faydalı tarafları olduğu kadar insanların sizi ne ile anımsadığını gördüğünüzde bazen can sıkıcı olabilende bir tarafı var...
"... the grinder" örneğini vermiş arkadaşımız...

alf

çocukluğumun en sevilen karakteri gerçek olsa ve keşke bizimle yaşasa derdim hep, kedi ile olan muhabbetleri ve ukala havasına hastaydım iyi aklıma geldi bulup izlemeli.

esnek çalışma saatleri

iş görüşmelerinin klasik aldatmaca yemlemesidir bu, "esnek çalışma saatlerine uyarmısınız?" bu soruyla karşılaştığınız iş görüşmesini acil çıkış noktasından terk etmeniz şiddetle tavsiye edilir, bunun iş verende ki açılımı " kardeş sen buraya sabah mesai saatini dakika geçirmeden geleceksin ve ben sana çık diyene kadar köpek gibi çalışacaksın ve canım isterse sana fazla mesai ücreti ödüyeceğim" dir.

patik

bugün daha çok kırsal kesimde görebileceğimiz ama 80 90 kuşağının hayatından en az bir kere kullanmış olması muhtemel el emeği göz nuru çorap pabuç kırması müthiş giyecek... ben çocukken hersene bir tane büyükanneme ördürürdüm ve kış gelsede giysek modunda ortada dolanırdım artık yerini kedicikli ördekli ev ayakkabıları almıştır, bir ara havlu kumaştan varyasyonları çok trend olmuştu.

eski sevgili

ikiye ayrılır bu olgu,
1. bellir bir zamandan sonra adı sanı bile hatırlanamayan hatta siması bile tam olarak çıkarılamayanlar bu grupta ki arkadaşların çoğunluğu çerez olarak gelip hayatınıza girmiş ve büyük olasılıklada bir iki takılma (koli) sonrası paketlenmiş ve/veya paketlemiştir... bunların çoğalması sonucu isimler birbirine karışır eski çapkınlık günlerini yadettiğiniz konuşmalarınızda arada "yok lan o diğeriydi" diye karıştırmalarınız bile olabilir.
2. asla unutulmayan ve unutlması yasak olanlar, bunlar hayatınıza kazık çakan kişilerdir ama bu ikinci grup ilk grubun aksine bırak adını unutmayı onunla yaşadığınız saniyeleri bile seneler sonra hatırlarsınız ama bu sevgili(ler) sayısı hayatınızda iki bile olamaz özeldir güzeldir.

eski sevgili ile arkadaş olunmaz olayına gelirsek, gerçekten sevdiysen evet asla olmaz.....

çarşaf

kimine göre ev tekstil ürünü, kimine göre namus koruma aracı....

ayı sözlük

uzun zaman sonra tekrar bir bakayım neler oluyor dediğimde "nerede bu millet?" dediğim interaktif sözlükler listesinde liste başına koşarken şu sıralar üzerine ölü toprağımı serildi dediğim canım sözlük. yazarlar sanırım şu sıra kış uykusunda daha öncede olmuştu geçeceğini umud ediyorum
  • /
  • 34
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 676

vibratör

umutsuz ev gaylerinin kıyısında köşesinde illa ki üzerinde "acil durumlarda camı kırıp, münasip yere sokunuz" ibaresi ile bulunması gereken faydalı icat.

çanakkale

bir çay mahallesi vardır ki evlere şenlik, domates e tomato derler, çocukların her yaş kuşağı ayrı bir alemdir fakat en bombası 4-7 yaş arasıdır ki bu yaşlarda genellikle terlikler ters giyilmiş olur, yazın sıcağında üstünde çeşitli yemek artıkları olan bir t-shirt olur ve burunda yarı kurumuş sümük ile etrafta kimi çileden çıkartsam diye gezinirler ve avınu bulup da birine sardımı aman allah o kişi yandı... bu mahallenin düğünleri fenadır çeyiz gezdirme merasimi ile başlar ve günlerce şenlik tadında sürer gider özellikle gelin ve damadın konuk davet turu dillere destandır tüketilen alkol ile küçük bir tekel dükkanı açabilirsiniz ama ama en bombası ise kavgalarıdır hiç bir yerde duyamayacağınız yorgan altı küfürlerden bir şölen yaşar kulaklarınız.* bütün bunların yanında şanlı bir tarih, binlerce yılda türlü uygarlıktan şahane eser ve cennet bir doğaya sahip ilimizdir. insanı bambaşka bir sıcaklıktadır.

