cartman2

Durum: 189 - 0 - 0 - 0 - 10.11.2022 01:00

Puan: 2354 - Sözlük Kezbanı

9 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 10

göt

çoğu hayvanda* bacak uzantılarının başlangıç noktası. derin uykularda zart zart gaz kaçıran bir kuyunun ortasından alınan bir yarıçap genişliğinde olmak zorunda değildir. güzellik bakmakta olan kişinin gözlerindedir diye bir laf duymuştum. en güzel göt, koşu yolu olarak görülmeyen göttür.
en sevdiğim göt de sevip beğendiğim kişinin götüdür. hangi tip kişileri sevdiğim biraz göreceli aslında. eskiden anlatmaya çalışmıştım. uyumlu olan bazı şeylerin bir araya geldiği düşüncesi hep eskiden yaşanmış duyguları referans alan, o açıdan bakmaya çalışılmışlıkla oluşturulan kategoriler olarak kalır. salata yapmak ise şimdilik çok iyi bildiğim bir şey değil. gavurdağı salatasını çok güzel yaparım yalnız.

baba zula

baba zula - el falan sallıyorum

syd barrett

ilgi alaka dışında her şeyi isteyen bir adamdı demek için öncelikle kendisiyle bire bir tanışmış olmam gerektiğini düşündüğüm, çok da sevdiğim bir müzisyendir.

arrow

eski terlik markası. şimdi var mı bilmiyorum. sonra ingilizcesini düşündüm. sonra tekrar türkçesini düşündüm. sonra tamam şimdi oldu dedim. şimdi çıplak ayakla odamın halısız zeminine tabanımın terli izini çıkarıp uykumun gelmediği saatlerde takip ettiğim dizileri izlemek için girdiğim internet sitelerini tuttuğum sekmeleri ne zaman kapatacağımın ya da sırasının bir önemi olmadığı gerçeğini anladığımı biliyorum.

these are comfortable terliks, you can wear them while you sleep. these terliks are made also for walking.

hawkwind

lemmy kilmister'ın bir dönemler bas çalıp vokal yaptığı rock grubu. space rock, psychedelic, progresif tarzlara yakın albümleri bulunur. caz da yapmışlardır.

regular show

çok güzel çizgi diziydi. 8. sezonda bitmesine üzüldüm. kıyıda köşede izlemediğim bölümleri kalmıştır, çünkü internette peş peşe izlediğim tek sezonu son sezonuydu.
müzikli kısımları, trip kısımlarda değişen renk tonları falan bu dizinin en sevdiğim yönleri sanırım.

hoşlanılan kişiden soğuma nedenleri

bir anket.
en son hoşlandığım kişiden soğuma nedenimi açıklamadan önce, bahsettiğim hoşlantının hangi boyutta yaşandığına da değinmem gerekir. benim umursadığım boyutta yaşanmıştı. bir bakışa bile kanan insanlar olduğu için böyle yazıyorum. o benim arkadaşımdı, görüşüp yüz yüze konuşuyorduk. neyse.
soğuma nedenim benim kadar bile cesareti olmamasıydı. o da benim git-gel'li ruh hallerimden sıkılmıştı diye tahmin ediyorum. ben kolay vazgeçenlerden değildim o aralar niyeyse. çok yüklendim, çok bunalttım galiba. gerçi o asla umut vermeyen tiplerdendi. biseksüeldi, yani aslında her şey benim çabalarımdan ibaretti. sonra beni arkadaş olarak da sevmediğini gösterdi bir ara. o ara bitip de kafam yerine geldikten sonra gitmişti. geri geldiğinde ben yoktum. sonra tekrar geri geldiğinde korktu. bir daha da görmedim. ara sıra tivitlerini sıtalkladığım kalan son liman gibi bir şeye dönüştü. olsun, öyle kalsın.
o değil de bana tivitırda sıtalklayacak yeni sanal hoşlantılar lazım. böyle tıkılıp kalınca tivitır dışına taşmak zorunda kaldığım oluyor. inanır mısın, bazan porno açıp otuzbir bile çekiyorum.

taşıyıcı annelik

queer as a folk dizisinin savunduğu, daha doğrusu dizinin ilk bölümünde bel kemiğini oluşturan, geylerle lezbiyenler arasında denge kurmak falan gibi bir yere bağlanmaya çalışılan tıbbi mesele, kişisel tercih.

