yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

akp'nin oylarının hiç düşmemesinin nedenleri

maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi primadidir.



evet çok emindik akp'nin oylarının düşeceğinden, akıl-mantık-vicdan böyle olmasını gerektiriyordu.

akp ve özellikle recep tayyip erdoğan hem dolaylı olarak hem de doğrudan insan haklarını, insan onurunu ve evrensel ahlak kurallarını defalarca çiğnedi, hatta tükürdü, sonra da tükürdüğü şeyi biraz da tekmeledi. bu ülkede vicdan sahibi milyonlarca insanın bunun karşısında sessiz kalmayacağını düşündük. ama olmadı. neden olmadığı kısmını anlamak bence gayet kolay, çözümün ne olması gerektiği kısmı ise epey gayret gerektiriyor.

akp'yi destekleyen kitlenin en büyük kısmı piramidin en alt basamağındaki gereksinimlerini bile gidermekten aciz olan kitledir ve akp sayesinde bu gereksinimlerini gideriyorlar ya da giderdikleri düşündürülüyor. bu kısmı çok önemli! bu insanlar zar zor ayın sonunu getiriyor, her biri kredi kartı borcunda boğuluyor olabilir ama algı yönetimi sayesinde şartlarının iyi olduğuna inandırılıyorlar, bu grup zaten en zavallı kesim. eğitimi olmayan, niteliksiz bir kitle ve çok az şeye tav olabilecek kitledir,düşünün bi, hayalinizde canlandırmaya çalışın! bu kitle şu ana kadar herkesin yukarıdan baktığı, kimsenin umursamadığı insanlardan oluşuyor. biri çıkıp bu adamları kucaklarsa, sorgusuz sualsiz ona bağlanır tabiki. adam evine akşam ekmek götürdüğü için kendini şanslı sanıyor, o götürdüğü ekmeğin recep tayyip erdoğan sayesinde götürdüğüne inanıyor, ki haksız da değil hani. akp gerçekten de bu insanları yok saymadı, bütün politikalarını onlar üzerinden götürdü.

şimdi bu adamın senin twitter'ının kapanması sikinde olur mu? ya da senin ağacın, kültür varlıkların, insan onurun, erdemlerin ideallerin bu adamın gerçekten de umrunda olur mu?

bir de chp'nin oy aldığı kitleye bir göz atalım. mesela, istanbul'a, kadıköy? beşiktaş? bakırköy? sarıyer? buradaki insanların eğitim ve refah seviyeleri zaten yüksek. yani piramidin en üst kısmındaki gereksinimleri için çırpınıyorlar. yani maneviyat, insan onuru, hak, hukuk, düzen, saygı...

bütün bu anlattıklarımdan sonra işi elitizme bağlayacağımı düşünüyorsunuz biliyorum. ama hayır bağlamayacağım, bence cahile cahil demenin, menfaatçiye menfaatçi demenin, hırsıza hırsız demenin hiç bir yanlışı yok. istesem de aksini yapamam. ama iktidara alternatif olacak partinin memnun etmesi gereken kitle budur bizim gibi 3. dünya ülkesi demokrasilerinde.

aslında hepimiz bu gerçeği içten içe biliyoruz lafın başında da dediğim gibi sorunu biliyor olmak çözümü biliyor olmak demek değil maalesef.

eşcinseller için cami

pek de sevimli bir haber değil, fransa gibi bir ülkede bile olsa radikal islamcılar dünyanın her köşesinde. o cami de açık hedeftir bu dangalaklar için. umarım kötü şeyler yaşanmaz.

ex gay

açıkçası sonradan gay ya da heteroseksüel olunabileceğini düşünmüyorum, ama karşıma eskiden gay olduğunu söyleyen bir tip çıkarsa da onu bozmam. belliki o adam da zor bir sınav veriyor kendi iç dünyasında, bu yolculuğu kendi başına tamamlaması gerek. zaten sandalı fırtınada çırpınıyor bir de benim gemimin yaptığı dalgaya ihtiyacı yok. eninde sonunda yola gelecektir.

