panda

Durum: 715 - 5 - 0 - 0 - 10.04.2024 01:13

Puan: 10086 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazılımcı.

deneme
  • /
  • 36

orospu olmak istiyorum

ucu açık bir deyim olup, açıklaması da o kadar zordur.şimdi ilk önce orospu nedir diye bir düşünüp tartıp ona göre değerlendirmek, devam etmek ya da hiç bir zaman kabullenmemek, açıkçası çok zor ve o kadar da kolay bir kararın nihayetinde oluşmuş bir deyim olup bazı zamanlarda ve hatta bazı yerlerde anılması çok sakıncalı bir durumun ifadesi olabilir.tartışmaya açık bir durum olmasına rağmen çok açık bir şekilde anlatıyor, beni benden alan sen değil miydin diye.işte böyle bir durumun ifadesidir bazen hüzünlü bazen gülen yüzler, bazen de hayat ama bazen değil her zaman hayat var içinde, hayat olduğu yerde o da var onun için hiç ayıplamamak ve de hiç hor görmemek gerekir, hayatın ta kendisidir çünkü...

2017 başkanlık referandumunda tercihin ne olacak

referandum tercihimiz ne olacak, ne güzel paylaşıyoruz demokrasi meydanında, vatandaşlık görevimiz mutlaka oy kullanalım diyoruz, fakat o kadar bilgi kirliliğinin olduğu bir ortamda referandumun ne kadar sağlıklı olacağı tartışılır.demokrasinin ve hukukun olmadığı bir ortamda olağan üstü hal yönetiminde girdiğimiz bu referandum, 15 temmuzun toplumda yarattığı travma ile bu anayasa değişikliğini bu koşullarda tartışmak bile mümkün değil.sorgulamak, düşünmek bizim neyimize..

anayasa değişikliğini ne kadar biliyorsunuz

biz biliyoruz kardeşim diyen söyleme kulak verdiğimde, gerçekten ürperiyorum, acaba şüphe ediyorum, nasıl bir paradigma, sosyolojik ve psikolojik tatminsizliğe neden olmuş oluşumların içinde boğulmak da çok da mantıklı gelmiyor.sessizce oturan ahmet amcam, yüreği burkulmuş, sesi çıkmıyor, sesinin çıkmamasının sebebi yaşlılık değil tabi ki, hayat o kadar üzerine gelmiş ki artık değil o yaşta genç yaşta olan insanların bile üzerindeki baskı düşündürücü ve çok tehlikeli.ardından neler olabileceğini düşünmek bile korkutuyor beni.gerisi size kalmış, yorumlamak ister misiniz..

amy winehouse

canlı konser verdiği zamanda keşke orada olabilseydim, bazen çok geç olabiliyor işte o anlardan biri şu an çok geç fakat özlemek de yetmiyor çünkü yetişmiş bir yetenek ve çok değerli eserler bırakmış, ardından da üzülerek keşkeler hiçbir zaman geri getirmeye yetmiyor demek zor geliyor.işte o her zaman yaşayacak hayatın her anında her yerde yaşayacak.

amy

back to black efsane bir şey, sürekli özleyeceğiz çünkü böyle güçlü yetenekler çok da nadir olsa dünyaya gelmekte kendini ölümden sonra da yaşatmaktadır.

kedi mırlamasının faydaları

gerçekten mucizevi bir olay.yapılan blimsel araştırmaların da nelere etki ettiği gerçeğini, bizzat yaşayarak anlamak çok farklı.

bilimsel değer taşıyan bu konuyla ilgili bilgiler ihtiva eden bir yazıda http://klasikyoga.com/kedi-mirlamasinin-... anlatılmak istenen tıbbi bir gerçektir.

back to black

bir back to black klasiği ve vazgeçilmezi, işte yine bir klasiğin bir hikayesi westworld hikayelerinin içinde ...

amy winehouse

özlediklerimiz arasında back to black,

neredesin artık geri gel...

sena şener

bir de buna baksak nasıl olur bayılıyorum unutlmazlar arasında yine ve yeni bir yorum,

(bkz: back to black)



başarılı buldum, çok heyecanlı ve harika...

careless whisper

çok anlamlı olmasından ve derinden izler bırakması ve belki de bazı bilgileri almasını bilenlere bir şeyler katmasından dolayı hala yaşadığının bir kanıtı olarak bu başlığı ve entriyi girme gereğini hissettim.kesinlikle yaşam, sanat, kültür, bilgi ve birikimin getirmiş olduğu bir baş yapıtlardan birisidir...



george michael in ölümsüz eseri

özledik gerçekten gelenler gidenlerin yerini tutmuyor...

