yorgun pipi

Durum: 772 - 0 - 0 - 0 - 18.01.2015 17:17

Puan: 18492 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 39

trt

devasa bir kaynağa sahip olan kurum. hatta bazı ülkelerden bile daha zengin olduğunu düşünüyorum. elektrik faturlarından trt payı kesmenin dışında başka şekillerde başka gelir kaynakları var mı bilmiyorum ama bu bile tek başına koca bir servet kazandırabilir. aslında yaptıkları işin hakkını vermiş olsalardı bu kadar koymazdı bana. ama hükümet propagandası yapan, muhalif sesi bastıran ve akp'li olmayan hiçkimseye ne içerden ne dışardan iş vermeyen, yaptıkları yayınlar da 5 para etmeyen bir kurumdan bahsediyoruz. bu işlerin içinde olan herkesin bildiği başka gerçek ise trt de çalışan insanların en az yüzde 70'nin* aslında "çalışmasalar da olur" olmasıdır. ve evet tüm bunlar senin benim vergilerimle mümkün oluyor.

avukat olsaydım büyük ihtimalle bu işle ciddi ciddi uğraşırdım. beni temsil etmeyen, hatta beni dışlayan, hatta beni hedef gösteren bir kuruma neden vergi ödediğimi hala anlayabilmiş değilim. şu zamana kadar da hiç bir hukuçunun bu haksız durumu mahkemeye götürmemiş olması da bana ilginç geliyor. mahkemeden bir netice alınmayacak olsa bile en azından böyle bir girişimle ititbarı sarsılabilirdi bu kurumun. *

kafa tokuşturmak

muhafazakar ve milliyetçi erkekler arasındaki selamlaşma şekli olarak bilinir. iki gruba da dahil olmadığım halde bunu ben de yapıyorum. kafa tokuşturmasam bile en azında dudaklarımı başka birinin yanağına değdirmiyorum. öyle garip bir insan evladıyım ben de.

başbakan çok değişti artık oy verdiğim kişi değil

cemil ipekçi sevdiğim bir karakterdir. akp'yi desteklese de desteklemese de öyle olacak benim için. kendisinin rüzgar ne tarafa eserse gemisini o yöne çeviren bir omurgasız olduğuna da zerre ihtimal vermiyorum. zaten akp dönemi henüz kapanmadı, maalesef önümüzdeki en az 5 yıl boyunca da kapanacağına ihtimal vermiyorum. dolayısıyla kendisi isterse bu düzenden en az bir 5 yıl daha nemalanabilirdi. ama yapmadı. çünkü cemil ipekçi samimi ve inandığı gibi yaşayan bir adamdır. akp'ye olan tavrı ile ne akp'lilere ne chp'lilere yaranamayacağını biliyordu. ama ipekçi'nin olayının birilerine yaranmakla ilgili olduğunu sanmıyorum.

ve evet bu konuda çok haklı. başbakan 10 yıl önceki başbakan değil. artık adı korkaklık mıydı tevazu muydu bilmiyorum ama adam vur kafasına al ekmeğini bir şeydi. şimdi ise paçalarından bile kibir akıyor.

cinsel yönelimi olanlara anayasal güvence

"cinsel tercih"ten "cinsel yönelimi olanlara" kadar evrimleşebilmiş türk medyası. olsun bu da bir gelişme.

ve evet her ne kadar olumlu bir adım olsa da herkesin söylediğini ben de tekrarlayacağım. devlet baba ana yasayı düzenli olarak iğfal ettiği sürece bütün çocuklar piç olarak doğmaya devam edecek. dolayısıyla hukukun zaten olmadığı bir yerde anayasa kimi ne kadar güvence altına almış pek de bir önemi yok.

sevişirken çoraplarını çıkarmayan insan

ben sevişirken konsantrasyonum bozulacak diye pantolonumu bile çıkarmıyorum. çorabı çıkaracak cesareti nereden buluyorsunız yeeaa.

dini yaklaşımlı yardımcı doçent arayan üniversite

kanal 7 nin komşu abla kılıklı sunucusu ikbal gürpınarın başlattığı bir akım bu din psikoloğu. bu alandaki boşluğu görüp akademisyenleri uyardığı için bilime büyük katkısı olmuştur ikbalimin.

