fiddy

Durum: 387 - 0 - 0 - 0 - 07.02.2013 22:38

Puan: 7522 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

-
  • /
  • 20

patates

yüksek miktarda c vitamini içerir kendisi.

sınavdan sonraki tepkiler

histerik bir biçimde gülmek.

bir defasında da kısmi bilinç kaybı yaşamıştım, nöroloji komitem sonrasındaydı, sınavdan çıktıktan sonraki 25 dakikalık bölüm bende yok, kendime geldiğimde otobüsteydim evin yolunu yarılamıştım.

gate 22

pascale picard'ın en sevdiğim şarkısıdır.

i won’t try to argue now
anyway i feel there’s nothing i could say
to ease your mind
maybe there’s nothing exciting outside
but 'round here i’m just wasting my time
spinning 'round on nothing new
when i close my eyes i remember that kiss
i’d rather keep them wide open
and if i miss that train do you really think
that even here, i’d be closer to you

so here i am leaving soon and
i’m standing at gate 22
'cause whatever you may think i forgot
you know i’m still thinking about it
sometimes i wish i could stay
but no matter where i go, no matter how long
you know i’ll keep hanging on. sweet memories
i’m leaving but my mind will surely stay
at gate 22

there’s too many dreams i must chase down
though sometimes i bite off more than i can chew
i know you’d like to keep me near
i know it’s easier to be two
but i can’t plan my life all around you
i’m weaker than i’ll let you know
so don’t ask me to jump this wall
from here it looks too tall
two people kissing goodbye facing a door
a classic picture we’re all tired of

so here i am leaving soon and
i’m standing at gate 22
'cause whatever you may think i forgot
you know i’m still thinking about it
sometimes i wish i could stay
but no matter where i go, no matter how long
you know i’ll keep hanging on. sweet memories
i’m leaving but my mind will surely stay

and i already see the picture of that day
when you’ll say you’ll wait for me
and i’ll pretend just then to believe you
i’ll send you postcards for a few weeks and then
another perfect moment at the wrong time
but the timing is always wrong

here i am leaving soon and
i’m standing at gate 22
'cause whatever you may think i forgot
you know i’m still thinking about it
sometimes i wish i could stay
but no matter where i go, no matter how long
you know i’ll keep hanging on. sweet memories
i’m leaving but my mind will surely stay
at gate 22

queenie

brazzaville'in en sevdiğim şarkılarından birinin ismidir.

when i see my life of sin
all the creeps that i have been
makes me wonder why you stayed
you’re my queen of summer rain

you make it all ok
my queen of summer rain
soon i’ll be on a plane
and home with you again

underneath the falling stars
we live our lives with heavy hearts
this world can make you want to die
but there’s another world on high

you make it all ok…

doesn't matter

rebel moves'un en sevdiğim şarkısıdır, her gün dinlesem sıkılmam.

all of those years you didn't know each other
numerous worlds in the chain of universes
you have many sisters and brothers just like you
technological dimensions of advanced plans to unify you

messing gadin nada
veyting badi sudiye
say belongvan

the good news to be given will be a light a divine light
will open the doors of faith
get rid of your doubts within your hearts
scrutinize yourselves
you will observe how you will meature by being dissolved in time and
you will choose your real right way

doesn't matter where i'm coming from
just look at the way i'm going way i'm going
saraddi liyaddi ya hisset
my way is full with the flowers
don't let the hours passing by
if you don't want to see the coming tragedy

saraddi liyaddi ya hisset

dipnot: şarkılarında kendi uydurdukları lisanda sözler var, benim saçmalamam değil yani burdakiler.

rebel moves

doesn't matter şarkılarına bayılırım, ölürüm biterim. onun dışında pek sevdiğim parçaları yok, ama grup iyi bence, bu parça yetiyor bana.

i never promised you a rose garden

kitabı bana düzenli alışveriş yaptığım kitabevinin sahibi önerdi ve aldım, kitaplığımda 4 ay kadar durdu, sonra ben biriyle tanıştım * ve kendisi kitabın inanılmaz büyük bir hayranı çıktı, sırf onun için kitabı okumaya karar verdiğimde kitaplığımda olmadığını gördüm!

(bkz: şeytan aldı götürdü)

hala nerede olduğunu bilmiyorum o kitabın, baştan almak zorunda kaldım.

cennetin ırmakları

ceyl'an ertem'in ütopyalar güzeldir albümün 5. parçasıdır. "mabel'in şarkısı" olarak da geçer. albümdeki en sevdiğim şarkıdır.

bir hayatın tükürüldüğü yerde,
aktı şol cennetin ırmakları
bir bezden gördüm ben orda
ahla boyalıydı tırnakları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

bir rüyanın büküldüğü yerde
yosun tuttu oyunun yorgun taşları
kapkara sürgüler çekildi sonra
çatıldı cennetin o şen körpe gül kaşları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

ayı sözlük yazarlarının çanta tercihleri

sırt çantam olmadan evden çıktığımda bir boşluk, bir eksiklik varmış gibi hissediyorum. postacı çantalarını da seviyorum ama, sırt çantası kadar rahat değiller, bir de hacim farkı var tabi.

ayı sözlük yazarlarının aşık olma sayıları

1.

aslında bundan önce "4-5" falan diyebilirdim, ama dünyamın bütün dengeleri oynadıktan sonra farkettim ki diğerleri aşk falan değilmiş.

morning light

clara luzia'nın en güzel parçalarından biridir.

i know this look
it's the sadness in your eyes that always shook me
deep inside it's gotten worse
or maybe i just hurt or maybe i just think that it has gotten worse

this is a sad sad song
about times that have gone wrong
this is a sad sad song
about times that have gone wrong
this is a sad sad song

you are the queen on a bike
and you're steering the wheel
and all i do is
trying to follow you
but i can't keep up, so i give up
i can't keep up, so i give up
i can't keep up, so i give up

this has all gone wrong
this has all gone wrong
you took the lead
i tried to follow
now look at us
i fucked it up
this has all gone wrong

we held hands and cried
until the morning light

clara luzia

morning light parçası yıllardır favorilerim arasındadır, sesini de kendisini de çok severim.

(bkz: ben bunu yerim dediğiniz şey)

turkmsic

turkish medical students' international committee yani türk tıp öğrencileri uluslarası birliği'nin kısaltılmış adıdır.

1952 yılında kurulmuştur, 30,000 üyeyle türkiye'nin en büyük öğrenci topluluğudur. kurulduğu yıldan beri ifmsa (international federation of medical students' associations) üyesi 120 ülke içinde türkiye'yi temsil etmektedir. tamamen bağımsız, apolitik, hiçbir kar amacı gütmeyen bir topluluktur. birleşmiş milletler ve dünya sağlık örgütü tarafından resmi olarak tanınmaktadır.

6 alt komitede çalışmalarını devam ettirmektedir, bunlar:

scorp - standing committee on human rights and peace - insan hakları ve barış alt komitesi
scora - standing committee on reproductive health including aids - üreme sağlığı ve aids alt komitesi
scoph - standing committee on public health - halk sağlığı alt komitesi
scome - standing committee on medical education - tıp eğitimi alt komitesi
score - standing committee on research exchange - araştırma değişim alt komitesi
scope - standing committee on professional exchange - staj değişim alt komitesi

şu an 44 tıp fakültesi asil üye olarak çalışmaktadır, aday olan yerel kurullar da mevcuttur.

turkmsic'in çalışmalarını ve amacını özetleyen kilit cümle, motto: "bir tıp öğrencisinden daha fazlası."dır.

heimlich manevrası

herkesin mutlaka öğrenmesi gereken bir manevradır, çoğu boğulma vakasında etraftakilerin panik olması ve yanlış müdahalesi yüzünden kötü sonuçlar görülüyor, çok basit ve öğrenmesi kolaydır, ben araştırın derim, ne zaman lazım olacağı belli olmaz.

ben lisedeyken öğrenmiştim, yıllardır tıp istiyordum ve açılın ben doktorum repliğini kurabilmem için bunu bir şans olarak görüyordum.

