yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

bağdat caddesi

dayak yemeyeceksem sevdiğim bir yerdir. her 5 metrekareye düşen 1 yakışıklı erkek gözlere hitap ederken her 25 metrekareye düşen 1 yakışıklı ve zengin erkek gönüllere hitap etmektedir.

ayyyy söyletmeyin beni şimdi, yok fakirler zengin taklidi yapıyomuş da yok göz göre göre kazık yiyomuşuz da. yani geyleri tanımasam samimi olduğunuza inanıcam. hepimiz olduğumuzdan 1 ya da 2 üst sınıftanmışız gibi davranıyoruz. yaşadığımız evren böyle boktan abuk sabuk bir yer oldu işte. ben de yapıyorum sen de yapıyorsun o da yapıyor. üstelik bu " ambalaj satar" trendininbayraktarları da bizzat eşcinsellerdir.

neyse niye bana o kadar dert olduysa artık. bu arada evet yemek yemek pahalıya patlar ama samimiyetle söylüyorum, bağdat caddesinde yediğim birçok yemek verdiğim paranın hakkını vermişti. kadıköy'deki popüler mekanlardan da çok çok pahalı değil bence.

etek tıraşı olmayan hair freedom yanlısı kıl sevdalısı erkek

bu kıl olayının 80'lerin bir akımı olduğunu sanmıyorum. hatta tam tersi kılsızlaşma 80'lerden sonra başlayan bir akım. o tarihlere kadar vücut kılları -en azından erkekler için- normal kabul ediliyordu. hatta o dönem çekilen fotoğraflardan anladığımız üzere koltuk altı tıraşı olmayan kadınlar bile gayet normal kabul ediliyormuş. açıkçası ben hala çok anormal karşılamıyorum. hatta tamamen tıraş edilmesindense doğal klamasını tercih ederim.

etek tıraşı olmayan hair freedom yanlısı kıl sevdalısı erkek

büyük pipisi olanlara yakışıyor. ama küçük pipiniz varsa denemeyin.

heteroseksüel ayı sözlük yazarları silinsin kampanyası

yetmez, suratlarına osurup pipilerinden arabanın egzozuna bağlayıp ibret olsun diye istanbul'da tur attırılmayacaksa desteklemediğim kampanyadır.

kadir inanır'ın eşcinsel oğlunu bir erkekle basması

gerçekçi ya da gerçeğe yakın bir yaklaşım olmuş. dönemin tipik yarı eğitimli türk babası işte. ama aradan 20 yıl geçmiş, o alttaki yorumlar ne öyle.

recep tayyip erdoğan

hayatında akp'ye bir kez oy vermişl bir iş arkadaşım tarafından en doğru analiz edilmiş adamdır. bir hatayı daha büyük bir hata yaparak kapatmaya çalışıyor.

maalesef adam sonunu falan hazırlamıyor. adamın yıllarca uyguladığı politika bu: bir hatayı daha büyük bir hata yaparak kapamak
sonuç yine değişmeyecek. her şey unutulacak. bir sonraki hatada yine cinnet geçireceğiz. o da daha büyük bir hata yaparak olayı kapatacak. bu iş böyle gidecek.

kafa iyiyken dinlenmesi gereken şarkılar

yazarlık tarihimdeki ilk anketimin ilk tanımını şu şarkıyla yapmak istiyorum:

nükleer santralleri destekleyen insan

nükleer enerjiyi savunan insanların gerekçeleri gerçekten de çok güçlü ve evet akla çok yatkın. ve aslında nükleer enerjiyle sorunum yok, tıpkı 3. köprüyle sorunum olmadığı gibi. ya da kentsel dönüşümle sorunum olmadığı gibi. ya da marmaray'la sorunum olmadığı gibi.

ama doğru ve gerekli olan şeylerin yanlış insanlar tarafından gerçekleştirilmesiyle ciddi sorunum var. 3. köprü doğa katliamı ile sonuçlandı, kentsel dönüşüm rant sahasına dönüştü ve şehir toki binalarıyla daha da çirkinleşti, marmaray ise açıldığı ilk günden itibaren skandal üstüne skandal verdi, şu anda da lağım akıyor yenikapı istasyonuna, daha büyük bir felaket yaşanması kimse için sürpriz olmayacak. her şeyi geçtim, seçimlerdeki elektrik kesintilerini trafoya kedi girmesiyle açıklayan bir enerji bakanımız var. bu vizyonsuz adamların gerçekten de herhangi bir şeyi hakkıyla yapabileceğine ihtimal verebiliyor musunuz?