şimdi nasıl oluyor bu din yaklaşımlı psikologluk? * bildiğiniz üzere freud, kinsey, pavlov o şu bu aslında hikaye. bu adamlar insan doğasını aslında tam olarak kavrayamamışlar, asıl olayın dinde başlayıp dinde bittiğini falan görebilmek için bir ikbal gürpınar ya da bir nevzat tarhan ya da bir hüseyin kaçın gibi ya da ne bileyim bir cem keçe gibi vizyoner olmaları gerekiyordu. o kadar basit olan şeyi bunca zaman yavurların görmemiş olması da bu dinsizlerin bilimde ne kadar geri olduklarını gösterir. halbuki şizofreninni tedavisi 2 ayetel kursi kadar uzakta. * böyle psikologlarımız ve böyle üniversitelerimizin varlığı içimi rahatlatıyor. biliyorumki türkiye artık bilimde dünyaya ışık tutacak ve öncü bir rol üstlenecek.

(bkz: inş cnm ya)

3 artı 1 programının asansörde yiyişen dayılar skeçi

erol köse vakti zamanında bir klip çektiydi. (bkz: doktor erol bey)
* bu klipten sonra hemşireler ayaklanmıştı. fahişe gibi gösteriliyoruz diye. bir grup hemşire o klibin yayından kalkması için ciddi ciddi yürüdüler falan, dava ettiler vesaire. bu hep böyle olmuştur türkiyede. mizahı kaldıramıyoruz ve saldırı olarak görüyoruz. açıkçası eşcinsellerin bu konuda daha toleranslı olabileceğini düşünürdüm. ama değiliz, hiç hak etmeyen insanları * hormonlu domates ödüllerine aday göstermişliğimiz bile var. kendimizle dalga geçmek bizim en iyi silahımız * bu konulara daha hoşgörülü bakabilmemiz gerek. kendisini mizaha konu edilmesinden hoşlanmayan ve bunu yasaklamaya çalışan siyasetçilerden bir farkımız olmalı bence. mizahın arkasında bir art niyet ya da bir karalama varsa işin rengi tabiki değişir. ama söz konusu skeçte böyle bir şey yok. insanlar eşcinselliği hala belli kalıplar içinde biliyorlar ve o kalıbın dışındaki her şey onlara ya garip ya da komik geliyor. ve evet biz bile bu kadar bu alemin içinde olmamıza rağmen kendi hallerimizin garipliğine kıçımızla gülüyorsak bu adamların * bundan mizah çıkarmaması kaçınılmaz. bütün bu olup bitenlere normalleşme sürecinin bir parçası olarak bakmak da mümkün.

bu da başka bir eşcinsel temalı skeç


mizahla barışın beyler. mizaha mizahla cevap veremeyenlerin halini görüyosunuz.

zaman gazetesi



yapılmış en başarılı reklam filmlerinden birine sahiptir. *

biz ara eleman ülkesiyiz bizden mucit çıkmaz

"biz sanayi devrimini atlamış ülkeyiz bizden mucit çıkması zor" demiş olsaydı katılacağım önerme olurdu. gerçi yine de zeki bir politikacı patriotu oynayabilmeli en azından.

hoşlanılan adam adı altında hep ruh hastası insanlarla sınanmak

hacı hacıyı mekkede, deli deliyi dakkada bulurmuş derler. açıkçası hayatımda yanlış giden her şey için kendimden başka herkesi suçladığım bir dönemim olmuştu. ama sonra oturup düşününce diyorumki ulan hakkikaten manyak olan onlardı bende bir gariplik yok. *

ayı sözlük yazarlarının yattığı kadın sayısı

yatmadan sevgili olup olmamanın anlaşılamayacağına inanmak

bir arkadaş dediydi: "eşcinsellerle heteroseksüeller arasındaki en büyük fark; onların yatmadan önce aşık olmaları bizimse yattıktan sonra aşık olmamız"

bir parantez açmam gerek burada. yukarıda bahsi geçen heteroseksüeller aktif cinsel hayatı olan heteroseksüeller değildir. cinsel deneyimi az olan ya da olmayan insanlar ilk beraber oldukları kişiyle -aralarında ten uyumu olmasa bile- aşka benzer bir şey yaşayabilirler; belki sonrasında aşka veya arkadaşlığa dönüşür bu en azından. ama kanın tadını aldıktan sonra zor ya. ten uyumu olmadan olmaz. heteroseksüellerin de oldukça renkli seks hayatları var artık. o yüzden onların da kolileşmeden evlenmemesi lazım gerek.

