loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

ewan mcgregor

i love you phillip morris adlı filmdeki oyunculuğunu beğenmediğim oyuncu.

hunharca gülen adam

youtube'da trthaberden alınmış bir video. adam hunhar diye birine benzemiş ve hunharca gülüyor. * * *

makale

"dedem korkut kitabında motif ve edebi malzemelerdeki iç üslup değişiminin incelemesinde motifin rolü" gibisinden bir paragraflık makale ismi olmaz. hayır olmaz olsun. insan okuyana kadar helak oluyor. *

beşar esad

koruması tarafından öldürüldüğü dedikodusu ortalıkta dolaşmakta. israil ve lübnan kaynaklarına göreymiş. ne diyelim su testisi su yolunda. * şimdi ne olacak? iç savaş kürtlerle araplar arasında devam edecek sanırsam. sünni ve alevi savaşı da olabilir. ya da aleviler direk katledilir. bilemiyorum. allah gecinden versin.

anne

ana haggı* tengri haggı değilmişse
gara polad üz gılıcum tartaydım. ( dede korkut)

dede gorgud kitabının yapısının iki planda öyrenilmesi

kemal mehdi oğlı abdullayev'in 1988 te belletende yayınlanan makalesi. azericedir. kabız etti beni.

başlıklardan biri şöyle: ne üçün tepegözün bir gözü var? güzellikle andığım yazarın cevabı şu: adı tepegöz olduğundan. evet dağılalım beyler...

internet download manager

teknolojiyle haşır neşir olmayan biri olarak film izleme noktasında en büyük yardımcım. o ne güzel şeydir ki tıkır ıkır indirir. ne mutlu ona ki onu kullanana.

andorra

andorra milli takım oyuncularından peppe, bir otelde garsonluk, alejo ise belboyluk yapıyor. andorralı futbolcular, türkiye'nin "milyon dolarlık" profesyonel oyuncularına karşı, "sıradan" bir emekçi gibi hayatlarına devam ediyor ve çıkıp aynı zamanda toplarını oynuyorlar. 23 mart 2013 te yapılan türkiye andorra maçı sonrasında türkiye kazanınca takvim gazetesi hey garson üstü kalsın diye bir manşet atmış. ceddinize rahmet! bir top peşinde koştuğu için milyon dolarlar verilen bir adamın başarısı o kadar mı göğüs kabartıcı... iğrençlik diz boyu!

http://ayisozluk.com/lnk/andora

hey garson üstü kalsın

sol haber portalının haberi olduğu gibi şöyle:

" 2014 dünya kupası avrupa elemeleri d grubu'nda mücadele eden iki takım, türkiye ve andorra karşı karşıya geldi. türkiye iki galatasaraylının, selçuk inan ile burak yılmaz'ın golleriyle 2-0 galip geldi.

takvim gazetesinin internet sitesi, türk milli takımı'nın pek de iyi oynamayarak aldığı bu galibiyeti, "hey garson üstü kalsın" başlığıyla duyurdu. ilk başta anlamlı görünmeyen bu başlık, haber metninde bir utancın da kaynağı oluyordu: andorra'lı oyunculardan peppe, "milli"lerin kaldığı otelde garsonluk, alejo ise belboyluk yapıyordu. andorra'lı futbolcular, türkiye'nin "milyon dolarlık" profesyonel oyuncularına karşı, "sıradan" bir emekçi gibi hayatlarına devam ediyor ve çıkıp aynı zamanda toplarını oynuyorlardı.

takvim gazetesi için ise bu durum, dalga geçilecek bir şeydi..."

http://ayisozluk.com/lnk/andora

(bkz: midem bulanıyor doktor)

misak-ı milli

meclis-i mebusan ütopyası ve apo ile yeni bir "türk-kürt megalo ideası".