dark bear

ben dark için varım bunu bilin lütfen, ona saygısızlık etmeyelim, o kadar canım yanıyor ki bilemez siniz, ama o kadar çok seviyorum ki onu da açıklamak zor gerçekten.

endişelenmek yok

evet gerçekten endişenlenmek diye bir şey söz konusu bile olamaz , başka kollara geçtiğimizde başka olur, farklı yorumlamalar ve yargılamalar, yargısız infaz ve daha fazlası...

bitecek her şey

evet belki yarın belki yarın dan da yakın her şey bir anda farklılaşacak , işte bu farklılaşma dediğimiz şey aslında devrim, kulağına küpe olsun, unutma senin ve senin gibi herkesin amacına hizmet etmek amacında olan insanları lütfen unutma ve onlardan uzak durma ve yardımlarını esirgeme ne olur, kulağını verdiğine eminim, sen bir aslansın...

ilk insanlar

demek ki bu başlık bile açılmamış nasıl bir şeydir ilk insanlar kimler bilir misiniz, tabi ki aslında yorulmadan söylemek gerekirse siz ve hepimiz diyebileceğim bir toplum bilmecesinin içinden açıklama gereği duymaktayım , çok candan yakın arkadaşlarım var ama ben duyamıyorum, yok oluyor birer ikişer sürükleniyor her şey bir bir siliniyor...bize anlatılanlar ile sana anlatılanlar arasında dağlar kadar fark var bu heyecan niye, sakin biraz ...

her şeyi süpürmek

yok böyle bir başlık biliyorum, ama yine de bir denemek istedim, şimdi karşınızdayım, bir anda herşeyi silmek ve kaybetme isteğinde olmak istediğinizi duyar gibiyim, her kez bir anda kaybomak ve hayatı sıfırlamak ister, her hangi bir anda kaybolmak isteyebilir ;

günlük hayatımızda temizlik yaparız, ve bu temizlikte tüm pislikleri yok etme çabasıyla çoğu kez başarılıyızdır.ta ki bir bilinmeyen cisim bizimle iletişime geçene kadar, işte böyle bir şeydir her şeyi süpürmek, biraz düşününce çok ayrıntı ortaya çıkar, ve o ayrıntılar çok acıtır, bu da tapası..

sevgi ve aşk yokmuş

evet bu benim başlığım, teşekkürler ilk önce benden önce cevaplamadığınız için , çünkü gerçekten gerekçeleriyle açıklanabilir bir başlıktır, demek isterim ki o kadar yoğunum ki bilmem aşk sevgi, önceden hepsini tecrübe ettim, böyle bir şeyin olmadığının kanıtı ortada olmalı inanmak farklı bir şey, var olması farklı, onun için kendimizden götüren değerleri, süpürülmüş bir hoca tarafından gibi görünmesin lütfen, onlar da biliyor için sıkılmasın her şey yoluna girecek ...

haydi söyle

bu yapıt eserini dinlediğimde içim titrer bir kez sonra tekrarr yine titrer, var olan aşkllar için titrer, hiç doğmayacak bir güneşin doğacağına inanarak bir gün başka bir dünyayla karşı karşıya gelir diye inanarak söylemek ister içten haydi söyle, bir gün ben o kadar samimi arkadaşımla yapmaya karar verdik ve aşkımız o kadar büyüdü ki anlatılamaz yaşanır, yaşlandık beraberce tecrübe ettik yaşadığımız anları , bazen çok sıkıntılıydık bazen de çok mutlu, aslında her an mutluyduk, anlatılması zor olan şey budur işte, yana yana çok seversiniz ama aslında sevdiğiniz o değildir, belki de şöyel bir geriye dönüp bakmak çok şeyi değiştirir, ben hayat tecrübelerimden anladığım sevgi yoksunluk aşk mahkümluktur. yine de yaşadığımız sürece sevmek gibi kalp atışının yaşandığı şeyden vazgeçemez insan oğlu, ben de öyle seni seviyorum dark...

benim için 14 şubat

14 şubat günü benim için, bazen eski bir sevgili, bazen de sıradan bir gün, hatıralarda kalan ne varsa güzel yaşanan anılardandır, geri getirmesi mümkün olmayan yaşanan anıların her an yaşanması mümkün olabileceği fikrine kapılmaktır

losing my religion

yükseklere çıkmaktır, saf en temiz duygularla zirveyi yaşamaktır, içimizi dökmektir, hakaretin kötü sözün olmadığı bir zamanda ve yerde yaşatabilmek ve yaşayabilmektir, hiç bir ayrımın olmadığı gerçek bir dünyanın varlığının olabileceği gerçeğidir

barış manço

saygıyla andığımız güzel insan, yaşasaydı türkiye nin şu anki haline herhalde kıvrak zekasıyla en güzel cevabı belirli şahsiyetlere güçlü üslubuyla hakkaniyetini verirdi, sonsuza kadar yaşayacak olan nadir sanatçımız barış manço tekrar saygıyla anıyoruz

