attitude

Durum: 340 - 0 - 0 - 0 - 13.06.2016 00:24

Puan: 5196 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

sürtünme kuvveti.
  • /
  • 17

the last station

insanda lev nikolayeviç tolstoy okuma isteği uyandıran güzel film.

baş rollerinde james mcavoy, helen mirren, chritopher plummer, paul giamatti ve anne-marie duff'ın oynadığı last station, tolstoy'un hayatının son günlerini anlatmaktadır. filmde tolstoy ile karısının karmaşık ilişkisinin son günlerine tanık oluyoruz. tolstoy sevenler için mutlaka tavsiye edilen bir film.

filmin fragmanı:

the man from u.n.c.l.e

hala sözlükte başlığının nasıl açılmamış olduğuna hayret ettiğim, muhteşem bir guy ritchie filmi.

filmin baş rollerinde henry cavill, armie hammer, alicia vikander, elizabeth debicki ve hugh grant** oynamaktadır.

60'lı yıllarda geçen bir diziden uyarlanan the man from u.n.c.l.e'ın konusu 1960'lı yıllarda, soğuk savaşta geçiyor. uzun süredir amerika ile rusya arasındaki savaş yüzünden çarpışmakta olan cia ajanı solo* ile kgb ajanı illya'nın* uluslararası bir suç örgütünü çökertmek için iş birliği yaparlar.

film gerçekten çok başarılı. ben bir tane bile olumsuz görüş duymadım. özellikle vintage temasını ve the great gatsby'i beğenenlere şiddetle tavsiye ediyorum. soundtrack albümü ise başlı başına şaheser olmuş.

bir de 1,85 boyunda henry cavill ile 1,96 boyunda armie hammer'ı aynı ekranda, devasa boyutlarda izlemek var.*

şu fragmanı buraya koyalım:



bu da soundtrack albümünden, en sevdiklerimden birisi:

alttaki yazara soracaklarım var

daha çözebilmiş değilim ve nasıl çözülür merak ediyorum.

alttaki; henry cavill mi armie hammer mı?

angels in america

al pacino ile merly streep'in ne kadar iyi birer oyuncu olduklarını yüzümüze vurdukları bir dizi olmuş.

tek kelimeyle harika.

az önce 6 saatlik maratonun sonuna geldim. bakmayın sadece al pacino ile merly streep dedim ama bütün oyuncular çok iyi performans sergilemişler. bence bu dizi sadece eşcinsellerin değil, bir şeylerin farkına varan ve varmak isteyen herkesin arşivinde olmalı. dizide eşcinsellik, ırkçılık, din, insanlık, aşk, sevgi, ve nefret gibi insana has pek çok komplike kavramı incelemişler. hani tüm bunları bir kenara bırakacak olursak - ki bence hiçte kenara bırakılacak şeyler değiller - aids hakkında bilinçlenmek için mutlaka izlenmeli.

yani ben bu diziyi izleyene kadar aidsin bu denli korkunç bir hastalık olduğunu tahmin edememiştim.

harika. tek kelimeyle harika!

abdullah öcalan ı gelin yapan ülkücüler

abdullah öcalan'ın günahım kadar sevmem ancak bu yapılan şeyi hiç komik bulmuyorum. baştan sonra ataerkil kalıplara göre hazırlanmış bir çalışma. içinde gram zeka barındırmıyor. hoş aşk-ı memnu yalısı önünde terörü protesto etmek eylemini gerçekleştiren adamlardan daha akıllısını bekleyemezsin. evet aslanım gelin olmak aşağılayıcı bir şey... evet, kadın olmak zaten iğrenç bir durum... evet...

üstelik iki tarafında kanlı bıçaklı hale gelmesine az kalmış şu günlerde neden biz halk olarak savaşı ve kavgayı siyasiler ile askerlere bırakmıyoruz? neden komşumuzu böyle gaza getiriyoruz.

ben komşumla kavga etsem elime ne geçer?

sorular, sorular...

eşcinsel çiftlerin evlat edinme hakkı

bir lgbt sözlüğünde neden hala açılmadığına hayret ettiğim başlık, konu. belki de türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının evlatlarını siyasiler uğruna feda ettikleri şu günlerde eşcinsellerin neden evlat edinmek istediklerini anlayacak düşünce yapısına sahip olmadıkları için bu konuları konuşmak için daha çok erkendir. amerika'da #lovewins etiketiyle eşcinsel evliliklerini kutlayadursunlar pek çok gelişmiş ülke bu konuyu çoktan aşmış durumda.

