panda

Durum: 715 - 5 - 0 - 0 - 10.04.2024 01:13

Puan: 10086 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazılımcı.

deneme
  • /
  • 36

bedel ödemek

bir karşılığı olmayan yaşanan olayların kendisidir, bazen söz veririz bazen de kendimizi kaybederiz, öyle zaman gelir ki kendimize çok güveniriz, her şey hal olur mantığı bize bazı sonuçlar döndürmeye başlar, işte o sonuçlara katlanmanın zorluğunu anlatan fakat anlatmakla yetinmeyen bir başlangıçtır, ne kadar kendini anlatsa da anlamak istememek işin doğasında sanırım, sonrasında da hiç kabullenmek istenmeyen durumların sonuçları, işte bunlar sonuçlarına katlanmanın mümkün olmadığı olayların gerçeğidir..

huzurlu

herkesin temel hakkı olan bir şey olup, bugünlerde bulunması zor biraz daha da zorlarsak imkansızlıktan gelmekte, herkesin ihtiyacı olan, belki de az da olsa yaşayabilen ama imkansız bir ortamda telaffuzu bile nafile , amaç sadece gerçekten daha özgür bir ortam, sadece kendini ifade edebilme özgürlüğü, kendin gibi olmanın savaşının kazanılmasının bir sonucu, çok fazla bir şey istemiyoruz, sadece boğazımıza sıkılmasa güzel olurdu, bu isteğimiz huzurun yanından bile geçmez, huzurlu olmak neye bağlı kime bağlı bunu tartışıyorken, huzurun ne olduğunu hatırlamak bile hayal oluyor..

değerli

kaybedip daha sonra kıymetli olduğu anlaşılan, varlığında hiç kaybedilmeyecek gibi davranılan ve kaybedildiğinde de ölüm acısından daha beter bir acı çektiren seçkin bir kelime olup, değeri anlaşılamımıştır..

wikipedia

bugünlerde suskun, yıllarca kullanılan ve güvenle takip edilen bir kaynak, artık okuma ve yazmanın bir yasağı, bence çok da yerinde olmuş dedirten bir durum, okuma ve yazma olarak yoksun kaldığımız bir zamanda, cehaletin esir aldığı bir dönemde çok da yerinde bir karar cuk oturmuş, ne gerek var hiç yazmayalım konuşmayalım tüm internet sussun...

demokrasi gerçeği

toplumun yüzde ellisi farklı düşünüyor, diğer yüzde ellisi de daha farklı düşünüyor. fakat buradaki can alıcı soru böyle ikiye bölünmüş bir düşünceden bütün bir düşüncenin ürünü çıkar mı yoksa hiç birisi değil mi, yüzde birlik farkla diğer yüzde 49 yokmuş gibi davranıp bunun adı demokrasi mi oluyor. eğer demokrasi buysa demek ki biz hala demokrasiyi tanımamışız ve öğrenememişiz pardon...

atatürke hakaret

hatırlayalım yıl 2013, her şey yeşil doğaya karşı bir saldırıyla başladığında daha sonra çok daha farklı yerlere varan olayları hatırlamak zor olmasa gerek. o zaman sadece yeşil doğayla mücadele ederken daha sonra yine bu gün gibi insanların yaşam şekillerine müdahalelerden dolayı ortak sesin çıkardığı durumlar, bu günün ne kadar önemli ve duyarsız kalınmaması gerektiğini anlatan durumlardır...

atatürke hakaret

medyadan tepki geldi fakat çok da yeterli ve ikna edici değildi, o kadar komplike bir anlayışla sindirilme politikalarıyla olan olayların daha vahimi artık dilimize kelepçe vurulmuş dediğimizin anlardır.ne kadar medyada bunlar çok açıkça ifade edilemese de bunları unutmamak ve unutturmamak gerekir. ne kadar konuşsak da boş çünkü bunlar yaşanırken hala toplum olarak susturuluyoruz ve sindiriliyoruz..

https://www.youtube.com/watch?v=rbfotgkqjg8

https://www.youtube.com/watch?v=gwtezlgwics

atatürke hakaret

zaman öyle bir zaman ki adeta bazı izleri en önemlisi bizim var olmamızı silmek, hatta var olmamızın nedenlerini sindirerek unutturmak gayeleri çalışmakta, ne yazık ki en önemli gerçeğin farkında olamamak gafletinde ve hıyanet içindeler, bilselerdi ki şu an itham ettikleri zar hayatta olmasaydı anne ve babalarını bilecekler miydi, daha acısı da bundan sonrası ...


