efemerid

Durum: 716 - 71 - 15 - 1 - 18.03.2024 15:35

Puan: 10068 - Sözlük Kaşarı

1 yıl önce kayıt oldu. 13.Nesil Yazar.

şekerci dükkanı
  • /
  • 36

beğendiğimiz kitaplardan alıntılar

olmamamın yararları metninden:

"oda yapmak için
oyulur kapı ve pencere.
odanın olmadığı yerdedir
yaşanacak yanı.”

beni güzel hatırla

nedense artık göremeyeceğimi bildiğim biriyle bazen sessiz çoğu zaman habersiz vedalaşırken aklımda pyro çalıyor. ve ben herkesi ne olursa olsun güzel anılarla, sözcüklerle hatırlamayı yeğliyorum.

chasing cars

her başlangıca ve her bitişe en çok yakışan şarkıdır. hayat defterimde bir sayfa daha çevirip bembeyaz tarafına kalem dokundurmazdan evvel son dolu sayfama bir göz atarken yine eşlik ediyor bana.

"forget what we're told
before we get too old
show me a garden that's bursting into life"

who the fuck did i marry

beklenen hizmet. buyurun efenim:

robyn

tam 19 sene önce çıkardığı "handle me" şu an çıksa liste başı olur ve sâkil durmaz. ölümsüz müzik yaptığı doğru. birçok pop star'ını eli bile değmeden yetiştirmiş bir ilah. birçok şarkıcıda-şarkıda izlerini görebiliyoruz robyn'imizin.
bakın mesela:

cumartesi ibneleri

ekseriyeti güne fleet foxes ile başlar.

hayat güzelmiş

geniş alanda bakmak gerekir. dar alanda bakıyorsanız güzel değildir hatta trajedidir.

murat kurum

çok çirkin, aynı çirkinliği ümit özdağ'da da görüyorum. asla fiziksel değil, "yüzüne vurmuş" derler ya... içten çürümenin yüze vurması yani. muhtemelen kazanacak istanbul'u. bakalım nasıl yönetecek?

bilmek

"taşıyamadığın her bilgi yüktür."

14 mart 2024 imoco volley conegliano vs eczacıbaşı dynavit

inanılmaz umutlandım 20 mart için. ancak ortada sinirli bir santarelli var, bizde de ne yaptığını bilmeyen berduş ferhat. çok daha iyi hazırlanıp geleceklerdir, ama ümit kırmıyoruz.

oyuna gelecek olursam; belli başlı oyuncu ısrarları dışında gayet iyiydik. maalesef naz boskovic'le hiç anlaşamadı, olmadı yani. naz'ın pasör olduğu ortamda boşkodan verim alamıyoruz. mutlaka elif-boskovic ikilisini oyuna sürmek gerekiyor.
hande çok güzeldi maçta, arkaları harika toparladı. sistemsiz toplara hücumları da fena değildi.
öldü dedikleri simge yine cenazelerini kıldı ahaha maskeli kraliçem müthiş defanslar yaptı. atom karınca resmen, prime dönemini 2019'da yapmış olsa da hala ayakları sağlam basıyor.
sinead jack'in eksikliğini çok hissettik maçta. tek ayak hücumlarına ihtiyacımız vardı. bir de bilen bilir jack'in tek ayakları rakip için oldukça moral bozucudur çünkü resmen toptan ses geliyor onun ataklarında. o olsaydı bence maç kesinlikle bizdeydi.
bir de kaybetmemizdeki en büyük etken naz ısrarıydı maalesef. elif'i as oynatacaktı ferhat, o zaman ilk setten ağır bir kayıpla moralleri iyice bozulurdu. elif de 4.sette çok kötüydü maalesef. her ne kadar 23 yaşında dünya çapında bir pasöre dönse de hala uzun maçlarla ilgili sıkıntısı oluyor. tabii yaşına veriyorum, beş sene sonra elif şahin belki de dünyanın en iyisi olacak. belki değil hatta, allah sakatlık vermezse kesin gözüyle bakıyorum. maja'nın kız kardeşi işte, ablasından el aldı.
boşko'ya lafım yok zaten. mükemmel birisi, kusursuz bir tanrıça. resmen dünya üzerine tek bir iş yapmak için gelmiş, onu da bulup yapıyor. dünyanın en iyisi kesinlikle. o son sayılarda eli dahi titrememesine hayranım. gerçek bir kaptan, ferhat'tan daha iyi bir lider eczacı için. gerçekten bu kadının önüne dünyaları sermeliyiz, asla bizden gitmemeli.
nitekim özetle ben umutlandım. burhan felek'te ortalığı yıkacağız, italyan seyirci bu konuda iyiydi. belki bunun sayesinde geri döndüler. istanbul'da buna izin veremeyiz. çatır çatır bir oyun olması gerekiyor bizim de oyuncuları yalnız bırakmamız gerekiyor. çünkü zaten başlarında bir koç yok, sahada zaten yalnızlar. seyirci desteğine çok ihtiyaçları var.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