ama gel gelelim insanların bu durumunu sömüren ve kendini psikolog olarak falan tanımlayan kan emiciler için aynı sukuneti göstermem. hepsi bokunda boğulsun.

ankara'da tekrarlanan oy sayımları

bu sayımların önemi var mı bilmiyorum melih gökçek eşeğini çoktan sağlam kazığa bağlamıştır.

eşcinsellerin siyasette olması

şu an değil 4 tane, yarım tane bile eşcinsel yok siyaset sahnesinde olan, * zaten seçimde küçük bir yüzde alacağını bilen partiler bir risk olmadığı için sahaya eşcinsel adaylar sürebilirler, bu yine de olumlu bir gelişmedir ama eşcinseller siyaset sahnesinde diyebilmek için fazlasıyla yetersiz girişimlerdir. bunu daha önce de söyledim, hala da ısrarla arkasında duruyorum, bu iş hiç bir siaysi partinin ittirmesiyle olacak bir iş değil. aramızdan gözü kara bir milk çıkarana kadar siyasette falan yokuz. o adamın da en fazla yapacağı şey kadıköy gibi bir semti almaktır en fazla. ama eğer üstün başarı gösterip gerçekten de parmakla gösterilen bir lider olursa o zaman istanbul, izmir, eskişehir gibi büyük şehirlere oynayabilir.

ama dediğim gibi burada umutlar tek bir x kişisine bağlı, benim bile henüz tanışmadığım bir x kişisine hem de. bu x kişisinin de sadece out bir eşcinsel olması da tek başına yeterli değil, sadece eşcinselleri değil heteroseksüellleri de tavlayabilecek karizmaya sahip olması, vizyoner, idealist ve cesur olması ve daha sayamayacağım bir sürü özelliğe sahip olması lazım. *

2014 yerel seçimleri

valla bu seçimler bana önümde 2 seçeneğin olduğunu gösterdi sadece.

1- yurtdışına çık insan gibi insanların olduğu bir ülkede yeni bir hayata başla.
2- omurgalarını aldır ve onursuz yaşa. deveye diken insana siken yaranır nasıl olsa.

ayı sözlük islamı yayma timi

ayol şurada toplasan 3-5 kişiyiz, kendi aramızda sözlükçülük oynuyoruz. tim oluşturacak sayıya sahip olsak daha büyük işler yapardık. hem timini sikiym sizin götünüz sağ olsun.

chp

bu seçimden sonra hepimizin kabul etmesi gereken bir gerçek var, o da şu: chp asla ama asla iktidar partisi olamayacak, muhalefet kalmaya mahkum bir parti. ana muhalefet olur cücük muhalefet olur orasını bilemem ama kurtuluş bu adamlarda değil. ulan güneydoğu ve doğu anadoludan muhtar kadar oy çıkarmamışsınız. nasıl ya? nasıl bu insanları yok sayıp orada varlık gösteremezsin? akp'nin ölüsü bile babalar gibi oy alıyor kaybettiği illerde bile. herkes chp'nin kendini yenilemesi ve kemal kılıçdaroğlu'nun gitmesi konusunda hemfikir gibi ama bence bütün bunlar bile gerek yok. yeni bir parti lazım. o partinin bile akp'yi devirebilmesine mucize gözüyle bakıyorum ama chp'nin devirmesi mucizenin de mucizesi gibi geliyor artık.

tatava yapma bas geç

bu kampanya amacına çok yaklaşmıştı, özellikle ankara ve istanbul'da.

kendi ideolojilerinden vazgeçerek bu kampanyaya destek veren herkesi ayrı ayrı gözlerinden öperim. ama olmadı, olduramadık işte. umutlar başka bahara kaldı.

edit: oha lan fazla mı erken konuştuk, ankara'da işe yaramış olabilir.

