porter

Durum: 1553 - 0 - 0 - 0 - 31.08.2019 00:34

Puan: 25466 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

3d artist
  • /
  • 78

türkan

kendini dinlettiriyor şarkı, yerinde kıpırdatıp sonra kalkıp oynatabilme potansiyeli var. *

foursquare

ilk zamanlar nerde olursam check-in yapardım baktım listeye zirveye çok uzağım, aşağılara düşüyorum olduğum yeri sabitleyelim dedim, ara ara check-in yapıyoruz.

justin bieber

bugün twitter da mesut yar'ın justin bieber twetine çok güldüm şöyle ki;

justin biber yenir mi? bir onu denememişti bu bünye

hadise

izmir halkapınar spor salonu'nda 2009 yılında beko all-star düzenlenmişti, ilk o zaman görmüştüm hadise kızımızı. salon da* kişiye resmen çıktığında hadise yarattırdı.* bende içimden hadiselik bi tarafı yokmuş yahu bunun dedim. basenler, boy vasat. *

similya

ayı sözlük itiraf

bugün şehir dışına çıktım fakat, bildiğiniz turizm acentası ile gitmedim, dandik bir turizm şirketiydi anlayacağınız. düşünün o kadar dandik ki, müşteri servisi bile yok velhasılıkelam izmir terminaline geldiğimde otobüs çilesini çekemeyecektim hiç bende * bilindik bir turizm şirketinin müşteri servisine bindim. ilk dakikalar da yusuf yusuf duygusu içindeydim "acaba bilet sorarlar mı?", "anlarlarsa rezil olacağım herkese", "adam söve söve beni indirirse araçtan" düşüncelerindeyken bir baktım ki, oturduğum semtteyim. bir daha dener miyim aynı ritüeli bilemem.

ayı sözlük trabzon hayvan barınakları zirvesi

bugün telefon ettiğim smokebl'dan öğrendiğim kadarıyla paw ve icimdeki ayi varmış yanında** zirve sonrası dondurma keyiflerine selamımı yollayarak devam ettiler. bu arada paw takdir-e şayan bir zirve olduğunu düşünüyorum; emek, azim ve bilinçli olman gerçekten çok etkileyiciydi. dilerim daha güzel işlerde de ismini duyarız.

yavrubear

miss golden bear yarışmasından elendiğini öğrendik. nedeni de magazinci arkadaşlardan öğrendiğimiz kadarıyla yetmiş kilo olmasıymış. haksızlık edilmiş yavru'a. şu an kendini kulise kapatmış, ağlamaklı haldeymiş.

(bkz: ne ağlarsın benim zülfü siyahım, bu da gelir bu da geçer ağlama)

ekonomi üniversitesi

tanıdığım şahıslardan birisi; "öğlen canımız sıkılınca kumru yemeye çeşmeye gidiyorduk" demesiyle bende derin düşünce baloncukları oluşmasına sebebiyet vermişti. işte böyle eli açık bir öğrencisi var bu okulda demek. acı bir gerçek de; öğrencilerinin zekalarında ciddi sorunlar var gözlemlediğim kadarıyla, babasının parasıyla kaç yıldır bir bölümde okuyan mı dersin, gövde gösterisi yapan öğrencisi yok mu dersin var oğlu var. *

üstteki yazar

henüz konuşma/tanışma fırsatına erişemediğimiz yazarcan.

alttaki yazara soracaklarım var

tabi ki köpek, en sadık ve kadim canlı.* kedileri pek sevmem.

bir roman yazsaydın, konusu ne ile ilgili olurdu?

500

an itibari ile 500. entryi girmiş bulunuyorum. *

ışın karaca

twitter da oldukça faal olan. güçlü sesiyle beni etkileyen, şarkıları hep bir anlam izi bırakan kadındır.

android

sony xperia kullanıcılarını sevindiren, serilerine android 4 güncellemesi getiren işletim sistemidir. *

vazgeçtim

neden bilmem ama, benim zamanında* çok beğendiğim ve etkileyen bir gül önen parçasıydı.



sözlerini de yazalım tam olsun;

affet beni çok yorgunum
gözyaşlarım senden fazla
bir yangının ortasına
yürüyorum karanlığa
vazgeçtim sevgilim
her şeyden vazgeçtim

acılar giydim üstüne
gönül verdim
korkular bıraktın
ardında kaç kere
yolların tuzak
yenildim hüzünlere

aşkta yarın yoktur sevgili

ona; sadece an'lık yaşamın güzelliklerini, birlikte yaşarken da mutlu olduğu anlatabilmenin, onunla bir yarına değil her şimdiki zaman da, kendisine iyi hissettirdiğini de anlatabilir pekala.

arka arkaya dinlenilesi şarkılar

iz bırakan kitap cümleleri

sorma bana "ne kadar seviyorsun" diye. o kadar işte! - tavanı kadar sokağın, dibi kadar cehennemin! (bkz: nazım hikmet ran)

asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın; çünkü o kişi yaralıdır ve yarabandı olarakta sizi kullanır. (bkz: pablo neruda)

bakmayın insanların "beni çok sevecek birini arıyorum" demesine. büyük bir sevgiye maruz kalınca hepsi kaçacak delik arıyor! (bkz: bob marley)*

önce hayaller ölür, sonra insan. (bkz: william shakespeare)

leonard cohen

herkesçe bilinen şarkısıdır bazen sizi beklenmedik yerden vuran..

besame mucho

bir çok yorumcu gibi tabi ki, andrea bocelli yorumu da başkadır.

