dün haberlerde bunu görünce (adıyaman valisi daha önce sağlık sebepleriyle istifa etmişti) acaba mı dedik.
malum deprem oldu ya, hani bazı şeyler ilk günler aksadı ya, ama sonra yardım eli herkese uzandı falan ya, belki o bir iki günlük aksaklık vali beyin içine oturdu da istifa etmiştir dedik.
öyle değilmiş. vali bey milletvekili aday adayı olabilmek için istifa etmiş. ve şöyle demiş:
“beş yıldır yürüttüğüm hatay valiliği görevinden, devlet büyüklerimin de müsaadeleri ile 14 mayıs 2023 tarihinde yapılacak olan milletvekili seçimlerinde, memleketim sivas'tan ‘aday adayı' olmak üzere ayrılmış bulunmaktayım”
aman sivaslı yiğidolar dikkat. vali bey hayırlı işler. fakat 5 yıl az bir süre değil. bir gün sorarlar size o 5 yılı.
kuru iftira desem neden sulu değil diyecek biri. kuzu bahsiyle beni erol taş'a benzetmesi sevindirdi mi üzdü mü bilemedim. karışık duygular içindeyim. bilen bilir yemeğin hakkını veririm. o gün türlü yiyeceğim deyince 'etli mi' diye sordum. biliyorum fakirlikten tavuk döner bile alacak parası yok. vücuduna protein girsin diye elimden geleni yapsam da ben vegan oldum filan dedi. balkan lokantası dediği de sefaköy sanayi sitesindeki balkan lokantası. şükürler olsun buna çok para kaptırmadım. tabldotu yiyip kalktık hep. çayımızı da tamirci arkadaşın orada içerdik. her neyse güçten kuvvetten düşüp de veganlığa kısa bir ara vermek istediğinde beni bulacağın yeri biliyorsun. öptüm kib bye.
bütün büyümü bozduğu gibi aramızdaki ilişkiyi de ortaya çıkardı.
ben hintli sevmiyorum demedim hindi sevmiyorum demiştim. özellikle hintlilerin ayakla yaptığı yemeklere bayılıyorum. bu da ırkçı faşist oldu galiba. ayak ırkçısı mıyım acaba?
''yaptırdığımız anketlere göre türkiye'nin 5. büyük partisiyiz. %30'un üzerinde oy potansiyelimiz var.''
diyen bbp lideri. belki yalan haberdir diye düşündüm fakat videosunda da aynen böyle diyor. bu seçimde potansiyeli göreceklermiş. bir de bunun muharrem ince modeli var. çok enteresan çok.
bu oscar'ın bir özelliği vardı bizim için. bu sene hiçbir canlı yayında sunumu yapılmadı. tv'yi bırakın radyoda bile şöyle böyle diyeni duymadım. deprem dolayısıyla böyle olduğu söylendi. neyse insan bir şey de diyemiyor. liste aşağıda. izleyenler, yorumlayanlar, beğenenler, beğenmeyenler buyursun.
- en iyi film: "everything everywhere all at once"
- en iyi kadın oyuncu: michelle yeoh, "everything everywhere all at once"
- en iyi erkek oyuncu: brendan fraser, "the whale"
- en iyi yönetmen: daniel kwan ve daniel scheinert, "everything everywhere all at once"
- en iyi yardımcı kadın oyuncu: jamie lee curtis, "everything everywhere all at once"
- en iyi yardımcı erkek oyuncu: ke huy quan, "everything everywhere all at once"
- en iyi uluslararası film: "all quite on the western front" (almanya)
- en iyi özgün senaryo: "everything everywhere all at once"
- en iyi uyarlama senaryo: "women talking"
- en iyi belgesel: "navalny"
- en iyi kısa belgesel: "the elephant whisperers"
- en iyi animasyon filmi: "pinocchio"
- en iyi sinematografi: james friend, "all quite on the western front"
- en iyi görsel efekt: "avatar: the way of water"
- en iyi film kurgusu: "everything everywhere all at once"
- en iyi film müziği: "all quite on the western front"
- en iyi özgün şarkı: rrr, "naatu naatu"
- en iyi ses kurgusu: "top gun: maverick"
- en iyi yapım tasarımı: "all quite on the western front""
- en iyi kısa film: "an ırish goodbye"
- en iyi kısa animasyon: "the boy, the mole, the fox and the horse"
- en iyi kostüm tasarımı: "black panda: wakanda forever"
hatrı sayılır online yazar görünüyor orada. acaba off olmayı mı unuttular. kim bilir? eskiden gak deseniz eskiyi basan bir ekip vardı. onlar da yok, özledim cidden. arkadaşlar arada hayat belirtisi gösterin. sex yine yaparsanız, ben yapmayın demiyorum. fakat sözlüğü de canlı tutalım yahu.