aşağıda attitude dergisinin ağustos sayısında paylaşılmış, gerçek bir evlat edinme hikayesinin benim tarafından yapılmış çevirisini paylaşıyorum.

bu hikayeyi anlatan ailenin fotoğrafı:



uzun zamandır bir çocuk evlat edinmeyi düşünüyorduk. jack işaret dili tercümanı ve okullarda sağırlarla iletişimi sağlamak için çalışıyor. bizim evlat edinmek istediğimizi bilen okul müdürlerinden birisi onunla görüşmüş ve arron’ın geçicisi olarak yerleştirildiği yerin süresinin dolmak üzere olduğunu ve ona uzun süre yaşayabileceği yeni bir yer aradıklarını söylemiş. bu sırada arron yedi yaşındaydı. biz, arron’ı evlat edinmek için sosyal hizmetlere başvurduk ve görüşmelere başladık.

arron ile ilgilenen sosyal hizmetler uzmanı bize sürekli zorluk çıkardı. iki erkek neden bir erkek çocuk evlat edinmek ister gibi bir sürü homofobik şüpheyle karşı karşıya bırakıldık. öte yandan bize yardım etmek için elini taşın altına koyan inanılmaz bir sosyal hizmetler uzmanına sahiptik en sonunda mahkemeye çıktığımızda hakime evlat edinmenin bu kadar aksamasının çok saçma olduğunu söyledi - ki o (kadın) sosyal hizmetler uzmanı ile dalga geçti. altı ay sürmesi gereken işler tam iki yıl sürdü ve ancak arron on yaşına geldiğinde nihai şekilde bize verildi, geçen sene. aslında hükümetin tüm o evlat edinme sürecini artık daha da kolaylaştırdığını söyleyebilirim.

arron bize ilk geldiğinde ingilizcesi çok kötüydü ve yeterli eğitim almamıştı. ona her şeyi en baştan öğretmek zorundaydık ve o tüm öğrettiklerimizi hızla öğrendi. şimdi işaret dilini çok iyi kullanıyor ve ingilizceyi konuşabiliyor. bir bakıma iki dil biliyor denebilir! onu londra’nın merkezine götürdük ve onu herkesle tanıştırdık, konuşturduk. tanıdığım eşcinsel çift ile beraber, arron onları amcaları olarak görüyor ki adamlardan birisi de sağır, soho’da balan’a gittik. insanlarla tanışmayı seviyor. onunla gurur duyuyoruz.

iki babası olduğu için gerçekten mutlu. çocuk sahibi olan eşcinsel çiftlere sataşan ve dalga geçen bir sürü insan tanıyoruz. bazen bunu komik buluyoruz ancak bana göre bu tutumları tamamen meraktan kaynaklanıyor. arron’u, jack’in tercüman olarak çalıştığı londra gey erkek korosunu izlemesi için götürdük. tesadüfe bakın arron’ın erkek kardeşi de eşcinsel bir çift tarafından evlat edinilmiş! biz şu anda onları arıyoruz.

arron tam 10 yıl boyunca bir aileye sahip olmayı bekledi ve şu anda o bizimle ilgili her şeyi seviyor. onunla ilgili her şeyden gurur duyuyoruz. ayrıca, jack ailesine gey olduğunu söylediğinde ailesi tarafından reddedilmiş ama şimdi kendi ailemizi kurduk. baba olmak gerçekten harika bir şey! bizim daha genç hissetmemize ve kendimize daha çok dikkat etmemize sebep oldu. çocuğumuz için sağlıklı kalmalı ve iyi görünmeliyiz.

çoğu insan bebek evlat edinmenin daha sevimli ve iyi olduğunu söylüyor ancak o bebeği evlat edinene kadar bebek zaten üç yaşına gelmiş oluyor. insanlar mektup yazıp büyük çocuk istemediklerini, kusurlu çocuk istemediklerini söylüyorlar ancak lütfen onları böyle dışlamayın. biz daha iyisini bekleyemezdik. biz bu ülkede bunu yapabildiğimiz için gerçekten çok şanslıyız. herkese tavsiye ediyoruz.

(bkz: mutluluk veren küçük şeyler)

suudi arabistan'ın bir tane bile suriyeli göçmen kabul etmemesi

haberiniz var mı bilmiyorum ancak izlanda sadece 50 mülteciyi kabul edeceğini açıklayınca on binlerce izlandalı hükümete tepki gösterip, mültecilere evlerini açmayı teklif etmişler.

