konuşmayayım, karışmayayım diyorum da cidden kabalıktan başka bir şey değil şu başka okullara bok atma eylemi. yok geçiş yapmaya çalış, yok dersane hocan böyle dedi değil mi falan. şaşırdım yani bu kadar ileri gidilmesine.
ha sen ne alaka diyen olursa tercih yapacağım birkaç gün sonra ve odtü'ye de boğaziçi'ne de gitmeyeceğim.
bir de odtü'de çok bulundum, odtülü insanlar da tanıyorum. hepsi böyle değil geneli gayet mütevazi insanlar tercih yapacaklar korkmasınlar.
bahsi geçen iki üniversitenin de iletişim veya sanat fakülteleri olmadığından destekleyemeyeceğim iddia. iki okul da mühendis ve işletmeci yetiştiriyor genelde. bilkent gibi çok yönlü ve işlevsel olamıyorlar ne yazık ki.
valla haklıydı obi-wan, obime laf ettirmem. yoda da zavallım napsın saf temiz kalpli bir dede yani. yetiştirdi yetiştirdi piç anakin hepsini öldürdü çocukların. gandalf özeleştirisini yapmış olacak ki gri paçavralardan fabulous bir amcaya dönüştü ikinci filmde. ay ne çok soru sordun nefesim yetmedi!
alttaki yazar gözlüklü müsün, öyleyse kaç numara?
girmeden önce büyük ayaklı erkeklere laf atıldığını zannettiğim ardından yanıldığım başlık. 45 numara ayaklarımı mutlu eden gofrettin'e teşekkürü borç bilirim.
grand theft auto serisinin absürt komediyle harmanlaşmış versiyonu olan saints row'un üçüncü oyunu. gta'dan çok daha başarılı buluyorum ben bu seriyi. her şeyden önce karakterimizi kendimiz yaratıyoruz, büyük bir artı bu. hikayesi sürükleyici ve komik; karakterleri eğlenceli ve oyunun içinde. bir kere star wars göndermesiyle başlıyor, daha ne kadar iyi olabilir ki!
bir gameplay videosu atayım şuraya:
"herkesten" kısmını bastırarak ifade ediyorsak çekilmez demeyelim de sağlıklı olmaz o ilişki. konuşacak, dertleşecek bir arkadaş grubu mutlaka olmalı. düşün sevgilinle kavga ettin, kafa dağıtacaksın fakat arkadaşlarına sevgilinden bahsedemiyorsun çünkü bilinmesini istemiyor. "çekilmez" tribi buna yönelik bence. yoksa kimsenin kafaları gökkuşağına boyayıp istiklal'de el ele cirit atmak gibi bir beklentisi yok yani. var mı yoksa? bence yok.
rüyamda babam öğreniyordu ve benle gurur duyduğunu söylüyordu. elini omzuma koyarak "milletin cennetini cehennemini boşver sen gökyüzünü zaten buldun." diyordu. şu cümleden sonra uyandım ve hıçkıra hıçkıra ağladım sözlük. öğrenmeleri gibi bir beklentim, umudum, hayalim falan yok. ama şu aptal rüyadan sonra o kadar mutlu oldum ki allak bullak oldu kafam.
bir de şu cümle bir rüyada nasıl ortaya çıkabilir aklım almıyor. bir yerde mi duydum acaba beynim mi üretti?
çünkü varlığımızın başka bir insan tarafından fark edilmesini istiyoruz. önemli olmak istiyoruz yani.
sence istanbul'da yaşayacağım için pişman olacak mıyım?
mmorpglerden tutun frp'ye kadar bilimum rol yapma oyununda karşılaşılabilen renkli kişiliklerdir. mesela envanterinde 50 armoru olan kaba bir çelik zırh vardır fakat kişimiz alacağı hasara rağmen daha güzel görünen 35 armorlu zırhı giymeyi tercih eder.
daha da abartırsak zırh falan da giymeyip savaşa parti kıyafetleriyle teşrif edenleri de mevcuttur.*
onur yürüyüşünün ardından artık gına getiren bazı yorumlar bütünüdür. evet ben de kabul ediyorum akıllıca bir hareket değildi o soyunma muhabbeti ama abarttınız yahu yeter. koskoca onur yürüyüşünü şu olaya indirgediniz resmen. gerçekten şaşırıyorum bazen nerde olduğumu.
