marti

Durum: 351 - 0 - 0 - 0 - 29.03.2012 01:07

Puan: 9094 - Sözlük Kezbanı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

kaçıp gitme zamanı yaklaştı
  • /
  • 18

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

kişisel gözlemlerime göre hetero bir erkeğin gözü genelde karşı cinsin kalçasına ya da göğüslerine istemeden de olsa kayarken, eşcinsel bir erkeğin bakışlarını etrafta yakışıklı bir erkek varsa onun üzerinde yakalayabilirsiniz. bu belki saniyenin onda biri kadar bile kısa olabilir ama iyi bir gözlemciyseniz ve vücut dili konusunda eğitimliyseniz bunu kaçırmanız imkansız.
bir diğeri de, eğer karşınızdaki erkek tokalaştığınızda elinizi hemen bırakmıyor ve konuşmaya dalmış da elinizi hala sımsıkı tuttuğunun farkında değilmiş gibi davranıyor, hatta elinizi kendi göbeğine doğru yavaşça çekiyorsa, bunun anlamı %99 sizden hoşlanmış demektir.

ödünç kitap vermemek

eğer kitabı ödünç isteyen şahıs gerçekten kitap kurdu bir insansa, okuduklarını beyninde diğer fikirlerle harmanlayarak kendine ait bir yargı, bir düşünce sistemi geliştirebiliyorsa ve o kitabı okuduktan sonra etrafındaki diğer insanlara vermeye hevesliyse, göz ardı edilmesi gereken bir prensip.

haa, ben şimdiye kadar bu kriterlere sahip birine rastlamadığım için ödünç kitap vermiyorum, o ayrı bir konu. yoksa bir kitabın lafı mı olur.

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

ugly kid joe "cats in the cradle"

ayı sözlük'teki buglar

bir entry girdikten sonra, özellikle de uzunsa, önce yazdıklarımın hepsini seçip kopyala diyorum, sonra gönder butonuna tıkladığımda nasıl olsa hepsi uçuyor ve ben offline oluyorum. ardından sözlüğe tekrar giriş yapıp aynı başlığı açıp hiç vakit kaybetmeden yapıştır deyip gönderiyorum. <br> <br>evet biraz sağ kulağını sol elinle tutmak gibi ama olur o kadar. <br> <br>not: bu yazdıklarımı da kopyaladım, hadi bakalım.

yunan mitolojisi tanrıları

kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, orgy nin günlük rutin olduğu, zeus un bazen boğa, bazen kuğu kılığına girerek alayını düdüklediği güzel insanlar, pardon tanrılar topluluğu.

turan dursun

gelmiş geçmiş en iyi teolog.
sadece islam değil, diğer tüm dinler konusunda da engin bir bilgi birikimine sahip olunca gerçekleri görmüş ve tüm dinlerin insanlar tarafından eski şamanizm ve sümer dininden alıntılarla, bir öncekinin farklı bir versiyonu olarak oluşturulduğu gerçeğini dile getirebilmiş aydın.

kendisine karşı çıkan din adamlarını defalarca televizyonda açık oturuma çağırmış ama hayatı boyunca onun bilgi birikimini bilen diğerleri asla karşısına çıkmaya cesaret edememiştir. onun yerine radikal dincilerin sıklıkla başvurdukları bir yöntemle, bir gün sokakta kalleşçe sırtından vurularak öldürülmüştür.

eyfel kulesi

yapımı sırasında bu kulenin paris in silüetini bozacağı için şiddetle karşı çıkan parisli bir yazar, kule tamamlanıp açıldıktan sonra her gün kuledeki bir cafeye gider ve tüm gün orada takılır. amcama sorarlar "baba, hani sen bu kulenin yapılmasına karşıydın, şimdi her gün buradasın" derler. o da cevaplar "paris in içinde bu kodumun kulesini görmeden oturabileceğiniz tek yer burası çünkü" der.

bugün patron için ne yaptın

kendi köpeğimle yürüyüşe çıkarken onun köpeğini de yanımıza aldım, böylece daha verimli çalışabilmesi için ona zaman kazandırdım.*

otel odasında ölen ünlüler

david carradine (kung fu amca)
rob pilatus (milli vanilli nin vanilli olanı)

yol hikayeleri

adanadan iskenderuna cumartesi geceyarısı arabayla gidiyorum. gişelerde parayı ödedim, tam hareket edicem debriyaj halatının koptuğunu anladım*. yapacak bişey yok deyip arabayı hafif yokuş aşağı saldım ve sağ tarafta cebe parkettim. sabaha kadar arabada uyuyup ertesi gün pazar olmasına rağmen tamirci ararım diye düşündüm. <br> <br>o sırada gişede arkamda bekleyen 4x4 yanıma yanaştı ve sürücüsü ne olduğunu sordu. anlattım durumu. "araba bu şekilde de gidebilir, sen benim arabayı al, ben bunu kullanayım, beni takip et" dedi. adam benim arabayı aldı, sanki hiç sorun yokmuş gibi gidiyor, ben de gece saat 12 de onu takip ediyorum. içimden de "beni tenhaya çekip zikmeye kalkacaksa neyse de*, böbrekten olmasak bari" derken bir benzinliğe girdik. çalışanlar bana doğru geldiler ve arabadan benim indiğimi görünce şaşırdılar. meğer o abi bu benzinliğin sahibiymiş. elemanlara arabanın anahtarını verdi ve durumu anlattı, sonra da eve, eşine telefon edip "bu gece bir tanrı misafirimiz var, hazırlık yapar mısın?" dedi. ben de içimden "aha, ya sandviç yapacaklar, ya da böbreği evde alacaklar" diye geçirdim. adamın evine, daha doğrusu malikanesine gittik. eşi bizi hemen sofraya davet etti. hayatımda yediğim en lezzetli şeylerle karnımı doyurdum. sonra da bana deniz manzaralı bir yatak odası gösterdiler, sabaha kadar güzelce uyudum. sabah terasta hep beraber kahvaltıdan sonra abi beni benzinliğe götürdü. araba tamir edilmiş, yıkanmış, depo doldurulmuştu. ödeme yapmak için ne kadar masraf olduğunu sorduğumda abi "gece yarısı yolda mahsur kalmış bir insanın parası alınmaz. sen bizim misafirimizdin" dedi. <br> <br>kendisiyle ben başka bir yere tayin oluncaya kadar görüştük. bu ülkeden ve üzerindeki insanlardan ümidi kesmememi sağlayan nadir insanlardandılar.

tek eşliliğin faydaları

hediye alacağın zaman "ne alsam" diye düşünmezsin. onun zaten neye ihtiyacı olduğunu ve neyin onu mutlu edeceğini bilir, nokta atışı yaparsın.

hoşlanılan erkeğin gay çıkmaması

heteroseksüellik tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır *

çıkar ilişkisi

metallica da bir parçasında "sen benim sırtımı kaşı ki, ben de seninkini kaşıyayım" sözünü, biraz daha karamsar bir şekilde "beni sırtımdan bıçaklama ki, ben de seni sırtından bıçaklamayayım" şeklinde kullanır.

anne ile pazar alışverişine çıkmak

pazara ilk girişte satın aldığı bir şeyin dönüşte fiyatının düştüğünü görünce gidip pazarcıyı azarlayan ve indirim tutarı kadar para iadesi talep eden bir anneyle asla yapılmaması gereken aktivite. *

kemer

bir zamanlar almanya nın, sonrasında da rusyanın turistik ilçesi olmuş belde.
yıllar öncesinde alman turistlerin en gözde tatil destinasyonuyken, rusların burayı keşfetmesiyle kemer esnafı bir tercih yapmak zorunda kalmıştır. çünkü ruslar ve almanlar birbirini sevmez ve aynı ortamda tatil yapmak istemezler. cebindeki her bir markı hesaplayarak, düşünerek harcayan, ama vefalı, aynı otele 15 yıl boyunca her sene ailece tatile giden ve tatil kültürü oluşmuş almanlara karşı, deli gibi para harcayan, gördüğü herşeyi satın alan ve hatunları almanlardan çok daha güzel olan ruslar bu mücadeleyi kazanır. kemer esnafı alman müşterilerine "rusya dan oğlum gelicek, kemer i boşaltın" der kibarca. ama kısa süre sonra alt ve orta sınıf rusların da kemeri keşfetmesiyle işin tadı kaçar. kemer esnafı pişman olmuştur ama almanlar "hatırlar mısın, bir zamanlar fakir olmadığı halde kovduğun bir müşterin vardı" diyerek başka yerlere yönelirler.

ayı sözlük yazarlarının kullandıkları laptop markaları

anket var dediler geldik

2005 model fujitsu siemens amilo
eksileri :
bataryası öldü, ağırlık yapmasın diye çıkardım.
şarj adaptörü yandı*, yenisini aldım
harddiskin temas sorunu vardı. her açılış öncesi arka kapaktaki 11 adet minik vidayı söküp, harddiski de yerinden çıkartıp sonra yeniden takmak gerekiyordu, ben de arka kapağı artık takmamaya karar verdim. bir süre sonra da kayboldu zaten.
klavyedeki bazı tuşlar koptu.
touchpad çalışmıyor.
mikrofon çalışmıyor.
bir dosyaya ya da linke tıkladığımda açılması için 3-4 dakika beklemem gerekiyor ama ne gam, bende vakit bol.

artıları: internetten film indirip izlettiriyor.
bir de bazen maillerimi de okuyup cevapladığım oluyor.

ayı sözlük yazarlarının uğurlu eşyaları

19 mayıs gösterilerinin yasaklanması

19 mayıs kutlamaları sadece sportif ya da görsel bir şölen değildir. gençlere binlerce gencin tek vücut, tek beyin olarak hareket edebileceğini öğretmesi açısından son derece önemli bir etkinliktir. <br> <br>gençlerin derslerini etkiliyor mazereti ise trajik bir açıklamadır. gençler sadece sınavdan sınava koşan ve hayata sadece iyi bir üniversite kazanma amacıyla gelmiş robotlar değildir. düzenli spor yapmak, sosyalleşmek, içindeki enerjiyi spor aracılığıyla tüketmek gençlerin hem fiziksel olarak daha sağlıklı olmasını sağlar, hem de davranışlarını olumlu yönde etkiler. <br> <br>bu ülkenin kendini değersiz hisseden, ezilmiş, örselenmiş gençleri 19 mayıs günü yaptıkları gösteri ile binlerce insanı stadyuma çeker, televizyonlarda boy gösterir ve ailesinin kendisiyle nasıl da gurur duyduğunu görür. hayata hep seyirci olarak katılan gençler ilk kez sahnededir. binlerce insanın önünde edindiği bu tecrübe, onun kişisel gelişiminde büyük bir kilometre taşıdır. <br> <br>bana "ama soğukta, sıcakta bayılıyorlar, yoruluyorlar" demeyin. onbinlerce gencini işkence tezgahından geçirmiş, 17 yaşındaki evladının yaşını mahkeme kararıyla büyüterek darağıcına göndermiş bir zihniyetin ağzından çıkınca bu sözler hiç inandırıcı gelmiyor. <br> <br>asıl sorun, bu bayramın adının "atatürk ü anma bayramı" olmasıdır.

pop saati

seksenli yılların sonu ve doksanların başında yabancı bir video klip izlemek için bir hafta beklemeniz gerekirdi. bir de sezen cumhur önal ın müzik yelpazesi vardı. genelde çikolata renkli sanatçılar çıkardı.

chubbycheaser

bir dirhem et, bin ayıp örter <br> <br>bilimsel olarak ispatlanmıştır ki, kilolu insanlar, zayıflara göre daha fazla mutluluk hormonu salgılarlar. o yüzden daha kendileriyle barışık, rahatlardır. <br>hatta kapitalist sistemin eleman alırken özellikle zayıfları seçmesinin bir sebebi de budur. zayıflar asla tatmin olmaz, elindekiyle yetinmez ve hep daha fazlasını ister. o yüzden de iş dünyasında daha hırslı ve agresif olurlar. şişmanlar ise kasmaz, rahattır. <br> <br>ikili ilişkilerde de bunu görebilirsiniz. bir de şişman birisi kendisini seven birini bulduğunda onun kıymetini bilir, üzerine titrer, içindeki mutluluğu karşısındakine de yansıtır. göbeğinde uyumak dünyanın en huzur verici şeyidir. yanyana uzandığınızda da kolunu size yastık olarak sunar. <br> <br>özet geçtim: chubby iyidir.
  • /
  • 18
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 351

aileye açılmak

annem zaten yıllar önce anlamıştı ve sessizce kabul etmişti. bu konuda açıkça konuşmasak da akrabaların "evlen artık" baskılarına benim yerime o karşı koymuştu. "rahat bırakın oğlumu, bırakın hayatını istediği gibi yaşasın" demişti. başkalarına söylenen bu kelimelerin ardında, benim hayat tarzımı onayladığını bildiren mesajı almıştım.

babama eşcinsel olduğumu söyleyebilmem için, sevdiğim adamın elinden tutarak ondan cesaret almam ve babamın karşısına böyle dikilmem gerekiyordu. dedim "baba bak, bu benim sevdiğim adam. onunla bir hayat kurmak istiyorum." kısa bir sessizlik oldu. bu arada sevgilim mezar taşı üzerindeki ölüm tarihiyle doğum tarihi arasındaki farkı dört işlem kullanarak hesapladı ve "allah rahmet eylesin. baban öldüğünde 67 yaşındaymış" dedi.

belçika

madem komşuyuz, öyleyse niye savaşmıyoruz diye düşünen ve bunu yıllarca pratiğe döken fransa ve hollandayı birbirinden ayırmak için yıllar önce bir alman kralı tarafından oluşturulmuş ve başına da bir alman prensinin oturtulduğu tampon bir ülkedir. ülkenin güney toprakları olan valonya fransa dan, kuzey bölgesi flaman ise hollanda dan tırtıklandığı için güneyde fransız asıllı valonlar, kuzeyde de flamanlar yaşar. çalışkan ve zengin flamanlar, volanları tembellikle suçlar ve flamanlar sayesinde rahat bir hayat süren parazitler olarak görürler. şarap, aşk ve parti konusunda uzman volanlar ise flamanları paradan başka bir şey düşünmeyen ruhsuz psikopatlar olmakla suçlar ki, iki tarafın da iddiaları köküne kadar doğrudur.
her iki bölgenin kendi parlamentosu, kabinesi, başbakanı falan vardır. tam ortadaki brüksel de özerk bir bölgedir ve burada volanlar çoğunluktadır. onun da kendi parlamentosu, bakanı, başbakanı falan vardır. bir de ülkenin doğusunda sekiz-on bin alman nüfusun yaşadığı alman özerk bölgesi vardır ve evet bildiniz onların da başbakan dahil tüm kadrosu tamdır. bir de tüm belçika nın ulusal parlamentosu ve kabinesini de eklerseniz 3 farklı dilin konuşulduğu bu 12-13 milyonluk ülkede 160 tane bakan ve 5 tane başbakan vardır. asıl komik olan, bu arada ülkenin resmi yönetim biçimi krallıktır ve kraliyet ailesi kompile almandır. sürekli bölünmek isteyen bu ülkede herkes birbirinden nefret eder. ama kralı severler. gerçekten de kral iyi adamdır.

kadınsı eşcinsellerin ayı hareketindeki yeri

son günlerde ayı sözlük yazarları arasında kutuplaşma demiyelim ama, ciddi atışmalara yol açan konunun çözüme kavuşturulması için düzenlenen açıkoturumun konusudur. ali kırca dark bear'ı arar ve son zamanların en çok konuşulan bu konusunu televizyonda ana haber bülteninden hemen sonra bir açık oturumla tatlıya bağlamak istediğini söyler. hatta bu program için bir kaç isim de düşünülür ama "er meydanı, erkek erkeğe" gibi öneriler, sözlük içerisinde bir ayıseverin ya da ayının kadınsı bir yanının olmasının normal olduğunu dile getiren yazarların itirazı ile veto edilir.

neyse stüdyoya doluşulur, açıkoturum başlar. ayı dediğin erkeksi olur diyen tarafı temsilen dark bear ve bearabeare söz alırlar. birkaç yıl önce ayısözlük bünyesinde karşılıklı fikir alışverişi sonucunda artık şartların konuşmayı bırakıp eyleme geçilmesi için yeterli olgunluğa ulaştığını farkettiklerini, ilk önce tüm ayısözlük yazarlarının eşzamanlı olarak kendi çevrelerine eşcinsel kimliklerini açıklayarak işe başladıklarını, ardından aileleri ve arkadaşlarının desteğini de alarak ankara'ya yürüyüşlerinin tüm türkiye'de eşcinsel onur hareketini ateşlediğini ve bugünlere gelindiğini hatırlatırlar. son zamanlarda ortaya çıkan kadınsı tavırların ise binbir güçlükle kazanılan kamuoyu desteğini azaltarak ayı hareketine zarar verdiğinden bahsederler.

ardından eşcinselliğin, ayı veya ayısever olmanın standart kalıpları olamayacağını, gelinen noktada her eşcinselin eşit miktarda emeği ve fedakarlıkları bulunduğunu söyleyen pisuvardaki siyah kil2 kendi görüşünü dile getirir. fakat konuşurken sık sık sözünün kesilmesine içerleyerek fenalaşır ve kavga falan çıkar diye tedbir olarak stüdyoda görev alan kaslı ve yağız bodyguardlardan birinin kollarında kısa bir baygınlık geçirir. bodyguardın psk2 nin şakaklarını ovduğunu, ona güçlü kolları arasına alarak "istersen omzumda ağlayabilirsin canım" dediğini farkeden bazı ayısözlük yazarları da en yakın diğer bodyguardın yanına giderek bayıldıkları için ali kırca açıkoturumun kontrolünü kaybetmek üzereyken bir canlı telefon bağlantısı gelir. arayan başbakandır. başbakan "eşcinsel bireylerin evlilik, çocuk sahibi olma ve evlat edinme dahil tüm diğer yasal haklarına kavuştuğunu, meclisten jet hızıyla geçirilen homofobi karşıtı yasayla homofobik söylem ve fiillerin en ağır şekilde cezalandırıldığını, eşcinseller için pozitif ayrımcılık yasasının da kabul edildiğini, cinsiyet değişimi ve hormon tedavisi gibi uygulamaların tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatarak tüm bunlara rağmen eşcinsel kardeşlerimizin hala sorunları olduğunu bilmenin kendisini üzdüğünü söyler ve eşcinsellerin bize öğrettiği mottoyla onlara seslenmek istiyorum; "savaşma seviş" der. hatta "sizden de en az üç çocuk istiyorum" esprisi salondaki gergin havayı yumuşatır. kapanış konuşmasını yapan ali kırca da tüm yazarcanların birbirini kucaklayarak barışmalarını isteyince stüdyoda bir sevgi yumağı oluşur. yalnız kaslı bodyguardın ve ali kırca'nın önünde bir kuyruk meydana gelince dark bear "arkadaşlar yetmiş milyon bizi izliyor, lütfen ama" diyerek ağırlığını koyar. program reyting rekorları kırarak kapanırken psk2, aslında hacettepe ingilizce tıp mezunu olup, boğaziçi üniversitesinde biomedikal teknoloji mühendisliği ihtisası yapan ama ayısözlük yazarlarını daha yakından görmek için bu programda gönüllü bodyguard olarak görev alan milli yüzücü yeni sevgilisiyle nikah şahidi olması için ali kırca'dan söz alır. böyle hayırlı birşeye vesile olduğu için dark'a kızgınlığı da kalmamıştır.

haa, bir de bu var tabi:
(bkz: kafan güzelmiş kardeşim güle güle kullan)
(bkz: hayali bile güzel)

kim ister ki gay olmak

bir daha gelsem dünyaya yine gay olmak isterdim. çok sevdiğim ve sevildiğim beraberliklerim oldu. hiç bir kadın bana o mutluluğu ve sevgiyi veremezdi. iki erkek birbirini seviyorsa, gerçekten seviyordur.
üniversiteden sonra bir süre kendimi kapitalizmin kollarına attım ve iyi bir işte çalışıp bok gibi para kazanmaya başladım. pahalı giysiler, araba, lüks bir yaşam tarzını deniyordum belki mutlu olurum diye. etrafımda benimle evlenmek için can atan, bana aşık olduğunu söyleyen bir sürü kız da vardı. ben ise erkek arkadaşımla birlikte yaşıyordum. sonra sahip olduğum herşeyi arkamda bırakıp daha küçük ve basit bir hayat kurmak istedim kendime. küçük bir sahil kasabasında ilkel bir hayata geçtim. geçiş süreci benim için de çok zor oldu. tahmin edeceğiniz gibi o kızların hepsi kaçıştı. artık ideal eş adayı değildim onlar için. erkek arkadaşım ise bu süreçte en büyük destekçimdi. çünkü ikimiz de gaydik ve sevmeyi pembe dizileri seyrederek değil, birbirimizi severek öğrendik. artık biliyorum ki, eğer bir erkek beni sevdiğini söylüyorsa, beni seviyordur. biz hetero çiftler gibi adına evlilik denen, karşılıklı çıkar üzerine kurulu, ikiyüzlü birlikteliklerle kendimizi kandırmayız.

hindistan

hayatın anlamını aramak, nirvanaya ulaşmak gibi kıytırık bahanelerin arkasına saklanılarak, aslında marjinalmiş gibi gözükmek, oradaki fakirliği görüp türkiye de yaşadığına şükretmek, "hiç bi bok yapamasam feyslik üç beş foto çektiririm" deyip kenara üç beş kuruş atan herkesin bi gidip gördüğü ülkedir.

son bir yılda beş arkadaşımın ziyaret ettiği bu ülkenin, gidip görenlerin iç dünyasına uzun süre devam eden kronik bir bağırsak enfeksiyonundan başka katkısını gözlemlemedim.

aileye açılmak

annem zaten yıllar önce anlamıştı ve sessizce kabul etmişti. bu konuda açıkça konuşmasak da akrabaların "evlen artık" baskılarına benim yerime o karşı koymuştu. "rahat bırakın oğlumu, bırakın hayatını istediği gibi yaşasın" demişti. başkalarına söylenen bu kelimelerin ardında, benim hayat tarzımı onayladığını bildiren mesajı almıştım.

babama eşcinsel olduğumu söyleyebilmem için, sevdiğim adamın elinden tutarak ondan cesaret almam ve babamın karşısına böyle dikilmem gerekiyordu. dedim "baba bak, bu benim sevdiğim adam. onunla bir hayat kurmak istiyorum." kısa bir sessizlik oldu. bu arada sevgilim mezar taşı üzerindeki ölüm tarihiyle doğum tarihi arasındaki farkı dört işlem kullanarak hesapladı ve "allah rahmet eylesin. baban öldüğünde 67 yaşındaymış" dedi.

kadınsı eşcinsellerin ayı hareketindeki yeri

son günlerde ayı sözlük yazarları arasında kutuplaşma demiyelim ama, ciddi atışmalara yol açan konunun çözüme kavuşturulması için düzenlenen açıkoturumun konusudur. ali kırca dark bear'ı arar ve son zamanların en çok konuşulan bu konusunu televizyonda ana haber bülteninden hemen sonra bir açık oturumla tatlıya bağlamak istediğini söyler. hatta bu program için bir kaç isim de düşünülür ama "er meydanı, erkek erkeğe" gibi öneriler, sözlük içerisinde bir ayıseverin ya da ayının kadınsı bir yanının olmasının normal olduğunu dile getiren yazarların itirazı ile veto edilir.

neyse stüdyoya doluşulur, açıkoturum başlar. ayı dediğin erkeksi olur diyen tarafı temsilen dark bear ve bearabeare söz alırlar. birkaç yıl önce ayısözlük bünyesinde karşılıklı fikir alışverişi sonucunda artık şartların konuşmayı bırakıp eyleme geçilmesi için yeterli olgunluğa ulaştığını farkettiklerini, ilk önce tüm ayısözlük yazarlarının eşzamanlı olarak kendi çevrelerine eşcinsel kimliklerini açıklayarak işe başladıklarını, ardından aileleri ve arkadaşlarının desteğini de alarak ankara'ya yürüyüşlerinin tüm türkiye'de eşcinsel onur hareketini ateşlediğini ve bugünlere gelindiğini hatırlatırlar. son zamanlarda ortaya çıkan kadınsı tavırların ise binbir güçlükle kazanılan kamuoyu desteğini azaltarak ayı hareketine zarar verdiğinden bahsederler.

ardından eşcinselliğin, ayı veya ayısever olmanın standart kalıpları olamayacağını, gelinen noktada her eşcinselin eşit miktarda emeği ve fedakarlıkları bulunduğunu söyleyen pisuvardaki siyah kil2 kendi görüşünü dile getirir. fakat konuşurken sık sık sözünün kesilmesine içerleyerek fenalaşır ve kavga falan çıkar diye tedbir olarak stüdyoda görev alan kaslı ve yağız bodyguardlardan birinin kollarında kısa bir baygınlık geçirir. bodyguardın psk2 nin şakaklarını ovduğunu, ona güçlü kolları arasına alarak "istersen omzumda ağlayabilirsin canım" dediğini farkeden bazı ayısözlük yazarları da en yakın diğer bodyguardın yanına giderek bayıldıkları için ali kırca açıkoturumun kontrolünü kaybetmek üzereyken bir canlı telefon bağlantısı gelir. arayan başbakandır. başbakan "eşcinsel bireylerin evlilik, çocuk sahibi olma ve evlat edinme dahil tüm diğer yasal haklarına kavuştuğunu, meclisten jet hızıyla geçirilen homofobi karşıtı yasayla homofobik söylem ve fiillerin en ağır şekilde cezalandırıldığını, eşcinseller için pozitif ayrımcılık yasasının da kabul edildiğini, cinsiyet değişimi ve hormon tedavisi gibi uygulamaların tamamen ücretsiz olduğunu hatırlatarak tüm bunlara rağmen eşcinsel kardeşlerimizin hala sorunları olduğunu bilmenin kendisini üzdüğünü söyler ve eşcinsellerin bize öğrettiği mottoyla onlara seslenmek istiyorum; "savaşma seviş" der. hatta "sizden de en az üç çocuk istiyorum" esprisi salondaki gergin havayı yumuşatır. kapanış konuşmasını yapan ali kırca da tüm yazarcanların birbirini kucaklayarak barışmalarını isteyince stüdyoda bir sevgi yumağı oluşur. yalnız kaslı bodyguardın ve ali kırca'nın önünde bir kuyruk meydana gelince dark bear "arkadaşlar yetmiş milyon bizi izliyor, lütfen ama" diyerek ağırlığını koyar. program reyting rekorları kırarak kapanırken psk2, aslında hacettepe ingilizce tıp mezunu olup, boğaziçi üniversitesinde biomedikal teknoloji mühendisliği ihtisası yapan ama ayısözlük yazarlarını daha yakından görmek için bu programda gönüllü bodyguard olarak görev alan milli yüzücü yeni sevgilisiyle nikah şahidi olması için ali kırca'dan söz alır. böyle hayırlı birşeye vesile olduğu için dark'a kızgınlığı da kalmamıştır.

haa, bir de bu var tabi:
(bkz: kafan güzelmiş kardeşim güle güle kullan)
(bkz: hayali bile güzel)

kim ister ki gay olmak

bir daha gelsem dünyaya yine gay olmak isterdim. çok sevdiğim ve sevildiğim beraberliklerim oldu. hiç bir kadın bana o mutluluğu ve sevgiyi veremezdi. iki erkek birbirini seviyorsa, gerçekten seviyordur.
üniversiteden sonra bir süre kendimi kapitalizmin kollarına attım ve iyi bir işte çalışıp bok gibi para kazanmaya başladım. pahalı giysiler, araba, lüks bir yaşam tarzını deniyordum belki mutlu olurum diye. etrafımda benimle evlenmek için can atan, bana aşık olduğunu söyleyen bir sürü kız da vardı. ben ise erkek arkadaşımla birlikte yaşıyordum. sonra sahip olduğum herşeyi arkamda bırakıp daha küçük ve basit bir hayat kurmak istedim kendime. küçük bir sahil kasabasında ilkel bir hayata geçtim. geçiş süreci benim için de çok zor oldu. tahmin edeceğiniz gibi o kızların hepsi kaçıştı. artık ideal eş adayı değildim onlar için. erkek arkadaşım ise bu süreçte en büyük destekçimdi. çünkü ikimiz de gaydik ve sevmeyi pembe dizileri seyrederek değil, birbirimizi severek öğrendik. artık biliyorum ki, eğer bir erkek beni sevdiğini söylüyorsa, beni seviyordur. biz hetero çiftler gibi adına evlilik denen, karşılıklı çıkar üzerine kurulu, ikiyüzlü birlikteliklerle kendimizi kandırmayız.

ingilizce bilmeyi maharet sanmak

askerden sonra çalıştığım amerikan firmasında proje departmanı tamamen boğaziçi endüstri mühendisliği mezunlarından oluşuyordu. adamlara birşey söylemek istediğinde muhabbet genelde şöyle oluyordu;

martı : ben, piç :projeci ingilizceci çocuk

martı: ben tahmini bütçeyi haftaya gönderirim, bunu önümüzdeki dönemin eylem planına alabiliriz.
piç : aaa tabi onun benefitine bakmak lazım, rantabl bişeyse hemen bacıtı onaylarım ben.
martı : o zaman bu döneme de yetişir.
piç : ama bu kuartırın aksiyon planını değiştirmek bi sürü korıspondıns gerektirir şimdi, biz onu gelecek kuartır yapalım
martı : oldu o zaman. ha bu arada babanın götüne koyiim.

belçika

madem komşuyuz, öyleyse niye savaşmıyoruz diye düşünen ve bunu yıllarca pratiğe döken fransa ve hollandayı birbirinden ayırmak için yıllar önce bir alman kralı tarafından oluşturulmuş ve başına da bir alman prensinin oturtulduğu tampon bir ülkedir. ülkenin güney toprakları olan valonya fransa dan, kuzey bölgesi flaman ise hollanda dan tırtıklandığı için güneyde fransız asıllı valonlar, kuzeyde de flamanlar yaşar. çalışkan ve zengin flamanlar, volanları tembellikle suçlar ve flamanlar sayesinde rahat bir hayat süren parazitler olarak görürler. şarap, aşk ve parti konusunda uzman volanlar ise flamanları paradan başka bir şey düşünmeyen ruhsuz psikopatlar olmakla suçlar ki, iki tarafın da iddiaları köküne kadar doğrudur.
her iki bölgenin kendi parlamentosu, kabinesi, başbakanı falan vardır. tam ortadaki brüksel de özerk bir bölgedir ve burada volanlar çoğunluktadır. onun da kendi parlamentosu, bakanı, başbakanı falan vardır. bir de ülkenin doğusunda sekiz-on bin alman nüfusun yaşadığı alman özerk bölgesi vardır ve evet bildiniz onların da başbakan dahil tüm kadrosu tamdır. bir de tüm belçika nın ulusal parlamentosu ve kabinesini de eklerseniz 3 farklı dilin konuşulduğu bu 12-13 milyonluk ülkede 160 tane bakan ve 5 tane başbakan vardır. asıl komik olan, bu arada ülkenin resmi yönetim biçimi krallıktır ve kraliyet ailesi kompile almandır. sürekli bölünmek isteyen bu ülkede herkes birbirinden nefret eder. ama kralı severler. gerçekten de kral iyi adamdır.

kürt erkekleri

antalya da, daha doğrusu güney sahilinde yaşayanlar uygun ücret karşılığında 85 yaşındaki kadından tutun da, 16 yaşındaki oğlana kadar yaş, cinsiyet ve hatta tür bile ayırdetmeden her türlü canlı ile birlikte olabilir. <br>genelde para karşılığı seks arayan zengin dulların veya eşcinsellerin olduğu mekanlarda üzerlerine yapışan ama yakışmayan gömlekleriyle ve o yüzlerindeki tuhaf sırıtışla müşteri beklerler. müşterilerinin çoğu erkek olsa da kendilerini eşcinsel olarak görmezler.

her başlığın altından şarkı sözü çıkması

evet sözlükçüm, son haftalarda sözlüğün adeta bir şarkı sözü arşivi, müzisyen, gitarist, piyanist şantör, albüm tanıtım sitesine dönüşmesi halidir. en ciddi başlıkların bile altından ya albüm tanıtımı, ya şarkı sözü çıkmasıdır.
sol çerçevede kafama göre bir şeyler göremeyince karma butonuna nazikçe dokundum ve darbe diye başlık görünce "hemen gireyim, sözlük yazarları bu konuda neler düşünüyormuş öğreneyim, ben de iki satır döktüreyim dedim ama evet, tahmin ettiğiniz gibi o başlık da sadece bir şarkının sözlerini paylaşmak için açılmıştı.
tamam müzik güzeldir, hoştur ama sol çerçevedeki başlıkların yarısından fazlasının eurovision, albüm tanıtımı, şarkı sözü vs olması da insanın kendisini konservatuarda öğrenci gibi hissetmesini sağlıyor.

bütün müdürler göttür

bunların genelde kapı zillerinde bile "nüfus müdürü ahmet bilmemne" diye yazar. birisiyle yeni tanıştıklarında birşeyin müdürü olduğunu söylemek için can atarlar, belki unutursunuz diye hemen kartviziti dayarlar.

ingilizce ilahiyat

bölüm öğrencisi ve mezunlarının ihl sözlükte "in the name of god" diye başlayan entry girmeleri muhtemeldir.

recep tayyip erdoğan

sam amca
ın adnan menderes, demirel, özal, yine demirel, çiller vs taifesinden sonra türkiye ye atadığı yeni vali.
şimdiye kadar ki valiler içinde ılımlı islama doğru en hızlı ilerlemeyi katetmiş kişi.
türkiye a.ş nin ceo su.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.