hepimiz başbakanın seks partneriyiz

bunu anlatmak o kadar zor bir şey ki, anlatılmaz yaşanır nasıl söylenir biliyorum ama dilimin ucuna gelse de söylemekte zorlanıyorum, işte bu hale gelmiş bir gerçeğin ürününü tartışır durumdayız, bunları gelecekte ne kadar bilemiyorum ama belki de bizim kuşak görmez fakat şunu biliyorum ki kıçıyla gülecekler, bunu söylerken ne kadar acı olduğunun farkındayım, acı olsa da gerçek, gerçeklerden nasibini alamamış bir sosyal genetiğin çözümlenmesi bile hayal görünüyor..

avrupa konseyi parlamenterler meclisi türkiye siyasi denetim kararı

bu şu anlama geliyor olmalı, azerbaycan, rusya statüsünde bir ülke oluyoruz.daha önce de açıkça ifade edildiği gibi demokrasi, hukuk yönünden gerileme ve yeterliliklerin olmadığı bir durumun gerekçesinin oy birliği ile karar verilen durumdur...

sikici durumlar

eskiyi aratan durumlar, keşke mum ışığında kalsaydım da bunları görmeseydim dedirten durumlar, hayatın daha hayat olduğu, insanların gerçekten insan gibi davrandığı günleri aratan ve özleten durumlar, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak dedirten durumlar, daha samimi belki de çileli ama daha gerçek ve doğal yaşamların olmadığı bir dünyayı geride bırakarak, daha zorba yalancı ve sahte dünyaları bırakan durumlardır...

demokrasi

demokrasi adı üstünde, bu kelime yunancada iki kelimenin birleşimiyle (demo + krasi) oluşmuş bir sözcük olup, halk yönetimi anlamına gelmektedir, halkın kendi kendini yönetmesi demektir.günümüzde bir çok toplum demokrasi ve bağımsızlık mücadelesini vererek, kendi kazanımlarını yaşayan toplumlar olarak tarih sahnesinde yer alırken, toplum olarak maalesef bunun çok uzağındayız, fakat bu kazanımların başarılamayacağı anlamına gelmiyor, şu ana kadar demokrasinin ne olduğunu kendine göre anlamlandıran anlayışın ve nasibini almamış bir gerçekliğin hikayesini sansürsüz olarak izlemekteyiz...

bir gün hepimiz yargılanacağız

evet gün gelip çattı, bir gün hepimiz yargılanabiliriz, her an belki şu an da güvenliğimiz yok artık, ama demokrasi böyle bir şeymiş. yaşasın demokrasi bunu bize yaşattığın için, çetin olsun ama zor olmasın, yine de umut var içimizde aha belki de vicdanımıza dokunur, zararı yok yarın çok geç olabilir bu gün başlasın demek geliyor içimizden bazen haykırmak istiyoruz ama o kadar bir korku imparatorluğu sarmış ki kanser gibi onu da yıkar zamanla, her şey zamanla...

ohal'in 3 ay uzatılması

ohal in uzatılması diye bir şey var mı acaba, ohalle yönetilen bir ülkeyi başkanlığa benzetmeye çalışarak referanduma sürüklemek ve de daha ötesi, zaten o hal hiç bir zaman kalkamayacak gibi düşünürsek neden uzatıldı diye bir soru anlamsız oluyor ...

sessiz uyanış

ansızın biri size dokunduğunda, bir de hiç tanımadığınız biriyse ne hissederdiniz, o zaman ne düşünürdünüz, hangi duygular ön plana çıkmakta, korku endişe heyecan acı hüzün, başka aklımıza gelmiyor mu? belki de sesinizi duyar gibiyim tabi ki geliyor, ama dikkat ederseniz saydıklarımın arasında mutluluk sevinç sevgi ve bunlara dair hiç bir şey yok, aslında hepimiz aynıyız ortak düşünce hep aynı, onun için bir gün bu düşünceler değişebilir? korku endişe veya acıdan bahsederiz belki ama bunlar ön planda olmaz, herkez bilim hukuk eğitim sağlık konularında daha da özgürce konuşur ve ileriye gittiğimiz günler bizim olur.

olmasaydı olmazdı

olmasaydı olmazdı, küçüklüğümden beri almış olduğum bir hazine içimde saklanıyor.yanlış anlaşılmasın fetöcülerin değil, hani her şey fetö ya yoruluyor ya o yüzden lütfen yanlış anlaşılmasın, bu yüzden küçük olmak güzel ne güzel bir şey değil mi, yalan dolan yok, her şey olduğu gibi doğal, sonra ne oluyor peki, büyüyoruz değil mi ne kadar da zor bir şey değil mi, aslında hiç de o kadar zor bir şey değil biz kendi kendimize zor hale getiriyoruz, kendi kendimize zehir ediyoruz hayatı, kendi kendimize yapıyoruz bu zulmü, lütfen unutmayalım, o olmasaydı şu an paçavralarımızı toplarlardı üzülerek belirtmek isterim, olmasaydı, zaten biz yoktuk! sakıncası yoksa ben sade bir vatandaşım ne zararım olabilir hakim bey, beni yargılıyorsunuz, der biri ve çıkar ortaya kararlı bir duruş, işte oradadır, o sizsiniz arkadaşlar, hepimiz, birlikte onun gücüyle birlikte, olmasaydı olmazdı, olmazdık!