(bkz: işte bunlar hep seks)

başbakanı sevmek

yobaz ibne

her dindar yobaz değildir. bu görmezden gelinmemesi gereken bir gerçektir. bunu kafamızın bir köşesine yazalım önce. peki bir insanın hem dindar hem eşcinsel olması çelişkili bir durum mudur? çelişkili de diyebiliriz çelişmez de diyebiliriz. bunun bir önemi yok, insanların yaptığı çoğu şey inandığı çoğu şeyle çelişebilir. insan denilen şey kalp ve beyin gibi iki tezat şeyi bünyesinde barındıran bir yaratıktır sonuçta. kaldı ki dinle çelişmek için eşcinsel olmak şart değil. heteroseksüeller de inandıkları dinle çelişebilir (evlilik öncesi ilişkinin haram olması, mastürbasyonun haram olması vs.)

gel gelelim, yobaz olmak apayrı bir durumdur ve her dindara atfedilemeyecek kadar vahşi bir kavramdır. halk arasında dinci ve şakirt olarak da bilinen bu grup inançlarını dikte etme eğilimi gösterirler ve kapalı kapılar ardında inançlarını en çok ihlal edenler de onlardır yine. nefretler yıkanmış kalpleri empati, vicdan, özgürlük gibi güzel şeyleri barındırmaz. midenizi bulandırmaları için eşcinsel olmaları gerekmez. ha ama eşcinsellerse daha bir mide bulandırıcı olurlar. kendileriyle bu kadar çeliştikleri için değil, eşcinselliğin bile kaplerine vicdan ve empati tohumu ekemeyecek kadar kirlenmiş oldukları için.

sözlükte din tartışmak

ayısözlüğü bir çeşit ortaçağ manastırı sanan, değil tartışmaktan düşünmekten bile ödü kopan, karşı argüman üretemeyen bu yüzden mütemadiyen argolu faşist söylemler saçan, kimin neyi tartışacağına veya konuşacağına sınır çizebileceğini sanan (bunu da ileri demokrasiyle bağdaştıran), insanların din konusundaki olumsuz fikirlerini beyan etmek ile "millete karışmak" arasındaki farkı bile idrak etme yeteneğinden yoksun, inandığı şeyi sorgulama cesaretine sahip olmayan ve sorgulayanlara bu yüzden nefretle bakan bir dinciyle * çok sağlıklı bir tartışma yapılması pek mümkün olmadığı için gerginlik yaratabilecek bir durumdur. *

6 temmuz 2013 eli satırlı taksim gezi parkı timi

sosyal medyada dolanan bir sabri çelebi adı var. sanırsam taksimde bir cafesi mi barı mı ne varmış. çekimlerde görülen beyaz gömlekli zat bu itmiş.

çok belli ediyor muyum

bu soruyu soruyorsan muhtemelen ediyorsundur.

ehliyet yenileme ücretinin 15 tl ye indirilmesi

öyle sanıyorum altın kaplama tek taş ehliyetten vazgeçilmiş. halbuki çok güzel bir uygulama olabilirdi. türk halkı pvc ile kaplanmış demode ehliyetleri hak etmiyor.

hülya avşar

geziparkı olaylarıın en absürt sonuçlarından birinin baş rol oyuncusu. hayır düşünüyorum. diyelimki milyonlarca amerikalı central park'ta küçük çapta bir iç savaş başlatmış. barrack obama çözüm için kim kardishian'ı mı arardı?

garanti bankası hesaplarımızı kapatıyoruz

bu direnişin en büyük zaferi olabilir gözüyle bakıyorum bu boykotlara. kesinlikle ibretlik bir sonuç olur bu kurumlardan birini de olsa iflasa sürükleyebilirsek. umarım bu konuda yeterince büyük ve yeterince istikrarlı bir kitle yakalayabiliriz.
  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 772

ilk cinsel deneyim

en az 5 kere kutlanan 39 uncu yaş günü gibi bir şeydir gayler için. her defasında ilki gibi... ilkim olur musun ?

eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği misyon

bu konuda üstünde konuşabileceğimiz pek örnek yok. ama elimizde olanlar kafi. bir cemil ipekçi gerçeğimiz var mesela. özelde cemil ipekçi genelde tüm ünlü eşcinseller üzerinden giderek eşcinsellerin ünlü eşcinsellere yüklediği haksız isteklere bir bakalım.

-eşcinselleri temsil ettiği bu yüzden iyi bir imaj çizmesi gerekliliği **
bir insanın "ben eşcinselim" demesi onu diğer eşcinsellerin temsilcisi yapmaz. tıpkı ünlü birinin ben yahudiyim demesi onu tüm yahudilerin temsilcisi yapmayacağı gibi. hiç kimse hiç kimsenin imajından sorumlu değildir. zaten herkesi memnun etmek de mümkün değildir. eğer insanlar tek bir örneğe bakıp genelleştirmeye gidiyorsa bu yine de o ünlüye imajını düzeltme zorunluluğu getirmez. toplumdaki eşcinsel imajıyla ilgili sorunun varsa, çık meydana millet eşcinsel görsün.

