loranahmes2

Durum: 949 - 0 - 0 - 0 - 24.06.2013 01:18

Puan: 9678 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

ve düşünürüm: belki hiç yaşamadım, ne öğrendin, ne sevdin, ne de inandın... belki de kuyruklu yalanlar mutlu etti bazı bazı... kahrolsun bağzı şeyler!!
  • /
  • 48

azerbaycan

dünya dinsizlik listesinde yüzde 74 ile ikinci gelen türk devleti. ikinci gelen türk devleti yanlış anlaşılmasın ikinci gelen devletin bir etnik kimliği olarak türk. *

kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dinsizlik

16 nisan 2013 iran depremi

depremin 7.8 büyüklüğünde olduğu da söyleniyor. iran devlet yetkilileri daha önce 40 diye bildirilen ölü sayısının gerçek olmadığını ve hiç ölünün olmadığını söylemiş. içim ne rahatladı. merkez üsse 258 km uzaklıktaki pakistanda en az 35 ölü varken 200 küsür km uzaklıktaki iranda ölünün olduğu asparagas bir haber. çarpılırsınız. yemmin ederim. tabi bir kadın, ki türk televizyon hayatına tanrının bir lütfu, bu depremin bir işaret olduğunu, irana saldırılmaması gerektiğini çıkarmış. çok haklı. hı hı.

ziraat bankasının kanser tedavisi görenlere ihtiyaç kredisi vermemesi

bakanının kanserli hastaya sadaka verdiği devletin bankasından beklenecek bir hareket. kutluyorum sizi sosyal devlet ve kurumu.

weekend

*mutsuz sonla bittiği söylenen ama bence gayet mutlu sonla biten film.

“anlatımın sonunda her şeyin başa döndüğü”ne katılmıyorum. filmde iki ayrı metafor dikkatimi çekti. ilki mutlu sonla biteceğine dair güçlü bir ipucu. glen “hiç amerika’ya gittin mi?” diye sorar ve russell bir çırpıda “hayır fakat gitmek isterim” der. ve bisiklete binmeyi teklif eder… bu sahneden sonra ben birlikte amerikaya gidecek denli iki güne sığmayacak bir plan çizmiştim kafamda. fakat iki günün her şeyi de içine alamayacağı gerçeğini göz önünde bulunduran yönetmen/senarist yürüdüğü realist yoldan sapmamış. fakat asıl istediğinin altını bir daha çizmiş. russell birlikte olduğu adamla ilgili bir yazısını okuduktan sonra “bir daha görüşmeyeceğimizi bilsem de o gece onunla kaldım” deyince glen “merhametlisin” der. merhametli! herhangi bir adam için merhamet gösterecek birinin kendisine merhamet göstermeyeceği şaşılır ki biraz sonra istasyonda dışarıda yapmam/yapamam dediği öpüşmeyi gerçekleştirir. bu kısa gelişim çizgisi filmin sonunda beni üzüntüye gark etmedi. tersine hayal dünyamın çalışmasını sağladı.

(bkz: dağ fare doğurdu)*

simeranya

peyami safa'nın yalnızız adlı romanındaki ütopik ülkesi. yarı mistik yarı gerçek özelliklerle donatılmış bir ülke. romanın baş kahramanı samim'in üzerinde çalıştığı bir projesidir. cumhuriyetin o döneme kadarki sosyal hayatındaki yetersizliklerden yola çıktığı da görülür. fakat sanki kitabın kendine biçtiği anti-materyalist çizgiden saptığı da olur. ilginç çalışma.

fidel castro

kübada eşcinsellere yapılan kötü muamelelerin sorumlusu olduğunu kabul etmiş sosyalist lider. kübanın eşcinselleri toplayıp bir kampa tıktığı biliniyor. *

ırak

şii ve sünni araplar ile kürdistan diye üç ayrı bölgeye ayrılmış eskinin devletler silsilesine eklenmesine az kalmış devlet. birinci dünya savaşında cetvelle ve emperyalist emellerle çizilip kurulmuş her devletin yaşayacağı hazin son. bu sonu hemen ardından suriye yaşamakta. ve patır patır tüm ortadoğu...

celali isyanları

osmanlıyı incelemeye gerek duymayan cumhuriyet tarihçilerinin ayrıntılamayıp tek başlık altında incelediği birbiriyle ilgili ya da değil aynı dönemin hemen bütün isyanlarına verdikleri isim. ayrıntılamama sebeplerinin başında şüphesiz "cumhuriyet öncesi karanlık devirlerdi" imajını devam ettirmek. fakat diğer sebepler çoğunlukla alevi türkmen soylu isyanlar olması. diğer yandan örneğin yine 17. asırda isyan eden kilisli canbulatoğlu ali paşa isyanı* da bir kürt isyanı olduğu için celali isyanları isminin altına alıp tarihe gömmeye çalışmışlardır. ve bu isyanın çağdaşı celalilerle bir ilgisi olmadığı bilinmektedir. nereden tutarsan tutarsızlık ve tarih bilimine zulüm.

fazıl say

twitter'da paylaştığı ömer hayyam rubaisi ve kısa yorumundan dolayı on ay hapis cezası yemiş. fazıl say umurumda değil de ömer hayyam'ın bir cezanın sebebi içinde yer alması tam bir utanç kaynağı. düpedüz rezalet.

ceza yemesine sebep olan mezkur paylaşımı şu:
''irmaklarından şaraplar akacak diyorsun, cennet-i ala meyhane midir / her mümine 2 huri vereceğim diyorsun cennet-i ala kerhane midir... bilmem fark ettiniz mi nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi allahçı"

http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?a...

emek sineması

varlık vergisiyle "el konulmuş" bir rum ailenin malıymış. yapılan eylemlere devletin müdahalesi tartışılır; yine emek sinemasının türk sinema geleneğindeki yeri de aşikar. fakat üzerinden atlanılan bir şey var: sermayenin türkleştirilmesi arzusuyla darma duman edilmiş gayrımüslim ailenin bugün emek sineması dediğimiz bina üzerindeki hakkı.

şüphesiz emek'i emek yapan o rum aile değil, 'türk sineması'dır. fakat bugünlerde maruz kaldıkları polis şiddetinin hemen geçen asrın başında gayrımüslimlere de yaşatıldığını bildiklerini zannetmediğim sanatçıların ve emek-severlerin şu an o baskı gören haletiruhiye ile emek'i sahiplendiklerini görüyoruz ve asıl sahibin türk sineması olduğunu söylüyorlar. ara sıra ülke gündemine şöyle bir girip çıkan gayrımüslimlerin mallarının iadesiyle ilgili tek tek soru sormak isterdim kendilerine.

murathan mungan meskalin'inde güzel demiş bu ülkenin temeli doğru atılmamış; ve ardından gelen tüm doğrular, altına yanlışların süpürüldüğü halı üzerine inşa edilmiş... * bu nedenle hiç bir şey meşru değil.

kişinin eşcinsel olup olmadığını anlama yolları

anlama yolları sonradan öğrenilmez, doğuştan bir kabiliyettir. kiminde vardır kiminde yok. ha o "kimi" kısmına insan sarrafları girmiyor.

bursa cocugu hayat zor. o değil de kendi nikimi okuyamadım az önce iyi mi :))) mikeyim böyle niki

durduk yere adamın amına koymak

mevlid kandili

kutlu doğum haftası denen uydurma temeddün adetinin hicri karşılığı. ha bu da uydurma bir kutsal gün. fatımî adeti. islamdan yüzlerce yıl sonra ortaya çıkmış bir şey. ama bu günün istanbula yaradığını söyleyebilirim. göz zevki açısından. mahyaları oldum olası severim.

işte kandillerle ilgili bilgilendirici bir yazı:
andil

kutlu doğum haftası

iyi niyetliyiz diyenlere karşılık "cehennem iyi niyetlilerle doludur" alıntısı yapan ve bu haftanın haram olduğunu anlatan bir yazı.

http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Ai...

kutlu doğum haftası

islamda yeri olmayan hafta. ister takvimî isterse dinî yönden bakın yeri yoktur. bir din büyüğünün türbesine gidip dua etmek ve yardım dilemek kadar abesle iştigal. islamın yozlaşmasıdır.

ne hazin bir bâtıl ve ikilem : mevlid kandilini niye kutluyoruz o zaman? hayır madem her bir şeyi çiğniyorsunuz kutlu doğum haftası diyorsunuz bizi niye mevlidle yoruyorsunuz. zorla günaha sokuyorlar insanı.

tanım: kutlamadığım ve isevî bayramlarından birini çakması olarak gördüğüm hafta. bayram değil de festival mi deseydik.

meskalin 60 draje

murathan munganın çeşitli gazete* ve dergilerde* yayınlanmış yazılarını topladığı kitabı. deneme, köşe yazısı ya da her ne ise, oldukça hoş, eğlenceli bir kitap, okurken düşündürüyor, düşündürdükçe haliyle yoruyor.

ska elimdeki kitabı öyle eski, solmuş ve yıpranmıştı ki kapak tasarımını hiç anlamamış, fark etmemiş, nasıl demeli algılamamıştım. internetten bakınca kapağını pek bir sevdim. kitabı da yine sevdim.

usta

osmanlıda bir bedduaya konu olmuş olan şahıs: inşallah işin ustaya düşer. * hakikaten bir şeyimiz tamire gidince "o şeyden sana hayır gelmez artık" gibi bir muhabbet vardır. en azından benim çevremde.

süryanice

bu dil için özel koruma yasasının çıkartılması gerekir. fakat türk dışı tüm unsurların kökünü kazımaya çalışmış bir devletten böyle bir şey beklemek saflık olur.

pirosmani

türkiyede gürcüce ve türkçe yayınlanan bir dergi. *
  • /
  • 48
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 949

bir ülkeden bir iç ülkeye

yılmaz erdoğan'ın sevebilme ihtimali adlı(?) şiirnde geçer. bir ülke: türkiye, iç ülke: kürdistan kodlamasını sıradan biri de anlayabilir.

liseli eşcinsellere tavsiyeler

bir günlük tutun. kimse okuyamasın diye başka bir alfabeyle yazmak isterseniz kendi alfabenizi oluşturup yazın. önce arap harfleriyle yazdım, sonra kril. kardeşim cin çıktı, tıkır tıkır öğrendi. sonra bir alfabe yaptım, mübarek hint alfabesi. ben okumayı unuttum. sadece ve anlaşılır bir şey olsun. sekiz yıldır kullanıyorum, misler misi bakıp bakıp ne bu diyorlar. dünyayı kurtarma planları diyorum. yutar gibi yapıyorlar, başka çareleri yok. ama o alfabeyi de bir ansiklopedi, efendime söyleyeyim yastığının iç yüzüne falan yaz ki hem uzun aralardan sonra hatırlayasın hem de kimse göremesin. niye mi bu? kardeşim, açılmaya ihtiyacın olacak ve her zaman etrafında birileri olmayacak, olsa bile anlatacak kelimeleri bulamayacaksın, bulduğunda sabaha karşı dört olacak. bu yüzden ulaşılabilir bir kuyu olacak yanında. istediğinde su çekersin. ya da kuyuyu gözyaşınla doldurursun. haa orta birde aşık olduğum çocuğun sivilcelerini uzun uzadıya yazmış olmak bu senelerde kendimden utanmama sebep vermiyor değil. ama sen boş ver, bunu gelecekteki sen düşünsün.*

bakir erkek

yozlaşmaya giden en kestirme yolun cinsellikten geçtiğini kavramış olması muhtemel erkektir.

aşk, sevgi, kıymet ve hürmet gibi insanın ruhuyla alakalı bir takım erdemlerin cinsel perhizle arttığı hakikatini de biliyor olabilir. meyvesi geçici bir haz olan cinselliğin ancak sevilen biriyle kalıcı olduğu fikrinden hareketle bu mahremini oburluk, zenginlik, alışveriş manyaklığı gibi kapitalist devrin bir neticesi olan 'başıboş' * cinsellik anlayışından uzak tutmayı müstakbel 'iyi insan' profilinin vazgeçilmezi kabul etmiştir.

peki, bu devirde ne zaman doğru kişi bulunacak da kalıcı olacağı tahmin edilen cinsellik yaşanacak? öyle zor bir soru ki insanın yanılması işten bile değil.