evgeny grinko

bu gün de dinliyorum vazgeçmek zor gerçekten, bu günlerde gele çok zor, ama sevdiğim insanlar hep yanımda sağolsun, korkmamak gerekir daha güçlü olacağiz elbette, sakın yanlış anlaşılmasın bu referandum sonrası bir galibiyet veya malubiyet konuşması depil farketmişsinizdir hani değil olmalıydı bilerek:), evet değil, vazgeçmek kolay olsa da vazgeçmek kelime anlamı itibariyla vazgeçmek olurmuydu yoksa gerçekten vazgeçmek o kadar kolay mı neye göre kime göre ? neyden vazgeçtiğinizden kesin önemli, ama bir de hayattan vazgeçemek nedir bunu dinleyin belki de hayal gücü, böyle dile getiriyor, dinlendiriyor , işte sanatın ta kendisi

https://www.youtube.com/watch?v=vycog-yg...

kedi

benim bir tane filozofum, o kadar filozof ki kendisi anlatması sor, sürekli düşünür, oyun oynamaz ama belgesel izler..
kedi işte böyle bir mükemmel varlık, söylenenlerin aksine ihanet etmez, nankör değildir, sadece güvende olduğunu anlamak ister, güvende olduğunu hissettiği andan itibaren zaten kendini teslim eder, onları anlamak kendimizi anlamaktan geçiyor belki, ben kedimle beraber çok şey öğrendim, bize çok şey katıyorlar gerçekten...

evgeny grinko

vals'n her dinlediğimde farklı şeyler uyandıran bir büyüsü var özellikle, o kadar büyük bir tutku yaratıyor ki hiç bırakmamak ve belki ölene kadar öyle dinlemek geliyor içimden..
uzun versiyonunu tercih ediyorum

2017 başkanlık referandumunda tercihin ne olacak

tercihim çok açık ve net, bazen gerçekten çıldırmamak elde değil, örneğin ben her sabah işime gederken iş yerimin yakınında aynı köşede bonzai içen bir adam var, işte mesele bu, bu adam bonzai içiyorsa normaldir nasıl olabilir diyeceksiniz belki, eğer baştakiler bonzai içmişten beter gibi hareket ediyorlarsa çok normaldir.. kararımı anladınız belkli sesinizi duyar gibiyim, anlıyorum işte bu çırpınış daha da derin ve belki bazen çok karmaşık olabiliyor, zamanla herşey değişebilir ama değişemeyen yine insanlar ve biz, umutlarımız düşüncelerimiz, bunun için iyi tartıp ona göre davranmak her zaman için akıl karıdır.umarım bir gün uyandığımızda bir orta doğu ülkesinin içinde olmayız, bu son sözler için kusura bakmayın lütfen çünkü o kadar çok şey yaşadım ve hatta yaşadık ki bunlar akla geliyor onun için kusura bakmayın bir daha düşünün...
  • /
  • 36

her şey çok güzel olacak

"ne zaman" sorusunu akla getiren başlık. her şey ne zaman çok güzel olacak? artık bazı şeyler olsun..

her şey çok güzel olacak

her sex çok güzel olacak gibi bir yanılgı

her şey çok güzel olacak

1998 türkiye yapımı komedi filmi. yönetmeni ömer vargı'dır, cem yılmaz ve mazhar alanson filmin başrollerini oynamıştır. istanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçiminin iptali sonrasında ekrem imamoğlu'na bir çocuğun "ekrem abi her şey çok güzel olacak" şeklinde seslenişiyle son dönemde slogan haline gelmiş, sosyal medyada #herşeyçokgüzelolacak etiketiyle milyonlarca kişinin kullanmasına sebep olmuştur.

murat kurum

günümüz akp hükümetinin klasik emir erlerinden biri. inanılmaz itici geliyor bana. seçim çalışmalarında bol bol gaf yapıyor, hiçbir konuya hakim olmayışı ve bilgi yoksunluğu tüm konuşmalarında hissediliyor.

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

reis avrupa ve amerika'ya seslenmişti, 8 martı kutlamak için önce şiddeti bitirin demişti. kendi polisi meydanlarda bakın kadınlara neler yapıyor. avrupayı iki yüzlülükle suçlayanlar acaba sizin kaç tane yüzünüz var?!

hortum süleyman

gençliğini 90larda istanbul'da geçirmiş caddeye çıkan lgbti seks işçileri ile sohbet ettiğimde, ölmesini istedikleri kişi.

2000 yılında lgbti bireylerine uyguladığı şiddet nedeniyle yargılanmış, çıkan bir af nedeniyle ceza almaktan kurtulmuştur.

akp ve mhp gibi partilerden siyaset yapmak için aday adayı olmuştur.

hortum süleyman

polis in vurarak sakat bıraktığı yasin kırbaş ın açıklamaları.

hortum süleyman

2000 li yılların başlarında eski beyoğlu emniyet amiri. gerçek adı süleyman ulusoy olsa da herkes onu hormunuyla bilir. suçlu olduğu tahmin edilen ve özellikle travestilere çok sağlam hortum dayağı atarmış bu amca. çeşit çeşit hortumları varmış ve "hangisiyle döveyim" diye seçenek sunarmış. sonrasında saçlarını kazıtır ve namaz kıldırırmış travestilere. yıllarca çok çektirmiş bulunduğu ve görev yaptığı yerlerde. sonrasında erzurum'a gitmiştir rivayetlere göre farklı dedikodular var hakkında ama bunları burada yazıya dökmeyeceğim. erzurumda belediye başkalığına adaylığını koymuştur. akp ile arası iyidir son dönemde, bayrampaşa'da yaşamaktadır. 2002 yılında ona çok benzeyen kardeşi polis vedat ulusoy bir silahlı saldırıda görevi başındayken öldürülmüştür. yaptığı işkenceleri kardeşini kaybederek ödemiş olsa da o işkencelerine durmaksızın devam etmiştir. hakkında internet üzerinde bir çok bilgi ve röportajı bulunur. hortum amcayla gülden aydın'ın yaptığı röportaj okunmaya değerdir;


----------------------

beyoğlu emniyet müdürlüğü ekipler amiri hortum süleyman ulusoy’u kim tanımazki! o bir 'travesti avcısı’, o bir 'fenomen’; devlete ve polisliğe 'iman’ etmiş, toplumun ahlakını bozacak her türlü 'sapık eğilimle’ yılmadan, yorulmadan savaşmış...

eşcinsellere, travestilere karşı acımasız politikanın akla gelen ilk ismi olmuş. bir o kadar da nefret kazanmış. 1990’ların beyoğlu’su, pürtelaş ve ülker sokak dendiği zaman anlatmıyor, sanki o günleri yeniden yaşıyor. akp’den horasan belediye başkan adayı olmak için emekliye ayrıldı. seçimi başka akp adayı kazandı. şimdi 'başbakan erdoğan’ın attan düştüğü yer’ olarak ünlenen bayrampaşa belediyesi’ne ait parkada’nın yöneticisi. bugüne kadar kendisi hakkında çıkan bütün haberleri altı klasörde toplamış. şikayet ve tehdit mektupları da ayrı bir klasörde. önce biraz sohbet ediyoruz. erzurum’un horasan ilçesi’nin azap köyü’nden. erzurum’da dört yıl yatılı okumuştum. o canım kete il sınırlarının dışına ne zaman çıkacak, diye soruyorum. hançer barını, kargapazarı dağları’ndan inip erzurum’u sesleriyle de istila eden on binlerce kargayı soruyorum. süleyman bey, eşine telefon ediyor, derhal kete yollamasını istiyor. evden keteler geliyor, ben de ortak ağız tadımız keteye sığınıp, her şeyi soruyorum.

1991’de ekipler amiri olduğunuzda sizin gözünüzde beyoğlu nasıl bir yerdi?

- şanlıurfa’dan istanbul’a tayinim çıkınca pürtelaş’tan akyol caddesi’ne gittim. sutyen takmış, 45 numara topuklu ayakkabı giymiş, vücudunun beşte biri bile kapalı olmayan makyajlı erkekler vardı. ilk defa bir travesti gördüm, hayretler içinde kaldım. kültürümüze, örf ve adetlerimize aykırı, acayip bir görüntü vardı. rabbim beni buraya ekipler amiri yaparsa ben de burayı temizleyeceğim, dedim.

ne yaptınız?

- sabah evinden işe giden aile babalarını 'hişt hişt’ diye çağıranlara, 10-15 dakikada bir, müşteri erkeklerle apartmana girip çıkanlara, buradan çıkacaksınız, dedik. etrafını rahatsız etmeyen travestilere karışmadım. barda mı çalışacaksınız; çalışın, dedim. ben disiplini seven insanım. görev yaptığım yerde herkes benim kurallarıma uymak zorunda.

zaman zaman dövmüş olabiliriz

istiklal caddesi’ndeki eşcinselleri hortumla dövdünüz, nezarethanede işkence yaptınız.