-eşcinsel haklarını savunması gerekliliği *
her koyun kendi bacağından asılır. ünlü biri, eşcinsel olduğunu açıklayarak zaten kendi savaşını vermiştir, ve istese de istemese de eşcinsel hakları için bir adım atmıştır. ama hiçbir koşulda kimsenin o kişiye o gruba mensup diye o grubun hakları için çarpışmasını talep etmeye hakkı yoktur. kaldıki o adam başarısını ve ününü o gruba borçlu değilse ortada bir minnet borcu falan da yok.

-kimliğini açıklaması talebi *
buna da çok rastlıyorum. hepimizin gay olduğunu bildiği ama bunu resmen açıklamamış olan ünlülerimiz var. niyeyse biz cinsel kimliklerimizi her ortamda saklama gereği duyarken, onların kimliklerini heteroseksüel arkadaşlarımıza bile ifşa etmekten hiçbir çekince duymayız. evet onların da bir ailesi, bir işi, bir statüsü, bir dışlanma ve mücadele korkusu var. bir de pişkin pişkin yok efenim "niye ibne olduğunu söylemiyor, halbuki böyle adamlar itiraf etse bizim işimiz daha kolay olur" diyebiliyoruz falan.

kadınlarla çok sikişen heteroseksüel erkeğin zamanla eşcinsele dönüşmesi

teori bana ait değil, 2 farklı heteroseksüel erkekten duyduğum bir iddiadır. kadınlarla çok sikişen adam artık sıkılıp başka şeyler denemek istiyormuş falan. ayol biz niye sikiştikçe kadınlara kayamıyoruz o zaman diye bir cevap vermek istedim, veremedim içimde patladı.

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

doktor dövmek

evet... öyle sanıyorum insanların kafasında doktorların "üstün insan" olduğuna dair bir kod olduğuna inanacak kadar şimdi yeteri kadar delile sahibim. öncelikle belirteyim: benim için kutsal bir meslek yoktur, işini iyi yapan insan kutsaldır benim için * * yok bu insanlar bize yardım etmek için gönderilmiş melekvari yaratıklardır, yok bu işi yapmak için bir ömür ortaya koymuşlar falan... bunlar sadece tipik dramatik türk insanı savunması. her insan grubunu yüceltmek için bu tip dramalar yapmak mümkündür. örneğin ben şimdi kadınların yüceliğyle ilgili öyle bir edebiyat parçalarım ki, bizi 9 ay karnında taşımasından girer, yaptığı hayati fedakarlıklardan çıkarım, sonra da bu insanlara nasıl el kaldırılır diye sorarım.

sanki hiç hastaneye gitmedik! sanki hiç doktor görmedik! işini layıkıyla yapan oldukça değerli doktorlarla tanıştım ancak, genel tablo konusunda oldukça kötümserim maalesef. müthiş bir ilgisizlikle ve zoraki işini yapan ve hastaya kötü muamele eden, cahilliğinden ya da üstün körü işler çıkarmasından dolayı hastaya ciddi zaralar veren doktorlar da türkiye'nin bir gerçeği. hem de işini iyi yapanlardan daha büyük bir gerçek. yaşadığım son olaydan örnek vereyim. 1 yılı aşkın süredir sol bacağımda ciddi bir eklem ağrısıyla yaşıyorum. tedavimi geciktirdim çünkü bu denli sikimsonik işleyen bir sağlık sisteminde bacağımın iyileşmesini bırak, bacağımı kesip alacaklarına adım kadar eminim. doktorların insanları yürüyen et parçaları olan malzemeler olarak görmesine varan ilgisizlik de cabası. velhasıl kelam, ağrılar rahatsız edici boyutlara varınca hastaneye gidip haklı olduğumu bir kez daha görüp bir kez daha lanet ettim. tedavinin sonunu getiremedim çünkü benim o muayne kuyruğunda harcayacak bir 5 saatim daha yok, benim o ilgisizliğe dayanacak başka bir tahammül sınırım da yok *. dolayısıyla şu an hala o eklem ağrılarıyla yaşıyorum. o yüzden kimse çıkıp da doktorlar şifa dağıtmak için böyle çırpınıyor, şöyle savaş veriyor, öyle halk kahramanlarıdır falan diye yırtınmasın, gerçekten çok komik oluyor. *

aslında bu kadar uzatmak istemezdim, konudan bayağa bir saptım ancak doktorların üstün insanlar oldukları ya da üstün işler yaptıkları ön kabulü gerçeğin ne olduğunu anlamamızı oldukça güçleştiriyor. öyle sanıyorum hepimiz şiddetin kime yapılırsa yapılsın kötü bir şey olduğu konusunda hemfikiriz, ancak kusura bakmayın bu şiddetin mağduru doktorlar oldu diye başkalarına duyduğum üzüntüden daha fazla üzüntü duymuyorum-duyamıyorum.