nükleer santralleri destekleyen insan

esprüklerle ya da konudaki uzmanlığıyla göte göt dememize engel olamayacak kişidir aynı zamanda. kıçıkırık marmaray için japon mühendisler ithal ettik ama yine de çare etmedi. hadi korkulan oldu marmaray üstümüze çöktü ölen öldüğüyle kalan kaldığıyla kalır. ama nükleer santral ölümcül bir hatayı kaldırmaz. ama türkiye rusyaya her yıl 100 öğrenci gönderiyormuş. a o zaman tamam. şu ana kadar teknolojide ve bilimde bir bok yiyemedik ama rusyaya 100 öğrenci gönderiyorsak bence artık olmuşuzdur.

faşik

bir tür faşisttir. ama böyle daha eğlenceli olanlarına söylenir.

madi sözlük

ayısözlükten önce üye olduğum sözlük-tü-

üyeliğim maalesef 1 günden fazla sürmedi. yanlış hatırlamıyorsam 1. geleneksel madi sözlük zirvesi diye bir başlık açıp altına da üye sayısının az olduğu için katılımın az ya da hiç olmayacağını tiye alan bir entry girmiştim. zeka dolu bir kullanıcı da cevaben "1. olan şey nasıl geleneksel olur ahahahha seni aptal şey" şeklinde zeka dolu bir entry girmişti. eğer başlığın altına " dikkat bu entry ağır ironi içerir" şeklinde bir not düşmüş olsaydım her şey farklı mı olurdu bilmiyorum ama o entry benim son entrim olmuştu, bayılmışım... gözlerimi açtığımda kendimi şefkatli ayıların kucağında buldum.

neyse demem o ki, eğer tipik bir aktivist gay gibi düşünmüyor iseniz çok da rahat edebileceğiniz bir yer değil, faşikliğe o kadar karşılarki en ufak bir faşik söyleminizde kullanılmış orkitlerini yüzünüze fırlatıp, saçlarınızı acımasızca çekip hiç faşik olmayan bir şekilde sözlükten gönderilebilirsiniz.

sinop'a nükleer santral yapılması

kimsenin moralini bozmak istemiyorum, bu işin önüne geçmek isteyen, kampanyalar yapan iyi insanları da takdir ediyorum ama şu son seçimden sonra anladımki bizim milletten bir bok olmaz. başımıza gelen her felaketi hak ediyoruz. size önerim sevdiğiniz insanları alıp misakı milli sınırları dışına kaçmanın planlarını yapmaya başlayın şimdiden.

rap müziğin beyni geliştirdiği gerçeği

doğru olabilir; gözlemlediğim kadarıyla rap dinleyicilerinin gerçekten de beynini geliştirmeye ihtiyacı var. en azından gözlemleme fırsatı bulduğum türkçe rap dinleyen grup için rahatlıkla söyleyebilirim bunu. hani vücut su kaybettiğinde susama hissinin bünyeyi sarması gibi bir durum olabilir bu da. vücut beyinsiz kaldığında canı türkçe rap istiyor falan...

ağrı dağı

aslında 2 dağdan oluşur. büyük ağrı ve küçük ağrı. türkiye'nin en yüksek noktası olmasından başka da bir esprisi yoktur. sırf o çirkin dağları görmek için ağrı'ya gidenin de aklına sıçarım. askerlik yaptığım 6 ay boyunca o çirkin dağlara bakarken aklımdan geçen tek bir düşünce vardı:

acaba ermeniler neden bu saçma sapan yer için bu kadar yaygara koparmışki?

babasının penis boyunu merak eden insan modeli

pek merak ettiğim söylenemez. bir tuvalet kazası sonucu görmüştüm. benimkinden uzun olsaydı cıngar çıkartırdım. ama değilmiş. içim rahat yoluma devam ediyorum şimdi.

sözde ermeni soykırımı

bu konuya tamamen nötrüm çünkü konu hakkında bilgim sıfır. anlayamadığım şey de tam olarak bu. en çok konuşanların genellikle konu hakkında en az bilgi sahibi olanlar olması.

