hiç düşünülmeden pişmanlık nedenini ortadan kaldırmak gerekir. eğer pişman olunan bitirilen bir ilişkiyse geri dönülmedir elemana... en azından "lan olum ben pişmanım; sende durumlar nasıl" denilmelidir.****
türkiye yeşilay cemiyeti yönetim kurulu, yeşilay cemiyeti mardin temsilcisidir. hazreti buraya konu eden ise kendisinin "mardin'e üniversite gelince kentin ahlaki yapısı bozuldu. bence ahlak zabıta kurumunu faaliyete geçirmekte fayda var. bu gençleri bu yoldan alıkoymada fayda var. biz bu gençlerin asla tahsil görmelerine karşı değiliz" sözleridir.
kendisine mardin'de 2 yıl önce yaşanan n.ç. davasını ve 13 yaşındaki bu genç kadına tecavüz eden neredeyse hepsi devletin mardin ilindeki yüksek mevkilerine sahip olan 26 adamı sormak gerekiyor. hoş, devletin yüce mahkemesi 13 yaşındaki kadının "kendi rızasıyla" bu ilişkilere girdiğini takdir etti ama o mahkemeler uzun zamandır zaten olması gerektiği gibi kamu vicdanının sesine karşılık karar veremiyorlar...
çocukluk dönemi psikozlarımın bir kısmını zat-ı muhterem yüzünden yaşamışımdır. yaşadığım çevrenin kocaman evliya türbesine benzemesi ve bu zat ve kankalarının yazılarından başkasını okumanın pratikte imkansız olduğu bi ortamda içimi iyice şişirmiş ve daha çocukluk günlerimde "sapkın düşüncelere" sapmamı sağlamıştır. bu açıdan büyük bir teşekkürü haketmektedir benim açımdan. iyi ki dar kafalı; bilimden uzak; insanları anlamaktan uzak; tanrıyı anlama tekelini kendinizde bulundurmuşsunuz bayım. yoksa ben bunların alternatifleriyle karşılaştıkça zihnimi nasıl geliştirirdim...
bu arada okunmasını ısrarla tavsiye ederim. yoksa kendi düşüncelerinizin daha doğru olduğuna şahit olamazsınız. hele ki elemanların tekelindeki kuran ve hadislerden biraz haberiniz varsa bunların çelişkilerini de madde madde görebilirsiniz.
orjinalliği daha isminden başlayan çağdaş anadolu şairlerindendir. ikinci yeni tayfasının torunu falan sayılabilir gayet. onlardan eksik kalır değildir şizofrenik yüzleri. şiirlerindeki mistik- tasavvufi seslenmelere bakılırsa tanrıyla arasına öyle holdingleşmiş - saltanatlaşmış kurumlar koymadan ona doğrudan "rabbim kız okula geliyor, yaşasın cumhuriyet!" diye seslenir... muzip tarafları da çokça olmakla beraber, zira " sen beni öpersen belki de ben fransız olurum" şiirinin arkasındaki yürektir.
ben seni severim sevmesine de toplum buna hazır değil
nükleer denemeler kyoto sözleşmesi küresel ısınma falan.
belki sen çok küçüksün belki benim ruhum ölü
biraz nietzsche biraz kant kafan karışmış belki
parliamaneti de bozdular tutunacak dalımız mı kaldı?
pavyonda tanıdığım bilge bir adam vardı!
kötü kitaplar okumak kötü yaşamak gibidir derdi.
iyi kitaplar okudum bir işe yaramadı...
