nevin yıldırım
nevin yıldırım tecavüzcüsünü öldürdüğü için müebbet cezası aldı. fakat tecavüz eden insanlar hala serbest. utanç verici.
haşhaşiler
tarikatın kurucusu
hasan sabbah. amaçları büyük selçuklu devletini yıkmak idi.
bildiğim kadarı ile; kendi askerlerine sadece kuran'daki ayetleri okutuyor. onlara haşhaş verip büyük ve güzel bir bahçe hazırlayıp kadınlar koyuyor. bahçeyi cennet ve kadınları da huri olarak gösteriyor. uyuşturuc kafası geçtikten sonra eğer düşmanları ben hasan sabbahın fedaisiyim diyerek öldürür isen gördüğün cennete gideceksin diyor.
yani dini muhteşem şekilde kullanmış bir insandır kendileri. bana kalır ise bir hasan sabbah iki recep tayyip erdoğan. adamın hiç uyuşturucu vermesine gerek yok. allah deyince herkes susuyor zaten. ne yaptı ve yapıyor ise kimse de görmüyor, görmek istemiyor. o kadar körler.
elena undone
papazın eşi olan elena ile peyton arasındaki karşı konulamayan aşkı bize anlatan lezbiyen içerikli bir film.
şahsen lezbiyen içerikli filmler genelde hep başında kendini heteroseksüel sanan bir kadının başka bir kadına bir şekilde aşık olmasını gösteriyor. ne kadar izlerken sıkılmasam da yeni senaryolar lazım, bence.
kendini eşcinsel olarak tanıtan hetero insan
arkadaşın doğum günü. ev kiralamışız orada kalıyoruz o gece. oradaki insanları ilk defa görüyorum ve tanıyorum.
çocuğun teki, öyle muhabbet ediyoruz felan. ben eşcinsel sandım onu. bana kalırsa bilerek o şekilde davrandı zaten. neyse işte gece ben bu çocukla uyumak zorunda kaldım. yani işin açığı yan odada kadın yatıyordu ama o gece lezbiyen muhabbetleri çok döndüğü için ona yazıldığımı felan sanmasın rahatsız olur diye çocuğun yattığı odaya geçtim. ki o çoktan uyumuştu zaten içmişti baya. bilmem kaç saat sonra arkamdan dayadığını, sürttüğünü hissederek uyandım. ki benim de kafam gitmiş baş ağrısından ölüyorum. uyandım, doğruldum ne olduğunu anlayamadım bir an. arkadaşıma bu durumu anlattım yok sarhoşmuş bilmem neymiş bahanelerini kullanmış.
bu yavşak heterolar yok mu.
dikkat edin arkadaşlar..
limbo consept
türkiye'nin ilk ve tek lgbti mağazası. istiklal caddesinde bir pasajda.
çok güzel bir kolye almıştım oradan. 5 tl de borcum var.
biz ne heterolar gördük
genelde lezbiyenlerin arasında dönen bir laftır bu.
geçenlerde en yakın kız arkadaşımı eşcinsel kadın bir arkadaşım sordu:
- nasıl güzel kız mı
- güzel de hetero yani
- ohoo, biz ne heterolar gördük
evet çoğu eşcinsel kadından bunu duymuşsunuzdur, duyabilirsiniz.