oğlancı

kendini aklamaya çalışan, eşcinselliğini kabullenememiş öküz modeli, bunlar genellikle mahalle baskısına sıkışmış gizli gaylerden türer, köşe başında tesbih sallayan mahalle gençleri ile takılır ağır abi ayaklarındadır ama genellikle içlerinde bir nergiz kadar yumuşacık bir oğan coçuğu vardır... işte oğlancılık burada baş gösterir içindeki o oğlan çocuğuna oyun arkadaşı gerekir, futbol,kahve kağıt oyunlarına takılır kankaları ile reis diye konuşur gelen geçen kıza laf atar ama içindeki oğlana dur diyemez soluğu chat odalarında alır yeri yoktur ve bulduğu ilk yerim var full pasifim diyen kişinin yatak odasında köpekler gibi uluyarak boşalırken bulur kendini ama o asla gay değil full aktif vurucu timdir, o odada bırakır içindeki oğlanı ve o kapıdan çıkınca maço mahalle delikanlısı kostümünü giyer ve köşe başında ki sıkışmış hayatına geri döner.

lgbt sözlüğünde ibne nin hakaret amaçlı kullanılması

bu durum gerçekten rahatsız edici, kendine saygı duymayan birinin başkasından saygı beklemesi tuhaf, evet belki kelime anlamı yaşanan durumu doğrulasada toplum gözünde kişilerin birbirini aşalamak için kullandığı bir sıfat, düpedüz küfür... bu küfürde aşalama için kullanılan toplum biziz ve bizim kendi aramızda bunu gayet normalmiş gibi karşılamamız gerçekten durup düşünülesi. o zaman göt veren, tekerlek, nonoş, oğlan gibi kelimeleride kullanalım, gayet doğal bir yerden sonra suratlarımıza tükürüldüğünde ahhh yarabbi şükürde der geçeriz, 1 temmuzda ne diye çıkıp götümüzü yırtalım taksim de? şurada yazılanları okuayan birisi karşınıza çıkıp orada size hangi gururdan bahsediyorsunuz sizde gurur varmı dese ne kadar haklı olur? durup bir düşünün.

marquis de sade

1740 doğumlu fransız soylu felsefe yazarı ve aristokrat,
yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri sodom'un 120 günü'nü hapishanede yazmıştır. bir diğer önemli eseri de justine'dir. sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir. eserlerinde uç noktalara vardığından pek çok eseri halen yasaklıdır özellikle sodom'un 120 günü en aykırı eserleri arasındadır filmini izlemiş biri olarak şunu diyebilirim bazı noktaları gerçekten insan bünyesine ağırdır. justin yine aşırı aykırı ama sodomla kıyaslandığında daha bir yumuşaktır.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

bilgiler altında sepete ekle , sayfa sonunda alışverişi tamamla butonları aradığım başlık.