şiir sitelerinde dolanıyordum burada ismini görmeden evvel. bak en son ne okumuşum:
"ilkyazları sevmiyoruz artık, yaşlandık da ondan mı
aşkımızı seyrediyoruz sanki uzaktan
oysa yok biten bir şey aramızda, yok da
hep aynı kalmıyor ki yakın duygular
demiştin bunları bir bir, anımsıyorum
mutlu da olsa insan mutsuz da
her an yeniden yaratabilirmiş kendini
demiştin, bir sabah, bir başkla aşkla.
sen ölüm!
seni hiç düşünmeden yaşadık
seni hiç düşünmeden yaşayacağız bundan sonra da."*
çilekli cinsin kullanılmış olanından gördüm en son twitter da bi fotoda. bi eşcinselin üst dudağıyla burnu arasındaydı... * ablamız eski sevgilisine mesaj yollamaya çalışıyordu sanırım...*
ay hakketten de ibnesin! ayol kürdü/akp'yi falan anlıyorum,tamam kabul; söylediklerimi anlamaya en az bir kütüphaneye olduğun uzak olduğun kadar uzaksın ama seda sayan'dan ne istedin e be mendebur!!!! seda sayan konusunda çok hassasım; gelir bulurum inini allahın ayusu... sonrasında zevk alır mısın almaz mısın bilmem...*
ağzı bozuk bir anneymiş gibi görünüyor ancak evladını kaybeden bir kadının ağzından "vatan sağ olsun" cümlesi yerine "sikerim vatanını" cümlesini duymak daha insani gelmiyor değil...
obama: kız, korkma - bu herifi gözüm tuttu. aldatmaz ya da ıssız adama bağlamaz. evlen bunlan!
eşcinsel: ay bilemedim ki başkanım. şimdiden gözlerinin etrafında kaz ayakları - taşakları yerçekimine kapılmış gitmiş.. heriften dil kendimden korkuyorum. hem de bi bacısı var bunun, o karıyı da ömrü billah çekemem valla!!*
brad pitt'in evlilik eşitliği için 100,000 dolar bağışlamasından sonra "beyaz eşya" ve "takı setleri" işlerini halleden eşcinsel çiftlerin; işin obama'nn bu jestiyle "oğlan isteme", "yüzük takma", "düğünde damadın babası yerine oynamak" gibi önemli sorunları da hallolmuş oldu. yuppiieee!!
there goes my heart again
all of this time i thought we were pretending
nothing looks the same when your eyes are open
now you're playing these games to keep my heartbeat spinning
you show me love, you show me love
you show me everything my heart is capable of
you reshape me like butterfly origami
you have broken into my heart
this time i feel the blues have departed
nothing can keep me away from this feeling
i know i am simply falling for you
i'm taking time to envision where your heart is
and justify why you're gone for the moment
i tumble sometimes, looking for sunshine
and you know this is right when you look into my eyes
you show me love, you show me love
you show me everything my heart is capable of
and now i can't break away from this fire that we started
there my heart goes again
in your arms i'm falling deeper
and there's nothing to break me away from this
''sordukları zaman, bana ne iş yaptığımı, evli olup olmadığımı, kocamın ne iş yaptığını, ana babamın ne olduklarını sordukları zaman, ne gibi koşullarda yaşadığımı, yanıtlarımı nasıl memnunlukla onayladıklarını yüzlerinde okuyorum. ve hepsine haykırmak istiyorum. onayladığınız yanıtlar yalnızca bir yüzey. ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk, ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. bu kolay olgulara, siz bu düzeni böylesine saptadığınız için ben de eriştim. hem de hiç bir çaba harcamadan. belki de hiç istediğim gibi çalışmadan.istediğiniz düzeye erişmek o denli kolay ki ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiç bir değeri yok ki. bırakıyorsun insan onları kendisiyle birlikte gömsün. ama hayır, hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum.sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla bağdaşan hiç yönüm yok.aranızda dolaşmak için giyiniyorum, hem de iyi giyiniyorum. iyi giyinene iyi değer verdiğiniz için. içgüdülerimi hiç bir işte uygulamama izin vermediğiniz için.hiç bir çaba harcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı sanıyorsunuz.''