kemal kılıçdaroğlu'nun istifa etmesi

kılıçdaroğlu'nun iyi niyetli bir adam olduğundan şüphe etmiyorum ama insanlar onu lider olarak görmedi görmeyecek işte.

dolayısıyla chp'nin kesinlikle yeni bir lidere ihtiyacı var. böyle hırsız, manyak, katil, saldırgan, anasının gözü ,kenafir gözlü bir orospu çocuğu lider olarak seçilirse sanırım chp, akp kadar oy alabilir.

chp'nin aldığı belediyeler

2014 yerel seçimleri

eğer sandıktan akp'nin aleyhine sonuç çıkarsa bu kesinlikle chp'nin, mhp'nin, hdp'nin ya da bdp'nin zaferi değildir. sadece ama sadece türkiye'de yaşayan duyarlı insanların zaferidir. hatta bana sorarsanız chp, mhp, hdp, bdp sayesinde değil bunlara rağmen alınmış bir zaferdir.

akp ile seçim oyunları

10.06 adana’da hacıahmet atıl a.l. akp’nin müşahitleri oy kullananlara ve sandık görevlilerine yemek teklif ediyor.
10.05 istanbul, sancaktepe, samandıra’da muhtarlık imzası olmadığı için 32 oyun iptal olma durumu söz konusu.
10.02 adana’da adaylıktan çekilmiş olan aytaç durak’ın adı pusulalarda yer alıyor.
10.01 çanakkale’de 1034 nolu sandıkta sandık başkanı yaşlılarla kabinlere giriyor. vatandaşlar tepki gösterdi ve polis çağırdı. sandıkta görevli olması gereken adliyeden kimse yok.
09.55 istanbul halkalı’da güneşli ortaokulu’nda 3197 nolu sandıkta sandık başkanı oy kullananlarla birlikte kabine girip açık yönlendirmede bulundu.
09.50 adana hacı ahmet atıl anadolu lisesi’nde 1021 nolu sandıkta mührü kaydıran bir seçmene yeni oy pusulası “yok” gerekçesiyle verilmedi. bir kişi 2013 nolu sandıkta değil 2019 nolu sandıkta oy kullandı. tutanak tutulmadı. 2019 nolu sandıktan rastgele bir oy çıkarılacak.
09.49 istanbul halkalı’daki güneşli ortaokulu’nda bir sandık başkanı oy kullanılan bölmeye girip açık yönlendirme yapıyor.
09.48 diha’nın bildirdiğine göre, bitlis lisesi 1083 nolu sandıkta akp’ye “evet” mührünün basılı olduğu oy pusulası verildi. tutanak tutuldu.
09.44 eskişehir huzur mahallesi’nde oy pusulasının fotoğrafını çeken kişi hakkında işlem yapılıyor.
09.42 gazeteci amed dicle’nin twitter hesabından bildirdiğine göre, urfa bozova’da zorla açık oy kullandırılıyor.
09.35 çanakkale halkevi’nin bildirdiğine göre, çanakkale’de 1007 nolu sandıkta akp’liler ismi olmadığı halde görevli olduklarını iddia ediyor ve sandık görevlileriyle kalabalık bir şekilde tartışıyor. kendilerini uyaranlarını tartaklıyor.
09.26 eskişehir’de giriş izinleri olmamasına rağmen akp belediye başkan adayı harun karacan mithat paşa ilköğretim okulu’nda bütün sandıklara tek tek giriyor.
09.15 diha’nın haberine göre tatvan’da 1009 nolu sandıkta, parti müşahitleri akp’nin mührünün basılı olduğu toplu oy pusulası ele geçirdi.
09.02 itibariyle evrensel’deki habere göre, siirt şirvan’da korucular önce kentin tüm elektriklerini kesti, ardından da uzun namlulu silahlarla sokağa çıktı.
adana çukurova’da hacı ahmet atıl anadolu lisesi 1016 nolu sandıkta sandık görevlisinin yokluğu nedeniyle oy kullanma başlamadı.
eskişehir bağlar mahallesi’ndeki müşahitlere baskı yapılıyor. “gidin sayım yapılırken gelin” diye salonlardan çıkarıldı.
eskişehir hoca ahmet yesevi okulunda bir sandık görevlisi koltuğu boş kaldı akp’liler polis yardımıyla zorla oturmaya çalışıldı.

