fiddy

Durum: 387 - 0 - 0 - 0 - 07.02.2013 22:38

Puan: 7522 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

-
  • /
  • 20

youtube

müzik dersi verdiğim ve sevdiğim parçaları coverladığım videolarla az da olsa bir kitle edindiğim *, yeni arayüzü hala bayağı düzeltme istese de çok sevdiğim ve çok sevmeye devam edeceğim video paylaşım sitesi.

atrioventriküler nod

nodus atrioventricularis olarak da bilinir, kalbin elektriksel kontrol sisteminin önemli parçalarından biridir. sinoatrial nod uyarıldıktan sonra, elektriksel iletim buraya gelir ve yaklaşık 0.12s geciktirilerek ventriküllere iletilir, bu gecikme atrial aritmiler sırasında ventrikülleri koruma açısından çok önemlidir.


kendisini "av nod" olarak ezberlediğim için, az önce "nodus atrioventricularis"i görünce "bu neydi lan?!" dedim ve yaklaşık 5 dakika tek soruya bakıp durdum, kendimden utanıyorum. *

aldous huxley

en sevdiğim kitaplardan biri olan brave new world'ün yazarıdır. genelde orwell'le kıyaslanır, birbirinden tamamen zıt yönlerde iki dystopia * yaratmıştırlar, malesef şu an içinde olduğumuz dünya bunların korkunç bir karışımı gibidir. huxley'in düşüncelerine kısmen daha yakındır, bunu çok güzel anlatan bir fotoğraf albümü vardı, bulunca buraya eklerim.

edit: buyrun link http://ethicalbreakdance.tumblr.com/post...

duş alırken suyun sıcaklığının aniden değişmesi

su kendine gelene kadar küfürleri sıralamama sebep olan, bir anda sinirlerimi tepeme getiren olaydır.

triple double

başlığı görünce aklıma basketbol değil de porno endüstrisi geldi nedense. *

alttaki yazara soracaklarım var

eski sevgilimi aradım önceki gün, meşguldü telefonu diye kapattım, daha sonra geri aramayınca mesaj attım ve aramamın sebebinin alakasız bir şey olduğunu söyledim, halbuki sesini özlediğim için aradım yani.

alttaki, "konserine gitmeden ölürsem içimde kalır" dediğin müzisyen var mı?

ayı sözlük yazarlarının kullandıkları laptop markaları

haier.

veran fm dinleyicilerinin çok iyi bildiği gibi, ölümcül bir fan sesi var.

ayı sözlük itiraf

en büyük hobilerimden biri, sürekli vakit geçirdiğim tavla sitesine sahte bir hesapla girip abaza türk erkekleriyle dalga geçmektir.

türklerin ağırlıklı olarak takıldığı sitelerde kadın olmak çok büyük bir sıkıntı, adamların yarısı eli sikinde oturup, mesenede kamera açtırabilecek kız bulma hayaliyle yaşıyor. gerçekten abartmıyorum, tavla sitelerinden forumlara, mmorpg'lerden haber sitelerine her yerde böyle. online olduğunuz anda minimum 10 mesaj geliyor.

bu tavla sitesini arayüzünden dolayı bayağı seviyorum ve bırakmayı da düşünmüyorum, en büyük hatam ilk açtığım hesabı "fidan" olarak açmam oldu, kadın adı olduğu için mütemadiyen rahatsız ediliyordum.

bir yerden sonra canıma tak dedi ve bir karakter yarattım, fidan adlı hesabımda beni rahatsız eden kişilerin nicklerini bir yere not edip, diğer hesapla girdiğimde doğduklarına pişman ediyorum.

sevgilinin son kullanma tarihi

benim raf ömrümün 3 ay olduğunu düşünüyorum, 5 aya kadar bir sıkıntı olmuyor idare edilebiliyor ama ondan sonra hazımsızlık yapıyorum.

gelmiş geçmiş en iyi türkçe dizeler

"adındaki harf kadar alfabem."

(bkz: küçük iskender)

iz bırakan kitap cümleleri

"one day i will find the right words, and they will be simple." * demiş jack kerouac dharma bums * kitabında.

benim için dövmesini yaptırmayı düşündürecek kadar değeri olan bir sözdür.

gelmiş geçmiş en iyi türkçe dizeler

"kılı kırk yardım, altını üstüne getirdim,
ve işte en gümüş cümlem:
içimi açtım sana.
içini açmak için."

(bkz: birhan keskin)

mutemadiyen bakiyorum

henüz yazdıklarına bakamadım, fakat nicki ile beni benden aldı. hoşgeldi, sefalar getirdi *

edit: yazdıklarını okuduktan sonra bunu güncellemeye geldim, ismi kadar entryleri de birbirinden hoş, çok hoşalmış durumdayım, iyi ki gelmiş.

çıkma teklifleri

8. sınıfa kadar sevimliliği olabilen, o noktadan sonra absürd kaçan ve çocukça görünen şeydir. 25 yaşında eşşek kadar sakallı adamların "benimle çıkar mısın?" dediğini duyunca ister istemez gülüyorum. * *

en azından "sinemaya gidelim mi?" , "beraber yemek yiyelim mi?" , "yeni bir kitapçı açılmış, gidip bakalım mı?" tarzı sorular kullanılmalı * ve o 13 yaş için uygun olan soru kalıbından kaçınılmalıdır.

hayatımın herhangi bir döneminde yapmadığım için gururluyum, en yakın olarak "kız arkadaşım olmak ister misin?" demişliğim var, bu da artık ona olan hislerimden bahsettikten ve biz beraber olmaya başladıktan sonra, ilişkimizin ne durumda olduğunu netleştirmemiz içindi.

eşcinselliğin baba faktörüyle doğrudan ilgili olması

bu tezi eşcinsel toplumun dışından duymaya alışkınım da, bunu kabul eden eşcinsellerin olması garibime gidiyor.

kişiliğinizin bir parçasının psikolojik problemler sebebiyle oluşmuş bir "rahatsızlık" olduğunu kabul ediyorsunuz esasen. * * *

homofobik insanlara bunun böyle olmadığını açıklamak için harcadığım saatlere yanmadım dersem yalan olur. ülkemizde araştırılan bir konu değil ama, yurt dışında yıllardır devam ediyor "nature vs nurture" * tartışması, ve doğa kazanıyor.

babanız sizi sevmedi, anneniz küçükken saçınızı uzattı, pembe rengini çok sevdiniz, pembe rengini hiç sevmediniz, barbie yerine action man'lerle oynadınız, silah değil yemek setiyle oynadınız, günde 2 kez süt içmediniz, haftada bir balık yemediniz diye eşcinsel olmazsınız yani.

aksini iddia etmek, eşcinselliğin "önlemi alınabilecek" veya "tedavi edilebilecek" bir durum olduğunu söylemektir, ki bunu söyleyen insanları sevmiyorum.
elimde olsa kendi hayatımı bu kadar sıkıntılı bir hale getirmezdim, paşa paşa bir erkek arkadaş edinir, hatta şimdiye belki nişanlanmış olurdum, ailem de mutlu ben de mutlu geçinip giderdik.

18 aralık 2012 odtü'de erdoğan'a protesto

polisler 21 aralık 2012 sabahı, bu öğrencilere karşı bir operasyon düzenlemiştir, 3 saat içinde göz altına alınan ve evleri aranan öğrenci sayısı 12'dir.

gelişmeleri buradan takip edebiliriz: http://muhalefet.org/haber-polisten-odtu...

ayı sözlük yazarlarının ilişki durumları

bekar, aşık olduğu kadın onu iplemediği için yüksek ihtimalle bayağı bir süre daha bekar kalacak.

kıyamet günü

2012 de fos çıktığına göre, acaba bundan sonra önerecekleri tarih ne olacak? bir fikriniz var mı?

21 aralık 2012

avustralya'da saatlerdir 21 aralık olması, ve kıyametin kopmamış olması...

bu da fos çıktı, hayatta kaldığım kıyamet günü sayısı böylece 4 oldu.

2000, 06/06/06, rapture*, ve şimdi de 2012.

ceyl'an ertem

ceylan ertem'in adını yazış şeklidir, her türlü resmi sitesinde, albüm kapaklarında ve konser posterlerinde ismini bu şekilde yazmaktadır.
  • /
  • 20
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 387

hobisi gizli pasiflik olan heteroseksüel

benim yakın bir hetero arkadaşımla konuşmuştuk bunu, kendisi anal uyaranlardan zevk aldığını kabul ediyor, kız arkadaşlarıyla da çeşitli deneyimleri olmuş * henüz denememiş ama sevgilisine strap-onla pasif olabilirmiş dedi mesela, ama bu adam hetero yani. ben özellikle konuştum, beni de biliyor, açık görüşlü de bir arkadaş, gizlemezdi yani benden eğer eşcinsel olsaydı. sorduğumda söylediği şey:

"bana erkekler çekici gelmiyor, kadınlar beni tahrik ediyor, öyle erkekliği göt deliğiyle bağdaştıranlardan da değilim, zevk alacağım bir şeyse niye yapmayayım?" dedi bana, ki haklı. *

böyle de bir versiyonu var yani bunun.

lykke li

kleerup'la ortak çalışması olan until we bleed parçasına ölürüm!

(bkz: ben bunu yerim dediğiniz şey)

kıbrıs

memleketim. oradayken rahat edemediğim, orada değilken özlediğim, akdeniz'in 3. büyük adası.

fahiş fiyatlardan bahsedilmiş, haklısınız çok pahalı kıbrıs'taki fiyatlar, bunun sebebi de ticaret yapabildiğimiz tek yer olan tc'nin %50 gümrük vergisi alması. gazetelerde, dergilerde falan görmüşsünüzdür, kktc fiyatı neredeyse 2 kat daha pahalı her şeyin.

ingiliz hayranlığı konusuna gelince, böyle bir durum yok. varolan durum şu: kıbrıs'taki savaş ve politik belirsizlik sebebiyle yüzbinlerce kıbrıslı ingiltere'ye göç etti, kıbrıs'ta yaşayan kıbrıslı türk sayısı, ingiltere'de yaşayan kıbrıslı türk sayısından daha az. yurtdışında yaşayan bu insanların çoğu, gayet anlaşılabilir bir şekilde, bir süre sonra memleketlerine dönmek istediler, 20-30 sene ingiltere'de yaşadıktan sonra ister istemez ingiliz kültüründen alışkanlıklar kalıyor.
kıbrıs'taki eğitim sistemi zamanında ingilizlerin kıbrıslı rum ve türk öğrenciler için ortak olarak hazırladığı eğitim sistemiydi, kktc'nin en iyi okulları türk maarif kolejleri (eski adıyla, ingiliz koleji), 100% ingilizce eğitim veriliyor bu okullarda, üniversite başarı oranı da inanılmaz yüksek. doğal olarak, pek çok genç bu okulları kazanmak için çabalıyor ve ingiliz sisteminde eğitiliyor. ben öss öğrencisiydim, lisenin son 2 yılında farklı şekilde ders almaya başladım ve açıkça söyleyebilirim ki türkiye'nin sisteminden en az 4 kat daha iyiydi o sistem.
ada ingiliz sömürgesiyken ingilizler buraya kendi sistemlerini oturtmak için bayağı uğraşmışlar, hala daha devlet okulları dahil tüm okullarda 1. sınıftan itibaren ingilizce dersi veriliyor, turizm açısından da önemli bir yer olunca, aşağı yukarı herkes rahatça ingilizce konuşabiliyor.
bu tarz sebeplerden ingiliz kültürünün etkileri görülüyor kıbrıs'ta (trafik de soldan mesela) fakat bu hayranlıktan değil, yerleşmiş ve mantıklı sistemler olduğu için.

ayrıca, yavru vatan tanımını sevmiyorum, sevmeyeceğim.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)

iz bırakan kitap cümleleri

"one day i will find the right words, and they will be simple." * demiş jack kerouac dharma bums * kitabında.

benim için dövmesini yaptırmayı düşündürecek kadar değeri olan bir sözdür.

eşcinsel olduğunu belirtmenin yolları

mekana beğendiğim bir kadın girince jim carrey'in maske filminde yaptığı gibi gözlerimi yuvalarından çıkarıp, dilimi yerlere serip, kurt gibi uluyorum, anlamayan kalmıyor.

görsel için bakınız:

cennetin ırmakları

ceyl'an ertem'in ütopyalar güzeldir albümün 5. parçasıdır. "mabel'in şarkısı" olarak da geçer. albümdeki en sevdiğim şarkıdır.

bir hayatın tükürüldüğü yerde,
aktı şol cennetin ırmakları
bir bezden gördüm ben orda
ahla boyalıydı tırnakları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

bir rüyanın büküldüğü yerde
yosun tuttu oyunun yorgun taşları
kapkara sürgüler çekildi sonra
çatıldı cennetin o şen körpe gül kaşları

gözlerinde uykusuz masallar
dizlerinde hala kendi çocukluğunu sallar

ah beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı henüz, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

beyim yapma dur, bir kızım var benim
aslında doğmadı, ama kalbimi emer
beyim dur biraz, nerde benim düş payım
gönlüme geçmez liran, biraz izin ver unutayım

kadın kadına seks

çok iyidir, güzeldir, dünyada daha çok olması gereken şeylerden biridir kesinlikle.

mitlerin aksine, "yapay bir girme çıkma" o kadar yaygın değildir, hatta oran olarak gayet azdır. penisimiz olmasa da çok şükür ellerimiz, bellerimiz, kollarımız, bacaklarımız mevcuttur, ve cinsellik - kadın erkek ayrımı olmadan - sadece tek bir organ temelli olmamalıdır zaten.

uzun tırnaklı lezbiyen olmaz, olmamalı, olmasın. travmatik deneyimlerim oldu.

oyuncak kullanmayı ben şahsen tercih etmem, fakat benim de bir strap-on'um var, adı recep, kendisi bir süredir dolabımda duruyor, fazla aksiyon görmedi. böyle "aksesuar" kullanan kadınlar tabii ki vardır, benim de arada bir canım çeker yani, ama bu tamamen roleplay şeklinde olur, en azından benim için. "yapay penis kullanacağına gerçeğini alsana işte!" diyen her adamı "benim yapay penisim 23cm ve ereksiyon problemi yok" diyerek itinayla morartıyorum. ayrıca, önemli olan genital organlar değil sadece.

en büyük bir diğer sıkıntı, lezbiyenlerdeki aktif - pasif dinamiğinin anlatılmasıdır. ben de bu konuda çok yardımcı olamayacağım.

lezbiyen pornosu izleyemeyen lezbiyen

lezbiyen pornosu genelde hetero erkeklere yönelik yapıldığı için, sahte göğüslü, kırmızı stiletto giyen, silikonlu dudaklı, uzun tırkanlı kadınlar yer alıyor çoğu zaman, izleyemiyorum midem kaldırmıyor.

ayrıca uzun tırnaklı lezbiyen olmaz arkadaşım! olmaz yani! * ağrıyor yahu! *

bir de malum, sürekli araya katılan erkekler oluyor. *

düzgün lezbiyen pornosu nadirdir, ve hepsi ücretlidir. * suicide girls tavsiye edilir.

kürk mantolu madonna

kitap okumayı çok seven, 3 yaşından beri sayısız kitap okumuş olan biri olsam da, türk yazarlara 13-14 yaşlarımda geçiş yaptım. bu kitabı bana çok sevdiğim bir arkadaşım önerdi, okudum ve aşık oldum. sabahattin ali'yle tanışmam, türk edebiyatı'yla tanışmam oldu aynı zamanda.

konusu da, dili de, anlatımı da ayrı güzeldir. benim gibi alıntı koleksiyonu yapanlar için müthiş bir hazinedir aynı zamanda, şiddetle tavsiye edilir.

