çok iyi bir film. keyifle seyrettim. dvd çıksın alacağım yine keyifle seyredeceğim. altyapı üst yapı yan yapı her yer dolu. javier bardem e diyecek söz yok. tam kararında bir "kötü" karakter. türkiye sahneleri çok keyifli. neden takarlar anlamıyorum yük trenin de adam taşınır mı diye. salla gitsin. türkiye tanıtımı yapmıyor adamlar. film işte. hepsi bu. forever 007
hadisenin 3 lüsünde seçilmeyen adam çok zorladı şarkıyı. o kadar zorladı ki beceremedi. kadın yarışmacı çok feci görünüyordu * kötü söyledi. turu geçen içsel bir güzellikle söyledi. hayret hadise doğru yolu bulabildi. *
sevmiyorum bu diziyi. daha önce de fikirlerimi yazdım. yazdım da ne başbakanın ne de yaptırımı olabilecek veya kitlesel etkisi olan birinin bu kadar taraf olarak yorum yapması saçma. zira başbakan konumunda biri yorum yapınca yaptırım haline geliveriyor. insanlar bir çocuğa bile bakmakta zorlanırken 3 çocuk yapın diyor. düşünmesi bile kabus. gelmiş geçmiş en faşist iktidar bu. bahsedilen diziyi bir vatandaş gibi seyret kendi kendine karına komşuna ya da olmadı ayı sözlüğe gel anlat, eleştir. ama milyonlarca insanın seyrine açamazsın bu yorumları. ecdatmış cartmış curtmuş. ne osmanlısı ne süleymanı. kurgu bir dizi bu. osmanlı da kimse sikişmiyordu ya. aslında doğru birileride haremin oğlan kısmın dan da bahsetse iyi olacak artık. hepsi biseksüel. hepsi alkolik. ne var yani dizide azıcık adamın sikinin hikayesi de anlatılıyor. ne olacak yani. **
hannibal lecter' ın ikinci kitabı-filmi. ilk kitap red dragon "manhunt" adıyla çekilmiş ancak pek ilgi görmemiş. kuzuların sessizliği ise ikinci film-kitap olarak çekilmiştir. yönetmen, kadın oyuncu, erkek oyuncu, film ve en iyi uyarlama senaryo oscarlarını aldı. ilmek ilmek artan gerilimi, muhteşem finali ve muhteşem oyunculuklarıyla en sevdiğim filmlerdendir. samsun' da öğrenciyken sinemada seyretmiştim * antony hopkins' in bu filmdeki performası gelmiş geçmiş en iyi iki erkek perfonmansından biri olduğu söylenir. ki sadece 16 dakika görünür * . diğer performans ise ....
moulin rouge da birbirlerine aşık oldukları an. bir an ama hayatlara bedel.
yine aynı filmde show must go on biterken satine (nicole kidman) patrona bir an bakar sadece.
the shining. baba (jack nicholson), banyoya saklanan karısı ve oğlunu öldürmek için banyo kapısını balta ile kırar. kamera her balta vuruşu ile ileri geri gider. biraz kırılı kapı kafasını sokmaya çalışır ve ...
yeni kredi kartı reklamında boy gösteriyor * reklam tanıtımlarında tarkan olduğunu sanmıştım, sonrasında murat boz da nerede o karizma dedim. adamı gazlıyorlar bakışların diye, ama bildiğin manda bakışı ile idiot bakışı arasında bir yerde bakıyor. içindeki kadının eseri sanırım.
ek yapma ihtiyacı hissettim. sesi de idare eder denecek kadar var sadece o kadar.
benim için;
kadınsı olmak kusurdur. ayı olmak mutluluktur. zayıf olmak, kılsız olmak biraz bahtsız olmakla beraber ne kusurdur ne de sorun. ben ne alemin yargıcı ne de avukatıyım. kendi hayatında yuvarlanan biriyim hepsi bu. benim için eçcinsel olmak 3. cinsiyet değildir. erkek olup ta kadın gibi olmak bana kusur gibi geliyor. transseksüel ve travestileri bunun dışında tutuyorum. transseksüel olmak bence yaşanacak en büyük talihsizliklerden biridir. tamamen kadın ruhuna sahip birinin erkek bedeninde sıkışığ kalması gerçekten acı verici olduğunu düşünüyorum. benim için transseksüeller kadınsı değil kadındır. travestiler ise, belki kendi istekleri belki de bir takım baskılar nedeniyle bu yolu seçmiş ya da sürüklenmiş olabilir. pek çoğunun zorunlu olarak seks işçisi olduğunu da bir gerçektir.
