cute guy

Durum: 405 - 0 - 0 - 0 - 23.10.2014 14:31

Puan: 5910 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 21

bülent ersoy'un bebek taklidi yapması

bitakım katır kutur konuşup, hart hart bakan yönetici hanımlardan daha sıcaktır.

şirin olmaya çabalamanın nesi kötü?

2014 erkek mayo modasındaki yenilik

half-thong'muş adı.
http://www.bitterwallet.com/men-check-ou...

adamı fena zorlar bence. giyeni de... göreni de!

11 haziran 2014 şırnak'ta maden ocağı göcüğü

gün itibarıyla böylesine önemli bir gündemde yer alması gereken bir diğer haberdir diye düşünüyorum:

http://www.milliyet.com.tr/sirnak-ta-goc...

sözlük yazarlarının depresyon nedenleri

yoktur ki depresyon diye birşey! ukala dümbeleklerinin insanı daha da kasıp cep doldurmaları için uydurdukları havalı bir laftır sadece. "teşhis koyarsan, gerçek kılarsın!"

ortada sadece "peş peşe istediğine ulaşamama durumunun yarattığı fena halde canının sıkılması" durumu vardır; hepsi bu. keyif verecek birkaç olay gelsin üst üste... birşeycik kalmaz. sorun o birkaç olayın gelmemesidir kolay kolay.

bu can sıkıntısını aşmak için yapılacak tek birşey vardır: depresyon diye bir bok olmadığını, sadece canın çok sıkıldığını bilip, düşünmeden, yani "şöyle yapayım da depresyondan çıkayım", ya da "düşünmemeliyim" diye bile düşünmeden aklı dağıtmaya zorlamaktır kendini. sevdiğin bir parçayı yüksek sesle dinlemek, sevdiğin bir filmi hiç üşenmeden izlemek, sevdiğin bir dostu aramak, sevdiğin bir şeyi yemek, paraya hiç acımadan sevdiğin birşeyleri satın almak, duşa girip oynamak, masturbasyon yapmak, otobüse atlayıp daha önce gitmediğin birş yere gitmek, işten izin alıp eve gelip yatmak, okulu kırmak... hatta zor gelen -yaşlı bir akraba ziyareti, ya da temizlik yapmak benzeri- bir görevi ifa etmek bile yardımcı olabilir; çünkü önemli olan -önceden söylediğim gibi- aklı dağıtmaktır!

can sıkıntısı boğar, bu saydıklarımı, ya da kişiye özel "akıl dağıtıcı" bir eylemi yapmayı engeller. bu engeli aşmak için biraz gayret etmek yapılacak tek şeydir. gerisi kendinden gelir.


şahan gökbakar

giderek dejenerasyon sınırlarını bile zorlayan filmler yapan bir?.. bir?.. buldum bir çocuk.

karizmatik

seksi açıdan çekici anlamında kullanılan bu sözcüğün kökeni yunanca "kharisma"dır ve "karşılıksız olarak iyilik yapan" anlamına gelmektedir!

zaten bazı ezoterik tradisyonlarda çekiciliği güzel hatlar ya da seks düşüncesi çağrıştıran bir beden değil, ruhsal oluşumun sağladığı inancı vardır. "pozitif kişi" denilen, yani gerçekte rahat davranan, son yılların moda değimi ile "komplekssiz" insanlar doğal çekicidirler; çünkü bu kişilerin beyni pozitif enerji yayar.

yunan mitolojisinde de "charites" adlı üç tanrıça vardır ve hepsi de bereket ile ilgilidirler. isimlerinin manası ise son derece anlamlıdır: aglaea (parıltı), euphrosyne (sevinç-gülüş) ve thalia (iyi neşe).

herkesin kendine özel bir çekiciliği vardır; bunu realize edememenin nedeni beyindeki ketlemeler, yani negatif enerjilerdir. haset (kıskançlık değil, haset), hırs (öfke değil, hırs), aşırı korku, gibi olumsuz duygular beyinde negatif elektrik yaratırlar. bu duygular tetiklenmişken nöronlar arasındaki yıldırım, şimşek benzeri "çakmaların" resmi bile çekilmiştir.

toparlamak gerekirse karizmayı (cinsel çekimi, insanların dikkatini çekecek bir manyetizmayı) yaratan güzel bir yüz ve bedenden çok, rahat bir beyin ve iyi bir huydur.