(bkz: arkadaşım eşek)
  • /
  • 36

her şey çok güzel olacak

"ne zaman" sorusunu akla getiren başlık. her şey ne zaman çok güzel olacak? artık bazı şeyler olsun..

her şey çok güzel olacak

her sex çok güzel olacak gibi bir yanılgı

her şey çok güzel olacak

1998 türkiye yapımı komedi filmi. yönetmeni ömer vargı'dır, cem yılmaz ve mazhar alanson filmin başrollerini oynamıştır. istanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptali sonrasında ekrem imamoğlu'na bir çocuğun "ekrem abi her şey çok güzel olacak" şeklinde seslenişiyle son dönemde slogan haline gelmiş, sosyal medyada #herşeyçokgüzelolacak etiketiyle milyonlarca kişinin kullanmasına sebep olmuştur.

murat kurum

günümüz akp hükümetinin klasik emir erlerinden biri. inanılmaz itici geliyor bana. seçim çalışmalarında bol bol gaf yapıyor, hiçbir konuya hakim olmayışı ve bilgi yoksunluğu tüm konuşmalarında hissediliyor.

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

reis avrupa ve amerika'ya seslenmişti, 8 martı kutlamak için önce şiddeti bitirin demişti. kendi polisi meydanlarda bakın kadınlara neler yapıyor. avrupayı iki yüzlülükle suçlayanlar acaba sizin kaç tane yüzünüz var?!

hortum süleyman

gençliğini 90larda istanbul'da geçirmiş caddeye çıkan lgbti seks işçileri ile sohbet ettiğimde, ölmesini istedikleri kişi.

2000 yılında lgbti bireylerine uyguladığı şiddet nedeniyle yargılanmış, çıkan bir af nedeniyle ceza almaktan kurtulmuştur.

akp ve mhp gibi partilerden siyaset yapmak için aday adayı olmuştur.

hortum süleyman

polis in vurarak sakat bıraktığı yasin kırbaş ın açıklamaları.

hortum süleyman

2000 li yılların başlarında eski beyoğlu emniyet amiri. gerçek adı süleyman ulusoy olsa da herkes onu hormunuyla bilir. suçlu olduğu tahmin edilen ve özellikle travestilere çok sağlam hortum dayağı atarmış bu amca. çeşit çeşit hortumları varmış ve "hangisiyle döveyim" diye seçenek sunarmış. sonrasında saçlarını kazıtır ve namaz kıldırırmış travestilere. yıllarca çok çektirmiş bulunduğu ve görev yaptığı yerlerde. sonrasında erzurum'a gitmiştir rivayetlere göre farklı dedikodular var hakkında ama bunları burada yazıya dökmeyeceğim. erzurumda belediye başkalığına adaylığını koymuştur. akp ile arası iyidir son dönemde, bayrampaşa'da yaşamaktadır. 2002 yılında ona çok benzeyen kardeşi polis vedat ulusoy bir silahlı saldırıda görevi başındayken öldürülmüştür. yaptığı işkenceleri kardeşini kaybederek ödemiş olsa da o işkencelerine durmaksızın devam etmiştir. hakkında internet üzerinde bir çok bilgi ve röportajı bulunur. hortum amcayla gülden aydın'ın yaptığı röportaj okunmaya değerdir;


----------------------

beyoğlu emniyet müdürlüğü ekipler amiri hortum süleyman ulusoy’u kim tanımazki! o bir 'travesti avcısı’, o bir 'fenomen’; devlete ve polisliğe 'iman’ etmiş, toplumun ahlakını bozacak her türlü 'sapık eğilimle’ yılmadan, yorulmadan savaşmış...

eşcinsellere, travestilere karşı acımasız politikanın akla gelen ilk ismi olmuş. bir o kadar da nefret kazanmış. 1990’ların beyoğlu’su, pürtelaş ve ülker sokak dendiği zaman anlatmıyor, sanki o günleri yeniden yaşıyor. akp’den horasan belediye başkan adayı olmak için emekliye ayrıldı. seçimi başka akp adayı kazandı. şimdi 'başbakan erdoğan’ın attan düştüğü yer’ olarak ünlenen bayrampaşa belediyesi’ne ait parkada’nın yöneticisi. bugüne kadar kendisi hakkında çıkan bütün haberleri altı klasörde toplamış. şikayet ve tehdit mektupları da ayrı bir klasörde. önce biraz sohbet ediyoruz. erzurum’un horasan ilçesi’nin azap köyü’nden. erzurum’da dört yıl yatılı okumuştum. o canım kete il sınırlarının dışına ne zaman çıkacak, diye soruyorum. hançer barını, kargapazarı dağları’ndan inip erzurum’u sesleriyle de istila eden on binlerce kargayı soruyorum. süleyman bey, eşine telefon ediyor, derhal kete yollamasını istiyor. evden keteler geliyor, ben de ortak ağız tadımız keteye sığınıp, her şeyi soruyorum.

