cartman2

Durum: 189 - 0 - 0 - 0 - 10.11.2022 01:00

Puan: 2354 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 10

sasha velour

sahne gösterileri çok etkileyici bir drag queen. rupaul's drag race'in 9. sezonunda asıl gösterisini yapmasına gerek bile kalmadan ilk dörde çıkmıştı. finalde lip sync istenince de ortalığı yıkmıştı. erkek arkadaşıyla çıkardığı dergi falan var.
şöyle güzel bir performansına rastladım:

ayı sözlük'te ayı olmayan yazarların dışlanması

ben dışlamadım, dışlayanı da görmedim henüz.
(bkz:chaser)
(bkz:cub)
(bkz:butch)
(bkz:lezbiyen)
bir de trans bireyler var. onlar kendilerine ayı diyemez mi? burası hayvanat bahçesi kafesiyse...

ille de "kendi adına konuş" diye düşünenlere düşüncemi söylemem lazımmış gibi anlatayım bir de. burası "ayı/bear" temalı olabilir. yalnız gerçekten "ayı" olanlar girsin dersek, aynı mantıkla buranın porno sitesi olduğunu da düşünebiliriz. e ayı sevenler de girsin madem, dediğin zaman da kendin gibi olmayan*, ama aynı senin gibi toplumda dışlanan cinsel yönelimdeki/oluştaki/durumdaki insanları dışlamış sayılırsın. o sebeple kadını, erkeği ayırmadan her tür ibne olarak birbirimize destek çıkmak gerektiği düşüncesinin yeni bulunmuş bir şey olduğunu sanmıyorum.
ayı ağırlıklı bir sözlük olduğu gerçeğinin yadsınamayacağı gibi konuşmalar yapacak olsam burayı lezbiyenler basar zaten. ki varlar da, görmezden gelmiyorum.
peki bu başlığı niye açtık biz diyecek kişilerle düşüncelerimi paylaşmak için yazı yazarken ağırlık olarak zayıf*, gey, kıllı bir erkek olduğumu da hatırlatmam gerekirmiş. öyle dedin.

benden söz açmışken, ha benim de dışladıklarım olur. ama onları tüm sözlüğe kural diye getirecek halim yok. herkesle sevişecek halim de yok. biseksüelleri sevmiyorum. evli erkekleri sevmiyorum. heteroları sevmiyorum.
yaş olarak genç geyleri hele hiç sevmiyorum.

ayı sözlük itiraf

çok uyuz bir insanım. belli oluyordur da hem. bir yandan da kendimi sevimli buluyorum. itiraf ediyorum, çocukken ayak tırnaklarımı yedim. defterden boş sayfa koparıp uçak falan yaptım. arkadaşlarım bana çok şeyler öğretti. ben de onların yanında durmayı gerçekten düşünmenin hatırlamaktan da öte bir şey olacağına inanamadım önce. internet benim arkadaşım değil. sözlerimi bir kağıda çizip banyoda yaktığımda karbonlu gazların tütsülü kokusunu içime çekip rüzgarın esişini hayal eden bakışlarla izlediğim bir manzara yoktu önümde. tümüyle geçmişten örülü bir gelecek hayal edemiyorum.
hayal ediyorum ki süzgeçlerden geçen dağınık çizgiler yıldızlara varana kadar açılır, uzanır. peynir ezmesi fırlatmış gibi görünen tombul erikler oturan aygıtlara binerler. televizyon kumandası heykelinin yanındaki süpürge tohumu kabak tatlısı olmaya özenir. temiz ayaklar ahşap masalara tutunur. kavruk gözün kepekli kıvrımı tepe ışığında süzülürken, mantı sosu acı ezmenin yanında iyi giderdi. yaman papyonunu takan sebil tembel resimler çizse de, akü mandalı tutan yumurta kabuğu gibi sesi geç duyulurdu. köpek bu dalda tanrı suyu istemiş. cetvelini kırıp çiçek toplayan temiz ayaklar ahşap masalara tutunur sigara içerken. saçının teri boynundan içeri göğüslerine ıslanıp yapışan anlarda, tırnakları uzamış, göbek deliği, göbek deliği. tuzlu suya teneke kutu süzülerek indi, haziran güneşi batık kayaları geçmişe fırlatırken düşündüğümde ayak parmakların. yağlı boya yere döküldüğü günkü gibi kupkuru meme uçlarında sivri sulardan bacak aralarına parmaklarımın arkası hafifçe değerek eriyen çamurda tüylü dudaklar pense dişlerim kamaşarak biriktirdim yumuşak ellerini yere akıtırken burun deliklerini emdim. mantı sosu acı ezmenin yanında iyi giderdi