sting büyük sanatçı amenna. benim aklımda 'sting dansöz oynattı, dansöze para taktı' haberleriyle kaldı artık. adam istanbul'a geldi. eğlenceye götürdüler, dansözü masa üstüne çıkarttılar vs. burası türkiye sting'e dansöze para taktırırlar.
gravity's holdin' me back ı want you to hold out the palm of your hand why don't we leave it at that? nothin' to say when everything gets in the way seems you cannot be replaced and ı'm the one who will stay, oh ın this world, it's just us you know it's not the same as it was ın this world, it's just us you know it's not the same as it was as it was, as it was you know it's not the same answer the phone "harry, you're no good alone why are you sittin' at home on the floor? what kind of pills are you on?" ringin' the bell and nobody's comin' to help your daddy lives by himself he just wants to know that you're well, oh ın this world, it's just us you know it's not the same as it was ın this world, it's just us you know it's not the same as it was as it was, as it was you know it's not the same go home, get ahead, light-speed internet ı don't wanna talk about the way that it was leave america, two kids follow her ı don't wanna talk about who's doin' it first as it was you know it's not the same as it was as it was, as it was
evet arkadaşlar kadayıf oluyor ve oraya da beyazlar düşüyor.
yaşlanmanın eksisi birçok yeni şeyi hatırlamamak. gerçi bunlar lüzumsuz bilgiler genelde. arkadaş filanca takımın filanca futbolcusunu 2 gün düşünmüş ki futbolun ve o takımın hastası. nete bakmayacağım dedikten 2 gün sonra çıldırıp bakmış.
artısı benim için çok eski günlerdeki tatlı anları yine o tadı alırcasına hatırlamak. garip oluyor bu. bunu nasıl hatırladın be manyak diyorum kendime. attığım adımı, yediğim bisküvi tanesini falan hatırlıyorum.
yaşlanmak güzel değil, kötü de diyemem. geçip gidiyoruz işte.
tüm crossdresserlar sendikası, kuruluşu çok eskilere dayanan sendikal bir örgüttür.
günümüze kadar faaliyetlerini gizli yürüten örgüt geçtiğimiz yıllarda örgütlenmesini tamamlamıştır. sendikayı dirilten ve örgütlü hale getiren (bkz:özdemir) ani bir kararla önce köyüne sonra özüne daha sonra da bal kabağına dönünce faaliyetleri yürütme görevi bendenize kaldı.
örgütümüzün dantelli iç çamaşırı yardımından tutun da peruk desteğine kadar birçok konuda değerli üyelerimizin yanında olduğunu gururla söyleyebilirim. şimdilik aidat almıyoruz. hayırsever üyelerimizin destekleriyle bugüne kadar geldik.
geçmiş dönem başkanımız özdemir'in de dediği gibi: eteğimiz kısa, dantellimiz var.
not: tümcrosssen kısaltmasındaki üç s'yi soranlar oluyor. ne desek yalan olur. manası çok derin diyelim geçiştirelim en iyisi.
dantelli çorapların en dandikleri 200 tl'den başlıyor. siz siz olun aldığınız çoraplarınıza gözünüz gibi bakın. öyle gereksiz tahriklere kapılıp 'yırt parçala' demeyin. bir heves uğruna paranızı sokağa atmayın.
bugün instagram storylerine kurban gitmiş gibi dursa da saksafon solosu ile sözleri ile insanı saran melodisi ve soul-caz notalarıyla alıp götüren müzik eseri.
teşekkürler grover washington, bill withers.
