loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

vesikalık fotoğraf

ayı sözlük

ayı sözlük

lgbtt bireyleri lgbtt olmanın dışında toplumsal yapı içinde bir etnik kökenden, bir inançtan ve kendi memleketinin töresinden kaynaklı sorunları da vardır. türkiyede biri hem lezbiyen hem kürt hem alevi olduğunda, sorun önceliğini hangisine vermesini isteriz? ya da bunu isteyebilecek kadar salak mıyız? kendi adıma değilim. milliyetçi, sosyalist ya da nasyonal sosyalist; enternasyonel ya da etnik çözüm; kadın ya da erkek olma sorunu; bir dine mensup olma ya da olmama meselesi... bunlar hayatlarımızın diğer ve en az lgbtt sorunları kadar gerçek sorunları.

şimdi ayı sözlükte yapılabilecek tek siyasetin lgbtt ile sınırlandırılması düşünülemez. diğer yandan girilmiş her "siyasi" entrinin de bir çözüm öne sürmesi de beklenemez, beklenmemeli.

ahmet yıldız ya da roşin'in başına gelenler salt töre cinayeti değil, kendi kabuklarına hapsedilen ulusal ve/veya dini baskı altında kalmış insanların yaptıkları cinayetlerdir.* onları cinayete götüren tarihî ve çağdaş sebepler aynı zamanda sosyal, etnik, dinî ya da her ne boksa diğer konulara girer ve bunların tartışılmasını gerektirir.

(bkz: cin olmadan adam çarpmak)

bugün beni, çok güldürdün sözlük, allah da seni güldüre :))))

ayı sözlük

"am-göt-meme-sik" dörtlüsünün hayatın bir parçası olduğu ve dört duvar arasında kullanılabildiği gerçeğine karşın insanlar arasında oluşan sevgi türlerinin gerçek yaşamda yer edinmesi büyük bir sorun. sorun çünkü cinselliğin siyasete dahil edilebilecek bir alan olmadığı kanaati çok yaygın. halbuki sevilen kişiyle güneşin altında yaşamı teneffüs etmen için geçmiş yaşamın tüm kaidelerini bilmen ve bu yolda ortaya çıkan siyaseti de kavraman gerekir. hiç olmadı bir fikir sahibi olmak gerek. neden mi? çünkü hukukî olarak engellenenler topluluğudur lgbtt. ve o toplumun söyleyecekleri olmalı. onlara dört dörtlük olmadıklarını göstermeli. zira bize zarar veren heteroseksüellerin iki erkeğin öpüşmesini estetik bulmaması ya da bunun tersine iki lezbiyenin öpüşmesini oldukça tahrik edici bulması değil, kadın ve erkek tüm heteroseksüellerin ahlakını şekillendiren siyasetidir.

üç beş siyasi sayılabilecek başlığı üst üste gördüklerinde "ayı sözlükte siyasi kutuplaşmalar başladı", "ayı sözlük siyasi bir sözlüğe doğru gidiyor" diye salya sümük tiksinmek de neyin nesi? burası ne gabile ne de planetromeo... *adı üstünde interaktif sözlük. birinci entride de güzelce söylendiği üzere. hayatta tek bir yemiş yoktur, bu böyle biline.

(bkz: tutmayın küçük enişteyi)
(bkz: ha hoca ali ha ali hoca)

23 mart 2013 mhp bursa mitingi

karga

bayrak hassasiyeti

engellenenler

kontrol merkezindeki rehberimde bulunan bir bencamin button. henüz tam olarak ne işe yaradığını tam olarak sökmesem de oraya eklenenler düşman olarak görünüyor, söylemesi benden. nükleer başlık fetişi olan yazzarları direk soktum o listeye. muhtemelen iki saat sonra isimlerini unutacaktım.* bu liste oldu da iyi oldu not aldım böylece. insan sınırlarını belirlemeli. olmuyorsa olmuyor. çek üstüne cızığı: (bkz:#122411)

yurtiçi kargo

çalışanları ilgisiz, kuryeleri beş katlı apartmanın üçüncü katındaki daireye çıkmaktan aciz, bu yüzden kapıya ihbar notu yapıştırıp paketi geri götürüyorlar. sonra şubeyi bul bulabilirsen.

arapça

vav ve ye harfleri androjendir. hem ünlü hem ünsüzdür. ama ünlü dediysek uzun ünlü yani û ile î. bir de güzel he'leri var. o da türkçedeki e'ye karşılık gelebiliyor. artık bu osmanlıcada böyleydi; arapçada da öyle midir bilmiyorum.