cumhurbaşkanına sorulacak sorular

çok orjinal tasarımlarım var. bu eserlerin haklarını korumak için noter tescili almak bana kaça patlar?

redhack in tib i kapatması

yahu onca zahmet edip kapatmışsın sitelerini. bir zahmet sitenin açılış sayfasına bir porno görüntü falan bir şey koy ki karizmaları 0'dan -10000'e falan düşsün. ama tabi bu yaptıklarını da takdir etmiyor değiliz.

fatih altaylı

rüzgarın nereye eseceğini kestiremiyordur şu an. hele bir fırtına dinsin, güneş çıksın, 4 bir taraftan esen rüzgarlar tatlı 1 esintiye dönüşsün, yelkenini tekrar açıp yoluna devam edecektir.

melih gökçek

akp'lilerin her birinden ayrı ayrı nefret ederim, ama bu adamın kalbimdeki yeri hakikaten bir başka. adam sanki pandora'nın kutusundan çıkan bütün şerleri bünyesinde eritmiş.

sümükleri boğazına yapışıp donsun, nefesini o beyin yerine kullandığı organdan ala ala ölsün inşallah.

facebook

tahmin edildiği üzere akıbeti twitter ve youtube gibi olacak. şimdiden haber birkaç haber sitesine düştü. bunu önlem alın diye söylemiyorum tabi, biz tatavamızı yapmaya devam edelim. kelebekler ne güzel filan.

mustafa sarıgül

açıkçası bu entry'i oyunu sarıgül'e verme konusunda çekinceleri olan insanları ikna etmek için giriyorum. (bkz: yalan yok)

elimden geldiğince kısa ve öz yazmaya çalışacağım. lütfen okuyun.

-oyumu sarıgül'e vermek istemiyorum çünkü sarıgül'ün iyi niyetine güvenmiyorum.

ben de güvenmiyorum güzel arkadaşım. ancak ben hiç bir politikacının iyi niyetine güvenmiyorum zaten. belki hepsi politikaya atıldığında haklı bir davaları vardı ama artık mesleki deformsyon mudur nedir bu işi uzun süre yapan insanların "kirlenmeden" bu işi sürdürebilmelerinin mümkün olduğunu düşünmüyorum. aynı şeyi emlakçılar için de söyleyebilirim mesela.

-sarıgül'e oy vermek gezi hareketine ihanettir

bu argümandaki haklılık payını inan fazlasıyla farkındayım. ancak bir düşün istanbul'u akp'nin alması daha büyük bir ihanet değil midir? her şeyi geçtim. mustafa sarıgül'ü sevin sevmeyin, bu adam insanların nabzını yoklamakta gerçekten iyi. aksi takdirde bu kadar uzun süre mecidiyeköy gibi bir yeri dtp gibi ölmüş bir partinin çatısı altında tutabilmesi mümkün olmazdı. normal bir seçim olsaydı bu, mustafa sarıgül betonlaşmanın öncüsü olabilirdi ancak gezi olaylarından sonra bunu istese de yapamaz, gezicilerin uslu durmayacağını bilecek kadar iyi nabız tutyor ve istanbul'da gerçekleştireceği her proje gezicileri memnun etme gayesi güdecek. lütfen şu ankete bir göz atın ne demek istediğimi anlayacaksınız.

http://mustafasarigul.com/anket/

-chp'nin lgbt bireylerine vaad ettiği hiç bir şey yok niye bu partiye oy vereyim?

