insanın kendini en özgür hissettiği anlardan birisidir.üstünüzde ne varsa çıkartırsınız, kendinizi havuza veya denize atarsınız yüz allah yüz.sırt üstü yüz,suyun üstünde kal. ne de güzel en de güzel eylemdir.güneş vursun çükünüze çükünüze e daha ne olsun.
sitenin "ukde" sekmesine tıkladığımda gözümün içine içine giren durumdur son tahlilde.gözlerim adeta ancelinaylan jolininkiler kadar büyük olmasına rağmen daha da yerinden fırlamıştır.neden böyle bir şey yapıldığını anlamadım aslında bu da bir nevi ukdeydi doldum.ukde ukde ukde!
vokalistleri selim yılmaz 'ın bıyık bıraktığım zamanlarıma çok benzediği müzik gruptur.ben demiyorum valla söyleyenlerin yalancısıyım.bu arada sıkı fanlarındanımdır bu aralar tekrardan bi sarasım geldi bunlara.siyah adlı parçalarını ayrı bir severim klibi falanda çok anlamlıdır.
geçen cuma ghetto da çok güzel bir akustik performansa imza atmışlar işim olduğu için arkadaşlarıma katılamamıştım.en kısa zamanda akustik performanslarına da tanık olacağım inşallah.
dün gece bölgelerden gelen sms oyları sonucunda türk halkının benim askerliğimi yapmamı istediği yerdir.çarşamba günü teslim olacağım. usta birliğinde yine dün gece belirlenen oylar sonucu aynı yerde yapmam istenmiştir hayır diyemedim,kıramadım kolpaları.
kısacık bir işlem olacak neticede beş bucuk aylık bir dönem.jandarma olduğumdan dolayı belkide devriyeye çıkıp ankara-istanbul yolu üzerindeki narkotik olaylarında görev alacağım ee komşuda pişer bize de düşer birazda kendimize alırız.
müzik tarihinin en karizmatik,o yuvarlak optik gözlüklerin en çok yakıştığı muhteşem ingiliz insandır.bu gün kendisinin ölüm yıl dönümüdür (8 aralık 1980)kendisini anmak üzere bu akşam bundan üç yıl önce beatles hastası 6 kişinin kurmuş olduğu meat the beatles projesi istiklal cad. terkos sokakta hayat bulacak.oradayız.
modernleşme modernleşme diye kıçını yırtan sol kesimin nedense buna da muhalefet olmasına hiç şaşırmadığım yönetmeliktir. avrupa birliği diye diye kıçını yırtan zihniyet buna da karşıt görüş oluşturmuştur normal bu ülkede yeni yapılan her şey ülkenin daha da özgürleştirilmesi adına yapılıyordur bu unutulmamalı.
bu yönetmelik tartışması öyle bir noktaya geldi ki sanırsınız zamanında hitlerin yahudilerin kollarına zorla taktırdığı davut yıldızını taktırmış devlet.yersiz tartışmalar,yersiz evhamlar... bizim apartmanda oturan çocuklara,köylerde okuyan çocuklara sordum,ailelerine sordum işgüzarlık mı yaptığım hayır.açılan sohbetlerde bunu da dile getirdim herkes memnun.yalnız büyük şehirdekiler memnun değil bilhassa chp teyzeleri.
gayet güzel bir yönetmelik 2013 itibariyle uygulamaya geçilecek mis gibi herkes rahat rahat okuluna gidecek.mavi,siyah önlükler güzel değil miydi? güzeldi de allahasen hiçbir okulda artık onlar giyilmiyordu,her okul kendi kafasına göre üniforma yaptırıp zorla satıyorlardı dünyanın parasına... o paraya bir sürü elbise alınır zaten.
foça
izmir'in saflarla dolu şirince ilçesine nazaran kendi halinde temiz ve duru bir güzelliğe sahip ilçesidir. benim için çok ayrı bir yeri vardır bu ilçenin...
bundan yıllar yıllar önce daha o zaman growlr falan şeytan icatları yok,bearwww ların populer olduğu zaman... bi bakayım dedim ne var burada güzel de bir profil fotoğrafı koydum façam yerinde.o zaman façamın yerinde olmasından anlamalıydım ilerde foçayla ilgili bir şeyin başıma geleceğini neyse hiç şüphelenmemiştim.o profil senin bu profil benim bakıyorum ama yok aradığım kişiyi bulamıyorum bir refresh yapayım dedim bir de ne göreyim o zamanlar 22 yaşlarında datlı mi datlı bir çocuk.mesaj attım hemen "what up bitch" diye... şaka şaka onu başkasına atmıştım karıştırdım.buna "hey" dedim... o heyle birlikte olan oldu aradan işte aylar geçti biz mesajlasıyoruz,telefonlaşıyoruz derken ben şınav için elazığa gittim,sınavdan çıkınca bir izmire gideyim dedim ne de olsa elazığ-izmir yakın yani o zamanlar yakın gelmişti bana,böyle zekiliklerim vardır.neyse ben izmire gittim sınav çıkışı alsancak da o mesajlaştığım çocukla buluştuk
sohbet,muhabbet,bakışmalar,kahvaltılar,yemekler...derken bir günün içine bir sürü şey sığdırmıştık,bir de ilk seansda ne varsa o filme gidelim dedik.dememizle solugu sinemada almamız bir oldu hiç unutmam filmin adı "en mutlu olduğum yer"di filimdeki iki karakter aniden tanışıp arkadaş olup arkasındaki mafyadan kaçmak için istanbuldan izmire gelmişlerdi,oradakı kızın en mutlu olduğu yer foçaydı oraya da gitmişlerdi...
bir şeyler oldu biz iki üç ay sonra ayrıldık bunlan ama unutmak ne mümkün tornavida yemiş gibi olmuştum... farkli vucutlarda unutmaya çalıştım her zamanki gibi ama olmamıştı açıkcası her ne kadar o diğer sevgililerimi de sevsem de gerçekten boşluğum dolmuyordu... daha onceden onunla yaşadımız çoğu şeyi anlatamıyorum sayfalar sürer
3 sene sonra...
nasıl başladığımı hiç anlamadan biranda kendimi tekrar onula konuşurken bulmuştum... askere gitmeden bir ay öncesinde de işten ayrılmıştım biraz kafami dinleyip sahip olduğum milyon dolarları da gezerek yemenin keyfini çıkaracaktım...neyse konuşurken her şey çok güzel gidiyordu ama yinede temkinliydik ikimizde derken yolumu başka bir şehre gidecekken değiştirdim ve izmire gittim... biz tekrardan buluştuk nereye gideceğimi tam olarak bilmiyorum ama bu beni tuttu elimden ve "bak nereye gideceğiz" dedi.sordum söylemedi...
izmirle alakam olmadığı için hangi metronun hangi arabanın nereye gittiğini bilmiyordum...heyecanlıydım bir o kadar da mutluydum.neyseki gideceğimiz yere gelmiştik burası izmirin güzel mi güzel şirin mi şirin yeni foçasıydı.hayatımda mutlu olmadığım kadar güzel iki gün geçirmiştik.ilk sinema filmimizde karakterlerin elele tutuşup gezdiği yerlerden geçmiştik.vıcık vıcık mıydık? değil tabikide hiç sevmem! çünkü gözlerimizdeki mutluluğun gölgesi denizin o masmavi,berrak suyuna yansımıştı çoktan... bizim de en mutlu olduğumuz yer orasıydı ve inanır mısınız bilmem kocaman yerde sanki herkez biz başbaşa kalalım diye evinden çıkmıyor ve inanilmaz sessizdi sadece o,ben,yakamozlar...ve tekrar sevgili olmaya karar vermedik kendi kendine oldu.seni çok seviyorum canım sevgilim...
