yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

evde yapmaya çalışınca hüsrana uğranan şeyler

ülkücü lgbt

sağduyulu yazarlarımızın mesajlarına istinaden bu bahsi geçen arkadaşa/arkadaşlara bir şans vermeye daha çalıştım. gerçekten de denedim. olmadı. olmadı çünkü benim bir şeyi destekleyebilmem için o şeyin içinde ya iyi niyet ya da mantık olmalı. ırkçılığın içinde iyi niyet yoktur, seni ellerinden gelse gaz odasında öldürmek isteyen bir gruba destek vermenin de mantıklı bir tarafı yoktur.

ve tabiki her eşcinsel belli bir bilinç düzeyine sahip olmak zorunda değil, her türlü özgürlük savunucusu olmak zorunda da değil. dindarı var, dinsizi var, iyisi var, kötüsü var, akıllısı var manyağı var. ama sırf aynı cinsel yönelimi paylaşıyoruz diye bütün eşcinsellerin her türlü yanında durmak gibi bir motivasyona sahip değilim. bu arkadaşlara getirilen eleştirilerin de "çok sesliliğin bastırılması" ile uzaktan yakından bir ilgisi yok. eleştiriliyor, dalga geçiliyor ve dışlanıyor çünkü savundukları şey hem vicdana hem de mantığa aykırı. ayrıca sayfalarına bir daha göz attım. arkadaşlar aynı zaman da homofobikler.

benim kavramlarla ilgili bir sorunum yok. eğer gerçekten de vicdan ya da iyi niyet zeminine oturtabilmiş iseniz komünist, dindar, ateist, kapitalist, mason, milliyetçi hatta satanist falan olun. ancak ülkücülük zaten son derece sığ, saldırgan ve faşizan bir oluşum. bu elementleri içinde barındıran bir ideoloji mantığı veya iyi niyeti içinde barındıramaz. bu kelimenin önüne bir de "lgbt" sıfatının eklenmesi bu mantık dışılığı sadece biraz daha mantık dışı yapıyor o kadar.

ayı sözlük fantezi demokrasi paketi hazırlamaca

ayı sözlük yazarları olarak akp'nin yaptığından daha akla yatkın bir paket hazırlayabileceğimizi düşünüyorum. * o yüzden demokrasi pakedimizin açılışını yapıyorum sevgili ayıcanlar.

1- yök kaldırılsın. o darbeci darbeci diye sümük attığın insanların bu ülkeye attığı en büyük kazık yök'tür. eğer hala bu kurumu kaldırmadıysan o darbecilerden pek de bir farkın yok.

--- http://www.radikal.com.tr/haber.php?habe... --
özgür, özerk, demokratik üniversiteye sahip çıkmak ancak dinden, devletten,
tabii ki mgk'dan ve sermayeden bağımsız bir üniversite tahayyülüyle mümkündür.
--- http://www.radikal.com.tr/haber.php?habe... ---

30 eylül 2013 demokratikleşme paketi

akp'nin her seçim öncesi oynadığı türban kartını yine oynamıştır. aslına bakılırsa kamu alanında türban serbestisini bundan 4 yıl önce de yapabilirdi, hani bundan bir önceski seçimlerin arifesinde üniversitelerde serbest bırakılan türban zamanında. ama hayır bu bombayı o gün patlatmış olsalardı şimdi oynayacakları bir türban kartı kalmamış olacaktı. hatta 2009 seçimlerinde bizzat türbanlı bayanlardan sesler yükselmişti. üniversitelerde türbanın serbest bırakılıp da kamuda bırakılmamasının mantıklı açıklaması nedir diye. açıklaması aynen budur işte, 4 yıl önce verilebilecek olan bir hak bugün veriliyor çünkü akp türbanlı kadınların mağduriyetleri konusunda bile samimi değil, her şey nasıl daha fazla oy koparabilirim düşüncesinin bir parçası.

paketteki diğer maddelere gelince; içinde güzel diyebileceğim bir kaç şey olsa da ne radikal ne cesur ne de hiç bir grubun hiç bir yarasına derman olabilecek dozajda. ha bir de gezicilere zopayı sırtınızda kırıcam tehdidi var.

tey allam demokrasi kimlerin diline düşmüş.