şimdi haklarını yemeyelim adamların yalancıktan da olsa chp eşcinsel açılımı yaptı, buradaki samimiyete benim de inandığım söylenemez ama en azından bir başlangıç yapıldı diyebiliriz. minimal düzeyde de olsa görmezden gelinme ve nefret suçları gibi konularda yol almaya başlayacağımızdan kuşkum yok, hele hele o partide şafak pavey gibi bir insan varken! doğrusunu isterseniz lgbt'nin siyasette etkin hale gelmesi x partisinin ittirmesiyle de olabilecek bir şey değil bence. aramızdan bir harvey milk çıkana kadar siyasette pasif kalmayı sürdüreceğiz.

şimdilik aklıma gelen karşı argümanlar bunlardı, belki daha sonra ekleme yaparım.

tatava yapma bas geç

aslında sloganın tam da dikkat çekmek istediği şey burası. hala tatava yapıyoruz.

istanbul düştüğü zaman akp'nin de düşeceğini bile bile tatava yapıyoruz,
akp düşmediği takdirde bu günümüzün daha iyi günlerimiz olduğunu bile bile tatava yapmaya devam ediyoruz,
demokrasinin kötünün iyisini seçmek demek olduğunu bile bile tatava yapıyoruz,
gelecek karanlık günlerin ayak seslerini şu gün bile güm güm duyuyor olduğumuz halde tatava yapmaya devam ediyoruz,
türkiye'de akp tarafından işgal ya da tehdit edilmeyen bir eğitim kurumu, bir medya grubu, bir hukuk ya da herhangi bir kurum kalmadığını ve virüsün istanbul'u yine akp'nin almasıyla daha hızlı yayılacağını bile bile hala tatava yapmaya devam ediyoruz.

tatava yapmaya devam eden arkadaşlara söyleyecek sözlerim tükendi benim. insanları mantığa davet etmekten yorgun düştüm artık. tatava yapan arkadaşım, hiç bozmadan böyle devam et. çünkü sen çok zekisin, sen çok güzelsin, sen çok özelsin, bizim aksimize senin bir ideolojin var, senin bir hayat duruşun var, güzel kelimelerin var, hayatının bir anlamı var, komik esprilerin, derin felsefelerin ve insanoğlunun kolay kolay ulaşamayacağı bir entelektüel birikimin var. aferin sana.
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

pasif yönelimli olmayı hakaret olarak gören sözlük yazarları

bahsi geçen konuda bahsi geçen yazarların alınganlık gösterdiği şey pasif olmak değil de kadınsı olmak desek daha doğru bir çıkarım yapılmış olunur *

böyle bir ortamda bulunacak kadar cinsel kimliğini sindirmiş, yaşını başını almış *** yazarlarımız öyle sanıyorum hayatları boyunca şöyle ya da böyle, az veya çok bir şekilde pasif olmuşlardır.* böyle olmasaydı bile yazarların pasif yönelimli olmaya tepki gösterdiğini söylemek çok zor çünkü bahsi geçen konuda öne çıkan şey pasif olmak değil, kadınsı olmak. bu benim için yine de anlaşılabilir bir durum değil ancak ayı sözlük gibi biraz daha " maço" bir oluşumda bu biraz kaçınılmaz oluyor. şikayetçi de değilim durumdan o ayrı konu. bundan 3-5 yıl önce homoloji diye başka bir eşcinsel sözlük vardı. orada mesela kadınsı olmakla ilgili ufacık bir espri yapsaydınız bile saçınızı başınızı yolarlardı alimallah * o sözlükte yazar olabilmek için hümanist, antimilitarist, antimilliyetçi ve her tür dışlanan düşüncenin yanında durmanız gerekiyordu, aksi takdirde birileri yüzünüzü tırmalayabilir, saçınızı çekebilir hatta yüzünüze kullanılmış orkitlerini atabilirdi. sözlük yönetimi bunun en az karşı çıktıkları faşizm kadar faşizan bir dayatma olduğunu hiç görememişlerdi. ayı sözlük ise şu ana kadar gördüğüm kadarıyla çok daha özgür ve rahat bir ifade ortamı sunuyor. çünkü sözlük yönetiminin dayattığı bir fikir ya da ideoloji yok. * neyse uzatmayalım. bu yanlış anlaşılma ile ilgili söylemek istediğim başka şey de şuydu: pasif olmak her zaman kadın olmak değildir, kadın olmak da pasif olmak değil.