genç sevgili vs olgun sevgili

kısıtlı tecrübelerimden anladığım kadarıyla olgun sevgili daha iyi. yaşı yaşıma uygun çocuklarla da çıktım ama niyeyse yürümedi. belki yürüyecek olan bana denk gelmemiştir. benden 8-10 yaş büyük tiplerle çok güzel anlaşmıştım, birbirimizin dilinden çok iyi anlıyorduk.
şimdi genellemiş gibi oldum. asıl önemli olan uyumdur tabii de, olgunundan olursa sanki daha tatlı oluyo gibi ne bileyim. genç olunca diğer bütün farklar ön plana çıkıyor. olgun deyince de götünün kılları kadayıf olmuş dedeleri söylemiyorum. benim olgun tarifim 30-40 yaş arası. gerçi ben de çok bebek sayılmam ya.

ikibinlerde gay olmak

2010'larda gey olmak kadar güzel değildir.
en son hoşlandığım çocuğa feysbukta küfretmiştim. öyle kapandı o dönem. unutmam da bir sene sürmüştü. sinirden saçımı falan kesmiştim.

vakitsiz biten sigara

alıp bir kenarda bırakıp unuttuğun elektronik sigarayı hatırlayıp tekrar denemek için fırsat yaratır.

kuma gömülmek

kumsalda serinleten bir deneyim.
ilk bilgisayarımızı aldığımız zaman mı, internet ilk çıktığı(bize geldiği) zaman mıydı hatırlamıyorum, böyle bir video vardı. boynundan aşağısı kuma gömüşmüş adamın minik oğlu paytak paytak yürüyüp yanına gelip kafasına işiyordu. ahaha çok hoşuma gidiyordu o videolar.
aynı klasörde sirkte atın götüne hızla koşup zıplayarak (güya) kafasını sokan adamın videosu da vardı.
bunlardan çok sonra fistik nokta kom tarzı flash uygulamalar, ne bileyim memoli türküsü söyleyen flash videolar falan geldi. diye hatırlıyorum.

kuma gömülen tek şey solucan arayan deve kuşu kafası değildir. su altı canlılarının çoğu da sık sık, çeşitli sebeplerle(çoğunlukla saklanmak için) kuma gömülür. kumların altında gömülü şekilde bulunabilecek sayısız böcek, kertenkele, porsuk vardır.

bir de atari salonunda tekken oynarken rakip karakter olarak kuma gelip sizi yendiğinde "kuma gömüldün bu sever" falan deriz arkadaş arasında bir deyim olarak.

(bkz:akuma)

iç gıdıklayan çamaşır renkleri

siyah don. baksır cinsinden.

mutluluk veren küçük şeyler

marc bolan

70'lerde çok ünlü olan glam rock grubu t-rex'te vokal yapıp gitar çalan müzisyen. altmışlı yılların ikinci yarısında t-rex'i kurmadan önce gitar çaldığı bir mod rock* grubu da vardır kendisinin.
david bowie ile zaten ünlü olmadan önce de tanışıyorlardı*. david kariyeri sırasında sürekli değişirken kimlerden esinlendiğini, etkilendiğini, arakladığını açıklamaktan çekinmediği için, 70'lerin başlarında sahne kostümlerini marc bolan'a özenerek yaptırdığını falan söylemiş.

marc bolan gerçekte gey miydi bilmiyorum. diğer rock yıldızları gibi onun da kız arkadaşları vardı. bence kadın groupy'lerle takılmak ya da syd barret'in eski sevgilisiyle çıkmak gibi şeyler yapmasaydı daha uzun yaşayabilirdi. yine de bilemeyiz, tanık olmadık. hiç değilse arada sırada tarz/görünüş değişikliğine gitseydi belki...

grindr

şimdi düşününce yasaklanması aslında iyi olmuştu. bu uygulamayı keşfeden ülke insanları fotoğrafsız profille, fotoğrafını oraya koymaktan korkmayan gençlere falan sürekli rahatsız edici, taciz içeren, hakaret içeren mesajlar atıyordu.
hornet bu durumun önüne geçti sanırım. ne istediğinizi profilinize açık seçik yazsanız bile, yok rol yok arayış yok bilmem ne diye aslında aynı şeyi anlatan yeni sözcükler uydurup birbirlerine sorarak karşılarındaki kişiden istediklerini alabileceklerini sanan biraz aptal insanlara "senle ilgilenmiyorum" deyince küfürler hemen başlıyordu. insanları istediğim kıstaslarla bloklama özgürlüğüm neyse ki var. fakat iyi çalışan bir raporlama sistemi de lazım. ban yemeleri için falan, moderatörlere gönderip inceletmek için.