1991’de ekipler amiri olduğunuzda sizin gözünüzde beyoğlu nasıl bir yerdi?

- şanlıurfa’dan istanbul’a tayinim çıkınca pürtelaş’tan akyol caddesi’ne gittim. sutyen takmış, 45 numara topuklu ayakkabı giymiş, vücudunun beşte biri bile kapalı olmayan makyajlı erkekler vardı. ilk defa bir travesti gördüm, hayretler içinde kaldım. kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı, acayip bir görüntü vardı. rabbim beni buraya ekipler amiri yaparsa ben de burayı temizleyeceğim, dedim.

ne yaptınız?

- sabah evinden işe giden aile babalarını 'hişt hişt’ diye çağıranlara, 10-15 dakikada bir, müşteri erkeklerle apartmana girip çıkanlara, buradan çıkacaksınız, dedik. etrafını rahatsız etmeyen travestilere karışmadım. barda mı çalışacaksınız; çalışın, dedim. ben disiplini seven insanım. görev yaptığım yerde herkes benim kurallarıma uymak zorunda.

zaman zaman dövmüş olabiliriz

istiklal caddesi’ndeki eşcinselleri hortumla dövdünüz, nezarethanede işkence yaptınız.

- bakın, biz işkence yapmadık. bunu bağıra bağıra, rahat rahat söylüyorum. bunu herkes böyle bilsin. işkence, bir insanı götürüp işlediği ya da işlemediği suçu itiraf ettirmek için fiziki şiddet uygulayarak sorgulamaktır. benim görevim, sokaktaki asayişi sağlamak. baba oğlunu döver, anne de kızını. dövmedi diyenlere inanmıyorum. bizde de zaman zaman olmuş olabilir. olmadı demiyorum. yedi yıl fatih asayiş büro amirliği yaptım. hırsızı, uğursuzu, katili, eroinciyi sorguladım. hiçbirinden de işkence sabıkam yok allah’a şükür.

kafalarını kazıttınız, kısasa kısas bir savaşa giriştiniz travestilerle.

- şahsen hiç kimsenin kafasını kazımadım, saçını kesmedim.

emir de mi vermediniz?

- yok, hayır. ama inkar etmiyorum. kadın satanların saçlarını berberde üç numara kestirdim. çok bakımsızdılar zaten. polisler uzaktan onları tanısın diye. bir de iso adında deli bir adam vardı, sokakta yaşıyordu. herkes kaçardı kokusundan. onu tuttuğum gibi berbere, hamama götürdüm. tırnaklarını, koltukaltı kıllarını bile kestim.

o ilişkiye giren erkek ondan 20 misli aşağilik

travesti nedir, nasıl bir insandır sizin gözünüzde?

- nihayet insan. onlarla asla bir sorunum yok. ama sokaktaki insana nasıl kapkaç, uyuşturucu rahatsızlık veriyorsa travestiler de aynı şekilde rahatsızlık veriyor. ben travestilerden nefret ediyorum demiyorum ama tiksiniyorum. iki metre boyunda bir insanın bayan elbisesi giyip bıyıklı bir adamla cinsel ilişki kurması ne kadar tiksindirici, ürpertici bir olay.

travestilerle birlikte olanlara ne diyorsunuz?

- onların çoğu homoseksüel. aksaray’da bir işletmede normal kıyafetli, babayiğit, bıyıklı ve çoluk çocuklu homoseksüel erkekler var. travestiyle ilişkiye giren erkek onun yirmi misli aşağılıktır. ondan sonra gidip bir de karısının koynuna giriyor.

siz çok savaştınız ama engel olamadınız.

- albenisi var. bu işin alıcısı oldukça o ürün artacaktır.

ama kariyeri olan, fuhuş yapmayanlar da var.

- profesör olan da var. ruhunda gizli dürtüler olanlar için aile eğitimi önemli. çocuğumuzu özgür yetiştirirsek her şey bekleyebiliriz. homoseksüelliğe karşı insanlarımızın topyekun seferber olması lazım.

yakaladıklarınızı tuttuğu takımın rengindeki hortumla dövdüğünüzü, galatasaraylı olduğunuz için kırmızı hortumu kullandığınızı duydum. nedir bu unvanınız haline gelen hortumla ilişkiniz?