"does the sun shine on your back in autumn?
do the birds call out your name in spring?
and do you let the chill return?
and are the ladies dancing in the meadow?
no man is an island on their own
are we living in a hard-earned dream?"

egonu vs vargas

bu gece itibariyle cevabını bulan versus.
zaten ikilinin her karşılaşmasında egonu ağırlığını koyuyordu ama bu maçta tartışmasız hükümdarın egonu olduğunu anladık.

paola egonu:
21/37 %57h, 6 hata, 1 bloklanma
1 blok, 3 servis hatası
22 sayı, +12 wl

melissa vargas:
14/31 %45h, 5 bloklanma
14 sayı, +9 wl

12 mart 2024 vero volley milano vs fenerbahçe opet

cl maçlarında egonu'yu dünya üzerinde tek bir oyuncu durdurabildi, o da neslihan demir'di. bu kadının eşi benzeri rakibi yok. dünyanın en iyisi, doğal olarak zayıf rakibi fenerbahçe'yi de bombalıyor adeta. yanında ona destek olan oyuncular da olunca galibiyet kaçınılmaz oluyor.
lavarini'yle pasör drca'yla meliha'yla gizem örge'yle anca olabilen bu. eda erdem olsaydı da bir şey değişmezdi.
santarelli'nin imoco'su çiğ çiğ yiyecek milano'yu. en azından buna sevinebiliyorum.
lavarini'yi de seneye şutlarsınız diye umuyorum. geçmiş olsun.

12 mart 2024 vero volley milano vs fenerbahçe opet

terzic'den daha kötü bir antrenör bulduk inanılmaz... yani ana cristina'yı maça sokmama nedenin nedir lavuk lavarini? zaten manşetimiz yok bari hücum ederdik. meliha kim ki ana cristina onun yerine geçemesin? şaka gibisiniz.
ayrıca sahada tek arina var. tek başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. vargas desen ne drca adam akıllı pas atıyor ne de atsa da vargas vuruyor. egonu vs vargas'ın kazananı da egonu oluyor böylece. türkiye'de italyan finali yaptıracaksınız helal olsun.

anlık mutluluklar

off günümde sevgiliye kısır yapmak için maydonoz ve nane toplayayım diye bahçeye indiğimde geçen ektiğim dereotlarının yeşerdiğini görmek... çok seviyorum böyle anları, mutluluğun/mutsuzluğun bir iklim değil hava durumu olduğunu ve bazen karabulutlarla kaplansam da elbet güneşin de bulutların ardından çıkacağını bana hatırlatıyorlar.

 spoiler!

say what you will

şöyle harika bir canlı performansı var, şarkının duygusal yoğunluğuna daha bi' uyduğunu düşünüyorum:

ayı sözlük

bir seneyi geçirmişiz. şöyle bir yedi sekiz sene öncesine dönebilmek ve cubboy, lost soul gibi yazarlarla dönemdaş olabilmek en azından iletişim kuruyor olabilmek isterdim.
burada güzel insanlar tanıdım, ne kadar geniş bir spektrumda olduğumuzu tekrar hissettim. eski yazarların açtığı patikalardan geçip kendimce başka patikalar da oluşturdum. izleri sürdüm izler bıraktım. eskiden daha eğlenceliymiş şimdiki yazarlar biraz nerd ve sıkıcı galiba ahahha

yine de bunca yıl sonra biraz ağır aksak da olsa devam edebiliyor olması sirkülasyonunun olabilmesi güzel. muhtemelen birkaç seneye biz gaylerin birbirine ya da en azından yalnız olmadığını hissedebilmeye bir yere ait olma hissini tadabilmeye daha fazla ihtiyacı olacak o yüzden varlığını önemsiyorum bu sözlüğün.