en çok istediğim şey de bu gibi uygulamalarda resim yüklemeden etrafa bakan kişilere görünmemeyi sağlayacak bir opsiyon, bir seçenek. bunların yarısından çoğu hetero sapıklar olup aralarında türlü pislikler bulunabilir.
en çok istediğim ikinci şey de kendi yüz resmini profiline koyduğu belli olan kişilerin, mesela yüz resmi yerine sigara paketi resmi, ya da ne bileyim karikatür falan koyan kişileri bir gruba flag'leyebilmesi. o işi yapay zekayla falan halletmek daha zor olur.
hadi yüz resmi olmasın da göbek resmi, ayak resmi olsun diyecekler de var, onlara da ayrı gruplama çıksın. isteyen istediğini, ilgilenen ilgilendiğini bulsun. diye düşünüyorum.

vanilla

çok sevişken biri olsam hemen indireceğim uygulama. hornet'i bile yalnız hissetmemek için telefonuma geri yükledim uzun süre sonra geçen gün çimenlerde otururken.

klaus nomi

80'li yılların ilk yarısında ünlenip kısa zaman sonra aids yüzünden ölen müzisyen.
kendisini ilk keşfeden kişi sanırım david bowie'dir. new wave akımı arasında blondie nasıl önemli yer tutuyorsa, nomi de bence çok önemli bir yere sahiptir.
ses aralığı çok geniş olduğu gibi, müzik anlayışı da genişti. yaptığı müziğe no-wave demişti. opera eğitimi vardır, alman kökenlidir. rock müzik ile elektronik tınıları güzelce harmanlamış. yarattığı etkinin yankıları günümüzde bile sürmektedir.

çeviri

bir dilde söyleneni başka dilde tekrar anlatmak.
çeviri konusu üzerine kısa bir deneme yazdım. şöyle:

iki* dil bilen kişi sayısı cahil toplumlarda daha az olduğu için çeviri çok büyük bir güçtür.
bu sebeple çeviriyi yapan kişi ben değilsem çevirinin doğruluğuna asla güvenmem. septisizme şüphecilik demekle çeviri bitmiyor.
söylenmek istenenlerin, söylenmek istenebileceklerin, imaların, anlaşılabilecek farklı anlamların gözden geçirilmesiyle ortaya çıkan karmaşayı tek bir bağlamda, tek bir dizimde, tek bir gramerle anlatmak zor iştir. türkçe'nin devrik cümleye uygunluğu(eklerle genişleyen anlamlarla ilintili olsa bile) şiir çevirisi yapmaya uygun bence. çünkü şiiri yalnızca duyguyu anlatmak odaklı da ele alabileceğimiz düşüncesi hocalarımızca da savunulmuş zamanında. her şeye dil çıkaracak halim yok.

çeviriye tercüme denmesi, daha da kötüsü meal denmesi beni rahatsız ediyor bu yüzden. çeviriye tıransleyşın denmesini yadırgayacağınız gibi ben de bu iki sözü yadırgıyorum. çünkü arap değilim. mcdonalds'a gidip happy meal almayalı bayağı olmuş. bence kendi dilini bilmeyen insana başkasının dilini kakalamak kitaptaki en eski numara gibi bir şey.

hatta iki farklı kişiye iki farklı altyazı yazdırıp aynı dizinin üzerine ikisini de farklı yerlere çaksalar bile çözüm olmayacağına inanıyorum. they just don't care about us. and they will translate these words wrong on purpose. that's what i have learned. i am under psychological pressure. whole town is so noisy and shifty. i hate all of it. i don't need support or hate. i need to be left alone and be forgotten(again). they are easily drawn to use judgement on me about my past drug use. they love beer more than weed. i don't judge their feelings, i don't judge their religious beliefs. i demand my freedom to demand things and be who i am and who i was and be accepted as a normal human being, not as a master, or god.
insan yaşamına değer biçmeye kalkanların yaşamlarının harcanıp bitmesini umuyorum. şanslı olmakla yargılanacak birileri varsa ilk sırada olmadığıma eminim. kendim olmaktan ödün vereceğimi sananlar empati duygusunun ne olduğunu benden öğreneceklerini sanmış. benim gibi olanlar benim gibi olanlardır. sakal tıraşı olduğumda bile.

