porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25466 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

ayı sözlük itiraf

annemin üst komşunun bebeğini anlatmasından bayılacağım. her sohbette bir saat seminerini veriyor. yeter artık diyesim geliyor!

izmir'de yaşayan ayı sözlük yazarları

ee burayla kimse ilgilenmiyor herhal.. herkes çatır çatır zirve yapıyor, bizde tık yohh. daha ne bekliyoruz ki ?

amcık şaplatmak

bir yaşıma daha girdim gay argosunda kullanıldığını bilmiyordum *

dark bear

ilk tanışmamızda soru yağmuruna tutup benden bıktığını düşündüm, akabinde sözlüğe davet edişiyle samimiyetini, içtenliğini, babacan tavrını beğendiğim biricik yöneticimiz, sempatik insan. *

mahallenin bakkalinin kocasi

bi seda sayan gibi * demesini beklediğim ama ne derse yakışan, çok şey öğreneceğimiz, kaliteli sözlükçülerden.

sözlüğün burcu

diğer sözlükçüler gibi benim de aynı burçtan olmasına pek bi sevindim. bende kahve falına bakarım. hadi iyisin kerata.

türkiye'de fazıl say olmak

düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasıdır bunun akabinde suçlanmaktır, yargılanmaktır

işyeri

beyaz yaka sınıfında olan çalışanlara mesai ücretini çok gören kurumlardır

teknosa

kesinlikle teknolojik bilgi seviyeleri vasat..

başıma gelen olayda cabası tabi;
birgün sony walkman almaya karar verdim. teknosa mağazasına girdim, soruyorum şu şu özellikleri olsun v.s neyse almaya karar verdim ürün kitapçığında da benim alacağım walkman'in kampanyası varmış, ben dikkat etmemişim arkadaş söyledi "bak porter bu ürünü alana sinema bileti veriyorlarmış" dedi. bende benimle ilgilenen elemana durumu izah ettim "aa hiç haberimiz yok, şubeyi arayıp soracağım, bekler misiniz? dedi. bende ei dedim.. onbeş dakika geçti ses yok. bizim elemanda deli danalar gibi etrafta dolanıyor şefine soruyor, olmuyor telefonla konuşuyor bende en sonunda "bilginiz yoksa mühim değil" dedim. elemanda ürün kitapçı ile yanıma gelerek "bakın, aşağıda açıklamalar var bik bik bik * * telefon numarasını arayıp oradan kampanya kodunuz ile bilgi alabilirsiniz" dedi. bende teşekkür ederek extra yaratıcı olan elemandan uzaklaşarak mağazadan çıktım.
teknoloji bilgilerinden yoksun insanların çalıştığı yerlere "teknosa" extra sizi şaşırtan zekaya sahip mağazalara da "teknosa extra" denir.

ayşe kulin

ilk başta, ayşe arman'ın hürriyet gazetesin de okuduğum röportajında eşcinsel roman yazdığını öğrenmiştim. sonra devam ettim, eşcinseller hakkında pek birşey bilmeyerek kaleme aldığı romanını kendi cümleleriyle sıçmış batırdığını tebessümle okudum.
canı eşcinsel romanı yazmak istemiş ve yazmış. * tabi gündeme gelmek için güzel bir konu "eşcinsel roman" yazmak değil mi?

örneğin; "empati kurabildiğim ve anlayabildiğim bir dünya" demiş. kendi cümleleriyle çeliştiğinin farkında değil atıp tutuyor. birkaç cümlesi de çok rahatsız etti beni
"o yolun yolcusu olmuştu, o taraklarda bezi yok" röportajın her sözü tartışılası (daha fazla sinirlenmek istemiyorum) günün birinde okur muyum bilmiyorum. şu an tepkiliyim. nokta. bitti.

idefix

logosunu, site tasarımını çok beğendiğim. kullanışlı, şık bir site. sürekli olarak kitap araştırmalarımı, yeni çıkanları takip ettiğim, gerektiğin de hemen sepete attığım türkiyenin kitapevidir. kitap arşivine değinmiyorum bile.

http://www.idefix.com/vitrin/

ayı sözlük yazarlarının sevdiği içecekler

bitki çayı; rezene *
soğuk içeçekler; coca cola, ıce tea, çilekli milkshake, bira, frozen, limonata *
sıcak içecek; türk kahvesi * * çay, sahlep

suskun

aaa pek de suskun değil abicim * samimiyetini ve enerjisini mesajla bile hissettiriyor. sevdim zat-ı muhteremi.

veran fm

hadi bakalım deyip yeni dinlemeye başladım.

ayı sözlük yazarlarının hayallerindeki meslekler

psikiyatrist olmak. * insan beyninin kapalı ve bir sır gibi keşfedilmeyi beklediğini de düşünürsek halen daha heyecanlandırıyor beni.