bu konuyu açıklığa kavuşturabildimse bahsi geçen " uzun boyluların ekseriyetle kadın olması" başlığına verilen tepkilerle ilgili benim de garipsediğim bir durum oldu. * uzun boyluların kadınlığını bilemeyeceğim ama oldukça alıngan ve defansiflermiş. ben şu ana kadar "uzun boyluları" kendi içinde dayanışması olan, farklılığından dolayı dışlanmış ve bu yüzden birlik ve beraberlik duyguları geliştirmiş bir grup olarak görememiştim. *

en klasik heteroseksüel yalanları

kadınlarla çok sikişen heteroseksüel erkeğin zamanla eşcinsele dönüşmesi

teori bana ait değil, 2 farklı heteroseksüel erkekten duyduğum bir iddiadır. kadınlarla çok sikişen adam artık sıkılıp başka şeyler denemek istiyormuş falan. ayol biz niye sikiştikçe kadınlara kayamıyoruz o zaman diye bir cevap vermek istedim, veremedim içimde patladı.

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

tatava yapma bas geç

aslında sloganın tam da dikkat çekmek istediği şey burası. hala tatava yapıyoruz.

istanbul düştüğü zaman akp'nin de düşeceğini bile bile tatava yapıyoruz,
akp düşmediği takdirde bu günümüzün daha iyi günlerimiz olduğunu bile bile tatava yapmaya devam ediyoruz,
demokrasinin kötünün iyisini seçmek demek olduğunu bile bile tatava yapıyoruz,
gelecek karanlık günlerin ayak seslerini şu gün bile güm güm duyuyor olduğumuz halde tatava yapmaya devam ediyoruz,
türkiye'de akp tarafından işgal ya da tehdit edilmeyen bir eğitim kurumu, bir medya grubu, bir hukuk ya da herhangi bir kurum kalmadığını ve virüsün istanbul'u yine akp'nin almasıyla daha hızlı yayılacağını bile bile hala tatava yapmaya devam ediyoruz.

tatava yapmaya devam eden arkadaşlara söyleyecek sözlerim tükendi benim. insanları mantığa davet etmekten yorgun düştüm artık. tatava yapan arkadaşım, hiç bozmadan böyle devam et. çünkü sen çok zekisin, sen çok güzelsin, sen çok özelsin, bizim aksimize senin bir ideolojin var, senin bir hayat duruşun var, güzel kelimelerin var, hayatının bir anlamı var, komik esprilerin, derin felsefelerin ve insanoğlunun kolay kolay ulaşamayacağı bir entelektüel birikimin var. aferin sana.

suriyeli mültecilere 300 milyon dolar harcanması

eğer başlıkta iddia edildiği gibi harcanan para "mülteci" ler için için harcanmış olsaydı millet olarak "vay anasını ne yüce gönüllüymüşüz" gibi böbürlenme sebebi olabilirdi. ancak bize mülteci diye yutturulmaya çalışılan insanlar bokun öbür laciverdinden başka bir şey değil. (a tipi terörist değil de b tipi terörist yani) omurgasız medyanın gözünüze sokmaya çalıştığı sümüklü bebek fotoğraflarının ilerisini görün lütfen. kızını orospu yapması için babasına verilen para neyse bu paranın hikayesi de odur.
Henüz takip ettiği biri yok.