4 sene önce öğrenmiştim, henüz bir defa bile uygulamak durumunda kalmadım, ama yine de öğrenmekte fayda var.

aids denilince akla ilk eşcinsellerin gelmesi

bu önyargının temelinde malesef hala tıp fakülteleri var, üyesi olduğum turkmsicle buna karşı çalışmalar yapmaya çalışıyor olsak da, hala mikrobiyoloji ve viroloji profesörlerimizin bazıları eşcinselliği bir risk faktörü olarak sunuyor, zaten önyargılı olan gençler de bu bilgiyi içselleştiriyor.

who * * bunu literatürden yıllar önce kaldırdı, fakat türkiye'de malesef hala pek çok fakültede böyle öğretiliyor.

skin

house m.d.

tıp isteyen/yeni kazanmış/ilk yılında olan gençlerin pek çoğunun facebook'ta kapak fotoğrafı yaptığı adamdır. fakültede ilerledikçe house gibi bir doktor olmanın mümkün olmadığı gerçeğiyle yüzleşen gençler teker teker bu fotoğrafları kaldırır.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

frou frou - psychobabble

hysterical literature

bir grup kadının vajinalarının içinde bir vibratör varken, amerikan klasiklerinden kısımlar okumaya çalıştıkları video serisi.

kelime anlamı "histerik edebiyat".

5 adet video var, her biri bir diğerinden daha komik, buyrunuz efendim:




pianticella

italyanca "fide/fidan" anlamına gelen, zamanında anneannemin bana seslenirken kullandığı, aynı zamanda youtube kanalımın adı olan isim.
  • /
  • 20
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 387

hobisi gizli pasiflik olan heteroseksüel

benim yakın bir hetero arkadaşımla konuşmuştuk bunu, kendisi anal uyaranlardan zevk aldığını kabul ediyor, kız arkadaşlarıyla da çeşitli deneyimleri olmuş * henüz denememiş ama sevgilisine strap-onla pasif olabilirmiş dedi mesela, ama bu adam hetero yani. ben özellikle konuştum, beni de biliyor, açık görüşlü de bir arkadaş, gizlemezdi yani benden eğer eşcinsel olsaydı. sorduğumda söylediği şey:

"bana erkekler çekici gelmiyor, kadınlar beni tahrik ediyor, öyle erkekliği göt deliğiyle bağdaştıranlardan da değilim, zevk alacağım bir şeyse niye yapmayayım?" dedi bana, ki haklı. *

böyle de bir versiyonu var yani bunun.

lykke li

kleerup'la ortak çalışması olan until we bleed parçasına ölürüm!

(bkz: ben bunu yerim dediğiniz şey)

kıbrıs

memleketim. oradayken rahat edemediğim, orada değilken özlediğim, akdeniz'in 3. büyük adası.

fahiş fiyatlardan bahsedilmiş, haklısınız çok pahalı kıbrıs'taki fiyatlar, bunun sebebi de ticaret yapabildiğimiz tek yer olan tc'nin %50 gümrük vergisi alması. gazetelerde, dergilerde falan görmüşsünüzdür, kktc fiyatı neredeyse 2 kat daha pahalı her şeyin.