''just the two of us we can make it if we try just the two of us''
orhan veli şiiri. ne güzel değil mi sayın seyirciler. hakikatten gidebilmek ne güzel. gidebilenlerden ama bir yere de varabilenlerden olalım.
gün olur, alır başımı giderim, denizden yeni çıkmış ağların kokusunda. şu ada senin, bu ada benim, yelkovan kuşlarının peşi sıra. dünyalar vardır, düşünemezsiniz; çiçekler gürültüyle açar; gürültüyle çıkar duman topraktan. hele martılar, hele martılar, her bir tüylerinde ayrı telaş!... gün olur, başıma kadar mavi; gün olur başıma kadar güneş; gün olur, deli gibi...
uzun zamandır yazmak istediğim başlık. kısmet bugüneymiş. konu erkekler olunca tipim yok. genç-yaşlı-ten rengi-zayıf-şişman-kaslı demeden çoğundan hoşlanıyorum, kısacası bir tipim yok. birlikte oluğum erkeklerin yaşı 17-72 arasında boy 150-210 arasında kilo 50-200 arasında, pasaport 50'den fazla şekline. hayatımın bir kısmını da tam bir slut olarak yaşadığım da bir giz değil. neyse, konu bu değil, gel-git 30lu yaşlarımın sonunda kendimden 20 yaş büyük bir adama aşık oldum, hadi bu yetmedim, herifin evlenme teklifine de salya sümük evet dedim. burada yazacamayacağım kadar özel bir teklifti. eşime 2016'da montreal'de geçirdiğim kısa 3 günde tanıştığımızda aşık olmadım. kinky yanlarıma iyi geliyordu. neyse. hayatımın en güzel yılı olan 2016'dan sonra en zorlu yıllarından 2017'in geleceğinden hiç haberim yok. rené ben hiç bırakmadı. o zorlu zamanımda hep yanımda oldu. mozambik'te yaşadığım 1.5 yıl boyunca hep bir telefon uzağımdaydı. beni dinledi. neyse gel zaman git zaman kanada'ya geldim yerleştim. covid oldu falan. adam beni yavaş yavaş kendine aşık etti. onun olmadığı bir hayatı, ona sarılıp uyumadığım bir geceyi hayal bile etmek istemiyorum. ancak bir gerçek var, benden 20 yaş büyük. tip 1 diyabet hastası. 61 yaşında. benimle ne kadar birlikte olacak? neyse ki sağlığı 55 yıldan uzun süredir tip 1 diyabet hastası olan biri için çok iyi olsa da, iç organları 61 değil belki 81 yaşında biri kadar tahribat görmüş. bunlar yadırgayamayacağım gerçekler. onu o kadar çok seviyorum, ona o kadar çok bağımlıyım ki... minicik bir adada, dağ başında yapayalnız yaşıyoruz. şu an ondan başka kimsem yok. en yakınmdaki ablam, arkadaşlarım toronto'da benden 2000 km uzakta. ha bu adaya taşınma fikri tamamen benim, yavaş yavaş kafasına işleyip de ikna ettim. hayatı yavaşlattım. çünkü onunla geçireceğim zaman maalesef sonsuz değil. toronto'nun saçma sapan hayhuyuyla, aptal şehir kaosuyla onunla geçireceğim kısıtlı zamanı katletmek istemedim. cennet parçası bir yere aldım getirdim, kısacası pamuklara sardım. bu entari istediğim gibi olmadı. kafamda beylik paragraflar kurmuş olsam da, olduğu gibi parmaklarıma geleni yazdım onlar yerine. özetle. kendinizden büyük bir herifi sevin, beraber olun, ama o herifin, o hiç istemese de bir gün sizi bırakıp gideceği gerçeğine, 50'li yaşlarınızda yalnız kalacağınız gerçeğine kendinizi hazırlayın. hayat, ilişkiler, sürprizler. kimin ne zaman öleceği hiç belli değil, kiloluyum, bakarsın yarın ben kalp krizi geçirip onu yalnız bıramışım. olur mu olur. o yüzden eğer seviyorsanız arkanıza bakmayın. öününüze bakın ve o adamla birlikte olun. ama önünüzdeki yılların yaşıtınız biriyle olacağından çok daha kısa olduğunu bilincinde, hayatı her anının dolu dolu yaşayarak onunla birlikte olun. benim için dolu dolu yaşamak, uzak bir adaya taşınıp doğayla iç içe sessiz bir yaşamı seçmek oldu, siz kendinizin ve onun ne istediğini düşünerek yapın seçimlerinizi.
