kesinlikle izlenmesi gereken bir film. biraz fazla seks düşkünüyseniz eğer tahrik edebilir falat normal şartlarda inanılmaz rahatsız eden ve anlatılan olayın gerçekliğinin hangi boyutlara ulaşabileceğini sorgulamaya sebep olan bir film. izleyin diyeyim ben en iyisi.
buralar hep ölmüş dememi sağlayan güzide sözlüktü. heyyy gidi ne de güzeldi ilk zamanlar diye düşündüren, pek güzel arkadaşlıklara, aşklara ve zirvelere vesile olan yer buralar.
kendisine fobi olan duyguları beslediğimdir. acayip korkuyorum, ter boşanıyor böyle anlatamıyorum.
sanırım küçükken izlediğim bir filmden dolayı, hayal meyal hatırlıyorum.
sapıklığın ülkesi yokmuş işte.
heteroseksüel, gay değil mevzu. senin '' hayvan ile '' ilişkiye giriyor olman, yoksa '' ister heteroseksüel olarak tanımla kendini ister gay olarak'' demek istediğimdir. gerçekten çivimiz çıktı.
abi böyle bişey yok.
bir kere tip, tipi koyduk kenara.
eşi olan kızımız 20 yaşındaymış, ulan ne zaman evlendin bu adamla ne kadar evli kaldın da '' bana hep iyi yönlerini gösterdi, bilmiyordum '' dedin.
1.700.000.00 tl hesabına geçmiş '' eğer bende dolandırsaydım servetime servet katardım'' dediğin yaş; 20!
bizim milletimiz nasıl bir sığırlık mucizesi, nasıl sağılmaya meraklı bu kadar anlayamıyorum.
planlı bişey olduğu belli, 1 yıl önce vatandaşlığı almış oğlancık.
peki şimdi ne olacak, ben acayip merak içindeyim.
kullandığım ve kullanmaktan memnun olduğum uygulamanın adı. kucağımda köpeğimde '' tüy döküyor'' diyerek alınmadığım boktan araçlar yerine gerçekten kibar, sağduyulu, nazik insanların mis gibi araçlarında yolculuk etmemi sağlayan insanları bünyesinde barındıran oluşum.
(bkz:fırat ağacık) tarafından söylenen, ufak tefek cinayetler dizisinde duyduğumuz şarkı.
sözler:
korkunun ipliği kalpte dikiş tutar mı?
küçücük yalanlar dev aşkları yutar mı?
şu tarihi her zaman kötüler yazarlar,
bak kahramanlarla dolu adsız mezarlar.
gerçek gülüşler tek taşa satılır mı?
zümrüt dolu taçlar şefkatle sarılır mı?
zalimler tahtlarından tek bir sözle düşerler,
en sinsi silahlar mutfakta pişerler.
bir kuş yuvasında ya da bir masumun ah sesinde,
saklanır en günahkar en utanmaz ihanetler,
her yaralı ruhun metruk arka bahçesinde,
işlenir her gün böyle ufak tefek cinayetler.”
ilk gördüğüm an pasif gay olduğunu düşündüğüm, ardından '' bu da benim oğlum'' diye bebek gösterdiğinde şaşırdığım zat.
ya anlaşmalı bir evlilik ya da '' sahne alabilmek adına oluşturduğu mış gibi bir imaj'' taşıyor kendisi. her iki türlüde kendi olmadığı için, itici gelen kişi.
harika bir şarkıdır.
dinlerken, kapalı bir havada, azıcık yağmur altında, taksim' de yürüyormuş hissi veriyor bana.
sonra söylüyorum.