güzellik diye de çok değerli bir şey vardır tabii ki; ancak karizma ile taçlanmıyorsa ancak ilk başta adaylar arasından seçilmek için avantajdır. sonrasını getirecek olan ise kesinlikle karizma, yani pozitif bir kimliktir.

buzdolabının kapağını açıp biraz baktıktan sonra kapatmak

eline geçen her lirayı piize yatırmış olanlar için çok acı bir hadise.

sadece p sadece a

evet, sadece p yim... 3 kere evlendim, hala hanım partnerlerim var, yine de erkeği beceremiyorum.

evet, yarak yemeği de çok seviyorum, bunu söylemekten -çok canımı yakacak tepkiler alsam da- vazgeçmiyorum.

hiç de feminen beden dilli biri değilim, hala da cute bir erkeğim.

bunları yaşıyorum, demek ki varım.

klase/kategorize etmeyin, ötekileştirmeyin, sınırlamayın, çözümlemek adına kısıtlamayın. bu dünyada alınan kaç nefes varsa, o kadar da farklı gerçek var.

yok aslında birbirimizden farkımız... ama hepimiz farklı farklıyız.

bırakın isteyen sadece a olsun, ya da p, veya versatile. hiç olmazsa bu "gay" (neşe) ortamında "vay, şu da bunu yaptı" biçimindeki suçlayıcı ataerkil yaklaşım olmasın.

herkes rahat konuşsun, istediğini söylesin. dydukları saçma gelen bile en azından "tamamdır, sıkıntı yooook, rahat ol, kasma" desin.

gülelim, eğlenelim, gay olalım.

alkol alınan gece yapılmaması gerekenler

külkedisi (cindrella) masalını unutmak!

partiyi saat 24.00'de -yani balonun en hızlı sürecinde- terk edecek aklı/gücü/bilgisi/kahramanlığı/geyliği olmayan kişi eve arabası ile değil, kabakla dönmeye uğraşır.

gece serinliğinde yapılan şeyler

soyunmak penceresi (ve de perdeleri) açık odada... sonra da koridorun sonundaki ışığı açmak ve saçlarını uçurarak dans etmek!

gün boyu adamı boğan basınçtan kurtulup rahatlayınca tıpkı serin sulara girer gibi ferahlar, hızlanırsın da... o yüzden olur minik çılgınlıklar.

lice'de katliam var

20 yıla yakın süre önce evimize, yaşlı teyzeme bakması için bir genç kız geldi. lice'liydi. lice adını ilk ondan duymuştum. lıce diye söylerdi. evdeki ikinci saati sonunda ilk yaptığı -kapağı üzerinde kabartma melek figürleri olan- pek pahalı, pek havalı porselen şekerlikteki divan çikolataları yemek oldu. ciddiyim! resmen gitti, kapağı açtı ve yedi. küçük vahşi bir hayvan gibiydi. babam kafası bozulan ev halkını azarlamış "canı istemiş, yemiş" demişti. adı emineydi.

iki yıl bizimle kaldı. bu sürede teyzem vefat etti. ben bir hanımla yaşamaya başladım. (o zamanlar heteroydum.) onu da yanıma aldım. iki yılın sonunda ben ve hatun gece çıkarsak evde yalnız kalıp sıkılmasın diye yanımıza alır, arkadaşımız diye tanıtırdık. adı artık nezin'di. kendi seçmişti bu adı. konuşana dek (şivesi düzelmedi o sürede doğal olarak) hiç kimse sadece iki yıldır istanbul'da olduğunu anlamazdı.

bir gün ağabeyi geldi... aldı götürdü. ağlayarak ayrıldı. "döneceğim, söz" dedi...

bir daha görmedik.

en küçük detayına dek gerçek bir olaydır bu.

kıssadan hisse...

sadece insanlar değil, tüm canlıların özü bir: hücre.

sadece canlılar değil, tüm varlıkların özü bir: atom.

neyse...

ha, aklıma bir de söz geldi, her niyeyse: "kötü şartlar, kötü insanlar yaratır."

ayı sözlük yazarlarından iyi görünme taktikleri

kimseye sorup danışmadan sevdiğinizi, beğendiğinizi giyin/takın. kimine göre yırtık jean, kimine william fioravanti takım elbise, kimine futbolcu arda smokini...

kendini beğenince rahatlarsın; ancak rahat olduğunda adı konmamış o gizli manyetizma aktif olur.

efes alsın yeter

iki bira alsın yeter.