can atalay’ı gezi davası üzerinden cezalandırdılar. fakat cezalandırmalarının tek sebebi gezi direnişi değil. soma’da ve ermenek’te hayatını kaybeden madencilerin, çorlu’daki tren faciasında ölenlerin, aladağ’daki cemaat yurdunda yanarak ölen çocukların avukatıydı. ülkede mağdur edilen insanların avukatıydı. hükümetin canını sıkan olaylarda karşı avukattı hep. onu ve onun gibileri bu yüzden cezalandırıyorlar. anayasa hiçe sayılıyor, ülkede hukuka dair hiçbir şey kalmadı artık.
koca bir medfen burası, yazdıklarımız da hüve’l-bâkīli mermerler. bir gün bakıp ya işeyecekler ya da papatya ekecekler. "artık senin mekânın servilik altında bir yermiş" dedirtelim.
sadece sivilcilerden kurtulmak değil az ve öz ürünle harika bir cilde sahip olmak da mümkün. influencerların bol bol gözünüze soktukları ürünleri sallayın. 4 adım yeterli güzel bir cilt için. 1) temizle 2) nemlendir 3) güneş kremi (spf) sür. 4) gece yatmadan haftada 3 gün retinol kullan.
sadece bu aşamaları yaparak glass skin'e ulaşmış biri olarak pazarlanan onlarca ürünü ve rutini reddediyorum. tabii ki bu 4 ürünü de güzel ürünlerden seçmek şart.
1) temizlik için dermabien'in hassas ciltler için olan yüz yıkama jeline bayılıyorum, şu kırmızı olan. daha ucuz olsun isterseniz skinmaster jelleri de efsanedir. cilt tipinize göre birini seçebilirsiniz. koyu mavi olanı -antiacne olarak geçiyordu galiba- bence en güzeli. yine hassas bir cildiniz varsa turkuaz olanı alın.
2) nemlendir: bunun için birkaç ürün var. ben dermabien diyeceğim yine burada. hydrating serumundan çok memnunum. daha ucuz yollu ama yine çok işe yarayan bereketli bir diğer ürünse luv it!'in 8d nemlendirici hyaluranic asidi. bunu ben saç diplerimde de kullanıyorum.
3) güneş kremi: bununla ilgili birçok marka var ama ben hem en garantisini hem en iyi koruyanını hem de yağlı yapış hissettirmeyinini önereceğim: holika holika'nın güneş kremi. ben tek bunu kullanıyorum. hayatım boyunca da sadece bunu kullanacağım gibi duruyor.
4) retinol: bunu kullanırken dikkatli olmakta fayda var. abartmayın ve sadece gece yatmadan sürün. benim retinolde de önerim dermabien olacak. melacure serisinden boost txa retinol. özellikle cildinde koyu leke olanlar için çok iyi gelecektir.
ben sadece bu 4 adımı kullanıyorum. geri kalan her şeyi lüks ve gereksiz görüyorum.
ek: sevgili actual proof'un * katkısıyla, elbette ki beslenme düzenini doğru ayarlayabilmek de var.
yıldız teknik üniversitesi elektrik mühendisliği 4. sınıf öğrencisi. başarılı bir öğrenci, tam burslu, tubitak'tan projesi kabul görmüş ve destek almış. ayrıca emekli bir subayın oğlu. arkadaşları tarafından da çok sakin, hiçbir siyasi hareketin içinde bulunmayan ileriye dönük çok ciddi kariyer planları yaptığı anlatılan bir genç arkadaş. filistin için destek yürüyüşünde hilafet bayrağı açan birine yumruk attığı için önce gözaltına alınan, sonrasında hızlıca tutuklanıp cezaevine gönderilen genç. yumruk yiyen kişi ismail aydemir'in atatürk düşmanı, türkiye cumhuriyetinin yıkılıp şeriatın getirilmesine yönelik pekçok paylaşım yaptığı ortaya çıktı. olay anında polisin yanında ege'ye tokat atan bir şahıs var, hakkında hiçbir şekilde işlem yapılmadığı bilgisi geliyor, ülkedeki yönetimin değişmesi ve hilafetin gelmesini isteyen kişi için de hiçbir şekilde işlem yapılmadığı (hukukçu arkadaşlar daha iyi bilirler, tck 309 a göre müebbet hapis cezası alması gerekiyormuş) söz konusu. ülke yönetimi arap sevicileri koruyor, şeriat isteyenleri yüceltiyor, cumhuriyeti savunanları cezalandırıyor gibi bir durum hakim. 2024 iyi gelsin hepimize, ancak pek iyi gelmiyor gibi geliyor bana. filistin'e destek mitinglerinin altından şeriat ve hilafet pohpohlaması yapılıyor.