"em rojên nexweş ên dawî dijin belkî
belkî em rojên pêşî yên xweş jî bijin
tiştekî tehlok heye di vî hewayî de
di navbera dahatû û rabirdûyê de
di navbera êş û dilşahiyê de
di navbera hêrs û bexşînê de
dm şikestin hê jî em ê bên şikestin
ji rojhilat ber bi rojava di hemû cîhanê de"
"son kötü günleri yaşıyoruz belki
ilk güzel günleri de yaşarız belki
kekre bir şey var bu havada
geçmişle gelecek arasında
acıyla sevinç arasında
öfkeyle bağış arasında
biz kırıldık daha da kırılırız
doğudan batıya bütün dünyada"
1971'de doğup iyi bir lisans öncesi eğitim aldıktan sonra akademik başarılarını mimar sinan üniversitesi* sosyoloji bölümünde devam ettiren ve şu sıralar yurt dışında olan sosyolog, feminist ve yazardır. 1998de yedi kişinin hayatını kaybettiği mısır çarşısı patlaması davasından o günden beri yargılanan ve hakkında bir türlü nihayi karara varılamayan insandır. iki kez bu davadan beraat etmesine rağmen yargıtayda sürekli kararların bozulması süreci bugün itibariyle türkiye cumhuriyeti hukuk tarihine geçicek saçmasapan bir kararla tekrar bozulmuştur. kendi kararını bozan yargıtaya karşı kararında direnme kararı veren yerel mahkeme "ay biz vazgeçtik" demek suretiyle yargılama sürecini sil baştan ele almaya karar vermiştir. işin ilginç tarafı bu duruma eski kararda direnme fikrindeki savcı bile şaşırmış ve mütaalasını "iyi madem, suçlu, hadi yargılayak bari" şeklinde vermiştir...
kanıtsız, tanıksız şekilde yargılanıp hakkında müebbet hapis istenen selek'in davasından bir gün önce bir ülkeyi 30 yıl geriye götüren darbeyi yapan bir çok insanın ölümünden, kaybolmasından, sakatlanmasından sorumlu olan insanların ellerinde kahveyle talk show'a çıkarılmışçasına ifadesini alan mahkemeyle selek'in durumunu bu şekilde yargılamayı uygun bulan mahkemenin aynı anayasa ve yasalarla işlediğine inanmak güçleşmiştir.
son karar haricindeki yargılama süreci için bakınız: http://www.pinarselek.com/
yazarların dertlendikleri her ne ise o konuda yazabildikleri; bunu yaparken de neredeyse istedikleri her formatta başlık açıp üzerinden muhabbet döndürebildikleri bir sözlük olmuştur. insanların çok ve çeşitli oldukları düşünülünce insan sayısı kadar entry yazım şekli ve içeriğinin olması düzeylilik-düzeysizlik tartışmasından çok daha öte bi yerde "zenginliktir". zaten burada söz konusu olan yaşanan cinsel deneyimleri ballandırarak anlatmaktan ziyade hayatın, bizim durduğumuz yerden nasıl göründüğünü kelimelere aktarmaktır.
arada bikaç ayının sik boyunu; göt deliği çapını öğrenmenin ve bunların toplamda kaç farklı kişininkiyle ilişkilenmiş olduğunu bilmenin zararı yoktur. kaldı ki her birimizin bir cinsel birleşme sonucu burada olduğumuzu düşününce, bizi var eden "sikişmek" eyleminin sokakta neredeyse hiç kullanılmayan kullanılsa da kötü bir anlamı varmış gibi kullanılan bir ifade olmasının önüne geçip bu eylemi yemek yemek, uyumak...vs diğer insani eylemler şeklinde insanlara düşündürtmek bu sözlüğün asli görevlerindendir. sikişmek eylemi insanların kafasında normalleşmezse eşcinsel ilişkiler sapıklık olarak değerlendirilecek; kadının bedensel özgürlüğü hiç bir zaman var olamayacaktır.
yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.