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

-asgari ücret alıyorsanız ve yalnız yaşıyorsanız, intihar edin demek istemem tabi bu sizin bileceğiniz iş. ama yine de üstünde düşünülmesi gereken bir seçenek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.000-1.300 arası maaş alıyorsanız, çöp arabalarının neden bu binaları da çöp diye alıp götürmediklerini uzun uzun düşüneceğiniz türden bir mahallede yaşayabilirsiniz. evinize köpek bağlamayı bir deneyin hele. sigara içmek gibi bir lüksünüz yoktur. öğünlerinizi işyerinizde yemek gibi dahiyane planlar yapabilirsiniz. buzdolabınızda bulunan yemekler şunlardır: oha buzdolabın mı var? eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler kısaca şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, park sahil gibi bir yere gidip pampişlerle çekirdek çıtlamak belki yanında bir tane de bira, 31 çekmek

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.300-1.600 arası bir maaşınız varsa, merkezi sayılabilen ama yine de köhne bir mahallede oturabilirsiniz, eğer şanslıysanız nispeten güzel bir semtte temiz bir 1artı1 de bulabilirsiniz. evinizin muhtemelen çirkin bir banyosu toparlanmaya çalışılmış bir mutfağı vardır, tek kelimeyle eviniz çirkindir ama ona alışacaksınız zamanla. kaçak sigara içmek gibi bir lüksünüz olabilir ya da haftada 2 paket 2001 sanırım sorun olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, bim yoğurdu*eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: gabile'den koli düşürmeye çalışmak, masasında plastik çiçekler olan bir kafede pampişlerle çay içmek belki bir tane de kola, zara'ya gidip asla satın almayacağın giysileri denemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve 1.600-1.900 arası bir maaşınız varsa, kötü bir mahallede iyi bir evi ya da iyi bir mahallede kötü bir evi karşılayabilirsiniz sanırım. evinizde böcük gibi ufak tefek sorunlar olabilir ama böcük zaten ufak tefektir işte. sigara için ama yine de bokunu çıkartmayın. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: makarna, beyaz peynir, o hafta kilerde hangi meyve sebze ucuzsa ondan, çikolata-kola gibi lüks tüketim ürünü sayılabilecek birkaç şey. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'tan adam düşürmeye çalışmak, kendisine bohem hava vermeye çalışmış ama aslında sadece ucuz olan bir kafede pampişlerle bira içmek belki bir tane de baileys, kedi beslemek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 1.900-2.200 arasındaysa, oturduğunuz semti önceliklerinize göre seçme lüksünüze sahipsinizdir, işe yakın olabilir, koli merkezi taksim'e yakın olabilir, ya da sessiz sakin nezih bir yer olabilir. eviniz lükse değil belki ama sevimlidir. sigaranı iç anacım, bir şey olmaz. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: beyaz peynir, uyum marketten aldığınız hindi salam, biraz da tavuklu pilav. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: romeoplanet'ten adam düşürmeye çalışmak, iç dekoru bir iç mimara yaptırılmış olan bir kafede rakı içmek belki yanına biraz da meze, sinemaya gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.200-2.500 arasındaysa, oturduğunuz semtteki binaların ufak şirin bahçeleri vardır ya da en azından mimarisi zevklidir. eviniz lüks sayılabilir, iyidir iyi. sigara da içersin nargile de. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: ton balığı, kırmızı et ürünleri, carrefour'dan aldığın pastane ürünleri. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: el altında bekleyen hazır ve nazır kolileri kaldırmak, canlı müzik çalan bir kafede şarap içmek belki bir kadeh de viski. caz konserine gitmek.

-eğer yalnız yaşıyorsanız ve maaşınız 2.500-3000 arasındaysa, oturduğunuz semtle ilgili yaşadığınız tek problem arabanızı park edecek yer bulamamanızdır. ankastre dolap tam olarak ne bilmiyorum ama evinde kesin ondan vardır. amına koyim sigara mı içiyorsun utanmadan bir de, git ot mot bir şey bul. buzdolabınızda bulunan malzemeler şunlardır: migros'tan aldığın havyar *. eğlence olsun diye yapabileceğiniz aktiviteler şunlardır: "seviyeli ilişki aramak, genellikle rezervasyonla müşteri alan bir restoran/kafede kola içmek *, haftasonu uludağa gitmek.

kullanışlı bir planetromeo profili açmanın incelikleri

koli bulamıyor musun? bulduklarını düşüremiyor musun ya da düşürdüklerini beğenmiyor musun? işte bu başlıkla tüm sorunlarına kökünden çözüm bulacaksın. doğadan özenle toplanan binlerce ayının deneyimlerinden yararlanarak artık senin de hergünün başka bir sikişle dolacak.