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/2996176...

suudi arabistan konusuna dönecek olursak iki yüzlülükten başka bir şey değildir. hoş sadece suudi arabistan değil, diğer sözde müslüman devletlerde hiç suriyeli almadılar. buna rağmen rte her fırsatta avrupa'yı kötülerken bu devletlere tek kelime etmemektedir. bu da ayrı bir ikiyüzlülük örneğidir...

seyhan arman

bilenler bilir, istanbul'da seyhan kitabevi vardır. ben çocukken bu kitabevinin seyhan arman'a ait olduğunu düşünürdüm. şu an hali hazırda elimin altında bulunan talihsiz serüvenler dizisi'nin ilk 4 kitabını ve dedektif mickey serisinin ilk 5 kitabını oradan almıştım. ciddi ciddi onun olduğuna inanıyordum.*

homojen dergi yazısını çok başarılı buldum. her ne kadar ben dinozor metaforunu yaşına başına bakmadan benimle flirt etmeye çalışan ve bunda ısrar eden amcalarım için kullanıyor olsam bile onun bakış açısını da çok beğendim. eğer yazısını bir adım ileri götürme cüreti gösterecek olursam dinozorlar öldükçe dünya daha güzel bir yer olmaya başlıyor. yeni nesil onunda dediği gibi, gümbür gümbür geliyor!

hazır hakkında entry girmişken hakkında bir övgüm ve bir yergim olacak.

ilki lgbt hareketi için ekranlara çıkıp bizi bu kadar iyi temsil ettiği için tebrik ediyorum. özellikle fox tv ekranında nedim uzun'un da katıldığı programda gösterdiği sabra hayran kaldım. merak edenler için linki gelsin.



yergim ise akasya durağı isimli karın ağrısı dizide aldığı rol üzerine alacak. böylesine transfobik bir rolü neden kabul etmiş hala anlamış değilim. aslında biraz anlıyorum ama en gerek vardı ablacım ya...

akasya durağı'nın o sahnesi:

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

aşk-ı memnu yalısı önünde terörü protesto etmek

ülke olarak akıl tutulması yaşadığımızı biliyordum ancak ülkücülerin olayı bu kadar abartacağını düşünmemiştim.

beren saat'in hdp'ye oy verdiğini düşünen bir grup aşk ı memnu'nun çekildiği yalı önünde "ya allah bismillah allahuekber" nidaları eşliğinde beren saat'i ve terörü protesto etmişler.*

şu an beren saat ne düşünüyor çok merak ediyorum...

http://www.milliyet.com.tr/Milliyet-Tv/n...

1 kasım erken seçimlerinde ayı sözlük yazarlarının oy verecekleri partiler

anket parti bazında düzenlendiği için bağımsızlar listeye alınmamıştır.

anket için;

http://strawpoll.me/5440911

video games

video çekip intihar etme modası

intihar etme durumu genelde içinde bulunan duruma tepki ve bana yardım edin serzenişlerinin bir sonucu olduğu için intihar edecek kişinin video çekmesi sadece teknolojiyi ne kadar iyi kullandığını gösterir.

mesela intihar edecek kişinin telefonla araması aslında yardım istediğini, ölmek istemediğini gösterir. aradığı kişiye intihar etme sebebini söyleyerek kime veya hangi duruma karşı tepki gösterdiğini söyleyebilir.
gene intihar edecek kişinin arkasında not bırakması, bu kişinin kime veya hangi duruma karşı tepki olarak intiharı düşündüğünü bize gösterir.

yani görüntülü aramanın yapıldığı 21. yüzyılda video çekip intihar etmek son derece normal buluyorum.

ayrıca intihar eden birisine, hayatına son vermeyi göze almış birisine modaya uymuş demek son derece aşağılayıcı bir yaklaşım. yaşama dürtüsü evrimsel olarak içimizde taşıdığımız en temel iç güdüdür. öyle modaya uyarak bu iç güdüden insan vazgeçemez.

intihar etmeyi düşünen birisinin acilen yardım alması gerekmektedir. hiçbir dert çözümsüz değildir.

anne frank

the faul in our stars'da hazel ile agustus'un ilk öpücüklerini gerçekleştirdikleri ev, anne frank'ın saklandığı evdir. müzedir.