  • /
  • 78

porter

çanakkale geçilmez derlerdi de inanmazdım. yıkıp geçmişsin güzelim kenti. yeter kıskandırdığın dön köyüne!

üstteki yazar

çok seviyorum ahretliğim. izmir'in en en çiğdem'i en en en boyoz'u olur kendisi.

yara

(bkz:kalben) in sonsuza kadar albümünden bir parça, güzel sözleri olan bir şarkı.

kalpsizin biri demişsin hani?
bari, yorgun dargın bakışalım.

orhan pamuk

1 yıl boyunca evinin balkonundan çektiği fotoğraflar yapı kredi sanatta sergileniyor. seçkiler arasında çokta albenisi olan görseller göremedim. birara taksime gidende gezilir artık. gezmek için son gün 27 nisan 2019

grizzly ve lemmingler

ayı sözlük yazarlarına şarkı armağan etmek

@porter izmirin en alımlı yazarı gelmiş hoşgelmiş. savur röfleli saçları..

Toplam entry sayısı: 1553

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

bilal hassani

1999 doğumlu fas asıllı fransız eşcinsel sanatçı.bu yıl (bkz: eurovision)da fransa'yı temsil edecektir.

şarkısıdır;

sözlük yazarlarının hayat sloganları

iki sloganım var benim hayatımda;
-kendi kayığını çekmezsen, kendi limanını bulamazsın.
-az insan çok huzur.

son sözüm


bu yaz hazırlıklı olun. beachler’de duyacağımız ve sizinde özlediğiniz ses. işte o :)
*

tanrıya sorulacak ilk soru

onca insanı yaratmışsın bazılarını takip etsen nasıl olur ?

hayattan ve her şeyden bir anda soğutan şeyler

perdenin tamamını yanlış korniş boşluğuna takmış olduğunu farketmek ve sonra hepsini çıkarıp tekrar takmak.

ayı sözlük itiraf

halen daha bıraktığın gibi hatırlıyorum seni. farklı olan; daha çok büyüdüm, farklı gelen; senin evladın olduğum için gururluyum, farklı algıladığım; senin ismin geçtiği zaman, "baba" kelimesinin hecelerini işittiğim an artık daha az yaralanıyorum. alışılıyor baba, hayat herşeyi alıştırıyor insana, fakat onbir yıl önce bıraktığın, seni çok seven küçük oğlunum.

babamı çok özledim sözlük..

sözlüklerde kürtçülerin artması

kafada şekillenen, sorgusuz sualsiz tek anlamı oymuşçasına "terörist" tanımına yerleşen halk topluluğu. medeniyetsiz oldukları iddiası, medeniyeti sorgulatır bir halktır kürtler. medeniyetin doğduğu topraklarda bin yıllarca ikamet etmiş fakat gelinen noktada belleği zayıf olanların "medeniyetsiz!" ithamlarına maruz kalmışlardır. öyle bir milletiz ki; televizyon, gazete, sosyal ağlarda at gözlüklerimiz varmışçasına öylesine görmeye tahammül edemiyoruz ki bizden olmayan bir ötekini görmeye nefret söylemlerimiz hazır; o kürt çünkü; ülkeyi bölecekler ve kendi devletlerini kuracaklar. o kürt çünkü; pkk örgütlerine destek veriyor. akla kazınan şeyler, birçok nedeni sıralanabilir pekala. haklarında uyanan nefretin nasıl olup da bunca büyüdüğüne anlam veremediğim, veremeyeceğimdir. uyanın artık! bu safsatalar çok geride kaldı. eğer birşeyler yapabileceksen yap. lafla peynir gemisi yürümez
söz konusu sadece kürtlük değil, unutma ki sende bir ötekisin. senin; aşağıladığın, yaşama hakkının olmadığını, hiçbir hukuki hakkın tanınmadığı yerde yaşıyorsun. aynı onlar gibi.

babanın ölmesi

ne çok isterdim sözlük; babamla yaşayamadığım her fırsatı oğlumla –oğlumla dedim, hep erkek çocuğum olsun isterdim- gerçekleştirebilmeyi. en basit anları dahi, zevkli hale getirebilen o mucize şeyle; dünyaya yeniden doğmuş gibi çocuklaşarak, huysuzlaşarak, mızıkçılık yaparak yaşamayı. çok hassasım bu konuda sözlük, tanıyamadım pek fazla ben babamı.

