pisinge

Durum: 192 - 0 - 0 - 0 - 09.01.2019 04:55

Puan: 3444 - Sözlük Kezbanı

10 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 10

birgün mutlaka

ataol behramoğlu'nun yazmış olduğu en sevdiğim şiirlerden biridir. yüreğinden yakalar insanı bu şiirinde canım şair.

"ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya
uyanıyorum ağlayarak, bir gün mutlaka yeneceğiz!
bir gün mutlaka yeneceğiz, ey ithalatçılar, ihracatçılar, ey
şeyhülislam!
bir gün mutlaka yeneceğiz! bir gün mutlaka yeneceğiz!
bunu söyleyeceğiz bin defa!
sonra bin defa daha, sonra bin defa daha, çoğaltacağız
marşlarla
ben ve sevgilim ve arkadaşlar yürüyeceğiz bulvarda
yürüyeceğiz yeniden yaratılmanın coşkusuyla
yürüyeceğiz çoğala çoğala... "

http://siir.gen.tr/siir/a/ataol_behramog...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ahmet telli

"yapraklarım yok artık kuşlarım yok
büsbütün viran oldu dağlarım
ezberimdeki türküler de savrulup gitti
ömrümün karşılığı kalmadı sesimde
sesimde yalnız ormanların gümbürtüsü

yanlış.. daha baştan yanlış
bir şiirdi bu, biliyorum
ve belki ömrümüzün yakın geçmişi
bu kadar doğruydu ancak, kimbilir
kalbim unut bu şiiri"

müslümanlardan korkmak

her müslümanım diyen rahatsız etmiyor elbette beni. ama şeriatçı, vahhabi ve hacı/hoca kılıklı, çember sakallı tipler söz konusu olunca
geriliyorum, bi tedirginlik oluyor üstümde. rahatsız oluyorum.
hatta öyle bir boyut ki bendeki, yemek yerken, hacc haberinde gördüğüm sakallı hacı tiplerinden dolayı yemeği bırakmışlığım bile vardır. yemeğime kan katılmış gibi sanki.
ölümü çağrıştırıyor bana.

boris kovac

dinlerken kendimden geçmeme sebep olan melodilere imza atmış muazzam bir müzisyen, balkan müzisyeni... müziği öylesine tanıdık ki, müziğin sınırlar tanımadığını bir kez daha anlıyorsunuz.

etrafınızda kelebekler uçuşturan şu şahane eserini de buraya bırakayım;

kedi

farklı türlerden olmanıza rağmen, en büyük dostunuz olabiliyor. başına buyruk karakterleri çok hoşuma gidiyor. bildiğini okurlar... laf anlatamazsınız kedilere, hatta coğu kez yapmaması gereken şeyleri " piçlik yapacam" bakışıyla seve seve yaparlar sizi kızdırma pahasına. gözünüzün içine baka baka yatağınıza işer, tırmalamaması gereken yerleri ( tırmalama tahtası olmasına rağmen) gözünüzün içine baka baka tirmalar. tuvalet kağıdını erişebileceği bir yere mi bıraktınız? ders notlarınızı masanızın üstünde mi unuttunuz? tebrikler! eve döndüğünüzde büyük bir panayır bekliyor olacak sizi! tırnaklarının arasına sıkışmış o kağıt parçacıkları, failin kim olduğunu işaret ediyordur size zaten.
canları istediğinde kendilerini sevdirir. canı istemiyorsa zaptedemezsiniz, atlar kucağınızdan. evde bir kovalamaca başlar, "eşşek sıpası" şeklindeki mırıldanmanızla sizin pes etmenizle biter kovalamaca. ama hüzünlü oldugunuzda iş değişir. canınızın sıkkın olduğunu anlar, dibinizde biter hemen. elinizi, kucağınıza çıkıp yüzünüzü yalar; bir dostun "sıkma canını, geçecek" demesi gibi.
uyurken seyrediyorum, nefes alış verişini duyuyorum ya o ayrı bir duygu, tarifi yok o duygunun. nemli burnunu öpmek kaçınılmaz.( evet bir kediye aşığım asdffhkkl) hele mırıltısı eklenirse... antidepresan gibidir kediler.
yaramazlık yaptığında arada bağırıyorum, siniyor hemen, yüzüne yerleşmiş endişeli bakisiyla. pişman ediyor bağırdığına yani o korkusunu görünce, vicdan yapıyorsun hemen.. üzülüyorsun bir de neden benden korkuyor diye.
bu bakış hayvanların genel özelliği sanırım.
hayvanlara zarar veren insanların iyi bir insan olabileceğine ihtimal dahi vermiyorum.
o masumiyete, o bakışa nasıl kıyabiliyor insanlar,yüreklerinden kopmuyor mu hiç birşeyler.. anlayamıyorum hiç.

sen bana fazla iyisin

ben bu şarkıyı dinlediğimde suratıma troll bir gülümseme yerleşiyor yahu. sırıtıp duruyorum, velhasıl kelam eğlenceli bulduğum bi şarkıdır.

sana değer

denk geldigim bir video ile tebessum ettirmistir gece gece;

fazıl say

"insan insan" bestesiyle insanın ağzına tükürür.
gezi direnişi kesitleriyle hazırlanmış şu videoyla eşlik edince hele, o günleri yaşamışsanız fazlasıyla duygulandırıcı olabiliyor.

küçük kara balık

iyi geceler küçük kara balık. biz mi? karabatağın midesindeyiz hala.

oi va voi

yabancı müzik pek dinlemem lakin söz konusu bu grup olduğunda "çal keke çal" moduna bağlıyorum.
gyspy parçası net muazzam ya.

füruğ ferruhzad

“içimizde hiç kimse bilmiyor; ne kadar vakti kaldığını
hasat zamanı geçti, yaz artık bitmek üzere
ve bir kurtuluş bulamadık.
güvercinler gibi bağrışıyoruz adalet için
ama kimse duymuyor bizi.
ve karanlıkta, ışığı bekliyoruz.”

metin altıok

kızına yazdığı mektupları okudukça duygulanmadan edemiyor insan. böylesine güzel bir insanı katlettiler. yakarak.

"gözümün bebeği; işte ben burada ödün vermemenin, boyun eğmemenin, yani onurlu bir yaşamanın faturasını ödüyorum. k.d.v.’si içinde olaraktan.

eh! bu kadar ciddiyet yeter. işte sana bir resim daha binbir suratımdan…
gönderdiğin fotoğraflara çok sevindim. seni gönlünden hiç çıkarmayan baban…"

http://www.siir.gen.tr/siir/m/metin_alti...

"ömrümün külüydü savrulan hep ardımda..."

kadın bedeni üzerinden iğrenç küfürler

nefret ettigim kufurlerdir. hayatim boyunca asla kullanmadim.
sikmeli/sokmali, ama koymali kufurler kullanildiginda sorun su ki; istediginiz kadar reddedin, kadini asagilamasindan gectim cinselligi siddet olarak bir cezalandirma araci olarak kullanmis olunuyor. ve evet, " kadin dusmaniyim, bu sebeple derhal cinsiyetci kufurler etmeliyim" seklinde dusunulmedigi de asikar. iste bu noktada, ataerkil toplum yapisi devreye giriyor. erillik oyle islemis ki bilincaltina, bunun farkinda degiliz. erkegin cinsel organi cezalandirma araci olarak kullaniliyor cogu cinsiyetci kufurde.
ki su carpik anlayis da gorulmuyor; cinsellik bir siddet ( kufur de siddettir) araci olarak kullaniliyor.
sinirlenildiginde neden "seni sikerim" deniliyor mesela. "seni amarim" gibisinden bir tabir neden yok mesela? ataerkil toplum yapisi yuzunden gucun penisle ozdeslestirilmesinden olabilir mi acaba? ayni sekilde iktidarin?
cinsiyetci kufur etmek sadece erkekte olan bir sorun degil, ayni sorun kadinda da var. cunku toplumun bize dayattigi tam olarak da bu. dort taraftan kusatilmislik icindeyken elbette suclayamayiz kisiyi lakin dile dikkat etmek bu kufurleri tercih etmemek de kisinin elinde. bu anlayisla mucadele etmek kisinin elinde. herseyden once mesrulastirmamak gerekiyor.
guzel bir yazi var; linkini buraya birakayim.

http://yasamakhayatadegdirir.wordpress.c...

ahmed arif

"tutma gözyaşlarını onur da ağlar" deyip şöyle devam etmiş şiirine;
"ne alnımızda bir ayıp
ne koltuk altında
saklı haçımız
biz bu halkı sevdik
ve bu ülkeyi.
işte bağışlanmaz
korkunç suçumuz.."

ahmet telli

en sevdiğim şairlerden ve de dizelerini en çok ezberlediklerimden...

"sen dostumdun benim, gülünce güneşler açardı
su gibi azizdin, yurdumdun, alnında ateşler yanan
...
mezarlar çoğaldı o günden sonra, yetişmedi bize
öldürülecek kadar büyümüştük, öyle demişlerdi "

şükrü erbaş

"gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim
-ki bu en büyük kötülüktür size-
yıkanmıyor bir kez olsun yüreğiniz yağmurlarla
denizler boşuna devinip duruyor bir çarşaf gibi
gerip ufkunuza mavisini, çiçekler her bahar
uyanışın türküsünü söylüyor da görmüyorsunuz.
sizin adınıza dünyanın pek çok yerinde
insanlar dövüşüyor ellerinde yürekleri birer ülke
anlamıyorsunuz inançlarını bir kez düşünmüyorsunuz.
ömrünüzü güzelleştirecek bir şey almadan hayattan
bir şeyler bırakmadan ardınızda gelecek adına
koşaradım tükeniyorsunuz insan kardeşlerim
koşaradım
duymadan bir gün olsun dünyayı iliklerinizde.."

demiş. bize ise iç çekmek düşmüş bakıp bakıp dizelerine..

kezban

bir üst entryde değinilmiş, kadınları aşağılayıcı bir ifade olarak kullanıldığından hiç hoşlanmıyorum bu tarz kelimelerden.
genel olarak aşağılayıcı söylemlere hoş bakamıyorum.
hele ki bir insanın toplum içindeki davranışına,kılığına, kıyafetine, makyajına (vs daha da çoğaltılabilir bu) göre yapılan nitelendirmelere rastladıkça " sen kim köppeksin ki" tepkisi veresim geliyor..
beni üzen nokta ise, kadınların içinde de yaygınlaşmış olması bu söylemin..

köy sobası

odunlari koyarsin ilk ,sonrasinda purtuk( kurumus cam yapragi,ki en guzel tutusan da budur.) ve gazelle( kurumus diger agac yapraklari) tutusturulur o soba. odun atesinden sanirim, o sobada yapilan hersey cok guzeldir. cayi, yemegi..
misir ve patates kozlerdik biz en cok.
genelde yaz aylarinda giderdik ve balkona kurulu olurdu o soba. bir dag koyu, karsinda dag manzarasi... aksam karanligi coktugunde, soba citirtisi yildizlarla beraber eslik eder sohbetinize, elde caylarla guzel insanlarla...
iyidir, hostur koy sobasi.

akrabalar ile yapılabilecek güzel şeyler

sevilen bir akrabaysa sayet, koyu bir sohbettir gecmisin yad edildigi...kisacasi demlenmek diyelim.
  • /
  • 10
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 192

selamun aleyküm'e merhaba diye karşılık vermek

"bugün laiklik için ne yaptın?" sorusunun cevabı olabilecek eylemlerden biri.

batının iyi yanları

eski türkiye'den akılda kalan güzel şeyler

kesinlikle dalgasına söylemiyorum; laiklik... o chpli laik teyzeler felan. dışarda daha çok gibilerdi sanki. şimdi her yerde cihatçıvari giyinimli insanlar, (nefret söylemiyse de söylemi çünkü cidden nefret ediyorum.)nerden ve nasıl türediniz lan bi anda böyle?!

hande kader

diri diri yakıldığı gerçeğinin altında yüreğimin ezildiği kadın. cehennemi , dünyadayken yaşattılar bu gencecik kadına.
transfobisi olan her kişinin, üzerinde katil yazan, boynuna asılmış bir yaftadır her trans cinayeti. ve dahası, politiktir. birikmiş koca bir ahtır.

çilem doğan

"canım arkadaşlarım,

bir kadın isterse kendini doğurabilir. bir kadın isterse dağ başında bile kalsa dimdik durabilir. mücadele verebilir, sıfırdan başlayabilir. burada karanlık çöktüğünde yalnız hissetmiyorum kendimi. siz iyi insanlar iyi ki varsınız. kadın arkadaşlarım, hiçbir zaman kirpiğiniz yere düşmesin. alnınız hep dik; dimdik onurlu kalsın. bir kardeş olarak ellerimi avucunuzda hissediyorum.”

sözcü

lost soul

sohbet ederken keyif aldığım ince düşünceli ve pusulası vicdanı olan yazarlardan biri. hangi ortam( ortamdan kasıt sanal-reel) olursa olsun böyle insanlara (ki siyaset,şiir, müzik ve edebiyat konuşabileceğiniz insan sayısının azlığını düşünecek olursak) denk geldikçe çok seviniyorum gerçekten.
bir yerlerde iyi insanların var olduğu düşüncesi mutlu ediyor.

kıssadan hisse; hisli yazar.

kemal kılıçdaroğlu

son söylediği sözlerle ilgili
her yerde chplilerin "ama" şeklinde savuşturmalarına denk geliyorum, en son babamla tartıştım. "yok öyle demek istemedi aslında..."

ayıp ayıpla faş edilmez. edep erkan.

sözün-herşeyin özü budur.

tinder

eski kafalılıktan olsa gerek, bu tarz uygulamalara hoş bakmıyorum. insanı metalaştırdığını düşünüyorum. pazardan karpuz seçer gibi ne o öyle tövbe estağfurullah.

bearhairy

umarım birgün yüzleşiriz senle "kanka" ya. o zamana kadar sadece ve sadece;