ingiliz hayranlığı konusuna gelince, böyle bir durum yok. varolan durum şu: kıbrıs'taki savaş ve politik belirsizlik sebebiyle yüzbinlerce kıbrıslı ingiltere'ye göç etti, kıbrıs'ta yaşayan kıbrıslı türk sayısı, ingiltere'de yaşayan kıbrıslı türk sayısından daha az. yurtdışında yaşayan bu insanların çoğu, gayet anlaşılabilir bir şekilde, bir süre sonra memleketlerine dönmek istediler, 20-30 sene ingiltere'de yaşadıktan sonra ister istemez ingiliz kültüründen alışkanlıklar kalıyor.
kıbrıs'taki eğitim sistemi zamanında ingilizlerin kıbrıslı rum ve türk öğrenciler için ortak olarak hazırladığı eğitim sistemiydi, kktc'nin en iyi okulları türk maarif kolejleri (eski adıyla, ingiliz koleji), 100% ingilizce eğitim veriliyor bu okullarda, üniversite başarı oranı da inanılmaz yüksek. doğal olarak, pek çok genç bu okulları kazanmak için çabalıyor ve ingiliz sisteminde eğitiliyor. ben öss öğrencisiydim, lisenin son 2 yılında farklı şekilde ders almaya başladım ve açıkça söyleyebilirim ki türkiye'nin sisteminden en az 4 kat daha iyiydi o sistem.
ada ingiliz sömürgesiyken ingilizler buraya kendi sistemlerini oturtmak için bayağı uğraşmışlar, hala daha devlet okulları dahil tüm okullarda 1. sınıftan itibaren ingilizce dersi veriliyor, turizm açısından da önemli bir yer olunca, aşağı yukarı herkes rahatça ingilizce konuşabiliyor.
bu tarz sebeplerden ingiliz kültürünün etkileri görülüyor kıbrıs'ta (trafik de soldan mesela) fakat bu hayranlıktan değil, yerleşmiş ve mantıklı sistemler olduğu için.

ayrıca, yavru vatan tanımını sevmiyorum, sevmeyeceğim.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)

iz bırakan kitap cümleleri

"one day i will find the right words, and they will be simple." * demiş jack kerouac dharma bums * kitabında.

benim için dövmesini yaptırmayı düşündürecek kadar değeri olan bir sözdür.

eşcinsel olduğunu belirtmenin yolları

mekana beğendiğim bir kadın girince jim carrey'in maske filminde yaptığı gibi gözlerimi yuvalarından çıkarıp, dilimi yerlere serip, kurt gibi uluyorum, anlamayan kalmıyor.

görsel için bakınız:

kadın kadına seks

çok iyidir, güzeldir, dünyada daha çok olması gereken şeylerden biridir kesinlikle.

mitlerin aksine, "yapay bir girme çıkma" o kadar yaygın değildir, hatta oran olarak gayet azdır. penisimiz olmasa da çok şükür ellerimiz, bellerimiz, kollarımız, bacaklarımız mevcuttur, ve cinsellik - kadın erkek ayrımı olmadan - sadece tek bir organ temelli olmamalıdır zaten.

uzun tırnaklı lezbiyen olmaz, olmamalı, olmasın. travmatik deneyimlerim oldu.

oyuncak kullanmayı ben şahsen tercih etmem, fakat benim de bir strap-on'um var, adı recep, kendisi bir süredir dolabımda duruyor, fazla aksiyon görmedi. böyle "aksesuar" kullanan kadınlar tabii ki vardır, benim de arada bir canım çeker yani, ama bu tamamen roleplay şeklinde olur, en azından benim için. "yapay penis kullanacağına gerçeğini alsana işte!" diyen her adamı "benim yapay penisim 23cm ve ereksiyon problemi yok" diyerek itinayla morartıyorum. ayrıca, önemli olan genital organlar değil sadece.

en büyük bir diğer sıkıntı, lezbiyenlerdeki aktif - pasif dinamiğinin anlatılmasıdır. ben de bu konuda çok yardımcı olamayacağım.

cennetin ırmakları

ceyl'an ertem'in ütopyalar güzeldir albümün 5. parçasıdır. "mabel'in şarkısı" olarak da geçer. albümdeki en sevdiğim şarkıdır.

bir hayatın tükürüldüğü yerde,
aktı şol cennetin ırmakları
bir bezden gördüm ben orda
ahla boyalıydı tırnakları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

bir rüyanın büküldüğü yerde
yosun tuttu oyunun yorgun taşları
kapkara sürgüler çekildi sonra
çatıldı cennetin o şen körpe gül kaşları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

kürk mantolu madonna

kitap okumayı çok seven, 3 yaşından beri sayısız kitap okumuş olan biri olsam da, türk yazarlara 13-14 yaşlarımda geçiş yaptım. bu kitabı bana çok sevdiğim bir arkadaşım önerdi, okudum ve aşık oldum. sabahattin ali'yle tanışmam, türk edebiyatı'yla tanışmam oldu aynı zamanda.

konusu da, dili de, anlatımı da ayrı güzeldir. benim gibi alıntı koleksiyonu yapanlar için müthiş bir hazinedir aynı zamanda, şiddetle tavsiye edilir.

"bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? fakat hep böyle değil midir? birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?"

gay bar

bazen ortamının suyu çıkabilen, çoğu zaman eğlenceli olan mekandır. yurtdışında çok daha tatlıdırlar fakat ülkemizde genelde "acaba bu gece kiminle yatsam?" modunda takılan insanlar bulunur.

ayrıca bir gay barda dansederken beni erkek zannedip arkadan sarılan, ve elini kasığıma atınca orada penis bulamadığı için travma geçiren adamın yüz ifadesi asla aklımdan çıkmayacaktır.

homofobik homoseksüel

kendileri de gayet eşcinsel * * * * * olmalarına rağmen, eşcinsel insanlar arasında sınıf ayrımı yapıp, kendileri kadar "üst seviyede" olduğunu düşünmedikleri kişileri (bkz: elit gay) küçümseyen kimselerdir.

günlük hayatta en çok gördüğüm, kendileri dışardan anlaşılmayacak kadar maskülen olan eşcinsel erkeklerin, daha feminen olanlara bu şekilde davranmalarıdır.

+ lan bu x de tam bir puşt.
- abi ne diyorsun, sen de eşcinselsin işte.
+ ben eşcinselim oğlum ama puşt değilim.

şahsen duyduğum bir konuşmadır kendisi.

bu gibi insanların hızlıca nesilleri tükenmelidir, zira heteroseksüellerden gelen baskılara bir de homoseksüellerden gelen baskılar eklenince olay biraz sıkıntılı oluyor.

mortal kombatta hangi karakter

scorpion, kesinlikle scorpion, ama sub-zero'yu da severdim.

diş hekimi

lisedeyken tıp isteyen pek çok gencin mottosu "tıp olmazsa diş yazarım"dır, bu sebepten ötürü asıl isteği hekim olmakken dişçi * olan pek çok kişi "dişçi değil, diş hekimi!" şeklinde düzeltmeler yaparak, "tüm derslerimiz aynı zaten, bir de bizde el becerisi çok önemli" diyerek kendilerini iyi hissetmeye çalışır. tıpçılar ise kendilerini onlardan üstün hissettiği için * onları küçümser.

tıpçılar ve dişçiler arasında gerek üniversite süresince, gerek iş hayatında bu gerilim sürer. tabi ki herkes böyle yaklaşmaz, fakat her tıpçı ve her dişçi bunun bilincindedir.

büyük hastanelerde dişçileri kimse adam yerine koymaz çünkü hastanelerde inanılmaz bir hiyerarşi mevcuttur, ve bu düzende dişçiler gerçek hekimler olmadığı için en altlarda yer alır, en üstlerde ise cerrahlar bulunmaktadır.


edit: bir tıpçı olarak dişçilerle bir alıp veremediğim yok, pek çok diş öğrencisi arkadaşım var ve onların işi de gerçekten zor, bir yere kadar eğitim yakın olsa da 2. sınıftan itibaren yollar ayrılıyor ve farklılaşıyor, hekim değiller ve öyle olduğunu iddia edenler beni geriyor.

ekonomi üniversitesi

aynı özellikte bir diğeri için (bkz: yakın doğu üniversitesi)



edit: lisede eşit ağırlık öğrencisi olan, benim şahsen tanıdığım gerizekalı adamın biri şu an tıp 3. sınıf ise, ben o okula okul demem. şu an ydü diploması sahibi olan, veya sahibi olacak olan en az 100 moron örnek verebilirim, hangi ydü öğrencisi yazdığıma alındı bilmiyorum ama kader kahpe kader, okulun hali bu.

dipnot: okulun sahibini şahsen tanıyorum, eski sevgilim de orada çalışıyor, parayı vereni okula kabul ediyorlar (özellikle yabancı öğrencileri) ve para ödendiği sürece o diploma alınıyor.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)
Henüz takip ettiği biri yok.