erkek-kadın ilişkilerinde erkek-erkek veya kadın-kadın ilişkilerine göre dengesizlik daha fazla. yıllardır toplumlarda erkeğin çalışıp para getirmesi ve kadının erkeğin ve kendinin esas yaşamsal ihtiyaçlarıyla ilgilenmesi durumu süre gelmiş. yani erkek=para, kadın=evin iş gücü. yanlış anlaşılmak istemiyorum tabi ki kadın erkeğin eline bakmıyor ama genel düzenin öyle olduğu da yadsınamaz bir gerçek. böyle olunca durum ve centilmenlik denilen unsurda eklenince kadının ilişkide erkeğin parasını yemesi normal bir duruma dönüşmüş durumda. sineması olsun, yemeği olsun,tatili olsun o para erkeğin cebinden çıkar. şöyle bir durum yani: 7bcf
bir diğer yandan erkek-erkek veya kadın-kadın ilişkilerinde durum farklı. iki bireyde aynı cinsel guruba üye olduğu için görev dağılımı bakımından şartlar eşit. görev dağılımı derken yine yanlış anlaşılmak istemiyorum, alışılagelmiş durumdan söz ediyorum tabi ki. bir erkeğin kazanıp diğerinin yemesi durumu erkek-kadın ilişkilerinde normal dururken eşcinsel ilişkide çok absürt bir hal alıyor. elde olmayan durumlar söz konusu ise örneğin işsiz kalmak,hasta olmak vs. kabul edilebilir ama karşısındakini kullanarak kendi rahatı için çıkar sağlama başlamışsa o ilişki yıkılmaya mahkumdur. dediğim gibi eşcinsel ilişkiler daha eşit tabanlara dayanır. yapan varsa "para benim param,sevgilimdir istediği gibi yesin,içsin,s*çsın,ben razıyım" diyorsa ona da diyecek bir şey yok. saygım vardır ama yeter ki semer vuranı çok olmasın.
insanlar bu çocuğa neden bu kadar yükleniyor anlamıyorum. neymiş kıza benziyormuş. insanları görünüşleriyle yargılamanın ne kadar yanlış olduğunu hala öğrenemeyen bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki. daha çok genç yaşında çabalayarak yeteneğini ortaya koyarak zirveye tırmanmış bir gençten bahsediyoruz. onu aşağılamak yerine örnek almak gerekir bence. internette ölmesini isteyen insanlar bile var.bu kadar tatlı bir insanın nasıl ölmesini istersiniz anlamıyorum. hem sadece sen sevmiyorsun diye ölmesini istemek neden? ben seni sevmiyorum mesela sende öl o zaman. sevmiyorsan dinleme. sevdiğin kişinin müziğini dinle ve onun müziğini sevenlere de saygı duy tamam mı? justin bieber belki de son yüzyılın en iyi asdsdff şaka şaka koyim justin bieber'a.
öyle bir durum söz konusu olsaydı ona da herhangi bir nesneden bağımsız bir isim verilirdi herhalde.
mesela sarnaka, konoto, momoro,raminu bunlar hep ihtimal dahilinde. ayrıca belirtmek isterim ki 2.entry'e gönülden katılıyorum.
yavaş yavaş girdiğim dönem. gençliğim pek saadet içinde geçmedi zaten o yüzden umrumda değil. erkekler olgunlaştıkça yakışıklı olur teorisinin gerçekleşmesini bekliyorum.
çok fena bi durum çok. benim de başıma geldi tabi ama ben mülayim insanım ayıp olmasın adama diye gittim. he önceden de söyledim bak böyle böyle feminen kişilerden hoşlanmıyorum diye o da "ben de hoşlanmam öyle tiplerden hiç, hayvan gibi erkeğim ben sabahları dişlerimi çelik testereyle fırçalarım o derece" filan deyince tamam dedim bende ne diyim. tam buluşmaya yarım saat kala telefonda yer konuşmak için aradım " alo naber canım" sesini duyunca aha dedim s*çtık. ama şimdi gitmesem çok ayıp olacak belki üzülecek filan gittim. böyle sinirlenmeden hulk olmuş bi adam nasıl böyle kadınsı davranabilir şok içerisinde gözlemledim. en büyük sorunda adam cidden kadınsı olduğunun farkında değil. onun o farkında olmayışını görünce ulan acaba bende de feminenlik var da farkında değil miyim acaba diye tırstığım da oldu. neyse efenim beraber oturduğumuz o yarım saat sandalyede mi oturdum kaktüs üstünde mi oturdum bilmiyorum. hayatımın en b*ktan yarım saatlerinden biriydi. rahatsız olduğumu çaktırmamaya da çalıştım ama anlamıştır herhalde. daha sonra da görüşmedik tabi. iyi biriydi ama inşallah keyfi yerindedir.