ayşe hürün kaleminden misak-ı milli denilen belirsizlikler ve başarısızlıklar ahdine dair bir yazı:
sak

ve yabancı ülkelerin kürdistan haritalarına köpürüp duran türkiye medyasının kürdistanı da içine alan bir büyük türkiye haritası... teşekkürler milliyet:
galo

bir türlü düzenli blog okuru olamadım. eksiklik gibi...

abdullah öcalan

fetullah gülene selam gönderdiği konuşulmakta ki newrozda okunan mektup bunun habercisiydi, merak ettiğim asıl konu... ya da boş verelim ve hep beraber bekleyelim daha neler göreceğimizi.

hacettepe üniversitesi

her protesto terörist bir faaliyettir anlayışının üniversiteyi sardığını söyleyen hacettepeli prof. dr. hüseyin özel'in yayınladığı açık mektubu için tıklamaktan geri durmayın:

ell

filizku

yeni yaşında nice mutluluklar dilerim. nasıl güzel bir insansın. cansın ve kesinlikle itiraz istemiyorum doğum günü çocuğusun. * tabi şaka bir yana bildiğin şarap gibi kadın. hakikat. son dakika hediyesi: *nefesinde yaşayan sıcaklığı paylaşan yar ola.

engelli eşcinsel

beethoven’i anlamak filminde şöyle bir söz geçiyordu: tanrı böyle yarattı diye dünyaya küsecek değilim. engelli eşcinseller unutmamalıdırlar ki en basit cesaretleri bile onları büyütecektir. çünkü onların yapacakları çağın ilerisinde olacaktır. şimdiki halde debelenen dünya o denli saçma ve çağın gerisinde. ve her halükarda acınası.

when nietzsche wept

"acı çeken dostuna dinlenmesi için yer göster. ama dikkat et, yatak sert olsun!" sözlerini edindiğim güzel kitap.

nefi

derdim nice bir pinhân ederim ben
bir âh ile bu 'âlemi virân ederim ben.

ve dertlerini açığa vurunca vurduruldu hayatı*. o bir hiciv şairiydi.

ideal sevgili

gözleri sevecendir onun; sevgisini bakışlarından belli eder. bilir ki bakışlardır görmeyenin dili. sonbaharda bir kuru yaprak, kışın üşüyen bir ağaç ve baharın kumrusudur aslında. kanatları vardır; melek değildir fakat, sakin ama içten öten. kanatları iki kişiliktir karanlığın dilinde. konuşabiliyordur cesur bir kahraman gibi kanunlarıyla kendinin ve tanrıdır herşeyle; gerekirse karşıgelebilen kendine.
ideal sevgili.
var bir yerlerde.

ahmed arif

karanfil kokuyor cıgaram
dağlarına bahar gelmiş memleketimin

dizelerinin sahibi güzel insan. *

spartacus war of the damned

üçüncü ve dördüncü bölümünü üst üste izledikten sonra hayrat çeşmesinden akası kanlar ile parçalanan insan vücutlar ile içimi dışıma çıkarmış dizi. nasir çok şirinmiş bu arada. agron gülmeseymiş de olurmuş.

(bkz: gülen erkeklerdeki iticilik)*
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

hayal kırıklığı

eşcinsellerin sevgi kulvarında alışkanlık haline getirdiği olumsuz bir "davranış".

öğle uykusu

tembelliğin en büyük belirtisi olarak yorumlanır. ve ben tembellikte garfield'ı geçermişim. çok seviyorum. hele üç buçuk dört gibi yatıp beş, beş buçuk gibi kalkması... "gece zombi moduna girip sabaha karşı uykuya dalıp sabah da ceset gibi kalk"mak* * işten bile değil. orası ayrı.

brokeback mountain

esasında roman falan değildir. annie proulx'un yazdığı kısa bir öykü. aralarında teorik bir ayırım olmasa da hikaye bile diyemiyorum bu öyküye.
everest'in film çıktığında popüler kaygılarla brokeback dağı diye türkçeye iğrencü'l-vahşet bir tercümeyle kazandırdığı öykü. bu kötü çeviriden olsa gerek -diye umuyorum- öykü hayli sıkıcı. onu okuduktan sonra kitabın başka hiç bir öyküsünü okumadım.