- işimiz gücümüz mü yok. nereden alıyorduk bu hortumları? bu arada hortum fabrikalarının da büyük reklamını yaptık. yüzde bir yapmışsak, yüzde 99’u da şişirme.

copum yanimda değildir hortum denk gelmiştir

o dönem çalıştığım dergide hortumlu fotoğraflarınız yayımlandı. daha sonra kamerayla tespit edildi hortum kullandığınız.

- o televizyon görüntüsü montaj. bir olay olmuştur, copum yanımda değildir. mesela bir otoparktaki hortum denk gelmiştir. renk renk hortum olur mu? ama beyoğlu’ndaki travestilerin elinde falçata var, bıçak var. bu insana gel, yüzümü gözümü darmadağın et mi diyeceğim? bunlar hap alıyorlar, acı kuvvetleri var. devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirteceğim? devleti zaafa mı uğratalım?

sabaha karşı istiklal caddesi’nin tarlabaşı’na açılan sokaklarında travesti gruplarıyla karşılaşıyorsunuz. emrinizdeki polislerle birlikte hortum elde hücuma geçiyorsunuz.

- gazetecilerin hayal gücü çok geniş olduğundan olayları istedikleri gibi şekillendirirler. bakın, gemi batarsa hep birlikte batacağız. zenginlerin kaçacağı ülkeler var. biz bu ülkede kalıp yaşayacağımıza göre bayrağımıza, ezanımıza, ahlakımıza, kültürümüze sahip çıkacağız.

türkiye’deki gay ve lezbiyen girişimi lambda, 1996’da sizi yılın en kötü adamı seçmişti.

- n’apayım yani? sanki dünyayı homoseksüeller yönetiyor! insanların kültür ve inançları farklı olabilir ama doğru bir tanedir.

evde hiddetinizden ortalığı titretir misiniz?

- dayak atmam. kızarım, bağırırım. salata da yaparım. hanım olmadığı zaman bulaşığı da yıkıyorum. çocukların kahvaltısını hazırlıyorum. emniyette de yemekleri ben yapardım.

cihangirli kadınlar "hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi", diye dua ediyormuş!

sokaklar güvensizleşti. türkiye genelinde şiddet yüzde 34 arttı. neden?

- uyum yasaları’nın yürürlüğe gireceği 1 nisan’dan itibaren suçlar aşırı derecede artacak. piyasa suçlularla avukatlarına kalacak. yeni yasalar yüzünden polisin eli kolu bağlandı. artık gözaltına alacağım her insanı savcıya hakime soracağım. yasalarımızda cezanın karşılığı az. mağdurun değil, sanığın haklarını koruyan yasalar çıkardık hep. avrupa’da cezalar daha ağır. cavit çağlar’ın, alaattin çakıcı’nın yurtdışından geldikleri sıradaki hallerine bakın, bir de buradaki cezaevlerinden çıktıklarındaki hallerine. oralardan perişan, buradan gürbüz çıkıyorlar. bir insan otuz kere polise düşmüşse, iflah olmamışsa niye salıveriyorsunuz? avrupalı’dan daha mı avrupalıyız?

beyoğlu’nda yeniden işbaşı yapsam şu kadar sürede güvenliği sağlarım, der misiniz?

- işgüzarlığa lüzum yok. kraldan çok kralcı olanların kellesini keserler. biz hukuk devletiyiz. kantarın topuzunu kaçırmadan, ülkenin imajını bozmadan görev yapmak zorundayız. sadece polisiye tedbirlerle suçun önü alınmaz. yasal ve siyasal ayağı da var. çok beddua alsam da öyle çok dua da alıyorum. duyuyorum, cihangirli kadınlar dua ederken 'hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi’ diyorlarmış. travestiler bile suç işleseler, mağdur da olsalar adaletimin tek olduğunu bilirler. fatih’in 69 mahallesinin muhtarı asayiş toplantısında bugün bile adımı zikrediyorsa, diyeceğim bir şey yok.

maaş yetmeyince korsan taksi çaliştirdim

biz devlet memuru olduğumuz için kendimize özel iş kuramıyoruz. ama maaşım da beni 15 gün idare ediyor. zaten polis maaşıyla kim geçinecekse, getirsinler bunun ilmini biz de öğrenelim. neyse geçinemiyorum ama yasaların bize öğrettiği bazı sahtekárlıklar var. istanbul’a geldiğimde baktım, papuç pahalı. polisin bizzat uğraştığı yasak olan korsan taksiciliği öğrendim. arabamı verdim, korsan taksi çalıştırdım. ne yapayım, açım. sonra bir ara gittim sultanhamam’dan kumaş aldım, evimizi mağazaya dönüştürdük. eşim, komşulara satıyordu. böyle böyle idare ettik. çoluğumu çocuğumu okutmak zorundaydım. yoksa kapkaççı, hırsız olurlardı.