(bkz:bunu alan bunları da aldı)**

şebnem ferah

lisede sınıf arkadaşlarımla toplanıp telefondan dinlediğimiz, çoğumuzun sevdiği türk rock müzik sanatçılarından biriydi. o arkadaşlarımın çoğu kızdı, teoman da dinlerdik, mor ve ötesi, özlem tekin falan da, cem karaca da dinlerdik, erkin koray da dinlerdik, listemiz uzundu.
gerçi (sesi dışa vererek) burzum dinleyip diğer herkesin suratını ya gülmekten ya korkudan ya da garipsemeden ekşittiğim de olmuştu.

eski şarkıları asla akıldan çıkmaz şebnem ferah'ın; çok dinledik, çok sevdik. çok iyiydi. şimdi de iyi. çoğu eski şarkısı aşk temalı olduğu için açıp dinleyesim gelmiyor. yeri geldiğinde dinlemek lazım bence.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük yazarları gebe kalabilseydi hangi yazardan gebe kalmayı tercih ederdi

federico garcia lorca o şiirleri bana* yazmış olsa verirdim.

ayı sözlük yazarlarının ani ereksiyon hallerini bastırma şekilleri

büyümeye başladığında ters bir pozisyondaysa, ya öksürme numarasıyla, ya bir tarafa arkamı dönerek, ya çantamı falan siper ederek, ya da hiç umursamadan eğildiği yönden alıp yukarı kaldırır(tabii giysilerin üzerinden tutarak) öylece bırakırım.

sabah odunuysa işerken eğilirim. kumsaldaysa suya girerim. hiçbiri değilse yalnız kalabileceğim bir yere geçip ereksiyonu değerlendiririm.

kız ismet

"kelebekler gibi bir ki üç bir ki üç" diyen başka bir sesi anımsatır bu karakter. ahaha
o zamanın şartlarında homoseksüel** diye anılmak için crossdresser olmak gerekiyormuş sanırım.

ayı sözlük itiraf

günlük itiraf vaktim geldi. bazı şeylerle, özellikle de geçmişle ilgili şeylerle yüzleşmeye biraz korkuyorum. yalnız bu değil; ölüm gerçeğiyle yüzleşmek zorundayım, yalnız kendim için değil, bir tek ben yaşamıyorum. ne kadar bencil de olsam, ne kadar "kimse bana destek olmasın, ben de kimseye destek olmayayım" desem de, kendimi -kocaman bir yanılgı içinde- kaf dağında da görsem, "benden şu şu konularda daha iyi olan şu şu insanlar var" diyerek kendimi mütevazı göstermeye de çalışsam, gerçekten benim gibi olan, benim gibi olabilecek olan kişilerin varlığının farkında da olsam...

söylenemeyecek şeyler var. aile içindeyken bile söylenemeyecek şeyler.
nefret dolu olduğumu kabul ediyorum. normal olmadığımı da kabul ediyorum. herkesi karşıma aldığımda sığınabileceğim yerleri hiçe sayıp kendime zarar vererek gülünç duruma düştüğümün de farkındayım çoğunlukla.
söylenemeyecek şeyler var. onu çok üzdüğümü burada açık açık yazamam. çünkü daha iyi olmak istiyorum. benim için kimin hangi sıfatı taşıdığının, hangi vasıflarla doğduğunun gerçekten çok bir önemi yok. (pencereden duyduğum sese karşılık olarak: bu dediğimi seks düşünen erkekler anlayamayabilir. ben kendime kadın bile derim gerekirse. pipili kadın olurum. hayvan terbiyecisi değilim.)
hangi vasıflarla doğduğunun çok bir önemi yok. insan gibi karşıma geçip konuştuğunda dinlerim. yanıt bekliyorsan yanıt da gelir.