idefix

pazartesi günü verdiğim iki siparişten; ilkinden dört saat sonra verdiğim siparişi çarşamba günü elime ulaştırınca pek sevindim. ancak ilk verdiğim sipariş hala elimde değil ve adamlar not yazmış alıcı yok/ihbar notlu diye. üstelik eli kulağındadır bugün kesin getirecekler deyip dışarıya abartısız tek bir adım bile atmadım. ihbar notu ne bilmiyorum, alıcı kim? hayır alıcı bensem ki öyle, neyin kafasındalar bunlar. oturup metin okumam lazımken adamlara derdimi anlatıyorum. muhtemelen bugün de elime ulaştırmazlar. kargo şubesi semtin diğer ucunda; gidip alırsam dağıtacam o kargoyu ne demek alıcı yok diye. hayır şikayetlere de geri dönmüyor idefix. gülsem mi ağlasam mı!

not: ihbar notunu şimdi anladım. evimin bulunduğu kata, zahmet edip çıkmayan yurtiçi kargo kuryesi kapıya ihbar notu yapıştırmış. suç idefix'in değil yani.

newroz kutlamasında türk bayrağı olmaması

kürt sorunun kesin çözümü için silahlı kanadın sınır dışına çekilmesini bekleyen devlete bir yanıt da olabilir diye düşündüm; önce sorunu çöz ardından bayrak asarız. tabi bu çok masumane ve uydurulmuş bir senaryo olur. aslolan nedir biliyor musunuz: taşına dağına ne mutlu türküm diye yazmaktan, her yere bayrak dikmekten boş meydan bırakılmayan diyarbakır'da, haliyle diyarbakırlıların bayrağa ihtiyaç duymaması. yani bayrak onlar için özel bir anlam ifade etmiyor, gündelik hayatta iç içeler; her gün onları görüp yaşıyorlar. bahar bayramı dedikleri günde gündelik olandan uzaklaşmak arzusu da taşıyorlar. her gün türk olduğu için mutlu olmak zorunda olan bir diyarbakırlı ile empati kurun vs.

ama hakikaten, hangi newrozda gördüler de bu newrozda yok diye üzülmüşler ki? hayır daha evvelki newrozları da tanımıyorlardı. hay allah yoksa diyarbakır'da yapılan newrozu devletin doksanlı yıllardan beri yaptığı resmi nevruz töreniyle mi karıştırdılar acaba? yoksa devlet kendi nevruzundan vazgeçip kürtlerin newrozunu mu kabul ediyor artık?

popstar 2013

en seksi yabancı diller

eğrisi doğrusu

taha akyolun cnn türkte hazırlayıp sunduğu program.

bugünkü mevzuları newroz vs idi. 1597 senesinde yazılmış kürtlerin ilk kapsamlı tarih kitabı olan şerefnamede(programdaki muhabbet bu eser üzerinde yoğunlaşıp dağılıyordu) newrozdan bahsedilmiyor diye, bu bayramın bizim asrımızda uydurulduğunu iddia ettiler. hayretler içinde akademik sohbetlerini izledim (!) arkadaş orada yok diyelim ya 1695 senesinde, yani bahsi geçen eserden doksan sekiz sene sonra yazılan ünlü destan mem u zin'deki dolu dolu newroz'u nasıl görmediler? ki mem ile zin newroz'da halay çekerken birbirlerini görüp aşık olurlar. tey allam...

juju

er ryan ı kurtarmak

savaş sahnelerinin güzelliği ile izleyiciyi zinde tutan bir steven spielberg yapımı film. savaş karşıtlığı amaçlardan biri olsa da onca amerikan bayrağı ne ayak diye sormadan edemiyor, insan. 1998 yapımıdır. ve ben o zaman sadece dokuz yaşındaydım. haliyle vizyona girdiği günün bir heyecanı yok. bunu da belirtmekten kendimi alamadım.

yapay zeka

amerikalı yönetmen steven spielberg'ün muhteşem bir gelecek tasviri. ama halk arasında kısaca film diyoruz ona. 22. asrı anlatsa da kendisi 2001 yapımıdır. **


--- kilosu on iki rupiden yarım kilo bamyalı gözyaşı---

- pinokyo gerçek olabildiyse ben de geçek olabilirim anne
- o bir masaldı
- ama neler olduğunu anlatan bir masal
- masallar gerçek değildir
- anne lütfen anne!
....
-neden bırakıyorsun beni neden? geçek olmadığım için çok üzgünüm.

--- kilosu on iki rupiden yarım kilo bamyalı gözyaşı ---

yukarıdaki sahnenin kendisi içün:

steven spielberg

er ryan'ı kurtarmak ile amistad filmlerinin on numara, beş yıldız ve muamelesi iyi yönetmeni. amerikalıdır. jurassic park filmini hala izlemedim. nedense inat ediyorum. halbuki tanımam etmem kendisini. ayrıca unuttum ki yapay zeka adlı filmi her defasında geleceğimiz karanlık mı, alıp gitsem mi ruhumu bu dünyadan diye sorgulatır.
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

hayal kırıklığı

eşcinsellerin sevgi kulvarında alışkanlık haline getirdiği olumsuz bir "davranış".