ayrıca 13 yaşında bir kız olarak sarf ettiği şu cümleler, yaşını başını almış oksijen israfı pek çok insana ders olarak okutulmalı:

"ben çoğu insan gibi boşa yaşamış olmayı istemiyorum. etrafımda yaşıyor olup beni tanımayan insanlara faydalı olmak ve mutluluk vermek istiyorum. öldükten sonra da yaşamaya devam etmek istiyorum. bana doğuştan, kendimi geliştirmek ve içimdekileri yazarak ifade etmek imkanı bağışladığı için tanrı'ya şükrediyorum."

cümle sonunu net ile bitirmek

bazen net demeden önce nokta derler.

mesela en karizma ispanyol erkekleri nokta net!

böylelikle vurguyu bir tık daha arttırıp, karşıdaki kişiyi tezleriyle etkisiz hale getirirler.*

ayrıca bunun bir çeşit aşağılık kompleksi ürünü olduğunu düşünüyorum. hani son sözü ben söyleyeyim, bende sonra kimse konuşmasın gibi bir hava bırakıyor.

abdurrahim boynukalın

öncelikle boyuna posuna maşallah demek istiyorum.

dedesi rıfat boynukalın, necmettin erbakan'a çok yakın bir isim olduğu için torununun bu dönüşü beni şaşırtmamıştır.

üstünlük kompleksi

kişinin doğuştan var olan aşağılık kompleksine dayanarak kendini diğer insanlardan daha üstün görme ve yüceltme karmaşasıdır. kişi hep üstün olma, sahip olma ve kendini kahraman gibi görme karmaşası içindedir.

tedavileri ise güler yüzle, dostane bir tavırla kendilerine içinde bulundukları durumu anlatmaktır.

aşağılık kompleksi

psikiyatrik bir rahatsızlıktan çok psikolojik bir bozukluk olan durum. kişinin bazı yönlerden ve bazı durumlarda kendisini aşağı hissetmesine neden olan karmaşadır.

bu komplekse sahip kişilerde genelde kendini ispat etme çabası görülür. mesela ikili tartışmalarda son en son sözü söyleme takıntısı hatta tam manasıyla laf sokma çabası buna örnek verilebilir. genelde bu aşağılık kompleksi farkına varılmaz ve kişiye eziyet eder. özgüven eksikliği, saplantı bozuklukları ve kültürel yozlaşma aşağılık kompleksinin nedenleri arasında gösterilebilir.

ırkçılarda sıkça karşılaşılan bir durum diye biliyorum.

(bkz: ırkçılık)

(bkz: adolf hitler)

ayrıca;

(bkz: üstünlük kompleksi)

sosyal medyada hoşlandığı kişinin hiçbir gönderisini beğenmeyen kişi

aman sevdiğimi anlamasın, aman onu takip ettiğimi fark etmesin, aman çok yüz vermeyeyim telaşına giren ağır ergenlerin ve 33. dereceden kezbanların içinde bulundukları telaş hali. yalan yok. lise yıllarımda bende böyleydim ama el insaf, eğer takip ettiğim çocuğun gönderilerini ve fotoğraflarını düzenli olarak beğenseydim "ibne misin oğlum sen?" sorularına maruz kalabilirdim. o zamanlar korku, çikolata, börek falan neyse işte.

görüyorum ki hala bu şekilde düşünen koca koca insanlar var.

yoksa siz hala hoşlandığınız kişinin hiçbir gönderisini beğenmediniz mi?

caitlyn jenner

(bkz: bruce jenner)

amerika'ya altın madalya kazandıran, kim kardashian'ın üvey babasının cinsiyet değiştirme ameliyatından sonra aldığı isim.

ayrıca;

(bkz: caitlyn jenner'ın gey evliliklerine karşı olması)
  • /
  • 17
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 340

efendi adamlar çöpe giderken piç beylere yönelimin tavan yapması

genelde kezbanların rahatsız oldukları sorunların en başında gelir. "nerede serseri var gidip buluyorum" diyen bu kişiler genelde ilişki yaşadıkları kötü çocuk tarafından hırpalanmalarına rağmen ses çıkarmazlar. çünkü prenslerimiz ve prenseslerimiz için bir piçi yola getirmek en büyük başarıdır. samimiyetsizlikten kırılan arkadaş ortamlarında "bakın onu nasıl eve bağladım, benden sonra bir daha hiç eskisi gibi olmadı" diyebilmek için bu çocuklarla aşklarını ve sabırlarını sınarlar.
bu piç beylere ilgi gösteren kadınların ve adamların en sevdikleri romanın fifty shades of grey olduğunu düşünüyorum.