insanlıktan çıkmayı, insanlıktan çıkmanın yollarını, insanlıktan çıkmanın yollarını çeşitlendirmeyi, insanlıktan çıkmanın çeşitli yollarını daha şeytanca, daha kanlı, daha çıldırtıcı hale getirmeyi ben de biliyorum. bunun bir çözümsüzlük olduğunu kabullenilen bir şey gibi görmeye alışmış kimselerin televizyonları benim en büyük düşmanım değildir. televizyonlar her rengi göstermek zorunda.

dipnot: tam burada unuttuğum bir mesele var.

etik yasalarını kendimce uyguladığım her halimden bellidir aslında. kimseye vurmam, biri bana bağırmadıkça bağırmam, içimden gelmeyen bir şeyi sırf bana yapmam zorunlu gibi hissettirildiği için yapmam. bu tarif ettiğim ben, başka bir ben. bu bene biraz uzaktan bakıyorum şu an. bir böcek gibi. böyle böcekleri yerden alıp masama koyarım. yürümelerini, ses çıkarmalarını, kıpırdamalarını, uçmalarını beklerim. hiçbirini yapmayıp öylece durdukları zaman yanlarına başka böcekler gelir. başka böcekler de onları parçalamak istediği için kıskaçlarını, zehirli iğnelerini, keskin çenelerini kabuklarından içeri geçirmeye çalışır. kabuğu sert çıkan bazısına daha da sokulmaya, etrafında dönüp dans etmeye, vızırtılar çıkarmaya başlarlar. o anda da toparlanıp kabuğunun altında gizli kaldığı yerden çıkmak yerine taş kesildiklerini gördüğümde o diğer böceklerin hepsini masadan aşağı atarım. sıra benim böceklerime gelir. kıpırdamaları, ses çıkarmaları, yürümeleri, uçmaları gerek. parmaklarımdan birinin ucundaki tırnakla o böceği masanın kenarına doğru yavaş yavaş itmeye başlarım. ya yürüyecek, ya uçacak, ya ses çıkaracak, ya kıpırdayacak.

dipnot: hatırladığım kadarıyla.
değişim ya da gelişim. düşünmenin arkasındaki önündeki ortasındaki maksat. yaratılmak istenen yeni şey. kazancı yalnızca kazancı. hissettiğin gibi. ülkende bulamadığından. tek başına kaldığında. başkalarını ne kadar savunduğunu sorguladığında. tek başına tek. sen ya da ben. yaratılan yeniliğin kazançsızlığı. kimin umurunda söylesene. ben gittiğimde de umurunda olmayacak olması beni üzer. yeni bir sözcük icat ettim o yüzden. tasmanın ucundaki ipi benim ellerime dolayan bir sözcük bu. söylememe gerek yok şimdilik
değişim ya da gelişim. kimin umurunda. kendim için yaptıklarımı satmadığım koşulda. herkes kendi analarını satmanın derdine düştüğünü yüzüme haykıran lafları fısıldaşırken. anılarımı çöpe attığımı. çöpten yemek toplayanlara mı anlatıyorsun bakalım.

radyoda en sevdiğim kanalı açtım. ledzeplin çalıyor. sabah saat 9 falan sanırım şu an. okula biraz geç kaldım. densing deyz. psikolojini bozduğum için özür dilerim. geçmişe dönemeyiz, dönmemeliyiz de. gelecekte parıltıları izleyeceğini düşündüğünü hayal ediyorum. benimle ya da bensiz. parıltıların yansıması kadar gerçek geleceğinde tek başına bile yürüyebileceksin, istediğin zaman, istediğin yerde.