deniz gezmiş

40 yıl önce bugün inandığı dava için yusuf aslan ve hüseyin inan ile hiç acımadan darağacına gönderilen büyük insan... bu insanlar sadece inandıkları halkın menfaatlerini düşündükleri için, daha iyi bir ülke, özgür bağımsız bir ülke istedikleri için, halkın uyutulmamasını istedikleri gerçekleri görebilsenler istedikleri için idam gibi bir cezayı hakettiyse bakıldığında günümüz siyasileri, yazarları, sözde sosyalistlerinin hepsinin idami gerekir.hayatı,siyasi yaşamı ve idam süreci;
gezmiş, ilk ve ortaöğrenimini sivas'ta, liseyi istanbul'da okudu. henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu.1965'ten sonra, türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve türkiye halk kurtuluş ordusu (thko)'nun kurucu ve yöneticilerinden deniz gezmiş, 1965'te türkiye işçi partisi (tip)'nin üsküdar ilçe başkanlığına üye oldu. ilk kez 31 ağustos 1966'da ankara'dan istanbul'a yürüyen çorum belediyesi temizlik işçilerinin taksim anıtı'na çelenk koymaları sırasında işçileri destekleyen ve türk-iş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı. 7 kasım 1966'da istanbul üniversitesi hukuk fakültesine girdi. ardından 19 ocak 1967'de türkiye milli talebe federasyonu (tmtf) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği kıbrıs mitingi sırasında aşık ihsani ile birlikte abd bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan deniz gezmiş, hukuk fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 ocak 1968'de "devrimci hukukçular örgütü"'nü kurdu. 7 mart 1968'de iü fen fakültesi konferans salonunda düzenlenen toplantıda konuşma yapan devlet bakanı seyfi öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı. 2 mayıs'a kadar tutuklu kalan gezmiş, 30 mayıs'ta 6. filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan deniz gezmiş, 12 haziran 1968'de istanbul üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. işgal konseyi adına iü senatosu ile baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. işgalden kısa bir süre sonra istanbul'a gelen 6. filo'yu protesto eylemlerinde yer alan gezmiş, 30 temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 eylül'de serbest bırakıldı. bütün bu olaylardan sonra öğrenci hareketinin efsanevi lideri haline geldi.
tip içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda milli demokratik devrim (mdd) görüşünü benimseyen deniz gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu.
ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu cihan alptekin, mustafa ilker gürkan, mustafa lütfi kıyıcı, devran seymen, cevat ercişli, m. mehdi beşpınar, selahattin okur, saim kurul ve ömer erim süerkan'la birlikte devrimci öğrenci birliği (döb)'ni kurdu. 1 kasım 1968'de tmgt (türkiye milli gençlik teşkilatı) , aütb, odtüöb ve döb'ün başlattığı samsun'dan ankara'ya mustafa kemal yürüyüşü'nü düzenledi. ardından 28 kasım 1968'de abd büyükelçisi kommer'in gelişi sırasında yeşilköy havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.
istanbul üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 mart 1969'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 mart'ta yeniden tutuklanarak 3 nisan'a kadar hapis yattı. ardından 31 mayıs 1969'da iü hukuk fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan gezmiş, haziran'ın sonunda filistin'e gitti. filistin'e gitmeden önce 23 haziran 1969'da tmgt'nin topladığı 1. devrimci milliyetçi gençlik kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan fkf genel başkanı yusuf küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. eylül'e kadar filistin'de gerilla kamplarında kalan deniz gezmiş, 1 eylül 1969'da, 10 haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle hukuk fakültesi'nden ihraç edildi. hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 eylül 1969'da hukuk fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan gezmiş, 25 kasım'da serbest bırakıldı. ancak yıldız devlet ve mühendislik akademisi'nde battal mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 aralık 1969'da yakalanan gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan cihan alptekin'le birlikte 18 eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürdü. sinan cemgil ve hüseyin inan'la birlikte thko'yu kurdu. 11 ocak 1971'de thko adına ankara iş bankası emek şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 mart 1971'de dört abd'li askerin balgat'taki tuslog tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulundu. kaçırılan erler daha sonra serbest bırakıldılar.
12 mart darbesinin ilk günlerinden sonra yusuf aslan ile birlikte sivas'a gitmekteyken motosikletleri bozuldu. bir ihbar sonucu polislerin gelmesi üzerine çıkan çatışmada aslan ile birbirlerini kaybettiler. aslan o esnada elmalı'da iken, gezmiş ise 16 mart 1971 salı günü sivas'ın gemerek ilçesinde etrafı sarılarak yakalandı ve kayseri'ye getirildi.[kaynak belirtilmeli] buradan ankara'ya zamanın içişleri bakanı haldun menteşeoğlu'nun makamına götürüldü.
mahkemesi 16 temmuz 1971 günü altındağ veteriner okulu binası'nda tuğgeneral ali elverdi başkanlığında baki tuğ savcılığında ankara sıkıyönetim komutanlığı 1 no'lu mahkemesi'nde başladı ve 9 ekim 1971 günü bitti. deniz ve arkadaşları 16 temmuz 1971'de başlayan thko-1 davası'nda tck'nin 146.maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 ekim 1971'de 146/1 maddesi uyarınca idam cezasına çarptırıldı. mahkeme kararı;
deniz gezmiş, yusuf aslan, mahkememiz türkiye cumhuriyeti anayasası'nın tamamını; bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya cebren teşebbüs suçunu işlediğinizi sabit gördü. türk ceza kununun 146/1 maddesi uyarınca ölüm cezası ile tecziyenize karar verdi
idam cezaları o zamanlar senato tarafından onaylanmak zorundaydı. ismet inönü "siyasi suçlar idamla cezalandırılmamalıdır" diyerek bülent ecevit ile birlikte red oyu kullanır. ap genel başkanı süleyman demirel ise infazdan yana oy kullanır.
olaydan 15 yıl sonra, süleyman demirel bir gazeteciye verdiği demeçte idamlar için: " soğuk savaşın talihsiz olaylarından biri " yorumu yapar. mahkumların özür dilemesi istenir. hiçbiri yaptıklarından özür dilemez. cumhurbaşkanı cevdet sunay ise idamları onaylar.
idam edilmeden önce alman der spiegel dergisinde çıkan son yazısında "yaşasın tam bağımsız türkiye! yaşasın marksizm-leninizm. yaşasın türk ve kürt halklarının kardeşliği! yaşasın işçiler, köylüler! kahrolsun emperyalizm!" dediği belirtildi. idama tanık olan avukatı halit çelenk'e göre ise son sözleri "yaşasın tam bağımsız türkiye. yaşasın marksizm-leninizm'in yüce ideolojisi. yaşasın türk ve kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi. kahrolsun emperyalizm. yaşasın işçiler, köylüler" olmuştur.
yusuf aslan ve hüseyin inan ile birlikte 6 mayıs 1972 tarihinde, gece 1:00-3:00 arası, ankara merkez kapalı cezaevi'nde asılarak idam edildi. deniz gezmiş ve arkadaşlarının 1969'da öldürülen taylan özgür'ün yanına gömülme isteği, yerine getirilmez ve apar topar gömülür.idamından sonra bayraklaşarak devrim mücadelesinin çok önemli bir sembolü oldu; bir çok sol örgüt başka konularda fikir ayrılıkları olmasına rağmen mutabık kaldıkları nadir konulardan birisi deniz gezmiş'in devrim önderliğidir.


