belçika
madem komşuyuz, öyleyse niye savaşmıyoruz diye düşünen ve bunu yıllarca pratiğe döken fransa ve hollandayı birbirinden ayırmak için yıllar önce bir alman kralı tarafından oluşturulmuş ve başına da bir alman prensinin oturtulduğu tampon bir ülkedir. ülkenin güney toprakları olan valonya fransa dan, kuzey bölgesi flaman ise hollanda dan tırtıklandığı için güneyde fransız asıllı valonlar, kuzeyde de flamanlar yaşar. çalışkan ve zengin flamanlar, volanları tembellikle suçlar ve flamanlar sayesinde rahat bir hayat süren parazitler olarak görürler. şarap, aşk ve parti konusunda uzman volanlar ise flamanları paradan başka bir şey düşünmeyen ruhsuz psikopatlar olmakla suçlar ki, iki tarafın da iddiaları köküne kadar doğrudur.
her iki bölgenin kendi parlamentosu, kabinesi, başbakanı falan vardır. tam ortadaki brüksel de özerk bir bölgedir ve burada volanlar çoğunluktadır. onun da kendi parlamentosu, bakanı, başbakanı falan vardır. bir de ülkenin doğusunda sekiz-on bin alman nüfusun yaşadığı alman özerk bölgesi vardır ve evet bildiniz onların da başbakan dahil tüm kadrosu tamdır. bir de tüm belçika nın ulusal parlamentosu ve kabinesini de eklerseniz 3 farklı dilin konuşulduğu bu 12-13 milyonluk ülkede 160 tane bakan ve 5 tane başbakan vardır. asıl komik olan, bu arada ülkenin resmi yönetim biçimi krallıktır ve kraliyet ailesi kompile almandır. sürekli bölünmek isteyen bu ülkede herkes birbirinden nefret eder. ama kralı severler. gerçekten de kral iyi adamdır.
ayı sözlük yazarlarının şu an yaptıkları
açtığım üç sekmenin birinde internetten film indirirken, diğer sekmede gazetedeki politik bir haberin altına beni ömür boyu içeri atmalarına yetecek nitelikte politik bir yorum yazmak, üçüncü sekmede de eşcinsel içeriğe sahip bir platform olan ayı sözlükte takılmak şeklinde ne kadar illegal, ahlaksız ve onaylanmayan aktivite varsa hepsinden ortaya karışık yapmak.
ayı sözlük erkekliğin kitabı
"aktifim, gay değilim" in farklı bir versiyonu "normal eşcinselim, efemine değilim" olarak su yüzüne çıkmıştır.
gay ilişkide partnerine karıcım diyen erkek
iki erkeğin birbirine sevgilim demesi kadar normaldir. insanlara heteroseksüel yaşam biçimini zorla dayatarak eşcinselliği hor görmek nasıl faşizan bir tavırsa, bir eşcinselin davranışlarını diğer eşcinsellerin küçük görmesi de bu faşizmin içselleştirilmesidir. iki erkek çırılçıplak yatağa girdikten sonra yapılan ya da söylenen bazı şeyleri tuhaf ve yakışıksız bulmak, resmin bütününe baktığınız zaman çok komiktir.
ha, bunu yapan sizin partneriniz ve size böyle hitap edilmesinden hoşlanmıyorsanız söylersiniz bi daha yapmasın. ama ısrarla karıcım demeye devam ediyorsa, adamı domaltıp, .....eeee, yani kadın olmadığınızı bir şekilde gösterirsiniz.
gözlük takmak
her gün onlarca laser operasyon yaparak insanların miyop, hipermetrop vs kırma kusurunu düzelten, onlara "artık gözlük ya da lens kullanmak zorunda değilsiniz, gelin sizin de gözünüzü çizelim" diyen tüm göz doktorlarının kendileri için uygun gördüğü tedavidir. babacım madem bu operasyon bu kadar güvenli, sen neden kurtulmuyorsun o gözlüklerden?
sinerji
en basit tanımıyla 2+2 nin 5 ya da daha fazla etmesidir. sinerji, kelime anlamı olarak bir güç birliğinden öte birşeydir. birlikte hareket eden iki etmenin toplam etkisinin, ikisinin etkilerinin ayrı ayrı toplamından daha fazla olmasıdır.
gay ilişkide partnerine kocacım diyen erkek
konuşmasına imkan vermeyecek şeyler deneyerek engellenebilir.
bir eşcinsel evladın aileye yaşattırdığı utanç
bunu da atlattık denilen durumlar
şu ana kadar ülkenin başına geçmiş tüm politikacılar.
