loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9670 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi

genç çapulcular ailelerine oldukça hoş bir mektup yazmış. sevdim ve tebrik ettim. aynen aşağıdaki gibidir:

sevgili ailelerimiz için:

özellikle dün itibariyle endişenizin tavan yaptığını biliyorum, bu yüzden vakit ayırıp okursanız çok sevinirim.

biz bu ülkenin, tüm dünyada apolitikliğiyle ün salmış, küçümsenmiş, dalga geçilmiş nesliyiz. apolitikliğimiz yüzünden sanat, spor, doğduğumuz şehir ve hatta takıldığımız mekanlar üzerine gruplaşıp birbirimize kıl olmuş, birbirimizi yemiş ve hatta öldürmüş nesiliz. okudukça insanlardan soğumuş, uzaklaşmış, kendi çekirdek arkadaş gruplarımıza çekilmiş nesiliz. %90'ı hayatında asla ideolojik bir mücadele vermemiş, yolda rastladığı eylemi beyhude ya da 'gereksiz yol tıkama şovu' diye nitelendirmiş gençlerden oluşan bir nesiliz.

ve biz dahil hiç kimse bizden şikayetlerimizi rakı masalarından toplayıp, birkaç saat içerisinde sokaklara dökülüp, ucu bucağı görünmeyen, şiddetin sınırının olmadığı bir mücadelede birbirimize koşulsuz sahip çıkmamızı beklemiyordu. hiç kimse bizden nasıl mücadele edileceğini bu kadar çabuk, hatta gerçek zamanlı öğrenmemizi beklemiyordu. hiç kimse, çoğumuz için ilk olan bu ciddi şiddet ve zulüm deneyiminde, boğulurken, yaralanırken ve hatta ölürken korku ve teslim yerine mizah ve neşeyi seçip yola devam etmemizi beklemiyordu. sürpriz yaptık.

çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu, tamam mı?

her şeyin çok daha sertleşebileceğinin farkındayız. fakat kararlıyız, bilinçliyiz, özenliyiz. panik yapmıyoruz, hemen adapte oluyoruz. aranan yardımı en fazla üç beş dakika içerisinde birbirimize sağlıyoruz. sağlığımıza ve güvenliğimize olabildiğince dikkat ediyoruz. görseniz şaşarsınız, belki kendimize ilk defa bu kadar iyi bakıyoruz. çünkü biliyoruz ki hepimizin en sağlıklı, en dinç, en enerjik, en ayık, en mutlu haline ihtiyaç var. bu coşkunun ve dayanışmanın romantizmi çok büyük; fakat kapılmıyoruz, aklımız çok başımızda.

siz ne yapabilirsiniz?

lütfen acil ihtiyaç listelerini takip edin, yiyecek-içecekten ziyade güvenlik ve acil müdahale ekipmanları göndermeye çalışın.

lütfen sizi korkutmalarına izin vermeyin, bunu çok istiyorlar. evet blöf yapmıyorlar, karşımızdakiler çok sert çocuklar fakat bizden daha tedirginler inanın. bizden korkuyorlar. çünkü onların her şeyi yapabilme yetkileri yok; fakat bizim her şeyi yapabilecek cesaretimiz ve ne yaptığımızı çok iyi bilen beyinlerimiz var. bize güvenin, destek olun.

lütfen en çok bizim çektiğimiz videoları izleyin, bizim yazdıklarımızı okuyun. onlar yalan söylüyor, çarpıtıyor; biz her şeyi olduğu gibi aktarıyoruz. (ilk defa sizlere her şeyi anlatıyoruz, kıps.) bizi takip ederseniz eminim daha az endişeleneceksiniz.

lütfen siz de birbirinizi sakinleştirmeye, bilgilendirmeye çalışın. aramızda fiilen bulunmak değil bütün mesele, ağzınızdan çıkan ve yazdığınız her kelimenin değeri, desteği çok büyük.

sizleri çok seviyoruz. birbirimizi de çok seviyoruz. histeri derecesinde seviyoruz. hepimiz on numara çocuklarız, arada manita yaparsak şaşırmayın.

biz sizi ararız, şarjımızı idareli kullanalım. :)

öptük,
genç çapulcularınız

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi

referandumda iki seçenek sunulmuş: ya istanbul geneli ya da beyoğlu ilçesini içine alan bir referandum. iki ucu boklu değnek!

son yerel seçimlerde istanbul genelinde akp %40.2; chp % 33.6; mhp ve saadet partisi de % 7.2'şer oy oranına sahip olmuştu. partiler toplam yüzde 88.2 gibi bir oranla oy almış. yuvarlak hesap %10'luk bir kesim de bağımsız diyelim.

beyoğlu ilçesinde ise akp %37.4, chp %26.5, saadet partisi %12.8, mhp %9.6. yine beyoğlunda partiler oyların toplam %86.3'ünü almış. gerisi de bağımısız diyelim.