erkekler odundur ve odunlar sulanmak isterler bazıları seksiyle bazıları gözyaşlarıyla sulanırlar, yazıları beğenilmeyen yazarlar da seksi oy alırlar buna üzülmemelidirler, çünkü yazı amacına ulaşmıştır üzülmeyin seksileyin, seksilenin... ibnemidir, lezbiyenvenü değilse ibnedir yes!
tantuninin tanımını espirili bir dille bize anlatan şirinevlerde bir garip tantunicidir. kah güldüren, kah hüzünlendiren,bazen küçük bir tebessüm... evet evet işte o arkadaşımız. bu arada tüm sözleri ezberledim.
a-o-ne ? a-bu-ne ? a-şu-ne ? şahane! sar ver sar ver!
televizyon karşısında olmasa o haluk bey nefessiz siktirir kendisini valla.paraları,evleri duyunca haluğun gözler bile dolarlanmıştı.arayan adam değil de haluk gayet terbiyesiz daha nasıl konuşulması gerektiğini bilmiyor allahın abazası.bak nasıl sinirlendim elim ayağım titriyor.oradaki kadınların da ne için orada oldukları belli yollu anam bunlar yollu parasını ver eline sokakta versin tarzındalar.
entrylerinden anladığım kadarıyla yarışmamıza izmirden katılan yazardır.güzel yazıyor ve ben bu yazarı çok iyi tanıyorum taa bi zamanlar ismini vermeyip reklamını yapmadığım sözlüğe de üye ettirmiştim zaar.yazıları içtendir ama benim yanımda yazamaz çekinir azcık.ama ben bu yazarı çok severimki. izmiri yegane sevme sebebimdir ayrıca.dünyalar tatlısı,aslan burcu yükseleni terazi ihmale gelmeyen kahramanımdır.
bursalı bebeğim hoşgelmiş.dünyanın en tatlı yazarlarındandır,shame on you! daha cumartesi beraberdik hiç de bahsetmedin seni köftehor seni! meslektaşımdır kendisi,ağzı çok laf yapar sözlüğe ısındırmak için haydi gel seninle bir tur atalım.nurhayata bağlanmasin ağzı iyi laf yapar pis seni!
tarihte babamla aramdaki konuşmada aynen şu şekilde kendine yer bulmuş olan askerlik çeşididir.
-ee okulunda bitti artık şirketin yönetim kurulu üyeliği için imza sirkülerinde isminin yer alması gereklidir, yarın ivedi bir şekilde notere gidiyoruz
+peki ya askerlik?
ben bu cümleyi kurduğumda babam taş kesilmişti, dili tutulmuştu kekeleyerek ki asla kekelemez babam istanbul türkçesiyle konuşur-oğlum haberin yok galiba bedelli çıktı allaha şükür halimiz vaktimiz yerinde parasını verebiliriz...gitmezsin.zira şu ara yönetici kadromda senin gibi ultra bir inovasyon gücüne ihtiyacım var.
+olmaz baba ben de vatani görevimi yerine getirmek istiyorum bu tür şeyler insanın hayatında bir kez olur ve bir daha asla yaşayamayacağım duyguları bir izmirli güzelin çilek dudaklarına yapışıp kalarak yaşamaya çalışmak istemiyorum ki o da o okul yolundaki ucuz kızların tadını vermiyor( o sıralar çokca dinlediğim yılmaz erdoğan ve berksan?dan alıntılar yapıyorum)babam yine taş kesilmişti, hiç huyu değildir ama cevaplarım ard arda birer sevda demirel tokadı etkisi yarattığı için en fazla annem cem davran olabiliyordu...
-oğlum iyi düşün bu karar bir daha asla şirkete girememen anlamına geliyor biliyorsun değil mi? çünkü sen benim sana vaat ettiğim bu ultra lüks hayatı red edip çarıklı olmaya gidiyorsun...
çok sinirlenirdim çarıklı lafına gözüm döndü birden diğer 7 kardeşim de odadaydı onlarda hep bir ağızdan "en büyük asker bizim asker" gibi beni babama karşı kışkırtan cümleler kullanıp ellerinde odamdan söktükleri tam boy fergie ve shakira fotoğraflarını ellerinde sallıyorlardı
+hey! bana bakın çarıklı sensin, sen! sen! sen! ordaki askerler çoğu zaman aç kalıyor, çoğu zaman uykusuz, çoğu zaman hasret çekiyor... ama sizler babamın birer maşasısınız sözünden çıkmıyorsunuz ben bunu red ediyorum. evet ben sadece sizin karşısınızda belki bir küçük ustayım yaşar usta ama asla vicdanımın bana git dediği yere serveti seçip gitmemezlik etmeyeceğim
dedim ve arkamı dönmeden çıktım gittim. askerliğimi de paşalar gibi para vermeden kardeşlerimin yanında yaptım. beraber üşüdük beraber dertleştik, onların küçük hayatlarına girdim, aynı havayı soluduk... şimdi ailemden ayrı yaşıyorum kocaman bir fabrikam var evet kocaman bir arkadaş, dost fabrikam var ben çok zenginim
bill gates, comdex bilgisayar fuarını gezdikten sonra şu
açıklamayı yapar:
"eğer volkswagen firması son 25 yıl içinde bilgisayar sektörü kadar
hızlı gelişmiş olsaydı bugün 500 dolara alacağımız arabalara 25 dolarlık
benzin koyup dünya turu atmamız mümkün olacaktı."
volkswagenden yanıt gecikmez:
"vw teknolojisi microsoft teknolojisi gibi olsaydı otomobiller şöyle
olurdu:
1- her aldığınız arabada tek koltuk olur, diğer koltuklar için
ekstra lisans parası ödemek zorunda kaırdınız.
2- arabalarımız sadece bizim ürettiğimiz benzinle çalışırdı.
3- ortada hiç bir neden yokken otomobiller günde en az iki kere stop ederdi.
4- yol çizgileri her yeniden boyandığında yeni bir otomobil almak zorunda kalırdınız.
5- otoyolda giderken birdenbire otomobilin bütün göstergeleri
kilitlenir ve sizin bunu kabullenip arabayı bastan çalıştırmanız
gerekirdi.
6- bazen sağa dönüş gibi basit bir manevra, arabanın tamamen stop
etmesine neden olur ve bu durumda motoru tekrar yüklemeniz
gerekirdi.
7- yağ, hararet ve akü ikaz ışıklarının hepsi ortadan kalkar ve tek
bir "genel koruma hatası" sinyali olurdu.
8- yeni koltuklar herkesin ayni boy ve ağırlıkta olmasını gerektirirdi.
9- bazen araba durup dururken kilitlenir ve aynı anda kapı kilidini
açıp marşa basıp bir elle de anteni tutmadıkça blokaj çözülmezdi.
(ctrl+alt+delete)
10- vw her yeni model otomobili piyasaya çıkardığında müşterilerin
araba kullanmayı bastan öğrenmeleri gerekirdi.
11- kaza anında, hava yastıkları açılmadan evvel "emin misiniz?" diye
sorardı
en anlam veremediğim davranışlardan bir tanesidir.
bu başlık konusu daha çok gay profil sayfalarında geçerlidir.profil resmi olarak afedersiniz adam yarrağını koymuş,götünü çekmiş koymuş.ondan sonra profil açıklamasını arkadaşlık üzerine sevgi üzerine,aşk üzerine yazmış.
"arkadaşım aşk,sevgi,arkadaşlık,dostluk öğeleri yaraktan götten geçmiyor veya başlamıyor"
böyle bir zihniyete karşıyımdır her zaman,yapmayın yapılmasın efendim.
şimdi orucun ana temeli; açlığın ne kadar zor bir durum olduğunun anlaşılması olayıdır. asgari ücretle geçinen bir ailenin tüm fertleri bu açlığı her geçen gün daha da iyi anlamaktadırlar, oruç tutup bunun dahada dayanılmaz bir hal alması mantık hatasıdır.
bence oruç tutmak için gelir sınırı koyulmalıdır.ortalama aylık geliri 1000 lira olan kişi oruç tutmamalıdır.
tarihte babamla aramdaki konuşmada aynen şu şekilde kendine yer bulmuş olan askerlik çeşididir.
-ee okulunda bitti artık şirketin yönetim kurulu üyeliği için imza sirkülerinde isminin yer alması gereklidir, yarın ivedi bir şekilde notere gidiyoruz
+peki ya askerlik?
ben bu cümleyi kurduğumda babam taş kesilmişti, dili tutulmuştu kekeleyerek ki asla kekelemez babam istanbul türkçesiyle konuşur-oğlum haberin yok galiba bedelli çıktı allaha şükür halimiz vaktimiz yerinde parasını verebiliriz...gitmezsin.zira şu ara yönetici kadromda senin gibi ultra bir inovasyon gücüne ihtiyacım var.
+olmaz baba ben de vatani görevimi yerine getirmek istiyorum bu tür şeyler insanın hayatında bir kez olur ve bir daha asla yaşayamayacağım duyguları bir izmirli güzelin çilek dudaklarına yapışıp kalarak yaşamaya çalışmak istemiyorum ki o da o okul yolundaki ucuz kızların tadını vermiyor( o sıralar çokca dinlediğim yılmaz erdoğan ve berksan?dan alıntılar yapıyorum)babam yine taş kesilmişti, hiç huyu değildir ama cevaplarım ard arda birer sevda demirel tokadı etkisi yarattığı için en fazla annem cem davran olabiliyordu...
-oğlum iyi düşün bu karar bir daha asla şirkete girememen anlamına geliyor biliyorsun değil mi? çünkü sen benim sana vaat ettiğim bu ultra lüks hayatı red edip çarıklı olmaya gidiyorsun...
çok sinirlenirdim çarıklı lafına gözüm döndü birden diğer 7 kardeşim de odadaydı onlarda hep bir ağızdan "en büyük asker bizim asker" gibi beni babama karşı kışkırtan cümleler kullanıp ellerinde odamdan söktükleri tam boy fergie ve shakira fotoğraflarını ellerinde sallıyorlardı
+hey! bana bakın çarıklı sensin, sen! sen! sen! ordaki askerler çoğu zaman aç kalıyor, çoğu zaman uykusuz, çoğu zaman hasret çekiyor... ama sizler babamın birer maşasısınız sözünden çıkmıyorsunuz ben bunu red ediyorum. evet ben sadece sizin karşısınızda belki bir küçük ustayım yaşar usta ama asla vicdanımın bana git dediği yere serveti seçip gitmemezlik etmeyeceğim
dedim ve arkamı dönmeden çıktım gittim. askerliğimi de paşalar gibi para vermeden kardeşlerimin yanında yaptım. beraber üşüdük beraber dertleştik, onların küçük hayatlarına girdim, aynı havayı soluduk... şimdi ailemden ayrı yaşıyorum kocaman bir fabrikam var evet kocaman bir arkadaş, dost fabrikam var ben çok zenginim
dünyanın en iğrenç içeceği bursalı bir arkadaşımın "aa bak çok güzel biz hep bundan içiyoruz" gazlamasıyla içtiğim,neredeyse kusacağım içecektir,içmeyin efenim.iki yudum alıp starfucks yetkililerinin gözü önünde çöpe döktüm.sırf starfucks satıyor, herkes içiyor diye içmeyin eugh iğrenç!