adult swim

cartoon network'ün gece 12'yi geçtikten sonraki hali*. türkiye'de şimdilik yok. keşke olsa. internette de aynı şeyler bulunup izlenebiliyor gerçi. yine de keşke olsa, çünkü türkiye'de herkes birbirini çocuk yerine koyuyor. çocuklar da uyuması gereken saatte uyumuyorlar. amerikalılar bizden daha dürüst, hem de her konuda.

ayı sözlük yazarlarının yattığı erkek sayısı

gerçek anlamda yattığım bir erkek oldu, o erkekle de bir kez yattım. anal penetrasyon vardı, öpüşme vardı, dil emme vardı, yalaşma vardı, okşamalar vardı, göt emme vardı, sik emme vardı, parmak sokma vardı, handjob vardı. bir tek alttan/arkadan içime almadım, diğer hepsini yaptım, hem de tek bir adamla.

kapımı çalanlar olmuştu, aynı az önce anlattığım adam da kapımı çaldı, sürtünmeden ileri gidemediler. aslında uygun olsaydım az önce anlattığım adamla onu da yaşardım çünkü önce o beni içinde istedi, istediğini aldı.

başkalarıyla başka başka yatma/sevişme deneyimleri yaşadım. kimi yalnızca öpüşürken benimkini tutup sıvazladı sıktı, karşılıklı elleşmeler yaşandı. kimisiyle 69'u sıraya dizip öyle yaşadık, önce ben sonra o, önce o sonra ben falan filan.

kimsiyle kumlarda yan yana oturdum, kimisiyle kayalıklarda yan yana yattım.
yatıp, sarılıp uyuyabildiğim biri henüz olmadı. ileride olmasını umuyorum.

oturarak işeyen erkek

klozetin çevresine sıçrattıklarımı (eğer sıçratmışsam) tuvalet kağıdı ya da kağıt havluyla falan temizlediğim için birkaç denemenin dışında (sıçmaya oturduğum zamanlar hariç) pek olmadığım erkektir. ayakta işemek.
ayakta işemek.

yalnız, eve sarhoş gelen baba örneğinde olduğu gibiyse, o baba klozetin duvar dibi tarafına işeyeceğine lavaboya işesin(onu da yapıyorum) daha iyi. otursun klozete, hem soluklanır, belki sigara bile içer.
el kullanmadan işemeyi bir bok sanan erkeklerden olmadım, hiç bir zaman.

ayı sözlük itiraf

kimi kişilerin gerçekten gey olduğuma inanmadıklarını düşünmeye başladım.
belki de gurur meselesi falan yaptığımı sanıyorlar. öyle değil. ergenliğe girmeden önce bile gey olduğumun farkındaydım, tabii o zamanlar bunun ne demek olduğunu bilmiyordum.
orta okulda bi çocuk vardı, o gey değildi galiba, fakat ben geydim. çünkü mastürbasyon yaparken hep, her zaman erkekleri hayal ettim. okul müdürünü çok hayal ederdim bir de.

bu gece cips yeyip bira içiyorum, enerji içeceğim, soğuk çayım da var. sigarayı daha bırakamadım.
bir ara çok sıcakladım. gözlerim kamaştı. algılarımın çarpıklaştığını anladığımda saate bakıyordum. gerçek ne ki, diye sorma. ben de bilmiyorum. o yüzden sürekli uyduruyorum. en olasılıksız şeyleri düşünüp hayal ettiğine, üstelik hayal ettiğin şeylere inandığına diğer herkesi inandırabilirsen, saçmalıklarını öncelikle kendin yediğin izlenimini başkalarına verebilirsen, olasılıksızlıkların içinde inanmadığına kendini inandırdığın şeylerle yalnız başına kaldığını anlıyorsun. bunları yazmak için aslında para almam lazım.

aloe vera

bir bitki. doğal ortamında az suyla yaşayan, kaktüs gibi bir şey.
yenebilen bu bitkinin içi jelatin kıvamında, renksiz, kremsi bir maddeyle doludur.
kabızlık sorunu yaşayanlar güvenle tüketebilirler.*

the art of nickie

eskiden beri ara sıra açıp, yeni bir şeyler atmış mı, diye takip ettiğim blog sayfası. çok güzel çizimleri var. bana çok çektirdi.
en sevdiğim çizimlerinden biri de bu:
http://nickieryhmeswithhickie.blogspot.c...
  • /
  • 10

alttaki yazara soracaklarım var

dışarı çık hiç gidemediğin yeni mekanlar keşfet. fotoğraf da çek anılar biriksin.

götümde çıban çıktı sanırım nasıl geçer bu meret? adsfadfs.

an

galiba eski türkçede vahşi hayvanları belirtmek için kullanılan bir yapım ekiydi. örneğin yılan, kaplan, aslan, sıçan.