şimdi bu tabloya bakınca gezi direnişi amacına ulaşamaz gibi bir sonuca gidilse çok da aceleci ve acemice bir öngörüde bulunulmuş olmaz sanırım. çünkü her ne kadar en temel çatışmalar istanbulda yaşanmış olsa da altı gün hiç bir şekilde medya tarafından yansıtılmamış; özellikle ve kasıtlı olarak son bir kaç gündür karalanmak istenen bir direnişten bahsediyoruz. diğer yandan hala bu direnişe akp'cilik ve chp'cilik gibi bir gözlükle bakıldığı biliniyorken!

bir de başka bir açıdan bakalım?
her bir yanı bina olan bir ilçede; hatta şehirde bir parkı yıkıp yıkmamak ve neticeye göre de oraya bina dikip dikmemek gibi bir konunun tartışılması bile baştan aşağı sorunlu iken bunu partiler düzeyinde bir kapışmaya indirgeyip referanduma sunmak bence hiç mantıklı değil. bir kere gezi direnişinin ruhundaki partisizlik ve halk tepkisine aykırı.

yapılması beklenen şey belli: gezi parkına dokunma!

not: şu açıdan da bakmak istiyorum. tamamen iyimserlik ya neyse! şayet referandum olursa -- ki akp'nin inadı ortadayken ben yapılacağından kuşku duymuyorum, *-- ve halk gezi yıkılmasın dese bu halkın çevreciliği, haklılığı ve direnişinin boşa gitmeyeceği gibi sonuçlar ileriki dönemdeki planlarda halkın göz ardı edilemeyeceği gerçeğini anlamalarını sağlar. dinimiz amin.

şu ekşi başlığı ve entrileri yasaklı bir şey üzerine. insan okuyunca yasağı delmemek gerek diyor. ama çok güldüm.

http://eksisozluk.com/telsiz-karistirici...

28 mayıs 2013 taksim gezi parkı direnişi

şimdiye kadar bu direniş bir çok olaya benzetildi. direnenler ile saldıranlar bir çok gruba, geçmiş olayların kahramanlarına benzetildi. ama benim için en orijinal, kesinlikle peyami safa'nın fatih-harbiye adlı romanıyla yapılan bağdaştırmadır. ilgili yazı ve yaratıcı:

(bkz: ülke taksim oldu)-(bkz: gürsel korat)

http://kitap.radikal.com.tr/Makale/ulke-...

"taksim’in modern türkiye’nin simgesi olmasına yıllardır diş bileyenler, bu meydandaki kilise, heykel ve kültür merkezi görüntüsünü içlerine sindiremeyenler, oradaki gece hayatına saldıranlar, nihayet bir çuval inciri berbat etti: fatih-harbiye romanıyla yetişmiş gelenekçi nesillerin, bitmek bilmeyen “fetih” arzusu ve harbiye düşmanlığı, “taksim’i fatih’e dönüştürmeden” duracağa benzemiyordu. her zaman taksim’e cami yapmaktan söz eden ve cumhuriyet’i kuran “alkoliklerden” intikam almak için “çoğunluktan aldığı yetkiyle” kafasına estiği gibi “hizmet” veren bu intikamcı kadro, bütün itirazlara kaşlarını kaldırarak “kusura bakmayın” demeyi bir marifet saydığı için bu noktaya gelindi."

ne alaka

eh

türk alfabesinde yer alan e ile telaffuz edilmeyen bir kelimedir. kapalı e denilen(é) sesle söylenir. e ile söylendiğinde saçma ve kasıntı durmaktadır. yansımadır.

"idare eder", "kötünün iyisi", "bu da kabulüm", "yaani" gibi manaları vardır.

suratsız

ayı sözlük gay pride zirvesi 2013

muhtemelen katılamayacığım zirve. gezi parkı direnişi böyle giderse uzayacak ve gay pride da bu eylem içinde boy gösterecektir. şimdiden merakla bekliyorum.

ek: bildiğin cümbüş konulu bir gün olur.