(bkz: aç ayı oynamaz)
çok doyarsa da uyur.

karizmatik erkek isimleri

mutsuz ama neşeli insan

feedback mechanism''e (ya da metafiziğin "benzer benzeri çeker" teorisine) inanıyordur. (gamlı baykuş takılan negatif enerji celbeder. vice versa...)

beynin, kişi mutsuz olduğunda yüze keder dolu bir ifade yolladığı gerçeği ters yönlü olarak feedback ile meydana getirilebilir: yani sürekli -zorla da olsa- gülümseyen, ya da neşeli davranan biri, bir süre sonra beynindeki negatif enerjiyi geri besleme ile dağıtabilir.

reddedilince çemkiren eşcinsel modeli

kimi insan tipinin doğasında bulunan çemkirmedir, eşcinsellere özgü değildir.

bu tipler genelde ataerkil ortamın ürünüdürler: sahip olmak, ya da yenilmemek/kaybetmemek için bildikleri tek yol saldırmaktır. "efendilik" denen o "bir çeşit sakinlik, sabır ve hoşgörü" onlara göre -kendileri açısından- enayilik, karşısındaki kişi açısından "enayi/av" olmak anlamındadır.

sözün özü cinsel seçimle hiç de ilgisi olan bir kişilik özelliği değildir sözü edilen tavır. hatta bence "gay" (neşeli) sözcüğü ile anılacak kadar "keyfe keder" ve "çelebi" yapıdaki gey toğluluğu üylerine daha uzak bir niteliktir.

türk erkeklerinin seks hakkındaki yalanları

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği seks pozisyonu

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

koyu lacivert geceden yayılan -arada sırada duyulan köpek havlamaları, araç motoru sesi, gök gürültüsü ve bilgisayarımdan dökülen fan'in sesi ile bezeli- herkesin uykuda olduğu saatlerin sessizliğinin büyülü müziği...

eşcinsel cinayetleri

toplam sayısı kocası tarafından öldürülen hetero kadın cinayetlerinin sayısını yarılamayan sayıdadır.
  • /
  • 21
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 405

ayı sözlük'ten heteroseksüel erkeklere tavsiyeler

arkadan birşeyler sokun 31 çekerken...

erkeğin orgazmını yaratan prostat bezine baskı yaparak gelince anlarsınız önceden pek de az boşaldığınızı.

anal seks, fizyolojik yapı açısından erkekler içindir, kadınlar değil.

babanız hakkındaki acı gerçekler

30 yıl sonra duyduğum olaydır.

bir hava kuvvetleri sıkı yönetim komutanı babamın çocukluk kankasıydı. birlikte büyümüşler, pilotluk sınavına birlikte girmişler. babannem, babama fazla yedirdiği için sınavda babam kusmuş; pilot olma şansını böylece yitirmiş.

adı geçen abi, ben çocukken babamın ofisine gelmişti -ki, o zamanlar komutandı- demişti ki: "ben ...ların evine gittiğimde karnım doyardı..."

sonra bir gün, teyzem -gerçekten istemeden- bir laf etti: meğer babamla bu komutan arasında bir dedikodu çıkmış yıllar önce...

bu "şaiayı" duyduğumda gay değildim. inandım hemen. gaydar yanım o zaman da vardı belki de... ancak çok acı gelmişti.

şimdi ise seni anlıyorum baba...

ayı sözlük itiraf

ücretliyim. önceki haftalarda parasızlıktan geberme sınırındaydım. sonunda ctesi iyi bir iş çıktı. bir birahaneye -daha önceden tanıdığım eli açık bir bey- çağırıyordu beni.

yabanlık pantalonumu ve çizmelerimi giydim. rafımdaki son parayı koydum cebime. minibüse atladım, gittim mekana... bey gelmedi!

dönmek için param bile yoktu. mecburen sağanakta yürüdüm eve kadar. pantalonum çamur içinde kaldı. sırtında hd baskısı olan ceketim ve yabanlık çizmelerim yamuldu gökten ve yerden akan sularda ıslanmaktan.

sonuç olarak ölümüne nefret ettiğim ev arkadaşımdan yine borç almak zorunda kaldım.

buraya dek yazdıklarım overture, uvertür, girizgah, zemin... asıl itiraf şimdi geliyor: yıllardır düzgün bir işte çalışamıyorum. beceremedim, beceremiyorum.