"bu yaşıma kadar mevcudiyetinden bile haberim olmayan bir insanın vücudu birdenbire benim için nasıl bir ihtiyaç olabilirdi? fakat hep böyle değil midir? birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?"

homofobik homoseksüel

kendileri de gayet eşcinsel * * * * * olmalarına rağmen, eşcinsel insanlar arasında sınıf ayrımı yapıp, kendileri kadar "üst seviyede" olduğunu düşünmedikleri kişileri (bkz: elit gay) küçümseyen kimselerdir.

günlük hayatta en çok gördüğüm, kendileri dışardan anlaşılmayacak kadar maskülen olan eşcinsel erkeklerin, daha feminen olanlara bu şekilde davranmalarıdır.

+ lan bu x de tam bir puşt.
- abi ne diyorsun, sen de eşcinselsin işte.
+ ben eşcinselim oğlum ama puşt değilim.

şahsen duyduğum bir konuşmadır kendisi.

bu gibi insanların hızlıca nesilleri tükenmelidir, zira heteroseksüellerden gelen baskılara bir de homoseksüellerden gelen baskılar eklenince olay biraz sıkıntılı oluyor.

mortal kombatta hangi karakter

scorpion, kesinlikle scorpion, ama sub-zero'yu da severdim.

diş hekimi

lisedeyken tıp isteyen pek çok gencin mottosu "tıp olmazsa diş yazarım"dır, bu sebepten ötürü asıl isteği hekim olmakken dişçi * olan pek çok kişi "dişçi değil, diş hekimi!" şeklinde düzeltmeler yaparak, "tüm derslerimiz aynı zaten, bir de bizde el becerisi çok önemli" diyerek kendilerini iyi hissetmeye çalışır. tıpçılar ise kendilerini onlardan üstün hissettiği için * onları küçümser.

tıpçılar ve dişçiler arasında gerek üniversite süresince, gerek iş hayatında bu gerilim sürer. tabi ki herkes böyle yaklaşmaz, fakat her tıpçı ve her dişçi bunun bilincindedir.

büyük hastanelerde dişçileri kimse adam yerine koymaz çünkü hastanelerde inanılmaz bir hiyerarşi mevcuttur, ve bu düzende dişçiler gerçek hekimler olmadığı için en altlarda yer alır, en üstlerde ise cerrahlar bulunmaktadır.


edit: bir tıpçı olarak dişçilerle bir alıp veremediğim yok, pek çok diş öğrencisi arkadaşım var ve onların işi de gerçekten zor, bir yere kadar eğitim yakın olsa da 2. sınıftan itibaren yollar ayrılıyor ve farklılaşıyor, hekim değiller ve öyle olduğunu iddia edenler beni geriyor.

ekonomi üniversitesi

aynı özellikte bir diğeri için (bkz: yakın doğu üniversitesi)



edit: lisede eşit ağırlık öğrencisi olan, benim şahsen tanıdığım gerizekalı adamın biri şu an tıp 3. sınıf ise, ben o okula okul demem. şu an ydü diploması sahibi olan, veya sahibi olacak olan en az 100 moron örnek verebilirim, hangi ydü öğrencisi yazdığıma alındı bilmiyorum ama kader kahpe kader, okulun hali bu.

dipnot: okulun sahibini şahsen tanıyorum, eski sevgilim de orada çalışıyor, parayı vereni okula kabul ediyorlar (özellikle yabancı öğrencileri) ve para ödendiği sürece o diploma alınıyor.

kendisine ibne diyen gay

kelimeleri sahiplenmekle alakalı bir durum bu. sonuçta "homo" kelimesi de, "gay" kelimesi de, "eşcinsel" kelimesi de hakaret olarak, aşağılama amaçlı kullanılıyor. "ibne" kelimesi de bunlardan farklı değil, zaten aynı anlamda*.

eğer biz bu kelimeleri sahiplenirsek, kelimenin oluşturduğu etkiyi hafifletebiliriz.

kullanılış şeklinden dolayı "kötü kelime" olarak düşünüyor insanlar, gay ve homo'dan farkı yok bence, insanların algısında bitiyor olay.


benzer bir durum için (bkz: kadın denilmesini hakaret olarak alan kadın modeli)
Henüz takip ettiği biri yok.