coqueteria nickli has hanım ablanın "emekli cami hocaları yardımlaşma derneği" olarak nitelendirdiği bir grup insanın türkiye'de olan bitene kafa yormaya başlaması; dahası kafalarını yoran meseleler için sokaklara dökülmesidir.** öncelikle söz konusu gürühun eşcinsel evliliği ile ilgili yasanın geçmesi için bdp ve chp'nin kıçlarını yırtmalarının bile işe yaramayacağını düşününce dertlendikleri şeyin müslüman kürt camia'nın bdp ile ilgili bağlatılarını zayıflatmak olduğu düşünülebilir. dahası bu video bir kez daha göstermiştir ki eşcinselliğin ismi türkiye'de hala "ibnelik"tir.** vidyonun devamında başka konulara da değilinilmiş olunmasına karşılık değinilmeyen konular kendilerine "insan hakları savunucusu" diyen bu taşakları topuklarına değen elemanların aslında ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermektedir. samimiyetsizliğin ölçüsü için elemanların "insan" kategorisine neyi alıp neyi almadıklarını bir kez daha düşünmek gerekir.
son olarak da bu vidyonun ve bu tür amcaların ellerinde bu pankartlarla sokaklarda bulunmalarının, türkiye'deki eşcinsel hareketin artık ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir geribesleme olduğunu düşünüyorum. normal şartlarda "yok saydıkları bir kesimin" varlığını kabul etmiş olmaları üzerinde de bu kesim için canlarının bu denli sıkılması eşcinsel görünürlük için - eşcinselliğin bir mücadele alanı yarattığını göstermesi açısından gayet kıymetlidir.
evrensel iletişim ve bilim dili olan ingilizce'nin hakkının teslim edilmesidir. toplasan 70 milyon tarafından konuşulan bir dilin yerine 4 milyar insanın bildiği ve konuştuğu dille iletişim kurulması gerekliliği kuşku götürmez bir gerçektir. orta okuldayken tarih kitabında gördüm. bir dağın içine sıkışmış bir grup insanın köpekgillerden bir hayvanın lütfuyla o dağdan kurtulmaları*** sonra da üreyerek koskocaman orta asya'ya sığmayıp dünyanın dört bir yanına barbar olarak gitmesi, gittikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmayan ve varolan kültürleri yok eden torunlarının biraz medenileşmesi için şarttır. devletin kurucu milletler arasında ingilizce konuşanların olmaması önemli değildir. ne de olsa devlet ne derse o olur. ingilizce konuşmayanlar hastanede tedavi edilmezlerse; askerde, okulda, karakolda...vs. aşağılanırsa seve seve ingilizce öğrenip medenileşirler zamanla ne de olsa...
ana dil başlığına yazmış olduğum "the language that a person can have; but not a state" girdisini 5 kere silen ve 4. kez bu işlemi yaparken bana nedenini "aynı entryi tekrar tekrar yollamana gerek yok aslında. türkçe meailini ilave etmen gerekecek, herkesin anlayabilmesi için" şeklinde bir açıklamayı nihayetinde lütfeden ayı sözlük yöneticisidir. kendisine "böyle bir kural olmadığını" belirtmiş olmama rağmen "böyle bir kurala gerek yok, herkesin ruhen ve beyinen bilmesi gereken birşey." diyerek beni dumura sürüklemiştir.
kurallarda herhangi bir ifadenin olmadığı sözlükte alıp başını giden seri eksileme olayına ruhunun ve beyninin ne dediğini çok merak etmekteyim.
yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.
1 mayıs 2011 tarihinde gündoğdu meydanında toplu halde rastladığım teyzeler gürühudur. sayıca hayli kalabalık olmalarına rağmen birbirlerine tıpatıp benzemeriyle akılda kalmışlardır.* neyse chp deki değişim dalgalarının sonucu olarak 1 mayıs meydanlarına doluşturulan bu hanım teyzelerin ortamı pek garipsemiş olmaları gözden kaçmamıştır. bu teyzelerden birinin polis arama noktasında "evladım bizi neden arıyorsunuz, biz chp'li kadınlarız" cümlesi ve polisin bu cümleyi sikine takmadan işine devam etmesi üzerine ahretliğine destekte bulunmak isteyen sarı-kısa-fönlü saçları ve kırmızı şapkası olan bir başka teyzenin "akp'nin polisleri bunlar zaten" cümlesi bu gürühu anlamak için yetmiştir.