- bakın, biz işkence yapmadık. bunu bağıra bağıra, rahat rahat söylüyorum. bunu herkes böyle bilsin. işkence, bir insanı götürüp işlediği ya da işlemediği suçu itiraf ettirmek için fiziki şiddet uygulayarak sorgulamaktır. benim görevim, sokaktaki asayişi sağlamak. baba oğlunu döver, anne de kızını. dövmedi diyenlere inanmıyorum. bizde de zaman zaman olmuş olabilir. olmadı demiyorum. yedi yıl fatih asayiş büro amirliği yaptım. hırsızı, uğursuzu, katili, eroinciyi sorguladım. hiçbirinden de işkence sabıkam yok allah’a şükür.

kafalarını kazıttınız, kısasa kısas bir savaşa giriştiniz travestilerle.

- şahsen hiç kimsenin kafasını kazımadım, saçını kesmedim.

emir de mi vermediniz?

- yok, hayır. ama inkar etmiyorum. kadın satanların saçlarını berberde üç numara kestirdim. çok bakımsızdılar zaten. polisler uzaktan onları tanısın diye. bir de iso adında deli bir adam vardı, sokakta yaşıyordu. herkes kaçardı kokusundan. onu tuttuğum gibi berbere, hamama götürdüm. tırnaklarını, koltukaltı kıllarını bile kestim.

o ilişkiye giren erkek ondan 20 misli aşağilik

travesti nedir, nasıl bir insandır sizin gözünüzde?

- nihayet insan. onlarla asla bir sorunum yok. ama sokaktaki insana nasıl kapkaç, uyuşturucu rahatsızlık veriyorsa travestiler de aynı şekilde rahatsızlık veriyor. ben travestilerden nefret ediyorum demiyorum ama tiksiniyorum. iki metre boyunda bir insanın bayan elbisesi giyip bıyıklı bir adamla cinsel ilişki kurması ne kadar tiksindirici, ürpertici bir olay.

travestilerle birlikte olanlara ne diyorsunuz?

- onların çoğu homoseksüel. aksaray’da bir işletmede normal kıyafetli, babayiğit, bıyıklı ve çoluk çocuklu homoseksüel erkekler var. travestiyle ilişkiye giren erkek onun yirmi misli aşağılıktır. ondan sonra gidip bir de karısının koynuna giriyor.

siz çok savaştınız ama engel olamadınız.

- albenisi var. bu işin alıcısı oldukça o ürün artacaktır.

ama kariyeri olan, fuhuş yapmayanlar da var.

- profesör olan da var. ruhunda gizli dürtüler olanlar için aile eğitimi önemli. çocuğumuzu özgür yetiştirirsek her şey bekleyebiliriz. homoseksüelliğe karşı insanlarımızın topyekun seferber olması lazım.

yakaladıklarınızı tuttuğu takımın rengindeki hortumla dövdüğünüzü, galatasaraylı olduğunuz için kırmızı hortumu kullandığınızı duydum. nedir bu unvanınız haline gelen hortumla ilişkiniz?

- işimiz gücümüz mü yok. nereden alıyorduk bu hortumları? bu arada hortum fabrikalarının da büyük reklamını yaptık. yüzde bir yapmışsak, yüzde 99’u da şişirme.

copum yanimda değildir hortum denk gelmiştir

o dönem çalıştığım dergide hortumlu fotoğraflarınız yayımlandı. daha sonra kamerayla tespit edildi hortum kullandığınız.

- o televizyon görüntüsü montaj. bir olay olmuştur, copum yanımda değildir. mesela bir otoparktaki hortum denk gelmiştir. renk renk hortum olur mu? ama beyoğlu’ndaki travestilerin elinde falçata var, bıçak var. bu insana gel, yüzümü gözümü darmadağın et mi diyeceğim? bunlar hap alıyorlar, acı kuvvetleri var. devletin polisi homoseksüelden dayak yiyor mu dedirteceğim? devleti zaafa mı uğratalım?

sabaha karşı istiklal caddesi’nin tarlabaşı’na açılan sokaklarında travesti gruplarıyla karşılaşıyorsunuz. emrinizdeki polislerle birlikte hortum elde hücuma geçiyorsunuz.

