japonların fotoğraf çekme çılgınlığı
fıkralara bile konu olmuş çılgınlıktır.
japon'un biri paris'e gitmiş, dönünce arkadaşı sormuş:
- nasıldı paris, beğendin mi?
japon cevap vermiş:
- bilmiyorum, fotoğrafları tab ettirmedim daha.
o zamanlar fotoğraf tab ettiriliyordu, dijital çağa geçilmemişti demek ki.
türkiye'deki gaylerin öpüşünce aşık olma sorunsalı
"her sevişme bir vaattir." sözünden yola çıkarsak küçük çaplı bir sevişme sayılabilecek öpüşmenin de "sen -bir biçimde- özelsin, seninle yakın olmak istedim ya da istiyorum." türünden bir vaadi vardır. ayrıca ten teması, içinde bin türlü risk barındıran bir eylemdir. bir insanla o kadar yakınlaştıysanız aşkın kapınızı çalması sürpriz olmaz bence. ancak sevişmenin ya da adına her ne diyorsanız "o" eylemin herhangi bir yerde herhangi biriyle yapılagelmesi alışkanlık haline gelince tüm vaatler de anlamını yitiriyor. yine de ten teması sürprizlere gebedir. hayatının insanını buldum sanırsın, iki günde gönlün geçer. öylesine yatarsın, yattığın yerden aşık kalkarsın. neyin nasıl olacağını da ancak yaşayarak öğrenirsin.
tanım: yalnız gaylerin değil, yönelimi ne olursa olsun öpüşen tüm çiftlerin içinde bulunduğu sorunsal.
futurelavirs
vizyon sahibi adamdır. boş konuşmaz, gündemi kaçırmaz, boş tespit yapmaz. severek ve hayranlıkla izliyoruz kendisini....
ibne
hiç kullanmadığım bir sözcük. öyle dikkat ettiğimden de değil ha! dilime yerleşmemiş. küfür, kötü söz gibi gelmiyor bana. küfür edeceksem "orospu çocuğu" derdim. ona da seks işçisi arkadaşlar kızdı. şimdi "şerefsizin evladı" diyorum ama kesmiyor. küfürsüz kaldım!
kuru pasta
çocukluğumda düğün salonlarında limonatayla birlikte verilen, hemen hepsi bayat, kötü yağlarla yapılmış, tatlısı da tuzlusu da aynı tada sahip nostaljik pastalardır. o zamanlar en zengin muhitteki en lüks pastanede bile çeşit sınırlıydı. şimdiki gibi yüz çeşit kuru pasta yoktu. bir de fakir düğününde verilen pastanın halini düşünün. yanında cam bardaklarda- rakı kadehleriydi aslında, böyle ince uzun bardaklar- limonata verirlerdi. çocuk kafası mı nedir nasıl güzel gelirdi ikisi de. ağzımızın tadı yerindeydi belki kim bilir? şimdi en güzel pastaneden, en lüks pastaları alıyorum, söylemesi ayıp çok da güzel yaparım, yanına limonata... vermiyor o bayat, kötü yağlarla yapılmış pastaların, lekeli bardaklarda içilen limonatanın tadını.
ayı sözlük itiraf
üniversiteden bir arkadaşım çöpçatanlık yapıp beni bir arkadaşıyla tanıştırdı. baktı ki ben bir halt edemiyorum, duruma el attı. iki üç yıl önce boşanmış, iki çocuğu olan, otokontrolü en üst düzeyde, aşırı ağır başlı, insanların çok boş zamanları olduğu için bu kadar çok seks düşündüklerini düşünen, flört etmeyi bilmeyen, orta boylu, kel, efendi bir adam. hiç etkilenmedim doğal olarak.ama hayatımda hiç olmadığım kadar umutsuz hissediyorum kendimi. bu son şansımmış gibi hissediyorum. saçma biliyorum ama öyle hissediyorum işte. sevmediğim bir adamla evlenmeyi, sevdiğimle de evlenmeyi beceremediğim için bunca yıl katlandım yalnızlığa. şimdi hepsi boşa mı gidecek? bu adamla evlenirsem kendime ihanet etmiş olmaz mıyım?kafam çok karışık sözlük, çok!
sabah alarmı hiç ertelemeden uyanan insan
baş ucuna iki saat kurduğu halde ikisini de erteleyip on dakika uyumayı kâr sayan biri olarak o, ben değilim. ama saygı duyulası insandır o ayrı!
