normalde ayı bir bünyeye hiç yakışmadığını düşündüğümden almaya cesaret edemediğim trenchcoat bu sene arkadaşlarım tarafından hediye edildiği ve verilen hediyeleri değiştirmeme gibi bir huyum olduğundan bu gruba giren erkeklerden biri de benim... *
en iyi albüm : halil sezai seni beklerken
en iyi erkek sanatçi : murat boz
en iyi kadin sanatçi : demet akalin
en iyi grup : model
en iyi çikiş : halil sezai
en iyi dizi müziği : muhteşem yüzyil * en iyi film müziği : incir reçeli
en iyi düet : ümit sayin & tarkan gitme
en iyi proje : zamansiz şarkilar iskender paydaş
en iyi şarki : ajda pekkan yakar geçerim
en iyi klip : sinan tunçay,sevil kaynak sezen aksu- vay * en iyi remix : burak yeter arada sirada
en iyi enstrümental : omar faruk tekbilek sound of istanbul vol1
bunlar gerçekleşmesi muhtemel sonuçlar gönlümden geçen bu değil ama tahminlerimde ne kadar başarılı olacağım bakalım *
edit : tahminlerimin %60'ı başarılı olmuştur. ajda pekkan ödül törenine damgasını vurmuştur aynı zamanda...
her duyduğumda beni gözyaşlarına boğan, gidişin ve tekrar dönüşün olmayacağı durumlarda söylenen söz... zerrin özerin bu isimde çok güzel bir şarkısı da vardır...
hülya avşarın 1995 yılında çıkarmış olduğu yarası saklım albümünde yer alan şarkısı. o yıllara göre fazlaca cesur, fetiş ve fantezi öğelerine sahip bir klibi vardı bu şarkının.
bu gece uzun olacak besbelli biliyorum
lodos fırtınaları kopacak taa derinlerde bir yerlerde
varsın olsun varsın olsun
sevdim sevdim bir kere
sen benim canım sen kara sevdalım
bir şeyler söylemek o kadar zor
sensiz geçen uzun geceler bir de yasaklar
varsın olsun sevdim bir kere
benim sevgim sözlere sığmaz
anlatamaz tutkularımı çiçeklerin ne rengi ne de kokusu
gerekmez ya bize şiirler şarkılar
biz iki deli belki bir başka çilek mevsimi buluruz birbirimizi
bu gece uzun olacak besbelli biliyorum
sen benim canım sen kara sevdalım
bir şeyler söylemek o kadar zor
sensiz geçen uzun geceler bir de yasaklar
varsın olsun sevdim bir kere
plan tüm arap ülkeleri için aynı şekilde işliyor, dışarıdan bir grup normalde refah içerisinde * yaşayan halkın arasına karışan provokatörler daha iyi şartlarda yaşamak için düzenin değişmesi gerektiğini ve bunun da ayaklanma sonucu elde edilebileceğini öğretiyorlar. sonrasında çıkan ayaklanma sonucu mevcut düzen yıkılıyor, demokrasi adı altında asıl hedef olan petrole ulaşılıyor...
petrol rezervlerini eline geçirmek isteyen süper güç olarak adlandırılan ülkenin, rezervlerin neredeyse tamamının bulunduğu arap ülkelerine "demokrasi" getirmek adı altında çıkardıkları ayaklanmaların genel adı.
şahin k. nın ilk eserlerindendir. ayrıca ilk izlediğim yerli pornodur. film boyunca şahin k. abimiz neredeyse hiç erekte olamamıştır...
(bkz: erekte olmadan sevişmek)
bu cümleyi düzgün insan olarak algılamıştır her zaman benim beynim. düzgün insandır, içi dışı bir olandır, özverili olandır, sevebilme kabiliyeti olandır, önemseyendir, sorumluluklarını bilendir... bu liste böylece uzar gider...
1959 ankara doğumlu senaryo, şarkı sözü yazarı... sezen aksuyla beraber şarkı sözü yazarlığı da yapmıştır kendisi. az önce gazetede okudum bir süredir tedavi gördüğü akciğer kanserine yenik düşüp hayatını kaybetmiştir. sabah sabah göz yaşlarına boğulmama sebep olmuştur gidişi. allah rahmet eylesin. tek tesellim çok sevdiği eşi 1994 yılında kaybettiği sinema ve tiyatro oyuncusu yaman okaya kavuşması oldu...
ankara'da yaşayan yazarlara selam olsun 13 nisan 2019 tarihinde saat 15:00 - 16:00 civarında kızılayda birkaç eski yazar arkadaşlarla toplanıp sohbet edeceğiz ve eski günleri yad edeceğiz katılmak isteyen ve mekan önerisi olan yazarlar desteğinizi bekliyorum...
