siddhartha

Durum: 1335 - 0 - 0 - 0 - 29.04.2014 15:02

Puan: 19362 - Sözlük Kaşarı

14 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 67

edep ya hu

mehmet anıl'ın inanılmaz tarihi romanı. mehmet anıl’ın son kitabı edep ya hû’nun kahramanı; bosna eyaleti avliya nüfusundan kendi halinde bir ailenin çocuğu iken alınıp istanbul’a getirilen, önce bir paşanın, sonra bir yeniçeri ağasının kapatması olan, atmeydanı’ndaki gizli bir fuhuş yuvasında, askerlere ikram edilen, duygulu, zeki, esprili kız ferhad'ın hikayesidir.

some like it hot

billy wilder beni etkileyen bir yönetmen. klasik drama deyince aklıma gelen yönetmen ki bu filmden sonra onu unutamam.

chun gwong cha sit

chun gwong cha sit -happy together
filmin yönetmen koltuğunda 1997 cannes film festivali kapsamında en iyi yönetmen ödülünü alan, “in the mood for love” filmiyle de tanınan won kar wai bulunmaktadır. christopher doyle'un görüntü yönetmenliğin’de, eşsiz görselliğiyle bazen siyah-beyaz bazen de renklerle süslenen film , tony leung ve leslie cheung 'un oyunculuklarıyla adından söz ettirmektedir.

angel-a

filmden:
-neden ben?
-bilmiyorum. planlamada çalışmıyorum…belki de sebebi içinin iyi olması ve henüz fark etmemiş olman. sana göstermek için geldim. ben senin yansımanım. senin görüntün. ben senim.
- ben bir seksenlik kaltak mıyım?
-evet, biraz…içinde…
-ben kadın bile değilim.
-evet, yarın öyle. aslında kadın yanın erkek yanından daha güçlü. duygusallığın, mizah anlayışın, zekan buradan geliyor. bunlar kadın özellikleridir. erkekler avcıdır. ama sen avlanmak için yaratılmamışsın. erkek yanından sadece kötü özellikleri almışsın. yalanlar, hırs, başarısızlık korkusu. yargılanma korkusu, sevme korkusu… bunun gibi şeyler…
-ben de bunları mı görüyorsun?
-evet, hepsini… ve güven bana sen içinde çok seksi bir kadınsın.
-beni rahatsız eden dışarıda olanlar.
-tamam dışarıya bakalım.
filmin can alıcı repliği:
“biri nasıl yapacağını göstermedikçe kendini sevmen çok zor.”

vavien

engin günaydın'ın senaryosunu yazdığı ve oynadığı, taylan biraderler'in yönettiği film, binnur kaya oyunculuğuyla izleyenleri kara mizahta doyurmayı başarıyor.

knafayim shvurot

kırık kanatlar/broken wings :nir bergman’ın yazıp yönettiği, israil’in haifa şehrinde yaşayan eşini ve babalarını beklenmedik bir anda kaybeden bir ailenin dramını içimize işleyerek gösteren, berlin’den tokyo’ya, kudüs’ten kendi ülkesi israil’e kadar, birçok festivalden ödülle çıkmış film knafayim shvurot / broken wings. filmdeki oyuncu maya’nın babası için yazdığı şarkıyı söylerken, gözyaşlarınızda düğümlenen duyguları hissedebilirsiniz…

siddhartha

hesse'nin demian ve siddhartha kadar bilinen romanı bozkırkurdu okunacaklar listesine alınmalıdır.

siddhartha

herman hesse'nin 1946 nobel edebiyat ödülünü alan romanı bana sözlük ismimi sağlamıştır. çok etkilendiğim bu kitabın kahramanlarından siddhartha ve govinda yaşamımda ciddi bir serüveni oluştururlar.kitaptan çok fazla alıntı yapmak istiyorum ama şimdilik bu yeterli gelebilir : "sözcüklerin renkleri yok, kenarları köşeleri yoktur, bir korkudan, bir tattan yoksunlar. senin huzura kavuşmanı engelleyen de budur belki, o pek çok sözdür belki."