çok seviyorum.
sözleri:
senden haber almadan
nasıl çıkarım yollara
tek dileğim bir ışık olsada
güneş hep sana doğar
gözlerim kamaşsa da
seni görmez hiç birşey sormazsan
buraya başlığı yazın)bu bir uçurtmanın kaçışı belki de değil
bilmem gökyüzünde aramak doğru da değil
bu bir uçurtmanın kaçışı belki de değil
bilmem gökyüzünde aramak doğru da değil
senden haber almadan
nasıl çıkarım yollara
tek dileğim bir ışık olsa da
güneş hep sana doğar
gözlerim kamaşsa da
seni görmez hiç birşey yanmazsan
bu bir uçurtmanın kaçışı belki de değil
bilmem gökyüzünde aramak doğru da değil
bu bir uçurtmanın kaçışı belki de değil
bilmem gökyüzünde aramak doğru da değil
senden haber almadan
nasıl çıkarım yollara
tek dileğim bir ışık olsa da
sevilmeyecek şey. mutfakta herkesin kendi düzeni oluyor, özellikle uzun ilişkilerde sevgili kişisi sofrayı hazırlamalı ve toplamalı.
dağınık masa, pis mutfak olayını diğer sevgili kişisi halletmeli. evet kesinlikle bu şekilde olmalı.
kendime hala inanamadığım, ağzımdan nasıl çıktı,kafam o sıra neredeydi bilmiyorum ama reyon elemanına dove sarımsaklı alabilirmiyim demişliğim vardır, ikimizde pek bir şaşırdık,buda böyle bir anım kendisiyle.
beşiktaş adliyesindeki hakkındaki icra davaları bitmek bilmezken hala nasıl olur da bunca mekan, bunca para sahibidir anlamakta çok zorlandığım bir statüye sahiptir. yanında çalışanların suyunu sıkana kadar kullanır, sonrasında tekmeyi basar.
televizyon programlarına çıkıp bırakın eşcinsel olduğunu söylemek bir yana, eşcinsel evliliğin tüm dünyada yasaklanmasını bile savunan açıklamalar yapar. ama bunca şeye rağmen cahide tıklım tıklım geylerle dolar.
mekanlarında yaptığı şey çok basittir, bir mekan açar, geyleri toplar, bir de onları izlemeye gelen heteroları, hayvanat bahçesinde izler gibi heterolar özellikle academy 14'ün balkonundan geyleri izlerdi.
academy 14'de yaşanan eşcinsel cinayetinin üstünü tamamen ticari çıkarları için kapatırken hiçbir eşcinsel de dönüp sen ne yapıyorsun dememiştir.
neden bu kadar insanlar tapıyorlar izzet çapa'ya anlamış değilim açıkçası.
ayı sözlüğün eskisi kadar aktif kullanılmaması durumudur.
ilk açıldığı zamanlar tesadüfen bulup kayıt olmuştum. sonra sıcak karşılama sonrası saatlerimi geçirir, bir sürü insanla dertleşir hale gelmiştim. bunları kendi adıma yazıyorum evet ama, o dönemki herkes için böyleydi.
o süreçte yakın olan yazarlar birbiri ile buluşur, tanışır, kaynaşırdı. ne bileyim, aklına esen kişi zirve düzenlerdi ve en az 10 kişi orada toplanırdı. sonra birbirimizin evine gidip gelirdik, epey samimiyet ve paylaşım hakimken herkes elini ayağını çekti, kabuğuna çekildi. eski tadı kalmadı. neden bu kadar yalnızlaştık diye sorgulatan tatsızlıktır.
yapılmaması gereken olaydır. mesele çirkinlik, güzellik meselesinden ziyade insanların bakışlarıdır. hasta giibi bakan insanlardan uzak durabilmek anlamında aslında önemli bir detaydır fotoğraf. ben mi? ben ruh hastası pis bakışlı birine önyargılı olmayayım diye hayatıma soktum. sonuç; çok şükür kurtuldum.
buralar hep ölmüş dememi sağlayan güzide sözlüktü. heyyy gidi ne de güzeldi ilk zamanlar diye düşündüren, pek güzel arkadaşlıklara, aşklara ve zirvelere vesile olan yer buralar.