çocukken tartışmalarda kullanılan karşılık verme cümlesinin bir parçası. "bu lafları atlattık götünde şampanya patlattık." bunun üzerine siz "bu laflar boy boy sana koyan (insert name here) kovboy" diye cevap verebilirsiniz. bu böyle gider.
deniz kuvvetlerinde astsubay olarak orduda görev aldı. deniz astsubaylığından emekli olduktan sonra sanat yaşamına atıldı. hisse-i şaiya oyunuyla profesyonel olan kentmen, 1942'de sürtük filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. tatlı-sert ve babacan tarzı ile çoğu filmlerinde baba, komiser, bahçıvan, hakim vb. roller üstlendi, birçoğunda kendi adıyla oynadı. kentmen, 1942-1988 yılları arasında 500'e yakın filmde rol aldı. türk sinemasında bir klasik olan oyuncu 81 yaşında 20 aralık 1993'te böbrek yetmezliği sonucu yaşamını yitirdi. karacaahmet mezarlığında yatmaktadır.
gerekli vikipedia bilgilerini verdikten sonra;
kendisi tonton yanaklarıyla, ucu kıvrık bıyıklarıyla türk sinemasının en babacan insanıdır. allah rahmet eylesin vefat etmeseydi de söyle bi sarılabilseydim sana hulusi baba. allah mekanın cennet etsin.
o sokaktaki dokuz buçuk adama gidecek adam bana gelmesin, net.
o sokaktaki dokuz buçuk adamdan biri olsam sırf bu yüzden bana gelecek adam da yine bana gelmesin zaten, bu da net.
dayatılmış güzellik normlarında, kıstas alınan nedir bilmiyorum ama bir insanı sırf güzelliği, yakışıklılığı vb sebeplerle sevipte mutlu olana rastladın mı, ya da daha doğrusu mutlu olmaya devam edebilene rastladın mı?
ne zaman ki biri, yanında olmandan duyduğu huzurla, nefesini hissettiği için, seninle uyanacağının heyecanıyla, izlerse seni sen uyurken... farkedersin; umut edilensin ve bulunmuşsun.
not : topkapı-ulubatlı'ya binen değilim.
ben 23 yaşında bi adamım. benim vereceğim tavsiyeden ne olacak diye düşünüyordum ama bundan 3 yıl önce biri çıksa bana tavsiyeler verse öyle güzel olurdu ki. öyle düşününce belki faydalı olur diye kendi pişmanlıklarımdan efenim yaşadıklarımdan derlediklerimle yazayım bikaç bişey o vakit.
*öncelikle gay olduğun için kendini suçlama. sanki büyük bir suç işlemişsin gibi kendini suçlu ilan etme. çünkü senin hiç bir suçun yok. sen olsan olsan kurban olursun. aşkını ,sevgini istediğin gibi yaşayamadığın için binbir zorlukla başa çıkmak zorunda olduğun için.
*zor biliyorum ama sabırlı ol. gay olmanın bazı gaylerce bile sadece sevişmek olduğu düşünülen bir ülkede yaşıyorsun ama öyle değil tabiki. sadece sevişmek için kendini tanımadığın kollara bırakma. sevgini en saf şekliyle yaşa. en azından saf bir şekilde aşk acısı çekersin. pişman bir şekilde g*t acısı çekmekten iyidir.
*ailene veya arkadaşlarına açılmadan önce çok düşün, iyi düşün. onları da anlamaya çalış. toplumsal yada dini kalıplar içinde yetişen bir neslin çocuklarıyız. onlardan fazla bir şey bekleyemezsin. tabi herkes öyle demiyorum ama sadece bu konuyu iyi tart. bazen her iki taraf içinde söylenmemesi daha makbul. çünkü bazen sadece getirdiği gözyaşı oluyor. misal örnek olarak ben sadece annem olmak üzere söyledim. ama o utancından kimseye söyleyemedi. o gün başka baktı bana. sanki 22 yıllık oğlunu hiç tanımamıştı. sanki hep başka birinin taklidini yapmıştım onca yıl. oysa ben aynı bendim. hiç bir şey değişmemişti . annem bunu anlayamadı.
