alttaki yazara soracaklarım var
aile evinde hiçbir şey olmadan 1 ay diyerek konuya farklı bakıyorum.
alttaki yazar,
nerdesin?
çünkü heteronormatif bir toplumda büyümüştür. ona göre normal olan kabul görendir ve hetero erkekler kabul görürler.
alttaki yazar,
hiç evlenmeyi düşündün mü?
yav düşündüm de üsttekine alakasız bi cevap vermişsin senin yerine
mutant'ın sorusuna ben cevap vereyim: eşcinsel erkek;
erkekten hoşlanır. haliyle karşıdakinin
eğilimlerine değil
cinsiyetine bakar. ben de ilgi duyduğum birinin cinsiyetine göre şe'apıyorum. yoksa n'apayım onun hislerini.
alttaki sana sorum şu: göte giren şemsiye sence açılır mı? açılsa da, sence o götten bi daha hayır gelir mi?
evet severim. genelde hardcore veya muscular daddy fucks twink tarzında severim.
soru gelsin: hayatında şimdiye kadar yaşadığın en önemli üç pişmanlık nedir
buradan tanıştığım biriyle beraberlik yaşamak,
üniversite zamanımdan itibaren rüzgar nerden eserse o tarafa gitmem,
bir tutku edinememiş olmak.
alttaki yazarcığım, nassın?
iyiyim, hayatıma yön vereceğim yeni bir döneme gireceğim için heyecanlıyım.
alttaki yazar, hiç aşık oldun mu? olduysan, aşık olduğun kişinin hangi özelliği seni çok etkiledi?
oldum. boncuk gözleri beni çok etkilemişti. yae rebbim bu adam benim olmalı dedim. oldu da bi kaç sene boyunca. abv modunda ayrıldık. pişman mıyım? değilim.
pişmanlık demişken en büyük pişmanlığın nedir alttaki yazar?
cesaretli olamamak. hiçbir alanda.
en büyük nefretin?
hayatı akışına bırakıp pasif kalmak, müdahele etmek yerine izlemek. konfor alanını bozmadan işlerin hallolabileceğine inanmak.
*
20'li yaşlarında özleyeceğini düşündüğün veya özlediğin şey ne?
farkındalığa sahip olmamanın rahatlığını özlüyorum. insanları ve niyetlerini anlayamamayı, ya da anladığım halde " yok be sparky o öyle değildir " diyerek kendimi kandırabilmeyi. şimdilerde taşlar biraz daha yerine oturmuş durumda, neyin ne olduğunu az çok anlıyorum. peki anlamamayı mı tercih ederdim? tabii ki hayır. fakat yine de aptal olmanın verdiği mutluluğu özlüyorum diyebilirim.
alttaki yazar, 40'lı yaşlara geldiğinde veya şu an zaten 40'lı yaşlardaysan, pişmanlık duyacağını çok iyi bildiğin ancak bu durumu değiştiremediğin bir şey var mı hayatında?
bu konuda çeşitli fikir ve görüşler var ama bakalım. şu an kestiremiyorum.
çok tanımadan gidip performansa/ müziğe hayran kaldığın konser kimindi?
birkaç yıl önce anne marie konserine gitmiştim. kadını hiç tanımıyordum. yolda giderken birkaç şarkısını dinledik arabada.
konserde görenler muhtemelen fanboy zannetmislerdir. baya kaptırdık kendimizi.
peki sen disney+ a abone olmayı düşünüyor musun ve bunu yaparsan netflix hesabın varsa kapatacak mısın? ben abone olmucam böyle şeylere zırnık koklatmam!
disney+'a abone olabilirim çünkü (bkz:
star wars) hayranıyım. eniştem (bkz:
netflix)'e beni de tanımladığı için onu zaten bedavaya izliyorum.
hiç psikolojik rahatsızlığı olduğunu sonradan öğrendiğiniz biriyle ilişki yaşadınız mı? yaşadıysanız, ayrılık sonrası etkilerle nasıl başa çıktınız?
soruyu pek anlamamakla birlikte eski sevgilim, bendeki anksiyete başlangıcıyla ayrılık sonrası niye başetmiş olmalı anlamadım. arada hal hatır sormak dışında başka bir şey yapmadı, yapmasını da beklemezdim zaten.
bugün kendini mutlu etmek için ne yaptın?
kitap okumayı çok seviyorum çünkü sanki beni daha önce hiç bulunmadığım yerlere götürüyormuşlar gibi hissediyorum, özellikle arkaya sözsüz müzik ya da pop şarkılarının instrumental coverlarını koyduğun zaman. ben de bugün kendime üç tane yeni kitap siparişi verdim.
kendini sıkışmış ve çaresiz hissettiğin zaman ne yaparsın?
ertelerim.
herşeyi yakıp yıkıp sıfırdan başladığın oldu mu?buna nasıl cesaret ediliyor?
her şeyi yakıp yıkmak, sıfırdan başlamak çok büyük fiiller. ben insanın sıfırdan başlayabileceğini düşünmüyorum. adını, aileni, kişiliğini değiştiremezsin. oldu ki bunları değiştirdin diyelim, o zaman sen sen olmazsın. ben hiç sıfırdan başlamadım ama sevmediğim şeyleri zaman içinde değiştirerek dönüşüm geçirdim.
hayatta hiç "...... benim için çok değerliymiş, fark etmemişim" dediğin bir şey oldu mu?
oldu.
geçen her yaşım, zamanım, ailem.
sence neden sözlüğün eski tadı yok?
kardeşim sen bir ilişkiye başlıyorsan en başta karşındaki insana güvenmen lazım. güvenmeyip test isteyeceksen hiç başlama o zaman bu ilişkiye çünkü yürümez.
bana da biri zamanında teklif etmişti test yapmayı korunmadan seks yapalım dediğimde. bende bişe yok sen de var mı diyorum yok ama yine de korunalım diyor. e o zaman kusura bakma ama demek sende bir hastalık var diyip psikolojik üstünlüğü ele geçirmiştim.
sonra uzun süre korunmadan beraber olduk. ta ki benim başkalarıyla yattığımı öğrenene kadar. onlarla korunup korunmadığımı sordu. bende yalan olmaz dedim korunmuyorum diye. ama tabi ki herkese soruyorum hastalık olup olmadığını. sonuçta kendim dahil kimseyi riske atmak istemem. ama cahil ve korkak olduğu için bağırıp çağırıp gitti.
hem böyle kötüyü çağırırsanız size daha çok aıds bulaşır. sakınan göze çöp batar diye boşa dememişler.
ben insan sarrafı olmuşum adama bir baktım mı anlarım hastalığı var mı yok mu diye ama siz yine korunun. ama ciddi bir ilişkiye başlayacaksanız da sevgilinize güvenin. güvensiz hiçbir ilişki yürümez!
aşağıdaki yazar,
gay olduğunu bilmeyen hetero bir erkek yıkanırken "bilader sırtımı keseler misin ikimiz de erkeğiz zaten" dese gidip sırtını keseler misin? etik olur mu sence? arkadaşım yıkanırken böyle bişe geldi aklıma. çağırsa asla gitmem diye düşünmüştüm o zaman ama bakmadan kese yapsam mı diye de aklıma geldi sen olsan ne yapardın?
ben yapardım kese atsak ne olacak ki? yardım etmiş oluruz hem insanlara. kese zaten hamam da atılır ve umama açık yıkanma yerinde kese için yardım istenebilir. insanın gay olması heteroya kese atamayacağı anlamına gelmiyor :)) alttaki yazara şu sorum var acıyor diye seksi yarıda bıraktığınız oldu mu nasıl bitirdiniz?