(bkz: beceriksizlik korkusu)
(bkz: çalışma korkusu)
(bkz: tembel bir serseri olmak)

edit:
yalnız biriyim. anlatmayı isteyip konuşamayacağım bir ortamdayım. bu sözlükte ise kendimi şöyle hissettim: karşımda günah çıkartıp rahatlayacağım -alt yapısı aynı, ama ayrı ekolden olan- papazlar ordusu vardı. ben de en yakın zamanda yaşadığım, bir başıma üzerimden atamadığım bir derdimi yazdım.

anlamsız seçilmiş.

edit 2: sağ olsun dostlar; bu entrymi beğenilenlere taşımışlar.

türkiye'de gay olmak

sanıldığı kadar zorlu değildir.

yurt dışında kimse siklemez, ama bu ülkede havalı bir yanı vardır. türkiye'de gay olduğunu saklamayan erkekler, diğer ülkelerden çok daha fazla kovalanır -normal- erkeklerce.

eğlencelidir.

sevişirken başa gelen komik olaylar

4 gün önce başıma gelmiş bir olaydır: bir müşteri, beni yaşadığı apartmanın kapıcı dairesi karşısındaki depo benzeri yere götürebileceğini söyledi. kapıcının işine bir yıl kadar önce son verilmişti, bu yüzden alt kat tamamen boştu.

kabul ettim.

alt kata indik, müşteri demir bir kapıyı anahtarı ile açtı... ve o eski daire, yeni deponun dibine ilerleyip diz çöktüm ve işe giriştim.

birkaç dakika geçmemişti ki "sen ne yapıyorsun orada? diye bir ses duyarak kendimi birşeylerin (sarhoşluktan hatırlamıyorum) arkasına attım. adam karanlıklar içinden toparlanarak çıktı, gelen kadını yine hatırlamadığım birşeyler diyerek yatıştırdı... ve birlikte çekip gittiler! beni depoda kilitleyerek!

inanılmaz bir bunalım içinde, depo kapısına tekmeler atmamak için dişlerimi sıkarak ne kadar bekledim? yüzyıl? on dakika? bilmiyorum.

neyse... müşteri geldi ve beni kilitli olduğum yerden kurtardı.

kolay gecelerden biriydi anlayacağınız.

edit: gelen hatun yöneticiymiş.

dostlara tavsiye: artık her bir yerde -yerini sadece yöneticilerin yerini bildiği, gizli- kameralar var. "burda yok, biliyom, gel" diyenlere pek güvenmek yanlış. ayırca raflardaki çiçek arkaları, masum kalemler, kapalı -ama ilginç pozisyonda duran- cep telefonları da kuşkulu nesneler. kendini bir sabah x... bilmemne dot com da izlemek istemeyenler lafıma kulak vermeli.

yunanlı kahramanlar ve eşcinsellik

yunan mitolojisinde üç tane "erkekliği sembolize eden" baş kahraman vardır. heracles (herkül), achilleus (aşil tendonu değiminin isim babası) ve antik mitolojide "theseus'suz birşey yoktur" sözcüğünün kaynağı theseus...

theseus'un erkek sevgilisi lapith kralı peirithoos'tur. birlikte argonout'lar seferi ve klydon avına katılmışlardır. žşölen adlı kitabında socrates, theseus ve peirithoos'un "birlikte yatmalarından çok, birbirlerine içten bir saygı duyup, büyük işler başardıkları için övüldüklerini" söylemektedir.

tanışmaları ilginçtir: peirithoos bir gün theseus'un sürülerini çalar. theseus bunu fark eder ve onu kovalamaya başlar. peirithoos çarpışmağa karar verir, theseus'un karşısına çıkar…ama theseus öyle yakışıklıdır ki peirithoos onu görür
görmez aşık olur. diz çöker kahramanın önünde. böylece birleşen iki kahraman peirithoos ölene dek ayrılmayacaklardır.