tomboy

türkçeye "erkek fatma" olarak çevrilen, sağlam senaryosu ve yönetmenliği céline sciamma'nın elinden çıkan film, yaşları küçük ama karakter oyunculuklarıyla insanı ciddi anlamda etkileyen zoé héran (laure / michaël) ve malonn lévana (jeanne) sizi eşcinsellik üzerine bir kez daha düşünmeye çağırıyor. belki kendinizle, önyargılarınızla hatta ötekileştirdiklerinizle yüzleşebilirsiniz. tabi bunun için canınız yanabilir, ağlayabilir hatta kendinizden önyargılarınızdan dolayı nefret edebilirsiniz. çekinmeyin ve dürüst olun!

bizim büyük çaresizliğimiz

barış bıçakcı’nın romanından aynı isimle vizyona giren filmi seyfi teoman yönetiyor.
ilker aksum (ender) ve fatih al (çetin) oyunculuklarıyla film boyunca karışık duygularımızın hemhal olmasını sağlamıştır. kafamızı allak bullak eden bu iki adam, çaresizliklerini o kadar iyi gösteriyorlar ki insan ciddi anlamda rahatsız oluyor. filmi birkaç kere daha izlemek isterim. çünkü buna değer…

mahmud derviş

fresk şiirinin şu mısraları ile etkileyen şairdir:
...

ey ismim: biz şu an neredeyiz?
söyle; şu an nedir? yarın nedir?
nedir zaman, nedir mekan?
eski nedir, yeni nedir?

bir gün istediğimiz olacağız.
...

weekend

filmin duygusal boşalımı şöyle olabilir:
"yalnızlık...
bak nerelere taşıyor kağıdını uzaklara. bir kağıda yazılan umutların, cam şişenin içinde derin dalgalarla mücadelesi gibi... ya bir geminin peşinde sürükleniyorsun ya da köpek balıkları dişlerini görüyor camın yansımasında. bir güverteye sığınmış balığın yeri cam kavanozdan başka ne olabilir...her yeri cam kalınlığında görmek ama asla dışarı çıkamamak...
deniz...
sonsuz mavilik için sonsuz gökyüzü...
deniz...
biraz tuzlu su."

the tree of life

filmin etkileyici bir diyaloğu :
-babam neden doğmuş ki?
tanrım, öldür onu lütfen.
ölsün.
al onu aramızdan.

the tree of life

yönetmenliğini ve senaristliğini terrence malick'in yaptığı 2011'e imzasını atan brad pitt, sean penn ve jessica chastain oyunculuklarıyla bolca ödül toplayan filmin benim için gözdesi küçük oyuncu jack yani hunter mccracken.

yeraltı

dostoyevski'nin yeraltından notlar romanından uyarlanan-iyi ki de esinlenmiş- sevgili yönetmenimiz zeki demirkubuz'un filmidir. engin günaydın oyunculuğuyla bir kere daha kendisine hayran bıraktırmıştır

uzak ihtimal

filmin oyuncusu olan görkem yeltan aynı zamanda çocuk kitapları yazarıdır

uzun yol otobüs yolculuğu

doğal terapi. yolculuğun en başından beri yapılacak hazırlıklar çok basittir. sırt çantasına koyulacak bir kaç eşya, okunacak kitaplar ve olmazsa olmaz yol şarkıları-daha çok enstrümantal ya da film müzikleri- mola yerlerinde yazılan notlar, hikaye dolu insanlar, aileler, kediler, köpekler, mola yerlerinde çalışan insanlar ki gece molalarında saatin 4'ünde harıl harıl çalışan insanlar ve tebessümünü eksik etmeyen gözlemeci teyzeler, mola yerlerinde unutulan eşyalar ki ben en sevdiğim atkımı afyon garında unuttum, belki de yeni arkadaşlıklar, heyecanlar ve her bir şey. işte tüm bunların sonucu bende hayat güzeldir, yaşamak güzeldir felsefesini canlandırıyor

gay futbolcu

ingiltere premier lig kulüplerinden west ham united’da oynayan matt jarvis, eşcinsellerle ilgili haberler yapan "attitude" dergisine “bir futbolcunun eşcinsel olmasında anormal bir durum yok. eğer böyle olduğunu düşünüyorsanız delirmiş olmalısınız” diye konuşmasını sürdürürken
ayrıca “birçok futbol oyuncusunun gay olduğunu eminim, olay sadece çıkıp söylemeleri ve farklı olduklarını söylemeleri gerekiyor. gayler hakkında düşündüğüm tek birşey var. onlar için hayatın ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum” diye konuşan jarwis'i alkışlamamak elde değil. darısı bizim futbolcuların başına.

uzak ihtimal

müezzin musa'nın , rahibe olmak isteyen clara olan uzak ihtimalleri. istanbul galata'da bir aşk mı doğacak yoksa? bol ödüllü filmin yönetmeni mahmut fazıl coçkun, başrol oyuncuları görkem yeltan ve nadir sarıbacak. insana uzak ihtimallerin de bir ihtimali var mı diye düşündürten film olarak arşivimde yerini almıştır.

factotum

charles bukowski'nin romanından uyarlanan filmdir. iyi bir yazar olmanın geçtiği yolları denemekle birlikte kaçışların, sanatın, ve şiirin kendini gösterdiği hayatın farklı bir görünüşü.
  • /
  • 67
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 1335

orgazmdan daha zevkli anlar

orgazm olmadan takriben bir dakika önceki zaman dilimi

ellen degeneres

68 yaşındaki annemle her izleyişimizde değişmeyen "erkek gibi kadın, maşallah" övgüsünü alan ünlü kadın programcısı. george clooney ile olan bağından dolayı onu kıskandığım doğrudur.

sevgili

benim istasyonumda durmayacak bir tren.

refugee

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

kadın deyince akıllara anne, eş, kız kardeş, teyze hala vb vs gibi sıfatlar geliyorsa hala yanlış bir durumdayız diye düşünüyorum. kadın denildiğinde bir birey ve insan akıllara geliyorsa o zaman sorun ortadan kalkacaktır ve kadın-erkek ayrımı olmaksızın birlikte yaşamaya başlayacağız. çok didaktik yazdım ama durum bu....

ayı sözlük itiraf

-ilk okuldaki oğuz'a aşıktım. ama o inci'ye aşıktı. ben de onun inadına inci'yle oynardım. *

-ortaokulda burak'a aşıktım. sırf onun poposunu görmek için futbol maçlarına ben de katılırdım. oysa futboldan nefret edişim de ondandır. *

-ortaokulda bana aşık olan kızların mektuplarını ablama okuturdum, ondan cevap yazmasını isterdim, sanki ben beceremiyormuşum gibi. oysa sorun belli... *

-lisede mdr yardımcısının oğlu özgür'e aşıktım. başımı sıraya koyar onu izlerdim. beni bir gün yakaladığında, uyuyor numarası yaptım ama yemedi. bana gay misin dedi yok lan, siktir git sensin gay dedim. yıllar sonra ona aşık olduğumu söyledim. ne güzel dedi ama beni umursamadı...*

edep ya hu

mehmet anıl'ın inanılmaz tarihi romanı. mehmet anıl’ın son kitabı edep ya hû’nun kahramanı; bosna eyaleti avliya nüfusundan kendi halinde bir ailenin çocuğu iken alınıp istanbul’a getirilen, önce bir paşanın, sonra bir yeniçeri ağasının kapatması olan, atmeydanı’ndaki gizli bir fuhuş yuvasında, askerlere ikram edilen, duygulu, zeki, esprili kız ferhad'ın hikayesidir.

atatürk'ün gençliğe hitabesi

fazla militarist bulduğum sözler içermektedir.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

askerlik sayılmaz ama bir hafta gata'ya gidip gelerek, psikiyatr bölümünde sıramı beklerken, sorulan sorulara şaşkınlığımı gizleyememem, nerdeyse psikoloji bölümündeki tüm doktorlarla görüşmem, "eee sen gay'e benzemiyorsun nereden anlayacağız senin gay olduğunu" diyen doktora, " sizin de gay olduğunuz belli olmuyor, nereden bileyim sizin gay olmadığınızı" diye yanıtlamam, görüşmeyi bir hafta daha uzattı.
kadın olmak istemediğimi, hiç makyaj yapmadığımı ve kıllarımı çok sevdiğimi söylediğimde sanki bu yanıtları beklemeyen doktorun şapşal yüzünü hiç unutmayacağım.
tıp bölümünden mezun birinin, gay olmayı hala kadın olmakla alakalı-eş tutan bilim dersi almış ama hala evrimleşememiş -ki evrim teorisine inanmam- bu hayvanın nasıl da doktor olduğuna şaşırdığım...
bilmem kaç yıldızlı komutanın beni odasına çağırıp, sigarasını içerken, yanyan beni keserken sorduğu sorulara iştahla cevap verdiğim ve söylediğim her şeyde tutarlı olmama şaşıran -komutan mıdır nedir- kişinin alenen gay olduğunu hissetmem şaşılacak bir durum değildir.
hadi her şeyi anladım bir ritüel var ve herkes işini yapıyor ama -ulan ben gayim - buraya kadar gelmişim ve size anlatacağımı anlatmışım - beni askere alırsanız rahat durmam, sikerim koğuşu- dediğimde aktif misin diye soran doktora "neden sordunuz? siz pasif misiniz? diye cevaplamam "ahanda şimdi bittin olum sen" diye düşünürken doktorun sakin tavrı dikkatimden kaçmadı.
nihayetinde büyük gün 28 şubat'ta kurulun karşısına çıktığımda bir doktorun -çantanda makyaj takımı var mı? diye sormasına karşılık, bunu daha önce de söylemiştim. makyaj yapmıyorum. çantamda prezervatif var. malum, ateş almaya geldik, ne olur ne olmaz diye- şey ettim...
yok ya burası tamamen sallamasyon.
gerçeği şu : çantanda makyaj seti var mı dedi. ben de makyaj yapmadığımı. çantama bakabileceklerini söyledim. sadece kitap vardı. onlara göre bu da "gayce" bir hal tabi. sadece gayler kitap okur ya ...

ve ve ve sonuç:
hatırladığım kadarıyla 566 soruluk testi cevapladım. onaylandı.
ev,ağaç, insan kompozizyonlu bir resim yaptırdılar.yaptım. resmime bayıldılar. geçtim. onaylandım.
aile görüşmesine abim gelemediğinden, yengem geldi. olduğum gibi olanları söyledi. geçtim.

askerlik muaf oldum.
16 ocak'ta başladığım süreç. 28 şubat'ta son buldu.
gay olmasaydım da askere gitmezdim. bunu kullandım. kabul ediyorum.

cocuklugumun soguk geceleri

tezer özlü'yü tanıdığım romanının adıdır. bu kadar ince bir romanın derin izler bırakacağını okuduktan sonra anlamanız sizin derinliğinizle alakalıdır. tezer özlü'yü sevdiren bu romana -yaşamın ucuna yolculuk- olan diğer romanı eşlik ediyor

ne adamlar gördük yatakta pasiftiler

sözüm ona sokakta, orada burada yani "dışarıda" erkekliğin kitabını yazan, bağıran, küfreden, maço takılan ya da ben " erkeğim ulaaannn!" tavırlarıyla kendini gösteren kişilerin dört duvar arasında nasıl miyavladıklarını * ifade eder.

atatürk'ün gençliğe hitabesi

fazla militarist bulduğum sözler içermektedir.

galatasaray

maçı aldıklarında taraftarlarının özellikle metroda aslan kesildikleri, küfürler yağdırıp metroyu salladıkları; yenildiklerinde de o aslanların süt dökmüş kediye döndükleri takımdır.

ayı sözlük ikinci yazarlar zirvesi

telefonuma kaydettiğimi sandığım "zirve notlarım" olmadığından olan biteni yeniden yazmak zor. ancak kısaca :
dark bear 'in kişisel sorunlarını zirveye yansıtmasını sitenin editörü olarak hoş karşılamadım ama nezaketen anlayışla karşılıyorum. bunun yanısıra kendisiyle tanışmaktan keyif aldım. gayet kibar bir beyfendiymiş. hakkında konuşulanları asparagas olarak değerlendiriyorum. *
arascan dönmez'in mutlu olanlar parmak kaldırsın sorusu yıkıldığım andı. beni ancak sergilediği performansı ayağa kaldırdı. ne konuştuğunu bilen biri olduğunu hissettiremedi. *. kendisinin de bir yazısı olduğu k. kitabını çekilişte kazanan şanslı kişilerden biri oldum. *
zirve damla demircioğlu'yla tanışmama vesile oldu ve belki de yakında kendisiyle kısa film çekimlerimiz başlayacak. kısa filmlerimi kendisiyle paylaşacağımı ilettim. çok başka bir enerjisi var ki çok sevdim. *
özün süzen hanıma olan saygımı ifade ederken utanırım çünkü ben o kadar anlayışlı biri olamazdım heralde. içtenliğine, sabrına ve nezaketine hayran kaldım.
dedikodu olarak da şunu yazabilirim; ayı sözlük yazarlarının böyle önemli bir zirveye değil de vur patlasın çal oynasın gibi boş bir şeye hücum etmesi beni gerçekten düşündürttü. naringergedan anlayacağın üzerine ayı sözlük birinci istanbul fasıl zirvesine katılmayacağım.