- gazetecilerin hayal gücü çok geniş olduğundan olayları istedikleri gibi şekillendirirler. bakın, gemi batarsa hep birlikte batacağız. zenginlerin kaçacağı ülkeler var. biz bu ülkede kalıp yaşayacağımıza göre bayrağımıza, ezanımıza, ahlakımıza, kültürümüze sahip çıkacağız.

türkiye’deki gay ve lezbiyen girişimi lambda, 1996’da sizi yılın en kötü adamı seçmişti.

- n’apayım yani? sanki dünyayı homoseksüeller yönetiyor! insanların kültür ve inançları farklı olabilir ama doğru bir tanedir.

evde hiddetinizden ortalığı titretir misiniz?

- dayak atmam. kızarım, bağırırım. salata da yaparım. hanım olmadığı zaman bulaşığı da yıkıyorum. çocukların kahvaltısını hazırlıyorum. emniyette de yemekleri ben yapardım.

cihangirli kadınlar "hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi", diye dua ediyormuş!

sokaklar güvensizleşti. türkiye genelinde şiddet yüzde 34 arttı. neden?

- uyum yasaları’nın yürürlüğe gireceği 1 nisan’dan itibaren suçlar aşırı derecede artacak. piyasa suçlularla avukatlarına kalacak. yeni yasalar yüzünden polisin eli kolu bağlandı. artık gözaltına alacağım her insanı savcıya hakime soracağım. yasalarımızda cezanın karşılığı az. mağdurun değil, sanığın haklarını koruyan yasalar çıkardık hep. avrupa’da cezalar daha ağır. cavit çağlar’ın, alaattin çakıcı’nın yurtdışından geldikleri sıradaki hallerine bakın, bir de buradaki cezaevlerinden çıktıklarındaki hallerine. oralardan perişan, buradan gürbüz çıkıyorlar. bir insan otuz kere polise düşmüşse, iflah olmamışsa niye salıveriyorsunuz? avrupalı’dan daha mı avrupalıyız?

beyoğlu’nda yeniden işbaşı yapsam şu kadar sürede güvenliği sağlarım, der misiniz?

- işgüzarlığa lüzum yok. kraldan çok kralcı olanların kellesini keserler. biz hukuk devletiyiz. kantarın topuzunu kaçırmadan, ülkenin imajını bozmadan görev yapmak zorundayız. sadece polisiye tedbirlerle suçun önü alınmaz. yasal ve siyasal ayağı da var. çok beddua alsam da öyle çok dua da alıyorum. duyuyorum, cihangirli kadınlar dua ederken 'hortum kulunu beyoğlu’na tekrar getir yarabbi’ diyorlarmış. travestiler bile suç işleseler, mağdur da olsalar adaletimin tek olduğunu bilirler. fatih’in 69 mahallesinin muhtarı asayiş toplantısında bugün bile adımı zikrediyorsa, diyeceğim bir şey yok.

maaş yetmeyince korsan taksi çaliştirdim

biz devlet memuru olduğumuz için kendimize özel iş kuramıyoruz. ama maaşım da beni 15 gün idare ediyor. zaten polis maaşıyla kim geçinecekse, getirsinler bunun ilmini biz de öğrenelim. neyse geçinemiyorum ama yasaların bize öğrettiği bazı sahtekárlıklar var. istanbul’a geldiğimde baktım, papuç pahalı. polisin bizzat uğraştığı yasak olan korsan taksiciliği öğrendim. arabamı verdim, korsan taksi çalıştırdım. ne yapayım, açım. sonra bir ara gittim sultanhamam’dan kumaş aldım, evimizi mağazaya dönüştürdük. eşim, komşulara satıyordu. böyle böyle idare ettik. çoluğumu çocuğumu okutmak zorundaydım. yoksa kapkaççı, hırsız olurlardı.

hortumcu süleyman değil hortum süleyman’im

benim hortumumdan pis değil temiz sular aktı. adımın böyle anılmasından rahatsız değilim. ama hortumcu süleyman değilim onu söyleyeyim, hortum süleyman’ım. ben sıcak, sevecen insanım. uzaktan böyle olduğumu bilmezler. beyoğlu’nda yürüyordum. uki mağazasının müdürü dışarı fırlayıp boynuma sarıldı. meğer ilk defa güldüğümü görmüş. aşırı duygusalım. bir türküyle ağlarım. alkol, sigara kullanmadım. bar, diskotekle işim olmadı. ot gibi yaşıyor, diyenlere aldırmadım. görev aşığıyım.

belçika'da ingilizce konuşulmuyor

antwerpen bölgesinde fransızca ve hollanda dili dışında başka dil duymadım. brüksel'de çok az ingilizce duydum onu da konuşan zaten turist tayfa. boğucu, resmi, sıkıcı bir ülke. ingiltere ve hollanda'yı tek geçerim.

türkiye cumhuriyeti'nde yetişen son sanatçı

eskilere gidersek uçsuz bucaksız bir konu. o kadar çok var ki sanatçı, lakin günümüzde sanat ve sanatçı anlayışı o kadar yanlış benimsenmiş ki porno starlarına bile sanatçı gözü ile bakanlar var. sanat ve sanatçı son 10 yılda tamamen kayboldu, zanaatçileri sanatçı olarak görmeye devam ettikçe, bu toplumda varsa bile var olacaksa bile sanatçılar biz göremeden silinip gidiyorlar.