1-ilk adım ne istediğini belirleme adımıdır. onların ne istediğini boş ver sen ne istiyorsun?

2-aslında ilk adımı boş ver. hepimiz yarrak istiyoruz işte. burdan ne anlıyorsun? gözü dönmüş bir pasif olsan bile asla profilinde "bottom only" ya da "more bottom" gibi ibareler kullanma. unutmaki "top only"ler bile "top only"leri düdüklemeye çalışıyor.

3-feminenler uzak dursun, erkek erkeğe, feminenlere saygım var ama, erkeksi değilim erkeğim, feminenlerden hoşlansaydım heteroseksüel olurdum diye profillerde karşına çıkan ibareler seni yanıltmasın. bu ibare sahiplerinin yüzde 95'inde yüksek oranda östrojen hormonu vardır. bu herkesin bildiği ama yüksek sesle dile getirmediği bir gerçektir. bu adamlar bir araya gelip kendi aralarında erkekçilik oyunu oynuyorlar başka bir anlamda. yani üçüncü maddeden ne anlıyoruz? profiline bu tip şeyler yazmaman gerektiğini anlıyoruz. sadece çirkin ifadeler oldukları için değil, senin aslında feminenliğini bastırmaya çalıştığın anlamına geldiği için.

4-kendine güvenen gelsin, düzgün insanlar gelsin, yakışıklı bilmem kimler gelsin şeklinde oldukça garip ifadelere rastlayabilirsin profillerde. düşünecek olursan bu gay milletinde hakikaten yarım gram zeka kırıntısı bile yok. herkesin kendine güvendiği, herkesin kendini düzgün sandığı herkesin yakışıklı olduğu bir dünyada neyin filtresini yapmaya çalışıyorsun be gerizekalı? bir de şöyle bir durum var. bu elitçi, seviyelici ve düzgüncü arkadaşların yine yüzde 95'i varoş mu varoş apaçi mi apaçidir. yani dördüncü madde neymiş? asla düzgün-kaliteli-seviyeli-elit-kültürlü kelimelerini cümle içinde kullanmaymış.

5-isviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre planetromeo'da bir paragraftan uzun yazıların okunma başarısı is yüzde 5'tir. o yüzden boşu boşuna kendi kendini kasmana lüzum yok. yani beşinci maddeden ne anlıyoruz? (bkz: özet geç piç)

5.5- beş buçukuncu adım 5 ile 6 arasında bir ara adımdır. resimlerini ve yazılarını yüklemeden önce kendine bir rol seçmen gerek. önce seçmemen gereken rollere bir göz atalım istersen.

a- ortalık orospusu **
b- şirinlik muskası *
c- üstün insan * * * *
d- çirkef *

şimdi gelelim seçebileceğin rollere

a- olgun gay **
b- yeni düşmüş masum bebe ***
c- maço **
d- zengin **
e- gizemli ***

6-şimdi senin için en uygun rolü seçtiğine göre profil yazılarını buna göre yazabilirsin. e artık onu da bana yazdırmayacaksın değil mi?

7-ayı sözlük yazarlarının bamya fobilerinden de anlaşılabileceği gibi yarrak boyu gayler için düşündüğünden çok daha önemli bir kriter. romeo jargonunda s yarrağım yok demek, m küçücük bir yarrağım var demek, l eh ortalama bir yarrağım var demek. bu 3 seçenek de iş yapmaz. peki bu konuda ne yapabilirsin? bu konuyu hiç belirtmeyebilirsin ya da yalan söyleyebilirsin.

8-geldik en önemli konuya. resimleeeeeerrrrrr. bu aslında tek başına bir ana başlık ama konuyu elimden geldiğince toparlamaya çalışacağım.
ilk önce yapmaman gereken şeylerden başlayalım.

a- hayır öpücük atarak kameraya bakan fotoğraflarını koyma. hatta o fotoğrafları uzayın sonsuz boşluğuna gönder.
b-hayır tuvalet aynasında cep telefonuyla çektiğin resimleri de koyma.
c- resimlerde çok fazla gülme, hele hele gülmek sana yakışmıyorsa.
d- resimlerde poz verme, zaten bu konuda hiç biriniz başarılı falan değilsiniz.
e- yarrak ve göt resimleri ile kaldıracağın koliler genelde yarrak gibi ve göt gibi olmak üzere ikiye ayrılırlar. o iş de yaş.
f- göbeğini içine çekerek çektiğin resimleri de koymanı önermem. insan gözü diyafram ile kas arasındaki farkı seçebilecek kadar gelişmiştir.
g-barda çekildiğin resimleri de koyma. biliyorsun. biliyorsun gay lugatında gay bar eşittir ortalık orospusu.
h-aqua park'ta çekindiğin resimleri de koyma. bir nedeni yok. sadece çok klişe lan!
ı-gözlerinin resmini de koyma. biliyorum aynaya baktığında gözlerinle sevişmek isteyecek kadar narsistsin. ama inan bana iş yapmıyorlar.
i-spor salonunda çektiğin resimleri de koyma diyeceğim ama burası zaten ayı sözlük olduğuna göre o tür resimleri olanınız haliyle yoktur.

