sezen aksunun söylüyor albümünde yer alan, aysel gürelin sözlerini yazdığı onno tunçun o muhteşem notalarıyla can verdiği birbirini severken ayrılmış 2 insanın hüzün dolu hikayesini fısıldayan muhteşem şarkı.
sözleri ;
bir söz bitişi gibi son buldu sevişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedilişler
bir yaz güneşi gibi eritir hep bu terkedilişler
bir an duruşu gibi, ömrün gidişi gibi
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler
veda ederken aşk ateşi gibi söner iç çekişler
aman aman yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman acı yüzler
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman yandım aman
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
aman aman acı yüzler
kurşun gibi izler
son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda
04/08/1683 - dom perignon şampanyayı üretti.
04/08/1940 - taksim gazinosu açıldı. istanbul belediyesi'nin açtığı gazinonun amacı halka ucuz eğlence sağlamaktı.
04/08/1950 - türkiye sanayi kalkınma bankası kuruldu.
04/08/1959 - istanbul'da yumurta büyüklüğünde dolu yağdı; dolu yaralanmalara ve maddi hasara yol açtı.
04/08/1988 - samsun ve sinop sahillerine, zehirli oldukları bildirilen çok sayıda varil vurdu.
04/08/2005 - senarist safa önal, filme çekilmiş 395 senaryosuyla guinness rekorlar kitabı'na girdi.
sözlüğün hayatıma katıklarından belki de en güzeli oldu bu yazarcan. kardeşim olsaydı en az şimdiki kadar sevebilirdim kendisini. hayatımda en büyük hayal kırıklığımı yaşadığım gün tek bir mesajımla derdimi dinleyen, iyi olmam gerktiğini söyleyen ve sonrasında da dostluğunu esirgemeyendir kendisi.* hayatımın her döneminde görmek isteyeceğim sayılı insanlardan birisi.
emilia*nın 2000 yılında ortalığı kasıp kavuran şarkısının adı. dün akşam arabada eve giderken duyunca tekrar dilime feci halde dolanmıştır. kaderin oyunu anlamına gelir sözleri.
03/08/1878 - la scala opera binası milano'da açıldı.
03/08/1924 - üzerlerinde ''türkiye cumhuriyeti'' yazısını taşıyan bronz 10 kuruşluk paralar tedavüle çıktı.
03/08/1949 - birleşmiş milletler güvenlik konseyi çin halk cumhuriyeti'nin birleşmiş milletlere girme isteğini reddetti.
03/08/1955 - samuel beckett'in oyunu "godot'yu beklerken" ilk kez londra'da sahnelendi.
03/08/1988 - sovyetler birliği, kızıl meydan'a inen alman pilot mathias rust'u serbest bıraktı.
03/08/2002 - ab'ye uyum çerçevesinde kabul edilen yasayla ''savaş ve yakın savaş tehdidi'' dışında idam cezası kaldırıldı.
yok artık dedirten başlık az önce arkadaşlarımla yaptığım sohbetin konusudur aynı zamanda çok gülerek andık bu adresleri benimki [email protected] du mesela *
sana kızmak gelmiyor artık içimden çünkü çok üzüldüm
güller açardı yanaklarımda sarardım süzüldüm
pişman değilim herşeye rağmen
seni sevdim seni çok sevdim
acı çektim denedim herşeyi
olmadı olmadı olmadı gitti
sen istedin olmaz dedin bu iş yürümez dedin
ne kadar sızladı içim nasıl kırıldı kalbim
ne zor geçti günler senden ne kadar zor vazgeçtim
şimdi nedir bu halin perişan perişan
oh canıma değsin diyemem yine de üzülürüm
senin için
bir daha mı yok dönemem asla
bu senin kendi seçimin
haydi herkes yoluna
yürü bakalım
soğuk sulu çaydır efendim. 27 yaşında olmama rağmen halen bu şekilde içerim çayımı*. iş yerindeki çaycı ablamız yeni başladığında garip bakışlar altında getirirdi çayımı bu şekilde ama sonradan alıştı*.
sezen aksunun söylüyör albümünde yer alan, sözleri aysel gürele müziği onno tunça ait şarkı. ah be aysel neler yaşamışsın dedirten sözlere sahiptir bu şarkı. hele "ben ayrılamam sen beni bırak" sözü o aşkı ne kadar tutkulu yaşadığını hissettirir insana. albümün çıktığı o yıl 5 yaşında olmama rağmen bu şarkının sözlerini ezbere bilir eşlik ederdim. o zamandan belliymiş ne kadar duygusal olacağım *
o muhteşem sözler ;
bırak beni yeter aldattığın yeter bırak beni
deli ettin artık çek git bu nasıl sevgi
sen kendine aşıksın sen yalancısın
hatta sevişirken bile yabancısın
sen kimsin sen ne rahat insansın bırak
bırak benim için ne mümkün ayrılmak
ben ayrılamam sen beni bırak
bırak... bırak...
seviyorum kahretsin
seviyorum elimde değil
çok seviyorum ah neden
yaşadığım en deli aşksın sen
seviyorum kahretsin
seviyorum elimde değil
çok seviyorum ah neden
yaşadığım en deli aşksın sen
çok istedim, unutmak istedim esmer ellerini
gözlerini, kokunu, yanık tenini
bana dokunduğun anda hislerimi
unutmadım oysa sen bir yalancısın
sen kimsin sen ne rahat insansın bırak
bırak benim için ne mümkün ayrılmak
ben ayrılamam sen beni bırak
bırak... bırak...
muhteşem bir atasözü. sırf bu sebepten dolayı kilo verme işini askıya alıyorum sürekli* neden bu kadar kilolusun diye soran kişiye verilecek tokat gibi cevaptır aynı zamanda.
ayrıca geçtiğimiz dönemlerde aldığı kilolarla magazin haberi olduğunda kendisine neden kilo aldığını soran muhabire şu güzide atasözünü söyleyerek beni gülme krizlerine sokmuştur kendisi. " bir dirhem et bin ayıp örter".
1960 istanbul doğumlu, ankara devlet konservatuarı tiyatro bölümü ve hacettepe üniversitesi arkeoloji ve sanat tarihi bölümü mezunu olan sanatçı, 1981'de ankara sanat tiyatrosunda çalışarak sanat hayatına başladı. ankara ve istanbul devlet tiyatroları'nda ve istanbul şehir tiyatroları'nda görev yaptı. hükümet gibi kadın tanımlamasına uyan bir görünümü vardır. anneme çok benzettiğim için ayrıca severim kendisini. bipolar bozukluk(bir tür manik depresiflik türü)muş kendisinin rahatsızlığı. son günlerde medyanın çok üzerine gittiğim sanatçıdır aynı zamanda. umarım eski günlerine çabucak geri döner.
microsoftun 1996 yılında hizmete soktuğu o dönemde tarayıcı üzerinden kullanılabilen ilk e-posta sunucusunun adı. ilk dönemlerinde* maximum 10 mb depolama alanına sahipken, rakipleri gmail ve yahoo mailin kapasite konusunda gb bazında alan sağlamaları sonucunda ücretsiz depolama alanını 5 gb'a kadar yükseltmiştir. microsoftun son dönemde aldığı radikal değişim kararlarından nasibini almış ve önümüzdeki günlerde adını outlook olarak değişitip tamamen tarih olacaktır aynı zamanda.
01/08/1840 - ilk türkçe gazete ceride-i havadis yayımlanmaya başlandı.
01/08/1933 - istanbul üniversitesi kuruldu.
01/08/1947 - istanbul türk musikisi yüksek sanatkarlar cemiyeti kuruldu.
01/08/1950 - türkiye kuzey atlantik antlaşması teşkilatı'na (nato) başvurdu.
01/08/1951 - yabancı sermaye yatırımlarını teşvik kanunu çıktı.
01/08/1988 - trafikte ceza puanı uygulamasına başlandı.
canım verdim fayda etmedi
kul köle oldum hiç farketmedi
ne diller döktüm fayda etmedi
uğrunda öldüm hiç farketmedi
bu aşkın kıymetini hiç mi hiç bilmedi
ölür müsün öldürür müsün
ölür müsün öldürür müsün
bu yangını nasıl söndürürsün
ölür müsün öldürür müsün
giden gitti nasıl döndürürsün
alnıma kara yazı yazan bu hayırsızı
ölür müsün öldürür müsün
kandım yeminine düştüm el diline
ölür müsün öldürür müsün
yandım ateşine küstüm kaderime
ölür müsün öldürür müsün
ankara'da yaşayan yazarlara selam olsun 13 nisan 2019 tarihinde saat 15:00 - 16:00 civarında kızılayda birkaç eski yazar arkadaşlarla toplanıp sohbet edeceğiz ve eski günleri yad edeceğiz katılmak isteyen ve mekan önerisi olan yazarlar desteğinizi bekliyorum...
bu klişeyi yapmak istiyorum, belki bir gram farkındalık oluşur. eskiden çok güzel yazan insanlar vardı burda yazdıklarını okurken keyif aldığım okudukça öğrendiğim epey değerli insanlar.. eskiden dediğim 2-3 yıl öncesine kadar belki, daha sonra genç yazar arkadaşlar geldi kendi heyecanlarını acemiliklerini buraya yansıttılar(insan özenmiyor değil)
fakat yine de hiçbir şekilde eskilerin yerini tutmadı. birileri sinirlenecek belki beğenmiyorsan siktir git de diyebilirler yine de eski bir alışkanlık var. ara sıra bakmaktan hep keyif alıyorum buraya..
yaşadığım şehir.
son beş yılda çok yara aldı bu gri şehir.
peş peşe patlayan bombalardan yaka silkti. yüksel caddesinde, güvenpark'ta polisin saldırganlığından illallah etti. gezi parkı zamanında gaz bombaları ile darbe yedi, sisin pusun altına gömüldü.
yine de bozmadı düzenini.
trafik yine aynı saatlerde kilitlenmeye devam etti,
insanlar yine tandoğan'dan kızılay'a yürümeyi tercih etti.
ve ben, ne olursa olursun cuma akşamları kızılay'da bir kafede oturup kahve içmeyi ve ankara'nın kalbini izlemekten vazgeçmedim.
(bkz:kurşuni renkler) babam gelir aklıma hep. (bkz:fikrimin ince gülü) babam hastayken bu şarkıyı televizyonda gördüğünde ağlamıştı. bi hastalığın bi insanı nasıl çaresiz hale getirdiğini gördüm. içim parçalandı. belki de yaşadığı yılları, geçmişte yaptıklarını, yapmak isteyip yapamadıklarını düşündü. bu iki şarkıyı duyunca içim gidiyo. gözlerim yaşarıyor. kendimi bi garip hissediyorum.
(bkz:we found love) üsteki kadar beni etkilemesi imkansız olsa da bunu duyunca da italyanın teki geliyor hala aklıma. bi adam 1 haftada nasıl bu kadar derine kazınır anlamam.
2 bölümünü de izlediğim dizi. televizyondan olsa hayatta izlemem. türk dizisini televizyonda izleyen arkadaşlara da helal olsun diyorum. 3 saat boyunca imkanı yok oturamam bi dizi için. youtubeda açıyorum, saçma sapan yerlerini geçerek 1 saatte bitiriyorum. yabancı dizi tadında izlemek bu olsa gerek.
neyse gelelim dizinin konusu ve oyuncularına.
gayet kaliteli bi ekip var görünürde. tek tek anlatacak olursak ( of be ne yazasım varmış ha)
(bkz:gökçe bahadır) : (oya) benim taaaa hayat bilgisi zamanından sevdiğim oyuncudur kendisi. insanlar o dizide barbie denen kızı severken ben hep törpü törpü derdim. oyunculuk olarak gerçekten çok beğeniyorum ama o da benim yaşlarda olduğunu belli etmiş. ne kadar makyaj olsa da kırışıklıklar belli oluyor. sorun yok gayet güzel bir kadın, iyi bir oyuncudur.
(bkz:bade işçil): karşımıza pelin olarak çıkan sarışın güzelimiz. ezelde şebnem olarak izlemiştim. ben nedense bu hatuna kısa saçı daha çok yakıştıranlardanım. gayet güzel oynamaktadır.
(bkz:aslıhan gürbüz): merve karakterine hayat veren bu hanımefendi dizinin yılanı, pelinin en yakın arkadaşıdır. uzak durulması gereken psikopat hatun profili. serhanı nasıl kafeslemiş benim için bi muamma. gerçek hayatta serhan gibi bi karakterin böyle bir kadınla evlenmesinin imkanı yok.
(bkz:tülin özen) şirin arzu karakteri. ben bu kadına meryemce zamanı hastaydım. mehmet günsüre mustafam deyişleri kulaklarımda çınlardı. nasıl naif, güzel ve tatlı bi kadınsa artık, heteroseksüel bi ilişkiye resmen gıpta etmiştim. yeniden bi dizide görmek fazlasıyla mutlu etti beni.
şimdi bu kadınlar çok iyi arkadaşlar lisede. pelin ve merve aşırı kıskanç tipler ve oyayı kıskanıyolar. 96 yazında pis bi iftirayla hem oyanın hem edip öğretmenin başını yakıyolar. 20 yıl sonra filan oya büyüdüğü mahalleye geri dönüyor ve olaylar olaylar.
biraz geriden gelsem de zirvenin anahtardan sonra 2. ağır topu olarak benim de zirve ile ilgili yorumlarımı yazmadan geçeceğimi düşünmediniz herhalde...
öncelikle zirvenin organizasyonunu sağlayan sevgili hazineciye çok teşekkür ederim uzun zamandır böyle keyifli bir zirveye katılmamıştım çok iyi geldi.
mekana kadim dostum anahtarla birlikte buluşup geldik, mekanın üst katına çıktığımızda bir portatif yazı tahtasında birşeyler anlatan birisi ve dinleyen bir grup gördük ilk olarak doğal olarak biraz şaşırdık zirveler artık sunum tarzı mı yapılıyor diye birbirimize anlamsız bir bakış attıktan sonra en köşedeki masada oturan eski bir tanıdığı*aknarazı gördüm selamlaşmak için yanına gittiğimde kendisinin de sözlükte yazdığını ve zirve için geldiğini öğrendiğimde kısa süreli bir şaşkınlık* yaşadıktan sonra masaya oturup sohbete başladık. kısa bir süre sonra çekingen bir tavırla masaya * yaklaştı ve daha önceki zirveye ilk katılımdaki çekingenliği bildiğimden "evet düşündüğün kişiler biziz dedik ve sohbete devam ettik. daha sonra senseisplinter ve pena da aramıza katıldı* ve çok keyifli, vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız bir zirve daha geçti. katılan herkese çok teşekkür ederim, keyifli ve mutlaka en kısa sürede tekrarlamamız gereken bir akşam oldu...
sinema yazarları derneği (siyad), 2017 yılı türkiye sineması ödüllerinde “en iyi yardımcı kadın oyuncu” ödülüne layık görülmüştür biblom benim. ödülün anons edildiğindeki sevinci görülmeye değer. lgbt görünürlüğü adına verdiği mücadelede kazandığı bu ödül çok önemli bence. tebrikler biblom...
en sevdiğim eurovision parçalarındandır, nilüfer de albümünde yorumlamıştır bu şarkıyı,
sözleri ;
kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler
ben çılgın ben yine gözlerinin hapsindeyim
kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler
ben çılgın ben yine gözlerinin hapsindeyim
ellerim yüzümde, susmuş dudaklarım
isyanlarda gönlüm, zaman gardiyandir
ah... ben yine gözlerinin hapsindeyim
aman vermez hasretin, ay ay ay...
ay la la la la... la la la la... içimde martılar
ay la la la la... la la la... sen gözyaşlarımdasın
kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler
ben çılgın ben yine gözlerinin hapsindeyim
ellerim yüzümde, susmuş dudaklarım
isyanlarda gönlüm, zaman gardiyandır
ah... ben yine gözlerinin hapsindeyim
aman vermez hasretin, ay ay ay...
ay la la la la... la la la la... içimde martılar
ay la la la la... la la la... sen gözyaşlarımdasın
ay la la la la... la la la la... akşam firarları
ay la la la la... la la la... sen gözyaşlarımdasın
19. bölümde tülayın selahattin çakaler'e söylemesi için yaptığı şu benzetmelerle beni benden alan yalan dünya karakteri.
- sen insanı silikon askısı kopan sutyen gibi yarı yolda bırakan bir tipsin de...
- sen adeta yaz başı beyaz bıngıl vücuda bikini denediğimde yaşadığım hayel kırıklığı, ümitsizliksin de...
- basen genişleyince small beden külotun yanlarda bıraktığı iz gibi sadece bende geçici bir iz bıraktın de...
- selülit gibisin, senden kurtulmak istiyorum de...
zaman zaman başıma gelen hadise. sanırım çevresel koşullardan ziyade kendi iç meselelerimle ilgili oluyor bazen bana da. ama "her zaman söylüyorum sözlükte kimseyi zorla tutmuyoruz, kimseye "nooolur kal" demiyoruz. birileri daha iyisini yapana kadar şuan en iyisi budur yavrular. susun ve yalamaya devam edin. daha iyi bir sözlük kurucusu ortaya çıkana kadar da benimkiyle idare edeceksiniz, yada çekip gideceksiniz. net." olayın tam olarak ne olduğunu bilmemekle birlikte tarzında bir yaklaşımın bir sözlük admini tarafından düşülmüş ve dile getirilmiş olması beni çok üzdü. iyi günlerim de kötü günlerim de oldu burada paylaştığım... bu kadar...
4 artı 4 artı 4 sistemi hala tartışıla dursun adamlar yavaş yavaş harekete geçmeye başlamış. az önce şöyle bir haber okudum gazetede 6d531 ve şaşırmıyorum artık böyle şeylere. siz okursunuz öğretmen olmak tek hayalinizdir. eğitim fakültesini bitirirsiniz ve can atarsınız tazecik beyinlere bilgilerinizi aktarmak için, ama önünüzde kpss diye bir engel bulunmaktadır. sınava girersiniz başarılı olursunuz ama atanamazsınız... din eğitimine hiçbir zaman karşı olmadım ama bu haber çok canımı sıktı. hiçbir pedagojik eğitimi olmayan ne olduğu belli olmayan insanların çocuklarımıza ders vermesi korkunç birşey... iyi uykular türkiyem... ne demişlerdi durmak yok yola devam diye... hızla ilerliyorlar dedikleri gibi...
gün itibariyle bv bear olduğunu bildirmekten mutluluk duyarım...
olayları şu şekilde gelişir :
bv sabah evden sınav için çıkar, arabasını park edecek bir yer bulamadığı için ara sokaklara yönelir. ara sokaklar çok dar olduğu için geri manevra yaparken park sensörünün ikaz edeceğini düşünerek arkasına bakmayı akıl etmez ve malum sonuç... arkasındaki arabaya çarpmıştır, sınavın başlamasına çok az bi süre kaldığı için telaşla çarptığı aracın sahibini bulur, aracın sahibine sınava gireceğini sınav çıkışı hemen tutanak tutacağını söyler ve önce telefon numarasını verir, sonra da kartvizitini vermek için cüzdanını açar ama her zaman taşıdığı sayısız kartvizitlerinden hiçbirisi cüzdanında bulunmamaktadır. sonra çarptığı aracın sahibi telefonunuz kapalı beyefendi der... olayın heyecanına kapılan bv açık olan numarasını değilde kapalı olan numarasını vermiştir. resimler çekilir bv sınav yerine doğru hızla uzaklaşır... sınava geç kaldığını sanan bv olanca hızıyla sınav yerine ulaşır. ama o da ne sınav bilinmeyen bir sebepten dolayı 30 dakika gecikmeli başlayacaktır... sınav süresince çarptığı aracın sahibi tarafından yanlış anlaşıldığını düşünen bv sınavda kaza harici hiçbirşey düşünemez ve belki de hayatını değiştirebilecek sınav ellerinin arasından kayıp gider... sınav bitmiştir bv aracın yanına gider tutanaklar tutulur... daha sonra akşam saatlerinde bv ve ailesi alışveriş için çıkarlar alışveriş dönüşü bv nin arabası birden garipleşmeye başlar, bv arabasından iner ve büyük sürpriz... lastik patlamıştır... 1 saat uğraştan sonra lastik değişir ve nihayet başına başka birşey gelmeden nihayet evine girmiştir bv ...