hortumcu süleyman değil hortum süleyman’im

benim hortumumdan pis değil temiz sular aktı. adımın böyle anılmasından rahatsız değilim. ama hortumcu süleyman değilim onu söyleyeyim, hortum süleyman’ım. ben sıcak, sevecen insanım. uzaktan böyle olduğumu bilmezler. beyoğlu’nda yürüyordum. uki mağazasının müdürü dışarı fırlayıp boynuma sarıldı. meğer ilk defa güldüğümü görmüş. aşırı duygusalım. bir türküyle ağlarım. alkol, sigara kullanmadım. bar, diskotekle işim olmadı. ot gibi yaşıyor, diyenlere aldırmadım. görev aşığıyım.

belçika'da ingilizce konuşulmuyor

antwerpen bölgesinde fransızca ve hollanda dili dışında başka dil duymadım. brüksel'de çok az ingilizce duydum onu da konuşan zaten turist tayfa. boğucu, resmi, sıkıcı bir ülke. ingiltere ve hollanda'yı tek geçerim.

türkiye cumhuriyeti'nde yetişen son sanatçı

eskilere gidersek uçsuz bucaksız bir konu. o kadar çok var ki sanatçı, lakin günümüzde sanat ve sanatçı anlayışı o kadar yanlış benimsenmiş ki porno starlarına bile sanatçı gözü ile bakanlar var. sanat ve sanatçı son 10 yılda tamamen kayboldu, zanaatçileri sanatçı olarak görmeye devam ettikçe, bu toplumda varsa bile var olacaksa bile sanatçılar biz göremeden silinip gidiyorlar.

Toplam entry sayısı: 715

hindistan'ın gay prensinin lgbt'liler için saray yaptırması

insanlık adına önemli bir davranıştır, insanlığın gerçek anlamda insan olma, sadece fiziken değil zihin olarak da insan olma gereğinin hakkıdır. insanlara o hakkın verilmesidir.

2018 ekonomik krizi

hiç inanmayacağım bir olay olmasını isterdim, hatta öyleydi belki, fakat artık inanmak istemesem de herkes gibi çok acı bir gerçek olduğunu söylemek isterim.bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok tabi, ben de ekonomist değilim yine de bazı veriler üzerinde yorum yaparak belki durumun ciddiyetini anlatabilirim diye bu sayfada bir yer işgal ediyorum, dolardan başlanır hep dolar yukarı dolar aşağı nedir yani bizi nasıl etkiler, çok etkiler hatırlayalım 2000 öncesini nasıldı hatta 2001 krizini hatırlayalım nasıl oldu? siyasi malzemeler bahane onlar sadece araç, yani krizin başlangıcı doların verdiği sinyaller ama etkisi siyasi, ben de az çok takip eden biri olarak ekonomistler kadar olmasa da bilgi sahibiyim, dolarla tl karşılaştırması yapılmak istendiğinde şu şekilde karşılaştırma yapılır genelde, dolar indexi ile tl ve dolar artışı karşılaştırması yapılır! burada vurgulanması gereken şey dolar indexi nedir? ama bu kadar da detaya girmek mümkün olmadığından yani daha geniş bir konu olması sebebiyle , dolar indexinin artışından daha fazla ülke para birimi devüle oluyorsa negatif ayrışma olur. işte yaşadığımız durum şu an itibariyle aynen budur. negatif ayrışma ve pozitif ayrışma nedir ? bunlar teknik terimler olduğu için hiç kimseyi bunaltmak istemem, ama basitçe negatif ayrışma dolar indexiyle dolar tl kuru arasındaki ters orantıdır. sanırım bu konu daha ileri seviye olabilir ama bu kadarını anlatabildim.

kriz denince sadece dolardaki artışın olduğunu sanan vatandaşımız, yanılıyor, keşke yanılmasaydı, uyarmak istediğim nokta 2018 de gerçekten ciddi işçi çıkarımları, ve çok ciddi sosyal patlamalar! maalesef diyerek anlatmak istedim..

türkiye maalesef 10 yıl karanlığa bürünecek, kusura bakmayın açık konuştuğum için, gerçekten durum vahim arkadaşlar, ister inanın ister inanmayın maalesef işte durum bu!