bu filmi sinemada izledim ben arkadaş. daha bir tane bile gay arkadaşım yokken. bir tane bile gay pornosu izlememişken. (aynı zamanda genel porno da izlememiştim.) bakırköy'de +18 mi ne yazıyordu o zaman. kimliğimi isteyecekler diye altıma sıçmıştım korkudan. ama bir kere beni kesmedi. sonraki hafta ikinci kez gittim. benim için ne kadar anlamlı olduğunu anlatamam. o zamana kadar yalnızca e2'de yayınlanan hollyoaks dizisinde gördüğüm eşcinsel sevgili muhabbetleri bir anda koca bir öykü olarak beyaz perde aracılığıyla gözümün önüne serilmişti. arkadaş o zaman ben de sonu böyle olmayan ama sevdiğimle güzel bir ilişki yaşayabilirim deyüpde sinemadan çıkararaktan eve koşmuştum. gözlerim de yaşlıydı efendim. ağlamamış değildim. son sahnede.

diğer yandan. sözlük, bu film sinemada izlediğim ilk filmdir. benim için önemini anlatabiliyor muyum? ve 2006 yılı benim için ne kadar mukaddestir. lise daha bitmemişken nihayet sinemaya gittim demek için sinemaya gitmeye çalışan ben'in -param olmazdı da gitmezdim, net zaten yoktu- gittiği ilk filmin brokeback olması hayli hoş bir tesadüf.

hastane

bürokratik aşamaları insana kan kusturan kurumlar. özeli ayrı dert devleti ayrı. refakatçi olarak yanında bulunduğunuz 'hasta' arkadaşınızla oradan kaçarcasına çıktığınızda ne olursa olsun hastalık illetinden kurtulamayacağınızı çok iyi bilirsiniz.

ancak sadece bu değildir. irdelenmesi zaruri bir mevzu olarak:

(bkz: darüşşifa olarak hastane)

begüm

timurun soyundan gelen hatunların kullandığı ünvan.

türklerde ve türk-moğol devletlerinde kast sistemi yoktur ancak herkesten farklı olarak bir hanedan vardır. ve hanedana en çok destek çıkanlar. hanedan devleti yöneten aileye deniyor ve türklerde bu kişiye han deniyor. ve han'ın karısına da hanım deniyor. timur imparatorluğu denilen zaman diliminde durum kast sistemini anımsatacak denli karışık. timur bir beydir. her ne kadar han'ı avucunun içinde oynatsa, devleti ve dünyayı kendi istediği gibi yönetse de han değildir. neden mi? çünkü han, kan bağını gerektiren bir şey olup cengiz han'ın kanından olanlarca kullanılabilen bir ünvandır. timur ise halktan bir çocuk. nasıl kullansın? onun asıl ünvanı beg'dir. ve eşinin ismi de begüm. hanım, begüm. han ve hanım'ın kan bağıyla süregeldiği bir dönemden sonra, yani timur'dan sonra beg ve begüm de kan bağını anlatır olmuştur. timurun kanından olanlar sadece beg ve begüm olabilmiştir. öyle ki ben beg'im ben begüm'üm dediğin zaman senin şecereni çıkartabiliyor adamlar.

malumunuz, timurla yıldırım bayezıt 'han' savaşmışlardır. birbirlerine küfür dolu mektuplar göndermişlerdir. yıldırım mektuplarının altına han imzasını attırınca timur küplere binermiş; lan oluuumm sennn cengiz hanının soyundan gelmiyonki söğütlü vatandaş diye. tabi yıldırım bunu bilmiyor ve sallamıyor. han ünvanını kullanıyor. artık buna mı sinirlenmiş ne timur sen saldır yıldırıma. darmaduman et adamcağızı. tabi bir koltuğa iki karpuz sığmaz.

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **