kesinlikle dalgasına söylemiyorum; laiklik... o chpli laik teyzeler felan. dışarda daha çok gibilerdi sanki. şimdi her yerde cihatçıvari giyinimli insanlar, (nefret söylemiyse de söylemi çünkü cidden nefret ediyorum.)nerden ve nasıl türediniz lan bi anda böyle?!
var böyle birşey ama dost kontenjanından hayatınızda yer alır genelde.her ilişki eninde sonunda sonlanıyor, hayatınızdan tamamen çıkarma ihtimalinin de olduğunu göz önüne alınca " aradaki bu güzel dostluğa yazık etmeyim lan" düşüncesinde oluyorsunuz.arafta kalınıyor mu kalınıyor lakin dostluk daha uzun sürüyor neticede.
"ey acılara tat veren güzellik yüreğimize hoş geldin. geldin de çiçekli dallara döndürdün öfkemizi artık ister dolu yağsın ömrümüze isterse kar biz ki bildikten sonra sevmeyi bütün sabahlar acı renginde olsa ne çıkar"
kardeş türküler- jin u hebun (yaşam ve varoluş) "ez xum xuma avên çeman, ez çerx û govend û sema" (ben nehirlerin çağlayıp duran suyuyum, halay tutan sema dönen.)
ilkokulu gören bir bankta oturup teneffüse çıkmış çocukları izlemek. çocukların zil çaldığında merdivenlerden koşarak inmeleri, bir oraya bir buraya durdurak bilmeyen koşuşları. o kaos ortamı inanılmaz huzurlu geliyor insana, bir daha dönemeyeceği çocukluğunu anımsamak iyi geliyor insana belki de..
"hüznün bütün koşulları hazır. nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. yaşamak bir can sıkıntısı mıdır ömür hanım?" diye sormuş aynı zamanda...
filmin sonunda "her daim düşlerinin peşinde koşan sabırsızlık zamanının güzel çocuklarına" şeklinde bir ithaf vardır ki yürek sızlatır amansız fırtınalarda yitip giden o güzel çocukları düşündükçe.
"sen şimdi hayatının en güzel yıllarını sosyalizm istedin diye hapiste geçirdin? sen delisin?
"ve gözleri uzak yamaçlarda aranıp dururken bir şeyleri sessiz ve sakin beklemekte bekledikçe bileylenen yürek "/ ahmet telli
bu mısraları okuduktan sonra açınız grup yorum'dan "sıyrılıp gelen"i.. arka fonda çalarken ekşi'den şu entryi okuyunuz; http://eksisozluk.com/entry/11937361
içli içli şarkılar yapan işinin ehli müzisyenlerdir. ağzıma sıçmak istediğimde açarım bu kardeşlerden bir iki türkü, tamamdır. hüznünüzle demlenebilirsiniz gönül rahatlığıyla.
dertlenmişken bu gece vaktinde, sizleri de yakayım dedim... " ' ben ben miyim, değil mi ' suali olmasın kendi sokaklarında kıblesiz yolcu"
mehmet celal'in çok güzel yorumladığı 3 bölümden oluşan ve mükemmel dizeler (ki şiirin ismi ayrı mükemmeldir, o ayrı bir konu) içeren bir adnan yücel şiiri.
"ey herşey bitti diyenler korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler. bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!"
kesinlikle dalgasına söylemiyorum; laiklik... o chpli laik teyzeler felan. dışarda daha çok gibilerdi sanki. şimdi her yerde cihatçıvari giyinimli insanlar, (nefret söylemiyse de söylemi çünkü cidden nefret ediyorum.)nerden ve nasıl türediniz lan bi anda böyle?!
diri diri yakıldığı gerçeğinin altında yüreğimin ezildiği kadın. cehennemi , dünyadayken yaşattılar bu gencecik kadına. transfobisi olan her kişinin, üzerinde katil yazan, boynuna asılmış bir yaftadır her trans cinayeti. ve dahası, politiktir. birikmiş koca bir ahtır.
bir kadın isterse kendini doğurabilir. bir kadın isterse dağ başında bile kalsa dimdik durabilir. mücadele verebilir, sıfırdan başlayabilir. burada karanlık çöktüğünde yalnız hissetmiyorum kendimi. siz iyi insanlar iyi ki varsınız. kadın arkadaşlarım, hiçbir zaman kirpiğiniz yere düşmesin. alnınız hep dik; dimdik onurlu kalsın. bir kardeş olarak ellerimi avucunuzda hissediyorum.
sohbet ederken keyif aldığım ince düşünceli ve pusulası vicdanı olan yazarlardan biri. hangi ortam( ortamdan kasıt sanal-reel) olursa olsun böyle insanlara (ki siyaset,şiir, müzik ve edebiyat konuşabileceğiniz insan sayısının azlığını düşünecek olursak) denk geldikçe çok seviniyorum gerçekten. bir yerlerde iyi insanların var olduğu düşüncesi mutlu ediyor.
son söylediği sözlerle ilgili her yerde chplilerin "ama" şeklinde savuşturmalarına denk geliyorum, en son babamla tartıştım. "yok öyle demek istemedi aslında..."
eski kafalılıktan olsa gerek, bu tarz uygulamalara hoş bakmıyorum. insanı metalaştırdığını düşünüyorum. pazardan karpuz seçer gibi ne o öyle tövbe estağfurullah.