ilk göz ağrım olan sevimli mi sevimli forum. kendinizi keşfeden taze bir ibne iseniz apollo abinizden azar işitip naramsin aplanızdan kucak dolusu kokulu öpücük alabilirsiniz. ya da tam tersi.
en kısa zamanda geri döneceğim forumdur.
bir kere çay içmek kendi başına yapıldığında bile huzurlu ve oldukça keyifli bir eylem. bahane olarak kullanmaya gerek yok bence. başka biriyle içildiğinde çok daha zevkli zaten.
arkadaşlar inanmayın buna, a4 kağıtta fotoğrafla olmaz bu işler. platoniğinizin tükürüğü, saç teli, tırnağı falan lazım. çok daha güçlü olmasını istiyorsanız bir damla kan hatta, bakın bu da yılların vampirinden tavsiye size. ah bu günümüz büyücüleri... 3d printerla voodoo doll yapacaklar utanmasalar.
hatalı bir gözlem. ben ldp'liyim mesela. barajı kaldıracağını güvenerek verdim oyumu hdp'ye, pişman da değilim. sığ bir yorum olacak ama akp'ye koyduk mu? koyduk.
şu saatten sonra tek istediğim şey barış ve akan kanın durması. eminim hdp'ye oy veren diğer insanların istediği de bu. türkiye intikam döngüsünü kırarsa iyi yerlere gelecektir, artık umutla bakıyorum buna.
henüz gerçekleşen sevindirici olay. obama şu tweeti attı ardından:
"today is a big step in our march toward equality. gay and lesbian couples now have the right to marry, just like anyone else. #lovewins"
kendine ve diğerlerine nefret kusmaktan mütevellit sevmenin ve sevilmenin, saf ve karmaşık duyguların, özlemenin ve özlenmenin tadına bakamamış trajik insanların olmadığını iddaa ettiği duygu.
iki gey bi taksiciyle yattı diye (ki yatabilir kimseyi ilgilendirmiyor bu) (rastgele cinsel ilişkiye giren heteroseksüellerin aşkında bir sıkıntı yok ama değil mi?) koskoca aşk kavramını sikiş sokuşa indirgeyebilen çirkin zihniyetleri gösteren başlık ayrıca. uzaktan bakıp ağlayarak otuz bir çekmeye devam edin neden kimse beni sevmiyor diye. biz de yorulmalayım siz de.
bugün yürüyüşe başlayayım dedim, gittim bir yürüyüş parkuruna yürümeye başladım emekli amcalar gibi. emekli amca demişken üç-dört tur attıktan sonra eşofmanlı bir amca jet hızıyla yürüyerek yanımdan geçti. ben de gaza geldim tabi, kaç yaşında amca bana parkurun tozunu attırıyor. hızlandım, deli gibi yürümeye başladım ve sonunda yetiştim amcaya. bi yan gözle baktı bana ve "hmpf"* efektiyle bastı yine gaza. iyice dellendim bu sefer, ride the lightning'i açarak yürüyüş atletine bağladım hemen. evet amcayı geçtim baya fakat vücudumu hissetmiyorum sözlük.
özet: spordan nefret ediyorum.
zorlama edebiyatçılar yüzünden çaya olan sevgimi dile getiremiyorum. valla fantastik edebiyat dışında edebiyat kültürüm çok yoktur, twitter'da cemal süreya rt'lemiyorum, zeki demirkubuz izlemiyorum. ama çayın yeri çok ayrı bende ya. şu an yazdığım bu girdiyi eksilemek istiyorum mesela, bu zihniyeti yaratana lanet olsun. *
öyle bir şey yoktur. ortada bir çatışma da yoktur. hdp'nin varlığını kabullenememiş insanların demokratik hakkını kullanan insanlara hakaret etmesi ve ülkenin %13'ünü terörist ilan etmesi vardır. varsın etsinler. nefret etmek kolay iş.
gözüm bir entry'yi okumadan önce entry'nin sağ alt köşesine kayıyor, buna göre okuyup okumayacağıma karar veriyorum ve zaman kaybını engellemiş oluyorum.