bütün cinsel yönelimlere saygılıyım. heteroseksüellere bile saygılıyım. kadınsı olmayı kusur görüyor, ayı olmayı da yüceltiyorum kendimce. hepsi bu *
bir süredir yazmıyordum. tekrar yazıyorum okuyorum sözlükte. bir baktım ekranın sağında bir yer var. entryniz ayar bekliyor. nasıl ya dedim ve baktım ki görmez olaydım. yazdığım hakaret içeriyormuş beklemedeymiş cart curt. ne oluyor kardeşim. burada da mı sansür var artık? evet am denen şey bozuk karides gibi kokar. bunu hakaret olarak algılayan algılasın. sözlerime ayar çekmeyeceğim. kahrolsun sansür. hiç beklemezdim ayı sözlükte sansür olmasını.
ek: kişisel hakaret veya saldırılar değil elbette bahsettiğim.
şimdi reklamlarda seyrettim. uludağ limonata. reklamcıları nasıl akıl verdilerse artık bu salaklar mangal yanında limonata içirebileceklerini sanmış. tamam daha çok sıcak havalarda akla gelir içilir. ayrancılar da aynı mantıkla kışın reklam kampanyaları hazırlar ama mangal ve limonata ne ya. kuru pilav limonata?? yok artık.
nerede mutsuzsan orası oluyor işte. özellikle alışılan hayatın dışındaki yerler bu tanıma uyuyor. ama bazı yerler bu tanımların üstünde gerçekten de siktir edilesi yerler. mesela batman diye bir yer var. orası tamamen her santimetrekaresi ile birlikte allahın siktir ettiği bir yer.
fragmanını 5 dakika önce izlediğim, sonrasında sözlükte başlığı gördüğüm filmdir. bu kadar rastlantı olur mu kardeşim de dedirten başlıktır. hadi bakalım gelsin de seyredelim dediğim filme ait başlıktır aynı zamanda.
yüzüklerin hikayesi bir karakter gelişimi hikayesidir aslında. hem de an babasından. o sümüklü aragorn kral olur layıkıyla örneğin. yaşı belirsiz gandalf tamamen olgunlaşır. frodo yüzüğün yükü her adımda arttıkça büyür olgunlaşır hatta yaşlanır. elf kraliçesi sınavı geçer ve batıya gidebilir. sam pısırık bir bahçevandan bir kahramana dönüşür. her karakter az ya da çok büyür gelişir. bu durumda her karakter ki çokça var sevilesidir. ama bana göre hikayenin temeli yüzüğün taşınması ise asıl kahraman samwise olmalıdır. zira frodo yüzüğün gücü-ağırlığıyla ezildikçe sam onu-yüzüğü- hem manevi olarak hem de gerçek anlamıyla taşır. sam olmasaydı sauronun zaferi kati olacaktı. öte yandan legolas muhteşem elf duruşu ile ayrı yerde.
bir kilo köftelik bulgur, yarım kilo kırmızı mercimek. aynı ölçülerde azaltıp artırabilirsiniz.
mercimeği uygun büyüklükte bir tencerede haşlayın, iyice açılsın mercimekler. pişince bulguru tencereye ekleyin karışıtırın biraz ve kapağını kapatın tencerenin.
3-4 kuru soğanı ince kıyın, yaklaşık 1 su bardağı sıvı yağı uygun bir tavada ateşe koyun. soğanları ekleyin. soğanlar iyice pişsin. yarım baş kadar sarımsak ta ekleyin. 2 kaşık biber salçası ( salça bol olmalı) ekleyin. 1-2 dakika kavurun. bol kimyon, karabiber ve istenilen miktarda acı kırmızı biber ekleyin kapatın.
bolca taze soğan, sarımsak, çok bol maydanoz, taze nane ayıklayın temizleyin yıkayın kurutun ve ince ince kıyın.
tenceredeki bulgur, mercimeğin suyu ve sıcağıyla açılmış olmalı. büyük bir kaba alın. dikkat sıcaktır yanarsınız. yağı ekleyin ve yoğurmaya başlayın. tuz eklemeyin. salça tuzludur dikkat edin. yeşillikleri ekleyin. limon suyu koyun. tuzuna limonuna ve acısına bakın ayarlayın.