rupaul's drag race

ilk sezonu hariç bütün sezonlarını izledim sanırım. çok eğlenceli televizyon yarışması. özellikle gençlere, yani genç geylere, kendileri için özel olarak yapılan bir şey verildiği hissini yaşatması bakımından, toplumun/kültürün/ailelerin kafamıza kaktığı "gerçek hayat" tarifini bir süreliğine de olsa yıkan, stres atmak için izlenebilecek bir program. gerçekte ne olduğumuzu sorgulamak gibi zorlama bir felsefe de çıkarılır mı bu gösteriden? ne giydiğimizin, nasıl davrandığımızın, insanların bizi hangi isimle çağırdığının kim olduğumuzla, ne olduğumuzla, kim olabileceğimizle, kim olmak isteyebileceğimizle falan ilişkisini yansıtan bir sözü vardı rupaul'un.

cartoon network

tv'de en sevdiğim iki kanaldan biri. bu sene adventure time'ı bitirmesiyle üzmüştür. finalini daha hiçbir yerde göremedim gerçi. çıkmadı mı diye wikiye bakmıştım, çıkmamıştı, şimdi yine bakıcam.
baktım, daha vakti varmış. keşke hiç bitmese.

kemal sunal

çocukluğumdan beri izlediğim her filmini çok sevdiğim bir aktör. filmlere verdiği emeğin farkında olduğumu düşünüyorum, ne kadar farkında olduğumu bilmiyorum. hababam sınıfı filmlerinde kendisinin joker kartı şener şen'di bana kalırsa. şener şen'in joker kartı zaten çok eskide kaldığı için, bol bol sigara içsinler, ciğerleri bayram etsin tadında şarkıları filmin senaryosuna ilham kaynağı olan romandan aynen olduğu gibi, hiç değiştirilmeden aktarılmıştır.
kendisinin jest ile mimiklerini çok taktir edip, seslendirme sanatçılığına bayılmaktayım. keşke aramızda olsaydın kemal sunal. oyunculuğun seni zorlayan yönlerini bir bir anlatsaydın. biz de bilmezden gelseydik yine. aynı liseye gidip pamukta barbunya yetiştirseydik. turşu suyu içseydik falan.
toplumun ona yüklediği sorumluluktan hiç gocunmamış diye anlatıldığını okumuştum. ben öyle değilim. belki sinema oyuncusu olmadığım için, belki tiyatrocu olmadığım için. propaganda filmi yine çıksa da yine izlesem. gelecek için, iyilik için yaptıklarından sorsalar bize.

gebelikten korunma yöntemleri

en bilinenini yazmak gerekirse. prezervatif yani diğer adıyla* kondom. vücut salgılarımızı, sıvılarımızı prezerve eden, birbirinden ayıran bu naylon balonun ucunda bir rezervuar bulunur. birinin prezervatifini kullanırken ucu delik mi, kesik mi diye iyice bakın. gebelikten koruyan bu mucizevi buluş, öte yandan cinsel yolla bulaşması mümkün olan, hastalık yapan bakteri, virüs falan gibi zararlı organizmaları geldikleri tafafta tutmayı, yayılmalarını önlemeyi de sağlar.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük üç film birden zirvesi

bunun için bir internet sitesi var aslında. rabbit mi ne öyle bişeydi. ecnebi arkadaşlarım bu siteye girip webcam açarak hem birbirlerini görüp hem aynı anda aynı filmi izleyip, bir yandan da ister text'le ister mikrofonla birbirlerine yazabiliyorlardı. kendim denemediğim için linkini bulmaya falan çabalamıyorum :)
  • /
  • 10

alttaki yazara soracaklarım var

dışarı çık hiç gidemediğin yeni mekanlar keşfet. fotoğraf da çek anılar biriksin.

götümde çıban çıktı sanırım nasıl geçer bu meret? adsfadfs.

an

galiba eski türkçede vahşi hayvanları belirtmek için kullanılan bir yapım ekiydi. örneğin yılan, kaplan, aslan, sıçan.

Toplam entry sayısı: 189

rimming

çok keyifli bir deneyim. bu yöntemi uyguladığımda alttan çeşmem açılmıştı, yerde birikmişti. yatağa uzanırken, eğilip, serbestçe duran ürperip titrememeye alışmış deliğine önce parmaklarımı batırdım. mmmh. sonra yalamağa başladım.
benden önce odanın tuvaletine girdiği için olsa gerek (belki de işin tekniğini o yaşa geldiği için bildiğinden) tadı nefisti. iyice emip sömürdüm.
partnerim de çok zevk almıştı bu ön sevişmeden.