mısır'da 529 kişi için idam kararı verilmesi

kendi adıma konuşmam gerekirse; böyle bir olayın yanında durmam ya da savunabilmem mümkün değildir. bu olayın bir insanlık suçu olmasını falan geçtim, böyle şeylerin kimseye bir faydası da dokunmaz. insanlar özellikle muhalif kitle bu acıyı sindirip bir yerlere sinip yollarına öylece devam etmez. bu iş bir şekilde bir yerde patlak verir ve ardından daha fazla katliamı ve daha fazla acıyı getirir. ancak insanlık, tarihteki hiç bir şeyden ders almadığı gibi hatayı daha fazla hata yaparak kapatmaya çalışıyor.

sonuç olarak böyle bir şeyi savunmak ne vicdana ne de akla sığıyor. ama peki niye karşısında duramıyorum? karşısında duran kitle o kadar gerzekki böyle bir şeyin karşısında durabilmeyi bile güç hale getiriyorlar. şöyle anlatayım: bu kararın karşısında duran akp'li kitlenin derdi 529 kişinin idamı değil, 529 müslümanın ya da 529 şeriatçının idam edilmesidir. hiç abartmıyorum o idam edilen 529 kişi karşı taraftan olsaydı zil takıp oynayabilirlerdi bile. bu benim art niyetli bir hezeyanım değil, facebook ve twitter hesaplarında paylaşılan resimlere, grafiklere, yazılara bakarsanız ne demek istediğimi gayet net görürsünüz. ama tabi bu da bir bahane değil, bu olayın karşısında durmak için ille o akplilerin saflarında durmak zorunda değiliz.

ak parti lgbti bireyleri

akp'yi destekleyen eşcinsellerin sayısı azımsanmayacak kadar çok buna bir şey demiyorum. ama bu adamların organize olup varlık gösterebilmelerine ihtimal vermiyorum, ki aynı şeyi ülkücüler için de söyleyebilirim. çünkü içinde büyüdükleri topluluk -yani muhafazakar/dini/milliyetçi vs. değerlere sahip heteroseksüel topluluk- eşcinselliği tolere edemez bu yüzden de bir yandan bu insanların arasında yaşamaya devam edip bir yandan da açık bir oluşuma girip eşcinsel kimlikleriyle yaşayamazlar. yapacakları en fazla sanal ortamda goygoy yapmak olur. hadi diyelim birkaç tanesi bunu başardı ve gerçekten de dernek gibi bir oluşuma gittiler. akp'den hiçbir zaman açık destek alamayacaklardır.

ama bu mankafalar için bu realite bile nerede durmaları gerektiğini öğretemez. "kocamdır döver de sever de" diyen domestik kadınlar gibi oldukça derin hayat felsefelerini ısrarla savunmaya devam edeceklerdir.

15 yaşında seks cihadı rekortmeni olmak

çok kıskandığım kadındır. ulan ayda 1 koli bulsam şanslı sayıyorum kendimi.

elinde tesbihle gezen gay

her türünü gördüm de, daha bu türüne denk gelmedim. nereden buluyorsunuz bu kolileri, ben de kaydolayım oraya.
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

pasif yönelimli olmayı hakaret olarak gören sözlük yazarları

bahsi geçen konuda bahsi geçen yazarların alınganlık gösterdiği şey pasif olmak değil de kadınsı olmak desek daha doğru bir çıkarım yapılmış olunur *