.mercimek köftesi en çok ince kesim soğan, domates, maydanoz, limon ve nar ekşisi ile yapılan salatayla iyi olur. bol marul, turşu ve ayranda mükemmelleştirir.
eşcinsel imam, öğretmen, doktor falan filan. eşcinsellikle işin alakası nedir ki? imam olması yani işinin din olması seks hayatı yok demek değil ki. sen ben nasıl eşcinselsek onlar da aynı şekilde eşcinsel. hayatlarının merkezinde din olması içsel arzuları her zaman engellemiyor işte. tanıdık gelmedi mi size de? aynaya bakın göreceksiniz.
orta okuldan beri sevdiğim erkeği liseye geldik hala seviyorum. lise
bitecek bir aya ama ben onu nasıl unutucam ve ya o bir başkasıylayken
ben nasıl dayanıcam bilmiyorum. salak ergen kızlar gibi internette onu
kendime nasıl bağlarım diye bir sürü yazı okudum, en sonunda
erkeklerietkilemeninyollari.net sitesinde tavsiye edilen onu elde et
isimli kitabı buldum. aldım, umarım faydalı olurda biter bu azap...
17 yaşında yaptığı albümle ( bu albüm kelimesinin hikayesi de ilginçtir), gençliğimin naif dönemine damgasını vurmuştur. sevgiliye adındaki albüm tapılası şarkılardan oluşur.. hemen örneklendirelim
yazık, gençliğimize yazık..böylemi sonamı erecekti. böyle parça parçamı olacaktı. bu kadar yalan mı yaşandı herşey...
ne olursun yalan de. bu bir rüya sadece, ne olur sus konuşma. sana ihtiyacım var dinle
ikimize de yazık. gençliğimize yazık
sevgiliye..
bir gün gelir her yer sen olur, bilirimki beni özlemişsindir o an..öyle kuvvetli isterim ki seni yok olur engeller var olur zaman ve mekan
bile bile
birarada olabilmek ne mümkün
birarada kalabilmek imkansız
seneler alıp gitmiş
ne var ne yoksa herşeyi
inanılmaz, değişen ben miyim
inanılmaz, bu yabancı da kim
sen misin böyle uzak
veda sözleri söyleyen
geri dönmek inan işten değil
hani var ya tutamazsın kendini
bir ümitle ya olursa dersin hep
bile bile herşeyin bittiğini
sonradan kor sonradan kor
ayrılıklar an be an
akıp gider akıp gider
zaman sana aldırmadan
"sevgiliye 1990"
01 ayrılmam
02 başka birşey
03 bile bile
04 çağırma beni
05 olmaz
06 seni aldattım
07 sevgiliye
08 susma
09 öyle bakma
10 yazık
işte böyle bir albümdü. tam yetişmemiş duyguların sözlüğü gibiydi bu şarkılar. hayatın ve aşkın kılavuzu gibi....
feminenler sakın yazmasın cümlesinde rahatsızlık veren kelime "sakın" mıdır? feminenler yazmasın deyince daha mı uygun olacaktı. her iki şekilde de neden kırıcı oluyor ki. feminen yani doğuştan erkek cinsiyetli olup, hali hazırda erkek cinsel organlarına sahip olan, ancak duygusal ve veya fiziksel olarak kadın olmaya çalışan ve veya özenen eşcinsellerle herkes seks yapmak ya da tanışmak zorunda mıdır. nedir yani bu durum. benim gibi iri kıllı şişman bir eşcinsel ile nasıl ki kimse tanışmak zorunda değilse aynısı herkes için geçerli. yani kimse kimseyle tanışmak yazışmak düzüşmek zorunda değil. bu durumunu da istediği gibi yazmakta özgür. pek çok kişide şişmanlar yazmasın diye belirmiştir. ya da benzer istenen ya da istenmeyen durumlar yazılmıştır. bu isteklerin kökenin hakkında sayfalarca yazabiliriz. ama sonuç değişmez. herkes kendi keyfine bakar, kendi hakkında yalan söyler ya da söylemez. kime ne? kime neyi ispat edeceksin. hem de hangi hakla bu işe bulaşacaksın. öte yandan başka bir durum var. anlaşılan ayısözlük feminen erkek eşcinseleri koruma ve kollama derneği gibi çalışıyor. bakıyorum da bu tarz başlıkların altı tü kaka laflarıyla dolu. ben buradan tekrar yazayım da her yazdığım benzer yazılar gibi ortalama 10 eksi alayım ve eksik kalmayayım.
