13 kasımda moskova konseri olan grup. dünya gözüyle göreydik iyiydi. gitme ihtimali olan biri beni gaza getirsin de beraber gidelim. hesapladım, kalacak yer hariç bin lira. kıps.
2010'a kadar içerisinde konak bulunan dizileri izliyordum, fakat artık kesmemeye başladı, çünkü konaklı dizi furyasının erkek egemen statükoyu...şaka lan. sadece sıkıldım konaklardan, artık site ve medeniyet görmek istiyorum. bu dizide aradığım hemen her şey var zaten: entrika, sinsi kadınlar, zenginlik, köşk, site, gerilim. yarın sabaha merve olarak uyanmak istiyorum o derece. yalnız koca dizi içinde bir tane mi seksi erkek olmaz. halbuki konaklı dizilerde dibim düşme oranı 90% idi.
bu kadını gördüğümde hayat şarkısı gözümün önüne 90 kg bok ile dolu bir çuval geliyor. çünkü o kadar kiloyu verebilmesi için düz mantıkla 90 kg tuvalet yapmış olması lazım. tamam fazla yağların birçoğunun buhar olarak uçtuğunu falan filan da biliyorum ama cidden elimde değil. içinden irice bir insan çıkmış kadının resmen.
rüya demişken, ben de rüyamda sürekli yemek görüyorum. basit bir çikolatalı pastayla başladı rüyalarım, fakat dünkünde epey cozuttum. içerisinde yemek yenilen bir ticari taksiye biniyorum. arka koltuğun arkasında küçük kutular şeklinde 6 çeşit (evet saydım) yemek var yan yana ama ankastre gibi, arka kısmın içine gömülmüş bu kaplar. çok şık yani. hatırlayabildiğim yemekler yaprak sarma, kısır, poğaça. tatlı yoktu galiba. önceki gün çikolatalı pasta gördüm rüyamda herhalde ondan dolayı canım çekmedi. keşke taksiciyle aşna fişna ettiğim, how i met your taxi driver tadında bir rüya olsaydı da 5-6 entry kadar öncesi gibi bir destan döşeyebilseydim. ama olmadı, kısmet bir dahakine.
khk ile atıldıkları için sonucun değişmeyeceği karar. ohal bittiğinde bu mahkemeye tekrar başvurulursa (tabi o zamana kadar mahkemenin adı veya yapısı değişmezse) bu kararın uygulanıp uygulanmayacağını merak ediyorum. bilen biri varsa aydınlatabilir.
yüzündeki krem iyice kurumadan buluşmaya gelen erkek. hele sakallıysanız bunu sakın yapmayın zira gerçekten çok pis kokuyor o kimyasal sakalda kurumadıkça. bence direkt krem sürmeyin, yüzünüzü yıkayın gelin doğal doğal çay içelim. (bkz: derdini sikeyim butonu alev alev)
amerika'daki bir üniversiteden uzaktan eğitim yoluyla aldığı eğitim ile psikolog-davranış bilimcisi olduğunu iddia eden zat. danışanlarla bireysel seans-oturum yapıyor mu bilmiyorum ama eğer yapıyorsa ayıp ediyor. çünkü, yapma yetkisi olanlara lisans ya da master dönemi süresince kaç oturum boyunca süpervizyon aldın diye sorarlar. normal bir ülkede sorarlar tabi, burada istediğin gibi at koşturabilirsin. son olarak, popülere olan soğukluğum sebebiyle kendisini dinleme fırsatım* olmadı ama eminim ki davranış bilimcisidir, hatta yaşam koçluğu da yapıyordur ve hatta içi dopdolu boy boy kitapları da vardır. okuyalım, okutalım, sahip çıkalım.
akp adlı örgütün, parlamentoda hesap bile vermeden 10 yıldır ülkemizde ağırlayıp yedirip içirdiği büyük göçmen topluluğu.
uluslararası hukukta veya mültecilik hukukunda yer almayan çok geniş haklarla donatılmış olup, ülkenin siyasal, ekonomik ve toplumsal yapısında geri dönülmez tahribata sebep olmuşlardır.
*)
buyrun benim.
yani şöyle bir şey var, kimisi kendini baya baya kadın hissediyor. ama erkek vücudundan da memnun. bu tarz bana hitap etmiyor maalesef. aşk bu, kızılötesi, yaralı müzesi, hareket edemem.
aylar hatta yıllar sonra ariana grande’yi uk resmi listesine doğrudan 1 numaradan sokan parça.
son albümü ile plak şirketini zarar ettirdiği iddia edilen, albüm lansmanları için pete davidson ile plak şirketi tarafından reklam aşkına zorlandığı iddia edilen şarkıcının son albümü baya güzel aslında. ancak albümün the light is coming’in karanlık klibi ile başlayan karanlık talihi bir türlü dönemedi.
ard arda tekliler yayınlanan albümden çıkan bu parça öyle vaavvvv dedirtmese de en azından ingiltere’de liste başı olması anlamından güzel bir hareketlenme.
hiçbir kimseye zararı yok ise (hayvanlar dahil) yaşama deneyimine saygı duyduğum kişidir. kanımca 70 80 senelik ömrün doğru yaşama şekli yoktur tüm yaşamlar üniktir.