gay komşu

transseksüel bir komşum vardı ankara'dayken. o kadar severdim ki onu. tam bir evkuşuydu. her gün kekler poğaçalar yapardı apartmanı misler gibi kokuturdu. oldukça da cömertti, mutfakta pişirdiğinin nasibini her kapıya düşürürdü.
türlü türlü turşular kurardı apartmanın kilerine koyardı. üstünde de bir not "canınız çektiğince alın yiyin, afiyet olsun" diye.
ruh hastası olmadığımız için yaptığı her davranışı seks isteği ya da kendini pazarlama stratejisi olarak yorumlamazdık. sonra annesinin yanına dönmüştü çok üzülmüştüm. hala arada telefonlaşırız, yufka ekmek reçel yapar yollar.
ev alma komşu al lafı tevekkeli değil, mesela başlığın sahibi yazar gibi dangoz bir komşum olsun istemezdim. iyileşin ey insanlar, iyileşmek paralı değil.

sporu sevme nedenleri

spor yaparken tamamen kendimi unutuyorum. özellikle bireysel sporlarda. beynim kendini kapatıyor sanki. güniçini daydream'lerle geçiren balık burcu biri için bu bile yeter sebep.
ayrıca takım sporunu da seviyorum. voleybol, hentbol oynadığım bir dönem vardı. neredeyse profesyonele evrilecekti hentbol. o zamanlar da bir takım halinde birlikte bir amaç uğruna hem spor yapmak hem de tabiri caizse -ki hiç de sevmem bu tabiri- "savaşmak" güzel hissettiriyordu.
şimdilik hentbol kariyerim bitti tabii. voleybolu arada eğlencesine oynuyoruz. hala iyi geliyor bana. spor güzeldir.

12 mart 2024 vero volley milano vs fenerbahçe opet

ve büyük gün geldi çattı. maç bu akşam türkiye saatine göre 22:00'da oynanacak. tivibu spor/s sport plus'tan naklen izleyebileceğiz. bunlar dışında malum linkleri akşam koyarım.

eda erdem ve cansu çetin kadroda yok, iki ismin de sakatlığı devam ediyor. bakalım edasız n'apacağız? meryem boz'u da 2.libero olarak gösterip kadroya almış lavarini'ciğimiz. koskoca fener gizem örge'ye bağımlı ahaha başka bir libero almamış olmaları rezalet.

ben çok ümitli değilim açıkçası, lavarini gibi pozitif iyi niyetli ama maalesef ki oyun okuma kabiliyeti bu denli kötü biriyle bu maç olur mu, belki ucundan...

ayrıca kulisten aldığım bilgi: fb opet hala lavarini ile sözleşmeyi uzatmadı. yönetimin kritik maçları ve özellikle de bu maçı beklediğini duydum. lavarini eğer seneye de kalmak istiyorsa tüm varlığıyla bu maça saldırmak zorunda. bakalım bu koçta pozitif bir etki yapacak mı? sonuçta eğer kaybederse elinde ana cristina arina vargas gibi ağır taşlar varken kaybetti diye tüm dünyanın ağzına sakız olacak.
  • /
  • 36

beni güzel hatırla

sağda solda orhan veli ye ait olduğu söylenen bir şiir. bu bilginin de muallakta olduğunu belirtmek isterim.

"beni güzel hatırla!
bunlar son satırlar...
farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
uyandın ve ben bittim...

beni güzel hatırla!
çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...

beni güzel hatırla!
sayfalarca mektup bıraktım sana.
şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

beni güzel hatırla!
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.

beni güzel hatırla!
dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
alnından öptüğüm dakikaları...
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
bu da sana son sürprizim olsun.
şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
gidiyorum..."

lost soul

bakıyoruz; neler yazabiliriz diye...

ilk girimi 2011 yılında ağustos ayının 14'ünde akşam 5'te yazmışım ayı sözlük'e.
o günün üzerinden 5 yıldan fazla vakit geçmiş.

zaman, pekâlâ, hiç de acımadan patır patır ilerliyor işte.

ben, yeri geldiğinde, gayet duygusal bir insan olabiliyorum sanırım.
gerçi, bazı zamanlar oluyor, dünyanın bütün dertleri omuzlarıma birikmiş gibi hissediyorum
sonra
bazı zamanlar oluyor, dünyanın en huzurlu insanı benmişim gibi hissediyorum.

biz insanlar, bu girift ruh hâllerinden uzaklaşamıyoruz içinde yaşıyor olduğumuz dünya, dünyaya geldiğimiz zaman, zamanı harcadığımız olaylar hasebiyle.

son dönemde hem sözlük içre, hem de içinde yaşıyor olduğumuz ülke içinde olan bitenler beni ziyadesiyle etkilemiş durumda. bu yüzdendir ki uzunca bir süre kendimi soyutlamak niyetindeyim bazı mecralardan.
sözlük de bu mecralardan bir tanesi.