ben bugün bunu öğrendim

kedileri gerçekten sevmediğimi ve onlara ısınamadığımı. sevmeye çalıştım seni kedicik olmuyor çok iyisin ama bir dost gibi ayrılalım lütfen.

sonradan gelen edit: ben onları sevmedikçe kendilerini bir şekilde sevdiriyorlar. sevmeye başlıyorum galiba.

anne

hayatımı kardeşin ve sana adadım diyecek kadar, fedakar ve dürüst
kardeşine köfte yapmıştım sana da yaptım diyecek kadar, düşünceli
yılbaşı hediyesi kırmızı boxer * * alacak kadar, muzip ve komik
kapı ağzında sana ilk tokadını attıktan hemen sonra acıdı mı diyecek kadar, merhametli
porter seninkisi gibi çerçevesiz gözlük istiyorum diyecek kadar ve bir melek kadar, saf
işteyken, porter akşam gelirken kendine ve bana ekmek bir de bana sigara alır mısın diyecek kadar, annedir benim annem...

candan erçetin'in annem şarkısında onu düşünürüm ve hep gözlerim dolar. hakkını ödeyemeyeceğim tek kişisin sen. ne yaparsam yapayım.

izban

bugün sabah kendilerinin grev'e girdiklerini ve izban'ın çalışmayacağını söyleyen güvenlik görevlisi ile haberdar olduğum.. sonrasında ise maaşlarının yetersizliğinden dem vurduklarından greve gittiklerini izban'ın resmi sitesinde ki açıklamadan öğrendik.
kaynak: http://www.izban.com.tr/Sayfalar/Haber_A...

böyle bir grev, grev değildir makinist abiler. işine giden, okuluna giden, bir yere varmaya çalışan onca insanı düşünmezsin. düşüncen; onlar ne yaparlarsa
yapsınlar ben grevime bakarım zihniyetindeyse, ilk önce grevine gideceksen bunun açıklamasını gerekli mecralarca haber verir ve ondan sonra yapacağını yaparsın.sınavına geç kalan öğrencinin hesabını sen mi vereceksin? işine geç kalan kişinin mesai ücretini sen mi vereceksin? *
ne oldu yasa dışı yaptığınız bu eylem de 13 makinist işinden men edilmiş? değdi mi peki? o zaman oranlarının ucunu kıyısını göremeyen kaç emekçi işçi var,biliyor musunuz ?

james baldwin

birkaç sene önce okuduğum james baldwin'in ilk romanıydı giovanni room's kitabı; biseksüel bir erkeğin kendi iç dünyasını anlaması,anlamlandırmasını, aşkı tanımasını konu alıyordu. çok beğenerek okumuştum.

erol günaydın

ilk çiçek taksiyle tanımıştım. o tonton, o şeker mi şeker insanın yeri doldurulamayacak. okuduğum da inanamadım. yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

torrent

sayesinde 400 gb'lık* bir arşiv yaptığım mucizevi site.

https://1337x.to/home/ sağlam bir torrent sitesi.

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

yiğidim aslanım

bir zülfü livaneli parçası, ilginç bir öyküsü de var; bedri rahmi eyüboğlu, nazım hikmet ran için yazıyor, zülfü livaneli de uğur mumcu için besteliyor bu parçayı.

şarkı sözlerini de yazalım yiğidim aslanım

şu sılanın ufak tefek yolları
ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
tepeden tırnağa şiir gülleri
yiğidim aslanım burda yatıyor.

bugün efkarlıyım açmasın güller
yiğidimden kara haber verirler
demirden döşeği taştan sedirler
yiğidim aslanım burda yatıyor.

ne bir haram yedim ne cana kıydım
ekmek kadar temiz su gibi aydım
hiç kimse duymadan hükümler giydim...
yiğidim aslanım burda yatıyor...

mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
azrail aç susuz canın alır mı
yiğidim aslanım burda yatıyor

http://ayisozluk.com/lnk/aaeb85

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

türkiye'de sadece 24 sokak çocuğu var

aile ve sosyal politikalar bakanı fatma şahin'in açıklaması.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/229341... *

"şahin'in verdiği bilgiye göre 2007'de 775, 2008'de 474, 2009'da 197, 2010'da 101, 2011'de 106 ve 2012'de 24 çocuğun sokakta yaşadığı tespit edildi ve bu çocukların bakanlık hizmetlerinden yararlandırılması sağlandı. verilen bilgiye göre, 2012’de en çok çocuğun sokakta yaşadığı il istanbul oldu. istanbul’da 15, ankara’da 5, izmir ve samsun’da 2’şer çocuk sokakta yaşıyor."


bu tespit neye göre yapıldı sorarım size, şaka yapıyorsunuz demi bakanım? oturduğunuz makam koltuğu alçak sanırım, görememenizi normal karşılıyorum. çıkın bir sokağa da tespitinizi kendiniz yapın! lafla peynir gemisi yürümez!

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.