derler ya, parça parça hatırlanır işte öyle; bana arka odadan sataştığını duyar gibim halen daha “hababam sınıfı başladı gel izleyelim hadi” bende çocuk aklımla gitmezdim yanına. markete giderken onu koşullandırırdım “baba çubuk kraker ve negro alacağız değil mi?” o koskocaman cüssesiyle güler ve “alırız ama fazla şey istemeyeceksin” derdi, sesimi çıkarmaz, onun yanından yürürdüm. sanki korktuğum bir şeyler varda, onun haberi olmaksızın, beni koruyacağını düşünerek sırnaşırdım yanına, çocukluk işte. sonra o gece geldi çattı -pazar günlerini daha bir sevemez oldum o günden sonra- karşımda yığılıp kaldı o koskocaman adam ne olduğunu anlayamadan, idrak edemeden evde bir telaf, kalabalık bir güruh sonrası ise hissiz bir çocuk yüreği. hayatımda ki tek pişmanlığım onu o kapıdan çıkarırlarken “ya bir daha göremezsem, son kez öpsem babamı, çıkarmayın kapıdan” dedim. ama duymadılar, ambulans sesi çoktan mahalleyi baskısı altına almıştı.

gittiler…

bende balkondan ona bakıyordum, vedalaştığımı bilseydim koşmaz mıydım arkasından. babam, yoktu artık. beni koruyacak kimse yoktu, bir baba-oğul görsem hep yüreğim burkulur. muhabbetini duysam o ortamdan gitmemek için zor tutarım kendimi.

sonra sonra anladım ki; yazarın dediği doğruydu;

“işte bende ölüyorum, bir an önce ölmek istiyorum. babamın ardından başlayan bu ikinci hayatın bana neler getireceğini tam kestiremeden. belki de en zor ölümü yaşıyorum. bedenimin yarısını kaybetmiş, bir mucize; geri gel diye bekliyorum. gelmiyorsun, gelmeyeceksin bunu bilmek istemiyorum. kemiklerimi kırarcasına sımsıkı sarılmanı, öpmeni, kokunu, o güzel saçlarının tek bir telini rüyalarımda arıyorum. ve artık öğreniyorum; -öğreneli ve kavrayalı çok uzun yıllar oldu- babanın oğluna öğrettiği en son şeyin babasızlık olduğunu. ve yeniden doğuyorum. babasız bir hayata gözlerimi açıyorum; sensiz, yarım ve olgun..”

mayrig

djivan gasparyan'ın sesinden dinlenildiğinde bir başka etki yaratan ermenice parçası. anneciğim demektir. *

türkçe şarkı sözleri;

anamin beyaz saclari
yüregimin tellerini yakti
onun tatli ögütleri
gönlümün tellerini kopardi

benim tatli, narin anam

geceleri uyuyamamissin
uykunu hep bölmüssün
geceyi sabah eylemissin
ninniler söylemissin

benim tatlı, narin anam

bu sarkim sizler icin
bütün anneler icin
benim tatli, narin anam..

sik ve yarak geçen argo deyimleri am ile değiştirmek

sözlükten soğumak

sözlük, amaç çizgisinden saparak daha başka şeylere yönelip, bir araç muamelesi görmesi üzerine bir süredir entry girmememe sebep olan, doğal akış sürecimdir. son zamanlarda özgür bir platform olmasının hiçbir yansımasını göremediğim ve benim gibi düşünen onca yazarın da aynı düşünce de olduğunu düşünüyorum. sözüm ona; yaptıklarımı göz önüne sermekten çekince duymuyorum. bunu gizleyip örtbas etmekte hatasını bilmez kişilerin yapabileceği bir davranıştır. bir şekilde, eski enerjisini kaybeden sözlüğe birer atıfıımdır illegal sözlerim. sözlük kendi kurallarından bahsederken; kurallara uyulmaması, yazarların * başka zaaflarını gidermek ve bunlara çözüm yolu olarak sözlüğü mekan bellemekte bir etkendir.

ayı sözlük yazarlarının profilleri

ohaa boy ortalamalarını görünce yazsam mı diye düşündüm ama yazacağım

178 / 78 / 24

izmir'in abartılmış bir balon olması

alttaki yazara soracaklarım var

1-karamsarlık, kişinin kendi penceresinden baktığı dünya ile alakalı. her pencere farklı bir duygunun tasarımı, ve bu tasarımı önceden nasıl ele aldığında ilişkili de biraz.

2-kendimden yola çıkarak bunu açıklamaya çalışayım; fil hafızası derler ya öyle bir hafızaya sahibim. kişi, olay, mekan farketmeksizin çoğu şeyi hatırlarım. bunun ne işe yaradığını bilmiyorum, ya da hafızamın neden bu denli geçmişteki şeyi, bana hatırlattığını bilemiyorum. kindarlık değil bence. eğer bu hafızanın hatırlattıklarını karşı tarafa öc alırcasına, planlı ve kumpas kurar gibi pusuda bekler gibi zamanını bekliyorsan kindarsındır. ben hatırladıklarımı unuturum çoğu zaman, o kişiyi gördüğüm zaman hep hatırlarım ve kendime göre de, savunma mekanizması yaratırım ya da bir önlem. kötü olmadım hiçbir zaman, çoğu zaman kötülük kindarlığı doğurur.


her zaman kendine söylediğin ve her seferinde inandığın en iyi yalanın nedir?
Henüz takip ettiği biri yok.