3 ay sonra panda haklıymış diyeceksiniz ama bana yararı yok , benden demesi...

ayı sözlük yazarlarının hobileri

matematik, yazılım, yabancı dil, eğlenmek, müzik, kediler..

frederic chopin

polonyalı piyanist, döneme damgasını vurmuş, şu an çok bilinmese de, hiç dinlenmese de, şu andan itibaren dinlenmeye başlanılacaktır, iki saatlik bir eser, aslında dinleyebildiğin kadardır, zaman sınırlaması olamaz, işte o güzel piyano, tabi ki piyano severseniz, işte o usta dokunuşlar...

polisin üzerinizi araması

başımdan geçen bir olay, polis benden kimlik istedi ilk önce, bende ilk başta hiç bir şekilde tepki vermedim öylece polise baktım, sonra polis kimliğini gösterdi en sonunda, ben de polisin bu nezaketinden dolayı kimliğimi çıkardım ve biraz sonra üzerimi aramaya başladılar, normal bir arama değildi! sonra aramaya devam ettiler, normalde rutin bir kontrolde bu kadar da taciz edilmez ki bir vatandaş, resmen taciz ettiler, bir penisime dokunmadığı kaldı polisin! belki de eşcinseldi, bilemeyiz.. ne olursa olsun bu olay benim beynime kazındı ve bunun gibi bir çok olay gerçekleşmekte, herkesin özeline dokunulmakta ve tecavüz edilmekte, bunu kim yapıyor? sormak isterim kim yapıyor, bu bize niye yapılıyor öğrenmek isterim? devlet vatandaşlarına neden bu şekilde davranıyor? ben o zaman neden vergi ödüyorum, beni iki polis arasın ve beni taciz etsin diye mi vergi ödüyorum? yıl 2019 olduğunda bu olaylar daha da derinleşecek, her şey şekillenecek, hiç kimsenin önemsemediği demokrasi ve özgürlükler yavaş yavaş sona erecek, iyice sokulacaklar tecavüz edecekler, bitecek eninde sonunda tabi ki bitecek!

kıyamet

kıyamet kavramı arapça kökenli olup, kıyam ve et sözcüklerinin birleşiminden oluşur.bunun anlamı kıyam+et=ayağa kalk anlamına gelmektedir.aslında bir nevi diriliş demek.yeniden dirilmek, varolmak anlamına gelmektedir.kıyamet koptuğu an tüm insanoğlunun dirilmesi bu kavramı çağrıştırır.kıyamet ,diriliş ve yeniden var olma anlamını ihtiva ettiğinden dolayı bir yok oluş değildir.bilindiği üzere kıyamet dünyanın sonudur ,ancak yineleme felsefesinin var olduğu bu kavram dünyadaki pek çok değişimin bir yenilemeyi getirdiğini unutulmamalı.felaketler , olağanüstü olaylar, ve benzeri bunları çağrıştırır.bu olayların doğanın kendini yenilemesiyle ilgili olduğunu ve kıyametin gizemliliğinin devam ettiğini bilmekte fayda var.ne olursa olsun sonu bekleyen bir yapıda olduğumuzu kabullenmekteyiz.kıyamet denince yok oluş gibi gelir kulağa.gerçek anlamıyla düşünmeyi tercih etmeden ,kabulettiğimiz değerlerimizle anlarız herşeyi.kıyamet nedir diye dediklerinde gerçek anlamı ayağa kalk , mecazi anlamda diriliş, genelde anladığımız yok oluştur..

2018 ekonomik krizi

hiç inanmayacağım bir olay olmasını isterdim, hatta öyleydi belki, fakat artık inanmak istemesem de herkes gibi çok acı bir gerçek olduğunu söylemek isterim.bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok tabi, ben de ekonomist değilim yine de bazı veriler üzerinde yorum yaparak belki durumun ciddiyetini anlatabilirim diye bu sayfada bir yer işgal ediyorum, dolardan başlanır hep dolar yukarı dolar aşağı nedir yani bizi nasıl etkiler, çok etkiler hatırlayalım 2000 öncesini nasıldı hatta 2001 krizini hatırlayalım nasıl oldu? siyasi malzemeler bahane onlar sadece araç, yani krizin başlangıcı doların verdiği sinyaller ama etkisi siyasi, ben de az çok takip eden biri olarak ekonomistler kadar olmasa da bilgi sahibiyim, dolarla tl karşılaştırması yapılmak istendiğinde şu şekilde karşılaştırma yapılır genelde, dolar indexi ile tl ve dolar artışı karşılaştırması yapılır! burada vurgulanması gereken şey dolar indexi nedir? ama bu kadar da detaya girmek mümkün olmadığından yani daha geniş bir konu olması sebebiyle , dolar indexinin artışından daha fazla ülke para birimi devüle oluyorsa negatif ayrışma olur. işte yaşadığımız durum şu an itibariyle aynen budur. negatif ayrışma ve pozitif ayrışma nedir ? bunlar teknik terimler olduğu için hiç kimseyi bunaltmak istemem, ama basitçe negatif ayrışma dolar indexiyle dolar tl kuru arasındaki ters orantıdır. sanırım bu konu daha ileri seviye olabilir ama bu kadarını anlatabildim.