Toplam entry sayısı: 715

yorgun toplum

bilmem siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz ama ben aynen öyle, aynen öyle dediğim yorgun, ama beni yıldırdığı için değil, sadece sizinle paylaşmak istediğim için, herkes yorgun, toplum yorgun, çok acı söyleyeceğim, son 15 yılda ağzına sıçtılar, ağzına sıçmakla bırakmadılar, her şeyin içine tecavüz ettiler, sonra daha da hayatımıza müdahale ettiler, sonrasında , daha kötüsü, eğer ki hiyle ile gelirlerse, ysk başkanını arayıp bizim için ayarla demesi yeter, başka bir şeye ihtiyacı yok, çünkü o bir ilah, diyelim öyle oldu, sonrası, türkiye islam cumhuriyeti, masum 10 , 12 yaşındaki çocuklar, ne olduğunu anlamadan , türban giydirildiğinde , ne olacak, o zaman merak ediyorum, ne olacak, diyorum ya , merak ediyorum diye, ama bilincindeyim, onun için, ondan sonra sosyal patlamalar başlayacak, herkes içindekilerini kusacak, sonra tekrar kusacak, sonra yine kusacak, hep kusacak, artık kusacak yerimiz kalmayacak, her yeri bok götürecek!

nefret edilen bir ülke

nefret ediyorum böyle bir ülkeden, insanların hayatına müdahale edilmesinden nefret ediyorum, insanların hayatına tecavüz edilmesinden nefret ediyorum, insanların insan olamamasından nefret ediyorum, her gün özgürce evimizden çıkamadığımız için nefret ediyorum, bir gün bizi öldürebileceklerinden dolayı nefret ediyorum...

frederic chopin

polonyalı piyanist, döneme damgasını vurmuş, şu an çok bilinmese de, hiç dinlenmese de, şu andan itibaren dinlenmeye başlanılacaktır, iki saatlik bir eser, aslında dinleyebildiğin kadardır, zaman sınırlaması olamaz, işte o güzel piyano, tabi ki piyano severseniz, işte o usta dokunuşlar...

üçgen biçiminde birbirimize takıcaz

dark bear

dark bear olmasaydı sözlük olmazdı. şu an bu özgür ortamda yazıyor olmazdık, gerçekten mükemmel bir insan, fakat halen biz insan olamamışız ki, şu an ki duruma cesaret edelim, biz insan olamamışız ki , her şeyi yakıp kavuralım.

2018 ekonomik krizi

hiç inanmayacağım bir olay olmasını isterdim, hatta öyleydi belki, fakat artık inanmak istemesem de herkes gibi çok acı bir gerçek olduğunu söylemek isterim.bunu anlamak için ekonomist olmaya gerek yok tabi, ben de ekonomist değilim yine de bazı veriler üzerinde yorum yaparak belki durumun ciddiyetini anlatabilirim diye bu sayfada bir yer işgal ediyorum, dolardan başlanır hep dolar yukarı dolar aşağı nedir yani bizi nasıl etkiler, çok etkiler hatırlayalım 2000 öncesini nasıldı hatta 2001 krizini hatırlayalım nasıl oldu? siyasi malzemeler bahane onlar sadece araç, yani krizin başlangıcı doların verdiği sinyaller ama etkisi siyasi, ben de az çok takip eden biri olarak ekonomistler kadar olmasa da bilgi sahibiyim, dolarla tl karşılaştırması yapılmak istendiğinde şu şekilde karşılaştırma yapılır genelde, dolar indexi ile tl ve dolar artışı karşılaştırması yapılır! burada vurgulanması gereken şey dolar indexi nedir? ama bu kadar da detaya girmek mümkün olmadığından yani daha geniş bir konu olması sebebiyle , dolar indexinin artışından daha fazla ülke para birimi devüle oluyorsa negatif ayrışma olur. işte yaşadığımız durum şu an itibariyle aynen budur. negatif ayrışma ve pozitif ayrışma nedir ? bunlar teknik terimler olduğu için hiç kimseyi bunaltmak istemem, ama basitçe negatif ayrışma dolar indexiyle dolar tl kuru arasındaki ters orantıdır. sanırım bu konu daha ileri seviye olabilir ama bu kadarını anlatabildim.

kriz denince sadece dolardaki artışın olduğunu sanan vatandaşımız, yanılıyor, keşke yanılmasaydı, uyarmak istediğim nokta 2018 de gerçekten ciddi işçi çıkarımları, ve çok ciddi sosyal patlamalar! maalesef diyerek anlatmak istedim..

türkiye maalesef 10 yıl karanlığa bürünecek, kusura bakmayın açık konuştuğum için, gerçekten durum vahim arkadaşlar, ister inanın ister inanmayın maalesef işte durum bu!