öğle uykusu

tembelliğin en büyük belirtisi olarak yorumlanır. ve ben tembellikte garfield'ı geçermişim. çok seviyorum. hele üç buçuk dört gibi yatıp beş, beş buçuk gibi kalkması... "gece zombi moduna girip sabaha karşı uykuya dalıp sabah da ceset gibi kalk"mak* * işten bile değil. orası ayrı.

brokeback mountain

esasında roman falan değildir. annie proulx'un yazdığı kısa bir öykü. aralarında teorik bir ayırım olmasa da hikaye bile diyemiyorum bu öyküye.
everest'in film çıktığında popüler kaygılarla brokeback dağı diye türkçeye iğrencü'l-vahşet bir tercümeyle kazandırdığı öykü. bu kötü çeviriden olsa gerek -diye umuyorum- öykü hayli sıkıcı. onu okuduktan sonra kitabın başka hiç bir öyküsünü okumadım.

bu filmi sinemada izledim ben arkadaş. daha bir tane bile gay arkadaşım yokken. bir tane bile gay pornosu izlememişken. (aynı zamanda genel porno da izlememiştim.) bakırköy'de +18 mi ne yazıyordu o zaman. kimliğimi isteyecekler diye altıma sıçmıştım korkudan. ama bir kere beni kesmedi. sonraki hafta ikinci kez gittim. benim için ne kadar anlamlı olduğunu anlatamam. o zamana kadar yalnızca e2'de yayınlanan hollyoaks dizisinde gördüğüm eşcinsel sevgili muhabbetleri bir anda koca bir öykü olarak beyaz perde aracılığıyla gözümün önüne serilmişti. arkadaş o zaman ben de sonu böyle olmayan ama sevdiğimle güzel bir ilişki yaşayabilirim deyüpde sinemadan çıkararaktan eve koşmuştum. gözlerim de yaşlıydı efendim. ağlamamış değildim. son sahnede.

diğer yandan. sözlük, bu film sinemada izlediğim ilk filmdir. benim için önemini anlatabiliyor muyum? ve 2006 yılı benim için ne kadar mukaddestir. lise daha bitmemişken nihayet sinemaya gittim demek için sinemaya gitmeye çalışan ben'in -param olmazdı da gitmezdim, net zaten yoktu- gittiği ilk filmin brokeback olması hayli hoş bir tesadüf.

hastane

bürokratik aşamaları insana kan kusturan kurumlar. özeli ayrı dert devleti ayrı. refakatçi olarak yanında bulunduğunuz 'hasta' arkadaşınızla oradan kaçarcasına çıktığınızda ne olursa olsun hastalık illetinden kurtulamayacağınızı çok iyi bilirsiniz.

ancak sadece bu değildir. irdelenmesi zaruri bir mevzu olarak:

(bkz: darüşşifa olarak hastane)

begüm

timurun soyundan gelen hatunların kullandığı ünvan.

türklerde ve türk-moğol devletlerinde kast sistemi yoktur ancak herkesten farklı olarak bir hanedan vardır. ve hanedana en çok destek çıkanlar. hanedan devleti yöneten aileye deniyor ve türklerde bu kişiye han deniyor. ve han'ın karısına da hanım deniyor. timur imparatorluğu denilen zaman diliminde durum kast sistemini anımsatacak denli karışık. timur bir beydir. her ne kadar han'ı avucunun içinde oynatsa, devleti ve dünyayı kendi istediği gibi yönetse de han değildir. neden mi? çünkü han, kan bağını gerektiren bir şey olup cengiz han'ın kanından olanlarca kullanılabilen bir ünvandır. timur ise halktan bir çocuk. nasıl kullansın? onun asıl ünvanı beg'dir. ve eşinin ismi de begüm. hanım, begüm. han ve hanım'ın kan bağıyla süregeldiği bir dönemden sonra, yani timur'dan sonra beg ve begüm de kan bağını anlatır olmuştur. timurun kanından olanlar sadece beg ve begüm olabilmiştir. öyle ki ben beg'im ben begüm'üm dediğin zaman senin şecereni çıkartabiliyor adamlar.

malumunuz, timurla yıldırım bayezıt 'han' savaşmışlardır. birbirlerine küfür dolu mektuplar göndermişlerdir. yıldırım mektuplarının altına han imzasını attırınca timur küplere binermiş; lan oluuumm sennn cengiz hanının soyundan gelmiyonki söğütlü vatandaş diye. tabi yıldırım bunu bilmiyor ve sallamıyor. han ünvanını kullanıyor. artık buna mı sinirlenmiş ne timur sen saldır yıldırıma. darmaduman et adamcağızı. tabi bir koltuğa iki karpuz sığmaz.

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **