yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

azapvar

planetromeo'da profili bulunan bir tür mahlukat. korkmayın madilik yapan bir düşmanımı ifşa etmiyorum gerçekten de bir namussuzu ifşa ediyorum. eğer planetromeo'da hesabınız varsa bir zahmet rapor edin. ya da randevu verip bir yerlerde dövün o da olabilir, profil yazısı burada

değerli kardeşlerimiz aranızda bircoğunuz eşcinsellikten kurtulmak icin bize başvuruyor günahını biliyorum ama kendime hakim olamıyorum ve nefsime yeniliyorum diyorlar bakın allah,ın lanetlediği yasakladığı herşey insanoğluna zevk ve mutluluk vermektedir eğer gercekten kalben bu günahtan kurtulmak istiyorsanız hocamızın
eşcinsel dıye, travesti dıye, sarhos dıye, uyusturuculu dıye, tinerci diye niye kovuyorsun, nıye dışlıyorsun, niye hakir görüyorsun..
(hocamızn erbain-i idrisiyye kıtabında eşcinsellikten kurtulmak için dua var 444 34 68'den ulaşabılırsınız) bu kitabında bulunan dua ile bu günahtan kurtulun allah biliyorki biz bunu ticaret icin deyil kimse nefsinin ve şeytanın kölesi olupta cehennemde yanmasın diye yapıyoruz unutmayın ölümden başka herşeyin çaresi var siz yeterki isteyin

survivor turabi

valla o acurun hiç bir programını izlemem, zaten televizyon izlediğimi de söyleyemem. arkadaşı izlemiş falan da değilim sadece böyle sözlükte haber sitelerinde falan denk geliyorum arada. * anladığım kadarıyla kendisi survivor'un gerizekalı erkek kontenjanından girmiş, geçen seferlerde meter diye bir tip vardı onun gibi. * *

iticiliği hakkında bir fikir sahibi olacak kadar izlemiş değilim. ama bence gayet kütür kütür çocuk, karşıma çıksa şapur şupur yerim. tanıdığım bir çok gayden daha fazla itici olabileceğine de ihtimal vermiyorum. kolay kolay hiç bir gay'in geri çevireceği bir tip olduğunu da sanmıyorum. o yüzden bok atıp durmayın çocuğa. ben dans performansını beğendim kendisi bundan sonra namusum olur.

hilafetcilerin oy verme videosu

ses ve fondaki değişimlerden anladığımız üzere bacılarımız ve biraderlerimiz ayrı ortamlarda videoya alınmıştır. video islami usullere göre kayda alınmış ve montajlanmış yani.

ayrıca destek verdiğim kampanyadır. umarım benim gibi sağcı diğer din kardeşlerim bu güzel insanların çağrısına kulak verir ve oy vermeyerek demokrasiyi tarihin karanlık sayfalarına gömeriz.

twitter yasağını twitter'dan tweet atarak savunmak

eşcinselliğe götünü sikerim diye karşı çıkan insanları gördükten sonra pek de şaırtmayan yurdum hali.

twitter'ın engellenmesi

yıllar sonra bir dönüm noktası olarak gösterilecek bir harekettir. şöyle açıklayayım:

r.t.e. için ileri demokrasi söylemleri ve göstermelik demokratik adımlar artık işlevini tamamladı, -unutmayınki bu adam için demokrasi amaç değil araçtı- bundan sonra yönetim şeklimiz diktatörlük olacak. ne kadar yırtınırsan yırtın demir yumruğu suratının ortasına indireceğim diyor yani adam. koyunlarının ona bağlılığını anlayıp tüm hukuk sistemini ve ülkedeki irili ufaklı tüm kurumları hatta cumhurbaşkanını bile avucunun içine aldığına göre artık ılımlı bir imaj çizmesini gerektiren bir durum kalmadı çünkü. şu anki yarı diktatörlük sistemi ileri diktatörlük biçimini alacak. tabi bütün bunlar bu seçimde sandıktan akp'nin çıkmasıyla gerçekleşek bir ihtimal.

sandıktan akp çıkmama durumunda peki ne olacak? bugün bursa mitinginde söyledi ne olacağını. siyaseti bırakacağım dedi. evet bu konuda yalan söylemiyor siyaseti gerçekten de bırakacak, çünkü iktidarı kaybeder kaybetmez yolsuzluk, hırsızlık ve bilimum kirli işlerinden dolayı yargılanacak bu adam. ve atması gereken tek mantıklı adım tası tarağı toplayıp -tas taraktan ne kast ettiğimi gayet iyi biliyorsunuz- yurt dışına kaçmaktır. ancak koyunlarına çok güvendiği için bu ihtimal değil diğer ihtimal gerçekleşeceğine inanıyor, pek de haksız sayılmaz tabi. kısacası adam ya herro ya merro diyor işte.

bazen bunu hak ediyoruz diye düşünmüyor da değilim. "biz" hepimiz hak ediyoruz işte. adam olamadığımız, organize olamadığımız, olanları analiz edebiliyor olup çözümü bilebiliyor olduğumuz halde hiç bir şey yapamadığımız için hak ediyoruz işte.

kutsal değerlere hakaret

"inançlara saygı göstermek" ya da "kutsal değerlere hakaret" konusu en az "türk aile ahlak yapısı", "türklüğe hakaret", "halkı askerlikten soğutmak" ya da "toplumun ahlakı" kavramları gibi sınırları tanımlanmamış bir konudur. bireylerin fikir ve yaşam özgürlüklerini kısıtlamak, farklılıkları törpülemek ve koyunları daha iyi güdebilmek için konulmuş yasalardır. mesela çoğu müslüman için "ben allah'a inanmıyorum" demek ya da "ben ateistim" demek bile müslümanlığa hakarettir.

kalkıp bir eşcinselin de bu yasaların arkasında durması, kurşunu kendi kafasına sıkmaktan başka bir şey değildir. ancak sağcılara mantık aşılamaya çalışmaktan uzun süre önce vazgeçtiğim için bu gereksiz muhabbeti burada noktalıyorum.

egemen bağış

tek başına akp'nin başını yiyen adam olacaktır. sağcılar hırsızlığa bişey demiyorlar ama dinle dalga geçmeyi yediremezler kolay kolay



o değil de egemen'in dalgasını geçtiği ayetin kendisi gibi adamları tasvir ediyor oluşu tüylerimi diken diken etti, yemin ederim imana geliyordum bir ara.

"bunlar iman etmiş olanlarla yüz yüze geldiklerinde, "îman ettik" derler. kendi şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise söyledikleri şudur: "hiç kuşkunuz olmasın biz sizinleyiz. gerçek olan şu ki, biz alay edip duran kişileriz. (bakara/14)"

milletin hizmetkarı olmak zencilikse ben zenciyim

istanbul'un new york ile yarışan itfaiyesi var

belgelerle new york itfaiyesinin yanından bile geçemediğimizi kanıtlayabilirim.

belge 1


belge 2


belge3


bu da kapak


ondan sonra yok efenim insanlar neden eskisi gibi yangın çıkarmıyomuş da mış da, ulan bu adamlar gelirse tabiki kimse yangın çıkarmaz.

(bkz: mantık felci geçiren yazar)

yunan tohumusunuz siz

ulan keşke yunan tohumu olabilsek. en azından ülkede mimari ve sanata dair bir şeyler kalmış olurdu.

o değil de yunan tohumusunuz diye küfreden çingene arkadaşın haline gülsem mi ağlasam mı bilemedim.

rte'ye parmak hareketi yapıp mağdur eden kadın

işin hukuki boyutunu bilmiyorum. hukuk okuyan ya da mezun arkadaşlar aydınlatırlarsa seviniriz. el hareketi çekmek gerçekten de hukuki yaptırım uygulanabilecek bir suç mudur?

neyse mağdur başbakan bu olayda bize bir şeyi bir kez daha ispat etti. kendisi "büyük bir adam" değildir. sanırsam bunu kabullenemediği için bu kadar sinirli. düşünsenize koca bir ülke bir insanın karakter yetmezliğinden dolayı korku ve terör içinde.

(bkz: karakter yetmezliği)

sevgi mi seks mi

eşcinsellerin yüzde 90'ı için doğru cevap "seks yaparak sevgi*** arıyorum"dur.

seçmen pusulalarına sakın esma yazmayın

anlamadım babacıım chpnin altına mı esma yazıcam ben şimdi

(bkz: bilal erdoğan ile girilen diyaloglar)

aids denilince akla ilk eşcinsellerin gelmesi

şimdi benim anlamadığım aids'in heteroseksüeller arasında daha sık görüldüğünü veya bunun gaylere karşı bir önyargıdan ibaret olduğunu nereden çıkarıyoruz? hangi araştırmaları referans gösterebiliyorsunuz? gerçekten merak ettiğim için soruyorum bunu. çünkü benim gördüğüm araştırmalar tam tersini söylüyor. mesela şuna bir bakın:

http://aids.gov/hiv-aids-basics/hiv-aids...

tabloyu incelemeyecek kadar üşengeç olanlar ya da ingilizce bilmeyenler için tablonun analizini yapıyorum:

araştırma amerika'da yapılmış. 2010 yılında hiv enfeksiyonuna yakalanma istatistiği. burada 3 şeyin altını çiziyorum: birincisi amerika yani heteroseksüellerin türkiye'deki heteroseksüellere göre daha kolay seks bulduğu bir ülke. eşcinseller içinse durumun değiştiğini sanmıyorum. ikinci olarak bunlar hastalığa yeni yakalananların sayısı yani yeni vakalar. üçüncü olarak da çoğunuzun gözden kaçırdığı bir şey var, o da eşcinsel nüfusun heteroseksüel nüfusa oranı. her 10 kişiden 1 inin eşcinsel olduğunu varsayarsak eğer her 10 aids'liden 4'ü eşcinselse heteroseksüeller arasında bu hastalığın daha yaygın olduğunu söyleyemezsiniz.

neyse tabloya geri dönecek olursak eğer: bu tabloya göre 2010 yılında hiv enfeksiyonu kapan eşcinsel sayısı 28.500 (toplamda), heteroseksüel sayısı ise 12.450 (toplamda) yani bunu yüzdeye vuracak olursak eğer bu yeni hiv vakalarının yüzde 70 kadarı eşcinsel, yüzde 30 kadarı heteroseksüel ve bu heteroseksüellerin de çok büyük kısmı kadın. ve daha önce söylediğim şeyi bir daha söylemem gerek, eşcinsellerin genel nüfusa oranı yüzde 10 sadece. bu gerçeği de göz önünde bulundurursanız ve nereden bakarsanız bakın bu hastalığın gayler arasında çok daha yaygın olduğunu söylemek kesinlikle doğru bir önerme olur.

yukarıda yazdıklarımı objektif bir şekilde vermeye çalıştım, buradan sonrası benim fikirlerim ve sanırım biraz hardcore yazacağım ama bunu size ayar vermeyi sevdiğim için değil*, her birinizi ayrı ayrı önemsediğim için yazıyorum;

hastalığın heteroseksüeller arasında daha yaygın olduğunu söylüyorsunuz ama bunu dayandırdığınız akademik bir araştırmayı geçtim bir gazetenin köşe yazısı bile yok elinizde. buna inanmayı tercih ediyorsunuz çünkü bu sizin normalleşme çabanızın bir parçası. biz heteroseksüeller kadar normaliz, biz seks manyakları değiliz diyebilmek için inanmak istediğimiz şeyler bunlar. ama durumun böyle olmadığını sadece yukarıdaki araştırmaya bakarak bile söyleyebiliriz. aslında o araştırmaya da gerek yok bunu anlamak için. evet bireysel olarak bir seks manyağı olmayabilirsiniz falan ama bu gay life denen şeyin nasıl bir çark olduğunu nasıl bilemezsiniz? eşcinsellerin ne kadar sık partner değiştirdiğini, ne kadar aktif seks hayatlarının olduğunu gerçekten fark etmediniz mi? evet bir kısım heteroseksüeller için de durum böyle. ancak onlar hamilelik gibi durumlardan ötürü korunmayı daha az ihmal ediyorlar ve heteroseksüel erkeklerin bizim kadar kolay ve ucuz seks bulamadığını iddia edebilecek kadar çok heteroseksüel tanıyorum. anal seksin vajinal seksten daha fazla tehlike arz ediyor oluşu da bir başka etmen.

bakın ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim. maalesef ben de birkaç kere korunmasız seks yaptım. şu an ben bile enfeksiyonu taşıyor olabilirim. aramızda genç arkadaşlar var ve kendilerini bu kadar kolay harcatmamaları ve seks yaparken dikkatli olmaları için bu kadar sert bir dil kullandım. 3 dakikalık bir zevk anı bir hayatı mahvetmeye değmez. prezervatif kullanın, yarın öbür gün güvenilir bir sevgiliniz olur onla korunmasız ilişkiye girersiniz. durumun ciddiyetinin farkında olun, "off aman yeaaa bu hastalık da gaylerin üzerine yapıştı kaldı pis homofobikler yüzünden" diyerek korunmasız seks yapmak için bahane bulmayın kendinize.

burakcan karamanoğlu

bu ülkedeki çarpık düzene kurban verilen bir başka genç.

http://beyn.org/burakcan-karamanoglunun-...

bu çocuk kimdir, nedir, ne düşünür ve nasıl öldürüldü bilmiyorum. tek bildiğim bir insan daha yok yere öldü, ve şimdi acı içinde kıvranan bir anne, baba, abi. kardeş var.
bu cinayeti kim işlediyse o kurşunu kim sıktıysa o kurşunu kim sık dediyse bir an önce bulunması gerekir. ama fark ettiyseniz şu an korkutucu ve iğrenç bir sessizlik var. bana sorarsanız bu cinayeti nasıl ve ne şekilde sömürürüz planlarının hazırlığı yapılıyor. bu kadar büyük bir olay ayrıntılarıyla servis edilmedi daha ajanslara. tek bildiğimiz şey burakcan'ın bir kurşunla öldürülmüş olduğu. nereye gidiyordu, neden gidiyordu, olay nasıl gelişti, kurşunu kim sıktı, görgü tanıkları ne diyor bunlara dair hiç bir şey yok daha. bu cinayet bir an önce aydınlatılmazsa provakasyon malzemesi haline gelecek, bu iş iç çatışmaya kadar bile gidebilir. zira sağcı kitle, solcu kitleden daha saldırgan bir şekilde gasp edilen haklarını savunur ve daha çabuk galeyana gelir. sonuç olarak daha fazla genç insanın ölümü ve daha fazla acı yaşanacak.

burakcan sağcı, akp'li, ülkücü, faşist, homofobik, şeriatçı veya başka bir şey olabilir gerçekten zerre kadar umrumda değil. bu çocuk öldürüldü ve berkin elvan'ın katilinin bulunmasını istediğim gibi onunkinin de bulunmasını istiyorum. zira insanlar bu çocuklar öldüğü için üzülüyor ama sokağa dökülmelerinin sebebi üzülmeleri değil adaletin yerine gelmemesidir.

bir ekleme daha: gezi direnişçilerinin şu ana kadar bıçak kemiğe dayandığı olaylarda bile silah kullanmadığını biliyoruz. bu yüzden bu cinayetin katli için iki ayrı teorim var. tabi muhtemelen ikisi de değil başka bir şey vardır ama benim fikrim şu: 1- bu çocuk bir çeşit akp mağduriyeti senaryosuna kurban verilmiş olabilir. bu adamların kendi tezgahladığı üzerinde düşünmek bile istemediğim bir şey bu. 2- gezi direnişçileri arasına sızan dhkp/c sempatizanlarının olduğu bir başka gerçek. gözlerimle görmüş olmasam ben de hadi lan oradan derdim ama inanın böyle bir grup var. bu adamların da gezi direnişiyle uzaktan yakından ilgisi yok, hatta birçok gezi direnişçisini geziden soğutan saçmasapan karanlık tiplerdir. ve bu grubun gerçekten de şiddete ve saldırganlığa eğilimi var. tabiki gezicilerin eylemlerde kum torbası gibi durması gerektiğini söylemiyorum. eli sopalı magandalara hadleri bildirilmeli mesela. ama her türlü silah, molotof, bilmem ne akp'nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.

kemal kılıçdaroğlu

şu an istifa etse ve görevi şafak pavey'e ya da emine ülker tarhan!a falan bıraksa yemin ediyorum bu ülkedeki herkes tarafından kahraman olarak hatırlanacak kişi olur. ama şimdi akp'ye ve recep tayyip erdoğan'a rağmen iktidar olmayı başaramamış ve başarısız olacağını göre göre yine de koltuk sevdasından vazgeçmemiş bir genel başkan olarak hatırlanacak. ah kemal ah

eşcinsellerde görülen kişilik bozuklukları

(bkz: narsisizm)

valla yok kendimizi ötekileştiriyoruz yok bilmem ne falan diye tepki gösterebiliyor olabilirsiniz ama elinizi vicdanınıza koyarsanız hak vereceksiniz. şu ana kadar çok fazla olmasa da genelleme yapacak kadar çok, farklı sosyokültürel sınıflara mensup gay tanıdım. hepsinin tek bir ortak özelliği vardı. o da narsistik kişilik bozukluğuna sahip olmaları. tabi bu durum bazılarımızda göze çarpmayacak kadar yumuşak boyutta ama hiç azımsanmayacak kadar çok büyük bir kısmında klinik vaka boyutunda. psikoloji eğitimi falan almadım ama kediyle köpek arasındaki farkı söyleyebilmek için veteriner olmaya da gerek yok. sanırım hepimiz farklılığımızdan dolayı dışlanarak ve korkarak büyüdük, içten içe ve dıştan dışa bizi kemirdiler. bu da bizde ciddi özgüven sorunları yarattı, ve hetero akranlarımız pembe bir dünyanın kapılarını aralarken biz o en kırılgan yaşlarda dünyanın yükünü omuzlarımıza aldık. sonuç olarak, yaşadığımız zorlukların üstesinden gelmenin bir yolunu bulmak zorundaydık. başka bir deyişle bir şekilde "delirmemiz" gerekiyordu, başka türlü bu işin altından kalkmamız mümkün değildi. tüm bu süreç de bir tür yapay özgüven patlaması geliştirip onu savunma silahı haline getirmekle sonuçlanıyor. **

fethullah gülen'in hayatını anlatan filme isim önerileri

mustafa sarıgül

adam çok sevimsiz ve samimiyetsiz, gerçekten ona oy verdikten sonra kendimden kısa süreliğine bir tiksinme hissedeceğim. ama mustafa sarıgül iyi bir politikacı. "iyi" den kastım iyi bir insan olması değil iyi politikacı olması yani iyi yalan söyleyebilmesi, iyi tribünlere oynayabilmesi, iyi bir popülist olması falan. ama bence bütün bunlara hiç gerek yoktu. şu an kim gelse mustafa sarıgül ile hemen hemen aynı oyu alırdı. hatta belki daha bile fazlasını yapabilirlerdi. insanların politikacılara güvenini kaybettiği bir dönemdeyiz. aslında kimse oy verdiği partideki adamlara güvenmiyor. böyle bir dönemde yapılması gereken en mantıklı şey daha önce politikaya bulaşmamış ama tanınan ve sevilen insanları aday göstermek olurdu. mesela gezi eylemlerinde yıldızı parlayan ve herkes tarafından sevilen mehmet ali alabora, levent üzümcü gibi karakterler mustafa sarıgül'ün yaptığından daha iyi bir sonuç çıkarırlardı, bundan hiç şüphem yok.

2014 yerel seçimleri

istanbul için konuşmam gerekirse sırrı süreyya önder gerçekten de istanbul'daki tek elle tutulur aday, hangi tarafından tutarsanız tutun durum böyle. adamda vizyon desen var, delikanlılık desen var, vicdan desen var, zeka desen var. var oğlu var işte daha ne diyeyim. keşke önder ve sarıgül ile burun buruna gidiyor olsaydı*, oyum kesinlikle ona giderdi. maalesef oyum sarıgül'e gidecek, sarıgül'ün saçından bile nefret ediyor olmama rağmen oyumu ona vereceğim. bu konuda haksız bir bakış açısına sahip olduğumu iddia edebilirsiniz ama önce bir savunmamı dinleyin:

önümüzdeki 4 yıl beni öyle böyle korkutmuyor. olacak şeylerin matematiğini yapıyorum sürekli ve akp'nin istanbul'u almasıyla yazılabilecek en iyi senaryo bile oldukça kasvetli. şu ana kadar gördüğümüz şeyin adı diktatörlükse önümüzdeki 4 yıl boyunca göreceğimiz şeyin adı kıyım olacak. her seçimde arsızlık, kibir ve tanrı kompleksini biraz daha cilalayan rte önümüzdeki 4 yıl içinde korktuğumuz her şeyi bir bir gerçekleştirecek, gölgemizden bile korkar hale geleceğiz. bu adamın bu kadar ileri gidebiliyor olmasının yegane sebebi ve dayandırdığı bütün argümanlar "milli irade" de kilitlenip duruyor ve bu adamı durdurmanın tek yolu sırtını dayadığı "milli irade" şeysinin elinden yavaş yavaş kayıp gittiğini bilmesidir. bunu türkiye genelinde yapmak oldukça zor ama istanbul ankara gibi bir şehri kaybetmek gitgide patlayan egosunu söndürmek için yeterli olacaktır zaten. açıkçası şu sıra umrumda değil kimin aldığı, chp alsın, mhp alsın, hdp alsın hatta liberal parti midir nedir o alsın o da umrumda değil, yeterki akp almasın.

derdimi anlatabildiysem eğer ve eğer siz de aynıdertten muzdaripseniz size de benim yaptığımı yapmanızı öneririm. önerim de şu: yaşadığınız şehirde akp'yi devirmeye en yakın parti hangisiyse ona verin oyunuzu.
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

zeki müren

hiç bir zaman çıkıp "ben eşcinselim" demedi ama sanki "bu o kadar normal bir şey ki söylemeye gerek bile duymuyorum" dermiş gibi toplumun her kesimine kendini kabul ettirdi. homofobiklerin bile bu adama karşı herhangi bir negatif duygu beslemiyor oluşu gerçekten akıl mantık dışı bir şey. bu adamın 10'da biri kadar olabilseydik şu an dünyanın eşcinsellere karşı en toleranslı ülkesinde yaşıyor olurduk.

bir de,

zeki müren ile ilgili anlatılan bir hikaye var, şehir efsanesi mi yoksa gerçek mi bilmiyorum, o da şu:

zeki müren bir yemek programına konuk olmuştur. yemeği beğendiğini söyler ve aşcıya çok güzel olmuş bunun içine ne koydunuz efenim diye sorar.
-aşçı: * sana koydum *
-zeki müren * ya öyle mi, o zaman türkiye'deki bütün aşçılara söyleyelim onlar da sana koysun.

they are not turkish

türk gay pornolarının en sadık yorumudur. değişik varyasyonları vardır:

they are not turkish they are kurdish
kurdish they are
they dont turk they kurt
fuck kurdish
fuck pkk they re kurshid
turkish not dark, they are kurt or arab
they not turkiş fuck mee
istanbulda böyle büyük sikli bir aktif arıyorum
kurt fuck you, ananızı sikiim orosbu çocukları they are kurdiş
turkish not gay, this is kurt
yes top is kurdish bottom is turkish hahaha

ayı sözlük yazarlarının koleksiyonları

hayal kırıkları koleksiyondan sayılır mı?

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

milli eğitim bakanlığının yeni kılık kıyafet yönetmeliği

çok fazla çarpıtmaya da gerek yok. okullarda sebest kıyafet "olumlu" bir uygulamadır. neden? çünkü okullar askeriye değildir, çocuklar bir birey olduklarının bilincine varmalı ve kendilerini istediği gibi ifade edebilmeliler. bu sayede üreten ve özgün düşünen birey olma yolunda büyük bir adım atmış olurlar. herkesin farklı kıyafet alacak gücü yok argümanı da oldukça gereksiz. artık çin malı döneminde yaşıyoruz.

ama tabiki akp'nin amacı bu değil o ayrı konu. yok kısa etek giyme yok kolsuz gömlek giyme ile alınan sonuç alınması gereken sonuç olmayacaktır. kısacası sebest kıyafetin yanındayım hatta türban takmak isteyen de taksın ona bile karşı değilim, ama bu uygulama gerçek anlamda adı gibi tam anlamıyla "serbest" olursa yanındayım.

1.74 boyunda kültürlü yakışıklı seksi zeki ayı

boydan kaybeden ayıdır. allah her şeyi aynı anda vermiyordur. ne yapsındır.
Henüz takip ettiği biri yok.