bütün bu dönemi yaşayanlar ve bu dönem sonrası aile kuran denizin yoldaşları ve inananları doğan çocuklarınai deniz adını vermiştir, devletin ve baştakilerin hiç bir zaman anlayamadağı şey buydu zaten onlar bir denizi susturdu ama toplum yüzlerce yeni deniz yarattı, baskılar düşünceleri inanışları asla susturamaz sadece kendilerince susturduğunu sanarlar.

sadece heteroseksüel arkadaşlarımla görüşüyorum diyen eşcinsel

flört ettiğim kuş beyinlinin geçen pazar buradan 2 arkadaşla çıkıp muhabbet ettiğimi öğrendiği an bana verdiği tepki diyalog şu;

-napıosun?
-arkdaşlarla sahilde kahve içiyoruz.
-...bear mı arkadaşın?
-evet ne oldu?
-sen utanmıyormusun yaa birde arkadaşım diosun, utandamdan da facete falan paylaşıosunuz.
-niye senin hiç gay arkadaşın yok mu?
-yok, olamaz da..
-sen nesin peki?
-ben özel hayatımla arkadaş çevremi karıştırmam, çok komiksiniz bir sürü gay birlikte mi takılıyorsunuz, acıyorum size!
-ben sana daha çok acıdım, ezik bi siktir git.