dejenere,çürümüş ya da mide bulandırıcı insanlar değillerdir. gündelik hayatta yetmezmiş gibi burada bile beyin kıvrımlarına tutuculuk serpiştirilmiş insanlar bir şekilde türüyor ve aklının kesmediği ya da beğenmediği şeyi ilginç eyemlerle* kınıyor. bana göre değil de geç arkadaşım, ne gerek var tükürmeye bilmem ne yapmaya. tükürüğü bile değmezmiş, haspama bakar mısın ya? sonra aynı bakış açısı ve tükürükler size ya da bulunduğunuz alt kültüre yöneldiğinde rererö. kötüsünüz, çok kötüsünüz.
saçma bir piramittir. saçma demeyeyim de outdated. 1940'larda (ki daha postmodernizmin p si yoktu ortada. postmodernizmden etkilenmeyen bir psikoloji ya da herhangi insana ait bir bilimin ortaya attığı bir teoriyi önemsemek şu an epey saçma geliyor bana) oluşturulan bu piramitteki önermeler hiyerarşik düzendedir, bir adım tamamlanmadan öbürüne geçemezsiniz ki "tamamlamak" da ayrı bir muamma. listedeki ihtiyaçların hepsi çevreye, kişiye, bağlama göre değişebilen dinamik bir yapıdalar. hani olur ya ben fizyolojik ve güvenlik ihtiyacımı karşıladıysam sevgi ve saygıyı atlayıp kendini gerçekleştirme adımına geçmek isteyebilirim, ama piramit öyle demez, "hoop dur annem, sırada ait olma ihtiyacı var" der. bir nevi determinizm oluyor bence. hoş diğil.
vovovovovo sivilleri hedef alan eylemleri terörmüş. ama onlar da öyle yapmasın yha sivilleri hedef almasınlar.
ambulans tarıyor lan adamlar göt. hastane tarıyor. doktor öldürmeye teşebbüs ediyor. otobüs durağında bomba patlatıyor, metro çıkışında bomba patlatıyor. terörist olmak için daha ne yapsın? ben de mesela işidi terör örgütü olarak görmüyorum. arada bir hava limanı bombalıyorlar, askeriyenin önünde bomba patlatıyorlar işte efendime söyleyeyim birkaç düzine masum insan ölüyor ama olsun ideolojileri var. ideoloci matters.
utangaçı herkes yazmış ben de ekleyeyim. gereksiz özgüven hep itici geliyor. fiziksel olarak kısa boylu (1.60-1-70), kara kuru, kıllı yünlü, tercihen sakallı, bakımsız ve kendini parfüme kreme vs. boğmayan, renksiz gözlü, yamuk burun. bunun yanında, samimi, hafif ruh hastası, ps ve pcdeki bilimum spor oyunlarından anlayan, gece 4'te kalkıp nba maçı izleyebilen beylerle çaya çıkabilirim. yamuk burun demiş miydim? xd
dejenere,çürümüş ya da mide bulandırıcı insanlar değillerdir. gündelik hayatta yetmezmiş gibi burada bile beyin kıvrımlarına tutuculuk serpiştirilmiş insanlar bir şekilde türüyor ve aklının kesmediği ya da beğenmediği şeyi ilginç eyemlerle* kınıyor. bana göre değil de geç arkadaşım, ne gerek var tükürmeye bilmem ne yapmaya. tükürüğü bile değmezmiş, haspama bakar mısın ya? sonra aynı bakış açısı ve tükürükler size ya da bulunduğunuz alt kültüre yöneldiğinde rererö. kötüsünüz, çok kötüsünüz.
herhangi bir sos veya bir çorba bile bekleyince güzelleşiyor arkadaşlar. o sebeple çok da şey yapmamak lazım. neden şarap değil, çünkü o çok klişe olurdu.
vovovovovo sivilleri hedef alan eylemleri terörmüş. ama onlar da öyle yapmasın yha sivilleri hedef almasınlar.
ambulans tarıyor lan adamlar göt. hastane tarıyor. doktor öldürmeye teşebbüs ediyor. otobüs durağında bomba patlatıyor, metro çıkışında bomba patlatıyor. terörist olmak için daha ne yapsın? ben de mesela işidi terör örgütü olarak görmüyorum. arada bir hava limanı bombalıyorlar, askeriyenin önünde bomba patlatıyorlar işte efendime söyleyeyim birkaç düzine masum insan ölüyor ama olsun ideolojileri var. ideoloci matters.
vovovovovo sivilleri hedef alan eylemleri terörmüş. ama onlar da öyle yapmasın yha sivilleri hedef almasınlar.
ambulans tarıyor lan adamlar göt. hastane tarıyor. doktor öldürmeye teşebbüs ediyor. otobüs durağında bomba patlatıyor, metro çıkışında bomba patlatıyor. terörist olmak için daha ne yapsın? ben de mesela işidi terör örgütü olarak görmüyorum. arada bir hava limanı bombalıyorlar, askeriyenin önünde bomba patlatıyorlar işte efendime söyleyeyim birkaç düzine masum insan ölüyor ama olsun ideolojileri var. ideoloci matters.
köyde yaşadığımdan dolayı ankara'ya gittiğimde açtığım ve otuz kişinin yazdığı uygulama. öyle ya da böyle nicelik olarak en bebiş uygulama. nitelik kısmını analizcilere bırakacağım. growlr ise tam tersi, onda da pek kimse yok ama olanlar gözünüzü doyurmaya yetiyor (bkz: ağır top).
bodrum masalı adlı dizide bu kız ağzını her açtığında wtf/cringe moment oluyordu benim için. şaka gibi ama 50 bölüm boyunca "ş" harfini kullanmayı öğrenemedi kadın. sevgilisinin adı ateş diye yazılır ates diye okunur btw. tesekkürler.