toplumumuzda kadının yeri
biyolojik olarak iki cinsiyet vardır dünyada. biri kadın biri ise erkek. fakat toplulumuzda kadının yeri ikidir. ya kızdır ya da kadın. bu dinden sebepte değil. dindar olmayan bir çok insan da böyledir. "kadın" dediğinde karşılık verirler kadın olduğunu nereden biliyorsun diye. komiktir bu oysaki. hele ki bu lafı bir kadından duyuyorsanız. bir güldürür bir de incitir bu söz. kadının kendine olan saygısını yitirmesini gözler önüne serer. oysa erkek erkektir değil mi? kişiliği güzel olana adam deriz. biz ise bizi bir yaşımıza kadar koruyan bir zarı namus edinmişiz. ne ağzımızdan çıkan iki lafın bir önemi var ne de kişiliğimiz. şu iki bacağımızın arasındaki şey gösteriyor nasıl bir insan olduğumuzu. bu toplumda iki cinsiyet için de bu yargı sürülse amenna. kendi kuralları, görüşleridir derim ne kadar ne kadar hak vermesem de. ama burada tek bir cinsiyet için bu öne sürülüyor ve burada bir eşitsizlik var ise burada hiçbir kadının, hiçbir erkeğin susma hakkı yok. bir erkek bunu övünerek anlatır iken ben fahişe damgası yiyorum. ben sevdiğim, arzuladığım insan ya da insanlar ile seviştiğimde fahişe oluyorum. bir söz var ya, kadın ile erkek sevişmiş. kadına fahişe demişler erkeğe milli. işte bu kadar acıdır bu gerçek. bu kadının değerini gösterir. yok mudur bizim cinsel arzularımız? sevişemez, seks yapamaz mıyız? hele de bundan sözüm ona çok iğrendiğini söyleyen "aseksüel" sıfatı altında gezen kadınlar yok mu. gülünç.. bir hediye paketi gibi saklıyoruz kendimizi. "helalimiz"i bekliyoruz. öyledir ya, seks yapmak için bir imza lazım. öyle ya, seks yapmamız için bir insanın himayesi altında olmamız lazım. biz kendi kanımızdan bile utanır iken ne haddimizedir seks yapmak(!) sen kirli dediğin, iğrendiğin, dalga geçtiğin o kandan geldin. eğer benim kanım kirli ise sen de kirlisin. heteroseksüel cinsel ilişkide pasif olan taraf olduğundan herhalde bu baskılar. evet sadece buna bakıyor. sana bir şeyler yapan benim ve her konuda üstünüm. bu psikoloji ister istemez yerleşmiştir cinsiyetçi erkeğin kafasına. kadın seni doğuruyor ama hala sürüyor şu erkekten gelme lafı. hani bayanız ya biz. hanımefendiyiz ya biz. saçmalık. sen benden çıkıyorsun. ben doğuruyorum seni. benim kanımdan besleniyorsun. ben mi senden yaratılmışım? yapmayın. güldürmeyin bizi. ben sokakta prezervatif buluyorum. siz hiç sokağın ortasında kanlı bir ped gördünüz mü? ya da kaç kere gördünüz. çantamızdan çıkarıp tuvalete gidene kadar oramıza buramıza sıkıştırıp utandığımız, en doğal şeyimiz olan şeyi saklar iken erkek prezervatifini sokağa fırlatabiliyor, bu yüzü bulabiliyor. farkında olmadığımız küçük şeyler bile belli ediyor aslında ne kadar büyük bir ayrım içerisinde olduğumuzu.
cosplayer
cosplay yapan kişilere deniyor.
bir zaman ben de yapmış idim. daha sonra okul ve üşengeçliklerden devam edemedim. benim için kafa dağıtmak için bir bahane idi. güzel insanlar dışında çok fazla gereksiz insan da tanıdım. neyse ki bayağı uzağım oralardan artık.
öğretmeninden hoşlanmak
edebiyat hocam ile seks hayali kurmuş idim söylemesi ayıp. ama istemsizce olmuştu yani.. böyle bir anda daldım düşüncelere.. neyse ki artık öyle düşünceler yok kafamda o insana dair. mutluyum.
rachel hollis
3 çocuk annesi olan bu kadın 21 mart günü yıpranmış vücudu ile çekildiği bikinili fotoğrafını ve yazdığı satırlar ile dikkat çekmişti. böyle kadınlar hep varolmalı. fazla kilo, çatlak vs şeyleri umursamadan istediğimiz kıyafet ile özgürce dolaşabilmeliyiz. çatlaklarımız, yağlarımız, selülütlesimiz, kıllarımız, sarkan göğüslerimiz ile kadınız ve çok güzeliz.
"karnım buruş buruş ama bikini giyiyorum. 3 kocaman bebek taşıdığım için karnım artık düzelmeyecek seviyede kırıştı. göbek deliğim sarktı
(ki ben bunun mümkün olduğunu bile bilmiyordum) ve üzerimde de bir bikini var. bikini giydim çünkü vücudumla ve tüm izlerimle gurur duyuyorum. o izler, bebeklerimi taşıdığımı ve bunun ne kadar kutsal bir şey olduğunun göstergesi. sarkık karnım ise, kilolarımı vermek için ne kadar uğraştığımın kanıtı. bikini giyiyorum çünkü bu konuda fikri önemli olan tek bir adam var ve o da bu şekilde görünmek için ne kadar çaba harcadığımı biliyor. aynı adam, benim vücudum kadar seksi bir vücut görmediğini söylüyor. buna vücudumdaki izler de dahilmiş. onlar 'yara' değil hanımlar. onlar sadece çizgi ve siz bunları hak ettiniz. vücudunuzu gururla herkese gösterin!"
