dalyandeltasi

Durum: 643 - 0 - 0 - 0 - 12.02.2013 00:28

Puan: 8162 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

bear-bondage :D
  • /
  • 33

kağıt

yılmaz erdoğan'ın sana bakmak şiirinde söylediği gibi herşey olmaya hazırdır.

''... sana bakmak bir beyaz kağıda bakmaktır,
herşey olmaya hazır ...''

yumuşak g

alfabemizin üvey evladıdır; tam anlamıyla harf bile olduğu söylenemez; ya '' kağıt''da olduğu gibi iki ünlü arasındaki köprü olur ya da '' yağ'' da olduğu gibi önündeki ünlünün uzun okunmasını sağlar. asi olduğu kadar mağrur ve ayrıktır.

melankoli

geçmiş özlemleriyle yanarken '' an''ı yaşamayı reddedip gelecek kaygısı gütmeden ölümün nefesini koklamak.

yalnızlık sarhoşu olup ona aşk duyarak kalabalık insanlar güruhunu kıskanmak.

melankoli

bu duygu durum halinin her ne kadar mevsimi olmasa da en iyi yakışan hava sonbahar rüzgarlarının dallarında düşmeyi beklemekte olan sarı, donuk turuncu yaprakları dövdüğü o kasım ayıdır. hemen bir adım öncesinin depresyona benzer travmalar yaşanmasına fırsat tanıdığı böyle anlarda; eğer gözlemci bir kişiliğe de sahip biriyseniz; kanınızın içinden çıkılması zor girdaplara doğru sürüklendiğini hissetmeniz işten bile değildir. ertafınıza baktığınızda herşeyin nasıl bir hızla düzensizliğe doğru aktığını, bozulmalara uğradığını ve bir daha geri dönüşü olmayan deformasyonlara maruz kalarak eski halini tekrar alamayacağını önceden görebilmeyi başarabildiğiniz gün ilk melankoli deneyiminizi de yaşamaya başlıyorsunuz demektir. aklınızdan türlü felaket senaryoları geçirmeye başlarken artık hiçbirşeyin eski tadında olmadığının farkına varırsınız ve sürekli geçmişe doğru olan özlemler içerinde hapsolarak şunu düşünmeyi aşk edinirsiniz: ''elimde, yanımda, ötemde yada berimde olan hiçbirşeyden memnun olmuyorum, memnun olmak zorunda bırakılıyorum; çünkü şu an sahip olduğum ya da sahibi olduğumu düşündüğüm yapılar ileriki bir zamanda teker teker harabelere dönüşmeden olabildiğince keyif almak ve değerlendirmek zorundayım''

şu saniye

insanın içindeki paranoyaları haklı sözleriyle en iyi ele alan parçalar(ın)dan; içine sürüklendiğiniz melankoli delhizinde düşünmek zorunda bırakıldığınız tek gerçek var; aşk !

''... geçse de beni unutma,
hiçbir aşkını unutma ...''

donla yüzmek

gökhan semiz'in beyni olduğu vitamin grubunun başarısız taklitlerinden birinin şöyle bir klibi de vardı konuyla ilgili:

aşk

gecenin bir vakti gözlerinizi açtığınızda deli gibi boynunu öpmektir, sarmalamaktır, vücudunla nefesini hissetmektir.

sabah uyandığınızda üstünde yattığı kolunuzdaki karıncalanmanın geçmesini beklerken ''rüyada mıyım acaba?'' diyerek çimdik atmaktır aynı koluna.

yanınızda olmadığında küfürler sarfetmene neden olandır; gariptir; öyledir, böyledir...

insanlar neden şiddet kullanır

insan nasıl toplumu oluşturan bir birey değil de bu sanrılarıın görünmesini mümkün kılan bir toplumsal ilişkinin vücud bulmuş ismi ise şiddet de buna benzer olarak toplum birikintilerinin oluşturduğu devlet statüsünün uyguladığı meşru hiddet değil bu sanal yapıların meşrulaştırılmaya çalışıldığı; egemen sınıfın halk üzerindeki hiddet aygıtıdır.

şiddet güç ve iktidarla ortaya çıkan eylemler bütünü olup sadece ve sadece insan için geçerli bir kavramdır; onu varettiği sanılan ya da onun var ettiğini sandığı topluma ve eşitsizliklere dayanır. böyle bakacak olursak şiddet ilkeden yoksun politakanın can damarıdır.

ayı sözlük yazarlarının ıssız adaya düşerlerse yanına alacakları 3 şey

diş ağrısı

öyle bir ağrıdır ki beynine dakika başına yetmiş üç çivi çakılmasına eş değer acı verir; en mazoşist bünyeleri bile yaşamdan soğutma kapasitesine sahip bu güzide ağrı kompleksi karşısında tüm ilaçlar ve koca karı tarifleri kifayetsiz kalır ki son level olarak denemek zorunda kalacağınız yöntem meditasyon ve psişik hallere girme durumudur.

aldatılmak

yaşanılan bu olay sonrası bir aydınlanma dönemine giren aldatılan kişi toz pembe gözlüklerini bir köşeye bırakarak gerçekleri tüm çıplaklığıyla görme evresine erişir; o körlüklere neden olan uykularından uyanmasının ardından paranoya ve korkularından varettiği hissizliği ileride yaşanacak ilişkilerindeki güvensizliğin temelini inşa ederken acısı geçsin diye beklediği her bir anı boğazına atılan düğümlere bir yenisini daha ekler ve göz pınarlarına bir damla daha olarak yerleşir.

beyaz at

şeriatı demokrasi olarak algılıyorum

şeriat'in kestiği pipi acımaz

şeytanın dünya üzerindeki en büyük hamlesi olan islami faşizmin meşrulaştırılma düşüncesi.

bütün vücuduna tüy dökücü krem sürülen ayıyı jakuziye itmek

bir ayının doğal bitki örtüsü olan kıllarını suyun içinde bırakarak kendini çıplak hissetmesinin sebebidir.

olay sonrasında zenginlerin banyo yaptığı büyük leğen olan jakuzinin akıbetiyse tıkanmanın bir level üstü olan dıkanmadır.

bu şakayı düşünebilecek kadar fikir ishaline yakalanmış diğer ayının akıbetinden ise henüz haber alınamamıştır.

lgbti temalı klipler

the irrepressibles - in this shirt



duygusal zekalarımızın yaralar aldığı değişim süreçleri içerisinde boğuşadururken, sanatı var eden gölgeli yanımızın gerçek karanlık tarafını oluşturan aydın yüzü, tüm bu koşuşturmaların arasında kendi geri besleme sistemini oluşturarak duygusal açlığımızın varettiği şişman, anlayışsız ve cinsel yönelimden uzak bedenlerini bir bir yemeye odaklanıyor...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

tatu - all the things she said



all the things she said...running through my head...

allahın sopası

kendini değişik formlarda gösteren ilahi adalet imgesi.

bazen balkondan üstüne boca edilen bir kova su olurken bazen bir evin çatısından düşen kiremit oluverir.

merak

bir bearın çantasında olabilecekler

geçen gecenin geyiğini tekrar hortlatmak istemiyorum ama; boyoz

bir bearın çantasında olabilecekler

  • /
  • 33
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 643

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

akif pirinçci - felidae

beş kitaplık bir serinin ilk ayağı olan felidae'de yazar, * * * * polisiye romanların tüm sıradan yapılarını kendine özgü alaycı üslubuyla harmanlayıp okuyucuya sunuyor; üstelik bunu yaparken romanın baş kahramanlarının hepsinin de kedi olduğunu düşündüğümüzde ortaya fabl türüne benzer; ama esasında polisiye masal görünümünde bir başyapıt çıkıyor. sabırlı okurlar için ki sürekli gerilim ve heyecanın alt üst edildiği bir anlatım mevcut sayfa aralarında, pek de o sabrı göstermek zorunda olduğunuz bir durum oluşmuyor okurken; sizi sürprizi bol bir son bekliyor.

not:

1. şu an okuduğum kitaplar bölümüne yazdığım halde sonunu biliyor izlenimini verdiğim bir yazı oldu farkındayım; biliyorum zira ki ilk okuyuşum değil bu eseri. hani beğendiğin bir parçayı tekrar dinlemek ya da sevdiğin bir filmi tekrar izlemek gibi bir eylemdir kitap okumak benim için.

2. kedileri seven bir yakınınız varsa mutlaka tavsiye edilesi türden bir romandır.

3. kitabı okuduktan sonra kedilere eskisi gibi değil de anormal gözlerle bakacağınızdan emin olun!

hunharca kuyruk yağı sikmek

yağlı ve büyük kuyruklu koyun ırklarımız;

(bkz: mor karaman)
(bkz: ak karaman)
(bkz: dağlıç)
(bkz: ivesi)
*
(bkz: serbest çağrışım)


yıllardır aynı tarz müzik yapan insan

katı halde bulunan tek sıvı

cam amorf katı bir madde olmasına rağmen sıvı halde kalan tek maddedir.

(bkz: cam)

acıyor ama devam et

doyumsuz dar kıçlı ayıların mottosu.

kanırtmaya başladıysa da devam edilir.

mahallenin bakkalının veresiye defteri

müjde ar bakkal alışverişinde! * *



not:

görüldüğü üzere
bir kalçaya büyük boy rakı
bir göğse büyük boy sana margarini
iki göğüs olunca konserve ve makarna da ekleniyor listeye

dip not:

bakkalın elinin çıplak memesine değmesiyle kirlendiğinin farkına varan sevgili müjde ar hemen listeye sabunu ekliyor ve ardından listenin vazgeçilmezi kaşar geliyor; hem de eski kaşar!

pazar

tezer özlü'nün pazar günlerine karşı içten içe içe bir kin beslediğini düşünürüm; ona insan hayatının sıradan yanlarını, hep aynıymışcasına yaşanan o tipik sabah, öğle, akşam ritüellerini ve o burjuvazi geleneklerini yıkamayan insanın kırık boşluklarını anımsatırken varoluşsal sorularını çözümlemede bir takım yeni metod yolculukları yapmasına olanak tanıyor gibi belki.

tezer özlü pazar günleri için şunu der;

"pazar günleri... şimdilerde... sokak aralarından geçerken... gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek.......... isterim hep."

tezer özlü - çocukluğun soğuk geceleri

cumartesi anneleri

cumartesi günleri içimde duyduğum burukluğun nedeni onlar. onları gördüğüm ilk günü; hatta ''an''ı hiç unutmuyorum, yine böyle soğukların tenimizi kavurmaya, yüzümüzü kesmeye başladığı zamanların birindeydi; o soğuğa rağmen bunca insan neden burada toplanmış diyordum kendi kendime; çünkü erken sayılabilecek saatlerdi meydan için. fark etmemek mümkün değildi onları, ki ortalık savaş alanını da andırıyordu bakıldığında; bir sürü polis ve onların sayısıyla yarışabilecek derecede köpek vardı etrafta, bir yandan da kimlik kontrolü yapılıyordu onlara yakın duranlara ve anlam vermeye çalışıyordum tüm bu olanlara. o zamanki aklımla uzaktan seyre durdum olan biteni, konuşmalarını dinledim, feryatlarını işittim, acılarını duyumsadım, yaslarını tattım... diğer yandan polislere ilişti gözlerim ve yanlarındaki boyu dizimi geçen köpeklerine; aç kurtlar gibi geldi o an hepsi bana, ağızlarından yere damlayan salyalarının kokusunu duydum sanki; polisler de çok tuhaf gelmişti baktığımda, sanki bir olay çıkacağının bilincindelermiş ve bu her zaman gerçekleşen kısır döngüsel bir süreçmiş gibi duruşları, bakışları ve davranışları vardı... bunları düşünürken olan oldu tabii...

şimdi biliyorum ki;
onlar terörist annesi değil!
onlar faşistlerin yandaşları değil!
onlar ''anne'' işte adı üstünde...

onların istedikleri tek şey sarılabilecek, ağlayabilecek oldukları bir mezar taşı. *
onlar sadece ''anne''...
bunun cumartesi, pazarı olur mu?
bunun ırkı, soyu olur mu?
bunun doğusu, batısı olur mu?

aktif gay kucağı koltuk

sarsıntılı ve bol darbeli yolculuklar için bire bir efenim. *

post rock

heteroseksüel

karşı cinse ilgi duyan, hasta olan, elde etmek için binbir taklayı geçtim üçlü salto çift burgu yapabilen birey.

(bkz: straight)
(bkz: str8)

yeni sözlük yazarları

göt

bazılarınınkinin karadelikten farkı olmayan, cinsel ritüellerin yapıldığı yer; mabet

müslüman eşcinsel

cenabet

kamyonu devirmek.

cinsel münasebette bulunma durumu sonrasında girilen hal-i ahval.

yakınında bulunulduğu takdirde etrafındaki tüm uğursuzluklara ve kara perşembelere göğüs gerilmesi gereken kişi ya da kuruluş.

bu hale erişmiş olan bireyin bütün kötü enerjileri içine çeken bir karadelik olduğuna inanılır.
Henüz takip ettiği biri yok.