(bkz: ayı sözlük fantezi demokrasi paketi hazırlamaca)

hornet

şşşşşşşttt fazla dillendirmeyin o zaman. şakirtler duyarsa bunu da engellerler.

bülent ersoy izzet yıldızhan show

bülent ersoy'un dahil olduğu şovlarda genel olarak bir amaçsızlık vardır. mesela birkaç yıl önce 3'ümüz bir diva'yla diye bir program vardı. programın formatını hiç anlayamamıştım. program boyunca, o bahsi geçen 3 kişi bülent ersoy'un bir tarafını yalıyordu falan. bülent ersoy'un da yüzünden elinizden gelenin en iyisi bu mu bakışı hiç eksik olmuyordu. yazık, bu programda en az onun kadar narsist biriyle partner olmak zorunda kalmış.

shemale istanbul

amacının küresel ısınmaya ya da dünya barışına çözüm bulmak olmadığını düşündüğüm site.

ülkücü lgbt

nazi sempatizanı yahudil olmak gibi bir şey aslında. hani muhafazakar eşcinsel olmak bile daha akla yatkın geliyor bana.

maalesef bahsi geçen arkadaş, savunduğu ideolojinin kafasına kurşun sıkmaktan farksız olduğunu göremeyecek kadar toy. din ve milliyetçilik, mantığı bu kadar köreltebiliyor. faşizm mi salaklığa neden oluyor yoksa salaklar mı faşist oluyor tartışmasına konu olabilecek türden bir vaka.

kolektif reaksiyonun sanal lince dönüşmesi

evet uydurdum. ama hoşuma gitti, literatüre böyle geçsin.

işler çığrından çıkıyor ve bu hale gelebiliyor. niye böyle oluyor, nasıl böyle oluyor, böyle olmasa daha iyi mi olur, ya da öyle göte böyle yarrak boyutunu bir masaya yatıralım istedim. biraz uzun bir konu, maddeler halinde yazarsam daha iyi toparlayabileceğimi düşünüyorum. o yüzden;

niye böyle olmamalı?

sizi bilmiyorum ama benim için eşcinsellerin düşüncelerini çarpıştırdığı sözlükler, forumlar bloglar vs. bana çok katkıda bulundu. bundan 7-8 yıl öncesine kadar faşist, militarist veya homofobik olarak tanımlanmaktan çok uzak biri değildim. belki bir parça öyleyimdir hala, ama sivri görüşlerimin olağanüstü bir şekilde törpülendiğini söyleyebilirim en azından. bana bu fikir olgunluğunu kazandıran yazarlar ise haksızlığımı pata küte şeklinde kafama vuranlar değil, bak dostum burda yanılıyorsun çünkü bu budur şeklinde insani yaklaşımlar sergileyenler olmuştur. hepimiz şu an fikri olgunluğa erdiğimizi düşünüyoruzdur ama bu pek doğru değil, insan yaşadıkça öğrenmeye ve olgunlaşmaya devam eder. o yüzden yolun başında homofobik militarist faşist bir ibne olduğum gerçeğinden pek utanmıyorum. sözlükte herhangi birine çemkirmeye başlamadan önce bunu bir düşünün.

nasıl böyle oluyor?

aslında her şey karşıt görüş beyan etmekle başlıyor. bunda bir problem yok pek tabi. en az iki insanın olduğu yerde mutlaka karşıt görüş vardır. asıl sorun üslup. öncelikle hiçbir koşulda "def ol sözlüğümüzden", "dark bear ay elim ayağım titriyor nerdesin", "yürrrüüüü ense tıraşını görelim", türü ve türevleri ifadeleri pek onayladığımı söyleyemem, pek şık bulmuyorum diyelim. ve hiç bir koşulda hiç bir yazara yapılmaması gerekir. ikinci olarak her sivri görüşe sahip olan insan troll değildir. sadece sivri bir insandır ve bu sözlükte ve diğer başka sözlükte "troll" olarak fişlenen yazarların çok büyük kısmı aslında troll değil sadece sivridir. üçüncü olarak tepkinin bir sınırı olmalı. şöyle açıklayayım sanal linç şunların toplamıdır: eksilemek, özelden saldırı mesajları atmak, ilgili başlığa cevap niteliğinde sert entryler girmek, tepki başlıkları açmak ve nick altlarında atışmalara devam etmek. ve evet tabiki bunların hepsini yapmaya fazlasıyla hakkınız var. ama hepsini aynı anda yapıyor ve bunu diğer yazarların da yaptığını görüyorsanız bu artık sanal linç boyutuna varmış bir tepkidir. bahsi geçen yazarı muhtemelen müthiş antipatik buluyorsunuzdur, anlıyorum. ama o yazarı ortamdan silme niyeti güden girişimleri yine de anlamıyorum. benim de zaman zaman kontrolümü kaybedip yaptığım bir şey bu ama ne zamanki işlerin bir çeşit sanal linç boyutuna vardığını fark etsem ya geri adım atarım ya da ortamı yumuşatacak ve lince uğrayan yazarı -ne kadar sevmesem de- gönlünün kırılmasını engelleyecek bir şey yaparım. bireysel olarak atıştığım çok yazar olmuştur ve oluyor hala. ama bunu bir linç kampanyasına dönüştürmem, ha kontrolden çıkıp dönüştüyse de atıştığım yazarı korumaya çalışırım muhtemelen. dördüncü olarak bütün bu söylediklerimi benim gibi kaşarlanmış bir yazara yapmakla yeni bir yazara yapmak arasında da ciddi bir fark var.

