yavrum sen gaysin. artık kabullen bunu. o dersane kapısından giren piçe de yazık edeceksin, karşılığında da boynuzdan bol bir şeye sahip olmayacaksın. saçma sapan yerlere paranı harcayacağına biriktir, ileride daha saçma sapan yerlere harcayacaksın. hiç kimseyle kavgalı kalma, tekrar konuşma şansını bir daha asla yakalayamayabilirsin. kardeşinle daha fazla ilgilenmeye çalış. şu an hayattaki tek idealin aşık olmak ya, o bir 3 sene daha olmuyor. olduğunda da allah kahretsin diyorsun. ben şu an senin olduğun insan olmaya çalışıyorum. boşver; umursamaz, fevri, ödün vermeyen yapından vazgeçme. daha mutlu olursun.
massive attack'tan neredeyse her şey. bir tutam oi va voi. ek olarak daha tempolu bir sevişme için the prodigy. yıllardır kondisyon antrenmanlarımı the prodigy şarkılarıyla yaptığımdan bana ek bir enerji veriyor.
kendimi bildim bileli korku/gerilim türü oyunları kulaklıkta karanlıkta oynayan, çekilmiş korku filmlerinin çoğunu(evet cheesy olanlar da dahil) izlemiş biri olarak bu oyunu bitiremedim ben arkadaşım. üstelik devam etmek için zorladıkça daha da fena oldu. 1 hafta ışıklar açık uyudum. sanıyorum en son darkness falls bende böyle bir etki bırakmıştı. yazarın tavsiyesi; hiç lüzmu yok, oynamayın.
aranın uzun süredir bozuk olduğu ve ayrılık sinyallerinin yoğunlaştığı sevgilinin, masanın karşısında telefonuyla uğraşırken gelen malum mesaj sesi*. "oha ebenin amı artık, ne halt ettiğini sanıyosun" çıkışından sonra "özür dilerim, sesini açık unutmuşum." beyanı sanıyorum ilişkinin ne kadar seviyesizleştiğini göstermektedir.
etrafındaki hiçbir şeyi umursamadan yaşamak. sorumluluklarını, dertlerini, telaşlarını kaale almamak. sonsuz dinginlik, boşvermişlik durumlarını anlatan güzide kelime grubu.
aha bu benim, yıllardır. ikizim olmamasına rağmen londra' da benim tıpatıp aynım bir insan var. yıllardır sabırla kendisini ağıma düşürüp, bu fantezime alet etmenin yollarını arıyorum.
şayet eski sevgiliye nispet misyonundaysa er kişi, yeni sevgilinin eski sevgilinin eski sevgilisi olması hususu iyice kalaylıdır. aklıma gelen iki soru ise;
1)eski sevgilinin eski sevgilisiyle sevgili olmak etik midir?
2)bu şahıs "yeni" vasfına mazhar olur mu?
eskiden "olgun sevgili" diyen beni tek bir "genç sevgili" tamamen değiştirmiştir. kişinin kendi hayatını nasıl yaşamayı seçtiğine bağlı olarak daha isabetli bir cevap verdirir.
international latin dans alanında 9 yıl ard arda dünya şampiyonluğunu, 5 yıl ard arda blackpool şampiyonluğunu partneri carmen vincelj' le beraber elinde tutmuş, günümüz latinine şekil vermiş dansçı. kariyerlerini bitirirken, "dans hayatına geri dönersek bacaklarımızı kırın" gibi bir röportaj vermiştir. aynı zamanda gaydir.
fag hag alternatifi. bu hatunlarımız hagler gibi gaylere aşık değildir. yalnızca onlarla takılmayı ve kültürlerini severler. daha çok cosmo girl, chic klasmanında bulunurlar. barlarda anlatılan bazı şehir efsanelerinde, en yakın gay arkadaşlarına barlardan biseksüel insanlar bulup threesome yaptıkları da rivayet olunur.