11 haziran 2013 taksim'e polis müdahalesi

üzerlerine tazyikli su sıkılırken bir bdpli elinde türk bayrağı olan birinin elinden tutmuş kaçmaya çalışırlarken bozkurt işareti yapan biri de karenin sağ altında boy gösteriyor. 11 haziranın sembol resimlerinden oldu bile.(ondan önce üzerine tazyikli su sıkılan tekerlekli sandalyeli vatandaşın görüntüsü tabi çok daha önemli. bu müdahalenin insancıl olmayışını gösterirken diğer fotoğraf zıt kutupların birlikteliğini; siyasi karmaşayı anlatıyor.) bir de şu var:

(bkz: the show is over)
(bkz: dıt dıt dıt)

@hipno burası çayır da! atalardan da alıntı: saldım çayıra mevlam kayıra.
@karpuzcu mesaj kutusu bir tuvalettir. sifonu çekersin temizlenir.

gizem com

kim ne derse desin semantik sularda gezinenler için güzel bir stili var. aynı başlığa elli tane entry girme işi de onun buluşu değil; ondan önce de vardı bunu yapan. ama noktayı ısrarla kullanmıyor oluşunu noktayla aralarında çıkmış olduğunu düşündüğüm bir husumete bağlıyorum. ne kadar da noktaya(.) kızgın olsan da o yazınsal hayatın vazgeçilmez gıdasıdır. bunu daha fazla sürdürmemelisin. küslüğünü bitirip bir güzel barışın hadi abisi.

ayrıca kim demişse doğru demiş "made in gizem com" kendini "ahanda burdayım naaağğğğğberrrrrrrr" diye ifşa ediyor.

@hipno bu adam okyanus demiş, rüzgar demiş... altında başka bir mesaj mı arasak.. malum geziye girilmicek dedi hakikaten biber gazı fişeklerinden içeriye girmek namümkündü. acaba... off... ergen gibi ağlamak, haykırmak istiyorum. benimle ağlar mısın ?

@karpuzcu gökten herif yağsa nolacak sanki; grup yapmaya elverişli bir ruh haline sahip değilim; hiç bir zaman da olmam *. ha ekmek sırası gibi arka arkaya dizersek belki bir şans dicem de olmaz; adamların eline birer limon tutuşturup geziye göndermek daha mantıklı. *

olur olmaz günlerde yağmur yağıyor ya sinir oluyorum.! gidip bulutları kesmek istiyorum.

hülya avşar

ne iş yaptığı belli olmayan biri. gezi parkının adını anıp kendini ortalığa atmanın ne faydası var ki?! kendi bahçesindeki ağaçları kestiği için mahkemelik olmuş biri. geri kalan talepleri hiç söylemiyorum. varın siz düşünün.

insan oranguran ghibi oluyor manasına istimal olunmuştur. ama tırt. @astral gay dualarım iyi dileklerimi de yanını alıp bir konvoy şeklinde mahalleni basacaktır. evet. hay allah. bana bir şeyhler oluyor. hipno eni seviyorum.

1. ve 2. nesil yazarlarının 3. nesil yazarlara uyguladığı şiddet

offf... bursa cocugu bugün çok fena gaz yemiş garibim. arkasından konuşuyor gibi olmayayım ama orangutan gibi kaçmaya çalışmış. yazık. ( tutamadım kendimi güldüm )

noluyo la burda? bu bursa cocugunun repliğiydi ama neyse... yaw el şakası iyidir ama bir ömür geçirtecek kadar kötü değidir bence. bu ara çayla çekirdek iyi gider. şimdi biber gazı yiyenleri düşününce de boğazımdan geçmiyor. zülfikar aşkına!

sadece (bkz: )'la entri girmek istiyorum. artık nutkum 'kurudu'.
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

bir ülkeden bir iç ülkeye

yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali adlı(?) şiirnde geçer. bir ülke: türkiye, iç ülke: kürdistan kodlamasını sıradan biri de anlayabilir.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

hayal kırıklığı

eşcinsellerin sevgi kulvarında alışkanlık haline getirdiği olumsuz bir "davranış".

grave of the fireflies

isao takahatanın 1988'de yazıp yönettiği ve en güçlü savaş karşıtı filmlerden sayılan animasyonu.

https://www.imdb.com/title/tt0095327/

* açlıktan ölen setsuko'nun seita(abisi) deyişi hafızama kazınacak nadir repliklerdendir ki içinde koca bir savaşı, ikinci dünya savaşını barındırır bu replik.

isao takahata

hayao miyazaki'nin ruh ikizi, uzun soluklu mesai arkadaşı; başarılı bir animasyon yaratıcısı. ateşböceklerinin mezarı harikulade bir sanat eseridir.

(bkz: grave of the fireflies)

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

andımız

varlığımı türk varlığına armağan etmemek için okullardaki mukaddes sabah ayinine geç gitmişimdir. tek ayak üstünde bahçe kapısında bekletilmedim mi? evet. çok da fifi. muhteşem eğitim sisteminden kurtulup da hayal kurabilmek için güzel bir zaman aralığını teşkil ediyordu.

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **