2014 meksika yapımı gey temalı bir drama filmi. aynı zaman diliminde eşcinselliği dört farklı nesil ile inceliyor: ergenliğe henüz girmiş bir çocuk, üniversitede kendini keşfeden iki arkadaş, otuz yaşlarında iş güç sahibi bir gey çift ve çoluğa, çocuğa karışmış yaşlı bir adam. kabul edilmek, aldatılmak, sevilmek, keşfetmek gibi birçok konuya parmak basıyor. gerçekçi bir havası var, çoğu gey temalı filmde olduğu gibi vıcık vıcık romantizme girmiyor. yine de ortak deneyimleriniz aklınıza geldikçe duygulanabileceğiniz sahneler mevcut. başarılı buldum ben, tavsiyedir. bir de izlediğim en gerçekçi seks sahnesine sahip, belirtmeden geçmeyeyim.
kendiniz için de çevreniz için de yorucudur. eski güzel günlerinizi hatırlayın, hepiniz gençsiniz, hepiniz hatalar yapıyorsunuz. birlikte öğreniyorsunuz hayatı çevrenizdekilerle. o günlerdeki halinize dönün bence. sonuçta o da sizdiniz.
ayrıca psk'nın ismini öğrendiğim başlık. ay hiç beklemiyordum heyecan yaptım. çok cüneyt gibi geliyordu bana ama taylan da tamam.
2012 yılında arkane studios tarafından geliştirilen ve bethesta softworks tarafından yayımlanan victorian dönemi steampunkımsı oyun. first person, stealth, action-adventure türlerinde. hikaye endüstriyel bir şehir devleti olan dunwell'da geçiyor. dunwell fare vebası denilen bir hastalıktan muzdarip o sırada. oyunu şehrin imparatoriçesinin yakın dostu ve ülkece tanınan koruması corvo attano ile oynuyoruz. vebaya çare için çıktığımız uzun bir yolculuktan döndüğümüz gün imparatoriçe suikaste kurban gidiyor. suikastçiler havaya karışırcasına ortadan kaybolduğu için suç bize atılıyor. zindanda geçirdiğimiz aylardan sonra idam günümüzde tüm bunların baş danışmanın komplosu olduğunu öğreniyoruz. sonra dışarıdan gelen bir yardımla zindandan kaçıyoruz. ardından tahtın varisi olan küçük prenses emily'yi kurtarıp tüm bunlara son vermek için kurulan bir direniş grubuna katılıyoruz.
oyun direniş grubunun verdiği suikast, kaçırma ve kurtarma görevleriyle ilerliyor. parlamentonun yozlaşmış üyelerini aradan çıkarıyor, baş danışmanın güvendiği çevresini hedef alıyoruz. şehir muhafızlar, hırsızlar ve çete üyeleriyle dolu. görevleri istersek ve becerebilirsek kimseyi öldürmeden, görünmez bir şekilde de bitirebiliyoruz. tabi baya zor bu, yakalanıp pata küte daldığım zamanlar da çok oldu bu yüzden oynarken. ama görünmez olarak oynamak kesinlikle çok daha heyecanlı ve eğlenceli. bir suikasti gerçekleştirip kimsenin haberi olmadığını görerek mekandan ayrılmak baya tatmin edici.
mekanlar ve atmosfer sanat eserinden fırlama gibi. hikaye ve karakterler de öyle. özellikle maskeli balo bölümünde zevkten dört köşe olmak mümkün.
debut trailer:
gameplay trailer:
oyun üç sona sahip: low, medium ve high chaos.
-low chaos'a mutlu son diyebiliriz. görevleri mümkün olan en hasarsız şekilde bitirmeniz gerekiyor. hedeflerinizden öldürmeden kurtulmanın yollarını aramalısınız bunun için. muhafızları falan da mümkün olduğunca sleeping dartlarla etkisiz hale getirmelisiniz. biraz uğraştırsa da mümkün.
-medium chaos: orta halli bir son işte. bazılarını öldürüp bazılarını öldürmeyince elde ediliyor.