(bkz: en sevdiği roman fifty shades of grey olan insan)

sait faik abasıyanık

sait faik abasıyanık hayatı boyunca üç kadına yakınlaştı. bunlardan ilkiyle evlenmesini annesi istemedi. bilenler bilir; sait faik annesine aşırı düşkündür. evlenmek istediği ikinci kadın teklifini reddetti. üçüncüyle ise annesinin isteği üzerine nişanlandı. on ay nişanlı kaldı, ayrıldı. sait faik'in yakın arkadaşı ise yazarın kimseye dile getirmediği aşk hayatını öykülerinde anlattığı ve sait faik'in aslında eşcinsel olduğunu söyledi. başka bir yazarda bunu onayladı ve abasıyanık'ın ölmesine yakın sırf içindekileri söyleyebilmek için hikayelerinin biçimini değiştirip gerçeklik duygusu uyandırma isteğinden vazgeçtiğini söyledi.

sait faik abasıyanık'ın hikaye ve romanlarında homoerotizm, erkek imgesi ve kadın temsilleri başlığı altında oğuz güven'in yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

meraklısı için:

http://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006152...

homofobi

elit gay kriterleri

gördüğüm kadarıyla kimse doğru cevabı verememiş. önce elit nedir onu yazalım.

elit siyaset ve sosyoloji kuramlarında, fazlasıyla büyük miktarda sermayeyi veya iktidarı elinde tutan küçük bir insan grubuna denir. ne yazık ki günümüzde elit denince akla çok zengin insanlar gelmektedir.

türkiye'de elit gay olduğunu pek düşünmüyorum. varsa bile kolay kolay kendilerini ifşa etmezler.

bim'de satılan pembe prezervatif

takılan penisi pembe ciklete, ciklet yalnız sakız değil, benzeten dünyanın en kalın prezervatifi. normalde yüzde beş kaçak ihtimali olur ya bunlarda bence yüzde sıfır yazmalılar.

fuck buddy

türkiye'de çok yanlış anlaşılmış kişi.

efendim yüzümde tüylerin yeni bittiği zamanlarda seks yapacağım uzun süreli birini arıyorum kafası ne yazık ki fuck buddy olayında çalışmıyor. çünkü uzun süreli seks yapacağınız kişiyle gerekli mesafeyi ayarlayıp aradaki mesafeyi korumazsanız zamanla birbirinize bağlanabilir ve daha kötüsü birinizden birisi birinize bağlanabilir.**

şimdi vereceğim, zaman içerisinde başarısından emin olduğum bir kaç madde fuck buddy ile olan ilişkilerinizi sorunsuz bir şekilde götürebilirsiniz.

1- çok muhatap olmayın.

bence en zoru bu. yani yaşadığımız çevre belli. adam ayak üstü yalanları söylüyor, ruhumuz duymuyor. konuşmak şart ama ileri gitmemek gerek. hani yatağınıza kimi aldığınızı bileceksiniz ama hayatına çok müdahil olmayacaksınız. sanki onun özel hayatı çok umrunuzdaymış gibi soru sormayacaksınız. yani siz bilirsiniz... eğer özel hayatıyla ilgili çok konuşmaya başlarsanız size bağlanabilir veya siz ondan etkilenip bağlanabilirsiniz.

2- arkadaş olmayın.

bu biraz ilk maddenin sonucu olacak bir şey. ilk maddeye uyarsanız bu maddeyi kulak ardı edebilirsiniz ama inanın işin en önemli tarafı bu. insanlar arkadaşlarıyla seks yapmazlar. insanlar arkadaşlarının içine girmezler veya onları içlerine almazlar.

3- düzenli vakit ayırın.

eğer ikinizin de hayatları yoğunsa belli bir gün ve saat belirleyin ve ihtiyacınızı o vakitte giderin. yani karşınızdaki kişi sizin ne arkadaşınız ne sevgiliniz. iş ortağı gibi düşünün. haftanın belli günü veya günlerinde birbirinizin ihtiyacını gidereceksiniz. eğer canınız istediğinde onu ararsanız bu iş olmaz. hem zırtpırt arayıp rahatsız etmemeli hem de mesafeyi fazla açıp fuck buddynizin başka arayışlar içine girmesine engel olmalısınız.