(bkz:göt yemek)

genç eşcinsellere tavsiyeler

kitap okuyun. ingilizce film, dizi, çizgi film falan izleyin. ingilizce alt yazılı anime izleyin. bol bol hazır noodle yeyin. sık sık rol model değiştirin.

lisedeyseniz daha cesur davranmaya çalışın. önce aileniz sonra toplumun tamamı sizin köpeğinizdir. evden kaçın demiyorum tabii. ileride, siz yaşlandıkça daha az gerekli bulacağınız korku ve kaygıların gözünüzde büyümesine izin vermeyin. gey olduğunuzu, eşcinsel olduğunuzu, homoseksüel olduğunuzu çeşitli yönleriyle belli edin.
siz belli etmeseniz de zaten belli olan bir şeyi "onur/gurur" kılıflarıyla saklayıp babanızı mutlu edemezsiniz. siz neye inanırsanız inanın, bir hayatınız var. masallarla avunmayın, bu dünya sizin istediğiniz şekilde işlemez, yürümez de.
çok düşünmeyin, şair olmayın, okuduğunuz okula "ileride şu işte çalışmam lazım" diyerek gidin. alkol, sigara gibi uyuşturucularla tembelliğe kapılmayın. başkalarının sizden daha değersiz olduğunu onlara kabul ettirmeye çalışmayın. arkadaşlarınıza çok güvenmeyin. bırakın onlar havlasın. meyve suyu için.
ırkçılık, cinsiyetçilik yapmayın. sübyancı olmayın. nefrete karşı duyarsızlaşın, gülümsemekten, mutlu olmaktan utanmayın.

aşırı gizli gaylerden nefret etme sebepleri

çocuk sahibi olmaları, evli olmaları, ne olduklarını bilmemeleri*, toplumun köpeği olmaları, çok fazla anket doldurmaları falan.

ayı sözlük yazarlarına tavsiyeler

yöneticilerle fazla dalaşmayın. arkadaş olamazsanız birbirinizi üzecek şeyler yapabilirsiniz. o noktada karşılıklı iki kişinin birbirinin özel hayatlarını yargılaması/yadırgaması falan başlıyor. kimin haklı olduğunun bir önemi yok. kimse kimsenin yaşamına girmek zorunda değil. bence önemli olan benzer yönlerimiz, bu yönlerin bizi buraya getirmiş olması, burada birbirimizi anlamamız, desteklememiz. bir de on sekiz yaşından büyük olun bir zahmet.

cartoon network

tv'de en sevdiğim iki kanaldan biri. bu sene adventure time'ı bitirmesiyle üzmüştür. finalini daha hiçbir yerde göremedim gerçi. çıkmadı mı diye wikiye bakmıştım, çıkmamıştı, şimdi yine bakıcam.
baktım, daha vakti varmış. keşke hiç bitmese.

ayı sözlük itiraf

söylemesi biraz gülünç bir şey, çok sıkıcı biriyim sanırım. bugün su içtim. şimdiye kadar bir kez seviştim. bu duruma çok bir anlam yükleyecek değilim, bir kez seviştikten sonra zaten denemiş olmanın verdiği rahatlıkla, bir kez daha aynı şeyi yaşamak için istek duymadım. sevişmek, öyle üzerinde uzun uzun düşünülür diyebileceğim şeylerden olmadı. o heyecanı, deneyimin kendi duygusunu birkaç kez anlatıp bir kenara attıktan sonra tekrar yaşamak düşüncesini aklıma getirmedim değil. öyle anlarda belki bir video izlerken mastürbasyon yapıyorum.

yazı yazmayı, okumayı seviyorum. gerçek şeyleri, gerçek olduğunu düşündüğüm şeyleri, kendi görüşlerimi, düşüncelerimi falan yazmanın yanı sıra, gerçek olmaktan uzak, hikaye gibi ya da kurmaca diyebileceğim şeyleri de yazıyorum.