Toplam entry sayısı: 189

rimming

çok keyifli bir deneyim. bu yöntemi uyguladığımda alttan çeşmem açılmıştı, yerde birikmişti. yatağa uzanırken, eğilip, serbestçe duran ürperip titrememeye alışmış deliğine önce parmaklarımı batırdım. mmmh. sonra yalamağa başladım.
benden önce odanın tuvaletine girdiği için olsa gerek (belki de işin tekniğini o yaşa geldiği için bildiğinden) tadı nefisti. iyice emip sömürdüm.
partnerim de çok zevk almıştı bu ön sevişmeden.

(bkz:göt yemek)

genç eşcinsellere tavsiyeler

kitap okuyun. ingilizce film, dizi, çizgi film falan izleyin. ingilizce alt yazılı anime izleyin. bol bol hazır noodle yeyin. sık sık rol model değiştirin.

lisedeyseniz daha cesur davranmaya çalışın. önce aileniz sonra toplumun tamamı sizin köpeğinizdir. evden kaçın demiyorum tabii. ileride, siz yaşlandıkça daha az gerekli bulacağınız korku ve kaygıların gözünüzde büyümesine izin vermeyin. gey olduğunuzu, eşcinsel olduğunuzu, homoseksüel olduğunuzu çeşitli yönleriyle belli edin.
siz belli etmeseniz de zaten belli olan bir şeyi "onur/gurur" kılıflarıyla saklayıp babanızı mutlu edemezsiniz. siz neye inanırsanız inanın, bir hayatınız var. masallarla avunmayın, bu dünya sizin istediğiniz şekilde işlemez, yürümez de.
çok düşünmeyin, şair olmayın, okuduğunuz okula "ileride şu işte çalışmam lazım" diyerek gidin. alkol, sigara gibi uyuşturucularla tembelliğe kapılmayın. başkalarının sizden daha değersiz olduğunu onlara kabul ettirmeye çalışmayın. arkadaşlarınıza çok güvenmeyin. bırakın onlar havlasın. meyve suyu için.
ırkçılık, cinsiyetçilik yapmayın. sübyancı olmayın. nefrete karşı duyarsızlaşın, gülümsemekten, mutlu olmaktan utanmayın.

ayı sözlük itiraf

düşünecek vakit bulduğum günlerde de, hep olduğu gibi bolca sigara içiyorum. içtiğim her sigaranın bana verdiği zararı düşünmeye ayrılacak kadar bir düşünce payını da yazmaya ayırabilirim. kimi anlarda hissedilebileceği varsayılacak olanların yokluğu, soğuk gecelerin temiz kokulu sabahları öten kuşlarla birlikte soluduğumuz havaya katmakla da olsa paylaştığımız yokluğu beni yazmaya itebilir. sıcaklığa daha yakın akşamlarda tek başıma, odamda olsun, balkon ya da terasta olsun yürüyebildiğim —çemberler, dönüşlü yollar çizecek şekilde— dolanabildiğim, dolaşabildiğim yerlerde olsun, yalnız olduğumu gerçekten hissedebildiğimde neyi arıyor olduğumu anımsamaya çalışırım. neyi istediğimi, ne demeye çalıştığım belli ediyor olacaktır.
eski arkadaşlarım hatırıma geldiği zaman onların yalancılıkları kadar bana verdikleri değeri de görür gibi olmaya çalışıyorum. olduğum gibi kalmadığımı görünce hatırlanmadıklarını değil de, önemsenmediklerini yine anlamak için

bana verilen bu öfke çok değişti, bir sürü aşamadan geçti. aynı kalanları unutmayı seçtim. kimsenin aynı kalmaya değer görülemeyeceğini her geçen gün ile daha da iyi anladığım söylenebilir. meyve suyu ile çeşitli gazlı içecekleri karıştırarak yaptığım turuncu sıvıdan içiyorum.
beni önemseyen kimseler arasından yaşam biçimime saygı duymayanları, kendi üstün yönlerini yüksek sesle söyleyebiliyor olmanın gerçek özgürlük olduğu kanısına varmış olsalar bile diyeceklerimi kimsenin duymadığı bir yere gitmeye gerek duymadığım söylenemez. bağırmadan da yaşanabileceğini kendime kanıtlamak için öncelikle yapılması gerekenleri yapmak içimden gelmediğinde sırtımı arkaya yaslayıp kafamı kaldırarak odamın duvarına asılı olan saate bakıyorum. aynı yerde duruyor.