kriz denince sadece dolardaki artışın olduğunu sanan vatandaşımız, yanılıyor, keşke yanılmasaydı, uyarmak istediğim nokta 2018 de gerçekten ciddi işçi çıkarımları, ve çok ciddi sosyal patlamalar! maalesef diyerek anlatmak istedim..

türkiye maalesef 10 yıl karanlığa bürünecek, kusura bakmayın açık konuştuğum için, gerçekten durum vahim arkadaşlar, ister inanın ister inanmayın maalesef işte durum bu!

3 ay sonra panda haklıymış diyeceksiniz ama bana yararı yok , benden demesi...

10 kasım 1938

büyük önder ulu atatürkün vefatı, zekasının üstünlüğü tartışalamaz, öyle şeyler yapmış ki hiç kimse bu gün o zamanın imkanlarıyla yapılabilecekleri çözemez.keşke ömrü biraz daha yetseydi de şimdi çok daha farklı olabilirdi.saygıyla anıyoruz atam..

artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

eğitim sistemimiz yap boz tahtası olmuş; formüllerle , kavgalarlara , diretmelerle geçecek tüm toplumu etkileyen bir yasayla nereye gidiyoruz?zor ve sancılı günler beklemekte , daha hiç bir şeyden haberi olmayan masum çocuklar ne yapsın! geleceğimiz kararırken ,herşey bir bir elimizden kayıp gitmekte.maalesef geri dönüşü olmayan bir yoldayız..

karanlık

bazen bildiğimiz rengi, bazen de bilmediğimiz anları hatırlatır.bilip de hatırladığımız anlar vardır ya bir de bilmeden yaşadığımız anlar, işte o anlar korkunç acı verir.çağımızın gerçeği deyimin gereği demek yerinde olur.her gizemli, örtülü kapaklı olayların altında karanlıklar vardır.zordur karanlık olayları atlatmak, işte mühim olan budur.bu gün karanlık bir ortamdayız.bunun üstesinden gelmek karanlığı anlamaktan geçer , formülleri görmeden problemleri çözmenin mümkün olmadığı gibi.ilk önce yaşadığımız toplumda neyin iyi neyin kötü gittiği sorgulanması gerekir ki karanlığı görmeden müdahale edelim.bir gün varız bir gün yokuz, ancak biz bir çok amaç için varız.o zaman amaçlarımızı bir bir sıralayalım ki anlayalım neden var olduğumuzu.bilelim ki o zaman biz varız.anlaşılması zor olan konu karanlık var ya işte o dönem gelmek üzere.yapılabilecekler yapılamayacaklar dan fazla olmasına rağmen bir şey yapılamaması insan oğlunun acizliğidir.

ayı sözlük itiraf

arada kaldığım durumdur, hiç kimseyle paylaşamayacağın durum, belki de hayatın sana işkence yapıyormuş gibi bir hissiyatla, hiç bir zaman yapamayacağın fakat gerçekleştirmek elinde olsaydı hayatının değişebileceği andır.

mustafa kemal atatürk

sen kaç yaşındasın abi 35 40 sene evvel seni kim tanıyordu

reenkarnasyona farklı bir bir bakış açısı getirmiş olan bir deyimdir..

deyimin orjinali aşağıdaki gibi;

sen kaç yaşındasın abi 35, 40 sene evvel seni kim tanıyordu?

genel yorum;

35 yaşında olduğunu bilip bir kişiye 40 yıl önce kimlerin tanıdığını sormak çok garip gelen bir durum değil mi?

(bkz:m. fatih çıtlak ile huzur vakti)

sen kaç yaşındasın abi 35 40 sene evvel seni kim tanıyordu

çiçero

yakın tarihimizin önemli yılları, bir tarihi anlatma çabası , zor olsa da tarih kaybetmez kaybettirir sözünün bir gerçeğidir, yaşadıklarımızın hayallerimizin önüne çıkamadığının bir hikayesi , sesinizi duyurmak istediğiniz zamanlarda birilerinin bir şeyler yap deme edası, ama şu an bu filmi eleştirmek değil sadece tarihi araştırmak gerektiğine inanmamı sağlayan yapıttır, tarihe ilk defa bu kadar ön yargısız yaklaştığım andır, nedeni ise bize ilk okuldan beri yanlış öğretilen şeyler, o kadar derine inmeden tarihi araştırmanın ne kadar gerekli olduğunun kanıtıdır. nedeni ise bize zaten yakın tarih hiç bir zaman öğretilmedi..