3 ay sonra panda haklıymış diyeceksiniz ama bana yararı yok , benden demesi...

kıyamet

kıyamet kavramı arapça kökenli olup, kıyam ve et sözcüklerinin birleşiminden oluşur.bunun anlamı kıyam+et=ayağa kalk anlamına gelmektedir.aslında bir nevi diriliş demek.yeniden dirilmek, varolmak anlamına gelmektedir.kıyamet koptuğu an tüm insanoğlunun dirilmesi bu kavramı çağrıştırır.kıyamet ,diriliş ve yeniden var olma anlamını ihtiva ettiğinden dolayı bir yok oluş değildir.bilindiği üzere kıyamet dünyanın sonudur ,ancak yineleme felsefesinin var olduğu bu kavram dünyadaki pek çok değişimin bir yenilemeyi getirdiğini unutulmamalı.felaketler , olağanüstü olaylar, ve benzeri bunları çağrıştırır.bu olayların doğanın kendini yenilemesiyle ilgili olduğunu ve kıyametin gizemliliğinin devam ettiğini bilmekte fayda var.ne olursa olsun sonu bekleyen bir yapıda olduğumuzu kabullenmekteyiz.kıyamet denince yok oluş gibi gelir kulağa.gerçek anlamıyla düşünmeyi tercih etmeden ,kabulettiğimiz değerlerimizle anlarız herşeyi.kıyamet nedir diye dediklerinde gerçek anlamı ayağa kalk , mecazi anlamda diriliş, genelde anladığımız yok oluştur..

10 kasım 1938

büyük önder ulu atatürkün vefatı, zekasının üstünlüğü tartışalamaz, öyle şeyler yapmış ki hiç kimse bu gün o zamanın imkanlarıyla yapılabilecekleri çözemez.keşke ömrü biraz daha yetseydi de şimdi çok daha farklı olabilirdi.saygıyla anıyoruz atam..

idealist olmak

bir hedef doğrultusunda azimle ilerleyerek farklı olanı ortaya çıkarma çabasıdır.düşünsel bir davranış olma sebebi ulaşılması ve anlaşılması güç bir niteliğe sahip olmasından gelir.aynı zamanda ayrılmaz bir parçadır idealiniz, beraber yaşarsınız problemleri.her an her yerde o vardır çünkü onun için varsınızdır, o da sizin için!bir başkadır idealist olmak herşeyi unutmak , gelişi güzel yaşamak , çevreden ve herşeyden uzaklaşmak.idealist olmak kendine güvenmek, her türlü problemin üzerine korkusuzca yaklaşmaktır.

iq'nun düşük olduğunu gösteren detaylar

the cranberries

evet beni üniversite yıllarına götürüp orada güzel yaşanılan şeyleri hatırlatan bir şeyler var, gerçekten efsane demek gerekir, çünkü gerçekten efsane artık efsane olmuş demektir, günümzde artık maalesef böyle yetenekler görmemiz biraz daha zor,

işte 90 ların hatrına ve üniversite yıllarının hatrına bir daha..

grup sekste rüya kadro

çok şık ve çok marjinal, daha fazla söylenecek bir söz olamaz, bir imza niteliğinde, biraz nefes almak istiyorum diyenleri duyar gibiyim, işte özgürlük, özgürlüğün kavramı başkasının özgürlüğü kısıtlandığı an orada özgürlük biter, o zaman bunlar kimin özgürlüğünü kısıtlıyor..

sen kaç yaşındasın abi 35 40 sene evvel seni kim tanıyordu

reenkarnasyona farklı bir bir bakış açısı getirmiş olan bir deyimdir..

deyimin orjinali aşağıdaki gibi;

sen kaç yaşındasın abi 35, 40 sene evvel seni kim tanıyordu?

genel yorum;

35 yaşında olduğunu bilip bir kişiye 40 yıl önce kimlerin tanıdığını sormak çok garip gelen bir durum değil mi?

(bkz:m. fatih çıtlak ile huzur vakti)

mustafa kemal atatürk

iq'nun düşük olduğunu gösteren detaylar