genç eşcinsellere tavsiyeler

kitap okuyun. ingilizce film, dizi, çizgi film falan izleyin. ingilizce alt yazılı anime izleyin. bol bol hazır noodle yeyin. sık sık rol model değiştirin.

lisedeyseniz daha cesur davranmaya çalışın. önce aileniz sonra toplumun tamamı sizin köpeğinizdir. evden kaçın demiyorum tabii. ileride, siz yaşlandıkça daha az gerekli bulacağınız korku ve kaygıların gözünüzde büyümesine izin vermeyin. gey olduğunuzu, eşcinsel olduğunuzu, homoseksüel olduğunuzu çeşitli yönleriyle belli edin.
siz belli etmeseniz de zaten belli olan bir şeyi "onur/gurur" kılıflarıyla saklayıp babanızı mutlu edemezsiniz. siz neye inanırsanız inanın, bir hayatınız var. masallarla avunmayın, bu dünya sizin istediğiniz şekilde işlemez, yürümez de.
çok düşünmeyin, şair olmayın, okuduğunuz okula "ileride şu işte çalışmam lazım" diyerek gidin. alkol, sigara gibi uyuşturucularla tembelliğe kapılmayın. başkalarının sizden daha değersiz olduğunu onlara kabul ettirmeye çalışmayın. arkadaşlarınıza çok güvenmeyin. bırakın onlar havlasın. meyve suyu için.
ırkçılık, cinsiyetçilik yapmayın. sübyancı olmayın. nefrete karşı duyarsızlaşın, gülümsemekten, mutlu olmaktan utanmayın.

fantezi tadında orgazm forumu içerikli başlıklar

tek gecelik ilişki

tek sevişmelik ilişkidir. gece yaşanır olmayanı tek günlük ilişki olarak da anılabilir.
tek kullanımlık mendil gibi, "tek seferlik ilişki" denebilir mi böyle ilişkiler için?
tek seferlik ilişki dersek, ilişki dediğimiz şeyin hangi boyutta yaşandığının, ilişme meselesinin katmanlarının bir değeri kalmıyor sanki.

dokunmanın iç içe geçmek halini aldığı an niye en son nokta olsun ki, değil mi? bu sebeple mi zamana yayılan şeylerin tek sefer sayılmadığı kanısına varmaya çalışıyorum

benim de böyle bir ilişkim olmuştu. üstelik gece falan da değildi.
gece yaşanan ilişkilerimi düşündükçe ağlayacak gibi oluyorum, çünkü onlarda tek seferlik ilişkinin değil, sevişmenin anlamını sorgulamıştık. dokunmak sevişmek demekti. konuşmak, konuşmaya çalışmak, dinlemek, gülümsemek, neşelenmek, hatırlamak, anlatmak... geceleri sahilde bir kişiyle —bana "gel" demeyi öğreten adamla— otururdum o kumlarda. tek gece de değildi, sikişmek de değildi; yalnız dokunmak, okşamak, sıkmak, ittirmek. ahaha. sarılmayı ne ara atladım.
benim eskilerim hep böyle hikâye oldu. anımsıyorum da içli içli gülümsüyorum kimi zaman. içkim bile yok şimdi üstelik.

ayı sözlük yazarlarının burçları

uludağ sözlük

eskiden beri yazdığım bir sözlük.
şimdilerde ise nostalji olsun diye ara sıra uğrayıp belki bir-iki şey yazdığım bir sözlük oldu.

ayı sözlük itiraf

tavuk büzüğü ile ayı ayağı arasındaki fark üzerine düşünüyorum. şişman olmadığım aklıma geliyor. saç boyası reklamı izlerken daha ırkçıyım.
dün otobüste yanıma oturdu. nefsimi tuttum. sonra dayadı.
oh ne güzeldi. gözlerim kapalıydı. sürtündükçe yumuşadı.