ülkenin içinde bulunduğu ahval dahilinde akıl sağlığımı korumanın en iyi yolu olarak bunu görüyorum:
kendimi müziklere, kitaplara ve filmlere hibe edeceğim.
"insanlardan buz gibi soğudum." diyor cahit külebi,
vardır bi' bildiği.

şu 5 yıl boyunca güzel insanlarla konuştum, güzel insanlarla tanıştım, çirkin insanların yazdıklarını okudum, çirkin insanlardan uzak durdum.
hali hazırda peyderpey konuşuyor/mesajlaşıyor olduğum iki-üç kişi var.

hayatım boyunca, franz kafka ile akıl ve ağız birliği etmişçesine, çevremde hep birkaç insan oldu zaten.
ne demiş: "huzur mu istiyorsun? az eşya, az insan."
şu iki-üç kişi benim için 5 yıl 3 ayın getirisidir; yüreğime basmış, özümsemişim.
kâfidir benim için.

"insan ne için yaşar?"
peki,
"insan ne için yazar?"

ilk sorunun cevabı nezdimde değişmekle beraber,
ikinci sorunun cevabı benim için bellidir:
hayat gailelerimden bir tanesi dünyaya bir iz bırakabilmektir.

o yüzden girilerimi silmiyorum.
burada kalsınlar, okunsunlar.

ingeborg bachmann şöyle yazar pek güzel bir şiirinde*:
"hiçbir şey gelmeyecek bundan böyle."

kapanışı güzel bir müzikle yapayım.

"like little puffs of smoke
we're here and then we're gone"



ayı sözlük'e yolunda başarılar dilerim.
güzel günler görmek dileğiyle.


*bu arada,
olur a iletişime geçmek isteyen yazar ya da okurlar olabilir.
mail adresi şudur:
_________________
[email protected]
_________________
istediğiniz herhangi bir şey hakkında yazabilirsiniz.
okumaktan keyif alırım.

güzel günlere...

efemerid

efemerid

müzik zevki ve entryleri çok hoş olan yazar.
huge hugs from pinokyo <3

ayı sözlük yazarlarının yaşam mottoları

kent

güzelinden konstantinos kavafis amca şiiri.
şöyle ki:

"başka diyarlara, başka denizlere giderim", dedin.
"bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
sanki bir hükümle yazgılanmış her çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş buraya!
daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada,
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın!"

yeni ülkeler bulamayacaksın!
bulamayacaksın yeni bir deniz!
hep peşinden izleyecek, durmadan seni bu kent!
aynı sokaklarda dolaşacak
ve aynı mahallede yaşlanacaksın,
ve burada, bu aynı evde ağaracak saçların!
bir başka kent bekleme sakın, hep aynı kente varacaksın,
sana ne bir gemi, ne de bir yol var,
zira nasıl heder ettiysen hayatını bu köşede,
yıktın onu, yok ettin tüm yeryüzünde!


şiiri ezginin günlüğü oyun albümlerinde şehir olarak müzikleştirmişlerdi.

evadamı olmak

çalışıyorum ama yine de ev adamı olmayı seviyorum. evimde takılmayı zaman geçirmeyi yalnız olmayı seviyorum

ayı sözlük itiraf

insanların yaşadıkları bana kendimi sorgulatıyor. duyduklarım, hele de burada okuduğum aşk acıları, maceralar, büyüklü küçüklü aşklar vs vs... kendimi eksik demeyeyim (zira herkesin her zaman öğreneceği bir şey vardır) ama çoğu zaman bi şeyler yaşamak için yeterli birisi olarak görüp; 23 yaşında artık ne bileyim bir-iki kayda değer bir şeyler yaşamış olması gerek diye düşünüyorum. ben mi çok dışında kalıyorum bazı şeylerin diyorum utangaçlıktan vs... son 1 yıldır artık yorulmaktan çok bıktım, sıkıldım. seks applerini bile çoğu zaman en azından düzgün birileriyle tanışma amacıyla kullanırken bu ülkede, bu zamanda, insanlardaki bitmez bilmez ego ve yüzeysellikle nereye kadar diye diye...

bazen diyorum ben başka gezegenden miyim, nasıl bu kadar izole kalmayı başardım istemeden.

enflasyon canavarı

bir diğer ikonikleşmiş görüntüsü olan canavar için (bkz: trafik canavarı olmayın afişleri)

joni mitchell

ilk albümü song to a seagull mümkünse remastered edilmemiş ilk dönem baskısı plaktan dinlendiğinde antidepresan gibidir.