burada a2 olan ifade a kare aslında, burada gösterimi olamadığı için, bunu belirtmek isterim
a2 – a2 = a2 – a2
eşitliğin bir tarafını ortak çarpan ile a parantezine alıyoruz eşitliği diğer tarafını ise iki kare farkı olan a - a , a + a şeklinde çarpanlarına ayırıyoruz,
a(a – a) = (a – a)(a + a)
yukarıdaki ifadede farklı yöntemlerle çarpanlara ayrılmış bir ifade bulunmakta,
çarpanlarına ayrıldıktan sonra eşitliğin her iki tarafındaki aynı ifadeler sadeleştirilir, matematikteki sadeleştirme kuralından, (a – a ) ifadesi sadeleştirilir.
korhan futacı ve kara orkestra'ya yasemin mori eşlik ediyor. seviyorum bu parçayı lakin babayı diyorum. aslında parça da size babayı diyor. kısmet diyoruz. yine buluşuruz.
yine buluşuruz günler geçer aldıklarımız yeter yine karmaşık geceler bekler beni bekler bekler yine varoluş dimdik yokuş yıldızlar ağlıyor kıyılar boyunca dalgalarla avunuruz sığmıyor aklıma çekip alsam seni ıssız rüyalarıma günlerim sensiz düne düşüyor yine buluşuruz yine amansız kor ateşler cepheler bekler zırhını parlatıyor zaman delip geçmemi bekler simsiyah atlar çekiyor arabamı sapsarı ayçiçek tarlaları mızraklar deliyor okyanus burada bitiyor
bir zaman sonra not: buluşamazsınız. geçin o işi!
çok zaman sonra: ulan acaba o buluşmayı beklediğiniz bir başkası mı? hadi bakalım.
malumunuz cb seçimi 2'inci tura kaldı. başlığımızı açıp siz değerli yazarlarımızın isabetli yorumlarını alalım derim.
ayrıca bugünün bir özelliği var sayın okuyucular. 28 mayıs 2013, gezi parkı direnişinin başlangıcıdır. şimdi tam 10 yıl sonra bizi bir sınav daha bekliyor. hadi bakalım!
eskiden hafta sonlarında liselerin ortaokulların kursları vardı. cüzi miktarda ücrete ya da durumu olmayanlara ücretsiz verilirdi bu kurslar. bendeniz de bu kurslara gitmiştim. o kursların birinde, matematik dersinde başımıza hoş olmayan bir şey geldi. hafta sonu çalışmaktan hoşlanmayan, dolayısıyla hafta sonu tatili yenen matematik hocamız garip bir uygulamaya imza atmıştı. kurs sırasında hoşlanmadığı ya da soruları bilemeyen öğrenci oldu mu defterini çıkarır sözlü notunu basardı. hafta içi yetmiyormuş gibi bir de hafta sonu eksi notları almaya başlamıştık. bir iki şikayet ile hocamız bu uygulamadan vazgeçti. vazgeçti ama defterine geçtiği notlar aynen kaldı ve dönem sonu notlarımızı etkiledi. ayı sözlük'te de duyduğumuz kadarıyla burasıyla alakasız bir ortamda yapılan muhabbetler yazarların uçurulmasına, banlanmasına sebebiyet vermekte. çok zor bir dönemden geçtiğimiz aşikar. bu yazar yoğunluğunun yarın öbür gün biteceği sözlüğün bekleme salonunda yeller eseceği günler yakın. şu kısa dönemde kişisel buhran ile yazar banlamak çocukçadır. ayrıca tüm bu olanlara rağmen böyle yerlere fazlaca anlam yüklemek de bana göre çocukluğun dik alasıdır. tarafsızlığımızı bir kez daha sorgulamaya davet etmekle beraber canları sıkılan yazarlarımıza her zaman bir yolun olduğu, yeni bir yolun açılacağını da hatırlatmak isterim. saygılar.
bir entry'de anne olurken diğerinde baba olabiliyor. mutlaka 2 çocuğu var. şimdilik gay gibi göründüğü ve 18 cm alete sahip olduğu da söylenebilir. allah şifa versin. az pide bol su.