kimin neyi ne şekilde yaşayabileceğinin ölçüsünü ben tutmuyorum, en azından bu yaşadığım yerde. yatağımın üzeri biraz dağınık. bir ayna almak istiyorum. uzun uzun bakıp hiçbir şey dememek için yeterli gördüğüm tek şey ayna şimdilik. bakmayı sevdiğim şeyler arasında şarj aletimin kablosu da var. esinti, odamın sessizliği içinde varlığını sürdürüyor. sokaklar karardı, boşaldı, uzak, boğumlu bir gecenin altında kaldı. yanık tütün dumanı perdelerimden süzülüp akıyor dışarı.
renkleri düşünüyorum, düşlüyorum. hepsi birbirinin aynı değil; öyle olduğu söylenemez diyenlerden değildim önceden.
solgun bir umutla yazmak için dişlerimi dilimle sıvazlıyorum. pençelerim karanlık.
iri gülüşlerle yanından geçip gittiğimi duymamış olanlarla birlikte, sisli bir sabah ışığı bekliyoruz. iki elim de boş; uzanıp kırdığım bir çalının dalını hatırladığım yere gitmeden. gölgelerin seçilemez olduğunu kim söylerse söylesin, onların giysileri ne kadar kirlenmişse kirlensin, beklemek bitmiyor.
durduğum yerde, tam da ucunda durduğum yerde sivrilen bir sıcaklık var. sıcağında bulunduğum sivrilik ile ucunda vardığım bakış aynı olmamalı. hamburger paketinden çıkan iki kağıt tuz görüyorum. sesleri ıslak gibi. gidecekleri yer, benim gitmelerini istediğim yerdir.

ayı sözlük günlük

off neler oldu oğlum var ya. neyse anlatmıyım. şaka şaka anlatayım biraz. gene mal gibi aşık oldum galiba. ne gönül varmış bende hayret bir şey, gidip gidip aşık oluyorum, üzülüyorum falan. öncekini unutma açısından (e artık) iyi oldu. birini sevmeye ihtiyacım vardı, önce onu gözüme kestirdim. gülümsemesinden tanıdım onu. benim olmalıydı, bu kanıya zaman içinde vardım gerçi. ama olmadı benim falan. sadece hoşlanır gibi oldu, ona yürümemi bekledi, ilk gün yürümeyince hemen bıraktı falan filan. ama daha neler olur bilemem, umarım olur ya, çok yalnızım.

ben ağırdan alıyorum yine tabii ki. o kadar alışmışlar ki hemen her şeyin olmasına, bir dakikada tüm dünyaları değişiyor. aha ilk lafımı da soktum burdan sana, okursun. hahaha, ama seviyorum seni, bilesin.

ayı sözlük yazarlarının yattığı erkek sayısı

gerçek anlamda yattığım bir erkek oldu, o erkekle de bir kez yattım. anal penetrasyon vardı, öpüşme vardı, dil emme vardı, yalaşma vardı, okşamalar vardı, göt emme vardı, sik emme vardı, parmak sokma vardı, handjob vardı. bir tek alttan/arkadan içime almadım, diğer hepsini yaptım, hem de tek bir adamla.

kapımı çalanlar olmuştu, aynı az önce anlattığım adam da kapımı çaldı, sürtünmeden ileri gidemediler. aslında uygun olsaydım az önce anlattığım adamla onu da yaşardım çünkü önce o beni içinde istedi, istediğini aldı.

başkalarıyla başka başka yatma/sevişme deneyimleri yaşadım. kimi yalnızca öpüşürken benimkini tutup sıvazladı sıktı, karşılıklı elleşmeler yaşandı. kimisiyle 69'u sıraya dizip öyle yaşadık, önce ben sonra o, önce o sonra ben falan filan.

kimsiyle kumlarda yan yana oturdum, kimisiyle kayalıklarda yan yana yattım.
yatıp, sarılıp uyuyabildiğim biri henüz olmadı. ileride olmasını umuyorum.

ayı sözlük itiraf

söylemesi biraz gülünç bir şey, çok sıkıcı biriyim sanırım. bugün su içtim. şimdiye kadar bir kez seviştim. bu duruma çok bir anlam yükleyecek değilim, bir kez seviştikten sonra zaten denemiş olmanın verdiği rahatlıkla, bir kez daha aynı şeyi yaşamak için istek duymadım. sevişmek, öyle üzerinde uzun uzun düşünülür diyebileceğim şeylerden olmadı. o heyecanı, deneyimin kendi duygusunu birkaç kez anlatıp bir kenara attıktan sonra tekrar yaşamak düşüncesini aklıma getirmedim değil. öyle anlarda belki bir video izlerken mastürbasyon yapıyorum.

yazı yazmayı, okumayı seviyorum. gerçek şeyleri, gerçek olduğunu düşündüğüm şeyleri, kendi görüşlerimi, düşüncelerimi falan yazmanın yanı sıra, gerçek olmaktan uzak, hikaye gibi ya da kurmaca diyebileceğim şeyleri de yazıyorum.

genç eşcinsellere tavsiyeler

kitap okuyun. ingilizce film, dizi, çizgi film falan izleyin. ingilizce alt yazılı anime izleyin. bol bol hazır noodle yeyin. sık sık rol model değiştirin.

lisedeyseniz daha cesur davranmaya çalışın. önce aileniz sonra toplumun tamamı sizin köpeğinizdir. evden kaçın demiyorum tabii. ileride, siz yaşlandıkça daha az gerekli bulacağınız korku ve kaygıların gözünüzde büyümesine izin vermeyin. gey olduğunuzu, eşcinsel olduğunuzu, homoseksüel olduğunuzu çeşitli yönleriyle belli edin.
siz belli etmeseniz de zaten belli olan bir şeyi "onur/gurur" kılıflarıyla saklayıp babanızı mutlu edemezsiniz. siz neye inanırsanız inanın, bir hayatınız var. masallarla avunmayın, bu dünya sizin istediğiniz şekilde işlemez, yürümez de.
çok düşünmeyin, şair olmayın, okuduğunuz okula "ileride şu işte çalışmam lazım" diyerek gidin. alkol, sigara gibi uyuşturucularla tembelliğe kapılmayın. başkalarının sizden daha değersiz olduğunu onlara kabul ettirmeye çalışmayın. arkadaşlarınıza çok güvenmeyin. bırakın onlar havlasın. meyve suyu için.
ırkçılık, cinsiyetçilik yapmayın. sübyancı olmayın. nefrete karşı duyarsızlaşın, gülümsemekten, mutlu olmaktan utanmayın.

fantezi tadında orgazm forumu içerikli başlıklar

tek gecelik ilişki

tek sevişmelik ilişkidir. gece yaşanır olmayanı tek günlük ilişki olarak da anılabilir.
tek kullanımlık mendil gibi, "tek seferlik ilişki" denebilir mi böyle ilişkiler için?
tek seferlik ilişki dersek, ilişki dediğimiz şeyin hangi boyutta yaşandığının, ilişme meselesinin katmanlarının bir değeri kalmıyor sanki.

dokunmanın iç içe geçmek halini aldığı an niye en son nokta olsun ki, değil mi? bu sebeple mi zamana yayılan şeylerin tek sefer sayılmadığı kanısına varmaya çalışıyorum

benim de böyle bir ilişkim olmuştu. üstelik gece falan da değildi.
gece yaşanan ilişkilerimi düşündükçe ağlayacak gibi oluyorum, çünkü onlarda tek seferlik ilişkinin değil, sevişmenin anlamını sorgulamıştık. dokunmak sevişmek demekti. konuşmak, konuşmaya çalışmak, dinlemek, gülümsemek, neşelenmek, hatırlamak, anlatmak... geceleri sahilde bir kişiyle —bana "gel" demeyi öğreten adamla— otururdum o kumlarda. tek gece de değildi, sikişmek de değildi; yalnız dokunmak, okşamak, sıkmak, ittirmek. ahaha. sarılmayı ne ara atladım.
benim eskilerim hep böyle hikâye oldu. anımsıyorum da içli içli gülümsüyorum kimi zaman. içkim bile yok şimdi üstelik.

ayı sözlük yazarlarının burçları

uludağ sözlük

eskiden beri yazdığım bir sözlük.
şimdilerde ise nostalji olsun diye ara sıra uğrayıp belki bir-iki şey yazdığım bir sözlük oldu.

