max blum

Durum: 1300 - 0 - 0 - 0 - 22.07.2017 01:49

Puan: 29740 - Sözlük Kaşarı

15 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

you can have your dreams but you cant have me...
  • /
  • 65

dark bear'ın yüzündeki melih gökçek ifadesi

http://kisalt.be/801ln8 adresinde bolca görülebilir.

sözlük yazarlarının tanışma hikayeleri

yazarlarımızın bir birleriyle nasıl tanıştıklarını anlatan, kah güldüren, kah hüzünlendiren, ama tercihen güldürürken düşündüren hikayelerdir.

örnek vermek gerekirse, size psk ile tanışmamı anlatabilirim:


bir gün yolda yürürken çocukların “piç piç baban kim” diye bağırarak kovaladığı ve taşladığı hepsinden küçük bir çocuk gördüm. hemen olaya el attım ve çocuklar ayarı kaydım. bunun üzerine çocuklar beni de taşladılar. kolum morardı.

aldım psk’yı, babasının yanına götürdüm. adeta bir chp teyzesi gibi azarladım babasını. babası da “benim öyle oğlum yok” dedi. dedim ki “oğluna atılan daşlardan biri koluma geldi. mosmor oldu aq. kim bilir psk’nın bebeksi pürüzsüz bedeninde ne yaralar vardır. taş yarası elbet geçer, ama arkasından piç diye bağırıyorlardı” dedim.,” dolaptan yemeklerimizi alıyor. bizim yemeklerimiz onlar. karnımız acıkırsa ne yiyeceğiz” dedi.
adam haklıydı beyler. psk’ya bir tokat aşk ettim. kulağından kıvılcım çıktı şerefsizim. psk ağlayarak ortamdan uzaklaştı.

biraz sert çıktığımı düşünerek, gönlünü almak için psk’yı bulmaya yollara düştüm. bulduğumda coqueteria almış kucağına psk’yı, konken oynayan bir takım kadınlarla konuşuyordu:

c: bir dakikanızı almak istiyorum.önümüz kış 500bin 1000er lira verseniz bu çocuklara bişeyler yapılır..yani bir yuva bir aşevi gibi demek istiyorum

konken oynayan kadınlardan birinin kızı: bu kız kim biliyor musunuz? falanca hanımın kızı...anası gelip burda para istediğini bilse..

sonra falan fişmekan derken:
konken oynayan bir kadın: neeee!! ne kadarmış? 1000 lira mı? hahahahahaahhyyttt küçükanım, siz önce annenize gidin...1000 lira vermek o kadar kolaysa anneniz versin. onlar hepimizden zengindir...

buna çok bozulan coqueteria: anam ne kadar zengin bilmem ama...ben sizin gönlünüzün de o kadar zengin olabileceğini düşünmüştüm...
tam gidecekken kucağında psk, döner ve: yanılmışım!!!

bu sırada konken oynamaya devam eder kadınlar, ve biri masaya kağıdı vurarak: "1000 lira!"der
evet, konken masasına bir seferde bin lira koyan bu kadın, psk’nın annesinden başkası değildir.

sonra, psk ile konuşup özür dileme fırsatı bulmak için takip ederken onları, çok ilginç bir olaya şahit oldum. kevbear, medyum fettish’in şapkasını bearabeare’nin yoluna attı. bearabeare küplere bindi ve tam ortalığı yakıp yıkacakken tra jedi geldi. dedi ki

trajedi: insan eski bi şapkadan bu akdar nefret eder mi?
kevbear ve medyum fettish: ne yapar?
trajedi: sever...

sonra psk’nın sesini duydum. elinde radyoyla gezip ona buna laf yetiştiren trajediye seslendi ve sordu “keklik türküsünü biliyon mu?” trajedi bildiğini belirten jestini yapınca devam etti psk “çal o zaman gardaşlık” ve elinde kaşık, üzerinde folklör kıyafetleriyle silifke havası oynamaya başladı.

lakin beceremediği için ayağını burktu ve apar topar evine gitti. ben de arkasından gittim elimde psk için aldığım yarım ekmek döner, kapıyı çaldım:

ben: hu huu kimse yok mu?
psk: yok..
ben: peki bu ses nereden geliyor?
psk: sana ne..
ben: yemek getirdim.
psk:bana ne..
ben: yemeği sana getirdim.
psk: ipi çek gir içeri...

içeri girdiğimde gönlünü almak için birkaç güzel laf edeyim dedim:

ben: psk, ne güzel olmuşsun sen öyle..
psk: sus, farkındayım...sözlükteki ayılar görsünler beni artık.

psk’ya sözlükteki insanların onun güzelliğinden ya da çirkinliğinden değil karakterinden tiksindiğini güzelce anlattım. o ise bana kısaca ve kabaca “küstah” dedi. dedim ki “max benim adım, ama küstah demek hoşuna gidecekse siktir git amcık yemek memek yok sana aq”

bu samimi tavrım psk’nın çok hoşuna gitmişti, yüzünde çocuksu ama ekşi bir gülümseme oluştu. tiksindim. zamanla alıştım. arkadaş olduk.


bihter ziyagil

aklıma gelip yine beni hüzünlendirmiş,

son yıllarda türk televizyonlarında yaşam bulmuş en mükemmel kadın karakterdir.

bir diğeri için (bkz: eyşan atay).

sakso vs oral

ibne vs. gay gibidir. değer verdiğiniz kişinin size sakso çektiğini ona buna anlatmazsınız ama belki oral seks yaptığından bahsedebilirsiniz.

aynı şekilde, benim oğlum, kardeşim gay dersiniz ama ibne demezsiniz.

ayılara tavsiyeler

zamanında mezoamerikadaki kompleksli yerlilerin yaptığı gibi avrupalılara ve avrupa asıllı beyaz insanlara yaranmak için diğer yerlileri kötüleyip, biz onlardan farklıyız, sizin gibi olabiliriz, zaten bakın, aslında çok benziyoruz, tenimiz farklı sadece, lütfen bize steryotip yerli muamelesi yapmayın. biz onlar gibi dilinizi bilmeyen dininizi bilmeyen insanlar değiliz, ispanyolca konuşan katolikleriz, öteki pis yerliler bizim de imajımızı bozuyor, hepimizi onlar gibi sanıyorsunuz... tandanslı düşünceleri benimsemeyin.

ayı sözlük'ten heteroseksüel erkeklere tavsiyeler

etrafınızdaki tüm gayler sizinle yatmak için deli olmuyor. denersen seni reddeden kızdan daha fazla seni reddeden gay olacağını görürsün.

bir de homofobik olma, kızlar da sevmiyor homofobik erkekleri. ilerde oğlun kızın gay olursa görmezden gelme, sana açılması konusunda destekle ve ona sahip çık.

get confused

sözleri çevirilince bok gibi olan müthiş şarkıdır:

kafamın karışmasını seviyor muyum?
evet, seviyorum
ben, ben tehlikede miyim?
evet, tehlikedeyim
olanlar hoşuma gidiyor mu?
evet, gidiyor
peki, bunla doğrudan baş edebilir miyim?
evet, ederim

istediğim kadar bela alırım, istediğim kadar zaman
ve doğru olanı yaptığım hissini alırım
pervasız olabilirim, aptal da
ama kafam karışınca çok heyecanlanıyorum

en baştan başlamam gerekir mi?
evet, gerekir
bu yargılarda bulunma hakkım var mı?
evet, var.
muhalefetle karşılaşmalı mıyım?
yaptıklarımı anlamlandırdım mı?
problemin esasında ne olduğunu unuttum mu?
evet


problemin esasında ne olduğunu unuttum mu?
kafam karıştığında...


seri eksi oy veren ezik

şahsen en sevdiğim aktivitelerin başında gelen ona buna boş verme aktivitesinin karşılığında hakaret olarak ibne tabirini kullanan kişiler olduğunu görünce gülsem mi üzülsem mi bilemiyorum.

seri eksi oy veren ibne bir kalıp, belli bir durumu anlatmak için kullanılan popüler bir deyiş olsa bile, dilimizdeki böyle seksist ve uyduruk öğeleri ayıklamak varken onları yüceltmek neden anlamıyorum.

istanbul'da yaşamak için yeterli maaş

1750 nin çok üzerindedir. özellikle tek başınıza yaşıyorsanız 3500 yetmemektedir. ukalalık olarak algılanmasın ama kirada oturuluyor ve gezmek seviliyorsa en az 5000 tldir.

popüler kültür

şahsen en sevdiğim kültürdür. popüler kültürü sevmekte bir sakınca yoktur, sevilmeyecek şey değildir. ayrıca, sisteme karşı olmak nasıl sistemin dayattığı bir şey ise popüler kültüre karşı olmak da popüler kültürün bir parçasıdır.

bearabeare

zannımca spor müsabakalarında desteklediği ekip sayı yapınca hoplayıp sıplamakla kalmayıp yanındakini sarsan, sandalyeye tekme atan, elindeki çay bardağını kırıp sıkan abilerdendir.

yazdıklarına bakılırsa hayatının güzel bir dönemindedir, tek eşli bir ilişkisi vardır, mutludur, havalar güzeldir. mutluluktan içi içine sığmıyor olsa gerek ki yine banyoda söylediği şarkının boşlanmasına tepkilenmiştir.

bilmez midir ki, bazılarımız cenaze ilanına başın sağolsun yazınca bile boşlanmaktayız...

gereksiz yere yabancı dilde konuşma ve yazışma ihtiyacı duyan insan

efendim ben türkçeye çok hakim bir insanım. mamafih, bu sözlük benim dilimi bozuyor. başlıkta bahsedilen insan sözlüğün ta kendisidir. düzenlediğim entrilerimi "apdeyt" edip durur.

sözlüğe girdikten sonra rüyalarımı ingilizce görmeye başladım. ve hatta, zaman zaman kendimi oray eğin zannediyorum. halbu ki, kendimi hep yiğit karaahmet olarak konumlandırmıştım. onun kadar partici, fit ve yatağı halka açık...

benim değil ama başka insanların dilini bozan bir diğer şey ise fakirliktir. mesela, ismi lazım değil, bir yazar arkadaşımız pek çok şeyi sadece dizilerde, filmlerde gördüğü içinn adını bilmez. ona göre patamış mısır popcorndur, kola ise dr pepper...

naringergedan

naringergedan

metrobüste gaz çıkarıp "kimden geliyor bu koku, iğrenç yuaa" bakışı atan yazardır.

pisuvardaki siyah kil 3

doğum günüm arifesinde işten çıkan yazardır. muhtemelen alacağı kıdem tazminatı ile bana hediye alacaktır.

ev arkadaşı

bazen bir tane edinsem mi diye aklımdan geçen olgudur. sonra vaz geçiyorum. keşke gel dediğimde gelen git dediğimde giden modelleri çıksa da evde sıkılmaktan, tüm yükün altına tekrar girmekten kurtulsam ama her zaman istediğim kadar yalnız da kalabilsem.

kova burcu

efendim kadını erkeği fark etmez, bu nedenle çapkın ve biraz uçkuru düşük burca mensup erkektir.

budistlik

pek çok doğu inanç sistemi gibi sıkıcılıktan ölen dingin inananları olan dindir. çok şahsi ve ayıp düşünceme göre inananları uyuzluktan ölmektedir. tıpkı diğer doğu inanç akımları gibi...

yehova şahitliği

çok ilginç bir inanıştır efendim. birbirlerine ve dini vecibelerine bu kadar bağlı bir grup daha yoktur. en dindar müslümanı yahudisi urumu olmadık işler yaparken bunlar hayatta yapmaz, yapanı da çok pis dışlarlar.

yakın dönem dinlerine pek çok ve olmadık inanışlar vermişlerdir. kimseye kötülük etmeyen ama tuhaf tavırlı inananları vardır. kan transferine ve aslında genel olarak doktora falan karşılardır.

musevilik

efendim ilk semavi dinimizdir. kanaatkarlığı ve olmadık umutları da aşılayan ilk dinimizdir. yalnız çok ezoteriktir. bu nedenle kitleleri kucaklayamamıştır.

genel olarak semavi dinlerin ve doğu felsefelerin hepsiyle aynı şeyi söyler.

özünde aman ha kötü bir şey yapma, sana yapan, eziyet eden olursa yapacak bir şey yok, kaderdir, tanrıdan gelmiştir. bir de bu dini savunup güçlendirip amuda kalkarsan cennet diye bir şey var çok güzel, yoksa cehennem var hayatta gitmek istemezsin mantığını getirmiştir.

diğer semavi dinlerden farklı olarak cennetin bu dünyada olacağına inanıldığı bir dindir.
  • /
  • 65
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1300

eşcinselliğin beş şartı

elbette ki ilk ve en önemli şartı kendinden başka diğer eşincilleri beğenmemek, tasvip etmemek ve kötülemektir.

ikinçi şartı ise senin gibi yaşamayan, davranmayan, giyinmeyen eşcisel grupları küçümsemek, kötülemek ve onlarla alay etmektir.

üçüncü şartı hayatında bir kere en avam gay sitelerinden birine şöyle de olsa bir bakmaktır. ülkeye göre değişen sitelere türki için gable örnek verilebilir.

dördüncü şartı ise daima en iyiyi hak ettiğine inanmaktır. 3 liralık ürün 300 liralık performansını vermeli, sokağa çıktığında çocukların ağlaşarak kaçışmasına sebep olacak kadar çirkin olsan da sen dorian grayi hak ediyorsun. sakın ha altına prim verip götünü kaldırma.

son şartı ise her şeyin en iyisini yaptığının bilincinde olmaktır. her şeyin en iysini bilen, en güzel dizileri izleyip en güzel müzikleri dinleyen ve tabi ki fikirlerini en güzel artiküle eden sensin.

yazarken farkına vardım ki ben bir eşcinsel değilim. sadece 4 şarta uyuyorum. uymadığım şart sizi meraklandırsın lütfen. hem zaten arkadaşlarımın dediğine göre hiçbir erkeği beğenmediğim için benden ibne olmazmış.

elit gay kriterleri

beni kaygılara sürükleyen başlıktır. görünen o ki yazarlarımızın pek çoğu sokaktaki paçozu elit gay sanmaktadır. lakin öyle değildir. bu durum adeta bir çinlinin gidip gün görmemiş kabilelere kendini ingiliz asilzadesi olarak tanıtması gibidir. zira ortada elit gay yoktur. kendini diğerlerinden farklılaştırıp elit diye kakalamaya çalışan palyaçolar vardır.

elit olmak için, en azından biraz "classy" olmak için yapılması gerekenlere gelince:
-ilk önce bir hayat edinin
-sonra bir iş edinin, bir okul ya da kurs da olur. boş durmayın.
-arada sırada dşünün. ama çıplak erkekleri, ya da dedikodu potansiyeli taşıyan şeyleri değil. ilişkileri, insanları, olayları... yanlış düşünseniz bile algınız açılır biraz.
-seçici olun ve seçimlerinizi kendinize meşrulaştırın. illa iyi ya da güzel olanı seeçmek zorunda değilsiniz. ama seçtiğinizin arkasında durun ve kend içinizde bu kararınızı meşrulaştırın, kendinizi kandırmayın.
belki bunları yapınca elit falan da olmazsınız ama bir adım leri gideceğiniz kesin.

pipi ve popo arasındaki benzerlik

pee-pee* ve poo-poo* arasındaki benzerliğin de kaynağıdır.

hetero ortamda sosyalleşmek

h,ç de zannedildiği kadar zor olmayan hadisedir. burada yazılanlardan anladığım sadece meme göt futbol araba motor tandansında konuşan bir heteroseksüel güruh var galiba ama ben kendileriyle pek haşır neşir olamadım sanırım. hetero arkadaşlarımla daha çok yaşamın günlük zorlukları, gelecek hayalleri, geçmiş sancıları, hobileri, şuları, buları üzerinden sosyalleştik şimdiye kadar. arada tabi futbol da konuştuk. gay arkadaşlarımlaysa daha çok onu tanıyor musun* bunu beğendin mi? bu buna böyle demiş üzerinden sosyalleşmek daha kolay gibi geliyor. ama onu da bu konuları açık açık konuşacak çok fazla kişileri olmadığından bulmuşken döküleyim hissiyatlarına veriyorum.

diğer gayleri çekemeyen mutsuz gay

dört bir yanımızı sarmış haset tutkunu gaylerdır. gay oldukları için kendi kendilerini içten içe suçlamaları olasıdır.

bunlar gay olmayı pek de dert etmeyen kendi halinde gayleri cekemezler. nasıl bu ibneler de benim gibi kendilerinden nefret etmiyorlar diye kudururlar.

diğer gaylerin istedikleri kişiyle seks yapmalarini istediği kişiyle flört etmelerini beğendikleri kişiye beğendiğini belli etme cesaretini bulmalarını gururuna yediremez.

çünkü kendisi gayliginden ve dolayısıyla bu tür olaylardan utanmakta, utanmayanlara gıpta etmek yerine içten içe kurulmaktadır.

halbuki bu gay kendini sevse sevisebilir flortlesebilir ilişki yaşayabilir beğendiğine yürüyebilir içinden geliyorsa feminen olabilir ya da feminen olmayabilir ama feminen gaylerle benı açık edecek diye korkmadan selamlaşip vakit geçirebilir.

hayat böyle çok daha kolay çünkü olması gereken bu lan.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

ben ve tertibim pisuvardaki schmeical bir gün çarşı iznine çıkmış idik. elazığda da gidecek pek bir yer yok. psk dedi ki beni keban barajına götür, biraz yüzüp akşam esen elazığ rüzgarını ıslak bedenimde hissetmek istiyorum dedi. ben de arkadaşımı kıracağıma kafamı kırarım dedim ve hemen el kaldırıp bir taksi durdurdum. 175 boylarında, 25 yaşlarında, atletik, esmer, kirli sakallı bir taksici kullanıyordu taksiyi. yol uzun, havadan karadan sohbet ederken konu sekse ve kızlara geldi.

atletik taksici iştahlı iştahlı yediği kızları anlatıyordu. önündeki sertlik giderek daha belirgin bir hal almıştı. psknın gözleri zaman zaman taksicinin önündeki kabarıklığa takılıyor, taksici onu yakalayınca pembeleşen yanaklarıyla hemen önüne dönüyordu.

sonra taksici çok açık bir insan olduğunu, fantezi çok sevdiğini, hatta elazığdaki üniversitedeki bazı erkek öğrencilerle ilişkiye girdiğini anlatmaya başlamıştı. ben hiç oralı olmazken psk hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladı.

psk 180 noylarında, kumral, hem kızların hem de erkeklerin beğeneceği tipte bir çocuktu. uzun zamandır var olan dürtülerine rağmen hiç bir erkekle ilişkiye girmemişti, ya da en azından ben öyle zannediyordum. kendisini defalarca yatakhanede ve duşta olmadık hallerde yakalamış olmama rağmen hepsine mantıklı bir açıklama getirebilmişti sonuçta.

neyse, taksici bize kızlarla aramızın nasıl olduğunu sordu, ben aha sikecek bizi valla diye korkarken psk hemen atladı. bizim kızlarla aramız yok dedi. taksicinin yüzünde seksi bir tebessüm oluştu. nasıl yani diye sordu.

psk da anlattıkça anlattı, anlattıkça anlattı. taksici artık dayanamayacağını söyleyerek fermuarını açtı ve beton gibi sem sert ve 21 cm damarlı penisini çıkarıp sıvazlamaya başladı.

psknın hayran hayran baktığını gören taksici onu buyur etti.

...
...
...
...
*
tüm bunlar olurken ben sadece izliyordum, ne ısrarlarına rağmen onlara katılabilmiş, ne de oradan uzaklaşabilmiş idim.

ne taksicinin, ne de psknın kollarını kaldıracak halleri kalmamıştı. taksici ve psk telefon numaralarını değiştikten sonra taksici, ben seni sık sık ararım. binin de gideceğiniz yere bırakayım sizi dedi.

bunu duyan psk, kendinden beklenmeyen bir üslupla "yavaşşş, yerler yaşşş! dedi. sonra da tşaşkın şaşkın bakan taksicinin yanına gidip "uçlan paraları üzmeyeyim ananın tatlı canını" dedi.

o an kahkahayı patlattım. benden cesaret alan taksici de kıkır kıkır gülüyordu. hepimiz psk şaka yapıyor zannediyorduk. ama o ciddiydi, param da param param da param diye öğlene kadar söylendi.

dedim ki" psk, paranın ne önemi var? mühim olan insanlık. ikiniz de ihtiyacınızı giderdiniz. daha dünekadar duvarlara koltuk kenarlarına sürtüyordun taurda" dedim. o da

- ekmek param bu benim. hayrına yapmıyoruz bu işi. profesyonelim ben, diyerek çirkin çirkin laflar etmeye başladı.

yaradanıma sığınıp bir tokat aşk ettim ona, yere düştü. tam o sırada müezzinin yanık sesiyle okuduğu ezan duyuldu. psk yol kenarındaki derede gusül abdesti alıp namaza durdu. ve o gün bugündür bedenini parayla satmadı....

yazarların hatırladıkları en eski anıları

efendim ben çocukken de herkesten akıllı, müthiş zeki bir çocuktum. arkadaşım arda ise tam bir maldı. ikimizin de en sevdiği çizgi dizi tabi ki thunder catsti. bu salak arda tandır ketz başlasın diye saati falan ileri alırdı, o kadar salaktı. ben ise çok farklı bir sebepten, kökenlerimi öğrenmek, tanımak için izliyordum. çünkü 4 yaşımda kedilerin soyundan geldiğimi, birgün tüm kedilerin başına geçeceğimi, kaplanları aslanları kulum köpeğim edeceğimi daha 4 yaşında falan anlamıştım.

öyle özel güçlerim olmadığını biliyordum. fiziksel olarak kendimi güçlendirmem ve uçmak için bir alet geliştirmem gerekiyordu. bunları yaptıktan sonra tüm kediler bana biat edecekti ve ben de uyuşturucu tacirlerine ve terröristlere karşı savaşacaktım.

birinci sınıfın yazında bu işin böyle gitmeyeceğine karar vermiştim. okumayı öğrenmiştim ve artık okula gitmeme gerek yoktu. hem de çok sıkılıyordum ve böylece evden kaçmaya karar verdim. böylece sokakların bilimini öğrenecek ve uçmamı sağlayacak olan aletleri toparlayacaktım.

öyle ha deyince evden kaçılmaz. hazırlık yapmalıydım. fiziğimi güçlendirmeye karar verdim. küvette nefesimi tutuyor, 3 metre yükseklikteki duvarlardan atlıyor, hergün kendimi biraz daha geliştiriyordum. artık evden çıkarken kapıdan çıkmıyor, birinci kattaki balkondan atlıyor, geri de oradan tırmanıyordum.

birgün sıkıntı canıma tak etti ve o an kaçmam gerektiğini anladım. hızlıca kapıya yöneldim, sinsice açıp merdivenleri koşar adımlarla inerken paldır küldür düştüm ve ağlama sesimi duyan herkes geldi. ben de planımı ertelemek zorunda kaldım.

birkaç gün sonra, akşam üzeri tekrar evden kaçmaya karar verdim. ama bahçede komşunun gerizekalı kızı elife rasladım. elif çok korkak bir kızdı. ikinci sınıfı bitirmesine rağmen hayalet avcılarının jeneriğinde ekrana doğru uçan hayaletlerden korkuyordu. ben de onu korkutmaya bayılıyordum. işte kah kaç kız çalıların arasında hayalet var, koş kız bahçeye köpek girmiş, dur kız sessiz ol cinler peşimizde derken elifi annesi akşam yemeğine çağırdı.

yalnız kalınca yine sıkıldım ve planımı hatırladım. hemen apartmanın bahçe kapısına yöneldim. evet, işte dışarıdaydım. ama hava kararıyordu ve korktuğum için az ilerideki bakkala girdim. 2 tane tombi aldım. parasını sonra verecem dedim. eve geldim ve tombilerimi yedim.

sonraki günlerde tek başına kaçmanın çok sıkıcı olacağına karar verdim ve benden 2 yaş küçük arkadaşım tahsini de benimle kaçmaya ikna ettim. bu tahsin ile bir öğlen çıktık apartmanın bahçesinden, biraz gittik, bu salak korktu ve ben geri dönecem dedi. sus dedim tahsine, yoksa seni çingenelere satarım. çığlık çığlığa ağlamaya başladı angut. zor sakinleştirdim. mersin'de, yazın öğle sıcağında sokakları arşınlıyorduk. tam bir daire çizmiş, keşif gezimizi tamamlamıştık. bunu isteyerek yapmamıştık. hep sağa dönerek devam ettiğimiz için yolumuza, arka sokağı dolanıp apartmanın önüne çıkmıştık yine. çok yorulmuştuk ve dinlenmeye karar verdik. sonra bu salak tahsin'in burnu kanadı. bu gerizekalının burnu kışın kuruluktan yazın sıcaktan habire kanardı. burnu kanayınca çığlık çığlığa ağlamaya başladı yine. anası da duydu bunu, balkona çıkıp eve çağırdı. ben de kendi evimize gittim çünkü karnım acıkmıştı.

ertesi gün, topluma yararlı bir birey olmaya karar verdim. apartmanın dış cephesi toz olmuştu ve benden başka kimse bunu hortumla yıkamayı akıl edemiyordu. aldım bahçe hortumunu, açtım bahçe musluğunu, başladım duvarları yıkamaya. zemin katta oturanların balkonlarını da yıkıyor, asılı çamaşırlarını, balkon masalarını, masa örtülerini bir de ben temizliyordum. sonra sıra camlara geldi. ben hortumu cama tutunca açık camdan evin içini de temizlemiş oluyordum ki salak karı çıktı bas bas bağırdı bana. sonra da gelip tokat attı. ben de ağlaya ağlaya eve gittim anneme anlattım.

annem de beni suçlu bulunca dünyam yıkılmıştı. kesin evden kaçacaktım. sinsice atladım balkondan. apartmanın bahçesinden çıktım, yolun karşısına geçtim. 2-3 saat dolaştıktan sonra çok susadım. salaklarla geze geze ben de salaklaşmış, yanıma su almamıştım. gideyim de bizim apartmanın yanındaki parkın çeşmesinden su içeyim dedim. o kadar yolu geri yürüdüm. parkta babamı gördüm. nerdesin lan eşşoleşek dedi. şoka girmiştim, yakalanmıştım.

seni arıyoruz saatlerdir falan filan bu tarz şeyler söylüyor. hızlıca bir plan yapmalıydım. ona duymak istediklerini söyleyecek, sonra da bir zayıf anını yakalayıp koşa koşa uzaklaşacaktım.

beni kaçırdılar dedim. ter içinde kalmışsın eşşoleşek dedi. tam kaçmak için bir an kolluyodum ki, dondurma yemeye gidiyoruz, yürü eve de üstünü başını temizle dedi. koşa koşa eve gittim.

ertesi gün kuzenim geldi, sonra falanca geldi, filanca gitti derken okul açıldı, bizim kaçma işi başka bahara kaldı...

ayı sözlük iftira

türbanlı cd olup kevser adıyla çeşitli tartışma programlarında büyük tartışmalara yol açııp prim yapma hayalleri kuran gencimiz ağdanın acı veren, kilo vermenin ise sevimsiz bir şey olduğunu anladığında kendini koyvermiş ve hızlıca cd kevserden kevbear adına geçiş yapmış.

zamanında kariyerine fuhuş sektöründe devam etme kararı alan yavrubear, o gençliğine güvenerek yaptığı onca promosyon ve ücretsiz ürün tanıtımına rağmen müşteri adayı bile bulamayınca topuklayarak kaçtığı ana evine geri dönmüş.

hayatında hiç sinemaya gitmedği gibi uzay yolundan bir haber olan renkli gözlü yazarımız sokakta jedi diye bir şey duyup almış tra jedi adını.

aslında sadece 64 kilo olan hestia plastik makyaj mucizesiyle kavuştuğu dev cüssesiyle endam etmekteymiş esasında.

genç yaşından beri fırıncının yanında ara kediliğinden un hamallığına kariyer basamaklarını tırmanan ahmetonski un serpili saçlarını bize seksi/ cool diye yutturmakta hiçbir beis görmemekteymiş.

zannedildiği gbi bilimsel bir kişilik olmayan astral gay söylentiye göre kendi berber dükkanında tüm gün çay içen ustural bir karaktermiş.

nikine güvenip kredi başvurusunda bulunan bankacibear sadece kendi bankasından o da 250tl kredi kullandırma teklifi alabilmiş.

tüm gençliği boyunca sevgi dolu bir insan olan naringergedan en mutlu gününde topu inşaata kaçınca da yıkılmamış da bunu duyan mahalleli kadınların ağzındani mahalleli amcaların ise altından kurtulamayınca sekse tövbe etmiş.

mahallenin bakkalinin kocasi meğer muhasebecide sekreter, bakkal diye bahsettiği kişi de tyler durden'miş.

ayı sözlük magazin

efendim birazdan aşağıya görülmemiş, duyulmamış, fantastik dedikodular yazacağımdır. aslında büyük bir kısmı alternatif süreyya plajı zirvesi dahilinde gerçekleştirdiğim gözlemlere dayanmaktadır. lakin, farklı okazyonlar hakkında da şok edici malumatlar bu entride...

bankacibear benden hoşlanıyormuş.

meşhur, efendi, kendi halinde sandığımız kevbear sübyancı sapık çıkmıştır. bir kafenin tuvaletinde sıkıştırdığı genç çocuktan ulu orta, utanmadan bahsetmektedir. kendisine karşı koyan çocuğu "burası bizim mekan, kimse sana inanmaz, döve döve attırırım seni buradan" diyerek sindirdiğini bizzat kendisi açıklamıştır. hiç yakışmadı kev!!! bir de unutmadan, kevbear benden hoşlanıyormuş...

medyum fettish netlenmiş. sınıf atlayıp bana açılma cesaretini bulma ümidiyle yeni aldığı blackberrysi vasıtasıyla bis'in tadını çıkarmaktaymış haspam. ah medyum ah!!! unutma ki, zengin olunu ama soylu doğulur. asla izdivacıma talip olamayacaksın...

pisuvardaki siyah kil 3'ün ailesiyle gittiği tatil kabusa dönmüş. meğer ailesi kendisini görücüye çıkarmak niyetindeymiş. gittikleri tatil beldesinin eşrafından, eşini bir süre önce kaybetmiş geçkince bir adam ile dünya evine girmesi yolunda telkinde bulundukları evlatları psk'yı, bu izdivaçın gerçekleşmemesi durumunda sokağa atmakla tehdit etmişler.

bunun üzerine kendisini otelin lobisindeki tuvalete kitleyen psk, bir an için tuvaletin temizlikçisiyle göz göze gelmiş. başından geçenleri anlatıp "nden ben? neden? neden?" diye ağlamaya başlamış. temizlikçi ise "neden, neden. kağlumbağa deden!" deyince, bu şakayı komik, komik erkekleri ise çekici bulan psk, hijyen kurallarını alt üst ederek oracıkta bu şanslı komik genç adamın olmuş.

lakin bu genç adam aslında otelin sahibinin ta kendisiymiş ve psk'ya muazzam para harcamaktaymış. gel zaman git zaman, otelci psk'yı ankara pavyonlarına satmaya kalkıncam psk'da değirmenin suyunun nereden geldiğini öğrenmiş. şanslı ki pavyoncu psk'nın eski patronuymuş da " psk bizi aşar çünkü tam bir kaşar" demiş de otelci pezevenk psk'nın para etmeeyceğini anlayıp onu azad etmiş. bu arada, psk'nın da bana vurgun olduğunu biliyorsunuzdur...

şimdi gelelim alternatif zirve dedikodularına...

efendin biraz geciktim, meraktan ölüyoruz diye aradılar. gider gitmez ağlayan sakallı ve gözlüklü br genci fark ettim. neden ağladığını sordum. "seninle gerçekten aynı ortamda bulunma şansımın olacağını hayal bile edemezdim. bunlar mutluluk gözyaşları"dedi. bu genç hestia idi. yanında ise trajedi, coqueteria, narin ve bir arkadaşları vardı. dark ise zirveye geç katıldı. teker teker dedikoduları dökecek olursak:

coqueteria tam bir kadın. zırıl zırıl tabir edileninden... sözlük zirvesine bile uzun boyalı saçları ve etekle gelmiş. ama esas bomba kollarındaki sıra sıra trabzon burmaları. heyecanlanmayın, pazar işiymiş... benden hoşlanan yazarımız üç saat boyunca bana güzel görünmek için hangi kolyeyi takacağına karar verememiş.

efendim tra jedi adlı yazar bir an olsun yüzüme bakmadı. ama bir benim değil kimsenin... kendisi sürekli etrafı kesip sık sık tuvaleti ziyaret etti. bir ara yanındaki arkadaşıyla 15 dakika ortadan kayboldu. ama sıkı durun, esas bomba: bakkala gitmek için bile sevgilisinden izin alamayan tra jedi ve hestia geceyi birlikte geçirmişler. hestia bim'den aldığı ürünleri milanodaki dayım gönderdi diyerek kandırmış tra jediyi. sevişirken ikisi de karşılıklı olarak bana olan aşklarını itiraf etmişler...

lakin gecenin sabahında hestia'nın başı bağlanmış ve yasak ilişki sona ermiş.

ayyy!!! naringergedan susmak bilmeden anlattı. bana olan hoşlantısından tutun, evinde düzenli, sabit biri olmamasına, spor salonu maceranlarından sitelerindeki yakışıklı güvenlik görevlilerine anlatmadığı kalkmadı.

sonra dark bear geldi. uzaktan daha bizi görmeden "ayyyyyhhh!!! kadınım ayol!!!!" diye bağıran darkın bu hareketine bir anlam veremiyordum ki kolumu dürten hestia beni uyandırdı. meğer narinin sıkıcı hikayelerinden içim geçmiş.

sonrasında gerçekten gelen dark plajın eski plaj olmadığını, her tarafın genç ve fit erkeklerle dolu olduğunu, ama beni görmenin onca yolu gelmesine değdiğini belirttmiş. ben kendisine yüz vermediğim için duymadım.

hepsi bu kadar sanmayın. lakin ne sözlüğü kapattırmak, ne de sözlükte kan dökülmesine neden olmak istemiyorum....

ayı sözlük'ten heteroseksüel erkeklere tavsiyeler

etrafınızdaki tüm gayler sizinle yatmak için deli olmuyor. denersen seni reddeden kızdan daha fazla seni reddeden gay olacağını görürsün.

bir de homofobik olma, kızlar da sevmiyor homofobik erkekleri. ilerde oğlun kızın gay olursa görmezden gelme, sana açılması konusunda destekle ve ona sahip çık.

kız istemeye elinde bir tencere boyozla giden izmirli

kızın ailesi de izmirli ise çok doğru bir karar vermiş izmirlidir. izmirliler boyoza çok değer veriyorlar. ama boyoz öyle bir şey olmaya da bilir. öyleyse sıçtığının resmidir. yemedim. bilmiyorum.

zeytinyağlı boyoz haşlama

olmadığından emin olduğumu düşündüğüm, olmadığı konusunda iddialı olduğum boyoz türüüdür. ama ola da bilir. yemedim. bilmiyorum.

vakkodan yılbaşı boyozu

bu sene yılbaşının en trendy objesi olması muhtemel boyozdur. vakkonun nişantaşı ve cadde dükkanlarının vitrinlerini süslemektedir.

ben max blum

zamanında insanların duyduklarında önümde secde ettikleri tümcemdi. lakin artık söylediğimde insanlar bön bön yüzüme bakmakta, beni bir meczupmuşumcasına süzmektedirler.

bu günlerin geleceğini biliyordum lakin bu kadar çabuk değil...

sözlükte takip edilesi çok az yazar olması sorunsalı

çok büyük bir sorunsaldır. sözlükte "aman acaba bişe yazmış mı? vay bakayım ne yazmış" ve tarzı ifadelerde bulunmaya olanak verecek, boş zamanlarımızda değil, zaman ayırarak okuduğumuz yeterince yazar olamamasından kaynaklanmaktadır.

yeni başlayanlar için önerilerim:
(bkz: pisuvardaki siyah kil 2)***
(bkz: naringergedan)
bir de okumadan direk hoş verin, belki arkadaş olursunuz. çok zevkli arkadaşlıkları vardır:
(bkz: medyum fettish)
(bkz: kevbear)