fotoğraf çeken bir yazarmış. acaba çektiği fotoğrafları bir blog veya benzeri bir ortamda paylaşıyor mu diye merak ettiren yazardır. girip,görmek isterim. **
bana hep garip gelir bir eczanede hayırlı işler sözünü duymak. yani eczanede işlerin iyi gitmesi için ilaç satıp para kazanması gerekir. ama ilaç satması içinde hasta insanların olması lazımdır. *
reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. erişkinlerin yaklaşık %20'sinde reflü görülmektedir. **
şu iki gündür beni mahveden çok sevgili(!) hastalığım. o kadar dikkat etmeme rağmen şu sıralar çılgın dönemlerini yaşıyor, beni mahvediyor, ne yapmaya çalıştığını şahsen ben anlamıyor.
yok böyle birşey ya. yada bana denk gelmedi. bir kere gecenin bir köründe yeşilköy'de mahsur kalmıştım tüm atm'ler bozuktu ve para çekemiyordum. bir iki taksiye sordum ''yok'' dediler. utandım, kızardım, üzüldüm. * sonra sapasağlam eve dönebildim tabi. **
spartacus dizisinin uçtuğu, mükemmel olan sezonudur. lucretia'nın ölümüne gerçekten üzüldüm ama tarih öyleymiş malesef. yeni sezonun son sezonu olacağı söyleniyor. heyecanla bekliyoruz.
bugün istanbul'da yağan yağmur korku filmlerindeki gibi gölün üzerinden korkunç bir görüntüyle gelmiştir. sanki dev bir dalganın size ulaşmasını izlemek gibiydi.
çok güzel kokulu bir bitki gerçekten. öyle ki alkolü fazla kaçırdığım ve bu nedenle midemin bulandığı zamanlarda lavanta kokusunu düşünmek bile mide bulantımı geçirir. alkolü fazla kaçırdığım bir gün hayal meyal de olsa ''lavanta bahçesi'' diye sayıkladığımı hatırlıyorum. tabi sonrasında arkadaşlarımın arasında alay konusu oldum o ayrı.
şişenin ayıbı!! sen nasıl olurda o kadar kıvrak hareketlerle adamın deliğini tutturur da girersin makatına? hem de nasıl kendini sinsice sabunlarsın? ayıp! şişelere bile güven yok artık!
bazen bu şerbet tutmuyor. ''bazen ne yaparsan yap olmuyor bazen!!'' demek istiyorum. o şerbeti nasıl sunarsanız sunun eğer karşınızdaki insanın umrunda değilseniz şerbette umurunda olmuyor genelde. yani herşey karşıdakinin size verdiği veya vereceği potansiyel değerdedir. gerisi boştur, boşuna uğraşmamak gerek. istemeyen adam o sunduğuz şerbetlerin hepsine bir bahane bulur!* . sonrada haklıymış gibi doğruymuş gibi bir kenara çekilir. baktın olmuyor o şerbetleri kendiniz için, kimseye birşey beğendirmek zorunda değilsiniz. uğraşmayın.gerçekten beğenmek isteyen insan siz birşey yapmasanız dahi beğenir zaten. beğenmek istemeyende uydurur birşeyler kendi aklınca.***
ben buna sahibim * her gün gördüğüm dayımın adını unutmuşluğum, bir hafta hatırlamamışlığım vardır. kime sorsam dalga geçtiğimi düşünüp söylememişti adını adamın. ee gidipte adın neydi ya unuttumda denmez dayıya. sonra bülent ersoy ile ilgili olan bir magazin haberi sayesinde hatırlamıştım adını dayımın. **
en hoşundan bir adamı çıplak vaziyette uygun bir yere yatırıp çıplak vücudu üstünde çalışmak yani çeşitli şeyler denemek, görmek, ellemek vs. biraz daha uzatırsam aşırı edepsiz yerlere gidecek bu entry. *
sanıldığının aksine esmer olmazlar... gerçek kürtler kumral, sarışın ve renkli gözlüdür. fakat araplarla kaynaşmalarından* dolayı çoğu insan kürtleri esmer bir ırk zanneder.