bu klişeyi yapmak istiyorum, belki bir gram farkındalık oluşur. eskiden çok güzel yazan insanlar vardı burda yazdıklarını okurken keyif aldığım okudukça öğrendiğim epey değerli insanlar.. eskiden dediğim 2-3 yıl öncesine kadar belki, daha sonra genç yazar arkadaşlar geldi kendi heyecanlarını acemiliklerini buraya yansıttılar(insan özenmiyor değil)
fakat yine de hiçbir şekilde eskilerin yerini tutmadı. birileri sinirlenecek belki beğenmiyorsan siktir git de diyebilirler yine de eski bir alışkanlık var. ara sıra bakmaktan hep keyif alıyorum buraya..
yaşadığım şehir.
son beş yılda çok yara aldı bu gri şehir.
peş peşe patlayan bombalardan yaka silkti. yüksel caddesinde, güvenpark'ta polisin saldırganlığından illallah etti. gezi parkı zamanında gaz bombaları ile darbe yedi, sisin pusun altına gömüldü.
yine de bozmadı düzenini.
trafik yine aynı saatlerde kilitlenmeye devam etti,
insanlar yine tandoğan'dan kızılay'a yürümeyi tercih etti.
ve ben, ne olursa olursun cuma akşamları kızılay'da bir kafede oturup kahve içmeyi ve ankara'nın kalbini izlemekten vazgeçmedim.
(bkz:kurşuni renkler) babam gelir aklıma hep. (bkz:fikrimin ince gülü) babam hastayken bu şarkıyı televizyonda gördüğünde ağlamıştı. bi hastalığın bi insanı nasıl çaresiz hale getirdiğini gördüm. içim parçalandı. belki de yaşadığı yılları, geçmişte yaptıklarını, yapmak isteyip yapamadıklarını düşündü. bu iki şarkıyı duyunca içim gidiyo. gözlerim yaşarıyor. kendimi bi garip hissediyorum.
(bkz:we found love) üsteki kadar beni etkilemesi imkansız olsa da bunu duyunca da italyanın teki geliyor hala aklıma. bi adam 1 haftada nasıl bu kadar derine kazınır anlamam.
2 bölümünü de izlediğim dizi. televizyondan olsa hayatta izlemem. türk dizisini televizyonda izleyen arkadaşlara da helal olsun diyorum. 3 saat boyunca imkanı yok oturamam bi dizi için. youtubeda açıyorum, saçma sapan yerlerini geçerek 1 saatte bitiriyorum. yabancı dizi tadında izlemek bu olsa gerek.
neyse gelelim dizinin konusu ve oyuncularına.
gayet kaliteli bi ekip var görünürde. tek tek anlatacak olursak ( of be ne yazasım varmış ha)
(bkz:gökçe bahadır) : (oya) benim taaaa hayat bilgisi zamanından sevdiğim oyuncudur kendisi. insanlar o dizide barbie denen kızı severken ben hep törpü törpü derdim. oyunculuk olarak gerçekten çok beğeniyorum ama o da benim yaşlarda olduğunu belli etmiş. ne kadar makyaj olsa da kırışıklıklar belli oluyor. sorun yok gayet güzel bir kadın, iyi bir oyuncudur.
(bkz:bade işçil): karşımıza pelin olarak çıkan sarışın güzelimiz. ezelde şebnem olarak izlemiştim. ben nedense bu hatuna kısa saçı daha çok yakıştıranlardanım. gayet güzel oynamaktadır.
(bkz:aslıhan gürbüz): merve karakterine hayat veren bu hanımefendi dizinin yılanı, pelinin en yakın arkadaşıdır. uzak durulması gereken psikopat hatun profili. serhanı nasıl kafeslemiş benim için bi muamma. gerçek hayatta serhan gibi bi karakterin böyle bir kadınla evlenmesinin imkanı yok.
(bkz:tülin özen) şirin arzu karakteri. ben bu kadına meryemce zamanı hastaydım. mehmet günsüre mustafam deyişleri kulaklarımda çınlardı. nasıl naif, güzel ve tatlı bi kadınsa artık, heteroseksüel bi ilişkiye resmen gıpta etmiştim. yeniden bi dizide görmek fazlasıyla mutlu etti beni.