gay tipolojisinde bir alt kategori. bear ve twink melezi gibi bir şey. sakal çıkarma yetisine sahip twink. ufak hallerine de pup denir. görüşüm muazzam çekici insanlar oldukları yönünde, al birini kapat kilere. **
fag hag' ler sanılan aksine gaylere yalnızca iyi arkadaş değillerdir. fag hag denen kişi aynı zamanda "en yakın arkadaşı" olduğu gaye platonik bir aşk besler, onunla yatmak ister. gaylere hayrandır ve bütün hayatını onların kültürlerinin üzerine kurmak gibi bir hedefe sahiptir.
naruto
bleach
one piece
ergo proxy
fairy tail
elfen lied
berserk
ghost in the shell
cowboy bebop
basilisk
devil may cry
hellsing
full metal alchemist
final fantasy
gungrave
death note
edit: oğlum manyak mısınız, şahsi favori animelerimin olduğu entry'i neden kötülediniz? zevkimi mi beğenmediniz?
anlayamadığım şey bu yazarların her biri sanıyorum muazzam lüks, komple tavandan tesisatlı duşlara sahip. bir ben miyim yahu iki kişi duşa girdiğinde asla suyun iki kişiye de aynı anda gelmediğini yaşayan? hiç hayallerdeki gibi bir an değil benim için.
sanıldığı gibi "oh, vauv, muazzam" bi olgu değildir. sinir bozar, gerer, yorar, konsantrasyon zaten bir süre sonra hak getire. erken boşalmaktan çok daha rezil bir durumdur. pelvic taban kaslarının güçlendirilmesiyle bir raddeye kadar kontrolü sağlanabiliyor, yine de "kalmadıysa heves, neye yarar nefes" diye bir olay da var, yok değil.
bu başlık komünitede yaygın olan, mentor-çıtır ilişkisini hatırlattı bana. vardır hepimizin bir akıl hocası, bir de büyüttüğü ufaklığı. önünde bir kitabı ya da alışılagelmişi olmadığından ufak tefek tavsiyelerle gider. ben ne kadar dinledim, ne kadarını anlattım bilmiyorum ama bi kaç tane de benden olsun:
1)gay olmaktan utanma, gay olmakla övünme. herhangi bir insandan eksik yahut fazla değilsin. bu sahip olduğun onlarca kimlikten yalnızca biri ama kesinlikle birincisi değil. çünkü öyle olunca sana zorbalık yapıp, dar görüşlü heterolardan hiç bir farkın kalmıyor.
2)maalesef olay, filmlerde dizilerde gördüğün; gökkuşakları, tek boynuzlu atlar ve kelebeklerden ibaret değil. kıçını kollayıp, önce kendine güvenmen gerekiyor.
3)gay olman karşı cinse geçtiğin anlamına gelmiyor. kendi cinsin gibi yaşamaya devam et ama onlar öyle diye kendini kalıplama. içinden geldiği gibi yaşa.
4)kafanın çok karışık olması çok normal ve bu soruların olduğunu gösteriyor. hiç bir şeyi sorgulamamak aptallık olurdu. kendine alan ve zaman tanı, pek çok cevap kendi kendine ortaya dökülecek.
5)kimse kimseye hetero olduğunu açıklamıyor, sende homo olduğunu açıklamak zorunda değilsin. istediğine istediğin zaman istediğin açıklamayı yap. geri kalanlar içinse: "seni becermediğim sürece senin problemin değil"
6)kimse herhangi bir şeyi senden iyi bilmiyor. tecrübe dinle, akıl al; hayat düsturu değil.
bu güne kadar duyduklarım ve söylediklerim, hatırladığım kadarıyla bu kadar. genç gaylere de başarılar diliyorum.
barcelona'ya trenle 40 dakika uzaklıkta olan ufak kasaba. bir gay için yaz cennetinin tanımı bana kalırsa. bu yazımın büyük bir kısmını geçirdiğim bölge. gay yoğunluklu, gay ve sadece erkek gayler için olan koylara sahip. bunların içerisinde tamamen nudist olanlar da var. ancak 80 yaşında amcaların da olduğu gerçeğini gözden çıkarmamak gerek.
ne verdiğini bilmiyorum da vermedikleri arasında: sahte umut, başka bir dünya vaadi, bulutların üzerinde altından şaraplar akan köşkler ve içlerinde size vaadedilmiş köleler * var. bunları düşününce sanıyorum ki başlığa tanım şu olabilir: realite, hiçlik, deadline ve bu çizgi dolayısıyla hayatınla gerçekten bir şeyler yapabilme fırsatı.