şu an mevcut olanlar için de aynı şeyi en kısa sürede söyleriz inşallah, süpaneke dinimiz, amin.
heteroseksüel lafları
adanalılar çok bunaldıklarında, içinde bulundukları ruh halinden kurtulabilmek için son çare olarak şöyle derler;
"biri beni siksin amınakoyim"
reenkarnasyon
ben güney fransa da bir şarap üreticisiymişim. testyourself.tr.msn.com testi öyle diyor. fransanın güneyi, özellikle burada yaşayan insanlar ve şarap, hayat boyunca sevemediğim iki şey olmuştur. bir kuyruk acısı varmış demek ki.
türk kızları
aslında pipileri olsa her türlü giderleri vardır. bir ayıda olması beklenen kıl tüy, göt göbek vs kriterlerin çoğuna sahiptirler. ama pipileri yoktur işte.
çağatay ulusoy un karanlıktan çırılçıplak koşarak gelmesi
trajedi nin yorumuna ilaveten, "ulan seni bana sayıyla mı verdiler" diyerek sağlam bir gürgen sopayla girişmeme neden olabilecek aksiyon.
hoşlarım ve boşlarım silindi onlar benim emeklerimdi diye ağlayan yazar
sözlükte yaprak dökümü olduğunu gösterir. sözlük yönetiminin bahar temizliği de olabilir. kalan sağlarla devam edeceğizdir.
sevgililer gününde neden aramadın diyen arkadaş
bankaların, alışveriş merkezlerinin 14 şubata dair mesaj ve mail bombardımanı sonrasında insanda sanki hakikatten dini bir bayram geliyormuş hissi uyanması sonucu olabilir, normaldir. geçen hafta bir iki arkadaş uyku tulumlarını, çadırları alıp bir haftalığına kekova tarafına yürüyüşe gidelim diye düşündük, "şu 14 şubat geçsin, ondan sonra yapalım" dediler.
*
tüm zamanların en iyi kitabı
victor hugo nun "les miserables" sefiller kitabı,
fransa daki demokratikleşme ve devrim süreciyle birlikte aslında tüm avrupanın bugüne nasıl geldiğini çok güzel anlatır.
iç gıdıklayan çamaşır renkleri
çamaşırın rengi ne olursa olsun ama bedeni x large olsun.
çocukken uydurulan şarkı sözleri
istiklal marşının son dizesini "akata mata minim istiklaaaal" diye okumuştum ilk bir sene.
bear’ların bear sevmesi
insanın cinsel yönelimi hayat boyu değişim gösteren dinamik bir süreç olduğuna göre, her zaman doğru olmayan bir önermedir. bazı insanlar vardır ki daha ilk gördüğünüzde ağzına burnuna eterli pamuğu basıp ya da gazozuna ilacı atıp hemen oracıkta ...neyse tamam sakinim.
ama bazen de ilk bakışta size çekici gelmeyen, tipiniz olmayan bir insanı tanıdıkça sever, hoşlanırsınız ve bir gün kendinizle oynarken onu hayal ettiğinizi farkedersiniz. dating sitelerinde sıkça kullanılan terim olan "kimyanın uyuşması" ya da ten uyumudur sanırım herşey.
melankolik ilişki
böyle ten tene değmeden, hatta hiç konuşmadan, birbirine açılmadan bir ilişki doğar aranızda. gözgöze geldiğinizde onlarca insanın tam ortasındayken bile, sadece birbirine bakarak, ya da kısa bir merhaba diyerek kalbindekileri ona söylersin, o da sana aynı şekilde cevap verir. seni ne kadar sevdiğini, sana değer verdiğini kimsenin anlamayacağı bir dille sana ifade eder. hiçbir zaman sarılıp "seni seviyorum" diyemeyeceğini bilsen bile dert etmezsin. onu sevmenin verdiği mutluluğun keyfini çıkarırsın ve onun da seni sevdiğini bilirsin.
*