şimdi geldik koyman gereken resimlere: zaten yunan tanrısı isen yapman gereken fazla bir şey yok ama değilsen şunlar yapılabilir.
a-ucundan koklat resmi. puzzle'n 3-5 parçasını ver adamlara. bırak gerisini onlar tamamlasın. bırak seni bir max george yapsınlar. bırak seni bir joe manganiello yapsınlar.
b-gay olmaktan başka, karakteri olan, ruhu olan bir varlık olduğun mesajlarını veren resimler koyabilirsin. mesela play station oynarken ya da ne bileyim odun keserken falan *
c-maço objelerle görün resimlerle. mesela motorsiklte üzerinde * ya da basketbol topuyla *
d-erotik resimler koy ama pornografik değil.
e-resimlerde gözlerin kameraya bakmasın, böyle uzaklara bak, çok uzaklara. sanki hayatın anlamını çözmüşsün ve o sırrı kimseyle paylaşmaya niyetin yokmuş gibi.
f-lüks zevklerin ve yaşamın olduğuna dair bir sanrı yaratman lazım. sanki senin arabanmış gibi bir bmw'nin önünde resim falan çekil. yaratıcı ol azıcık.

9-şimdi geldik başka bir önemli konuya. ilk mesaj. açıkçası slm, nbr, tanışalım mı gibi tırt şeylerle birinin hemen etkilemen çok zor. ama evet yaratıcı olmakla uğraşamayacaksan bunlar en yaygın yöntemlerdir. fakat sen kolini hemen ağına düşürmek istiyosun. neler yapılabilir peki?

to be continued

gay ilişkilerdeki en büyük sorun

doğru olanın ya da olması gerekenin toplumca belirlenmiş bir kalıbı yok gay ilişkinin. çünkü gay olmak zaten baştan yanlıştır. örneğin heteroseksüel bir kız olsaydık eli yüzü düzgün işi gücü yerinde bir koca bulmak ve bulana kadar da kimseyle sikişmemek bulunca da 2 tane velet yapmak "doğru" olandı. dolayısıyla heteroseksüellerin eşcinseller gibi neyin doğru olduğunu anlamak için pek kafa yormadıklarını söylemek çok yanlış değil. olması gerekenin ne olduğunu bilirler, öyle olmasalar bile öyleymiş gibi göstermek zorundadırlar. öte yandan eşcinseller büyük bir tabuyu yıkarak gerçek hayata başlarlar. bence en büyük ve en en travmatik sorun bu. aslında buna bir sorun adını vermek doğru olur mu onu da bilmiyorum. ama hayatımızda iyi ve kötü adını verdiğimiz şeylerin temelinde bu olduğunu görüyorum. çünkü eşcinseller kuralları konulmuş bir dünyanın ferdi olmaya çalışmak yerine yepyeni bir ahlak ve yaşam görüşü inşa etmek zorundalar. bu da ucu açık bir özgürlük getiriyor. gerisi zaten zincirleme olarak yaşanıyor. ilişkileri hızlı tüketmek, doyumsuzluk, kabul görmemek, sadakatsizlik, normalleşme arayışı hep bunun sonucu.

arda boyları

türkü sevmeyen insanların bile tüylerini diken diken eden trakya türküsü. sanırım türkünün insanı en çok çarpan tarafı türküyü ölü bir kızın ağzından dinleme fikri.

tebrikler kızınız hamile

güldüren ender bir facebook paylaşımı

"oğlunuz ikidir cumaya gelmiyor." (diyanet işleri)

“kızınız yine alışverişte.” (ekonomi bakanlığı) **

“kızınız bir odun için her gece sular seller gibi ağlıyor.” (orman ve su işleri bakanlığı) **

“kızınız bir öküzü seviyor.” (tarım ve hayvancılık bakanlığı) **

"aslında kızınız iyi de çevresi kötü" (çevre bakanlığı) ** “kızınız barda eğleniyor.” (içişleri bakanlığı) **

“kızınız yine o çocuğun evine gidiyor.” (ulaştırma bakanlığı) **

“kızınız dün konserde, bugün sahilde öpüştü.” (kültür ve turizm bakanlığı) **

“geç kalmadan kızınızı evlendirin.” (aile bakanlığı) **

“kızınızın eline erkek eli değmemiş, milli servet resmen boşa akıyor.” (enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı) **