ayı sözlük itiraf

tavuk büzüğü ile ayı ayağı arasındaki fark üzerine düşünüyorum. şişman olmadığım aklıma geliyor. saç boyası reklamı izlerken daha ırkçıyım.
dün otobüste yanıma oturdu. nefsimi tuttum. sonra dayadı.
oh ne güzeldi. gözlerim kapalıydı. sürtündükçe yumuşadı.

grindr

şimdi düşününce yasaklanması aslında iyi olmuştu. bu uygulamayı keşfeden ülke insanları fotoğrafsız profille, fotoğrafını oraya koymaktan korkmayan gençlere falan sürekli rahatsız edici, taciz içeren, hakaret içeren mesajlar atıyordu.
hornet bu durumun önüne geçti sanırım. ne istediğinizi profilinize açık seçik yazsanız bile, yok rol yok arayış yok bilmem ne diye aslında aynı şeyi anlatan yeni sözcükler uydurup birbirlerine sorarak karşılarındaki kişiden istediklerini alabileceklerini sanan biraz aptal insanlara "senle ilgilenmiyorum" deyince küfürler hemen başlıyordu. insanları istediğim kıstaslarla bloklama özgürlüğüm neyse ki var. fakat iyi çalışan bir raporlama sistemi de lazım. ban yemeleri için falan, moderatörlere gönderip inceletmek için.

en çok istediğim şey de bu gibi uygulamalarda resim yüklemeden etrafa bakan kişilere görünmemeyi sağlayacak bir opsiyon, bir seçenek. bunların yarısından çoğu hetero sapıklar olup aralarında türlü pislikler bulunabilir.
en çok istediğim ikinci şey de kendi yüz resmini profiline koyduğu belli olan kişilerin, mesela yüz resmi yerine sigara paketi resmi, ya da ne bileyim karikatür falan koyan kişileri bir gruba flag'leyebilmesi. o işi yapay zekayla falan halletmek daha zor olur.
hadi yüz resmi olmasın da göbek resmi, ayak resmi olsun diyecekler de var, onlara da ayrı gruplama çıksın. isteyen istediğini, ilgilenen ilgilendiğini bulsun. diye düşünüyorum.

ayı sözlük'te ayı olmayan yazarların dışlanması

ben dışlamadım, dışlayanı da görmedim henüz.
(bkz:chaser)
(bkz:cub)
(bkz:butch)
(bkz:lezbiyen)
bir de trans bireyler var. onlar kendilerine ayı diyemez mi? burası hayvanat bahçesi kafesiyse...

ille de "kendi adına konuş" diye düşünenlere düşüncemi söylemem lazımmış gibi anlatayım bir de. burası "ayı/bear" temalı olabilir. yalnız gerçekten "ayı" olanlar girsin dersek, aynı mantıkla buranın porno sitesi olduğunu da düşünebiliriz. e ayı sevenler de girsin madem, dediğin zaman da kendin gibi olmayan*, ama aynı senin gibi toplumda dışlanan cinsel yönelimdeki/oluştaki/durumdaki insanları dışlamış sayılırsın. o sebeple kadını, erkeği ayırmadan her tür ibne olarak birbirimize destek çıkmak gerektiği düşüncesinin yeni bulunmuş bir şey olduğunu sanmıyorum.
ayı ağırlıklı bir sözlük olduğu gerçeğinin yadsınamayacağı gibi konuşmalar yapacak olsam burayı lezbiyenler basar zaten. ki varlar da, görmezden gelmiyorum.
peki bu başlığı niye açtık biz diyecek kişilerle düşüncelerimi paylaşmak için yazı yazarken ağırlık olarak zayıf*, gey, kıllı bir erkek olduğumu da hatırlatmam gerekirmiş. öyle dedin.

benden söz açmışken, ha benim de dışladıklarım olur. ama onları tüm sözlüğe kural diye getirecek halim yok. herkesle sevişecek halim de yok. biseksüelleri sevmiyorum. evli erkekleri sevmiyorum. heteroları sevmiyorum.
yaş olarak genç geyleri hele hiç sevmiyorum.

kedi kokusu

kitap kokusu, kahve kokusu, ter kokusu, çiş kokusu, odunlu parfüm kokusu, ekşi koku, sigara kokusu, meşrubat kokusu, ayak kokusu, ağız kokusu, balık kokusu, yağmur kokusu, çamur kokusu, deniz taşı kokusu, yanık saç kokusu, soba bacası kokusu, çürük meyve kokusu, helyum kokusu, osuruk kokusu, çatapat kokusu, ten kokusu, mürekkep kokusu, badana kokusu, yeni yıkanmış yastık kılıfı kokusu,