Toplam entry sayısı: 716

onlyfans

eylülün sonlarına doğru rus orta yaşlarda gayet hoş bir adam gelmişti istanbul'a. instagramda bir süredir like'laşıyorduk. açıkçası ilgimi de epey çekmişti. istanbul'a geldiğini haber verdiğinde çok heyecanlanmıştım, bildiğin rus ayısı bi tip, sarı uzun sakalları, kırışık göz çevresi ve kıllı bir vücut...
tabii hemen bilet bakıyorum hızlıca yanına uçabilmek için. kendisi otel tutmuş.
istanbul'a indi, otelde dinlenecek ben de sözde ankaradan yanına geleceğim. telefonda konuşuyoruz, bir anda benimle seksini kaydetmek istediğini ve ileride izlemek için bunu yapmak istediğini söyledi. ben tabii has anadolu çocuğu, yer mi bunları. biraz ağzını aradım ve onlyfans'e başladığını öğrendim. daha öncesinde de lafı geçmiş ve benim onlyfans'la hiç ilgilenmediğimi takip etmediğimi öğrenmişti. yani hiç haberim olmadan pornom yayılabilirdi. tabii ağzına sıçtım bunun, biletimi de yaktım. yalvardı, yüzünü buzlayacaktım dedi ama nafile. en son para teklifi yapınca iyice uyuz oldum. içimde ne varsa ingilizce bildiğim ne kadar küfür varsa ettim herife.
o defter kapanmıştı. dün twitter'da dolaşırken bir türk porno hesabı gördüm, bir onlyfans içerik üreticisi. biraz bakayım diye tıklar tıklamaz kabak gibi bizimkiyle olan pornosunun trailer'ını gördüm.
o reddettiğim sarışın rus ayısı bizim onlyfans'çıyı delmiş resmen. gerçekten güzel bir seksi kaçırmış oldum. tabii buzlanmış bile olsa seksimin bir yerlere yayılmasını istemem ama adamın penisi o kadar güzel ki... uncut, damarlı ve gayet kalın. dişimi doldururdu yani.
işte o an onlyfans'tan etimle kemiğimle nefret ettim. tek içimi ferahlatan şey bizim türkün de gayet iyi hakkını verniş olmasıydı, o yarrak öyle sürülmeliydi, gerekeni yapmış. ama
o rus ayısı benimdi, benim olabilirdi.
orada, bi rus ayısı var uzakta, o rus ayısı bizim ayımızdır diyemedim. neyse sağlık olsun, allah belanı versin onlyfans.

ibb kitapçılarında lgbti nefreti

bir de oy bölüyorsunuz diye zırlayan ibneler vardı. chp'liler sever zaten islamcılarla el ele vermeyi. hala islamcı önüne domalıp "bakın biz de sizdeniz" ayağı çekiyorlar, hem de bizim üzerimizden. benim varlığıma alenen savaş açan bir zihniyet batarsa batsın. bu ülkenin düzelebilmesi için önce bu chp tarzı oluşumların yıkılması gerekiyor. bu yüzden iyi ki dem parti var, iyi ki başak demirtaş var! ekrem'den de sokak köpeklerinin katli için islamcılarla kol kola giren mansur'dan da kurtuluyoruz bu seçimde. artık kendinize çekidüzeni de siz veriverin. hadi bir daha zırlayın akp kazanacak diye.

akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun

alttaki yazara soracaklarım var

en son sevgilimden ayrılma sebebim psikolojik ve maalesef en son noktada fiziksel şiddet. aynı zamanda birbirimizi tüketiyor olmamız ve en önemlisi kendimi sevmeye kendimi seçmeye başlamış olmam.
en içimde kalan kavgamız; üniversitede staj gruplarına ayrılacağımız ve muhtemelen eskisi kadar sık bir araya gelemeyeceğimiz için son yaz arkadaşlarımla bir kamp tatili ayarlamıştık. ısrarla gelmek istedi. ben de herkesin tek geleceğini ve arkadaş arasında bir toplanma olacağını kişi sayısı olarak belli bir kişiye anca yer olduğunu söylemiştim. abartmıyorum 1 ay boyunca somurtmuştu. ağzını bıçak açmıyordu, tek kelime konuşmadık aynı evin içinde 1 ay. en son gideceğimiz sabahın gecesinde mide kanamam var kan kustum diyince telaşla acile götürmüştüm. tabii orada ng takılacak(burundan mideye bir boru), istemedi. imza attı istemiyorum diye. kan değerlerinde düşme yok, kanamayı düşündüren bulgu yok. yine de hocamız ricam üzerine endoskopi yaptı sonuç temiz. tabii bizim kamp iptal oldu. eve giderken arabada bana "kan kusmuştum ama kırmızı pancar yedim ondan herhalde" gibi dalga geçermiş gibi bir şey söylemişti. o an arabada sinir krizi geçirmiştim. epey tartıştık o gün kenara çekip. ağlamıştı ben seni herkesten kıskanıyorum diye. işte benim hiç arkadaşım kalmadı herkes evlendi yurtdışına gitti, ben de insanlara açılmak istiyorum yaşım geçti artık arkadaş olacak kimseyi bulamıyorum dedi. biraz üzülmüştüm orada, çünkü aptaldım. o an sen yalnızlığı dibine kadar hak ediyorsun şimdi de hayatındaki tek kişi olan beni kaybediyorsun diye çekip gitmemiştim. hala içimdedir.