şaka gibi ama bu diyalog daha kendisini kabul edememiş bir eşcinselden geliyor... merak ettiğim şey şu tamam benimde fazla gay arkadaşım yoktu ama en azından burada ki insanlarla tanışana kadar çünki sokağa çıkıp pardon siz gaymısınız, o zaman arkadaş olalım diyemezsin... burada ki eleman eşcinsel insanlarla takılmanın aşalık bir durum olduğunu düşünüyor lakin kendisi de eşcinsel. insanlardan kendini saklamak gizlenmek için hetero ortamlarda kendisini kasan ve asla olduğu kişi olamayan bir insan modeli işte sadece bir dafa kendisi ile aynı kafada olan insanların ortamında kendiyle tanışabilse kime acınması gerektiğini anlar ama zor bu milletin bu kafaları değiştirmesi çok zor.

islam'da eşcinsellik

herkesin diline dolanan klasik hikaye lut ve pompei olaylarıdır ama ikisinin de ortak noktasında büyük yanılgı vardır, bu kavim ve şehirde konu eşcinsellik değil seksin her çeşidinin yani ensest *zoofeti homoseksüellik ve sübyancılık gibi kavramların havalarda uçması, tabi ki biz her şeyin içinden işimize geleni çeken bir millet olarak durumu sadece gaylerin üzerine atarak "dikkatinizi çekerim lezbiyenleri bile eleyerek" erkekler düzüştü gökten ateşler yağdı dedik ve bitti...
kuran'a gelince... merakımdan incil, kuran ve tevrat’ı başta sona okumuş biriyim, nedir bunların ortak hikayesi dedim ve okudum evet temelde hep aynı şeyler... gel gelelim eşcinsellik ile ilgili "öleceksiniz" "yanacaksınız" "allah belanızı vere..." gibi bir şey yok, yahu geçen tek şey "size yaradılan eşleri bırakıp kendi cinsinizden birine mi şehvet duyuyorsunuz, bu düpedüz sapkınlıktır" evet arkadaşlar sadece geçen bu... ve hemen ardından "fakat allah her şeyi affedendir" eee şimdi ne bu? nerede bahsi geçen büyük günah?
ben bu durumu insanların domuz ve şarap için haram algısına benzetiyorum hep... iyi müslüman domuz etini görünce lanet yağdırır, aman haram dokunma, sofrana koyma vs.vs.vs.bir sürü fetva verir ama alkol alır... eee dostum, ikisinin günah statüsü aynı. işte iyi bir müslüman evliyken karısı dışında ki her on kadından dokuzunu götürmek ister, eh yüz tanesinden de birini harbi harbi götürür, ama iki erkeği öpüşürken görse salavat getir, kafir der taşa tutar, e be dangalak sende bende zina yapıyoruz vajinaya girersen 10, makata girersen 50, erkek makatına girersen 100 misli günah diye bir tarifemi var?
dini algılamak biraz tuhaf bir kavram, kuran-ı kerim de günahlar sevaplar vs. bir içindekiler yada önsöz bölümü yok, bu yüzden kesin çizgileri ben asla kabul edemiyorum bu konuda, yaratıcı var evet sana bir hayat vermiş, bir de bu hayatın kullanma klavuzu olarak bir kitap göndermiş, ehhh ilk geldiği zaman odun insan oğluna birde eğitmen göndermiş sana, en önemlisi bir de beyin vermiş al oku anla anladığını yaşa o dedi bu dediler ile kafa karıştırmak boş ve yersiz.