4- seviştikten sonra yatakta çok vakit geçirmeyin.

size beraber uyumayın demiyorum. zaten uyumamanız gerektiğini biliyorsunuz. ancak seviştikten sonra nefes nefese kendinizi yatağa bıraktığınızda sarılma gibi istenmeyen duygusal bağların kurulmasını engellemek için o yatakta çok vakit geçirmemelisiniz. ha eğer gece beraber vakit geçirdiyseniz ve beraber uyumak zorundaysanız dönün sırtınızı yatın. kesinlikle hiçbir bağ kurmayın.

5- zevk alıp almadığına dikkat edin.

özellikle ilk buluşmada, ikinci buluşmayı garantilemek istiyorsanız buna dikkat edin. unutmayın, o sizin erkek arkadaşınız değil. sizin yataktaki bencil tavrınıza katlanmaz. bu yüzden karşılıklı zevk çok önemli.

6- robot muamelesi yapmayın.

robot muamelesi yapmayın diyorum ama şimdi mekanikten örnek vereceğim. makineler her ne kadar işlerimizi görmeleri için icat edilmiş olsalar bile ara sıra bizim onlara bakmamız, yağlarını değiştirmemiz veya vidalarını sıkmamız gerekmektedir. her ne kadar kendi zevki için sizinle sevişen fuck buddyniz bile olsa seviştikten sonra hemen yollarınızı ayırmayın. giyinin ve imkanınız varsa kahve için. siyasetten, sanattan veya müzikten bahsedin. görüşmediğiniz süre içerisinde ne yaptığınızı konuşabilirsiniz ancak kesinlikle özel hayatlarına müdahil olmayın. bu çok önemli.

fuck buddynizi paket ürünlere benzetebilirsiniz. yukarıdaki kurallar ilişkinin daha uzun sürmesi için gerekli olan şeyler. raf ömrü gibi düşünün. sıraladığım maddelere uyarsanız daha uzun süre görüşürsünüz. öbür türlü aşık olmak, arkadaş olmak, fazla samimiyetten sıkılmak gibi bir sürü sorunla karşılaşabilirsiniz.

translar ile geyler arasındaki anlaşmazlık

okumuş kesimde pek olmasa bile okumamış veya okumayı sadece üniversite bitirmek olarak algılamış gey ve trans bireylerde görülen anlaşmazlıktır. bu anlaşmazlığı yaşayan iki tarafta da diğer tarafı eksik görme durumu vardır. translar için konuşacak olursam sanki zamanında hiç gey olarak yaşamamış gibi geylerin hayatını aşağılama söz konusudur. kendilerini kadın olma kararını verdikleri için çok cesur bulurken aslında kadın olmaları gereken geylerin bu cesareti gösteremedikleri için erkek olarak kalmakta ısrar ettiklerini savunurlar.

olaya geyler arasından bakacak olursak diğer tarafı hasta olarak suçlamalarını ele alabiliriz. normal olanın kadın ve erkek olarak doğmak olduğunu söylerken kendilerinin başka bir erkeği severek bu doğruyu hiçe saydıklarını görmezden gelirler. transların, kadınlara özendiklerini söyleyenine bile denk geldim. sanki bir erkek sırf özendiği için kadın olmak istermiş gibi.

ama bana kalırsa gereksiz ve anlamsız bir tartışma. günün sonunda hepimiz aynı bayrağın altında toplanıp başkalarının normaline karşı durmuyor muyuz?

hoş, bu tartışmayı yapanlar genelde karşı durmayanlar ya neyse...

sait faik abasıyanık

sait faik abasıyanık hayatı boyunca üç kadına yakınlaştı. bunlardan ilkiyle evlenmesini annesi istemedi. bilenler bilir; sait faik annesine aşırı düşkündür. evlenmek istediği ikinci kadın teklifini reddetti. üçüncüyle ise annesinin isteği üzerine nişanlandı. on ay nişanlı kaldı, ayrıldı. sait faik'in yakın arkadaşı ise yazarın kimseye dile getirmediği aşk hayatını öykülerinde anlattığı ve sait faik'in aslında eşcinsel olduğunu söyledi. başka bir yazarda bunu onayladı ve abasıyanık'ın ölmesine yakın sırf içindekileri söyleyebilmek için hikayelerinin biçimini değiştirip gerçeklik duygusu uyandırma isteğinden vazgeçtiğini söyledi.

sait faik abasıyanık'ın hikaye ve romanlarında homoerotizm, erkek imgesi ve kadın temsilleri başlığı altında oğuz güven'in yüksek lisans tezi bulunmaktadır.

meraklısı için:

http://www.thesis.bilkent.edu.tr/0006152...

miacaba vs green apple

yeni nesil ülkü ocakları reisi miacaba ile bir dönemin asena green apple'ın taraflarını oluşturdukları kavga.

green apple folyalı ellerine tutuşturduğu çantasıyla, adeta bir devlet bahçeli edasıyla miacaba'yı rezil edeceğini söylerken, miacaba kpss hazırlık testlerinden fırsat buldukça rte edasıyla "bunlar troll bunlar zamanında sözlüğümüzün formatına uymadılar demekte geri durmuyor. **

aşağılık kompleksi

psikiyatrik bir rahatsızlıktan çok psikolojik bir bozukluk olan durum. kişinin bazı yönlerden ve bazı durumlarda kendisini aşağı hissetmesine neden olan karmaşadır.

bu komplekse sahip kişilerde genelde kendini ispat etme çabası görülür. mesela ikili tartışmalarda son en son sözü söyleme takıntısı hatta tam manasıyla laf sokma çabası buna örnek verilebilir. genelde bu aşağılık kompleksi farkına varılmaz ve kişiye eziyet eder. özgüven eksikliği, saplantı bozuklukları ve kültürel yozlaşma aşağılık kompleksinin nedenleri arasında gösterilebilir.

ırkçılarda sıkça karşılaşılan bir durum diye biliyorum.

(bkz: ırkçılık)

(bkz: adolf hitler)

ayrıca;

(bkz: üstünlük kompleksi)

arkadaşa eşcinsel olduğunu söylemek

öncelikle en yakın ne demektir, farkında olun.

size en yakın olanlar genelde ailenizdir. kan bağından çok gönül bağıyla size bağlıdırlar. sizin için fedakarlık yaparlar ve bu fedakarlıkları yaparken karşılık beklemezler. hafta sonu sinemaya giderek veya dedikodu yaparak bu gönül bağı kuramazsınız. onu da diyeyim. **

neyse konumuza dönüyorum.

açılmanın asla bunun bir sır olarak kalacağını düşünmeyin. kalmaz. bir kere açıldığınız zaman geri dönüşü yoktur. ha, bu kötü bir şey mi? ben bilemem. sen kendi realiteni bir düşün, sonra açıl...

sonra hayatınızda hiç tanımadığınız insanlarla karşılaştığınızda "ayy attitude sen misin? ben çok ufak tefek bir çocuk bekliyordum?" dediklerinde şaşırmayın.

şaşırdım mı? şaşırdım.

sonra kabullendim.

hükümeti sevmeyen ama devlete tapan güruh

öncelikle başlığın ekşi sözlükteki halini yazmak istiyorum:

(bkz: hükümeti sevmeyen ama devlete tapan kitle)

başlığı aşıran arkadaş ya copy-paste yapmayı bilmiyor ya da bir yerde okuduğu cümleyi başka bir yere taşıyacak hafızaya sahip değil. ha, evet kendisi devlet memuru olmak için yırtınan ancak devlet memuru olamayan bir öğretmen adayı. anladığım kadarıyla coğrafyacı. haha yok akp ile devleti bir tutarken, devlet memuru olmak isteyen yani ona göre akp'nin memuru olmak isteyen** birine laf anlatmaya çalışarak değerli vaktimi harcamayacağım. madem başlık ekşi'den aşırılmış ben de ekşi'de bu başlıkta favladığım bir entryi buraya copy-paste yapacağım.

not: entry'de cinsiyetçi terimler olabilir. onlar için kusura bakmayın. kpss'ye girerek onun deyimiyle akp memuru olmak isteyen birinin en anlayabileceği yazı bu. yazının orijinal bozulmasın diye düzeltmedim.

"günlük siyasi tartışmalarda da defalarca nedenini açıklamaya çalışsam da, maalesef geri zekalı, tek derdi akp ve dolayısıyla tek siyasi düşüncesi anti-akp olan, gerekirse dibinde bombalar patlatan teroristlere bile sempati besleyen, dünya görüşü kısıtlı, devlet nedir, hükümet nedir, dünya siyasi tarihi nedir bilmeyen, bilal'e anlatır gibi anlatılsa da anlamayan kitlenin hiçbir zaman anlamayacağı kitle.

