seth rogen, rose byrne ve zac efron'un başrolde oldukları 2014 yapımı komedi filmidir. çocuklu evli bir çiftin yanlarındaki eve taşınan üniversiteli komşularıyla mücadelesin konu alır. seth rogen'ı ve filmlerini seviyorsanız mutlaka izlemelisiniz. ben çok güldüm ve çok eğlendim.
not: james franco'nun kardeşi dave franco da oynuyor filmde. o yavşak gülüşü abisinden geçmiş kerataya.
not2: zac efron'a ne olmuş öyle!

nefret ettiğim fakat içinde bulunduğum lanetli yemek yememe** durumu. başım çatlıyor şu an sıkıntıdan. bir şeyler atıştırmak istiyorum, sürekli leblebi yiyip duruyorum. allahım sen yardım et.*

taa en eski anıma gidiyorum bu konuda.
babam eve futbol kartları gibi bir şey getirmişti. beşiktaş fanatiğidir kendisi. neyse bize* de hem oynayalım hem de futbolcuların isimlerini ezberleyelim diye vermişti kartları. nedendir bilmiyorum ibrahim toraman'ı çok beğenmiştim. bir süre onu düşünüp devam ettirdim bu mütevazi eyleme.*
bir düşüneyim başka kim vardı... evet şu entryde bahsettiğim velet. (bkz:#210331)
bir de parker london diye bir porno oyuncusu vardı ona platoniktim. porno izlemez, onu düşünüp yapardım.**
başka aklıma gelmedi valla.**

(bkz: yatmak)***

(bkz: ejderha mızrağı)
margaret weis ve tracy hickman'ın yarattığı kült fantastik evren, seri, seriler bütünü.
lord of the rings'i okumamın ardından, yanlış hatırlamıyorsam altıncı sınıfta, ilk kitabını ablamın hediye etmesiyle tanışmıştım ejderha mızrağı ile. sonraki yıllarda tüm harçlıklarımı bu seri için harcadım.
büyük dünyası, tanıdık ırkları* ve sağlam karakterleriyle önemli bir yeri vardı hayatımda. raistlin'e hayranlık besledim, caramon'a acıdım, tanis'e aşık oldum, tasslehof ve flint'e güldüm, sturm'e saygı duydum, kitiara'ya kızdım... onlarla yaşadım yani bir dönem boyunca.
bu yıl ise ilk serideki çağın ardından yaşananları anlatan the war of souls'u (bkz: ruhlar savaşı) okuyarak eski günleri yad ediyorum.

eskiden dc comics'e bağlı olan wildstorm evrenine ait aylık bir seridir. warren ellis tarafından yaratılmış, bünyesinde mark millar'dan grant morrison'a kadar birçok yazar barındırmıştır.
çizgi roman tarihinin en farklı süper kahraman ekibidir the authority. marjinal, devrimci ve kozmopolit bir yapısı vardır. the carrier adlı uzay gemileriyle boyutlar arasında gezerler, istedikleri her yere her an gidebilirler. ekibin üyeleri aşağıdaki gibi.

jenny sparks: ekibin kurucusu ve lideri olan ingiliz bir kadındır. 20. yüzyılın* ruhu olarak anılır. çağına uygun olarak elektrik yaratma, kontrol etme ve yönlendirme gücüne sahiptir. yaşlanmaz.
http://ayisozluk.com/lnk/aa1514

jack hawksmoor: şehirlerin kralı olarak anılır. şehirlerle konuşur, onları yönlendirir ve kontrol edebilir.


swift: dünyanın en iyi avcısı olarak anılır. pençeleri ve kanatları olan asyalı bir kadındır. çok hızlı uçabilir.


the doctor: dünyanın şamanı olarak bilinir. güçlerinin kendi iradesi dışında sınırı yoktur. bu sebeple alkolik, uyuşturucu ve seks bağımlısı olması güçlerini kısıtlar.
http://ayisozluk.com/lnk/af09a1

engineer: vücudundaki gelişmiş nanoteknoloji sayesinde istediği her şeyi yaratabilir. ekibin beyni sayılır.


şimdi gelelim bizi en çok ilgilendiren kısma. ekipte bir gey çiftimiz var. çizgi roman tarihinin ilk gey evliliği ve tek çocuk sahibi olan gey karakterleri. gay pride'ın öncüleri bir bakıma. homofobiklerle uğraşmıyorlar bizim gibi, direk ağız burun dalıyorlar.

apollo: güneş tanrısı diye geçiyor. ekibin fiziksel olarak en güçlüsü. güneşten aldığı enerjiyle uçabiliyor, gözlerinden lazer atabiliyor, ısı dalgası yaratabiliyor. wildstorm'un supermani bir bakıma.
http://ayisozluk.com/lnk/a9ea38

midnighter: gecenin savaş bekçisi. diğerleri gibi çok süper güçleri yok fakat zihninde gerçekleşebilecek her hareketi kavrayabilme ve olasılıkları hesaplayabilme yeteneği var. yani biriyle dövüşürken karşıdakinin hamlelerini zaten biliyor. her dövüşünden önce söylemeyi çok sevdiği bir sözü vardır:
"i know what special ability you have. i can detect the increased electrical activity in your brain. i know what moves your preparing to make. i've fought our fight already in my head, in a million different ways. i can hit you without you even seeing me.
your move"


apollo ve midnighter'ın birlikte resmini vereyim:


bir de tüm takım:


en önemli özelliği popüler çizgi romanlar gibi taraflı bir seri olmaması bence.
(bkz: justice league of america)
gayet evrensel ve cesurca sistem eleştirisi yapabiliyor. diktatörlerle, silah ticareti yapanlarla savaşılıyor yeri geldiğinde. hiçbir devlete de hesap vermiyorlar.
karakterlerden yüzeysel olarak bahsettim yukarıda ama gerçekten her biri derin birer içeriğe sahip.
türkiye'de okuyana çok rastlamadım. ama tanınırsa gayet sevileceğini düşünüyorum. bence çizgi roman sever her insanın okuması gereken bir seri.

bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.

insanı telekinezi aşkıyla yanıp tutuşturan film. filmi izledikten sonra küçükken yaptığımız* eşyaları zihin gücüyle hareket ettirmeye çalışma eylemine geri döndüm. tabi ki bi bok olmadı.**
konu dağılmasın filme döneyim.
--- spoiler ---

güçleri keşfetme evresinden ne kadar zevk aldıysam da andrew'un delirmesiyle birlikte ortalığı yakıp yıkması bana sinir bozucu geldi. potansiyeli harcadıklarını düşünüyorum böyle yaparak. yeraltında buldukları maddenin kaynağına dönselerdi, ortaya çekimlerle birlikte orjinal bir süper kahraman filmi çıkabilirdi. bu süreçte andrew yine delirebilir, hikaye dallanıp budaklanabilirdi.

--- spoiler ---
imdb puanını hak ediyor bence tam olarak.

http://arvellian.tumblr.com

avatar dünyasında su bükmek isterdim. milletin kanını büken azılı bir su bükücü olurdum.
süper kahraman olsaydım telepatik ve telekinetik güçler isterdim x-men'deki jean grey ve profesör x gibi.

açılırken aslında hissetmememiz gereken, ama elimizde olmadan hissettiğimiz bir utanç duygusu var ya, o koyuyor işte.
bu videoda da bunu gördüm.

her yazar iki arkadaşını davet etse mesela kolay yoldan sayımız artar. tatil bitsin okuldan bir iki kişiyle iletişim kurmayı düşünüyorum bu konuda.

yapımcılarının oyunun şanlıurfa'da geçmediğini, harran'ı orta doğu'daki hayali bir şehir olarak tasarladıklarını açıkladıkları oyun. istanbul'dan esinlenmişler diye duydum ben.

en sevdiğim eylemdir. hele sezonlarca biriktiyse dizi hayatınızın bir parçası haline gelir.
dizi bittiğinde ise bir boşluğa düşersiniz. bir şeyler eksik gelir artık.
ya da ben abartıyorum.

yıllardır takip ettiğim ve bana ailemden biriymiş gibi gelen youtube fenomenidir. her şeyden önce çok samimidir. otuz milyonu aşkın subscriberına rağmen mütevaziliğinden asla ödün vermez, ünlü kompleksine girmez.
tam teşekküllü bir bro olarak her videosunun sonunda ekrana brofist yaparım. umarım uzun yıllar devam eder yaptığı işe ve bir gün benim yaptığım oyunu oynar.

orta okulda hoşlandığım* çocuğa haftalarca psikolojik baskı yaparak* ulaştığım hedef. sonunda okul tuvaletinde açmıştı, hatta dokundurmuştu.
eski günler...

yoktur.
zamanında gayoloji diye bir sitede olduğu iddaa ediliyordu. dua etmeli, suya üflemeli bir şeyler vardı hatta. ben de tabi 12-13 yaşlarındayım o zaman, kurtulmak istiyorum haliyle. yaptım bir hafta kadar ve hiçbir bok olmadı. sonra siteye yorum attım o sinirle. yorumumu sildiler. ben de sikerler dedim ve sorularlaislamiyet.com'a geri döndüm.

yıllar önce* once upon a time'da gördüğüm ve hayran kalıp neden ünlü olmadığını merak ettiğim oyuncuydu.
bir diğeri için (bkz: eion bailey)
şimdilerde almış başını gidiyor jamie dornan. daha çok görürüz umarım kendisini. bir gey dramasında mesela...*

gerçekten faydalıdır. değerini bu hafta anladım.
sen koca bir paragraf entry yaz, gönder, sözlük seni atsın sistemden piç gibi. saç kalmadı başımda zaten yoktu.*

j r r tolkien'in en büyük eseridir. fantastik edebiyatın yapı taşıdır. orta dünya'nın kutsal kitabıdır. çok başka yerlere götürür, çok başka hikayeler anlatır.
bir de manevi değeri vardır bende. o da başka günün hikayesi.