şimdi bu kadınlar çok iyi arkadaşlar lisede. pelin ve merve aşırı kıskanç tipler ve oyayı kıskanıyolar. 96 yazında pis bi iftirayla hem oyanın hem edip öğretmenin başını yakıyolar. 20 yıl sonra filan oya büyüdüğü mahalleye geri dönüyor ve olaylar olaylar.
biraz geriden gelsem de zirvenin anahtardan sonra 2. ağır topu olarak benim de zirve ile ilgili yorumlarımı yazmadan geçeceğimi düşünmediniz herhalde...
öncelikle zirvenin organizasyonunu sağlayan sevgili hazineciye çok teşekkür ederim uzun zamandır böyle keyifli bir zirveye katılmamıştım çok iyi geldi.
mekana kadim dostum anahtarla birlikte buluşup geldik, mekanın üst katına çıktığımızda bir portatif yazı tahtasında birşeyler anlatan birisi ve dinleyen bir grup gördük ilk olarak doğal olarak biraz şaşırdık zirveler artık sunum tarzı mı yapılıyor diye birbirimize anlamsız bir bakış attıktan sonra en köşedeki masada oturan eski bir tanıdığı*aknarazı gördüm selamlaşmak için yanına gittiğimde kendisinin de sözlükte yazdığını ve zirve için geldiğini öğrendiğimde kısa süreli bir şaşkınlık* yaşadıktan sonra masaya oturup sohbete başladık. kısa bir süre sonra çekingen bir tavırla masaya * yaklaştı ve daha önceki zirveye ilk katılımdaki çekingenliği bildiğimden "evet düşündüğün kişiler biziz dedik ve sohbete devam ettik. daha sonra senseisplinter ve pena da aramıza katıldı* ve çok keyifli, vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız bir zirve daha geçti. katılan herkese çok teşekkür ederim, keyifli ve mutlaka en kısa sürede tekrarlamamız gereken bir akşam oldu...
geçen hafta çocukluk arkadaşlarımın olduğu bir gruba açıldım ve 3 senelik bir birlikteliğim olduğunu söyledim. başta çok gerilmiştim ama sonra neden şimdiye kadar tuttun kendini dediler ve hepsi ilk etapta çok anlayışlı karşıladılar. üzerimden bir yükü daha attım bakalım önümüzdeki günlerde neler değişecek...
en sevdiğim eurovision parçalarındandır, nilüfer de albümünde yorumlamıştır bu şarkıyı,
sözleri ;
kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler
ben çılgın ben yine gözlerinin hapsindeyim
kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler
ben çılgın ben yine gözlerinin hapsindeyim
ellerim yüzümde, susmuş dudaklarım
isyanlarda gönlüm, zaman gardiyandir
ah... ben yine gözlerinin hapsindeyim
aman vermez hasretin, ay ay ay...
ay la la la la... la la la la... içimde martılar
ay la la la la... la la la... sen gözyaşlarımdasın
kaç gündür hasretinle alevlenirken düşünceler
ben çılgın ben yine gözlerinin hapsindeyim
ellerim yüzümde, susmuş dudaklarım
isyanlarda gönlüm, zaman gardiyandır
ah... ben yine gözlerinin hapsindeyim
aman vermez hasretin, ay ay ay...
ay la la la la... la la la la... içimde martılar
ay la la la la... la la la... sen gözyaşlarımdasın
ay la la la la... la la la la... akşam firarları
ay la la la la... la la la... sen gözyaşlarımdasın
19. bölümde tülayın selahattin çakaler'e söylemesi için yaptığı şu benzetmelerle beni benden alan yalan dünya karakteri.
- sen insanı silikon askısı kopan sutyen gibi yarı yolda bırakan bir tipsin de...
- sen adeta yaz başı beyaz bıngıl vücuda bikini denediğimde yaşadığım hayel kırıklığı, ümitsizliksin de...
- basen genişleyince small beden külotun yanlarda bıraktığı iz gibi sadece bende geçici bir iz bıraktın de...
- selülit gibisin, senden kurtulmak istiyorum de...
zaman zaman başıma gelen hadise. sanırım çevresel koşullardan ziyade kendi iç meselelerimle ilgili oluyor bazen bana da. ama "her zaman söylüyorum sözlükte kimseyi zorla tutmuyoruz, kimseye "nooolur kal" demiyoruz. birileri daha iyisini yapana kadar şuan en iyisi budur yavrular. susun ve yalamaya devam edin. daha iyi bir sözlük kurucusu ortaya çıkana kadar da benimkiyle idare edeceksiniz, yada çekip gideceksiniz. net." olayın tam olarak ne olduğunu bilmemekle birlikte tarzında bir yaklaşımın bir sözlük admini tarafından düşülmüş ve dile getirilmiş olması beni çok üzdü. iyi günlerim de kötü günlerim de oldu burada paylaştığım... bu kadar...