böyle olmasa daha iyi mi olur?

olmamasından yanayım diyelim. saç baş yolmaktan çok daha fazlasını bekliyorum ayısözlük yazarlarından diyelim ya da. ben kendi adıma beni çok gıcık eden yazara sadece sarkastik bir cevap vermeyi yeterli görüyorum. hem daha etkili hem de daha eğitici oluyor.

öyle göte böyle yarrak

açıkçası ben dürüstlüğü politik doğruculuğa tercih ederim. bunun üzerine oturup başka bir analiz yapardım ama uzun uzun yazmayı gerektirecek bir şey yok sanırım.

vajinası olmadığı halde kendisini kadın sanan erkek

transeksüellik hakkında herkesin bildiğinden daha fazlasını bilmiyorum. ben, kendi adıma, bir kadın bedeninde de bir erkek bedeninde de mutlu mesut yaşayabilirdim. bu yüzden transeksüellerin neden cinsiyetlerini terk etmek konusunda bu kadar büyük bir savaş verdiğini tam anlamıyla anlayamadım hiç bir zaman. ama benim anlayamıyor olmam bu durumu yanlış, hastalıklı ya da anlamsız yapmaz. bir insan, ruhunun vücuduna ait olmadığını ve öteki cinsiyete ait olduğunu iddia edip ailesine, topluma, dine, doğaya ve hatta kendi bedenine savaş açabiliyorsa bu durumu balık teorisiyle çürütmeye çalışmak fazlasıyla sığ bir yaklaşım olur.

feminenlik konusuna gelince, bu beni zaman zaman düşündüren bir konudur. kabul edelimki eşcinsellik sadece bir erkeğin bir erkeği sevmesi ya da bir kadının bir kadını sevmesinden ibaret değil. feminenlikle geylik arasında ve erkeksilikle lezbiyenlik arasında inkar edilemez bir bağ var. kimilerinde bu çok dramatik ve ağdalı bir hal alabiliyor tabi. ve evet işi orkit kullanmaya kadar götüren geyleri anlamlandırmakta ben de zorluk çekiyorum. ama bir bakıma hepimizde ufaktan da olsa bir vajinalılık hali var.

bir neticeye bağlamam gerekirse; belki hepimiz hastayızdır belki değilizdir. ne önemi var ki? sonuçta hepimiz sahip olduğumuz ne varsa onla mutlu olmaya çalışıyoruz. işleri birbirimiz için daha zor hale getirmenin gerçekten de bir yararını göremiyorum.


uff her şeyde beni buluyor

180 cm boyunda olmak

mükemmeliyeti 5 santimle kaçırmak demektir.

türkiye'nin ilk eşcinsel belediye başkanı aday adayı

grindr

o değil de benim akp'li ve gey bir arkadaşım vardı.* her fırsatta akp ne özgürlüğüne karışıyorki falan deyip duruyordu. sırf, grindr'ı açamadığını görünce yüz ifadesini ve yapacağı savunmayı merak ettiğim için bir daha görüşmeyi düşünüyorum.

lgbt bireylerin kendini topluma pazarlaması

--- spoiler ---

aslında yapılması gereken, ne kadar 'normal', 'sıradan' insanlar olduğumuzu göstermektir.