2 mart 2016 itibariyle (kıvılcım 1 mart 2016'da atılmıştır aslında) atışmaya başlayan ikili, eğitim sistemi üzerinden ilerliyor şimdilik.
araya troll ve trollük kavramları sokuşturularak kavga çeşitlendiriliyor. miacaba green apple'ı sığ ve gerici olmak ile suçluyor ve özelde atıştıklarını alenen ortaya dökmekle itham ediyor. (modlar göreve de dedi)
green apple'ın karşı atakları beklenmekte.
editler editi: green apple dün kendisine salvo yapmış zaten nickaltından. atanamayan öğretmenlerden kadrolu öğretmenlere kadar geniş bir yelpazee çakmalar olmuş. samimiyetsizlikle miacaba suçlanmış ve aman derdinizi filan anlatmayın oradan size çakar denmiş.
miacaba editi: miacaba tdk şubesi gibi çalışıyor. sağlı sollu noktalı virgüllü yapıştırıyor. güzel türkçemiz mahvolmasın diyor (yazar burada acaba mahfolmasın mı diye de düşünüyor)
sözlük yeniden açıldıktan sonra yazan çok az kişi var. belki de yazma motivasyonunu bulamıyorlar bilemiyorum.
ask olsn'u tanımam etmem. fakat gözüme çarptı seri eksilenmiş. ne bok yedi diye baktım. bir halt yediği de yok. fikir belirtmiş ki bu arkadaş 8 senedir hemen hemen aynı şeyleri yazıyor.
mütedeyyin biri; inanan biriyim demiş bir yazısında. akp'yi övmüş ve bunu geri durmaksızın çeşitli mecraları örnek göstererek yapmış; bu da olabilir beni ilgilendirmez.
benim durduğum yer ile ask olsn'un durduğu yer çok farklı. e mübarekler sizin de öyle muhakkak. ask olsn arkadaşımız seneler önce bu kadar göze batmamışken, sözlük içinde bir renk olup gitmişken bu tahammülsüzlük neden? iktidarın hıncını ask olsn'u eksileyerek mi çıkarıyorsunuz? relax!
sizi anlıyorum ve derhal hollywood filmlerinden uzak durmalısınız diyorum. ayrıca artık ilkokul arkadaşlarınızla bu muhabbetleri yapmayın, coin filan konuşun.
oo belalım gelmiş. yoktun kanka kokumu mu aldın? hoş geldin.
1977 yapımı 2. dünya savaşı konulu film. yönetmeni richard attenborough ( kardeşi david attenborough).
market garden operasyonunu konu alan film yıldızlar geçididir. james caan, michael caine, sean connery, elliott gould, anthony hopkins, gene hackman, laurence olivier, ryan o'neal, robert redford filan allah ne verdiyse filmdedir.
evet dedem de militarist filandı. eksileyin.
eksileyenler köprüye uzak olanlar. hasetlenmeyin be kardeşim.
youtube'daki önerilen videolarda ido çıktı karşıma. 20-25 cm'den kendisine bakıyorum. 4 küsur milyon kişi izlemiş. bu 4 milyonun en az 500 - 1 milyon arası tekrara girmiştir. diyorum kendi kendime 'ulan toplu ölüm olması lazım şimdiye kadar. olsa duyardık yani'. 4 küsur milyon artı 1 ben mi olayım derken kendimi serdar ortaç'ta buluyorum. bunun izleyen sayısı beni daha ürkütüyor. dna'mdaki yapı taşları lise 2 fen bilgisiyle çatışıyor. ölüyorum ulan kurtarın beni.
not: lan mal bunun neyini beğenmedin? ido ya da serdar ortaç fanı mısın?
hatrı sayılır online yazar görünüyor orada. acaba off olmayı mı unuttular. kim bilir? eskiden gak deseniz eskiyi basan bir ekip vardı. onlar da yok, özledim cidden. arkadaşlar arada hayat belirtisi gösterin. sex yine yaparsanız, ben yapmayın demiyorum. fakat sözlüğü de canlı tutalım yahu.