leyla zana

pkk'nın dağ kadrosunun tbmm içerisine uzattığı maşasıdır kendileri * eşinin adını google a yazdığınızda bolca abdullah öcalan ve kürdistan bayrağı * ile resimlerin görebilirsiniz yani tencere ve kapak denklemini icra ederler kendileri. senelerce ayrı kalmışlardır biri içeri tıkıldığında diğeri özgür şeklinde giden evlikleri katlettikleri onca masumun, dağıttıkları onca onca ocağın laneti olsa gerek, hakettiğinden az bir lanet ama... en azından onların konuşma yada görüşme şansı varken diğerleri sonsuza kadar toprak altında yatıyor. haaa unutmadan birde bu kadın papağan gibi beli cümleler, kelimeler kullanır, özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik... yaptıkları ile ne kadar alakalı değil mi? malesef peşinden koşan çok...

edit: bu entry'e anlamsız diyenler ve boş verenler olacak biliyorum, veren oldu da... her uzuvumla gülüyorum, ne büyük acizlik...

leyla zana

pkk'nın dağ kadrosunun tbmm içerisine uzattığı maşasıdır kendileri * eşinin adını google a yazdığınızda bolca abdullah öcalan ve kürdistan bayrağı * ile resimlerin görebilirsiniz yani tencere ve kapak denklemini icra ederler kendileri. senelerce ayrı kalmışlardır biri içeri tıkıldığında diğeri özgür şeklinde giden evlikleri katlettikleri onca masumun, dağıttıkları onca onca ocağın laneti olsa gerek, hakettiğinden az bir lanet ama... en azından onların konuşma yada görüşme şansı varken diğerleri sonsuza kadar toprak altında yatıyor. haaa unutmadan birde bu kadın papağan gibi beli cümleler, kelimeler kullanır, özgürlük, barış, demokrasi, eşitlik... yaptıkları ile ne kadar alakalı değil mi? malesef peşinden koşan çok...

edit: bu entry'e anlamsız diyenler ve boş verenler olacak biliyorum, veren oldu da... her uzuvumla gülüyorum, ne büyük acizlik...

sırrı süreyya önder

siyaseti terörizme paravan yapan sözde siyaset adamı, kendi adıma konuşacak olursam eğer, sözlerinin, tavır ve hareketlerinin tek bir tanesini bile samimi bulmuyorum, her fırsatta barış ve özgürlükten demvuran bir parti grubu içinde lakin bu parti üyeleri meclisten dışarı adım attığı anda terör örgütü bünyesinde soluğu alıyorsa eğer, nasıl samimi bulunabilir, özellikle bu eleman olayı eşcinsel örgütleri kucaklamaya kadar götürmüş kendince barış ve özgürlük adına bu örgütleri bile yanına almaya çabalamıştır. bizlere özgürlük bu insanlar aracılığı ile gelecekse böyle devam etmek daha mantıklı çünki bu kişinin dahilinde gelecek barışta kan kokusu olur.

vibratör

umutsuz ev gaylerinin kıyısında köşesinde illa ki üzerinde "acil durumlarda camı kırıp, münasip yere sokunuz" ibaresi ile bulunması gereken faydalı icat.

tek yön kızları

cumartesi gecesi istiklalde bolca görülen hanım hanımcık görünümleri altında cayır cayır yanan kızışmış kevaşeler.
(bkz: zevk için dövülecek lubunlar)

eşcinselim diye işten çıkarıldım

neden sonuç ilişkisinede bakmak gerek, sansasyonel başlıkların ardında gerçek nedenlerede bakmakta fayda var, konu eşcinsellik mi yoksa hal hareketlerin boyutları, giyim kuşam konusunda ki abartımı? sonuçta çok abartı derecede tahrik edici giyen bir kadın nasıl diğer kadınlar tarafında rahatsız edici bulunursa, bir eşcinselinde abartısı rahatsız edici bulunur, unutmamak gerek burası türkiye ve bu konularda daha çok yol alınması gerek... zaten tanga kıvamında şortlarla gezecek kalem kaşlı erkekler olacaksa etrafta yol almasak daha iyi.