general kasım süleymani
iran'ın efsanevi komutanlarından biridir kendisi. kudüs gücü komutanı ve iran istihbaratının başıdır. bu adamı efsane yapan da ırak'ta amerika'ya kök söktürmüş olmasıdır. ırak'ta oluşan kaos ortamından yararlanıp şii bir hükümet kurarak ırak'ı amerika'dan çok iran'a bağlı bir ülke haline getirmiştir. yani, abd'ye pabucu ters giydirmiş, bölgede madara etmiş insanın ta kendisidir. hiçbir askeri okuldan ya da üniversiteden mezun olmadığı halde sırf askeri dehası ve şeytani zekasıyla yalnız ülkesini değil, tüm ortadoğu'yu parmağının ucunda döndüren adam. suudilerin general kasım süleymani'nin adından bile tırstığı söyleniyor. gerçi adamın bakışlarındaki kararlılığı, katılığı ve zalimliği görünce pek haksız da sayılmazlar. ortada oturan zat kendisi. bakmayın boyunun kısalığına. bir o kadar da yerde var!
http://www.suriyegercekleri.com/wp-content/uploads/kasimsuleymani.jpg
aşure
bugün annemin yine kendini aşarak yaptığı ve yediğimiz muhteşem yemek. aleviler için başka türlü kutsaldır aşure. çünkü öncesinde on iki imam için on iki oruç tutulur. on ikinci günün sonunda da oruç aşureyle açılır ve komşulara, eşe dosta dağıtılır. annem ve babam oruçlarını tuttular, bugün aşure yapıldı ve kutsal süreç tamamlandı. haftaya da ben yapacağım. ilk olacak, çok heyecanlıyım.
keşkek
yakın zamanda kuzu etiyle deneyeceğim yemek. daha önce hiç yapmadım ama nasıl yapıldığını gördüm. mutfaktaki becerimi de göz önünde bulundurarak denemeye karar verdim. bakalım nasıl olacak!
sözlüğe üç harfli girmesi
girmesiyle çıkması bir olacak doğa üstü yaratık. malum, burada göreceği karakterlerin birçoğu pabucu kendisine ters giydirecek türden.
ısınma turu
cumartesi gecesini evde yalnız geçiren ezik insan
artık kemikleşmiş bir yalnızlık yaşadığım için listesine beşinci sıradan giriş yaptığım ve gocunacak yerimin kalmadığı insan modeli.
ayı sözlük beşinci ankara zirvesi
acayip keyifli geçen zirve. çok güldük çok.
bv bear,
kemanyayi,
cubboy ve sürpriz şekilde
olmuyorneyapsamolmuyor katıldı. özlemişim tosunlarımı. bol dedikodunun yanı sıra sevgili elizabeth & hayat arkadaşının sıcak sohbeti akşama renk kattı. iyi ki zirveyi planlamış sevgili bv bear. can suyu gibi geldi. seviyorum sizi tosunlarım benim.
tükenmek
bazen yüzeye çıkmak için gereken durum. malum dibe inmeden hız alıp suyun üstüne çıkılmaz. hayat da böyle, önce tükenir, dibe batarsınız. sonra hayat yeniler insanı, tekrar güç kazanır yüzeye çıkarsınız. sık yaşadığım için söylüyorum. ölmediğin sürece sorun yok. toparlanmak için her zaman umut vardır.
dedikodu
bir tür terapi aslında. grupla yapılanı daha keyifli ve verimlidir. birine zarar vermediğiniz sürece de sakıncası yoktur. dedikoduyu yapın, söylediklerinizi orada unutun, çıkın gidin. iyidir iyi, rahatlatır.
tabancanın namlusunu birinin götüne sokmak
ben yokken ayıcanların fantezinin sınırlarını iyiden iyiye zorladıklarını gördüğüm fikir.
ayı sözlük itiraf
uzun bir içe kapanma dönemi yaşadım. gezi olayları, ölen çocuklar, hiçbir sonuca varamamış olmak, donuk bir özel hayat, annemin buhranları... okula gittim, eve geldim, yemek yedim, bilgisayarda oyun oynadım. ha bir de sizi özledim. bu akşamki ankara zirvesiyle insan içine çıkayım diyorum. hayata dönmenin zamanı geldi.
para kesilince evlilik bitti
iflas etmesinin ardından evliliği de sona eren arkadaşımın sık sık söylediği cümledir. "para yoksa aşk da yok." der. haklı mı bilmiyorum. çünkü ben hep züğürtlere aşık olan bir kadınım.
ayı sözlük beşinci ankara zirvesi
kıl payı yakaladığım zirve! tamam bir süre buhran geçirip ortalıkta görünmemiş olabilirim. ama bensiz zirve yapılmasına da göz yumamam. gidip göreyim tosuncuklarım neler yapıyor!