alttaki yazar; hayatın boyunca tek bir kitap okuyacak, tek bir albüm dinleyecek ve tek bir film izleyeceksin. bunlar hangisi olurdu?

arabası olmayan aktif

24 saatlik acil nöbetinden çıkmış bir haldeyim ve bir gün öncesinde hunharca yiyişip karısından görmediği ilgiyi muameleyi verdiğim "nöbet çıkışı seni alırım" diyen adamın beni dolmuş durağında beklediğini, öyle durakta büzüşük teyzelerin yanında fırın poşetine sarılmış köy tavuğu gibi oturduğunu gördüğümde gelen pişmanlık hissi... ayaklarını yerden kestim hayvan oğlu hayvan geçen gece, aynısını senden de bekliyorum, yatakta yapamıyorsun bari dışarıda işe yara.
velhasıl kelam, arabasız aktif dolaba atılmış yarım limon gibidir, bir günde büzüşür tadı gider, ne atabilirsin ne tutasın gelir, hak ettiği yer çöplüktür ama çekersin bir "neyse" kalır öyle. aylar sonra bir bakmışsın dolapta yumurtalıkta sıkışmış küflenmiş ne menem olduğu belirsiz bir hilkat garibesine dönüşmüş.
ulan hayatın verdiği limona bak, limonata bile yapamazsın bununla. atın gitsin arkadaşlar, nitekim ben öyle yaptım. fakirseniz seks hayatınız da olmasın, fakir erkeği anası karısı sevsin, durduk yere sizi bully'lemek zorunda kalmayalım.

akp'nin iyice homofobik bir çizgiye gelmiş olması

sağcılarla ortak noktada buluşulabileceğine inanan daha göçmenle mültecinin farkını bile bilmeyen kafatasçı faşist bir yazar daha, şaşırdık mı? siz nasıl yüzsüz, nasıl korkunç insanlarsınız ya, oğlum siz kimsiniz ya? hangi sağcıyla yan yana duracaksın sen, sen toplumun bir parçasısın da evinin damında o yalandığın sağcıların füzeler patlattığı insanlar değil mi? sen daha iyi bir hayat hak ediyorsun da onlar hak etmiyor mu, sen kimsin ki bu insanlardan farkın olduğuna inanıyorsun?

ümit özdağ yeşil ışık yakmışmış, ulan özdağ tabanında sen ibne halinle nasıl bir karşılık bulacaksın? birlik olacakmışız da mülteci karşıtlığı yapacakmışız. özdağ'ın tohumlarının türk aile yapımızı bozamazlar diye açtığı pankartları da mı görmedi faşist gözlerin. toplum mülteciler ve lgbt arasında bir seçim yapacakmış, peki şeyin bundan haberin var mi mesela toplumun? oğlum toplum zaten o seçimi yaptı geçen seçimde, sen teröristsin toplumun gözünde, seçmedi yani seni hani bunun cevabını merak ediyorsan. çık bakalım pride bayrağı baskılı tshirtle fatih'e. sevgilinle el ele gez bakalım memuriyetin nasıl düşürülüyor sağcılar tarafından. akp iyice homofobik hale geldi kurtuluş özdağ'da öyle mi? şu sıçtığımın hayatını satranç oynar gibi yaşayıp piyon olmaya bu kadar hevesli olmayın.

edit: ırkçı yazar türkmenbeyi girdisini silince havaya yazmışım gibi oldu. eğer kendisini açıklasaydı veya özür girdisi yazsaydı kendi görece agresif girdimi de silerdim ancak kendisi silip kaçmayı seçti. bakan görsün bunu, kendisi hazır "fırsat" yakalamışken özdağcılarla beraber olup mülteci karşıtlığı yapmamız gerektiğini böylece toplum tarafından sevileceğimizi söylüyordu girdisinde. faşist.