bu başlık komünitede yaygın olan, mentor-çıtır ilişkisini hatırlattı bana. vardır hepimizin bir akıl hocası, bir de büyüttüğü ufaklığı. önünde bir kitabı ya da alışılagelmişi olmadığından ufak tefek tavsiyelerle gider. ben ne kadar dinledim, ne kadarını anlattım bilmiyorum ama bi kaç tane de benden olsun:
1)gay olmaktan utanma, gay olmakla övünme. herhangi bir insandan eksik yahut fazla değilsin. bu sahip olduğun onlarca kimlikten yalnızca biri ama kesinlikle birincisi değil. çünkü öyle olunca sana zorbalık yapıp, dar görüşlü heterolardan hiç bir farkın kalmıyor.
2)maalesef olay, filmlerde dizilerde gördüğün; gökkuşakları, tek boynuzlu atlar ve kelebeklerden ibaret değil. kıçını kollayıp, önce kendine güvenmen gerekiyor.
3)gay olman karşı cinse geçtiğin anlamına gelmiyor. kendi cinsin gibi yaşamaya devam et ama onlar öyle diye kendini kalıplama. içinden geldiği gibi yaşa.
4)kafanın çok karışık olması çok normal ve bu soruların olduğunu gösteriyor. hiç bir şeyi sorgulamamak aptallık olurdu. kendine alan ve zaman tanı, pek çok cevap kendi kendine ortaya dökülecek.
5)kimse kimseye hetero olduğunu açıklamıyor, sende homo olduğunu açıklamak zorunda değilsin. istediğine istediğin zaman istediğin açıklamayı yap. geri kalanlar içinse: "seni becermediğim sürece senin problemin değil"
6)kimse herhangi bir şeyi senden iyi bilmiyor. tecrübe dinle, akıl al; hayat düsturu değil.
bu güne kadar duyduklarım ve söylediklerim, hatırladığım kadarıyla bu kadar. genç gaylere de başarılar diliyorum.
zamanında sevgilimin büyük annesi tarafından söylenen bir söz ile kafamda konu hakkındaki düşünceleri netleştirmiştir. "bir davranış hakkında, acaba aldatmak mı, diye düşünüyorsan, aldatmaktır."
eşcinsel olduğumu benden yahut başka bir kaynaktan duyduktan sonra "abi bana dokunmadığın sürece " gibi espri amaçlı hödükçe şeyler söylerseniz, karşıma çıkamayacak noktaya gelirsiniz. beni herhangi bir heteroseksüel erkek arkadaşınızdan farklı bir gözle değerlendirirseniz can sıkarım. son olarak, ortaokul tadında bir erkeklik taslama; efendime söyleyeyim çirkinleşme yahut kabadayılık yapma gibi bir gaflette bulunursanız çok büyük ihtimalle burnunuzu kırarım.
bunları söylerken pek çok eşcinsel erkek adına konuştuğuma inanıyorum. söylediklerim aslında ezcümlesinde "insan olun" minvalli şeyler. insan olun, canımı yiyin.
sevgilimden ayrılıp aşk acısı çektiğim dönemde, aynı şekilde bir kız arkadaşım da sevgilisinden ayrılmış acı çekiyordur fakat ne hikmetse onun sorunu daha büyük gösteriliyordur. biraz bozulup aynı konumda benim de olduğumu söylemem üzerine gelen efsane soru:
"iyi de ben aşıktım, seviyordum. siz birbirinize karşı bir şey hissedebiliyor musunuz?" **
naruto
bleach
one piece
ergo proxy
fairy tail
elfen lied
berserk
ghost in the shell
cowboy bebop
basilisk
devil may cry
hellsing
full metal alchemist
final fantasy
gungrave
death note
edit: oğlum manyak mısınız, şahsi favori animelerimin olduğu entry'i neden kötülediniz? zevkimi mi beğenmediniz?
"minas morgul geceleri soğuk olur, yar beni verme shelob'a" şeklinde sözlere sahip yurt türküsünün dayalı olduğu "büzüğümün kardeşliği" destanındaki iki yiğit oğlanın münasebetleridir.