*cesur ol.kendi kıymetini bil. bu hayat senin onu güzel kılacak olan sensin.mutlu ol.
*cinselliği hayatının merkezine koyma hayatta yaşanılacak çok fazla şey var. cinselliği merkeze koyarsan çok şeyi kaçırmış olursun.cinsellikte güzel tabi ama doğru kişiyle olması makbul.
*ha bide kondom kullan.önce sağlık çünkü.
şimdilik bunlar geliyor aklıma. orda internetinin başında bunu okuyan bir kişiye bile bişeyler verebildiysem ne mutlu.
1.senaryo-eski sevgiliye karşı hissedilen birşey kalmamışsa;
eski bir arkadaşa rastlamaktan farksızdır. formaliteden "naber nasılsın" denir,"iyiyim aynı işte" cevabı alınır. biraz eski günler yad edilir,biraz gülünür,el sıkılır,"iyi bak kendine görüşelim bi ara" denilir ve uzaklaşılır.
2.senaryo- eski sevgili hala seviliyorsa;
acı verici bir olaydır. gördüğünüze sevinirsiniz bir yandan ama bir yandan da boğazınıza bir yumru oturur. gözler yanar biraz. sarılsam çok mu samimi olur,elini sıksam çok mu soğuk olur diye tereddüte kapılırsınız. gönlünüz sarılmaktan yanadır gerçi ama aklınız elini uzatır. yaşanmışlardan çok hayalini kurduğunuz yaşanamamışlıklar şöyle bir geçer gözünüzün önünden. hele bir de artık yeni bir sevgilisi olduğunu öğrenirseniz o akşam yastığınız biraz ıslanacak demektir.
ben 23 yaşında bi adamım. benim vereceğim tavsiyeden ne olacak diye düşünüyordum ama bundan 3 yıl önce biri çıksa bana tavsiyeler verse öyle güzel olurdu ki. öyle düşününce belki faydalı olur diye kendi pişmanlıklarımdan efenim yaşadıklarımdan derlediklerimle yazayım bikaç bişey o vakit.
*öncelikle gay olduğun için kendini suçlama. sanki büyük bir suç işlemişsin gibi kendini suçlu ilan etme. çünkü senin hiç bir suçun yok. sen olsan olsan kurban olursun. aşkını ,sevgini istediğin gibi yaşayamadığın için binbir zorlukla başa çıkmak zorunda olduğun için.
*zor biliyorum ama sabırlı ol. gay olmanın bazı gaylerce bile sadece sevişmek olduğu düşünülen bir ülkede yaşıyorsun ama öyle değil tabiki. sadece sevişmek için kendini tanımadığın kollara bırakma. sevgini en saf şekliyle yaşa. en azından saf bir şekilde aşk acısı çekersin. pişman bir şekilde g*t acısı çekmekten iyidir.
*ailene veya arkadaşlarına açılmadan önce çok düşün, iyi düşün. onları da anlamaya çalış. toplumsal yada dini kalıplar içinde yetişen bir neslin çocuklarıyız. onlardan fazla bir şey bekleyemezsin. tabi herkes öyle demiyorum ama sadece bu konuyu iyi tart. bazen her iki taraf içinde söylenmemesi daha makbul. çünkü bazen sadece getirdiği gözyaşı oluyor. misal örnek olarak ben sadece annem olmak üzere söyledim. ama o utancından kimseye söyleyemedi. o gün başka baktı bana. sanki 22 yıllık oğlunu hiç tanımamıştı. sanki hep başka birinin taklidini yapmıştım onca yıl. oysa ben aynı bendim. hiç bir şey değişmemişti . annem bunu anlayamadı.
*cesur ol.kendi kıymetini bil. bu hayat senin onu güzel kılacak olan sensin.mutlu ol.
*cinselliği hayatının merkezine koyma hayatta yaşanılacak çok fazla şey var. cinselliği merkeze koyarsan çok şeyi kaçırmış olursun.cinsellikte güzel tabi ama doğru kişiyle olması makbul.
*ha bide kondom kullan.önce sağlık çünkü.