-high chaos: oyunun dünyasına en uygun son bence. oynarken role play yapmaya çalıştım, corvo ben olsaydım aynen böyle biterdi yani olaylar. ölmeyi hak edenler öldü benim gözümde. ne yazık ki sevdiğimiz birkaç karakter de ölüyor bu sonla birlikte ama seçimlerimin sonuca etkisini görmek güzeldi her türlü.
mutluluğun tanımı herhalde. hani süper güçlerini bilimsel deneylerle hayvanlardan alan karakterler olur ya, işte kış uykusunu isterdim ben öyle bir şansım olsa.*
ilk göz ağrım olan sevimli mi sevimli forum. kendinizi keşfeden taze bir ibne iseniz apollo abinizden azar işitip naramsin aplanızdan kucak dolusu kokulu öpücük alabilirsiniz. ya da tam tersi.
en kısa zamanda geri döneceğim forumdur.
bir kere çay içmek kendi başına yapıldığında bile huzurlu ve oldukça keyifli bir eylem. bahane olarak kullanmaya gerek yok bence. başka biriyle içildiğinde çok daha zevkli zaten.
çok uzun bir aradan sonra kadının doğası gereği naif olduğunu belirten bir söylemle karşılaşmamı sağlayan başlıktır.
(bkz: mağara)
(bkz: yirmi birinci yüzyıl)
bu arada kurguda dragon age evreninden andraste, ursula k. le guin'in the dispossessed kitabından odo kadın peygamberlere örnek gösterilebilir.
arkadaşlar inanmayın buna, a4 kağıtta fotoğrafla olmaz bu işler. platoniğinizin tükürüğü, saç teli, tırnağı falan lazım. çok daha güçlü olmasını istiyorsanız bir damla kan hatta, bakın bu da yılların vampirinden tavsiye size. ah bu günümüz büyücüleri... 3d printerla voodoo doll yapacaklar utanmasalar.
hatalı bir gözlem. ben ldp'liyim mesela. barajı kaldıracağını güvenerek verdim oyumu hdp'ye, pişman da değilim. sığ bir yorum olacak ama akp'ye koyduk mu? koyduk.
şu saatten sonra tek istediğim şey barış ve akan kanın durması. eminim hdp'ye oy veren diğer insanların istediği de bu. türkiye intikam döngüsünü kırarsa iyi yerlere gelecektir, artık umutla bakıyorum buna.
henüz gerçekleşen sevindirici olay. obama şu tweeti attı ardından:
"today is a big step in our march toward equality. gay and lesbian couples now have the right to marry, just like anyone else. #lovewins"
bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.
kendine ve diğerlerine nefret kusmaktan mütevellit sevmenin ve sevilmenin, saf ve karmaşık duyguların, özlemenin ve özlenmenin tadına bakamamış trajik insanların olmadığını iddaa ettiği duygu.
iki gey bi taksiciyle yattı diye (ki yatabilir kimseyi ilgilendirmiyor bu) (rastgele cinsel ilişkiye giren heteroseksüellerin aşkında bir sıkıntı yok ama değil mi?) koskoca aşk kavramını sikiş sokuşa indirgeyebilen çirkin zihniyetleri gösteren başlık ayrıca. uzaktan bakıp ağlayarak otuz bir çekmeye devam edin neden kimse beni sevmiyor diye. biz de yorulmalayım siz de.
zorlama edebiyatçılar yüzünden çaya olan sevgimi dile getiremiyorum. valla fantastik edebiyat dışında edebiyat kültürüm çok yoktur, twitter'da cemal süreya rt'lemiyorum, zeki demirkubuz izlemiyorum. ama çayın yeri çok ayrı bende ya. şu an yazdığım bu girdiyi eksilemek istiyorum mesela, bu zihniyeti yaratana lanet olsun. *
öyle bir şey yoktur. ortada bir çatışma da yoktur. hdp'nin varlığını kabullenememiş insanların demokratik hakkını kullanan insanlara hakaret etmesi ve ülkenin %13'ünü terörist ilan etmesi vardır. varsın etsinler. nefret etmek kolay iş.