yanılmaktan korkup devamlı çekinmek ise faydasız bir hareket olur. "seni seviyorum" demenin bile aşkı yıprattığı ön yargısıyla sarhoş olan yeni insanın *tahriki rahat bırakmayacağından, korkunun ecele de fayda etmediğini fark edecektir. en önemli devre ise bundan sonradır. iş bittiğinde, maddi hazzın insanı soyarak çıplak ve bencil bir insana çevirdiğini; asıl bakirliğin, bedenî olanda değil de ruhî olanda saklandığını keşfetmesi en büyük bilgisi ve erdemi olacaktır. ve en büyük üzüntüsü... bazen dayanılmaz, kalıcı bir eziyet, endişe ve dehşetengiz bir ürkme hali. fakat her halükarda uçkuruna düşkün, beyniyle testisleri yer değiştirmiş insandan daha onurlu. peki onur?

neyzen tevfik

günümüde daha ziyade taşlamalarıyla tanınan oldukça yaratıcı bir şair. ayı sözlükte yazılan bu şiir doğru olmayabilir. sitedeki bu şiirin içeriği küçükler için uygun olmayabilir.

yürü be ehli deve endamını göreyim
sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
mecnun gibi topmuyum bir am için öleyim
mecnunuda sikeyim leylayıda sikeyim
bana yar olmayan karının izzetini itibarını sikeyim
yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim
düşmüşüz bir orospunun belasına
koymadık diye ta amının ortasına
kader böyle yazmış hatırasına
ben böyle hatıranın hikayesini sikeyim
kerem dağları deler bir amcık uğruna
aslı gitsinde ona buna vurdura
bir karı için değermi hiç bütün bunlara
her taraf amcık dolu mala iyi vurana
fuzuli am peşine düştün gurbete
am serindir, am derindir, şifa verir millete
ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte
bu gidişle yarrağımı gidersin cennete

yüksek lisans

master falan deyince bir şeye benzediği sanılıyor ama aynı tas aynı hamam. lisans eğitimi ne ki yükseğinden ne bekliyorsun. ha sosyal bilimlerde böyle. möendismiş, hukukmuş, tıpmış bilemem.

isao takahata

hayao miyazaki'nin ruh ikizi, uzun soluklu mesai arkadaşı; başarılı bir animasyon yaratıcısı. ateşböceklerinin mezarı harikulade bir sanat eseridir.

(bkz: grave of the fireflies)

grave of the fireflies

isao takahatanın 1988'de yazıp yönettiği ve en güçlü savaş karşıtı filmlerden sayılan animasyonu.

https://www.imdb.com/title/tt0095327/

* açlıktan ölen setsuko'nun seita(abisi) deyişi hafızama kazınacak nadir repliklerdendir ki içinde koca bir savaşı, ikinci dünya savaşını barındırır bu replik.

bdp milletvekili sırrı süreyya önder'in çevre duyarlılığı

gezi parkı eyleminin siyasal platforma taşınmasını sağlayan kişidir, sırrı süreyya. ne kadar bdp'yi sevmeseniz de kepçelerin önüne kendini atıp gezi parkı yıkımını durdurması aşkına saygıyı hak ediyor. taksim platformunun önceki gün ona konuşma fırsatı tanımaması tam anlamıyla nankörlüktür.

tanım: değinildiği üzere, çevreyi, onu korumak için kepçeyle burun buruna gelecek kadar sevmektedir. bu da çevre duyarlılığının gelişmiş olduğunu göstermektedir.

samed behrengi

komünist olduğundan şüphelenildikten sonra bedeni aras nehrinde bulunmuş azeri kökenli iranlı yazar. tıpkı bizim sabahattin ali gibi bir son. fakat onun azeri olduğu için öldürüldüğü de söylenmektedir. neden öldürüldüğü değil ölümünden kimin sorumlu olduğu ortadır.

küçük kara balık adlı masalı çok güzeldir.

andımız

varlığımı türk varlığına armağan etmemek için okullardaki mukaddes sabah ayinine geç gitmişimdir. tek ayak üstünde bahçe kapısında bekletilmedim mi? evet. çok da fifi. muhteşem eğitim sisteminden kurtulup da hayal kurabilmek için güzel bir zaman aralığını teşkil ediyordu.

göğüs kaslarını oynatan erkek iticiliği

bir de bunların gel bi ellesene diyen türü vardır ki düşman başına. ego tavan. gel elle bir daha göremezsin. bir yerlerini yırtsan sen yapamazsın tadında sözler ve bakışlar. kasları dökülesice. **