böyle bir ortamda bulunacak kadar cinsel kimliğini sindirmiş, yaşını başını almış *** yazarlarımız öyle sanıyorum hayatları boyunca şöyle ya da böyle, az veya çok bir şekilde pasif olmuşlardır.* böyle olmasaydı bile yazarların pasif yönelimli olmaya tepki gösterdiğini söylemek çok zor çünkü bahsi geçen konuda öne çıkan şey pasif olmak değil, kadınsı olmak. bu benim için yine de anlaşılabilir bir durum değil ancak ayı sözlük gibi biraz daha " maço" bir oluşumda bu biraz kaçınılmaz oluyor. şikayetçi de değilim durumdan o ayrı konu. bundan 3-5 yıl önce homoloji diye başka bir eşcinsel sözlük vardı. orada mesela kadınsı olmakla ilgili ufacık bir espri yapsaydınız bile saçınızı başınızı yolarlardı alimallah * o sözlükte yazar olabilmek için hümanist, antimilitarist, antimilliyetçi ve her tür dışlanan düşüncenin yanında durmanız gerekiyordu, aksi takdirde birileri yüzünüzü tırmalayabilir, saçınızı çekebilir hatta yüzünüze kullanılmış orkitlerini atabilirdi. sözlük yönetimi bunun en az karşı çıktıkları faşizm kadar faşizan bir dayatma olduğunu hiç görememişlerdi. ayı sözlük ise şu ana kadar gördüğüm kadarıyla çok daha özgür ve rahat bir ifade ortamı sunuyor. çünkü sözlük yönetiminin dayattığı bir fikir ya da ideoloji yok. * neyse uzatmayalım. bu yanlış anlaşılma ile ilgili söylemek istediğim başka şey de şuydu: pasif olmak her zaman kadın olmak değildir, kadın olmak da pasif olmak değil.

bu konuyu açıklığa kavuşturabildimse bahsi geçen " uzun boyluların ekseriyetle kadın olması" başlığına verilen tepkilerle ilgili benim de garipsediğim bir durum oldu. * uzun boyluların kadınlığını bilemeyeceğim ama oldukça alıngan ve defansiflermiş. ben şu ana kadar "uzun boyluları" kendi içinde dayanışması olan, farklılığından dolayı dışlanmış ve bu yüzden birlik ve beraberlik duyguları geliştirmiş bir grup olarak görememiştim. *

en klasik heteroseksüel yalanları

kadınlarla çok sikişen heteroseksüel erkeğin zamanla eşcinsele dönüşmesi

teori bana ait değil, 2 farklı heteroseksüel erkekten duyduğum bir iddiadır. kadınlarla çok sikişen adam artık sıkılıp başka şeyler denemek istiyormuş falan. ayol biz niye sikiştikçe kadınlara kayamıyoruz o zaman diye bir cevap vermek istedim, veremedim içimde patladı.

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

tatava yapma bas geç

aslında sloganın tam da dikkat çekmek istediği şey burası. hala tatava yapıyoruz.

istanbul düştüğü zaman akp'nin de düşeceğini bile bile tatava yapıyoruz,
akp düşmediği takdirde bu günümüzün daha iyi günlerimiz olduğunu bile bile tatava yapmaya devam ediyoruz,
demokrasinin kötünün iyisini seçmek demek olduğunu bile bile tatava yapıyoruz,
gelecek karanlık günlerin ayak seslerini şu gün bile güm güm duyuyor olduğumuz halde tatava yapmaya devam ediyoruz,
türkiye'de akp tarafından işgal ya da tehdit edilmeyen bir eğitim kurumu, bir medya grubu, bir hukuk ya da herhangi bir kurum kalmadığını ve virüsün istanbul'u yine akp'nin almasıyla daha hızlı yayılacağını bile bile hala tatava yapmaya devam ediyoruz.

tatava yapmaya devam eden arkadaşlara söyleyecek sözlerim tükendi benim. insanları mantığa davet etmekten yorgun düştüm artık. tatava yapan arkadaşım, hiç bozmadan böyle devam et. çünkü sen çok zekisin, sen çok güzelsin, sen çok özelsin, bizim aksimize senin bir ideolojin var, senin bir hayat duruşun var, güzel kelimelerin var, hayatının bir anlamı var, komik esprilerin, derin felsefelerin ve insanoğlunun kolay kolay ulaşamayacağı bir entelektüel birikimin var. aferin sana.

suriyeli mültecilere 300 milyon dolar harcanması

eğer başlıkta iddia edildiği gibi harcanan para "mülteci" ler için için harcanmış olsaydı millet olarak "vay anasını ne yüce gönüllüymüşüz" gibi böbürlenme sebebi olabilirdi. ancak bize mülteci diye yutturulmaya çalışılan insanlar bokun öbür laciverdinden başka bir şey değil. (a tipi terörist değil de b tipi terörist yani) omurgasız medyanın gözünüze sokmaya çalıştığı sümüklü bebek fotoğraflarının ilerisini görün lütfen. kızını orospu yapması için babasına verilen para neyse bu paranın hikayesi de odur.
Henüz takip ettiği biri yok.