şimdilik bunlar geliyor aklıma. orda internetinin başında bunu okuyan bir kişiye bile bişeyler verebildiysem ne mutlu.
geçen günlerde arkadaşımla zeytinburnu'nda gezerken arkadaşım beni tavuk pilav satan ayucuğun poposunu keserken yakaladı. gülerek "aklından ne geçtiğini biliyorum" dedi. ananı avradını ne biliyor bu lan diye beş saniyelik bir tırsma anının ardından aslında tavuk pilav yemek istediğimi sandığını anladım. diyet yaptığım için öyle demiş yavrum. aklımdan aslında ne geçtiğini bilse kafayı yerdi herhalde heteroseksüelim benim.
göbek candır. adına bir çok şarkılar yazılmıştır. göbeklerin içinden koşarak koşarak gel bana gel, bir sen bir ben birde göbek,ah istanbul istanbul olalı hiç görmedi böyle göbek bunlardan sadece birkaçıdır. ayrıca pek çok tarihe geçmiş sözde de yer alır. bu benim için küçük insanlık için büyük bir göbektir, göbek has left the building, göbek göbek göbek bunlardan birkaçıdır. uzun lafın kısası eğer örnekteki gibi bir göbeğe sahipseniz (fısıldayarak okuyunuz) ona iyi bakın...
örnek:
-karşıdan el sallayan birini görünce el sallayarak karşılık vermek. daha sonrasın da arkanızdaki kişiye el sallanıldığını farketmek. ölmek. bitmek.
-kalabalık bir ortamda espri yapmak ve kimsenin gülmemesi.
-otobüsde yalnış durakta düğmeye basmak. kapının açılması ama inmemek. (tabi çoğu zaman ayıp olmasın diye inilir)
-çocuğunu sevdiğiniz kişiye "aaa çok yakışıklı olacak büyüyünce belli" demek. çocuğun kız çıkması.
-arkanızda uzun bir sıra varken akbilinizin boş çıkması. geri de dönememek. sıkışıp kalmak.
-uzuneşşek oynarken pantolonunuz yırtılması. götü tuta tuta gezmek.
-mağazada kıyafet bakarken yanlışlıkla kazak denemek isteyen birinin çıkardığı montu denemek. sahibinin montunu istemesi. çıkarıp vermek.
asansördeki dayıların videosunun böyle yayılmasına ne kadar üzüldümse de bence komik olmuş gayet. biz türkler en şaka kaldıramayan milletiz sanırım. biri bizim hakkımızda şaka yaparsa direk ağzını burnunu kırarız. bu skeçte bir homofobiklik görüp nefret etmek yerine gülüp geçilmesi daha makbul davranış bence. çünkü nefretin her türlüsü kötüdür. zarar verir.
bunu söylediğim için linç edilmem umarım ama bu durum hayvanlar arasında da görüldüğü için eşcinselliğin ne kadar da normal bir durum olduğu çıkarımını yapmanızı sağlamaz. hayvanlar arasında da görülmesi bir durumu "normal" ve kabul edilebilir yapmaz. zira hayvanlarda ensest, tecavüz ve pedofili gibi durumlara çokça rastlanır. örneğin inekler ve kediler kendi kardeş ve anne-babaları ile cinsel münasebete girebilirler. deniz aslanları penguenlere tecavüz ederek öldürür. kazlar da tavuklara tecavüz eder mesela böyle örnekler çokça mevcut.
bence buradaki asıl sorun eşcinselliğin normal bir durum olduğunun ispatlanmasının gereğinin olmamasıdır. bu tür ispatlama çabalarına gerek yok. on sekiz yaşından büyük iki birey kendi özel hayatlarında ne yapmak istiyorlarsa yaparlar. hayvanlarda görülmese bile..
1.senaryo-eski sevgiliye karşı hissedilen birşey kalmamışsa;
eski bir arkadaşa rastlamaktan farksızdır. formaliteden "naber nasılsın" denir,"iyiyim aynı işte" cevabı alınır. biraz eski günler yad edilir,biraz gülünür,el sıkılır,"iyi bak kendine görüşelim bi ara" denilir ve uzaklaşılır.
2.senaryo- eski sevgili hala seviliyorsa;
acı verici bir olaydır. gördüğünüze sevinirsiniz bir yandan ama bir yandan da boğazınıza bir yumru oturur. gözler yanar biraz. sarılsam çok mu samimi olur,elini sıksam çok mu soğuk olur diye tereddüte kapılırsınız. gönlünüz sarılmaktan yanadır gerçi ama aklınız elini uzatır. yaşanmışlardan çok hayalini kurduğunuz yaşanamamışlıklar şöyle bir geçer gözünüzün önünden. hele bir de artık yeni bir sevgilisi olduğunu öğrenirseniz o akşam yastığınız biraz ıslanacak demektir.