sokakta kendi kendine şarkı söylemek
sıkça yaptığım bir şeydi. fakat bir süreden sonra kendime yeter dedim. dışarıdan biri olarak bakınca aptalmış gibi gözükse de bunu yapan insanın mutluluğu onu umursamamaya yetiyor.
kıllı kadınlar
vardır böyle kadınlar. yeri gelir kuaföre gidemediğim zamanlar tam bir hippi olur "kıllarımla mutluyum ben yea" moduna girerim. şahsen bir gıdım çıkıp yarım paça pantolonumdan gözüktüğünde de rahatsız olmuyorum. her entryde de dediğim gibi döşü kıllı erkekler varsa kıllı kadınlar neden olmasın?
eşcinsel mi acaba
bazen biri bakar sana. hemcinsindir ama anlayamazsın o bakışı. seni mi dövecek, sinir mi oldu yoksa hoşlandı mı, eşcinsel mi, değil mi bir türlü kestiremezsin. şahsen az çok farkedebiliyorsun bunu ya da hissedebiliyorsun ama nadir de olsa böyle vakalar olabiliyor. olmamalı, olmasın. nasıl bakacağını, ne yapacağını kestiremiyorsun sonra.
köpek sahibi olmak
her gün en az iki kere dışarı çıkarsınız. olur olmadık her yere işeyebilir. geçtiğiniz sokakta yabancı köpeklere rastladıysanız yandınız. köpek şımarık ise oturur kalkmaz, kaldırana kadar canınız çıkar. bir türlü doymak bilmez bir boğaza sahiptir. *en son kahvaltı masasını kaldırırken sağolsun bizimki bir kalıp peyniri iki saniyede yedi.
sonrasında sözünü geçirmesiydi, sana alışmasıydı derken bir hayli yorucu bir dönem atlatabiliyorsunuz fakat o sizin evladınız olduğu için bunların pek bir önemi kalmıyor. onun size verdiği huzur, sevgi bir başka.
bu arada. almayın, sahiplenin.
paragöz veterinerler
maalesef var böyleleri. çocuğu götürüyorsun veterinere bir şeyi var mı yok mu diye soruyorsun parayı görmeden doğru düzgün bir şey söylemiyor, olasılık katıyor. kimisi umursamıyor bile. akıl almaz gerçekten.
kaçak votka
bağımlısı olmuş insanlar biliyorum. gerçekten verdiğin paraya değmeyen, iğrenç, leş bir şey.
ki votka zaten sevmeyen bir insankan bari biraz sarhoş olayım diye içtim bir bardak, ertesi günümü mahfetti. karın ağrısı, baş ağrısı. ve sadece bir bardağı.
üstüne beş on daha katıp düzgün bir votka alın ya da hiç içmeyin daha iyi.
homofobik birine aşık olmak
kimilerimizin başına gelmiştir belki. açıkçası ben hoşlanma sürecini yaşadım fakat gerçekten olmuyordu. her gün anlattığı şu erkek bu erkek muhabbetlerinden gına geliyordu. kendi yönelimini de söyleyemiyorsun. homofobik olmasa en azından bunu saklamazsın ama ne onu ne bunu söyleyebiliyorsun. zor gerçekten.
aman ben ne hetero ne de homofobik birine aşık olayım. uğraşamam sizinle.
sarılarak uyumak
bir tarafını dönüp yattığında birinin sana arkandan sarılması. buna kaşık pozisyonu deniyordu sanırım. o şekilde uyumayı her zaman çok sevmişimdir. huzur ve güven vericidir.
bana bakmayan kadın lezbiyendir
egosu göklere dayanmış, kendini beğenmiş heteroseksüel erkeklerdir bunlar. sırf şu laf oturmasın diye eşcinsel olduğunu söylemek istemezsin. daha sonra bu yüzden onlara yüz vermediğini sanıyorlar. heteroseksüel olsa da sana bakmayacak kadınlar var halbuki.
(bkz:
bana bakmayan erkek geydir)
erkek düşmanı feministler
feminizmi çok yanlış anlamış kadınlardır.
eylemlerde erkek görmek istemeyenleri olur. bana kalırsa bu onur yürüyüşünde heteroseksüelleri istememek kadar yanlış. bizlere destek olan her insan yanımızda olmalı. cinsiyeti ile ayırmamalıyız.