--- spoiler ---

iyi niyetli bir makale belliki. içinde çokça paradoks barındırıyor. ama içinde en çok dikkatimi çeken bu oldu. özetlemem gerekirse normal görünme çabası normal bir davranış değildir.

--- spoiler ---

heteroseksüel bir yaşam formunda özellikle demografik sınırı türkiye'ye indirdiğimizde daha sapkın şeyler görünmektedir. bunlara örnek olarak...

--- spoiler ---

bu da dikkatimi çeken başka bir ifade. "eşcinsellik sapkınlıktır ama bakın siz daha sapkınsınız" türünden bir savunma pek de fonksiyonel olamaz.

kimseye kendinizi satmak zorunda değilsiniz. heteroseksüeller tarafından sevilmek zorunda da değilsiniz. olduğunuz şey olmaktan vazgeçmeyin. tek bir önerim olabilir; kendi ayaklarınız üstünde dimdik durmayı öğrenin. bunu başardıktan sonra gerisi gelir zaten.

olimpiyat yenilgisinin faturasını gezicilere kesmek

küresel ısınma da penguenlerin suçu hep. kutup ayılarına molotof kokteyli atıp karları eritiyorlar mendeburlar. *

türkiye'nin ilk eşcinsel belediye başkanı aday adayı

türkiye hiç bir zaman hiç bir şeye hazır değildir. türkiye'de kazanılan her hak birkaç cesur insanın tırmalaması sayesinde olur. bu yüzden türkiye'nin neye ne kadar hazır olduğunu sorgulamak yersiz.

gelelim mevzuya; belki bu seçimden herhangi bir kazanım elde edilemeyecektir, ama gelecekte kazanılacak olan zaferlerin ilk ayağı olur hiç bir şey olmasa. iyi bir pr çalışmasıyla da küçük bir adımdan daha fazlası yapılabilir. en basitinden ayşe arman bu haberi like etmezse ben de bir şey bilmiyorum. can çavuşoğlu'nu cesaretinden dolayı tebrik ediyorum, ve tabi başarılar diliyorum.

miley cyrus

gerilla pazarlama taktiğini uygulayan, ucuz orospu yaftası taşımakla ilgili sorunu olmayan ve sadece netice odaklı saldırılar düzneleyen bence reklam dehası kızdır. *

bu kızın kim olduğunu ne yaptığını bilmem ama son birkaç gündür her yerde bu karı var. facebook,ta youtube'ta, sözlüklerde, haberlerde... işin aslına bakarsanız çoğunuz bu kızın varlığından haberdar falan değildi, haberdar olanların da umrunda değildi. basit bir matematiksel işlemle kızın başarısını size açıklayayım: ayısözlük'e bugün içerisinde 40 entry girilmiş * ve bunların 5'i * bu hatunla ilgili. yani gündemin yüzde 12-13 kadarını bu kız kaplıyor. yani hatun size tam olarak istediği şeyi yaptırıyor.** siz onun hakkında daha fazla konuştukça o daha fazla gerilla saldırılar yapacak, daha fazla saldırdıkça daha popüler olacak ve daha popüler oldukça daha fazla para kazanacak. çok hastalıklı bir durum değil mi?

kırmızı telefon ve beyaz pantolonun suça tahrik sayılması

kadının gözünün üstünde kaş olması, ağzının içinde diş ve dil olması da suça tahrik unsurlarıdır. merhuma otopsi yapılmış mı? kaşı, dili, dişi yanlış yerlerde duruyorsa adam 20 yıldan da yırtabilirdi.

akp'nin eğlence yasağı genelgesi

yasak, akp belediyelerinin etkinliklerini kapsadığından dolayı normal insanları teğet geçecek uygulamadır. önümüzdeki günlerde birkaç maklube festivalinin iptal edilmesiyle ilgili bir endişe taşımıyorum. yasak, belediyelerin düzenlemediği özel organizasyonları vurmaz umarım. gerçi ben bu zibidorospuştları azıcık anladıysam izin vermeyerek falan özel organizasyonları da baltalamayı başarırlar.