erkekliğin doruğu, gücün atası, muhteşem maskülenite herakles ise öncelikle lidya kraliçesi omphale yanında kaldığı sürece kadın elbiseleri ve iş işlemek benzeri uğraşlar ile yaşamıştır. bu konu tüm rönesans ressamlarının betimlemekten bıkıp usanmadığı bir konudur.
http://www.wikigallery.org/paintings/266501-267000/266651/painting1.jpg
http://www.bonzasheila.com/stories/heraklesomphale.html

kahramanın, giyinmesine yardım eden(!) güzeller güzeli bir delikanlı olan hylas adlı bir de oğlanı vardır. çok sever hylas'ı. birlikte argonoutlar seferine katılırlar. gemi
mysia'ya gelince hylas su aramak için karaya çıkar ve güzelliğine vurulan
nymphe'ler tarafından kaçırılır.

hylas'ın bir türlü dönmediğini gören herakles aramak üzere diğer yiğitlerle karaya çıkar ve uzun uzun delikanlıya bağırırlar. ama hylas geri dönmez. sonunda hylas'ı yitirdiğini iyice anlayan herakles öylesine acı çeker ki, sağa sola saldırıp üstünü başını yırtmağa başlar.

hylas'tan sonra herakles'i de yitireceklerini anlayan argonoutlar efsanevi kahramanı ancak bağladıktan sonra zorla gemiye bindirip yola koyulabilirler. ünlü antik çağ coğrafyacısı strabon uzun süre gemlik'te hylas adına festival düzenlendiğini ve burada insanların alay halinde çevreye yayılıp hylas'ı arar gibi ismini bağırdıklarını yazmıştır.

iliada destanının yarı-tanrı kahramanı achilleus da silah ve yatak arkadaşı patroklos'u yitirince benzer bir "krize" girmiştir. (detaylı bilgi için bkz. myrmidon'lar tragedyası.) patroklos yiğit bir savaşçıdır. ancak yine de patroklos'u kendinin katılmadığı bir muharebeye meraklı anneler gibi yollamaktadır. bu durum bir kahramanlık öyküsü okumakta olan okuyucuya hayli ilginç gelir.

illiada xvi/85
"troialıları gemilerden kovdun mu geri dön"
(…)
"kente kadar (orduya) önderlik edeyim deme"
(…)
"kurtuluş ateşi parlar parlamaz gemilerin üzerinde,
hiç durma bak geriye dönmeye,
bırak onları (akhalar ile troialıları), kozlarını paylaşsınlar ovada"

oysa yine de savaş sırasında patroklos ölür. bu haberi alan achilleus ise aynı herkül
gibi saçını başını yolar kederden!

illiada xviii/20
(…) akhilleus'u kapkara bir yas bulutu kapladı,
iki eliyle aldı ocağın küllerini,
döktü başının üstüne, kirletti güzelim yüzünü.
mis kokulu gömleği bulandı kapkara küle.
sonra uzandı boylu boyunca tozun toprağın içine,
elleriyle çekip kopardı, kirletti saçlarını.

ilk eşcinsel ilişkiden sonra yapılanlar

balkona (oteldeydim) çırılçıplak çıkıp dans etmiştim. üstelik müzik filan yoktu!

hem genelgeçere ters düşen birşeyler yapıp baş kaldırmıştım baskıya... ama en önemlisi: süper bir orgazmdı. her noktam boşalmıştı. daha doğrusu her noktamdaki tutsaklar, birikmişler, boşalmıştı.

süper bir partnerim yoktu aslında. yaşadığım daha çok yıllarca çekilen duvarların gümlemesydi.

sanki leş gibi bir bedenle çivileme denize, ama gece denizine, dalmak gibiydi.

kadın bedeni üzerinden iğrenç küfürler

(bkz: erkek eşcinsellerin kadın bedenini pek de kafaya takmasalar da ciddiye alıp sorumluluk duymaları)

eklemeden duramayacağım:
aybaşın mı tuttu?
amcık hoşafı.
veriyo.
açmış nah buraya kadar!

bu liste uzatılabilir, hiç de değeri yok. önemli olan bu pespaye lafları üreten aç, dengesiz, yalnız kimselerin gayler için de taşınması zor laflar üretmeleri.

kadınlarla aynı kefeye konmak beni hep rahatsız etmiştir; ki, bazı heterolar, bazı "ful aktifler" bu şekilde davranıyorlar. geyler, tıpkı kadınlar gibi, kimilerinin pis laflarla egolarını tatmin ettikleri yemler! oysa kendi cinsimden -yeri gelince- hoşlanmam, karşı cins ile benzer görülmeme neden oluyorsa burada büyyyüüüük bir pislik var demektir. bu pisliğin abarmasının nedeni belki erkek olduğumuzu hatırlayıp o "gariplere" yeterince tepki vermemek.

yanlış (ya da çok kişiyi rahatsız edecek) birşey söyleyecek olabilirim; ancak demirtaş gibi bir politikacının, kürt milliyetçisi olmayan birçok kimsenin bu denli sempatisini kazanmasının bir nedeni de acaba terör (evet, kelime bu) değil mi? "ağlamayan çocuğa süt verilmiyor" mu? dişlerini gösterip bazen de ısırmayınca hep "okka altına" mı gidiyorsun?"

bu konu, üzerinde ciddiyetle durulması gereken dinamikler içeriyor. bu yüzden biz gayler -belki de- bu kadar gök kuşağı rengi olacağımıza -hani nasıl diyeyim- biraz silahlanıp, erkek olduğumuzu göstermemiz mi gerek acaba?

yoksa o ortama hiiiiç bulaşmayıp, onlara rahat ve neşeli olmayı öğretmemiz mi?

gerçekten bilemiyorum.



ayı sözlük yazarlarının merak ettikleri

"göt oğlanı" olmanın altından kalkılamayacak kadar aşağılayıcı bir konum sayılmasının nedenini merak ediyorum.

bu kanıdaki adamların çoğunun da islam dininden olması şaşırtıcı; çünkü cennetteki memeleri yeni sertleşmiş hurilerin counterpart'ı gılmanlardır; islam, erkekegemen bir din olduğu halde "ful aktifler", ya da kahraman heterolar değil! bir diğer deyişle kuran'da güzel ve eşcinsel olduğu hissedilen erkekler, tıpkı güzel kadınlar kadar değerli olarak algılanmış; hiç de aşağılık bir konumda sunulmamış. bu değerli ve seçkin konuma ful aktifler, heterolar layık görülmemiş.

bu sözlerime karşı "cennete girecek eşcinsel erkekler de düşünüldüğü için gılman modelinden söz edilmiş" denilebilir. oysa bu sefer de kuran'ın "eşcinsel erkekler ille de genç ve yakışıklı erkeklerden hoşlanmaz, bear diye bir kavram var" şeklindeki gerçekten bihaber olduğu gibi rahatsız edici bir düşünce doğar.

sözün özü merak ediyorum: neden bu ülkede (inglizcede "götveren oğlan" benzeri bir küfür duymadım) anal seks seven güzel erkek olmak enayi / ahmak/ zavallı/ aciz/ güçsüz/ iradesiz/ kadınsı olmak biçiminde algılanıyor?

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

within temptation - the heart of everything

offffff.......................

ensest ilişki

satanizm sanılan paganizmde çocuklara ilk cinsel deneyimi ebeveynleri verir. (kedi kesen, alelacayip makyajlarla insanları korkutmaya çalşırken kendi korkularını sergileyen -sapık asla demem- bana aşırı garip gelen kimselerin din diye ortaya sürdükleri sistemden söz etmiyorum; doğaya, özgürlüğe, farklı bir moral sisteme göre yaşayan kimselerin inancından bahsediyorum)

birçok kimseyi "rencide edici" bir düşüncedir bu. ancak biraz yüreklice düşünürsek farklı sonuçlara varmak olası: ilk cinsel ilişki, ayıp sanılan bir eylemi, büyük olasılıkla gizliden gizliye, suçluluk içinde uygulamaktır. bu yüzden ilk deneyim cesaret ister. arzu yaratır bu cesareti. korku dizginlenir ve cinsellik denenir. yine de sonuç hüsran olabilir; deneyimsiz tarafta ciddi travmalar yaratabilir. sonucun başarısı partnerin deneyimi, sabrı ve iyi niyeti ile yakından ilişkilidir.

bu riski almamanın yoldur belki de bir insanın ilk deneyimini onu en seven kişi ile -değim yerindeyse güvenlik içinde- yaşaması. bir oğlana en yakını annesi, bir kıza da en yakını babasıysa neden bu "en yakın" kimseler cinsel enerji denilen enerjiye kapıları "usulünce" açtırmasınlar? bu uygulama ebeveynlerce bir zevk değil, bir görev olarak algılanır, bir çeşit terbiye süreci (bedeni terbiye etmek) olarak üstlenilir ve dikkatle yapılırsa birçok bireyin cinsel hayatının ilerideki yaşlarda daha sağlıklı olacağını düşünmeden edemiyorum.

missstiffany

bir yere mi gitmiş? pek anlamadım?

birkaç kere yazıştım, pek de tanımam; ancak diğer bazı trans kadınlar gibi x kromozomunun verdiği anlayış, sevecenlik, uyum, şefkat, besleme gibi niteliklere yabancı.

edit: bazı dostlar neler olduğunu sormuşlar açıklayayım: bir entrymde "eşcinsellik, kadınsılık ile eş görülüyor, translar kültürlerini bizden iyi yayıyorlar" mealinde bir şey yazdım. durduk yerde bana mesaj attı, transları sevmiyor musun yok bilmemne... bir de alıntı "fazla dolanmayın ortalıktaya da getirmişsin(kiimseciklerin ne haddi ne gücü yeter buna)" nereden çıkartmılş bunları? valla ağzım açık kaldı. öyle ağırıma gitti ki upuzun yanıtlar yazdım, inanılmaz ölçüde "alttan alır" cevaplar verdim; tamamen yanıldığını, hatta bir zamanlar bir trans erkekle ilişkim olduğunu, çektikleri sorunları yakından bildiğimi anlattım. ancak dinletmenin imkanı yok. isteyene onun yazdığı mesajları ve benim yanıtlarımı yollayabilirim.

bu sözlükte hazzetmediğim tek erkektir. missmiş... atacı, yani baskıcı, "illa dediğim olacak, kimse benim doğrularıma karşı çıkamaz" tipi erkeğin önde gideni.

kimse bir diğer yazar kendi gibi düşünmüyor diye mesaj atıp kabadayılık etmeyecek!

edit: yazdığım -o kişiyi değil, onu sevenleri sivri bir dille eleştirdiğim- için kuma'yı rahatsz etmiş. haklıdır. bu yüzden entrymi siliyorum.

ekleyeyim: o kişi hakkında düşüncelerim aynıdır. kimse hoşuna gitmeyen entry görünce gagalamaya ve susturmaya çalışmayacak. erkekçe ağırbaşlılıkla, ya da kadınca hanımefendilikle karşılayacak.

depresyon

sadece can sıkıntısıdır. boğulmuşluktur coşamamaktan!

önceleri "moralin mi bozuk"tu, sonra "bunalım"dı, ardından "stress" oldu... ve de "depresyon"... post moderni "panik atak".

biliyorum: manik-depresiv ile depresyon ayrı şeylerdir... sözde! aslında hepsinin tek bir nedeni vardır: istediğin gibi sikişememek! özgür olmamak! yönetilmek! ve bundan pek de pis şekilde bunalmak...

o depresyondaki, ya da panik atak hastasını (nasıl da orgazm olur gibi derler "beğğn panik atak hastesiyiığğmm") bir hey-hey-de-hey-hey orji ortamına sok. etrafında bir sürü onu isteyen, acayip şekilde becerecek (ya da aşık filan olacak, ev kuracak) zevat olsun. bakalım bir boku kalacak mı?

itirazım var

tevrat'ta adem'e kafası bozulan rab'ın "sen erkek, yiyeceğini topraktan zorlukla çıkaracaksın" (kadına da "sen kadın, acı ile doğuracaksın") diye insana lanet etmesine. yarın yine işbaşı da...

meraklısı için:
tevrat, yaratılış 3:
14 bunun üzerine rab tanrı yılana, “bu yaptığından ötürü bütün evcil ve yabanıl hayvanların en lanetlisi sen olacaksın” dedi, “karnının üzerinde sürünecek, yaşamın boyunca toprak yiyeceksin.
15 seninle kadını, onun soyuyla senin soyunu birbirinize düşman edeceğim. onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın.”
16 rab tanrı kadına, “çocuk doğururken sana çok acı çektireceğim” dedi, “ağrı çekerek doğum yapacaksın. kocana istek duyacaksın, seni o yönetecek.”
17 rab tanrı adem'e, “karının sözünü dinlediğin ve sana, meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için toprak senin yüzünden lanetlendi” dedi, “yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.

erkek severlik

ağırbaşlılığı, zorlukları omuzlamayı, az ve öz konuşmayı, sadece gerekince anlatmayı, soğukkanlılığı, edebi ve adabı, o farklı gücü bilmektir erkeklik. ve de bunları sevmektir.

bize ibne derler... bizler belki de -heterolardan bile- daha gerçek erkekleriz.
Henüz takip ettiği biri yok.