öncelikle bu başlıkta belirtildiği gibi bu kitlenin çoğunda devlete tapma yok. akp ya da başka hükümeti sevmemek devlet düşmanlığı, devleti zayıflatma, yok etme gereksinimini getirmez. bu sadece anarşist düşüncede olabilir, sen bu devirde devletsiz bir yaşam düşünüyorsan sana güzel ütopyalar zaten kardeşim, yolun açık olsun, ha sorsak hdp'ye oy vermişsindir, belirtildiği gibi onların da hedefi kendi devletlerini kurmak, ha her şeye karşıysan saygım var sana ama gerçekçi değilsin, muhtemelen alakasız iki yüzlü bir hayat yaşıyorsundur.

hala kalkmışlar burada ilkokul seviyesindeki zekayla aakapee devlett zaten, devlett oldu bunlar!!!!. ulan zaten biz de bu yüzden akp'yi sevmiyoruz ya, hükümeti sevmiyoruz diyoruz, adamlar devleti ele geçiriyor, geçirdi, her kurumu kendilerine bağladılar, istedikleri gibi at koşturuyorlar, iç içler, dış işler, eğitim, halk, sağlık hizmetleri akla gelen her şey bitmiş, uzatmaları oynuyor. iyi de bunun senin yaşadığın ülkedeki devlet kavramıyla ne alakası var. bu devletin başında inönü de vardı, kartalla meclise gelen ecevit de, menderes de, yargılanıp ceza alan erbakan da. hükümetler değişti, devlet kurumu gelişmekte zorlandı, yeteri kadar gelişemedi belki ama bu genel olarak yaşadığın yerdeki devlete karşı olman anlamına gelmez.

sen yine anlamadın değil mi, bak düşük zekalı kardeşim, sana yine bilal'e anlatır gibi anlatayım. naziler bu dünyaya ne kadar zarar verdi, milyonlarca insan öldü, bundan büyük faşistlik dünya tarihinde görülmedi heralde. devleti de ele geçirmişlerdi, bütün kurumları vs. şimdi uzun uzun daha atlatmaya gerek yok o zaman yaptıklarını, halkın desteğini de almışlardı. fakat şu an almanya'nın geldiği konum ortada, ama iyi ama kötü, halkı senden çok daha rahat yaşıyor. bunu kabul ediyorsundur heralde. zamanında yapılanlar alman devletinin suçu değildir, bunun devletle filan alakası yok, bu o zamanki hükümetin suçudur. senin mantığınla tüm dünyanın hala alman devletine düşman olması lazım.

ama sen de ben de biliyoruz ki, senin derdin t.c kardeş. bu düşünceyi de yaftalar durursun, yine düşük iq'un ile her boku bildiğini sanırsın. belki sikik barlarda da bu kafayla 1-2 kız kandırıp sikersin kendi zekandan.

bu düşüncedekilere de kemalist dersin, al hadi tanımla, ayrıştır beni de.

akp'ye oy atmadım atmam
kemalizm sevmem
dini inancım yok
milliyetçilik gibi zırvalamalara inanacak kadar da gerizekalı değilim
akp polisini de sevmem, dünyada herhangi bir devletin teknoloji yerine askeriyeye para aktarmasını da anlamam

dibimde bombalar patlıyor, ne yapayım, devletin daha da güçsüzleşip bu bombaların patlamalarının artmasını mı isteyeyim senin mantığınla. sokağa çıkacak hali kalmadı milletin, yarın bir gün metroya, otobüse de mi binemeyelim, hastanelere de mi gidemeyelim, devlet kapatsın mı toptan.

sorsak hümanistsindir, senin hümanistliğini sikeyim. ölen çocuklara çok üzülürsünüz ya, ama gündelik hayatta ilk işiniz herkese faşist demek, düşünce özgürlüğünü sadece kendi adınıza kullanmaya çalışmak. siktiğimin iki yüzlüleri."

akp'ye hırsız diyen kaçakçı kürt

iki tarafta şu ülkeden gittikleri gün, güzel bir güne uyanacağız. iki grupta birbirinden beter. benim hırsızlığım iyi senin hırsızlığın kötü, sögörö çök pöhölö ödömlör nö yöpsönlör demek "çalıyorlar ama çalışıyorlar," bahanesinden farklı değil. neyse.
Henüz takip eden biri yok.