ha bu arada insan katledildiği için değil de müslüman katledildiği için yas tutan zihniyete söveceklerim vardı. ama bunların derdi müslümanın katledilmesi falan da değil. öyle olsa dünya üzerinde sistematik olarak katledilen müslümanlar için yastan başlarını kaldıramazlardı. bunların olayı çok pis. o kadar piski analizini yapıp düşüncelerimi bile kirletmek istemiyorum.
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

pasif yönelimli olmayı hakaret olarak gören sözlük yazarları

bahsi geçen konuda bahsi geçen yazarların alınganlık gösterdiği şey pasif olmak değil de kadınsı olmak desek daha doğru bir çıkarım yapılmış olunur *

böyle bir ortamda bulunacak kadar cinsel kimliğini sindirmiş, yaşını başını almış *** yazarlarımız öyle sanıyorum hayatları boyunca şöyle ya da böyle, az veya çok bir şekilde pasif olmuşlardır.* böyle olmasaydı bile yazarların pasif yönelimli olmaya tepki gösterdiğini söylemek çok zor çünkü bahsi geçen konuda öne çıkan şey pasif olmak değil, kadınsı olmak. bu benim için yine de anlaşılabilir bir durum değil ancak ayı sözlük gibi biraz daha " maço" bir oluşumda bu biraz kaçınılmaz oluyor. şikayetçi de değilim durumdan o ayrı konu. bundan 3-5 yıl önce homoloji diye başka bir eşcinsel sözlük vardı. orada mesela kadınsı olmakla ilgili ufacık bir espri yapsaydınız bile saçınızı başınızı yolarlardı alimallah * o sözlükte yazar olabilmek için hümanist, antimilitarist, antimilliyetçi ve her tür dışlanan düşüncenin yanında durmanız gerekiyordu, aksi takdirde birileri yüzünüzü tırmalayabilir, saçınızı çekebilir hatta yüzünüze kullanılmış orkitlerini atabilirdi. sözlük yönetimi bunun en az karşı çıktıkları faşizm kadar faşizan bir dayatma olduğunu hiç görememişlerdi. ayı sözlük ise şu ana kadar gördüğüm kadarıyla çok daha özgür ve rahat bir ifade ortamı sunuyor. çünkü sözlük yönetiminin dayattığı bir fikir ya da ideoloji yok. * neyse uzatmayalım. bu yanlış anlaşılma ile ilgili söylemek istediğim başka şey de şuydu: pasif olmak her zaman kadın olmak değildir, kadın olmak da pasif olmak değil.

bu konuyu açıklığa kavuşturabildimse bahsi geçen " uzun boyluların ekseriyetle kadın olması" başlığına verilen tepkilerle ilgili benim de garipsediğim bir durum oldu. * uzun boyluların kadınlığını bilemeyeceğim ama oldukça alıngan ve defansiflermiş. ben şu ana kadar "uzun boyluları" kendi içinde dayanışması olan, farklılığından dolayı dışlanmış ve bu yüzden birlik ve beraberlik duyguları geliştirmiş bir grup olarak görememiştim. *

en klasik heteroseksüel yalanları

kadınlarla çok sikişen heteroseksüel erkeğin zamanla eşcinsele dönüşmesi

teori bana ait değil, 2 farklı heteroseksüel erkekten duyduğum bir iddiadır. kadınlarla çok sikişen adam artık sıkılıp başka şeyler denemek istiyormuş falan. ayol biz niye sikiştikçe kadınlara kayamıyoruz o zaman diye bir cevap vermek istedim, veremedim içimde patladı.

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

biseksüelleri eleştirmenin bifobi sayılması

biseksüellik benim için hayatın büyük gizemlerinden biri olmuştur hep. hatta tanrıdan, uzaylılardan, cinlerden ve hayaletlerden sonra en gizemli varlıklar listemde beşinci sırada falan yer alırlar. çünkü biseksüelliğe inanıp inanmamak gibi bir durum söz konusu. hala inanıp inanmamam gerektiğini bilmiyorum. aynı şeyi tanrı, uzaylılar, cinler ve hayaletler için de söyleyebilirim.

birçok yazar biseksüellik için "geçiş dönemi" denmesine atarlanmış ancak şu ana kadar gördüğüm "biseksüel" örneklere bakarak buna başka bir şey diyemiyorum. belki gerçekten de biseksüeller vardır, bilemiyorum. ama karşıma gerçek bir tanesi çıkana kadar bu dine inanmamayı sürdüreceğim.

o yüzden "ayol biseksüel mi var ki bifobisi olsun" diyorum, şimdilik bütün söyleyebileceğim bu.

kuşum aydın'ın full aktif olması

Henüz takip ettiği biri yok.