"oğlunuzu suriye ile savaşa sokuyoruz!" (milli savunma bakanlığı) **

“sağlık bakanlığı ismiyle "tebrikler! kızınız hamile." mesajları atan dolandırıcılara itibar etmeyiniz! kızınız valla burcular’da kaldı.” (emniyet genel müdürlüğü) **

“kızınızın maşallahı var, gelip alabilirsiniz” (diyanet işleri başkanlığı) **

"kızınız facebook'ta atatürk'ü seviyorum resmi paylaştı, bir daha olmasın." (atatürk araştırma merkezi) **

"kızınız, mayo değil bikini giymiş." (denizcilik müsteşarlığı) **

"sizin oğlan milli oldu." - (spor bakanlığı)

ayak kokusu

bir apış arası kokusu kadar tahrik edici olmasa da kendine has bir çekiciliği olan koku. hatta acıktırıcı bile sayılır.

(bkz: doritos nacho peynirli)

izmirlilerin güzel oldukları kadar küstah da olmaları

özellikle söz konusu izmir olunca çok hırçın olabiliyorlar.

bir izmirliyle karşılaşırsanız şu soruları sormanızı şiddetle öneririm. sorarken de yüzünüze en kezban ifadeyi takının.

1-izmir'de cami var mı?
2-izmir büyükşehir oldu mu? ....... -aaa ciddi misin?
3-tanıştığım bütün izmirli kızlar çirkindi, güzel olanları dışarıdan mı yerleşmiş acaba?
4-izmir'den sahilini çıkarırsan geriye dünyanın en çirkin şehri kalır diyorlar, kuzum sizin sahilinizden başka numaranız yok mu sahi?
5-izmir'de türbanlıları neden linç etmeye kalkışıyorsunuz?
6-neden izmir'de yaşıyorsun ki?
7-izmirlilerin izmirli olmaktan başka gurur duyacağı bir başarısı yok mu?
8-izmir'in geçim kaynağı daha çok tarım mı hayvancılık mı?
9-izmir'de niye kız kulesi gibi, galata kulesi gibi, boğaz köprüsü gibi şehirle özdeşleşmiş herhangi bir yapı yok?
10-istanbul'da ya da ankara'da yaşamak varken neden burada yaşıyorsunuzki?
11-izmirliler kendi yavurluklarını sindiremedikleri için mi faşist ve ırkçı oluyorlar?
12-bir izmirli günde ortalama kaç kez seks yapıyor?
13-sen nasıl izmirlisin, ağzın içki kokmuyor?
14-küçük şehirde yaşamanın ne tür avantajları var?

**

eşcinselliğin beş şartı

1-farklı ve özel olmak
eşcinsellerden bahsederken onlar diyerek ve tanıştığınız her insana onlardan farklı olduğunuzu ima ederek veya direkt söyleyerek bu şart yerine getirilmiş olunur.
2-kültürlü olmak
en az 3 yabancı diziyi hatmetmiş olmak ve birkaç tane de yabancı şarkı ve şarkıcı ismi biliyor olmak yeterli bu şartı yerine getirmek için.
3-tek gecelik ilişki aramamak
tabiki tek gecelik ilişki aramamakla tek gecelik ilişkilerin seni bulması aynı şey değil
4-erkeksi olmak
pantolon ve gömlek giyiyor olmak bu şartı yerine getirmek için yeterli. hatta etek, pembe ve transparan giymediğiniz sürece bu şart aşılmış olunur.
5-çanta
mükemmeliğin son rötüşü de denebilir bu şart için. tüm o önemli eşyaları amele gibi cebinde taşıyacak değilsin tabiki.

evlerinde zorla tutulan yüzde elli

onu bunu bilmem de "gel %50, otur %50, pati ver %50, saldır %50" muamelesini gerçekten hazmetmişlerse aferin onlara. bir kemik şeklinde kurabiye de benden. bu konuda ne kadar empati yapmaya çalışsam da başarılı olamadım. rte'nin bu konuşmasını izleyip hala "helal sana, adamsın" diyen akpliler var. bu arada rte bu sözleri sarf ederken %50sine zaten, ne duruyorsunuz hırlasanıza, azıcık dişinizi göstersenize mesajını vermiştir.

öpüşmek

bir kulak yalamak bir kulak memesi kemirmek bir kulak ısırmak değildir
açıkçası bir türlü sevemediğim aktivite olmuştur. sanırım iyi bir öpüşken değilim ya da doğru kurbağayı bulamadığım için mi bilmiyorum. ama neden icat edildiğini bile anlayabilmiş değilim hala.
Henüz takip ettiği biri yok.