damla demircioğlu'nun dediği gibi konuşmak, çok bilmek, çok yazmak su götürmüyor. icraat arkadaşlar, icraat görelim.
ayrıca başak hülya dağdaş hanımın konuşmasını da beğendim ki en çarpıcı vurgusu "eşcinsel olarak kendinizi bir bok sanmayın" o zaman herkes olamazsınız. yoksa hep bağırırsınız "eşcinseller vardır". zaten varsınız, mühim olan hayattaki duruşunuz. *
bir de son gözlemim şu, eşcinseller en az herkes kadar iki yüzlü.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

askerlik sayılmaz ama bir hafta gata'ya gidip gelerek, psikiyatr bölümünde sıramı beklerken, sorulan sorulara şaşkınlığımı gizleyememem, nerdeyse psikoloji bölümündeki tüm doktorlarla görüşmem, "eee sen gay'e benzemiyorsun nereden anlayacağız senin gay olduğunu" diyen doktora, " sizin de gay olduğunuz belli olmuyor, nereden bileyim sizin gay olmadığınızı" diye yanıtlamam, görüşmeyi bir hafta daha uzattı.
kadın olmak istemediğimi, hiç makyaj yapmadığımı ve kıllarımı çok sevdiğimi söylediğimde sanki bu yanıtları beklemeyen doktorun şapşal yüzünü hiç unutmayacağım.
tıp bölümünden mezun birinin, gay olmayı hala kadın olmakla alakalı-eş tutan bilim dersi almış ama hala evrimleşememiş -ki evrim teorisine inanmam- bu hayvanın nasıl da doktor olduğuna şaşırdığım...
bilmem kaç yıldızlı komutanın beni odasına çağırıp, sigarasını içerken, yanyan beni keserken sorduğu sorulara iştahla cevap verdiğim ve söylediğim her şeyde tutarlı olmama şaşıran -komutan mıdır nedir- kişinin alenen gay olduğunu hissetmem şaşılacak bir durum değildir.
hadi her şeyi anladım bir ritüel var ve herkes işini yapıyor ama -ulan ben gayim - buraya kadar gelmişim ve size anlatacağımı anlatmışım - beni askere alırsanız rahat durmam, sikerim koğuşu- dediğimde aktif misin diye soran doktora "neden sordunuz? siz pasif misiniz? diye cevaplamam "ahanda şimdi bittin olum sen" diye düşünürken doktorun sakin tavrı dikkatimden kaçmadı.
nihayetinde büyük gün 28 şubat'ta kurulun karşısına çıktığımda bir doktorun -çantanda makyaj takımı var mı? diye sormasına karşılık, bunu daha önce de söylemiştim. makyaj yapmıyorum. çantamda prezervatif var. malum, ateş almaya geldik, ne olur ne olmaz diye- şey ettim...
yok ya burası tamamen sallamasyon.
gerçeği şu : çantanda makyaj seti var mı dedi. ben de makyaj yapmadığımı. çantama bakabileceklerini söyledim. sadece kitap vardı. onlara göre bu da "gayce" bir hal tabi. sadece gayler kitap okur ya ...

ve ve ve sonuç:
hatırladığım kadarıyla 566 soruluk testi cevapladım. onaylandı.
ev,ağaç, insan kompozizyonlu bir resim yaptırdılar.yaptım. resmime bayıldılar. geçtim. onaylandım.
aile görüşmesine abim gelemediğinden, yengem geldi. olduğum gibi olanları söyledi. geçtim.

askerlik muaf oldum.
16 ocak'ta başladığım süreç. 28 şubat'ta son buldu.
gay olmasaydım da askere gitmezdim. bunu kullandım. kabul ediyorum.