edit: şimdi de seri eksilemeye başlamış, zavallı faşist herif, senin gibilerin yüzüne yüzüne faşist diye bağıracağım sizden korkan çekinen umursamayan sizin gibi olsun

disney+

kemalist hükümet akp tarafından çarmıha gerilen platform, tüm muhalifler nasıl oluyor da chp'nin susup akp'nin bu kadar ses çıkardığını soruyor hatta içten içe akp'yi tebrik ediyor. yerel seçimlerde büyük hezimetin ayak sesleri şimdiden duyuluyor, tece'nin yeni yüzyılının ilk çeyreği biterken akp'nin elini güçlendiren şey mustafa kemal mi olacaktı, oldu valla.

senelik üyeliğimi yeniledim, neredeyse hiçbir şey izlemiyorum, helal-i hoş olsun. zengin bir içeriği var ve arşivinin orada bir yerde duruyor olması içimi rahatlatıyor. umarım akp'lilerin ve kemalistlerin elinde lağvedilmez.

islamcılar ve kemalistler en son lgbt konuşulurken el ele vermişti, şimdi de kemal için aynı saftalar, yürrüyün be bozkurtlar kim tutar sizi

onlyfans

eylülün sonlarına doğru rus orta yaşlarda gayet hoş bir adam gelmişti istanbul'a. instagramda bir süredir like'laşıyorduk. açıkçası ilgimi de epey çekmişti. istanbul'a geldiğini haber verdiğinde çok heyecanlanmıştım, bildiğin rus ayısı bi tip, sarı uzun sakalları, kırışık göz çevresi ve kıllı bir vücut...
tabii hemen bilet bakıyorum hızlıca yanına uçabilmek için. kendisi otel tutmuş.
istanbul'a indi, otelde dinlenecek ben de sözde ankaradan yanına geleceğim. telefonda konuşuyoruz, bir anda benimle seksini kaydetmek istediğini ve ileride izlemek için bunu yapmak istediğini söyledi. ben tabii has anadolu çocuğu, yer mi bunları. biraz ağzını aradım ve onlyfans'e başladığını öğrendim. daha öncesinde de lafı geçmiş ve benim onlyfans'la hiç ilgilenmediğimi takip etmediğimi öğrenmişti. yani hiç haberim olmadan pornom yayılabilirdi. tabii ağzına sıçtım bunun, biletimi de yaktım. yalvardı, yüzünü buzlayacaktım dedi ama nafile. en son para teklifi yapınca iyice uyuz oldum. içimde ne varsa ingilizce bildiğim ne kadar küfür varsa ettim herife.
o defter kapanmıştı. dün twitter'da dolaşırken bir türk porno hesabı gördüm, bir onlyfans içerik üreticisi. biraz bakayım diye tıklar tıklamaz kabak gibi bizimkiyle olan pornosunun trailer'ını gördüm.
o reddettiğim sarışın rus ayısı bizim onlyfans'çıyı delmiş resmen. gerçekten güzel bir seksi kaçırmış oldum. tabii buzlanmış bile olsa seksimin bir yerlere yayılmasını istemem ama adamın penisi o kadar güzel ki... uncut, damarlı ve gayet kalın. dişimi doldururdu yani.
işte o an onlyfans'tan etimle kemiğimle nefret ettim. tek içimi ferahlatan şey bizim türkün de gayet iyi hakkını verniş olmasıydı, o yarrak öyle sürülmeliydi, gerekeni yapmış. ama
o rus ayısı benimdi, benim olabilirdi.
orada, bi rus ayısı var uzakta, o rus ayısı bizim ayımızdır diyemedim. neyse sağlık olsun, allah belanı versin onlyfans.

arabası olmayan aktif

24 saatlik acil nöbetinden çıkmış bir haldeyim ve bir gün öncesinde hunharca yiyişip karısından görmediği ilgiyi muameleyi verdiğim "nöbet çıkışı seni alırım" diyen adamın beni dolmuş durağında beklediğini, öyle durakta büzüşük teyzelerin yanında fırın poşetine sarılmış köy tavuğu gibi oturduğunu gördüğümde gelen pişmanlık hissi... ayaklarını yerden kestim hayvan oğlu hayvan geçen gece, aynısını senden de bekliyorum, yatakta yapamıyorsun bari dışarıda işe yara.
velhasıl kelam, arabasız aktif dolaba atılmış yarım limon gibidir, bir günde büzüşür tadı gider, ne atabilirsin ne tutasın gelir, hak ettiği yer çöplüktür ama çekersin bir "neyse" kalır öyle. aylar sonra bir bakmışsın dolapta yumurtalıkta sıkışmış küflenmiş ne menem olduğu belirsiz bir hilkat garibesine dönüşmüş.
ulan hayatın verdiği limona bak, limonata bile yapamazsın bununla. atın gitsin arkadaşlar, nitekim ben öyle yaptım. fakirseniz seks hayatınız da olmasın, fakir erkeği anası karısı sevsin, durduk yere sizi bully'lemek zorunda kalmayalım.

nöbetçi doktor

benimdir. ve aralık ayındaki son nöbetimin vermiş olduğu bir öfori durumu da var. 312 hasta girişi olmuş, 168'ine ben bakmışım. son 1 küsür saatim... bir yudum viski içmelik tam. ama içemiyoruz tabii ki... e bi zahmet kardeşim (bkz:memurluk)
ortamda in cin top oynuyor.

dipnot: bazıları tam dövmelik diyen yazarı beklerim. o götüne enjektörü sokup çeneni nasıl eline veriyorum naklen izlersin. tabii mesai dışında ehehe :)

sekste sınır tanımam

bir aktif yalanıdır. 5 dakikayı bir saniye geçebilen aktif bunu yapıştırır hemen. sınır dediği şey boşalma eşiği muhtemelen.
prostatına masaj yaptırmaz, kendini kırbaçlatmaz, bağlatmaz, alta geçmek istemez, outdoor'da yoldan geçen kuştan korkar, ay onu yapamam ay bunu yapmasak olur mu... ama sorsan sınır tanımazdır, yersen.

pinkwashing

eskiden böyle çalkantılı dönemlerde, siyasi dengesizliklerde, katliamlarda, savaşlarda malum sözlüğe girmeme yazılanları okumama kuralı koymuştum kendime. anlaşılan aynı şeyi burada da yapmak lazım. çok fikir annecim...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

toksik ilişki içinde çıkmazda olan tüm dostilerime gelsin

aile evi gayleri

beni en çok çıldırtan gaylerin mensup olduğu alt sınıf. 18'inden sonra çıkmıyorsa zorla kuyruğundan tutulup sokağa atılmalı insan ya, bakıyorsun 30 olmuş sikinin kılı ağarmış hala annesinin dibinde. bir de bunlar aşırı takıntılı ve sorunlu tipler oluyor. birlikte yaşamayı geçtim iki gün misafirliğe gelse kovasın geliyor herifleri. birlikte yaşama adapları yok, temizlik takıntıları var, cimriler, ne yemek yapmayı bilirler ne don yıkamayı... ilişkilerini hep satranç oynar gibi yaşarlar, mutlaka bir hesapları olur. gündelik konuşmalardan büyük büyük anlamlar çıkarmalar, her söylenende kendine laf sokulmuş sanmalar, sayısız mikroagresyon hepsi bu tiplerde... yahu çıkın şu ana rahminden, sokağa atılın, bir bakın hayat neymiş kira ödemek neymiş ev sahibiyle davalık olmak neymiş...

allah kitap muhabbeti yapan gay

zavallıdır, mazoşisttir ve biraz aptaldır. o kitaba ve allaha göre cezası yüksek binalardan atılmak, eğer çok istiyorsa bunu allaha bırakmadan kendisi yapabilir. kesinlikle saygı duyulmaması ve uzak durulması gereken gaydir. kenarda köşede falan namaz kılmaya çalışır, çok sevdiği allahın evinde gay olduğu bilinirse tesbihlerle boğulup öldürülür bundan bihaberdir. oruç tutan kasa var bi de, niye oruç tutuyorsun mesela hangi günahtan kendini arındırıyorsun, sokakta kendi hemcinse ağzın sulanırken neyin orucu diyesin gelir.

allahın her şeye rağmen kendini sevdiğine inanır, ortadoğunun en büyük pasifi mevlananın "ne olursan ol yine de gel" lafını tüm islam aleminin düsturu sanır. kendi ailen bile sevmemiş oğlum seni, hangimizin arkasında durur annemiz babamız gay olduğumuzu bilse? kıytırık allah neden sevsin seni? türbanlı gelin bekleyen annene kelli felli adamla git bakalım allahına nasıl kavuşuyorsun?

sinirlendim. çünkü uyuz oluyorum.