grindr

şimdi düşününce yasaklanması aslında iyi olmuştu. bu uygulamayı keşfeden ülke insanları fotoğrafsız profille, fotoğrafını oraya koymaktan korkmayan gençlere falan sürekli rahatsız edici, taciz içeren, hakaret içeren mesajlar atıyordu.
hornet bu durumun önüne geçti sanırım. ne istediğinizi profilinize açık seçik yazsanız bile, yok rol yok arayış yok bilmem ne diye aslında aynı şeyi anlatan yeni sözcükler uydurup birbirlerine sorarak karşılarındaki kişiden istediklerini alabileceklerini sanan biraz aptal insanlara "senle ilgilenmiyorum" deyince küfürler hemen başlıyordu. insanları istediğim kıstaslarla bloklama özgürlüğüm neyse ki var. fakat iyi çalışan bir raporlama sistemi de lazım. ban yemeleri için falan, moderatörlere gönderip inceletmek için.

en çok istediğim şey de bu gibi uygulamalarda resim yüklemeden etrafa bakan kişilere görünmemeyi sağlayacak bir opsiyon, bir seçenek. bunların yarısından çoğu hetero sapıklar olup aralarında türlü pislikler bulunabilir.
en çok istediğim ikinci şey de kendi yüz resmini profiline koyduğu belli olan kişilerin, mesela yüz resmi yerine sigara paketi resmi, ya da ne bileyim karikatür falan koyan kişileri bir gruba flag'leyebilmesi. o işi yapay zekayla falan halletmek daha zor olur.
hadi yüz resmi olmasın da göbek resmi, ayak resmi olsun diyecekler de var, onlara da ayrı gruplama çıksın. isteyen istediğini, ilgilenen ilgilendiğini bulsun. diye düşünüyorum.

ayı sözlük'te ayı olmayan yazarların dışlanması

ben dışlamadım, dışlayanı da görmedim henüz.
(bkz:chaser)
(bkz:cub)
(bkz:butch)
(bkz:lezbiyen)
bir de trans bireyler var. onlar kendilerine ayı diyemez mi? burası hayvanat bahçesi kafesiyse...

ille de "kendi adına konuş" diye düşünenlere düşüncemi söylemem lazımmış gibi anlatayım bir de. burası "ayı/bear" temalı olabilir. yalnız gerçekten "ayı" olanlar girsin dersek, aynı mantıkla buranın porno sitesi olduğunu da düşünebiliriz. e ayı sevenler de girsin madem, dediğin zaman da kendin gibi olmayan*, ama aynı senin gibi toplumda dışlanan cinsel yönelimdeki/oluştaki/durumdaki insanları dışlamış sayılırsın. o sebeple kadını, erkeği ayırmadan her tür ibne olarak birbirimize destek çıkmak gerektiği düşüncesinin yeni bulunmuş bir şey olduğunu sanmıyorum.
ayı ağırlıklı bir sözlük olduğu gerçeğinin yadsınamayacağı gibi konuşmalar yapacak olsam burayı lezbiyenler basar zaten. ki varlar da, görmezden gelmiyorum.
peki bu başlığı niye açtık biz diyecek kişilerle düşüncelerimi paylaşmak için yazı yazarken ağırlık olarak zayıf*, gey, kıllı bir erkek olduğumu da hatırlatmam gerekirmiş. öyle dedin.

benden söz açmışken, ha benim de dışladıklarım olur. ama onları tüm sözlüğe kural diye getirecek halim yok. herkesle sevişecek halim de yok. biseksüelleri sevmiyorum. evli erkekleri sevmiyorum. heteroları sevmiyorum.
yaş olarak genç geyleri hele hiç sevmiyorum.

kedi kokusu

kitap kokusu, kahve kokusu, ter kokusu, çiş kokusu, odunlu parfüm kokusu, ekşi koku, sigara kokusu, meşrubat kokusu, ayak kokusu, ağız kokusu, balık kokusu, yağmur kokusu, çamur kokusu, deniz taşı kokusu, yanık saç kokusu, soba bacası kokusu, çürük meyve kokusu, helyum kokusu, osuruk kokusu, çatapat kokusu, ten kokusu, mürekkep kokusu, badana kokusu, yeni yıkanmış yastık kılıfı kokusu,