her şey bir yana, aşk meşk bir yana. bazen deriz ya kalbimin yarısı nı o aldı falan filan. aslında çocuğunuz varsa kalbiniz zaten onda oluyor. beyniniz fikriniz de onda oluyor. bazen düşünüyorum çocuğum var ve çalışabiliyorum, araba kullanabiliyorum. insanın beyninde devamlı bir nokta nabız gibi atıyor. iyimi mutlumu sağlıklı mı ??? hayat o andan, yani çocuğunuz olduğu andan itibaren tamamen değişiyor ve asla eskisi gibi olmuyor.
sabah ereksiyonu malum. sebebi ise, gece boyunca biriken idrarın baskı yapması. pek sevmem, hani hazır kalkmışken indirelim muhabbetini. sadece o değil, ağzın yapış yapış, gözler yarı açık. bakmamak lazım porno filmlere, insan uyanınca rezil bir halde oluyor. en iyisi yıkanmak, dişleri fırçalamak, bir kahve içmek ve kendine gelmek. *
eşcinsel imam, öğretmen, doktor falan filan. eşcinsellikle işin alakası nedir ki? imam olması yani işinin din olması seks hayatı yok demek değil ki. sen ben nasıl eşcinselsek onlar da aynı şekilde eşcinsel. hayatlarının merkezinde din olması içsel arzuları her zaman engellemiyor işte. tanıdık gelmedi mi size de? aynaya bakın göreceksiniz.
dilerim ki bu sözlükte lezbiyen yazar olmasın. hiç olmasın. ben sözlükte sadece bir yazarım elbette, ne yöneticiyim ne de başka bir şey. temennim budur.
kişi her hangi birini sevmek ya da sevmemek zorunda değildir. her hangi bir eğilimi yönelimi beğenmek ya da beğenmemek zorunda değildir. örneğin ben, saygı duymadım da ne yaptım yoldan geçerken saldırdım mı? ya da hoşlanmadım da ne yaptım. bu benim hayatım, beğenmediğim herhangi bir şeyle temas kurmamak ta benim seçeneğim. "kıllı götlü göbekli adamlar utanmadan sevişiyorlar" lafı az duyulmadı. pasif olandan bana ne, aktif olandan bana ne. kimin neresine ne girer çıkar bana ne. ayı olmak benim için özel bir durum, kadınsı olmak ise bir kusur. ben eşcinsel olmayı üçüncü bir tercih olarak görmüyorum. benim için ya kadın ya erkek var. erkeksi ya da kadınsı olmak kusur. kusur da, bana ne yine. seks yapmam o kadar. hayatımı tehdit eden bir kusur değildir. bu konuların tekrar tekrar açılması kendi içini anlayamayan, yüksek ihtimalle ya yaşı ya da zeka yaşı yetersiz kalan arkadaşlara ve şakşakçılarına malzeme olsun diyedir. bana iki yüzlü, riyakar diyen şahsı bekliyorum. neden üstüne alındın diyecekler için, benim yazdıklarımdan alıntılarla dolu. merak ediyorum, cidden merak ediyorum. bu sanal cesaretliler ne kadar gerçek cesaretlidir. istediğime istediğimi söylerim. bana göre kadınsı olmak kusurdur. bu kadar. çirkin demem. herkes kendine göre güzeldir. ama kusurdur.
hadi bunu zorla olsa da hak vereyim biraz. eşcinsel bile olmayan birileri neden yazardır? okusun herkes elbette. ama neden yazıyor. neden hoş ya da boş deme hakkı var. burası belli bir gurubun yaşamlarını anlatmak için var. eee ne işi varmış bu arkadaşların. sonuçta adresi yazdığınızda site açılıyor. gizli değil yazılanlar. benim için çok can sıkıcı bir durum. haksızlık bu.
yeni türeyen bir grup kişi. seks gibi temel bir ihtiyacı sadece ilişki içinde yaşamak isterler. bu bir tercihtir tabi, ancak asıl sorun kendileri gibi düşünmeyen insanları motor, orospu gibi tanımlamalarla anmalarıdır. onlara göre kendilerinden olmayan herkes pisliktir, ucuzdur, basittir. sürekli bir ilişki arayışı içinde olur bunlar. hep çok severler çok sadıktırlar ama sevgilileri motor çıkar onları aldatır. hep aynı hikayeyi yaşar zorla yaşatırlar. bu türlerden şiddetle uzak durulmalı, akılları başlarına gelinceye kadar toplumdan uzaklaştırılmalıdır. elbette ideal olan özel duygular yaşadığın biri ile seks yaşamaktır. ama bu durum da zorlanılmaz ki. hayat bu. herkes keyfi peşinde.